Tekli Mesajlari izle
Eski 05-11-2010, 08:59 PM   #2
styla45
Forum Kalfası
 
styla45 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5
Teşekkür Edilme: 16
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3452
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi : styla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

Türk Tiyatrosu Tarihi kökleri tarihin çok eski yıllarına dayanır. Ritüellerden başlayan Şaman törenlerinden kaynak bulan Türk Tiyatrosu Tarihi ilginç inceleme alanlarından biridir.

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Birbirinden bazı farklılıklar gösterse de iki gelenek günümüze kadar yaşayabilmiştir. Bunlardan biri Köylü Tiyatrosu geleneği, ikincisi ise Halk Tiyatrosu geleneğidir.
Türk köylüsünün eski bolluk, kuttörenleri ve çeşitli canlıların taklitleriyle birlikte olan seyirlik oyunları zamanla değişikliklere uğramasına karşın, günümüze kadar yaşayabilmiştir. Köylümüz zamanla geleneksel oyunlarına kendi toplumsal yaşantısını katmış olmakla birlikte, bu gelenek Türkiye’de öteki ülkelere göre bozulmamış ve süreklilik göstermiştir. Halk Tiyatrosu ise, değişik bir çevrenin malıdır. Kentlerde oluşmuş bir tiyatrodur. Türkiye'nin başka yerlerinde de görülmekle birlikte Karagöz, Ortaoyunu gibi geleneksel halk tiyatrosu türleri İstanbul’un malı olmuştur.
Türk seyirlik oyunlarında birtakım ortak noktalar görülmektedir:
Geleneksel Türk tiyatrosunda taklit en önemli yeri tutmaktadır. Çeşitli ağızların, dillerin, deyişlerin, kusurlu kişilerin, mesleklerin taklitleri yapılırdı.
Sözlü ve karşılıklı söyleşmeli oyunlarda karşıtlıklardan yararlanılırdı. Bunlarda, “dişi konuşan” diyebileceğimiz kişi, karşısındakine nükte yapmak fırsatı verir, lafı söyleşmeyi açar. Buna Tuluat tiyatrosunda “anahtar vermek” denilir. Karagözde Hacivat, Ortaoyununda Pîşekar, Kukla ve Tuluat tiyatrosunda İhtiyar Efendi bu türlü dişi konuşan kişilerdir. Buna karşılık “erkek konuşan” diyabileceğimiz, cevap veren, laf yetiştiren, Karagözde Karagöz, Ortaoyununda Kavuklu, Hokkabazda Yardak veya Yardakçı, Kukla ve Tuluat oyununda İbiş ve Komik’tir.
Bu oyunlarda, dans, müzik, şarkı, şaklabanlık ve soytarılık iç içedir.
Eski seyirlik oyunlar, birbirinin içine geçmiştir. Karagöz oynatanın, meddahlık, hokkabazlık yaptığı; ortaoyununda karagöz oynatıldığı, hokkabazlık yapıldığı çok sık görülür.
En önemli özelliklerden biri de yazılı bir metne dayanmaması, doğaçlama oynanması ve sahneli, örgütlenmiş tiyatro gibi oyun yerlerinin bulunmamasıdır. Ortaoyununun 19. yy’da sahnede oynanması denenmiş, bu arada Batı tiyatrosunun Türk kültürüne girmesiyle Ortaoyununu batı örneği tiyatroya uyarlamak için denemeler yapılmış bunlar sonucunda Tuluat Tiyatrosu ortaya çıkmıştır.
Karşılıklı söyleşmeli oyunlar gerçekliğe, özdeşleşmeye dayanmaz, kişileştirmeye başvurulur. Göstermeci tiyatro özelliği taşır.
Geleneksel Türk tiyatrosu içerisinde yer alan halk tiyatrosu ve köylü tiyatrosu bazı yönleriyle ortak olmalarına rağmen birbirinden ayrıldığı noktalar çoğunluktadır:
Köylü Tiyatrosu profesyonel bir etkinlik değildir. Bu etkinliğe katılanlar para için yapmazlar. Ancak halk tiyatrosu geleneği tümüyle profesyonel bir uğraştır. Süreklilik gösterir. Ayrıca oyuncular bu sürekliliğin doğal bir sonucu olarak beceri kazanıp ustalaşırlar.
Her iki gelenek de doğaçlamadır yani metinsizdir. Ancak köylü tiyatrosu geleneği tarihi törensel kalıplaşmış etkinliklerden kaynağını aldığı için belli sözlerin belli koşukların aynen söylenmesini gerektirir. Oyunun çerçevesi de belirlenmiştir, uzatılıp kısaltılamaz, değiştirilemez. Ancak günümüzde bu kalıplaşmış nitelikleri unutulduğu ve önemsenmediği için yenilikler girmektedir. Halk tiyatrosu geleneğinde ise, önceden belirlenmiş birtakım söyleşmeler, koşuklar, tekerlemeler olmakla birlikte, oyunlar açık biçimde olduklarından, bunlar oyun sırasınca oyuncuların denetimi altındadır. Geniş ölçüde doğaçlamaya yer verilir.
Köylü tiyatrosu geleneği daha ilkeldir. Olaylar dizisinin gelişimi yok gibidir. Çoğu kez, bir mantık zincirlemesinden yoksundur. Halk tiyatrosu geleneği ise tamamen beceriye dayanan sanatsallaşmış bir yapı gösterir.
Batı tiyatrosu hayata girmeye başladığı zamandan bu yana (Tanzimat) halk tiyatrosu zayıflatılmış, bugün hemen tümüyle yok olmaya yüz tutmuştur.
styla45 Ofline   Alinti Yaparak Cevapla