Tekli Mesajlari izle
Eski 04-19-2009, 04:58 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57830
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

Balık Avı
Yıl 1966 - 67 zannederim.
Adapazarı’nda 8 - 9 yaşlarındayım.
Oralarda, yaklaşık herkes balık avlar,
Çünkü, çok bol su vardır civarda.
Ve yine, yaklaşık herkes pedal çevirir,
Çünkü, küçük ve düz bir yerdir orası.
Çark deresinin Tuna mevkiine,
Arkadaşlarla birlikte balığa gittik.
İki adet yayın balığı tutmuştum.
Yöresel deyimiyle çılpık balığı.
Tahminen biri yarım kilo, diğeri 750 gram.
Yarım saat kadar bir süre içinde,
Arkadaşlarımın mantarı hiç suya batmamışken,
O derede, böylesi büyüklükte iki balık tutmak
Ne demek bilir misin? Onu tutan bilir.
Ben, o dereden böylesi büyük balık tutulduğunu
Hiç görmemiştim, hiç de görmedim.
Sokağıma hava atmak geldi içimden.
Çocukluk bu ya! ! ...
Hem, kocaman amcalar bile öyle yapardı.
Fırsatını bulmuşken ben niye yapmayayım.
Söğüt ağacından çatal dal kırdım,
Ve solungacından geçirdim ona balıkları.
Bir elimde balıklar,
Diğer elimde süpürge kamışı oltam,
Nefes nefese geldim sokak başına kadar.
Dikilip, derin bir nefesle kendime geldim.
Sonra, sallana sallana, kasıla kasıla,
Hatta, balıkları tutan elimi, ileri-geri sallaya sallaya,
Yürüdüm evimize kadar.
Filiz Sokak. Numara 13..
Ev, sokağın tam ortasında.
Beni herkes görmüştü hani! ..
Ben de nasıl şişmiştim..
Sonra, evde aklıma bir şey geldi.
Banyodan, galveniz büyük çamaşır leğenini aldım,
Biraz su doldurup, mutfağın ortasına koydum.
Attım içine balıkları,
Kımıldamaya başladılar.
Su sıvandı, hemen leğeni doldurdum.
Nazlı nazlı yüzmeye başladılar.
Ne güzeldi onları seyretmek.
Hâlâ aptallık yapıp, oltaya gelirler mi diye,
Oltama solucan takıp leğene sarkıttım.
Geldiler, kancadan çıkarıp suya bıraktım,
Yine oltamı attım, yine geldiler.
Beş - altı defa tekrarladı bu oyun.
Annem, yeter yavrum,
Hayvanlara eziyet etme, deyinceye kadar.
Balıkları, sudan elimle çıkarmak istemiyordum.
Son bir izin istedim annemden.
Ve oltamı iki defa daha suya attım.
Bu defa onları kancadan çıkarıp, dışarı bıraktım.
Bir süre sonra da öldüler.
Süpürge kamışından olta sırığını,
Ona bağlı misinayı,
Ucuna takılı kancayı,
Kancaya sarılı solucanı,
Ve leğendeki balığı,
O balığın, solucanı yemek için kancayı ağzına alışını,
Bunların tamamını sadece ben görüyordum.
Balıksa, yalnızca solucanı görüyordu.
Aptal, ötesinden habersiz.
Ne eğlenceli bir oyundu bu....

Yirmi üç yıl kadar sonra anladım ki,
Eğlenceli değil, ibret dolu bir oyundu.
Su = Dünya,
Balık = Bizler,
Solucan = Tüm dünya niğmetleri,
Bizim gördüklerimiz bu kadar.
Solucanın gizlediği kancadan,
Onun bağlı olduğu misinadan,
Süpürge kamışı olta sırığından,
Ve o sırığı tutan elden habersiz.

1997
Abdurrahman Özdemir
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla