05-10-2009, 12:33 PM | #21 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yüz Yıl Yaşamak
Bu yüzyıl sığınmacı olarak yaşadım savaştan savaşa, kitaplarda içtim kanı, gazetelerde, televizyonda ve evde, trende, ilkbaharda, acılarımın İspanya’sında. Avrupa unuttu her şeyi, resim sanatını ve peynirlerini, Rimbaud’yu ve Rotterdam’ı, dağıtmak için salkımlarını üzerimize, masum Amerikalılar, ve kirletmek için bizi dünyanın kanıyla. Ey siyah Avrupa, aç gözlüsün aç yılanlar gibi, kaburgalarını görene dek senin çağdaş coğrafyanda ve sunarsın diğer askerlere ruhsuz ışığını, bir kelime dahi anlamadan diğerlerine öğretmeye çalışan her zaman asker olanlara: yalnızca kirletebilirler Kuzey Amerika tarihini kanla. Fakat yalnızca bu kadar değil, hayır, daha çok, daha, yalnızca şimdi hakkında değil ya da yarın yaşayacağımız hakkında, hayır, işte böyle işliyor akıl ki patlatıyoruz sahip olduklarımızı, eziyoruz havada tuttuğumuz kristal cam gibi, gömüyoruz burnumuzu kana ve hakaretler yağdırıyoruz birbirimize. Onca soruyla geldim ben yaşarken kahraman olan ben, eşzamanlı denizin kıyısında, ve fırlattım yanıtlarımı suya kimseyle dövüşmemek için, artık bir şey sormayana dek ve tam bir yüzyıllık ölüm getirdi beni buraya, bir şey söylemeyen denizin ne dediğini duyayım diye. |
05-10-2009, 12:33 PM | #22 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yüreğin Nasıl?
en berbat anlarımda parktaki banklarda mahpushanelerde ya da yaşarken fahişelerle hep bu memnuniyeti taşırdım içimde mutluluk diyemem ismine- ne olursa olsun rıza gösterirdi içimdeki dengeydi ve yardım ederdi fabrikalarda ve yanlış gittiğinde ilişkiler kızlarla. yardım etmişti savaşların ve akşamdan kalmaların arka sokak kavgalarının ve hastanelerin arasından. uyanmak ucuz bir odada garip bir şehirde ve açmak perdeyi- en çılgın memnuniyet şekliydi bu. ve yürümek boylu boyunca kırık aynalı eski bir süs masasına- görmek kendimi, çirkin, sırıtarak olana bitene. en önemli olan nasıl iyi yürüdüğündür ateşin arasından. |
05-10-2009, 12:33 PM | #23 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yüreğimin Yakınında Çırpınan Bu Yürek
Yüreğimin yakınında çırpınan bu yürek Umudum ve varsıllığımdır benim, Mutsuzum ayrılırsak Ve mutluyum öpüşler arasında; Umudum ve varsıllığımdır - elbet! – Ve bütün mutluluğum. Çünkü orada, bazı yosunlu yuvaların içi gibi Çalıkuşu saklar çeşitli mücevherleri, Gözlerim ağlamayı öğrenmeden evvel Biriktirmiştim, benimdi bu define Onlar gibi bilgece davranmayalım mı Aşk bir gün sürse bile? |
05-10-2009, 12:33 PM | #24 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yüreğim İçin Yeterli Olan
Yüreğim için yeterli olan göğsünde senin, özgürlüğün için yeterli olan kanatlarımda benim. Ağzımdan yükselecek göğe senin ruhunda uyuklayan. Sende bulunmaktır her günün yanılsaması. Çiçeklerin taçlarına çiyin gelmesi gibi geliyorsun. Yokluğunla kazıyorsun altını ufuğun. Dalga gibi kaçışta sürekli. Derdim ki, şakırdın rüzgârda, çamlar ve direkler gibi. Benziyorsun onlara, yüksek ve sessiz. Ve birden, bir hançer saplayışıyla, üzüyorsun birini. Dostça koruyarak yaşlı bir yol gibi. İçinde oturur özlemin sesleri ve yankıları. Uyanışımda habersizce kaçar zamanlara ruhunda duran ve uyuyan kuşlar. |
05-10-2009, 12:33 PM | #25 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yükselmek İçin Göğe
Yükselmek için göğe gereksindiğin iki kanat, bir keman, ve bir çok şeydir, sayılamaz onca şeydir, adsız şeyler, uzun ve hantal gözün sertifikaları, badem ağacının tırnaklarındaki yazıt, sabahleyin çimdeki unvanlardır. |
05-10-2009, 12:33 PM | #26 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yük Gemisinin Hayaleti
O ev köpükten borunun içinde uzaklık, törensi dalgalardaki tuz ve bazı belirli kurallara göre, ve bir koku, eski gemiden bir gürültü, çürümüş tahtalardan ve paslanmış demirden ve uluyan ve ağlayan yorgun makinelerden, çarpıyor pruvaya, çiğniyor geminin böğrünü, ağır ağır yiyor şikayeti, yutuyor uzaklıkları biteviye, acı sudan bir gürültü yapıyor acı suda, ve sürüklüyor ötelere o eski gemiyi eski sularda. Geminin iç ambarı, loş tüneller, günlerin limanda ara sıra ziyaret ettiği: çuvallar, kasvetli bir tanrı gibi istiflenmiş çuvallar gözsüz boz yuvarlak hayvanlar gibi, şirin boz kulaklarla ve dikkat çeken karınları şişmiş buğdayla ve kobrayla, gebe kadınlardaki gibi hassas karınlar hırpani boz giysi içinde bekler sabırla avuntusuz bir sinemadan oluşan gölgede. Ansızın işitilir en uçtaki suların loş bir at gibi hızla geçişi, suda at toynaklarının bir gürültüsüyle, hızlı ve suların tekrar yuttuğu. Ve zamandan başka bir şey kalmaz kamaralarda: zaman o ıssız feci yemek salonunda, kımıltısız ve görülür büyük bir kaza gibi. Meşinin ve yıpranmış maddelerin kokusu, ve soğan, ve yağ, ve daha fazlası, ve geminin köşelerinde salınan birinin kokusu, ismi olmayan başka birinin kokusu gelir merdivenlerden aşağı bir imbat gibi, ve seğirtir dehlizler arasından namevcut bedeniyle ve ölümün koruduğu gözleriyle araştırıyor. Renksiz gözlerle, bakışsız gözlerle, bakıp duruyor yavaşça etrafına ve gidiyor titreyerek, varolmaksızın ve gölgesiz: sesler kırışıklık ekliyor ona, şeyler delik deşik ediyor onu, şeffaflığı parlatıyor kirli iskemleleri. Kimdir hayalet bedeni olmayan bu hayalet, gecesel un gibi hafif adımlarıyla ve sadece şeylerin desteklediği bir sesle? Dilsiz varlığıyla dopdolu ayağa kalkıyor mobilyalar küçük gemiler gibi o eski gemide, yüklenmiş onun mat, kararsız varoluşunda: giysi dolapları, o yeşil çiyler, perdelerin ve yerin rengi, her şey tahammül ediyor ellerinin boşluğuna onun, ve nefes alışı yıprattı şeyleri. Kayarak gidiyor ve sürçüyor, iniyor şeffafça, geminin üzerindeki soğuk havadaki sıvazlayan bir hava gibi, görünmeyen elleriyle yaslanıyor filika küpeştesine ve bakıp duruyor geminin arkasında kaçan acı denize. Sadece sular reddediyor onun kudretini, rengini onun ve unutulmuş hayaletten kokusunu onun, ve soğuk ve derin giriyorlar dansa ateşten varlıklar gibi, kan ya da güzel koku gibi, yeni ve güçlü fışkırıp atılıyor sürekli bir birliktelikte. Tükenmez, alışkanlıksız ya da zamansız, yeşil yığınlarda, etkin ve soğuk, vuruyor sular geminin kara karnına ve yıkıyor maddesini, yarılmış kabuğunu, demirdeki kırışıklıklarını: yaşayan sular kemiriyor geminin kavkını ve değiş tokuş ediyor onların köpükten uzun bayraklarını, ve tuzdan dişleri damlarlarda uçuyor havanın içinden. Hayalet bakıyor denize gözsüz yüzüyle: günün dolaşımı, geminin öksürüğü, bir kuş uzayın yuvarlak ve yalnız denkleminde, ve tekrar iniyor geminin hayatına, düşüyor ölü zamanın ve ağacın üzerine, kayıyor o kara mutfaklarda ve kamaralarda, havayla ve atmosferle ve avuntusuz uzayla durgun. |
05-10-2009, 12:33 PM | #27 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yuvarlanan Dalgaların Gürültüsüyle
Yuvarlanan dalgaların gürültüsüyle muhteşem çam ormanları, ışığın ikircikli oyunu o yalnız çanın çınlaması için, alacakaranlığın gözlerindeki eğlencesi, ey güzel, dünya şarkılarını söyler deniz kabuğuyla. Sende şakır ırmaklar, ve ırmaklara kaçar benim ruhum, istediğin gibi, ve nereye istiyorsan oraya. Göster bana ne olur yolu umudunun yayında, ve gönderirim sana ben şehvetimin ok akınını. Etrafımda görüyorum sisten belini, ve sessizliğin acı veriyor bana ezinçli saatlerimde, ve senin yanında berrak taşlardan kollarınla çapa atıyor öpüşlerim, ve yapışkan arzum oturur orada. Ah, gizemli sesin, aşkın boyadığı ve eğdiği, akşam ölüp giderken çınlayarak! İşte böyle gördüm seni derin saatlerde eğiliyor tarladaki başaklar rüzgârın kudretiyle. |
05-10-2009, 12:33 PM | #28 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yukarıdan (1949)
Aşılmış uzay, kararsız hava, çalıların ay dünyası, o kuru ay dökülmüş üzerine damarların, o yırtık tunikanın kireç beyazı deliği, donmuş yılların yeşilliği, kuvarsın, buğdayın, sabah kızıllığının paniği, saklamış kayalardaki serpilmiş anahtarlar, paramparça Güney'in korku dolu çizgisi, sere serpe coğrafyadan oluşmuş bedende kükürdün uyuması, ve turkuvazın düzenlemelerinin o kısık ışıkta dönüp durması, her zaman çiçeklenen, kekre dal, korunun geniş gecesi. |
05-10-2009, 12:33 PM | #29 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yolunu Yitirmiş Bu Trenler
Yolunu yitirmiş bu trenler, utançtan mı öldüler yoksa? Sarısabır ağacını hiç görmemiş olan kim? Nereye dikildi yoldaş Paul Eluard’ın gözleri? Yer var mı bazı dikenlere? Soruldu mu gül çalısına? |
05-10-2009, 12:34 PM | #30 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57860
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yolcu (1927)
Ve dolaştım durdum denizlerden limanlara. Maçunaların ve meyhanelerin arasından açığa çıkardı dünya tortuları ve dilenci yığınlarını, bordaların yanında aç hayalet sürüleri. Uykudaki ülkeler, kumda kurumuş, çölden gelen ışıklı giysiler ve bol entariler, kireç tutmuş güçlerin tozlu ağındaki petrolün yağlı deliğini gözetleyen akrepler gibi silahlanmış. Burma’da yaşamıştım, kubbelerin Zengin metali ve yeşil çalılıkları arasında, kaplanın kendi kanlı altın çemberini yaktığı yerde. Dalhousie Caddesi’ndeki pencerelerimden geliyor o betimlenemez koku, pagodaların yosunu, tütsülerin kokusu ve dışkı, insan kokusunun ağır bastığı bir dünyadan çiçek tozu ve barut. Çekip aldı beni sokaklar safran sarısı maddelerin ve kırmızı tükürüklerin baş döndüren çırpınışlarıyla İrrawadhy’nin kirli dalgalarının yakınlarında, suyun yağı, kanı ve petrolü en azından tanrılarının balçıklarında derin uyuduğu kuzeye doğru yücelerden dalga dalga gelmişti. |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|