03-06-2006, 01:49 PM | #1 |
Forum Aşığı
Kayit Tarihi: Dec 2005
Mesajlari: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Teşekkür Edilme: 1,308 Teşekkür Aldığı Konusu: 803
Üye No: 4863
Rep Power: 2956
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
Cinsiyet :
|
Deprem Gerçekleri
Doğa bilimlerinden nasibini almamış birkaç adam başımızda dolaşan en büyük belayı insan kaynaklı anlamsız bir dezenformasyon senaryosuna dönüştürmüştür. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri hakkında gerçek bilginin ne olduğunu ayırt edemeyenler, internet üzerinden yönlendirilmekte ve bilimden uzaklaştırılmaktır. Bu adamlar oldukça başka düşmana gerek yoktur. Belki de bizi deprem gerçeğinden uzaklaştırmak için bizi telef etmek isteyenler bu hikayeleri yolluyordur. Böylece bizim halkımız depremleri insan elinden çıkıyor zannederek yanından kamyon geçse yıkılacak evlerde oturmaya devam ediyor. Deprem kimi vurur biliyor musunuz? Bilimden bi haber gafili, deliyi.
Doğadan ders almanın yolu, onun size dikte ettiği monologun dilini öğrenmektir. Bu monologdan haberi olmayanlar doğal felaketlerden ders almaz. Alsalardı, her yıl Armutlu Yarımadasının Istanbul-Kocaeli yarımadasına nazaran 18 mm lik bir hızla batıya kaydığını 1719 dan bu yana Izmit-golcük hattında bir deprem olmadığını 1999 a gecen 280 yılda 5 metrelik bir atımın, fay düzleminde biriktiğini, Rahmetli Barka ve arkadaşlarının 1997 de uluslararası bir dergide yayınlanan makalesinde önümüzdeki 10 yıl içinde bu fay kesiminde deprem olma olasılığının % 70 in üzerinde olduğunun söylendiğini, deprem sonrası ortaya çıkan bilgilere ve bazı araştırıcıların Marmara denizi çevresinde yaptıkları araştırmalar sonucu öğrendiklerine göre bu olasılığın %98 olduğunu, önümüzdeki 10 yıl içinde doğu Marmara da 7.7 lik bir deprem olma olasılığının %75in üzerinde olduğunu, deprem anında ortaya çıkan ışıkların yer ışıkları adı verilen elektromanyetik alanda yırtılmalar esnasında radyoaktif ağır gazların oluşturduğu ışık topları olduğunu, hatta bu ışık toplarının tarihsel depremlerde çizilen gravürlerde kuyruklu yıldız şeklinde çizilmelerine rağmen bulutların ve binaların önünde çizilerek doğru bir şekilde gözlemlendiğini, 1894 depreminde Abdulhamit’in depremi düşmanlarının yaptığını bu nedenle soruşturma açtırdığını, 1354 te gemi yapmasını bilmeyen Osmanlı’nın Bizans Gelibolu kalesinin depremle yıkılmasında ancak bir ay sonra yıkılan kaleyi görmeye gittiğini, Bu depremden korkup kaçan Gelibolu metropolitinin inciline “Bizans dinden çıktı sefahate daldı Allah’ta onları uyarmak için bizi cezalandırdı” yazdığını okur öğrenirdi. Bu çerçevede depremin birileri tarafından tetiklenmesi sadece birileri tarafından bilimden uzak halkları manuple etmek için uydurulmuş bir masaldır. Dünya alem Doğu Marmara’da depremi her an beklediği bir zamanda bir gecede milli gelirinizin %65 inin, sanayinizin %72 sinin bulunduğu bir bölgede 600 binden fazla insanın ölme riski altındadır. 1.2 milyon insanın yaralanma riski altında olmasının anlamını düşünün. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için düşmanın çalışmasına gerek yok. Doğa bilimlerinden yoksun bir toplumun yönettiği bir devlet Kuzey Anadolu Fayı’nın uyarı tokadını anlamadıktan sonra atacağı tekmeyle toz duman olacaktır. Atatürk Cumhuriyeti bilim temeli üzerine kurdu, hesaplamadığı bir şey vardı. Kendisini izlediğini söyleyecekler bile bilimden nasibini alamayacak kadar doğadan ve bilgi edinmekten uzak olacağı gerçeğiydi. Bilim adamları diyor ki, tarihte üç kere Ayasofya’nın kubbesini çökerten deprem oldu. Bunun üzerine Ayasofya’da yapılan bir çalışma sonucu bilim adamlarının ortaya koyduğu, Ayasofya’nın kubbesinin cokmesi icin gereken deprem buyukluğu Mw 7.6 dan büyüktür. Bu depremler 557-989-1509 dur. Bu depremlerden önce 550 Izmit 975 Izmit, 1500 Gölcük depremleri olmuş simdi bilin bakalım 1999 dan sonra kaç yılınız kaldı? Sanırım tarih tekerrür edecek. Zaten tetiklenmiş geliyor. Gelelim 17 Ağustos ve 12 kasım ile ilgili bilimsel gerçeklerin kısa periyotlu habercilerine. Deprem tetiklenmesinden söz edenler, her halde aşağıdakileri okuyunca bu tetikleme ne zaman başlamış anlayacaklardır. Ama bu insanların fay tetiklemesinin değil doğanın artık saati dolmuş bir mekanizmayı nasıl çalıştırdığının bilgileridir. Depremden 18 saat öncesinden başlayarak, oşinografik amaçlı deniz tabanına yerleştirilmiş deniz seviyesi ölçerler, Fayın kuzeyi bloğunda yaygın bir alanda denizin yavaş yavaş yükseldiğini gösterdi Anlamı Doğrultu atımlı faylarda bir blok kırılma öncesi yükselirken diğeri çöker. Kocaeli bloğu da denize yavaş yavaş denize battı. Heybeli ada iskelesinin ayaklarının denizde kaybolduğunu gözleyen bir bilim adamı depremin öncesi deniz yükseldi sandı (Göz aldanması ada batıyordu). DAE’nin KAF güney bloğu üzerinde bulunan gözlem istasyonundaki eğim ölçer depremden 21 saat öncesinden başlayarak güney bloğunun yükselirken güneye yattığını gösterdi. Bir kurumun elinde bulunan KAF’la ilişkili bir fay sistemi üzerinde bulunan su kuyularında depremden 3.5 ay öncesinden başlayarak garip anomaliler görüldü. Ama ilginci deprem öncesi yaşandı. Kırılan faya en yakın kuyu 38 saat önce daha sonra diğerleri kalp krizi gibi bir dakika içinde metrelere varan düşümler gösterdi. Kırılma öncesi 14 ile 3 dakika arasında 6 kuyu da bir dakikalık düşüş kaydedildi ve ardından deprem oldu kuyular kırılma noktasından 140-210 km kadar uzaktılar. Üstelik bu olaylar 12 kasım depreminde de benzer zamanlamalarla faklı değişimlerle kaydedildi. Deprem sonrası ve öncesi arasında yerin radarla yapılan ölçümlerde 300 km uzunluğunda 240 km genişliğinde bir alanda yaygın bir deformasyonla iz bıraktığı görüldü. Deprem den 4 dakika önce Gölcük Üssünde iskeleye bağlı bir gemimiz denizin tabanına oturdu ve hafif yan yattı. gemide nöbetçi olan komutan oturmayı duyunca dışarı çıktı. Suyun çekildiğini gördü (göz aldanması deniz tabanı yükseliyordu) Bu sırada bu komutan denizin üzerinde Hersek deltası tarafından hızla gelen bir ışık topu gördü. Sonra doğuda yok oldu. Aynı ışık topu Avcılar’da gece balkonunda oturan emekli öğretmen H.Ö. ve eşi tarafından Adalar yönünde denizin ışımasıyla denizden yükseldiği ve hızla doğuya gittiği gözlendi. Ardından iki gözlemci de depremin olduğunu anlatıyor: Ama isin ilginç yanı depremden üç ay önce Kanal 6 da UFO avcısı bir programda Gölcüklü yeni evli bir çiftin çektiği bir video kayıt yayınlandı. Bu kayıda göre Izmit körfezi üzerinde üç ışık birbirine göre yer değiştiriyordu. UFO cu arkadaş ise bunu geminin sekil değişikliği olarak ileri teknoloji olarak yorumluyordu. Oysa bu tur bir gözlem yıllar önce emekli bir deniz subayının objektifine takılmış Hürriyet gazetesi UFO haberini manşetten yapmıştı. KAF üzerinde ışık topları yerdeki deformasyon sonucu olan bir doğal fenomendir. Bu bilgilerin ölçümle ilgili olanları depremden aylar sonra ortaya çıktı. Bu konu üzerinde çalışan bilim adamları büyüklüğü 5 ten fazla olan depremlerde benzer olayları deprem öncesi kaydettiler. Ama bu konuda ödenek yokluğundan sürekli “on-line” bir bağlantıyla bunu izleyemediler. Sadece rütin veri toplamalar sonrasında karşılaştırma olanakları oldu. Depremin tahmini ile ilgili önemli adımlar attılar. Fakat Türkiye’de sel geliyor dendiği halde kaçmayan bir halkın depremin geldiğine inanmayacağını düşünüyorlar. Çünkü deprem geliyor deseler bilimsel bilgi ile yalanı ayırt edemeyen bir toplumun yalan bilgilere inanmayı tercih edeceği kanaatindeler. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri aylar öncesinden yer kabuğunda bazı değişimlerle geldi. Bunun bir çok alet edevatla ölçülmüş kaydı vardır. Ama bu kayıtlar bir merkezde toplanmadığı için yararlı olamadı. Toplansaydı da olmazdı çünkü bilime değil palavraya inanma eğilimi daha yüksek bir toplumda yaşıyoruz. Yer bilimlerinde Türkiye de gerçekten üst düzeyde uzmanlar vardır. Ama bunların bir çoğunu televizyonda goremesiniz. Onların kim olduğunu öğrenmek için sadece bir üniversite kutuphanesine gidip “web of science” arama motorundan Marmara, tectonics, earth***** anahtar kelimeleri ile konuyla ilgili makalelere bakmak yeterlidir. Yoksa her profesorun de bilim adamı olmadığını öğrenmek olası değildir. Konuyla ilgili bir uzmanlığı olmayanlara inanmak sadece boş inançtır. Beyninizde ur varken üfürükçüye gitmektir. Gelelim Golcuk üssünün ne olduğuna Askerliğini depremden bir yıl önce DKK da yapmış bir mühendis olarak açıkça söyleyebilirim ki, Gölcük te fayın geçtiği yer kayalık bir alandır ve bazı asker yatakhanesi gibi cok basit binalar bulunur. Üssün liman kesimi ise tamamen dolgu bir zemindir. Burada sadece gemi bakımı yapılan yerler vardır. Yerin altında sığınak bile yoktur. Bu nedenle fayın geçtiği söz edilen yerde yarıklar oluşması çok doğaldır. Deprem sonrası karada da bu tür yarıklar oldu, yollar ötelendi binalar ikiye ayrıldı. Izmit Körfezi bu sistemle milyonlarca yıldır fayın açtığı yarıklarla olusuyor. Tesla depremi yapacak bir alet yapsaydı bunu merak etmeyin Ruslar ve Cinliler’de yapar, kendi ülkelerinde bir tek adam yasamadığı yerlerde denerlerdi. Bizde bu depremleri bilridik. Faylar saat gibi çalışırlar. Ama saati insan saati değildir. Bir fayın periyodikliğinde bir kaç on yılın önemi yoktur. Deprem tetikleme komploları dolu raporlar bir tek şeyi dayatıyor. ABD ve Israil öyle güçlüdür ki deprem bile yapabilir. Bu durumda başımıza gelecek doğal felaket doğal olmaktan çıkıyor. Doğal olan bilimden ışığını alamamış konuyla ilgili teknik bilgisi olmayan insanların uydurduğu hikayelere inanacak cahillerin olmasıdır. Gelecekte olacak bir depremi de önlem almayı bırakıp dedikodulara inanan bir toplum, yarın Türkiye Cumhuriyeti bu depremle tarumar olunca RTE yıllarca Istanbul’u yönettiği ardından başbakan olduğu bu ülkede bir tek önlem almadığı halde çıkıp komplocular şahit gösterip “depremi Israil yaptı, ABD yaptı, Siyonistler yaptı” dese beya kendisini iktidardan uzaklastirmak için TSK yaptı dese “evet haklıdır mı” denecek. Deprem tetikleyiciler acaba RTE yi bu olayın sorumluluğundan kurtarmak isteyen emperyalizme mi hizmet ediyorlar? Çünkü su anda depreme önlem almayan bu konuda yalan yanlış bilgi veren herkesin yarın cemselerle gidecekleri ve toplu halde sonsuza kadar kalacakları yer Ikitelli de 1 milyondan fazla insanı gömecek şekilde planlanmış mezar alanı olacaktır. Depremi insanlar yapamaz. Ama insanlar kafasında her şeyi uydurur ve inanır. Inancın zararlısı insanı gerçekten uzaklaştıranıdır. __________________
__________________
|
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konu Baslangic | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
AKP'de deprem üzerine deprem | jockeя | Siyaset Meydanı | 0 | 04-11-2010 07:47 PM |
Windows 7 gerçekleri! | J!Mmy | Bilim Ve Teknoloji Haberleri | 0 | 09-16-2009 06:46 PM |
Evliliğin Gerçekleri | mystical_waynak | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-20-2007 06:42 PM |
Hayatın Gerçekleri | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-14-2007 05:03 PM |
Song gerçekleri | DHeMLy-CHaY | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-19-2007 02:10 PM |