04-27-2009, 07:18 PM | #1 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Türk Öğer Koç
*Ecevit*
koparamadılar dalından yapraklarını beslensin diye gün ışığında kuytulara gömmedik filizlerini halkının göz yaşlarıyla sunduk toprağa gürbüz bir çınar gibi Anadolu’nun ruhu olarak salacaksın köklerini derinlere dolaşacaksın damarlarımızda |
04-27-2009, 07:19 PM | #2 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
.Aşk
ölü olmak gülüm dökülürken göz yaşlarının omzuma değmediği gündür |
04-27-2009, 07:19 PM | #3 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Çelik
işlerken demiri vida yapmak geçerdi içinden ama hep bir kişi emrederdi binlerden biri idi o sonuçta başka şekiller çıkardı ortaya trikotajda belkide çalışmak isterdi ilikler açmak yada bir yan sanayide cant kapakları yapmak kurulamadığı koltuklarına yanından geçerken bakmak doyasıya emeğinin ürününe ama uyuyamıyordu ürününü görmekten korkuyordu bilmediği yerlerde bilmediği insanların çocukları yetim kalırken alın terini akıtıyordu demire şekil veriyordu |
04-27-2009, 07:19 PM | #4 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
El
el yabancı değil bir kol boyu kadar yakın omza bir bilek mesafesi kadar uzak nasıl bakmak istersen düşüncelerinin ivmesini o yöne çevirirsin kökenine inersen her şey kardeştir her kes gibi kardeşçe yaşamalı öğrenmeye zaman kalmasa da direnmeli kardeşçe yaşamaya taş ve toprak gibi su ve ağaç gibi Ceyda ile Hüseyin gibi yaşamalı yabancı olmadan |
04-27-2009, 07:19 PM | #5 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Erdem
ne ilaveten bir söz söylemektir erdem ne de Nergisten doğma Adem kuludur suskunluğun günahını yummaktır cennet umudundan insan ömrünün son çeyreğinde uzak kalarak göze ala bilmektir sevilme arzusunu mezara kendinden önceye alarak takasa girmeden uzatabilmektir elini ne densiz ve takısız duygularda |
04-27-2009, 07:19 PM | #6 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Garip
garip işte yüzme bilmiyorum bir sahil kentindeyim sözüm ona şiir yazıyorum doldurarak kelimelerin içini aslına bakarsanız gaza gelmiş cengaverler gibi yel değirmeni arıyorum adım çıkmış bir kere sancağım delinse de dikilmiş burçlara istemediğimdendir yüzmeyi bilmemem sevmediğimden değil nede laf olsun diye yazılmış ne kadar çok şey eksik kalıyor doldurmak istedin mi zamanı minyon tipli bir adam gibi geçip gidiyor bilmeden taşıdığını hasbi halden uzak garip sözlükte bir çok anlamı taşıyor takip ettin mi izini karşına bildiğin şeyler çıkıyor bursada olup uludağa çıkmamak denizlide görmemek pamuk kaleyi sanki zaruri bir gereksinim gibi hissetmek her şeyi farkına vardığını sanmak eksikliklerin derecesini değiştirmek önemlerin bir şiir akımı olmayan çağrıştırıyor garip olmayı gel sende gel garip olalım biraz masanın üzerinde duran rakıya dokunmadan tokuşturalım şen kahkahalarımızı neresi garip olurdu atmanın kahkahayı ajanslarda bahsedilmeseydi kap kaçlar, özelleştirmeler trafik kazaları ırak iran küreselleşme filan masanın üzerine onun için konmasaydı kadehler kadehlerin yanına konan bir avuç leblebi yansıtmasaydı ülkenin ekonomisini neresi garip olurdu atmanın kahkahayı kadehlere dokunmadan garip bir sahil kentinde yaşayıp yüzmeyi bilmemek köleliğin farkına varmadan yaşayıp sessizce gitmek |
04-27-2009, 07:19 PM | #7 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Kolay Değil
söylemek aklıma geleni katkı sağlamıyor bir adım daha ileri gitmeye hava puslu değil kirlenmiş düşünce artıkları ile gül güzeldir ve büyük bir çoğunluk ile mutabakata varsak ta saçılınca yaprakları bir oryantalin ayakları altına yaratsa da kişide şah saha çatlar mutabakatın halkası ve gecenin sonunda toplarken garsonlar ortalığı ayaklar altındaki ezilen gül yaprakları güzellikte yaratmaz aynı mutabakatı kirlenmiştir düşünce ki daha doğrusu kirletilmiştir oysa ne kadar çok kendinden emindir sevgili dalından kopardığı gülün kopardığı yapraklarının bir yüreği alabileceğinden bir gariplik var bu işte kopukluğundan olsa gerek hani karnınız ne kadar aç olursa olsun koparılırken ekmeğin yere dökülen kırıntılarının akla gelse bile toplanıp yenemeyeceği gibi düşünce kırıntılarının da saçılırken çevreye onlardan da beslenecek yaşam çeşitliliğinin bazen sağlasa da yararı bazen de karşında bir duvar olacağını bilmeden akıntıya bırakmış somut gerçeklerden uzak sözlerle beslenmek bir gariplik var biliyorum büyük bir çoğunluk ile hem fikir gibi görünsem de detaylara girdiğimizde ayrı ayrı düşündüğümüzü işte bu konu garip değil soyuta soyut bakmak yada somutu görmek tüm söylevlerin dumanında işe bu garip değil kolayda |
04-27-2009, 07:19 PM | #8 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
“Basından-Bilirkişi Raporu”
sessiz sevdalara gömüldü gözyaşları başında mezar taşı bulunmayan soluğu kesilecek gibi kavalı üfleyen çobanın bir sevdadır serçenin yavrusuna öğrettiği özgürlüğe kanat çırpıntısının “Basından-Bilirkişi Raporu” “çocuğunuz öldü, ilerde yapılacak masraftan kurtuldunuz” merhaba demek için Dünyaya tüm tohumlar yırtıyorlar zarlarını kolay değil kabuğunu delmek bakmak ala bildiğine çevreye yaşaya bilmek onurunla utanıyorum filizler boy verirken sevdalar serpilirken ezilmelerine birazda kabahat bende diyorum sessizliğime gömülmüş onurdan bahsediyorum |
04-27-2009, 07:19 PM | #9 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
10 Kasım
mavi idi bakışları duru gökyüzünü andıran içine bakıldığında sonsuz huzur bulunan dalıyordu karanlığın içerisine mızrak gibi her bir kıvılcımı yeni ateşler yakarak direniyordu ölüme bıraktığı emanet için |
04-27-2009, 07:19 PM | #10 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
29 Ekim
1-) Çocuktum, okulun dışında yaşadığım anlarda, öylesine benzemezdi bu günlere, küçücük ellerim vardı bir silahın kabzasını kavrayamayacak…iplerini tutardım uçurtmamın… annem kuzinemizin küllüğünde köze yatırırdı patatesleri pek fazla şeyimiz yoktu yapacak beklerdik 2-) Bir kıpırtı başlardı ağabeylerimizin ablalarımızın yüreğinde, en güzel okul elbiseleri ile çıkarlardı o gün okul yoluna… dışarıda gün doğardı sessizliğe 3-) Büyüdük hep öyle kalmadık, kıpırtılar sardı bizleri de, açtık her şeye, kolay değildi öğrenmek, kolay değildi o günlerde… dışarıda güneş batmak üzere… iki gün sonra gelen gazetelerden okurduk tefrikaları iki gün geç başlardık her şeye 4-) Büyüdük, büyüdük sürekli, anlamasak ta bir şeyleri, içimizden akan çağlayanların yürüdük gözüne doğru, korkularımızla tanışarak, sarılacak bir şeyler arayarak… huzur bulurduk koruyacaktı bizi uzun şapkalı şapkasında yıldızlar kaplı şeytan suratlı ak sakalı sam amca tüm korkaklığımıza karşı fırtınalara karışırdı söylentiler tereyağları kavurmaları ne varsa savaş artıklarından kalma bastırırdı korkularımızı ak sakallı uzun şapkalı kursaklarımızda bir düğüm misali basılırdı çocuk düşlerimize 5-) Kimse sormazdı bizlere, sever misiniz kavurmayı, tozdan sütü, midelerimizin isyanına karışırdı bir şeyler, sormamışlardı… bizde sormamıştık miadını kursağımıza tıktıklarının… hiç kavurma sevmedim süt sevmezdi bizim kuşak anaforlarda kaybettik masum çocukluklarımızı ellerimiz büyüdü ellerimiz büyüdü 6-) Verdiler hep istemeden, verdiler durmadan, dilenmeler alışkanlıklara dönüşene kadar, çocuk olamadık isyanlarımızda, kuru bir ekmeği kemiremedik doyasıya…onurumuzla yaşayamadık… bir kızın saçına dokunmadan çektiyse tetiği parmaklarımız bilir misiniz kaç hüzün koynuna almıştır bizi kaç tefrikada eritmişizdir coşkularımızı kaç sevdayı bitirmişizdir acılarla dağlanarak 7-) Onun içindir ki unuttuk zamanın yaşını, yaşayamadan yaşlarımızı büyüdük, yürüdük hedeflere…ellerimiz büyüdü, ellerimiz,ellerimiz… yapacak pek fazla şeyimiz yoktu düşünmekten başka çocuktuk masumduk kurtlar sofrasında kuzu yaptılar bizi koyun olup sürüye saydırmadık kendimizi 8-) Düşünemedik bir çok şeyi, tadamadık bir çok yaşı, ne uzun uzadıya birdir birle oynayabildik, ne çelik çomağı tutabildik elimizde…erken tanıştık çelikle, erken tanıştık soğuk duvarla, kör kapı ile… aya bakarken düşünmezdik ay yüzlü sevgilileri ay yarılacaktı aya ayak basılırken bize öyle söylenmişti çocuktu yüreklerimiz hiç yalan söyler miydi bilgelerimiz çok masallara meze ettik masum *******imizi 9-) Öğrendik her yaşın altında ezdirerek kendimizi, her nakaratı attık içimize şiar gibi, namluya sürülen şavkı gibi vurmak için karanlıkları… doğruyduk çalışkandık on yılda çelik ağlarla kuşatmışlardı memleketi 10-) Bir şeyler oluyordu hissediyorduk, Bilmesek de bir şeyleri, bir şeylerle gizleseler de bir şeyleri, Cumhuriyetin çocuklarıydık, açtık bilgiye… yorulmuşlardı belkide belkide unutmuşlardı bizleri anaforlara kapıldı düşlerimiz büyüdük büyüdü ellerimiz dolduracak kadar kelepçeleri 11-) Pek fazla bir şeyimiz yoktu yapacak o yıllar büyüdük, ellerimiz soğuk demirleri kavradı, Demirler yürekleri yaktı… kuzinenin külleri arasından çıkarırdı annem patatesleri iki gün sonra gelirdi haberler iki gün sonra başlardık her şeye közlenmiş düşüncelere yatırdım düşlerimi yirmi dokuz ekimi bir bayram bilirdim öyle öğretmişlerdi dedelerimiz |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|