|
06-12-2010, 09:49 PM | #1 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3457
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
EN BÜYÜK RÜTBE
"Selâhaddîn Konevî", büyük âlim ve velî. Sohbeti, herkes için olurdu fâideli. O bir gün buyurdu ki: (Biz çok seviniyoruz. İslâm âlimlerini zîrâ çok seviyoruz. Eğer bu büyükleri tanımasa idik biz, Dünyâ ve âhirette, harâb idi hâlimiz. "Büyükleri tanımak", en büyük bir rütbedir. Bu rütbe, her makâm ve mevkîin üstündedir. Bu rütbenin önüne, eğer mesleğinizi, Alacak olursanız, bu, zelîl eder sizi. Eğer sen "Tabip" isen, tek tabip sen değilsin. Onbinlerce tabipten, ancak bir tânesisin. Ama sen, bundan evvel, ehli sünnet üzere, Doğru îmân sâhibi "Müslümân"sın bir kere. Sonra da bir Velîyi, bir "Allah dostu"nu, sen, Tanıyıp seviyorsun, şeref budur esâsen. Bu şerefin yanında, diğer makâm ve mevkî, Gibi şeyler, kıymetten mahrumdur elbetteki. Vardı sahâbeden de, meslek ehli kişiler. Lâkin bahis konusu olmazdı öyle işler. Onlarda, tek ve ortak bir husûsiyet vardı. O da, "Resûlullah'ın sahâbesi" olmaktı. Zîrâ hazreti Ömer, buyurur ki bu bâbta: (Bizler bulduk şerefi, asıl eshâb olmakta. Eğer eshâb olmanın üstünde, başka şeref, Ararsanız, çok zelîl olursunuz mâlesef.) Çünkü eshâbtan olmak, zirvede bir noktadır. Daha çıkmak isteyen, aşağı yuvarlanır. Bizler, Resûlullah'ı görmedikse de, fakat, Onun vârislerini tanıdık, bu hakîkat. O gün, Resûlullah'ın kalbinden çıkan nûrlar, Her an, bu Büyüklerin kalbinden yayılırlar. Hem de hiç azalmadan, bir değişme olmadan, Dünyânın her yerine yayılıyor durmadan. Böyle büyük Velîler, her devirde bulunmaz. Uzun seneler sonra bulunurlar gâyet az. Böyle büyük zâtları, sevmek ve tâbi olmak, Kolay ele geçmiyen bir nîmettir muhakkak. Yapılacak bir tek iş, Ona teslîm olmaktır. Yâni kendine değil, o büyüğe uymaktır. Bir "Allah adamı"nı seviyorsa bir insan, Ona bahşedilmiştir, büyük nîmet ve ihsân. Dünyâda, bundan büyük bir nîmet yoktur daha. Bu nîmete kavuşan, şükreylesin Allah'a. "Şükür", yalnız dil ile getirilmez yerine. Uymakla îfâ olur Allah'ın her emrine. Yâni islâmiyete sarılırsa bir insan, Nîmetlerin şükrünü, yapmış olur o zaman. Her iyilik ve hayır, islâmın içindedir. Ona uyan, şükrünü edâ etmiş demektir. |
Bu Konudaki Online üyeler: 2 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 2) | |
|
|