|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
|
Konu Seçenekleri | Görünüm Şekli |
10-26-2007, 08:05 PM | #1 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: ιѕтαηвυℓ
Yaş: 32
Mesajlari: 14,099
Teşekkür Etme: 125 Teşekkür Edilme: 197 Teşekkür Aldığı Konusu: 120
Üye No: 44060
Rep Power: 4178
Rep Puanı : 10060
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Türkçe ve Edebiyat Terimleri Sözlüğü-2 (L-Z)
Türkçe ve Edebiyat Terimleri Sözlüğü-2 (L-Z)
L Lirik Şiir : İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Bu tür şiirde hayal, duygu ve coşkunluk birinci plandadır. M Masal : Olağanüstü olaylarla süslü, olağanüstü kişilerin başından geçen, zaman ve yer kavramları belirli olmayan düşsel öykülerdir. Masalda eğiticilik ve öğreticilik esastır. Masallardaki olaylar gerçeğe uymaz. Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir. Masalın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. Masallar ulusal özellik taşımaz, evrenseldir. Makale : Herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir gerçeği savunmak için yazılan yazılardır. Makalenin temel öğesi fikirdir. Başlı başına bir konu üzerine yazılan eser, gazete ve dergi ile yayınlanmak üzere yazılan ve herhangi bir konuyu inceleyen yazı da makale olarak isimlendirilir. Manzume : Genellikle ölçülü, uyaklı yazılmış, koşuk, neşide. Mecaz Anlam : Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır. Örnek : Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı. Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu. Bugünlerde havasından yanına varılmıyor. Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı? Mektup : Birbirlerinden uzaktaki insanların, anlaşmak ve haberleşmek amacıyla yazdıkları; duyguları, dilekleri, düşünceleri bildirmek amacı taşıyan yazı türüdür. Her türlü konu mektuba girebilir. Mektubu konuşmanın yazıya çevrilmiş şekli kabul edebiliriz. Mektuplar özel mektuplar, iş mektupları, edebi mektuplar gibi değişik türlerde olabilir. Mısra : Dize. (Bir beyitte iki mısra bulunur.) Monografi : Bir kimsenin hayatını, eserlerini geniş olarak inceleyen eserlere monografi denir. Biyografilerde bir çok sanatçı, bilim adamı değişik yönleriyle ele alınırken, monografilerde sadece bir kişi geniş olarak incelenir. Mübalağa : Bakınız Abartma. Mürsel Mecaz : Bakınız : Ad aktarması N Nazım : Koşuk. Nesne (Düz Tümleç): Öznenin yaptığı eylemden etkilenen varlık ya da nesnedir. Neşide : Koşuk, manzume. O Olay Paragrafı : Olmuş ya da olabilecek türdeki olayları, kişi, yer ve zaman göstererek anlatan cümlelerden oluşmuş paragraflardır. Bu paragraflarda belli bir olay yer alır. Olay paragraflarına, roman, öykü, masal gibi edebiyat türlerinde rastlanır. Bu paragraflarda temel amaç okuru olay içine çekmek, olay içinde yaşatmaktır. Olay paragrafları genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılarak kurulur. Örnek : İlk dinlediğim konserdi bu. Çalgıcıları yönetenin müzik öğretmenimiz Suat Bey olduğunu görmeyeyim mi? Hem de smokin giymişti. Penguen gibi bir görünüşü vardı. Elindeki şef değneği ile sahnedeki çalgıcıları değil de, sanki dünyayı yönetiyormuş gibiydi. Nasıl oluyor da böyle bir adam, bizim gibi bacaksızlara müzik dersi vermeye geliyor. Biz de onunla alay etmeye kalkıyorduk. Oldurgan Fiil : Geçişsiz fiillerin “-r, -ar, -er, -t, -tır” ekleriyle geçişli hale getirilmesiyle oluşturulan fiillere oldurgan fiil denir. Fiilin ilk hali “ne, neyi, kimi” sorularına cevap vermezken, ikinci hali, yani “-r, -t, -tır” eklerini almış hali, bu sorulara cevap vermektedir. Örnek : uyumak – uyut. Olumlu Cümle : Yüklemin bildirdiği anlam, eylemin yapılması doğrultusundaysa bu tür cümlelere olumlu cümle denir. Örnek : Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz. (Olumlu eylem cümlesi) Özü gerçek yaşam dayalı tiyatro yapıtları, doğrudur ve güzeldir. (Olumlu ad cümlesi) Sattığınız malların dökümünü çıkarıp karı hesaplayalım. (Olumlu eylem cümlesi) Olumsuz Cümle : Bir eylemin gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da bir şeyin yokluğunu bildiren cümlelerdir. Örnek : Aradığınız kişi burada yok. (Olumsuz ad cümlesi) Dünkü davranışlarınızı hiç tasvip etmedim. (Olumsuz eylem cümlesi) Kimse olayın nedenini bilmiyor. (Olumsuz eylem cümlesi) Otobiyografi : Bir insanın, kendi hayatını kendisinin yazdığı eserlere otobiyografi denir. Biyografilerde kişinin hayatı, çalışmaları başkası tarafından yazılırken otobiyografilerde kişi kendisini anlatır, yazar. Ö Ölçü : Şiirde, hecelerin sayılarına ya da heceyi oluşturan seslerin uzunluk ve kısalıklarına göre bir düzen oluşturulur. İşte bu düzene ölçü denir. Öneri Bildiren Cümleler : Bir sorunu çözmek, herhangi bir konuda yol gösterip bilgi ve fikir vermek amacıyla, öne sürülen görüşü, düşünceyi ve teklifi içeren cümlelere öneri bildiren cümleler denir. Örnek : Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur. Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da bol bol soru çöz. Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun daha derli toplu olurdu. Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana daha çok yakışır. Önyargı Bildiren Cümleler : Bir eylem henüz sonuçlanmadan, o eylemin nasıl sonuçlanacağı konusunda fikir yürüten cümlelerdir. Örnek : Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak. Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan biliyordum. Göreceksiniz, son şiirlerinde de ayrılık ve ölüm üzerine konuşup bizleri hayal kırıklığına uğratacak. Bu çocuğun bir baltaya sap olamayacağı baştan belliydi. Özne : Cümlede, yüklemin bildirdiği eylemi ya da yargıyı gerçekleştiren ve üstlenen öğe özne adını alır. Özne bir kişi ya da birkaç kişiden oluşuyorsa yükleme “Kim? Kimler?” soruları; kişi dışında bir varlık, nesne ya da kavram ise yükleme "Ne? Neler?" soruları yöneltilir. P Panel : Bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde birkaç kişi tarafından tartışılmasına panel denir. Amaç karar vermekten çok, bir meseleyi çeşitli yönleriyle aydınlatmak, çeşitli görüşleri, eğilimleri ortaya çıkarmaktır. Pastoral Şiir : Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını ve bu hayata duyulan özlemi ifade eden şiir türüne pastoral şiir denir. R Redif : Dize sonlarındaki yazılışları ve görevleri aynı olan ek, kelime ya da kelime gruplarına redif denir. Roman : Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya geçmesi mümkün olayları geniş olarak, ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir. Roman; bir hayatı, hayatın akışını değiştiren büyük olayları, insanı ilgilendiren her türlü konuyu işleyebilir. Röportaj : Bir gazetecinin her hangi bir yeri, bir kurumu gezerek, orada gördüklerini kendi görüşleri ile birleştirerek yazdığı gazete yazılarına röportaj denir. S Satirik Şiir : Toplum hayatındaki aksayan yönlerin, düzensizliklerin, insanların çeşitli konulardaki beceriksizliklerinin ve zayıflıklarının anlatıldığı yergi şiirlerine satirik şiir denir. Ses Daralması : "a,e" geniş ünlüsüyle biten sözcüklere "-yor" şimdiki zaman eki getirildiğinde, bu geniş ünlüler daralıp değişerek "ı,i,u,ü" olur. Örnek : bekle-yor bekliyor Oyna-yor oynuyor Ses Düşmesi : Kimi sözcüklerin çekimlenişinde veya türeyişinde, bir sesin düştüğü görülür. a) Ünlü Düşmesi : İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü düşürürler. Buna orta hece düşmesi de denir. Omuz um omzum oğul u oğlu Kahır ol kahrol seyir et seyret Ayır ıntı ayrıntı sıyır ık sıyrık Yalın ız yalnız yanıl ış yanlış b) Ünsüz Düşmesi : Bazı sözcükler, çeşitli etkilerle birleşirken sözcüğün sonundaki ünsüz harf düşebilir. Bu olaya ünsüz düşmesi adı verilir. Yumuşak cık yumuşacık sıcak cık sıcacık Yüksek yüksel küçük küçül Rast gelmek rasgelmek ast teğmen asteğmen Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda bir hece veya ses düşmesi meydana gelir. Sessiz (ünsüz) Benzeşmesi : Sert ünsüzle biten bir sözcüğe yine ünsüzle başlayan bir ek getirilecekse, bu ekin başındaki ünsüz, sertleşir. Buna ünsüz uyumu ya da ünsüz benzeşmesi denir. Örnek : milletce değil millet-çe Sessizler : Bakınız : Ünsüzler. Sesteş (Eş Sesli) Sözcükler : Yazılışları ve okunuşları aynı olduğu halde, anlamları tamamen farklı olan sözcüklere "sesteş" sözcükler denir. Örnek : Yüzünde kan lekesi vardı. - Sen hala onun söylediklerine kan. Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş. - Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın. Gül sen, gülün olayım. - Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor. Ses Türemesi : Sözcükler kimi eklerle birleşirken zaman zaman araya başka yeni sesler girer. Türkçe'de ses türemesi olayına fazla rastlanmaz. Seyahat (Gezi) Yazısı : Gezilip görülen yerlerin ve o yerlerle ilgili izlenimlerin anlatıldığı yazılara gezi yazısı denir. Bilinmeyen, görülmeyen bir yeri, bir memleketi, manzaraları, insanları, gelenekleri, anlatmak gezi yazılarının özelliğidir. Gezi yazıları; gezilip görülen yerlere ait bilgi vermek, o yerlerin güzelliklerini ve görülmeye değer yanlarını göstermek amacını taşır. Sıralı Cümle : Basit ya da birleşik yapılı birden fazla cümlenin birbirine virgül, veya noktalı virgülle bağlanması sonucu oluşturulan cümlelerdir. Sıralı cümlelerde en az iki yüklem bulunur. Zaten basit ve birleşik cümlelerden farkı da birden fazla yüklemi olmasıdır. Örnek : Sakla samanı, gelir zamanı. Sohbet (Söyleşi) : Sohbet, bir konuyu fazla derinleştirmeden, karşınızda biri varmış da onunla konuşuyormuşçasına işleyen yazılardır. Sohbette yazar, kişisel görüşlerini, düşüncelerini bir söyleşi sıcaklığıyla anlatır. Soru cümlesi : Bir duyguyu, düşünceyi soru yoluyla anlatan veya soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümlelere soru cümlesi denir. Örnek : Oraya nasıl gidebilirim? Söylev (Nutuk) : Dinleyicilere belli bir fikri, bir duyguyu aşılamak için söylenen uzunca sözlere denir. Edebiyatımızda sözlü ifade tarzına dayanan bir türdür. Söylevlerin konuları, çoğunlukla; toplumsal fikirler, toplumsal ve ulusal davalardır. Sözcük : Bir kavram birimidir. Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir durumun zihinde canlanabilmesi için onu karşılayan bir gösterimdir. Ş Şart Birleşik Cümle : Birleşik cümlelerde, yan cümlecik temel cümleye şart anlamı katarak bağlanmışsa, bu tür cümlelere şart birleşik cümle denir. Şar birleşik cümlelerde yan cümlecik “-sa, -se” ekiyle oluşturulur. Örnek : Bakarsan kimin geldiğini görürsün. Şart Cümlesi : Eylemin, yargının gerçekleşmesini şarta bağlı olarak bildiren cümlelere şart cümlesi denir. Örnek : Görürsem selamını söylerim. Şiir : Seslerin, ritimlerin, uyumların kaynaşmasıyla en güçlü duyguları, izlenimleri, coşkuları canlandırma ve etkileme sanatı; koşuk. T Tariz (Taşlama) : Bir kimseyi iğnelemek, onunla alay etmek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam karşıtı bir anlamda kullanmaktır. Örnek : Randevuna sadıkmışsın, beklemekten kök saldık. O kadar çok konuştu ki söylediklerinden hiçbir şey anlamadık. Biraz daha hızlı yürürsen karıncalar bile bizi geçecek. Tartışma : Bir konu üzerinde karşılıklı olarak olumlu ve olumsuz fikir yürütme, bir fikre karşı olan fikri savunma hali; karşı karşıya durum alıp zayıf tarafları aramadır tartışma. Temel Anlam : İlk Anlam (Temel Anlam) Bir sözcük söylendiğinde aklımıza ilk gelen, kavrayışımızda ilk uyandırdığı anlamdır. Kısacası, bir sözcüğün biçimlenmesinde, kuruluşunda esas olan anlamdır. Örnek : Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam) Şişenin boğazı kırılmış. Çanakkale Boğazı'nda müthiş bir tipiye yakalandık. Babam yedi boğaza bakmaya çalışıyordu. Ali, boğazına düşkün bir çocuktur. Temel Cümle : Birleşik cümlelerde asıl yargıyı bildiren, yardımcı yargıları sonuca bağlayan cümlelerdir. Daha öz bir ifadeyle temel cümle yüklemdir. Terim : Bilim, Sanat, Meslek ve bir spor dalıyla ilgili kesin anlamı olan özel bir kavramı gösteren gerçek anlamlı sözcüklere terim denir. Örnek : Bu sınıfa yirmi sıra yerleştirelim Toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri inceliyor. Bu çiçeğin kökü tamamen kurumuş. Sözcük köklerini ve gövdelerini tanıyalım. Teşhis - İntak (Kişileştirme - Konuşturma) : İnsana özgü nitelikleri insan dışındaki varlıklara aktarmaya kişileştirme denirken, bu varlıkların insan gibi konuşturulmasına da konuşturma denir. Örnek : Güneş ışığında yağmurunu döken bulutlar sanki gülüyordu. (Teşhis) Ufukta günün boynu büküldü. (Teşhis) Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna : Tenimde bir yara işler gibisin. (İntak) Tiyatro : Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına tiyatro denir. Ayrıca yapılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin oynandığı binaya da tiyatro denir. Tiyatroda sadece jest (el, kol) ve mimikle (kaş, göz, ağız, yanak) gösterilen oyunlara pandomim; daha çok müziğin hakim olduğu baştan sona bestelenmiş oyunlara opera; baştan sona değil de yer yer ve hafif bir şekilde bestelenmiş oyunlara operet; beş altı dakikaya sığdırılan tablolar halinde, kısa müzikli oyunlara da skeç denir. Türemiş Sözcükler : Yapım ekleri alarak yeni bir anlam ve biçim kazanmış olan sözcüklere yapıları yönünden türemiş sözcük denir. Örnek : Ölümün anlamı değişti birden. U Ulama : Ünsüz harfle biten sözcüğün son ünsüz harfinin kendisinden sonra gelen ve ünlü harfle başlayan sözcüğün ilk hecesiyle birleştirilerek okunmasıdır. Dikkat edeceğimiz şey, arada noktalama işaretlerinden herhangi birinin olmamasıdır. Örnek : Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç Ü Ünlem Cümlesi : Korku, acıma, şaşırma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatmaya yarayan cümlelere, anlamları yönünden ünlem cümlesi denir. Örnek : Ah, elim yandı! Kapıyı açtım ki bir de ne göreyim! Oh, okul bitti, rahat bir nefes alalım! O... kimler gelmiş, kimleri görüyorum! Elimi cebime attım ki cüzdan yok! Ünsüzler (Sessizler) : Tek başlarına söylenemeyen, ancak bir ünlünün yardımıyla söylenebilen seslere ünsüz denir. Türkçe'de 21 ünsüz vardır. Ünsüz Yumuşaması : Türkçe sözcüklerin sonunda bulunan sert sessizlerden (p,ç,t,k) sonra sesli bir harfle başlayan bir ek getirildiğinde bu sert sessizler (b,c,d,g) ye dönüşür. Buna ünsüz yumuşaması ya da ünsüz değişmesi denir. Örnek : kitap-ı değil kitabı ( p harfi b’ye dönüşür.) V Vurgu : Sözcük içinde bir hecenin, cümle içinde bir sözcük ya da sözcük grubunun diğerlerine göre daha baskılı, kuvvetli söylenmesine vurgu denir. Y Yan Anlam : Sözcüklerin ilk konuluş anlamına bağlı olarak zaman içinde kazandıkları yeni anlamlardır. Bu anlama, kullanılış anlamı ya da yan anlam adı verilir. Örnek : Çocuk kapıyı sessizce açtı. (açmak : Bir şeyi kapalı durumdan kurtarmak.) Gömleğinin düğmelerini yarıya kadar açtı. (açmak : Sarılmış, katlanmış, örtülmüş, buruşmuş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak.) Okulun karşısına bir büfe daha açtı.(açmak : Bir kuruluş, bir işyerini işler duruma getirmek.) Annem çok güzel baklava açar. (açmak : Kalın bir nesneyi yayarak ince duruma getirmek.) Komşumuz tıkanan lavaboyu açtı. (açmak : Tıkalı bir şeyi, bu durumdan kurtarmak.) Yan Cümle : Fiilimsilerle ya da çekimli bir fiille kurulan ve temel cümleye bağlanan cümleye yan cümle denir. Yan cümleler temel cümlenin (yüklem) bir öğesi olarak görev yapar. Yan cümlecikleri fiilimsiler (isim fiil, sıfat fiil, bağ fiil) ve “-se-, -sa-“ şart eki ya da çekimli fiiller oluşturmaktadır. Örnek : Atı alan Üsküdar’ı geçti. Yapım Eki : Eklendiği sözcüğün kök anlamıyla bağlantılı bir biçimde yeni anlamda bir sözcük türetmeye yarayan eklerdir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamıyla birlikte kimi zaman türünü de değiştirir. Örnek: balık örtü bal ık ört ü balık bal ört örtü Yüklem : Cümlede iş, oluş, hareket, kısaca yargı bildiren sözcük veya söz grubudur. Bu tanıma dayalı olarak yüklemin iki şekilde karşımıza çıkabileceğine dikkat edelim. Z Zarf (Belirteç) Tümleci : Yüklemi zaman, durum, miktar, ölçü, yer yön ve soru yönünden gösteren sözcük ya da sözcük öbekleri cümle içinde zarf tümleci görevi yapar. Yükleme yöneltilen "Nasıl?" sorusu durum zarfı tümleciyle ilgilidir. |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|