www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Meral Yağcıoğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=136345)

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Öyle Mutsuzum Ki


Öyle mutsuzum ki
Hiçbir şeyden
Tat almıyor gönlüm
Yalnız eksenimde
Dönüyor dönüyorum
Kısır bir döngü misali
Kamaşıyor gözlerim
Yaklaştıkça ışığa
Zemine çakılıyorum
En yüksekten
Tutan bir el yok
Sarılıyorum boşluğa sıkı sıkı
Nerede olursam olayım
Gözlerim bomboş
Bakıyor etrafa
Bir kıpırtı, bir esinti
Bekliyor yaralı gönlüm
Öyle çaresizim ki
Hayat süngüsünü takmış
Savaşıyor benimle
Ve ben hep yeniliyorum
Toplu, tüfekli yalnızlığa
Öyle mutsuzum ki
Gelmiyor kapıma
Kasırgadan başkası
Ne ılık bir sam yeli
Ne de huzur dolu meltem.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Papatyalarım Var

Hadi git
Boş ver
Durma git
Ne olur
Yağlı urganla
Bağlamam gerekse de
Git
Kır zincirlerini
Koş
Beklediğini söylediğin
Açık kollara
Düşünme geride kalan yüreği
Kucak dolusu
Papatyam var
Üzülme
Avuturum kendimi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Pırlanta

Ufalandı darbelerle
Elmas madenim
Tek taş ustası arıyor
Sol yanım

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Resmettim mutluluğu

Önce yeşile boyadım beyaz dünyamı
Pırıl, pırıl bir gökyüzü yerleştirdim yukarılara
Güneşi ısıtan, sevgi ağlayan pembe bulutları olan
Gelincikler çizdim kırmızı
Papatyalar sarı beyaz
Yaprakları seviyor,seviyor
Haykırmaya hazır
Küçük bir yavru ceylan
Seke,seke otluyor annesi yanında
Sakin ama dingin akan buz gibi derede
Yüzen birkaç ördek çizdim kırmızı kocaman gagalı
Bir köşede kedi ile köpek sarmaş dolaş oynamakta
kavalı elinde yanık bir türkü söyleyen
Yağız bir çoban kuzucuklarını bekleyen
Melodileri kulağıma kadar gelen

Çiçek tarlasının ortasına
Bir kız çocuğu çizdim
Sarı saçlı mavi gözlü
Etrafında kelebekler uçuşan
Narin,heyecanlı gülünce güller açan yüzünde
Yani sessizce ben.
Bir erkek çocuk çizdim
Esmer,kara gözlü ve cesur bakışlı
Tebessümleri tek gamzesinde saklı
Şefkatli eli kız çocuğunun başında
Dolaşan mert çocuk
Yani gönlü sevda yüklü sen.

Aşk perisi kanat çırpar
Seni seviyorum diyen tatlı dilleri
Aşk serper ipeksi kanatlarından
İki çocuğun başından aşağı

Tuvalim beyaz değil artık
Mutluluk resmim hazır
Yüreğim kıpır, kıpır
Ben de yelken açtım mutluluğa
Tıpkı resmim gibi
Eyvah unuttum
Bir de şiir yazmam gerek
Mutluluk adına
Çiseleyen yağmur altında
Şiir gibi akmalı dizeler
Damlaları ulaşmalı dört bir yanına dünyanın
Dizelerin arasında kaybolmalı hüzün
Şiir olmalı yaşam, yaşamın şiiri sonsuz olmalı
Tükenmemeli hiç daima çoğalmalı dizeler dillenmeli
Tüm dünyayı sarmalı mutluluk denizi
Kardeş,arkadaş,eş dost ve en sevgili
Yaşamalı güler yüzlü
Kin,nefret.kan ve hain bombalar gömülmeli çıkmamacasına
Yedi kulaç yerin dibine ve katranla örtülmeli üzeri karamı kara
Beyaz güvercin kanadına yükledim mi umutlu yarınları
Tamam işte size mutluluk resmi
Perçini de bu şiir.
Öyle değil mi
Gökkuşağı damlıyor köşesine tuvalimin samur fırçadan
Yedi veren yedi renk
Mutluluğu yaşamak kalıyor bize sadece
Bulduğumuzda o güzel dünyayı
Karşıya geçince

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Rüyam

Gece,
Ruhumu hareketlendirdi
Sessiz sedasız
Kimse duymadan

Gündüz,
Ayan beyan kabus oldu
Kara peçeli zebani gibi
Çepeçevre kıskacına aldı
Örseledi bedenimi
Gördüğüm rüya

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sadece

Hayal denizindeyim
Yine ben bu gece
Ne bir resmin var
Nede mektubun var elimde
Beyaz güvercinin getirdiği

Uzanıp yatağıma öpe koklaya
Okumak isterdim
Sayfalar arasında
Sönerdi hasret ateşim

Doyasıya bakmak isterdim
Siyah beyaz resmine
Ama hayır yapamam

Kirpiklerim birbirine kavuştuğunda
Anılarımın çizdiği
Yedi kat perde arkasından
Seyrettiğim
Soluk hayalin var
Sadece

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sahil Boyu Gidelim Yali Yali

KARADENİZ SEVDASI

SAHİL BOYU GİDELİM YALİ YALİ

Mavi ile yeşilin izdivacından doğan turkuaz sevdadır Karadeniz sevdası. Aslında anlatılamaz, gizemine erişmek için bizzat yaşamak gerekir. Ciğerleriniz bayram eder bol oksijenli temiz havasıyla. Yeşilin türlü çeşidiyle uzanan Kaçkarlar, denizin mavisiyle fırtınalı bir aşk yaşar adeta. Süt liman görünen denizin masum halinden eser kalmaz deryaya kavuştuğu yerde. Tüm Karadenizlilerin damarlarındaki kan gibi köpürür, hışımla kabarır çoğu zaman. Bir de bakmışsınız nükte ediyormuşçasına gök gürlemesini keser, güneş merhaba der tebessümlü. Yazın ortasında yağmur yağar, gök gürler. Aniden fırtınanın ortasında kalırsınız. Duman çöker dağlara, göz gözü görmez uğraşmayın sakın. Şemsiyeniz yetersiz kalır, yürümekte zorlanırsınız. İleride görünen köşeyi döndüğünüzde, güneşten korur fırtınada aciz kalan şemsiyeniz. Kışın diz boyu kar yağar her yer bembeyaz, ertesi gün bir de bakmışsınız güneş göz kırpıyor, kardan eser yok. Yaylalarda yazın kardan köprülerden geçip gidersiniz. Birkaç mevsimi aynı günde yaşamak içten bile değildir.

Karadeniz’in yağmuru; sel olup alır gider önüne geleni. Dereleri; fırtınalı, gürültülü, öfkeli çağlar. Denizi; haşin üfürüp köpürür, geçit vermez ormanları. Dimdik patikaları adeta kopup üzerinize gelecekmiş gibidir. Hem ürperir hem de garip bir haz verir tırmanan sevdalılara. Balı zaten delidir, fazla kaçırırsan çarpıverir.
Dünya da eşi benzeri yoktur Anzer balının.Tatmak için almayı düşünürseniz önce titreyin cebinizi yoklayın elinizi yakabilir bedeli. Haliyle insanı da kıpır kıpırdır. Biraz da nükteli olunca yolculukların da maceralı ve de heyecanlı geçmesi kaçınılmazdır.

Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş üç katlı ahşap konaklar ormanın içine gizlenmiştir. Cenneti andıran bir görüntü ilk defa görenlerin hafızalarına kazınır bir daha çıkmamacasına. Köylük yerlerinde gündüzleri yoğun iş sebebiyle komşularıyla sohbet edemeyen naif insanlar, gece oldu mu kafilenin başını çekenlerin ellerinde fener düşerler patika yola cümbür cemaat. Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş konakların silueti belli belirsiz gecenin koynunda ışık böcekleri eşliğinde, komşularından birinde toplanırlar günün yorgunluğunu üzerlerinden atmak için. Türlü çeşit esprilerle kırıp geçirirler etrafı. Hava da müsaitse kemençe yada tulum ellerinde, atma türküler dillerinde horon halayı kurulur hemen hemen her gece. Bitkin olan dizleriniz tulum namelerinde kıpır kıpır eder, damarlarınızda normal seyrini yapan kanınız bir anda dellenip şaha kalkar, yüreğiniz hop hop ederken kendinizi horonun tam ortasında buluverirsiniz. Sadece gençler değil köyün en yaşlısı da yorulana kadar horona eşlik eder. Büyük bir emekle yetiştirdikleri dünyanın en güzel çayıyla soluklanırlar. Tabii ki sigara tüttürmeden olmaz sağlıklarını düşünmeden.

Balıkçı teknesiyle uçsuz bucaksız maviliğe açılan denizciler ******* boyu asılırlar küreklere. Ağlarına takılan o tatların en güzeli, deniz ürünlerinin en görkemlisi hamsiler dolunca ağlarına ne denizin öfkesine, ne de gecenin ayazına aldırmadan, geceyi güne teslim ederken mutlu dönerler yuvalarına.

Karadeniz sevdası yeşil ve mavinin raksı ile Kırklareli’ den başlayıp sınır kapımız Sarp’a kadar sürer. Karadeniz’de kıyısı olduğundan hoşnuttur dünyanın incisi İstanbul. İstanbul boğazıyla bağlanır deryaya. İzmit, Sakarya, Düzce’den sonra ver elini Zonguldak. Zonguldak denince kış aylarında ısıtan siyah inci kömür akıllara gelir ve yerin bilmem kaç metre altında tırnaklarıyla çalışan, elleri yüzleri siyaha bulanmış, alınları ak pak, grizuyla mücadele edip hayata inatla sarılan madencilerin yürekleri sevgi ile çarpar. Siyah elmas, emeğin sevdasıdır.

Bartın‘da sahil boyu gezmek gerek. Yol üzeri Çeş-mi cihan Amasra’da biraz soluklanmadan geçilmez. Belki de gözlerinizin göreceği en bakir yerdir dünyada. Gerçekten de cihana bedeldir. Gözlerinizi ve yüreğinizi doyurmak için en saf gıdadır temiz havası. Saf sevdadır.

Şehitler durağı Kastamonu’nun dillere destandır Kurtuluş savaşında ki mücadelesi. Tarihin sayfalarında
dolaşırken Şerife kadının inanılmaz mücadelesini anmadan geçemezsiniz.Sadece Şerife kadın değildir
kahraman olan çoluk, çocuk, kadın,erkek hep birlikte yüzlerce şehit vermiştir vatan uğruna
Dünyanın en güzel safranı Safranbolu da üretilir. Meşakkatlidir. Tüm gençler büyük şehirlere göçtüğü için birkaç nineyle sürer üretim. Koruma altına alınan Ünlü Safranbolu konakları, bütün görkemiyle terkedilmişliğe inat turistlere misafirhane olurlar. Safran sarısı sevdadır.

Yurdumuzun en kuzey noktası Sinop’ta, şöyle bir sahil gezisi yapmadan bir yere gidilmez.Ormanın koynuna saklanmış Türkiye’nin tek Fiyort’u Hamsaroz’ da piknik yapıp çocuklar gibi şen olmak içten bile değildir. İnanılmaz manzaraya hayran olmayan yoktur. Gizemli sevdadır.

Ata’mız tarafından Kurtuluş savaşının başlangıç noktası olarak seçilen Samsun’a vardığınızda Doğu Karadeniz başlar. İlk önce Atatürk heykelini görmek gerekir. Tütün bahçeleri ve hırpalanmış elleriyle tütün toplayan kadınlarla sohbet baldan tatlıdır.Çarşamba ovasında yetişen pirinçten pilavların en güzeli yapılır. Ata sevdasıdır.

Samsun’un az ötesinde Ordu ve Giresun sizi kucaklar. Boz tepeden kuşbakışı seyretmeye doyum olmaz. Ordu tümden ayaklar altına serilir. Giresun kalesine çıkıp resmetmek gerekir o güzelliği. Topal Osman’ın anıtına tırmanırken bir taraftan da Topal Osman’ın yaptıklarını düşünmek, tarihi bir haz verir yüreklere. Dilek çeşmesinden su içerken dilek dilemeyi sakın unutmayın. Dünyaca ünlü fındık bahçelerinde kızların yanık olur türküleri. Güçlü sevdadır.

Kemençenin bol bol çalındığı Trabzon’a varırsınız kısa bir sürede. Atatürk’ün o muhteşem köşkü ormanın içine gizlenmiş bekler. Görkemli ve mağrur karşılar sizi. Asırlar öncesinden dağa nakışlanmış Sümela Manastırı’na tırmanmak güç ister, nefes ister. Patika yolda ağaçların tatlı melodisiyle ve irili ufaklı şelalelerin sesi, yorulan bedeninizi dinlendirir hamak misali. Melodik sevdadır.

Köpük köpük Fırtına deresini geçip Of üzerinden Rize’ye ulaşırsınız. Çay bahçelerinde çay toplayan kızların yardımıyla bütün acemiliğinize rağmen ellerinizle toplamaya çalışın keyifle yudumladığınız çayı. Sonra bir fabrika da oluşum macerasını görüp verilen emeği hissedin yüreklerinizde. İşte o zaman dinlenirken daha bir keyiflidir yudumlaması Özel Rize bezinden imal edilmiş Peştemal ve Çeşanlar güzel bir dekorasyon için gereklidir. Almadan edemezsiniz. Şöyle bir yaylalara doğru tırmanırken dikkatli olun temiz hava çarpar. Ayder yayla’sında ahşap evlerin mütevazı sahipleri konuk eder. Yöresel yemeklerden tatmanız tavsiye edilir. Uzun göl’e tepeden bakış attığınızda muhteşem manzara karşısında diliniz tutulur. Gölde yüzen ördekler acıkmıştır, yemlemeniz gerekir. Tavşan kanı demli sevdadır.

Hamsi köy, Çayeli‘nden öteye salını salını giderek Çamlı Hemşin’e varırsınız Tarihi bilinmeyen Zil kalesi görülmeye değer nadide yerlerdendir. Ormanın koynunda rüzgarla cilveleşir. Asırlar öncesinden haberleşme yapılan Zil kale geçen yıllara inat ayakta kalmayı başarmıştır. Gözle göremediğiniz uzaktan gelen kuş cıvıltıları eşliğindeki derelerin sesi ninni gibidir.Bedeniniz ve ruhunuz dinlenir. Dingin sevdadır.

Artvin, dağın yamacında sizi bekler. Gerçek Lazlara konuksunuzdur artık. Atabarı’yla karşılanırsınız. Hopa, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen Lazların bol olduğu, gürcülerin yaşadığı görülmeye, imrenmeye değer bir mozaik. Gönlünüz isterse Batum’a geçip Gürcü hemşehrilerinize merhaba diyebilirsiniz. Sınırlar ötesi sevdadır.

Sevdaların hası Karadeniz sevdası anlatmakla bitmez, yaşamaya doyum olmaz. Karadeniz sevdası bol maceralı heyecanı dorukta, inanılmaz bir sevdadır.

Aslında anlatılmaz yaşanır Karadeniz sevdası


KARADENİZ SEVDASI

Sevda bu
Anlatılmaz
Doya, doya yaşamak lazım
Uzaktayken
Özlemlerin katmerlisi
Yakar bağrını derinden sızısı
Süsler rüyalarını azgın denizi
Tüter o minicik burnunda hamsi balığı, mısır ekmeği
Kara lahana çorbası sofrana kurulur mis gibi
Macera dolu yaşam, cazibeli
Kucak açmış bekler seni
Balı deli, yağmuru deli
Çağlar fırtına deresi
Çağırır geçit vermeyen dağı
Damarındaki kanı hınzır deli
Dursun’ u nükteli
Açıkgöz Temel’ i
Ya Fadime’si, işveli mi işveli
Oynar sırtındaki yüklü sepeti
Sağı solu belli olmayan havası
Ters giydirir acemiye fesi
Öyle bir sevda ki Karadeniz
Şeytan tüyü neresinde bilinmez
Yalnızca yaşanır coşa, coşa
Deli mi deli.
Sevdaların en güzeli
Karadeniz sevdası
05/08/2006


Birkaç tane atma türkü paylaşalım

Deniz üstü üzerim
Sarı lira düzerim
Babamın sağlığına
Nazlı nazlı gezerim

Kız içluğun varmidur
Giy bakayum darmidur
Elim sığacak kadar
Koynuna yer varmidur

Duman deredekari
Götürür portikali
Kız koynunda ne vardur
Sade vurur yukari

Arkeri dal üstünde
Pembe yelek dokurum
Kaybana sevdaluğun
Mektebunde okurum

Merdivenim kırk ayak
Kırkına vurdum dayak
Yar kapıdan geçerken
Ne el tutar ne ayak

Gül biteyi biteyi
Biteyide iteyi
Dedi urumun kızı
Namus elden gideyi

Armudu budakladım
Dallarını sakladum
Annesinin yanında
Kızını kucakladum

Armut budaklanırmu
Dalları saklanurmu
Annesinin yanında
Kızı kucaklanırmu

Sevdaluk ede ede
Yandı yürek yandı
Ben daha dayanamam da
Can boğaza dayandu

Meral Yağcıoğlu

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Savaş Çocuğuyum

gece gündüz demeden başlarına bombalar yağan
çaresiz komşunuzun çocuğuyum, kapı komşunuzun çocuğu
belki de bilmiyorsunuz kimim, tanımıyorsunuz, yada ne bileyim işte
göz görmeyince katlanırmış gönül, televizyonlarda da mı görmedi gözleriniz

okuma heveslisi ilk okula yeni başlamış kırmızı kurdelesi yakasında
yıkıntıların arasında çerçevesi kırılmış resimdeki gözleri ışıldayan, umut dolu
masumane tebessüm eden anne ve babasının arasında
baba adayı, belki de dünyaya bir evlat yetiştirecek çocuk

bomba düştü rüyalarıma gümbürdeyerek
böldü en körpe yerinden hayatımı acımadan
yıkıntıların arasında kanayan parmaklarımı da mı
görmedi mil çekilmiş gözleriniz

ne annem var nede babam şimdi,aslında bende yokum ya bu dünyada
odamın duvarının altında kaldı minicik bedenim
yatağımda uyurken zamansız çalındı ömrüm
resim karesinde dondu masum gözlerim

büyümeyecek hep çocuk kalacak ölen bedenim nasılsa
enkaz altında gülen gözlerim bayramları göremeyecek
annem ve babamla koyun koyuna yatıyorum, üşüyor yüreğim
toprak altında ısıtmıyor, yok ki sıcaklığı annemin

tüm dünyaya sesleniyorum, kaldıysa geride tesadüfen yaşayan bir fidan
duysun dünya ölmüş çaresiz feryadımı, ben kim miyim
komşunuz savaş çocuğu, dinleyin sessiz çığlığımı
bana, zorla hayatı çalınan çocuğa kulak verin, işi gücü bırakın

kardeşlik türküsüyle yakın meşaleyi, yaşama tutunsun tüm dünya çocukları
yıkıntılar arasına sıkışmasın büyüyecek resimler, izin vermeyin zulme
ölmesin çocuklar gelecekteki büyüklerimiz, fidanlarımızı kırmasın eller
gülümsesin körpe yürekler, ağlamasın anneler, düşmesin dualar dilinizden

ben savaş çocuğuyum yok önemi ismimin, sadece bir çocuktum
gözleri keder bürümesin, akmasın kan, bayrama ulaşsın kalan birkaç can
kardeşçe el ele yaşayın sizler, bizden geçti nasılsa, ders alın hayattan
Sarılın sevgiye, sarılın dostluğa ve dur deyin insafsızlara

insanlık için savaşmayın, mücadele edin sevgiyle, ilimle

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sayamadım

yıllarımı abaküsten çaldım
karıştı her biri şaştım kaldım
hayat dersinden zayıf aldım
beceremedim sınıfta kaldım

dönüp dönüp yeniden başladım
mavi boncukla sevgi aşladım

acemi çocuklar gibi saydım
gökte ağlayan hüzünlü aydım
dilimde tükenmeyen duaydım
ne izim var hayatta ne kaydım

umudu boncuklara bağladım
çocukça feryat figan ağladım
taştım da seller gibi çağladım
onulmaz yaraları dağladım

bir bir dikenleri ayıkladım
yetmedi tecrübem sayıkladım

sevenlerden yardım bekledim
ömrümü birbirine ekledim
son kez sekte-i kalple tekledim
mahşer de huzura emekledim

ne gelen var ne giden can verdim
virane aşkımla arşa erdim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Seni Kalbime Gömdüm

Ben iyiyim
Ben mutluyum
Seni kalbime gömdüm
Kalbim benimle ya

Git
Git bir an önce
Mutluluğu yakala
Yaşamını düzenle
Yeni sevdiğinle mutlu ol
Git beni merak etme
Açık yürekliliğini
Takdir ediyorum.
Seni anlıyorum
Ben huzurluyum
Ben mutluyum
Seni kalbime gömdüm
Anılarım benimle ya

Git
Gönlüm razı olur mu hiç
Yanımdayken acı çekmene
Başka bir bedeni arzulamana
Asla dayanamam
Acı çekerim ben sensizlikte
Taş basarım yüreğime
Seni kalbime gömdüm
Gün be gün anılarım var ya
Seni ve yaşadıklarımızı
Kalbime gömdüm.
Kalbim benimle ya.
Git..........


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:41 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.