06-21-2009, 11:45 PM | #1 |
Geçerken Uğradım
Kayit Tarihi: Jun 2009
Nerden: Tinos, Ellinikh Dimokratia
Yaş: 35
Mesajlari: 65
Teşekkür Etme: 0 Thanked 1 Times in 1 Post
Üye No: 83585
Rep Power: 1149
Rep Puanı : 885
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Bayan
|
Iki Kurek
Bir ülkede bir sandalcı yaşardı. Bir akarsuyun bir kıyısından karşı kıyısına sandalıyla yolcu taşırdı. Sandalın bir küreğinin üstüne büyük harflerle İMAN, diğer küreğinin üstüne ise EYLEMLER kelimelerini yazmıştı. Yolcular bunun anlamını anlamadıkları için sandalcıya sorarlardı. O zaman sandalcı bir küreği hareket ettirirdi. Sandal ileri gideceğine, kendi etrafında dönerdi. Sonra diğer küreği tek başına çekerdi. Sandal bu sefer diğer yönde yine kendi etrafında dönerdi. Ondan sonra iki küreği birden çekerdi, sandal doğru giderdi. Sandalcı gülümseye¬rek yolculara derdi ki, sandalın ileri gitmesi için her iki küreğin birden çekilmesi lâzımdır. Aynı şekilde, Hıristiyan gayemize ulaşmamız için hem İMAN hem EYLEMLER gereklidir.
Dindar sandalcının basit ama öğretici bir örnekle öğrettiği bu gerçeği, Kutsal Ruh’tan vahiy ve ilham alan Havari Yakup da yazmıştır. Evrensel mektubunda (2:14-26) İmanla eylemlerin birleşmesinden bahseder: «Kardeşlerim, eğer biri imanım var dese, lâkin imanını eylemlerle ispat etmese, neye yarar? İman tek başına onu kurtarabilir mi? Ilğer iman eylemlerle ifade edilmezse, kendi başına hoştur.... Tanrι’ın bir olduğuna inanıyorsan iyi edersin. Ama cinler de buna inanır ve Tanrι’dan korkarlar.... Vücut ruhsuz kaldığı zaman nasıl ölürse, iman da eylemsiz olunca ölüdür.» Evet. Eylemsiz, boş, ölü, cansız bir iman. Lâkin birçok Hıristiyan (ve Protestanlar gibi büyük Hıristiyan grupları vardır ki) yalnız imana önem verirler ve bunun kurtuluş için yeterli olduğunu sanırlar. Hattâ Ortodoksların büyük bir çoğunluğu da, belki bilmeden, imana daha çok, eylemlere daha az önem verir—hattâ bazen eylemlere hiç önem vermez. Ama Rabbimiz konuyu açıklamıştır. Kendisine «Kanunda en büyük emir hangisidir?» diye sorulduğunda, O kesinlikle cevap verdi: «Rab Tanrı’nı bütün kalbin ve aklınla seveceksin. Bu ilk ve en büyük emirdir.» Sonra devam etti: «İkinci emir de buna benzer: Yakınını kendin gibi seveceksin.» Yani «yakın»-ımıza (insanlara) olan sevgimiz, Tanrι’ya olan sevgiye eşdeğerdir. Başka insan grupları da eylemlere özel önem verirler. Bunlar çok duygulu insanlardır. Fakirlikten, fıkaralıktan, mutsuzluktan, sosyal adaletsizlikten duygulanırlar. Böylece, menfaat gözetmeden kendilerini iyi eylemlere ve hizmete verirler. Bu şekilde tatmin olurlar ve rahat hissederler, sükûnet bulurlar. Ebedî geleceklerini teminat altına aldıklarını sanırlar. Ama bu da yanlıştır. Bilge bir ihtiyarın dediği gibi, «bunların imanını Şeytan almış, geriye yalnız kalplerini bırakmıştır». Burada sathî insanlardan bahsetmiyorum, çünkü onlar kendi şahsî tatminlerine fıkaraseverlik derler ve bu vesile ile muhtelif hayırseverlik baloları, yemekleri, toplantıları ve daha birçok «sosyal» (?) faaliyetler tertib ederler. Bu faaliyetlerin Kilisenin tarif ettiği iyi ve insancıl eylemlerle ilgisi yoktur. Havari Yakup mektubunda (1:4) şöyle der: Hıristiyan mücadele etmelidir ki, «mükemmel, tam ve eksiksiz» olsun. Yukarıda yazdıklarımızdan ve Rabbin ve Kutsal Ruh’un Havari Yakup ağzıyla dediklerinden anlaşılıyor ki, gerçek Hıristiyan sadece iman insanı değildir. Sadece eylem insanı da değildir. Hem iman, hem eylem insanıdır. Bu ikisi beraber gider. İman, ve eylemler beraberce bizi semavî hükümdarlığa, yani Tanrιn’nın hükümdarlığına götürür. |
11-22-2009, 04:21 PM | #2 |
ÇaKaL Üye
Kayit Tarihi: Aug 2009
Nerden: oOOGehennaOOo
Yaş: 35
Mesajlari: 1,226
Teşekkür Etme: 11 Teşekkür Edilme: 32 Teşekkür Aldığı Konusu: 26
Üye No: 88099
Rep Power: 1389
Rep Puanı : 2914
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Paylaşım için saol
|
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|