Kamil Çağlar
** İhtiyar **
**İHTİYAR** sûlha talip olgun bir diyâr büyük savaşlar çıkar içinde, gariptir bu ihtiyar yara bere izleri kalıntı olmuş, yıllanmış bir mahsûl dimdik yaşıyor hala dünyada, asildir asil özgürlüğü vicdanından taşıyor merhamet duygusu mâlum, asildir bu ihtiyar bin türlü eleme nâil olmuş, cefa çekmiş kaim okunmuş ciltsiz kitap gibi, alimdir alim ilahi kelâmı ezbere biliyor ışığa açılmış penceresiyle, alimdir bu ihtiyar iman ilmi nasip olmuş, Allah katında mâsum saf’ın önünde tekbir alır, imamdır imam cahil, önünde diz çöküyor ahkâm kesilmez divanında, imamdır bu ihtiyar hükme rızası daim olmuş, öğretme gâyesi sahih kıble önünde boynu bükük, salihtir salih dünya saadetini eliyle itiyor sahipsiz mülkü neylesin, salihtir bu ihtiyar samimi duygular hakim olmuş, ruhunda makul ilham sürüsünün başında duruyor, ilhandır ilhan. tecrübesiyle hayatı anlatıyor acemi takdir karşısında, ilhandır bu ihtiyar öğretme azmiyle dolmuş, özünde sabit ihtimam cevap istersen bir sor, muallimdir muallim kıymet bilmeyene meydan okuyor iktidar hırsı bulunmaz, muallimdir bu ihtiyar helal rızka kâdir olmuş, bulunmaz harama dair istifham nûs tadında söyleşir, halimdir halim uslanmaz gönüle gül veriyor kötek zulümle dosttur, halimdir bu ihtiyar. izzeti ikramla dolmuş, ikbali yaşında mukim sıhhat bulunur postunda, hekimdir hekim yalan söze sırtını dönüyor ilacı bulunmaz aldatmanın, hekimdir bu ihtiyar doğru dile dost olmuş, yeminine şahittir eyyam doğrulmuş mihrab berisinde, salimdir salim. çehresinden afâki nur yağıyor kur’an yaşıyor kalbinde, salimdir bu ihtiyar şairim kalemime ihsan olmuş, okursanız bir ihtimal sulbünden dahil oldum bende, cemaldir bu nur cemal.. 16.11.2007 14.00 Kamil Çağlar Kamil Çağlar |
>>>>>>Yalnızlık Duası<<<<<<
Yar sensin, oldum aşkına müptela. Aşık olan garip, kalmasın yalnız. Naçare aşkla yakan aziz hüda. Son nefeste bizi, kılmasın yalnız. Hangi yola başvursam, çıkmaz sokak. Divane gezen kulun, oldu ahmak. Yuvarlanıp durur da, teker tokmak. Akla giren şeytan, bulmasın yalnız. Gam sendin, müptela aşkıma inat. Ayrı geçen günde, olmadı bir tat. Vaat etseler bir saray, bir de taht. Kalbimde huzurum, olmasın yalnız. Elim tutar gönlümü, aşka talip. Kucak açıp yara, olmuyor sahip. Derdin merhemini, sürmüyor tabip. Gün gelip gülünde, solmasın yalnız. Sensiz rüyalar, acı dolu gerçek. Korku dağına ağ atmış örümcek. Ah dolu *******, bir gün bitecek. Gönül bu kabusla, kalmasın yalnız. Yorgun bir ümitle, dolan yaramı. Soluk tenden taşıp, sızan kanımı. Cahil bir ahkamla, kesen lafımı. Divanda yanıma, gelmesin yalnız. Kilit vuruldu dile, açılmıyor. Satılmış berduş çile, çekilmiyor. Ele batan dikenler, sevilmiyor. Karşılıksız seven, ölmesin yalnız. Yar kaçtın, müptela aşkıma inat. Yalnız kaldım yalvarışımla, heyhat. Ruhuma esir şeytan, bir hakikat. Hak yoldan sapanı, yolmasın yalnız. Son nefes ömrüme, ilahi takdir. Emir vaki oldu, gitme vaktidir. Ceset kondu taşa, giden bellidir. Namazımı imam, kılmasın yalnız. Yalnızlık duası dilime düştü. El açıp duran kul, kalmasın yalnız. Aklı kara cahil, şiire küstü. Kalem tutan şair, gülmesin yalnız. 24.02.2007 16.00 Kamil Çağlar |
657 Sayılı Aşk..
Yarım kapak dosya içinde saklanan; A-4 boyutundaki kağıtta saklı kaldı. Sana olan aşkım! Yüreğime bir ataşla eklenmiştin sanki.. Uzun süre imzalanmayı bekledin sümende! Sonrasında ise miadını doldurup, Arşivin tozlu dosyalarına eklendin! Pişman oldum: Sicil affına sığındım! İlgi yazılarla aradım seni. Paraf görmüş üst yazı eklerinde.. Gelen defterlerini karıştırdım, bulamadım. “O çoktan gidene kaydolmuştur” dediler! Öğrendiğimde ise çok geç kalmıştım. Mülki idare amiri onayıyla kurulan, İmha komisyonu tarafından yakılmıştın! Kamil Çağlar |
Abdal
Senin için, diyarı terk ettim. Yük vurdum sırtıma, kaçtım! Ah çektim, kader yazdım; Diz çöktüm aleme, yalvardım! Derdest ettim dünyamı, dolaştım. Küfür ettim cümleye, sataştım! Gönül bıraktım millete, küstüm; Kahır döktüm sineme, ağladım! Senin için, kalem kırdım! İnkar ettim sözümü, döndüm. Kırklara karıştım, kire bulaştım; Abdal oldum senin için, dolaştım. 16.05.2004 16.00 Kamil Çağlar |
Abdest Alıyorsun, İnsan Ameli!
Namaz kılmak için taharet gerek. İbadet etmeye kul hükümlüdür. Temizlen su ile sende bilerek. Abdest almak için, kul yükümlüdür. Abdest alıyorsun insan ameli. İtaat emridir niyet etmeli. Her işte Besmele, önce çekmeli. Hür ibadet için, kul hükümlüdür. Farz olan namazı yoksa kılmasın. Hak evinde say ve tavaf yapmasın. Sakın Kur’an’a pis el uzanmasın. Abdest almak için, kul yükümlüdür. Bir avuç su ile yüz yıkanmalı. Dirsekle beraber ter silinmeli. Farzdır bir kez bunu herkes bilmeli. Hür ibadet için, kul hükümlüdür. Başın dörtte biri mesh edilmeli. Ayaklar topuğa dek ıslanmalı Yerine gelmez şart unutmamalı. Abdest almak için, kul yükümlüdür. Şefaat sebebi sünnete uymak. Ense, burun, ağız, göz, diş ve kulak. Mümkünse hepsini güzel yıkamak. Hür ibadet için kul, hükümlüdür. Şükrün ifadesi, ibadet etmek. Hür ibadet için, kul hükümlüdür. Öğrenmek istersen, okumak gerek. Abdest almak için, kul yükümlüdür. 06.12.2007 22.00 Kamil Çağlar |
Acımı dağlarım
Dokunmayın yarama, acıyor canım. Sokulmayın yanıma, akıyor kanım. Kırıldı kanatlarım, kaynıyor narım. Aşka küsmüş, bir gönül adamıyım. Gönlümün hesabını, sorarım sana. Deli divane oldum, ah yana yana. Sıralanmış dertlerim, düştüm sevdana. Kor ateşteyim, düşünürde yanarım. Ateşlerle yakarım, sarmış bir efkar. Andıkça sözlerini, kalbim sızılar. Adını duyunca yar, gözlerim parlar. Kapı ardına, saklanırda ağlarım. İftiran üzerime, atılmış safra. Etrafta konuşup da, yapıyor tafra. Söylenenler aleme, olur safsata. Sarıp canımı, acımı da dağlarım. 11.12.2005 17.00 Kamil Çağlar |
Acısı Düşmüş Gözümüze
Dedikoducu dertlenmiş, kötülük yuvasına küsmüşüz. Yolumuza can koymuşuz, ölü etini kusmuşuz! Emel’i bir kenara bırakmışız, hedefimiz gayemiz. Arzu dolmuş yüreğimize, demet demet kısmetimiz! Göz kırpıyor davamıza, ahu gözlü nazlı ceylan; Şiiri rafa kaldırmışız, gül kokuyor nefesimiz! Dosta yaslanır başımız, derde derman ararız. Muhabbet arşa tırmanmış, kime hesap sorarız? Kıyamet kopsa fark etmez, derin sularda yüzeriz. Üzerimize bir dünya gelse, alayını kökünden sökeriz! Kuvvet dolmuş kolumuza, ses çıkarmıyor gamlı gönül; Acıması yoktur zaferin, karşımıza çıkanı üzeriz! Yafta yapıştırılmış sırtımıza, kör bıçakla kazırız. Acısı düşmüş gözümüze, kanla reva görür, ağlarız! 25.09.2007 22.00 Kamil Çağlar |
Acıyla...
Kahpe bir kursun yemişçesine, Yığıldım dizlerim üzerine ilk keresinde! Yaramın acımasına bile bakmadan, Sendeleyerek dikildim tekrar korkmadan! Küçücük eller bıraktım arkamda. Sapsarı saçlarıyla ağlayan gözleri de. Oluk oluk nefret akan yaramın ve.. Sesine bile kulak tıkadım sevdamın! Ağlayarak yürüdüm yağmurlu yollarda. Bir tekmede ben attım rüzgarda, Savrulan bos teneke kutuya. Yaren oldum avare gezen ayyaşa. Bir metal parçası geldi kondu sırtıma. Ellerim üzerine yıkıldım ikincisinde de. Sarıldım önümde yürüyen yavruya, Açtım bağrımı ona düşmeden toprağa. Sözleşmem vardı çantamda sevgiyle. Yüreğim de vardı ceketimin sol cebinde. On yıl kadar önce gençtim daha, Ben de vardım bu boktan dünyada... Ben canımı verdim bu acımasızlara. Oğlumu, kızımı verdim kalleş sahtekarlara! Hasretim de var bugün lanetim de var. İsyanımda var böyle acı gözyaşına! 04.11.2003 00.30 Kamil Çağlar |
Açardım Kollarında.
O sarmaşık gibi bir gün... Yükselmek isterdim... gövdesinde ağacın. Gökyüzünde parlayan güneş gibi; Işıklarımla aydınlatırdım dünyayı... Yapraklarımın gölgesi gibi Geceye sürerdim yıldızların sessizliğini... Ayın yalnızlığını paylaşırdım bazen de Karanlığın korkusunu bıkmadan.. Rüzgarın nefreti olurdum, Yağmurun hiddeti, toprağın bereketi. Seli olurdum ırmağın kini.... Durulsam da kayalıklarda kaybolsam da. Azgın dalgalarında boğuşsam da okyanusun.. Sonra da yaslardım basımı göğsüne, Ağlardım hıçkırıklarla.... Duvardaki soluk tablo olsam. Yeşillerin arasında masmavi gökyüzü. Akan derenin yanında bir eski kulübe. Yaşlı dedenin piposunda tütünü olsam.. Karışsam dumanımla kaybolsam dağlarda. Bir garip torunu olsam dizleri yırtık. Kırlarda koşuşturan alaca şoparın Ağlamaklı küçük dostu... Gövdesi ile heybetli bakısı mağrur. Bir çınar ağacı toprağa kök salmış... Dalında neşe ile şakıyan minik serçe olsam.. Pır pır uçan yusufçuk kuşu gibi, Yapraklarının arasında kaybolsam bir daha... Acımasız avcının mavzerinden çıkan saçmayla Kanadı kırılmış ürkek yavaş kartalın, Merhemi olsam yarasına, sarsam onu sıcacık. Sonra da yaslasam basımı göğsüne, Ağlasam hıçkırıklarla... Telinde ince bir la olsam; Duvara yasladığım paslı gitarımın.. Ahenkle çalsam sol, fa ve do ile. Her vurusunda penanın serzenişiyle Hüzünle tıngırdasam hasretle ve özlemle... Parmaklarımın ucunda gezer gibi, Karıncaların ayak izleri olsam. Ufak ufak atsam hızlı adımlarımı... Ritmi ile yavaşlayan acı şarkımın Sahipsiz sözleri olsam tek nakaratla... Bir birine vurdukça alevlenen ellerin, Seyircinin alkışı olsam sonunda... Sonra da yaslasam basımı göğsüne, Ağlasam hıçkırıklarla ... Ben; ben olsam, ah bir ben olsam! Acı yağmurunda yıkanmamış bedenim olsa... Telleri kırılmamış şemsiye gibi gönlüm.. Sevmeyi isterdim seni doyasıya.. Bir de dizlerinde aşk şiirleri söylerdim Gül bahçelerinde uzanarak yan yana... Çöldeki kumların arasında özlemle büyümüş Kaktüsün dalındaki o çiçek gibi, Açardım kollarında..... 17.06.2001 – 21.00 |
Aday
Elimde çiçeklerle, kapını çalmışım Zevcine talibim, sevdana aday! Dört satır aruzla, şiirler yazmışım Ruhuma akan, gözlerine aday! Uzanmış ellerim, tutmak için Soğukta beklerken, ellerine aday! Cevap ararken, çıkacak bir mesajla Naza çekilen, diline aday! Duymak isterken, güzel sözlerini Duymayan kulaklarıma aday! Hazır olmuş güller, dökülmeyi ister Her biri kırmızı gonca, yollarına aday! Yapılmış som altından, üzerinde parlayan Tek taşıyla, parmağına aday! Hazırlanmış şahitlerle, bekleyen memuruyla Atmışım imzamı, nikahına aday! 19.11.2006 19.00 Kamil Çağlar |
Saat Dururmu GMT +3. Şimdiki Zaman 12:00 AM. |
Powered by vBulletin Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.