05-08-2009, 11:17 AM | #21 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Kapama Gözlerini
soğuk ve dik rüzgârlar esiyor rûhuma tepelerden yaşıyorum hayatı böyle dimdik melâle gözlerim bulutlu sana gönlüm inkisâr... bilmem ki bahseder mi gözlerinden kutsâl âyetler çünkü ben kutsâl bir aşk biriktiriyorum dudaklarımda Yorgun bir Ka`be çiziyorum gözkapaklarıma kapama gözlerini üşüyorum (*) kanlı bir gül imgeliğinde kanatlarım rüzgârdan atım şahlanmış yamaçlardan ölüme sadece gözlerin perde rûhumla soğuk ve dik rüzgârlar esiyor rûhuma tepelerden gözlerim gözlerinden uzak ve pıhtılaşmış yüreğimin çığlıklarına kapama gözlerini üşüyorum (*) 03. 03. 1999 Ayna Dergisi Sayı:7 (*) Ahmet Arif`in 'HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM' adlı şiirinden alıntı yapılmıştır Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #22 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Kardelen
..ve sevgiler bitti; dostluklar.... akşam, gözlerini siliyor ufkumdan. merhaba akvaryumlu yüzlerin. soğuk. kış,yüzümü aydınlatıyor. kalbimin kıyılarına yaslanan saçlarını alıyor rüzgâr. gün, gözlerinden dem vuruyor. artık 'hiçbir şey'sin bende. Hiçbir şey...: 'adını yazıp yazmamak..' kadar kısa. seni öykülerime terkediyorum. sen de kalbimi kendi hâlinde bırak! yaralı bir kuş gibi süzülürcesine aykırı sessizliğim. mavi kuş; 'gökyüzünde hep yaralı ayak izlerime'... ' konuş ne olur benimle, boğulacağım'... rûhum gözlerinin önündeyken çırılçıplak hissediyorum kendimi sanki rûhumun bir kösesinde, hala yaşayabilmeyi ümit ettiğim 'sensizlikler' var. gözlerin şimdi 'yeşil'. az sonra akşamın kızıllığında tekrar koyu elâya dönüşecekler... yetimCE. ben asıl şimdi yetimim. bir akşamüstü bütün kuşlar uçup giderken bahçemden, sen sulara gölgeni düşürdün. anlamıyorum; niçin bir beyaz'a dönüşme isteği? ? ? oysa ellerim öyle canlı, oysa gözlerim daha ışıl ışıl... unuttum; hayatta kalan tek kardelen kimdi? üç,beş,yedi... sâhicisi kim? yoksa bütün masallar gibi gözlerin de bir yalandan mı ibaret? ? ? geçmişi tamamen siliyorum. son yaprağına şöyle bir not sadece: 'oyun bitti! ! ! ' oyun bitti; tüm ışıklar siyah'a dönüştü dekor, perde, sahne ve ışıklar.. alkış seslerini duyamıyorum. uzandığım bütün yıldızlar yalancı çıktı. şimdi gözlerini hatırlamıyorum bile! oysa hala ellerini arkanda sakladığını biliyorum. SOBE! ! ! git! uçurumlara terkediyorum seni ve sizleri. bu kez ağlamak yok, hayır, ellerimi tutma; İSTEMİYORUM! ! ardımdan bakacağın uçurum, son ölümüm olacak! ardımda 'bir yetim' daha bırakarak... bitti. kardelen'in öyküsü bu. yetim, gözlerinde esmer.. 'oyun bitti! ! ! ' bütün fotoğraflarımı yaktım sende, sizlerde kalan.. küller, şimdi gözleriniz kadar silinik! ! ! bitti. artık yazmayacağım. düşüyorum tâ derinlere. 'sonsuz' dediğin o boşluğa.. bir ceset, bir ölü ve siyah mumlar! istediğim tek şey artık bu: beyazlara dönüşme isteği... gözlerin gitgide zayıflıyor. öleceğim. siyah, yeşil ve koyu elâ; öleceğim. gözlerinin içinde ve yapayalnız.. sakın ellerime dokunma, sakın ellerime dokunma! ! ! 2000 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #23 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Kuklacı
«anlamak, anlaşılmanın tamamıdır.» - Bir Dost hayatlar verdiğin bu sahnede kuklacı gözlerindeki ışıklar gibi soluyor perdeleri tüm rüzgârların kuklanın göğsünde hep bu kurdelayı unutuşun sanki, sanki ilk mi sanki gözlerime bırakışın bu izleri... Sahi çaldığın bu kaçıncı hayat kuklacı ettiğin bu kaçıncı ahd? Döktüğün bu gözyaşları... yüzünde bir ölüden alıntı bu toprak bu adressiz cam kırıkları kukladan bir kuklacı yaratarak «ermek yüzüne hayatın bu söylenmemiş şarkıyı...» KUKLANIN GÖĞSÜNDE BİR NİNNİ ÜŞÜYORUM TUT ELLERİMİ sahi gördün mü o kanaryaları eline uzattığında elini 9`lu gülen adamı sonra bir kardelene düşen gönlü uyanıp hep kabuslar içinde eğilip toprağa düşüren başını... İşte o hayatlar kuklacı sıkı sıkı sarındığın o yürekler sığınağını gönlünde taşıyan pergel adımlı kaplumbağayı içine koyan o eller... o gülümseyişleri yok mu içini titreten ardında burukluklar bıraktığın yeşil bir denize dökerek kirpiklerini sonra gülümsediğin koskoca bir erik ağacına dönüştüğün bir annenin karnını tekmelediğin... /acı, acı, acı.../ işte bunlar ardında bıraktığın hayız kanıyla yıkanmış sevgiler bir sığınağa düşürdüğün korkular... işte bunlar; içinde aşk kelimesinin hiç geçmediği vurularak düşüşü tüm hikayelerin adını sürerek toprağa adını adından silerek.. adını tüm geçmişlerden silerek seni tutan o eller ..... işte bunlar ardında bıraktığın ........... en güzel zamanda gidiyorsun kuklacı hayatlar verdiğin bu sahneden bir gülpembe gibi söz vermiştim oysa hani arkandan ağlamayacaktım arkandan hi bakmayacaktım sana elveda bile demeyecektim bu gözyaşları senin alkışların kuklacı silinen bu eller, bu dokuzlu yüz`ler... tek seyircisi kalan bu oyunda senin yalnızlığın, senin yolların kukladan bir kuklacı yaratarak «ermek yüzüne hayatın bu söylenmemiş şarkıyı...» 2001 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #24 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Mavi Bir Hüzün Şiiri
ihânetim karanlığın gözlerinde saklıdır yetim, örgülü ellerinde yüreğim adresi aşka çıkar ve tüm solgun orkidelerin ağlayan bir çocuğun elleri durur yeşil göslerinde hâtırâ ve kan aynalar geri getirin ne olur: 'yitik öykülerin beni tâ arasından' yüzünü cam kırığı dudaklarıma çevir anla hangi yüzündeyim şimdi hayatın ağlayışım niçindir olmayan annelerine kör ve masum şarkıları artık hiç olmayacak çocuklarımın... 2001 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #25 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Mona'ya Sevgililer Günü
-sevgililer günü ve doğum günü dolayısıyla, çok özel birine...- bir monarosa ölmeli ki taze kan bulmalı aşk ve yırtılmalı rûhumun gökyüzü çığlığım korkutmalı seni adını denizlere yazmazsam görmesem gözlerini hergün bir kere biliyorsun ki.. biliyorsun ki.. 14.02.1999 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #26 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Sarıl Bana / Lila'ya Mektuplar I
bir rüzgâr anımsatır kokusunu, bir rüzgâr; ellerime Lila'nın nefesi değer. hissizce seyreder yok oluşumu; Lila, o soğuk kayalara benzer... bûsesi kanar soğuk ışıkla, saflığı bir kız çocuğunun yüreğinde esmer.. ne olur pencereni aç Lila! bakarsın kanatsız bir martı, o bembeyaz yatağına düşer. yahut ataletli bir yürek atışı; gözlerini gözlerimden kaçırıp korkuyla, bu mumdan bebek, bu camdan patikler, ellerin gibi kırılgan bu çini vazo... hissizliğin gözlerine incecik damla damla düştüğü vakitler... dudaklarını Lila, dudaklarım ısıtacak. mürekkeple yazdığını, kalbim bûsenle unutacak.. sarı odalarda bu dar adımlar Lila, ve siyah korkular; yüreğinde, tüm çığlıklarıyla... örtün Lila, pencerenden bahâr giriyor.. sevdâya karşı, yüreğin bitiyor, bitiyor... Lila, yüreğin rehin korkulara. umutlar da bir köşede can veriyor. hayır, pencereni açma! hayır, lambaları yakma! anlamıyorsan yüreğimi, boşver, kalsın, anlama! bu limanda kağıttan kayıklar ve suya batan ellerin Lila, kağıttan kayıklar, yüzmez sularda.. örtün Lila, odan gittikça aydınlanıyor.. yüreğinde kargaşa artıyor, artıyor... kayıklar batacak Lila, bak, bu deniz'in sesi: 'atla, atla, atla...' deniz'in senden başka yok hiç kimsesi; anla, anla, anla... kabukların var ya Lila, sığınağını göğsünde taşıyısın var ya.. gezişin sevdâyı parmak uçlarınla.. içimdeki sessiz bu öfke, öpmezsem beni yakacak.. sen korkuyla ufuklara bakarken.. gözlerin, kahverengi bir tül gibi uzanırken boşluğa, son kez çaresizce yalvararak teslim olacağım aşk celladına.. seninse dudaklarında o aynı kelime: 'seviyorum; ama, ama, ama...' anlatsam mı? hiç konuşmasam mı? sussam mı? ya da dudaklarını öpmesem? yaşamak bir cehennemse koynunda Lila, yanmak... küllerime savurdun be boşluğa, sevdim sanarak! ! ! Lila, ağlasam mı? mehtâba küskün bu sarı yüz, en keskin bıçakların kanattığı.. hani sevdâdan çarpılma. bir ölünün kalbinden alıntı mehtâba küskün bu sarı yüz.. affet! ... bu incecik gönül taşımıyor sevdâyı.. kurşun, köpüğe işlemiyor. dokunma ne olur yaralarıma! merhem olma acılarıma! ne ben boynu bükük bir dervişim, ne dudakların dudaklarıma bir sadaka... ... hayır, Lila, anlama beni; ve boşver, anlamaya da çalışma! hayır, söndür tüm ışıkları, Lila, sakın lambaları yakma! umarsız, çaresiz.. yastığına gizlediğin sırlar gibi sessiz... haydi bana haykır şimdi, yastığının yastık olmadığını.. siyahın hiç siyah olmadığını.. sevdânın günâh olmadığını.. haydi bana şimdi haykır; seni hiç anlayamadığımı... haydi bana sarıl şimdi! ne olur asıl şimdi! gönlümüz, gönlümüze esir şimdi.. birbirimizden uzak hergün asır şimdi.. sevdâ başucumuzda dolaşır şimdi.. seni seviyorum de bana, al koynuna asıl şimdi! yüreğimdeki hüzün dağlara bedel; gözümden yaşları sil şimdi! gönlüm, ben hiç sevmem derken, bir ceylan bakışlıya esir şimdi! bir çiğ tanesi gibi her sabah erken, bas beni bağrına, kalbim senindir şimdi! seni seviyorum de bana, öp dudaklarımı asıl şimdi! ... ...... yıldızlar da bitiyor... ay, dökülüyor parmakuçlarıma.. ay, bir sahra çölüne düşüyor; ay, İstanbul'a... uzaklardan bir at sesi geliyor. sevdânın ölümcül yamaçlarında, kalbim eriyor, eriyor.. Lila, kalbime birşeyler oluyor! rûhum delice şeyler istiyor! aklım imkansızı istiyor! günâh dolu beyazı istiyor! Lila, kalbime birşeyler oluyor... mâsûm ve utangaç... küçük bir kızın sevdâ oyunu. o sevilmeye muhtaç; bense sevmeye onu... ahhh Lila.. gönlümün maralı! .. ve ceylan bakışlım.. ve dostum, yârânım, yârım benim kalbi yaralı; gazalım, sebeb-i varım. mâsûm ve utangaç... bilse o zalım, bilse o zalım.. ne rujlu bir dudak; ne de boyalı saç.. güzellik hep Lila'nın.. mâsûm ve utangaç... bir gül dalı mı yoksa selvi mi; yahut çöle düşen bir yağmur mu adın? Leyla mı, Aslı mı, Zühre mi, Şirin mi? Züleyhâ'sı mı Yusuf'un, Sara'sı mı Musa'nın? yoksa bir sevdâ seli mi; gökyüzünü boyadığın? *******in kızı, ey mâh-ı didârım.. bir efsürde-dil.. can yakan gönül.. afet-i devran! ey katre-i aşk.. ey bunalan gökyüzü.. ey siyah perçemli cihân! ey günaha çağıran masum, ey can veren ölüm, ey hüsn ve iffet, ey sevda hırsızı, ey yaşam pınarı, ey gecenin matemi, sevda bakışlım, derdim, sevincim, hüznüm.. sebeb eyyyyy! ... bir sükut ki anla bin âh'a bedel.. bir sevdâ ki, hiç karşılıksız, umarsız.. değişmem hiç birşeye gülümsemeni; ne olur gel, gel! .. bakarsın bulamazsın gün gelir beni; bu çiçek de karlara düşer.. gün gelir sevdiğinin bedeni, ıssız bir mezara düşer.. yarın belki de geçtir ne olur şimdi! .. sarıl bana ne olur asıl şimdi! .. 2003 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #27 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Sen Varken Hiç Solmazdı Çiçekler
- gülgün çiçeğine - sana biriktirdiklerim gözyaşından çok ve gözlerinden az yok olmakta yüreğim bu hicrân hiç kaybolmayacak sesim bir kilitli hançer hiç soldular mı bak yüreğimde çiçeklerim gülmek ne acı şey gırtlağıma düğümlenmişse ölümün ölümün, bu ayrılık bu vakitsiz ve yatağımda darma dağın sen varken hiç solmazdı çiçekler gülüşüm hiç kalmazdı yarım.. sana biriktirdiklerm bir can borcu bir de güller hiç vefâ etmediler niye bilmem umutlarım unuttuğun bir ben kaldım gidişin sordular bir ben kaldım habersiz oysa ilk bende ölmüştün sen varken de senindi ölümler sana biriktirdiklerim içimde bak döküntüler tutamazsın söylemiştim sözlerin yalan olduğunu vâkâ.. görmüştüler tutamazsın söylemiştim kuşlarımız bu bahçeden uçup gider dallar kırılır ulu orta ben bedenimde darmadağın... sana söylediklerim çıkacaktı sana söylemiştim bir sen gidersin böyle sessiz senden vefâlı çıktı o beğenmediğin hüzünler oysa hiç söylememiştim söylediklerimi gün gelip te duymayacağını karlara inat bir ben kaldım bir ben bir de öbür yanım.. gülmek gerçekten ne acı şey sen gülmüşsen hele şu köşede durmuşsan ağlamışsan çarşafında şu bembeyaz yatağın sen gülerken hiç solmazdı çiçekler ölümüm, hiç kalmazdı yarım bir sen vakitsiz böyle sesiz böyle köhne o incecik boynunu uzattığın bir sen gidersin benden habersiz sanki ben yine yatağımda darmadağın sana biriktirdiklerim bir can borcu bir de güller gözyaşımdan çok ve gözlerinden az sana biriktirdiğim şeyler.... 2003 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:18 AM | #28 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Senden Kaçmak İstemezdim
gözlerin vardır sözcüklerle kurduğun bir doğuşu bebeğin daha ilk çığlıklarıyla söylemek istemezdim ama duysun bütün kelimeler adını ki boğulmak istemiyorum gözlerin kadar güzelse deniz gün batımı anımsatıyorsa bütün harflerini adı vahiylerde geçen o ülkenin sırrını yağmura düşürdüğün her yaprak külünü birgün anımsamazsam bağışla birgün ağlamazsam yıkılışının anıtlarına birgün boğarsa kelimeler beni seni düşünmek seni... hep kaybedişin vardır her ağlayışında gülen yanların hep gözlerin bilirdim beni vuran oysa öyle çoktu ki zaafların sanırdım gözlerinde asılan bir tanrı vardır bağrımda kirpiklerle dolu mızrağın senden kaçmak istemezdim ama ay vaktini çoktan yitirdi yüzünde bu yakınışın anahtarı vardır ellerin vardır merhametin en incesiyle örülmüş gözlerinden takılıp düşen sessiz adımlarım bir fotoğrafta saklı duran öldüğünden habersiz o bakışın... senden kaçmak istemezdim ama durduğum yerde önüme hasretten mesafeler kurdum ömrüme o cılız umudu koydum sonunu koydum bütün başlangıçların işledim ölümünün ilk harflerine izledim ölümünü kendi gözlerimle gözlerden akmayan hiç yaş mı vardır düşsünler çehrelerden izleyip yolunu yoksa koynunda gizlediği kendini yakacak bir ateş mi vardır hükmünü bozarak tek yargıcın alnında yanan bebekleri asılı duran gönlümle kavgası ılık günahın birgün daha dayanacağım beni bağışla bugün de yanmayacağım kendimmişim kendi kendimi vuran ne ölüşünmüş / birbirinden uzak / yıkan kentimi ne gülüşün öldüğünden habersiz.. bir foroğrafta saklı duran gönlümde gönülden ıssız kat kat büyüyen o uzak şehir vardır 2003 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:19 AM | #29 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...Vehim
Hasretin içimde tasmasız gesen İçimdeki kuduz binlerce adam! Alnımda koridor koridor yüzen Sönen lambalarla dolu boş odam... Soyun ey dudağında her bûsesi Emilen ey korku görünsün etin! Rûhumu kemiren gıcırtı sesi Parmağı sırtımda bir iskeletin Ezip de koynumda ölü etleri Eski bir tabutum soğuk ve de dar Takılmış rûhuma ezelden beri Tenimde et yiyen obur yılanlar 2000 Mehmet Akif Ardıç |
05-08-2009, 11:19 AM | #30 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
...X Nokta Y`em
Bugün hava soğuk X nokta Y`em Siyah çekedini giy; üşüme Kırık gönlümü de koy çantana Ardında kaybolan gölgemi de Bugün hava soğuk X nokta Y`em Taze karlar yağdı düsüme Dudakların boyasız X nokta Y`em Ve saçlarin daginik Ilık bir rüzgâr örttü yüzünü /Hayâlinde pişmanlık/ Üşüyen ben miyim Yoksa gözlerin mi karanlik Ko beni gönlüne Ko ne olur bir anlık Bugün hava soğuk X nokta Y`em Gözlerin kapkaranlık Kırık gönlümü de koy çantana Siyah çekedini giy üşüme 1999 Mehmet Akif Ardıç |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|