Şerafettin Yıldız

[GooD aNd EvıL]

Kim Bilir
Hatırlıyor musun hani bir gün
Zili çalmadan usulca kapıya vurduğumu
Sen kapıyı açınca ansızın şaşırdığımı
Zili çalmamam belki bir uğurdu belki de bir korku
Başkaları duyar diye kim bilir?

Ve bir başka gün ben karşı caddeden geçerken
Balkonda oynayan çocukların
Şeref abiii diye bağırmalarına
Nasılda fırlayıp çıkmıştın hatırlıyor musun? balkona
Ama bilmediğim bir şey vardı belki Aşk’ın beklide nefretin
Seni balkona çıkaran şey kim bilir?

[GooD aNd EvıL]

Köyüm Çaltıya
Tüm dostlara ve çaltılılara selamlar

Çıkıp varsam bir mübarek zamanda
kokusu burnumda tüten yerlere
orak yolsam düven sürsem harmanda
Aldırmam sırtımdan akan terlere
Otursam bir bostan tarlasının tam ortasında
Hem akşam üzeri güneş batarken
Kırsak bir keleği iki arkadaş
Kemirirken ikide mısır patlatsak
Millet aztepe de palaz kovarken
Hani fark etmezdi Obruk olmuş Kara kuyusu,
Devrent,Köyün önü yada Kaya altında
Salavatlasak Bostan bekçisi ile
Dikmeli kayadan aşarken gülümseyen Aydedeyi
Birden dalıp gitsem çocukluğumdaki gibi
Çoban aldatanın göz kırpışına
Kainatın muazzam nakışına ve aldırmadan zamanın akışına
Arasam buralardan geçenlerin ayak izlerini
Ruhlarını şad ederek
Saman yolunda, büyük ayı, küçük ayı, Teraziler ve yedi kardeşlerde
İlahi dizaynın azametiyle
Ne güzel duruyorlar orada öylece asılmışçasına
Gıpta etmemek imrenmemek şükretmemek
Mümkün mü cümlesinin ustasına
Ne mutlu dostlar geçtiği yerlerde
Ayak izi bırakabilenlere dostcasına

Sonra vurup çıksam Katrancı kalesinin başına
Yaslansam bir vefakar kayanın döşüne
Yüksünmese benden gösterse
Köyümün Asil misafirperverliğini
Dostluğumdan şüphe duymadan
Dertleşsek var oluşundan bu güne
Kimler geldi geçti buralardan
Anlatsa sevinçlerini hüzünlerini
Kaç çobanla dertleşip kaç sevdalı ile söyleştiğini
Ve seyre dalsam köyümün
Çaltının yanan ışıklarını tüten bacalarını
Ortak olabilsem her birinin sevincine tasasına
Severek her neredeyseler çare olabilsem
Hasret çekenlerin hasretine dert çekenlerin derdine
Sen ben o ayrımı gözetmeden

Yine giyse bembeyaz gelinliğini yaka bağlardaki bademler
Bir maşala ateşi yaksa Yarenler
Çalarken davul zurna Ak dayı oynarken
Jandarma ve Harmandalını köşe başında
Ne mübarek lezzet vardır dernek günleri pişen Dede aşında
Yine üç tur dönse Dede kuyusunun etrafında Gelin alayı
Kalksa bütün dargınlıklar kırgınlıklar aradan
Sen ben davası bulunsa da kolayı
Çıksak topyekün Pirenlide Hacat Namazına
Kurbanlar kesilerek Turgutta yağmur duasına
Canmı dayanır dostlar Goreşıda Yeni kuyuda
Efil, efil esen telli kavakların edasına
Kulak verip dinlesem ötelerden gelen sedasına
Birileride kulak verirmi bu Şerefin nidasına
Unutmadan hayırla yad ederek geçmişi
Bakabilmek için umutla geleceğe sarılarak Hayata
Günü geldiğinde teslim edebilmek için emaneti Hakka
Ne mutlu çalışıp çabalayıp kazanıp ta
Nimeti bölüşene Hakça
Ne gam Kıyamet kopacakmış İnsanca yaşayıp
İnsanca ölmeye çalışanlar oldukça
Dileğim odur ki Düşmesin Zillete Köyüm köylüm
Dünya var oldukça

Sonra bir Gök kuşağı doğsa
Güller diyarının bu şirin köyünün üstüne
Geçsek altından tüm köycek
Erse herkes muradına
Şahit olsa Barla,Anamas, Akşehir ve Sultan dağları
Seyretsem köyümdeki tüm güzellikleri oradan
Uyuduğum bu rüyadan uyanmadan
Cümle geçmişler gibi bizlerde geçeceğiz sıradan
Bu devrialemdir dostlar
Selam olsun cümlenize uzak yakın fark etmez
Tüm kalbimle buradan
Belki dağlar amin derde
Kabul eder bu garibin arzusunu Yaradan

Selam olsun köyüm Çaltıyı
Her nerede anan yaşayan ve yaşatan varsa

Bu duygu ve düşüncelerimi
Köyüm Çaltı nın şahsında
Bütün yörelerimiz ve yurdumun
İnsaları için taşıyor ve yaşıyorum

[GooD aNd EvıL]

Köyümle Vuslata Doğru
Gönül arzu edince dostla vuslatı
Daha yarı yolda yorulur mu hiç
Kaça aldın diye soran dostlarım
Vuslatın bedeli sorulur mu hiç

Bu sevda ile dağlar aşıyorum ben
Daha yorulmadın mı diyenlere
Şaşıyorum ben

Eriştik Isparta’ ya seher yeliyle
Hamt olsun kavuşturan Mevla’ya
Rahim oldu bir daha güzel sılaya
Selam olsun selam cümle dostlara

Misafir olduk bir akşam
Kul Arif Özkan hocaya
Bir sohbet kuruldu
Ozanca Arif’’ce ve de Şeref’’lice

Gönül isterdi olsun
Daha nicelerle ve nice
Dostlar muhabbete doysun böylece

Ve ertesi gün
Saat on sekiz otuz hem akşam üstü
Vuslat oldu kokusu burnumda
Tüten yerlere

Isparta, Eğirdir, Sarıidris
Yeşilköy den Hacılara girerken
Baktım şöyle ötelere
Dayamış sırtını Katrancıya
Gülüyor Sivri
Açmış kollarını Bozdağ
Gel haydi gel diyor gayri

Geçtik Akmescidi göründü Yaka
Girdik Dörtyol dan Gelendost’a
Afşar ve Köke

Günlerden Pazar
On altı temmuz ikibin altı
Daşlıca başı, Dama deresi
Öte ovacık, Belikler
Yapraklık, Buçuklar
Aztepe, Bağboğazı ve
Nihayet… Çaltı....

Nasıl dayanır Yürek nasıl
Nasıl anlatsam
Çarpıyor sadece yürek
Dil söylemiyor

Hoş bulmak hoş bulduk demek
İnanın dünyaya bedel geliyor
Derinden bir oh çekip
Şükür kavuşturana şükür diyerek
Bir nefes bir daha, bir daha çekmek
İnsanın ömrüne ömür veriyor
Eriyor yürekteki bütün yağlar eriyor

Selam cümlenize hoş bulduklarım
Selam bu yerlerde konup göçenler
Selam bu dünyaya gülüp geçenler...

[GooD aNd EvıL]

Menşei Belirsiz Döl Patlayalı
Küme düştü birer, birer dostluklar
Paranın hatırı tur atlıyalı
Ayyuka dayandı bin bir rezalet
Medeniyet terse yol katlıyalı

Kayboluyor can verilen hasletler
Çoğalıyor günden güne kasvetler
Değişiyor orantılar nispetler
Menşei belirsiz döl patlayalı

Korkulmuyor gazabından halık’in
Hamt eksildi verdiğinden malik’in
Sözü geçmez oldu akıl balik’in
Damarlarındaki ar çatlayalı

Dalaverelerle iş bitirmeler
Kendinden mazluma güç yetirmeler
Binbir taklit ile mal götürmeler
İcat yarışında nal toplayalı

Şeref’im sözlerim kendimi bağlar
Nerde o güzelim muhteşem çağlar
Çok fare doğurur şu koca dağlar
Yerimize çağı el atlayalı

[GooD aNd EvıL]

Mest Olsun Güller
Çığrışsın bülbüller, Mest olsun güller
Dil dar olsun bütün, Lal olmuş diller
Bir İlahi aşk’la coşsun gönüller

Sıyrılıp dünyanın gailesinden
Kurtulup feleğin kör sillesinden

Atılan taşlar hep menzile varsın
İster ise iblis kendini yarsın
Bir mana alemi, cümleyi sarsın

Sıyrılıp dünyanın gailesinden
Kurtulup feleğin kör sillesinden

Yaşanan sevdalar doruğa vursun
Yedi iklim yedi bahar yaşansın
Davullar bir bayram havası çalsın

Sıyrılıp dünyanın gailesinden
Kurtulup feleğin kör sillesinden

Şeref’im bilmem, çok şey mi istedim
Aklım erdiğince Hak’kı diledim
Umutlarımı hep böyle beledim

Sıyrılıp dünyanın gailesinden
Kurtulup feleğin kör sillesinden

[GooD aNd EvıL]

Muslahattin’im
Muslahattin’im
Uğraşırım rızan üzre
Sana sadık kalmak için
Layık’ınca amel edip
Amentu’ca ölmek için
Habibin’le yaran olup
Amel’imce gülmek için
Takva ile nasiplenip
Tesbihat’ın demek için
İslah olup abat olup
Noksansız ca gelmek için…

[GooD aNd EvıL]

Ne Diyem
Çözmeye çalıştım sırrı alemi
Bin bir çiçekteki bala ne diyem?
Herkes müşkülünün peşine düşmüş
Arı’dan sakınan dala ne diyem?

Gülistan içinde ne güller gördüm
Sarılmış dikenle koyun koyuna
Feryadı figanı dağı delerken
Bülbülü cebr eden güle ne diyem?

Vefasızlık almış gider başını
Karıştırmış hayaline düşünü
Havale etmişte Hakka işini
Umutla bekleyen kula ne diyem?

İlahi nizamın azametinden
Haya edip dağlar taşlar erirken
Akıl izan ver, ver diye inlerken
Vermeyip sakınan ele ne diyem?

Boş kelemlarla atıp tutmayı
Hüner edinmişiz eyvah’ki eyvah
Kem söz sahibinin demiş atalar
Hala yanlış diyen dile ne diyem?

Şeref’im ibretlik alemler gördüm
İlminden bi haber alimler gördüm
İbret alıp akıllanmak var iken
Şu benim düştüğüm hale ne diyem?

[GooD aNd EvıL]

Ne Fayda
Gönül zenginliği para etmiyor
Maddenin esiri olduk ne fayda
El ikbal ararken Merih’te Ay’da
Biz nal topluyoruz yine ne fayda

Elin oğlu gemisini yüzdürdü
Beslediğimiz it’i bize azdırdı
Kaderini elimizle yazdırdı
Biz zül topluyoruz yine ne fayda

Ah çektikçe bin ah gelir içimden
Alırım hırsımı kendi saçımdan
Meyvenin kurdu da kendi içinden
Biz kül topluyoruz yine ne fayda

Şeref’im bu ne iş, bu nasıl furya
Dar geldi deryalar, dar geldi dünya
Boşuna umutlar boşuna hülya
Biz yel topluyoruz yine ne fayda

[GooD aNd EvıL]

Nefis
Ha bu gün ha yarın diye boşuna
Oyaladı durdu beni bu nefis
Unutturdu bazen dünü bu günü
Kandırdım zannetti beni bu nefis

Ne çare hoyratça geçti zamanlar
Kanadıda yara bağladı habis
Sarmış etrafını her türlü necis
Çırpına çırpına battı bu nefis

Boş buldukça ara sıra meydanı
Ben bilirim dedi kesti ahkamı
Bilemedi çektikleri revamı
Hakkettim dedi yandı bu nefis

Zannetti her türlü sitem reva dır
İçtiği zehirler derde devadır
Hiç bilmedi geçen günler hebadır
Her gününü kar zannetti bu nefis

Bildi esen yeli hayat ninnisi
Karıştırdı işin özü hangisi
Günbe gün yol aldı gemisi
Dününü de yarın zannetti bazen bu nefis

Artık yeter ben boş lafa doydum dedikçe
İnandı her söze kandı bu nefis
Yakıştıramadı cehl’i kendine
Gördüğü her kelleyi adam sandı bu nefis


Gün gelir elbet oda alır dersini
Yeneceğim mutlak alçak nefsimi
Hak nasip ederse vade yetmeden
Bulacak cezasını benden bu nefis

Şeref’im dayanmaz bu beden bu darba
Girdim her gün bu nefisle bu harbe
Duyulsun avazım ta şarktan garba
Pes edecek bir gün bana bu nefis

[GooD aNd EvıL]

O Hilal'ki
Ben vurgunum bir hilale erenler
O Hilal’ki binlerce can fedadır
Onu tanımayan canlara yazık

Taşıyana ne kutlu bir sevda'dır
O Hilal’ki sahibi mülk Hüda’dır

Büyük şeref onu bilen canlara
Onu haykırışlar bir hoş sada’dır
Garantidir tüm İlahi Dinlere

Taşıyana ne kutlu bir sevda'dır
O Hilal’ki sahibi mülk Hüda’dır

Gölgesinde hıfz olunur esirler
Tesir etmez tesirsizdir tesirler
Şahit’idir kefilidir asırlar

Taşıyana ne kutlu bir sevda'dır
O Hilal’ki sahibi mülk Hüda'dır

Kör olur ona yan bakan gözler
Yakar sahibini denen kem sözler
Nurlanır İlahi dost olan yüzler

Taşıyana ne kutlu bir sevda'dır
O Hilal'ki sahibi mülk Hüda'dır

O Hilal'ki parlıyor ocağımda
O Hilal'ki yıldızım kucağında
O Hilal'ki Şeref'tir Sancağımda

Taşıyana ne kutlu bir sevdadır
O Hilal'ki sahibi mülk Hüda'dır

Ne mutlu’ki mensub’unum ey Hilal
Bilesin’ki mecnun’unum ey Hilal
Kefeni ol bu Şeref’in ey Hilal

Taşıyana ne kutlu bir sevda'dır
O Hilal’ki sahibi mülk Hüda’dır.