Yüzüme Vurma!
Ilık esen rüzgârın kanatlarında,
erken dökülen çınar yaprağı gibiydik.
Yanımızda okşanan keman tellerinden
hüzün sokuluyordu iliklerimize!
İnadına sürtülüyordu, yayın gıcıklığı.
Biri bitmeden, diğeri koşup geliyordu.
Yüzüme vuruyordu, alay edercesine dalgaları.
Birikmiş kum tepelerinin zirvesinde,
Sevgilisine sarılıyordu.
Köpüren azgın suyun, masum ruhu!
“Orta kulağımda bir sancı vardı, beynime baskı yapan.
Zannettim ki; sevdaya açılan yeni bir kapı! Bir aşk ağrısı.”
Gecelik sevişmelerle avunan, fahişe ruhlara aldandı.
Yağ damlayan birkaç pullu kelimenin içinde gizlenmiş!
Alıp gitmek vardı ya başımı, pranganın topuzu çok ağırdı!
“Selamsız yaklaşan, sıcak bir deniz esintisine hasret.
Karlı dağlar yamacında yaşamaya alışmış ruhum.
Korkarım eriyip gidecek, karışacak bucaksız ummana! ”
Fonda çalan keman, süsledi düşünceleri.
Suya düşen ay ışığı, doğurdu kelimeleri.
San ki; omuza yaslanmış sarı saçlı bir yâr,
Çözecek, ruhuma atılan bütün düğümleri!
Sen olmasan aydınlanır mıydı? Süren kara *******.
Işığından alınacak bir umutla, çekip gider keder.
02.09.2007 23.00
Kamil Çağlar
__________________
Buraya Kadarmış ..
|