www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Aşk şiiRLéRi. (https://www.cakal.net/showthread.php?t=120159)

KoJiRo 03-10-2008 06:08 PM

Aslında




Ah şu cılalanmış
Altı berbat kelamlar
Ve
Sadece
Kelamlardan ibaret kalmış
Yitik sevdalar
Elde kalan
Yalan sevdaların viranında
Can çekişen Dünyalar

Kırılmaya bundan sepep
Hayaller
Sübje ne denli bizden yana ise de
Bir zamanlar
Objektifin çektiği şimdilerde
Canımıza kıyanlar

Kanmak ne tatlı bir haldir
Olmuş bitmişçesine her şey gönlümüzce
Halbuki olan biten
Uçmuşluğumuzca değil ki
Her dem
Çoğu kez sürünmüşlüğümüzce

Hak bilsek te ağlamayı
Duvara her toslayışta
Aslında hakettiğimizi yaşamazmıyız
Çoğu kez ömrümüzce...


KoJiRo 03-10-2008 06:08 PM

Sevgilim Yoksa Sen?

Hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
Sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
Atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
Sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
Bir eski büyük şairmiş gibi
Aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
Mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından
Hiçbir yerde yok asaletin ibresi
Bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen
Bir doğru sözünde belki.....
Saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
Yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
Ve kokusunda çiçeklerinin kanirej’in
Elbet şiir olacak şairin tesellisi
Ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
Yazana değilse bile okuyana faydalı
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen"
O da üzülmüş aynı benim gibi ....
Benimki daha acıklı değil onunkinden,
Fiyakalı değil onun acısı benimkinden..
Sade güzel olan kelimeler..
Sade kelimeler...
Kelimeler....
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
Bir elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
Bırak yoluma gideyim bildiğimce
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
Baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
Eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
Lazımsa eğer...
İşte orada duruyor...
Ağzımın bir yerinde...
Almak ister misin dilini sokup aklıma
Sana ait olan herşeyi bir nefeste
Bir göz yumma anında
Bir soğuk telefon konuşmasında
Geri alabilir misin?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?
Sevgilim..
Yoksa sen,
Sevgilim olmayabilir misin?..

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Kendim ve Hepimiz Hakkında

Bir gün herşeyinle dimdik
Her türlü kavgaya hazır
Çıplak gergin
Her sözü verecek kadar aceleci
Tutamayacak kadar unutkan
Sade çaresizken kadın
Genelde erkek..

Kendi sözlerinin gölgesine hayran
Hiçbir şey gerçek değil alkışlar yalan
Hala bir çift çarpık bacak
Kendi resmi resmiyle barışık
Küs eskisiyle ve eski sevgililerin hepsiyle
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin
Ben senden bahsediyorum yine
Kime darlansa kalbim kimin kılığında.
Ne zaman aklım çıksa yerinden
Tuzu ayarında gözyaşlarıyla
Dönmeyeceğime inandığım günlerde
Bu seyrüseferden
(bu seyrüsefer sözünün burada geçme sebebi
Tamamen kelimeyi sevdiğimden)
Diyorum işte bu sefer oğlum
İşte bu sefer
Olacak olmakta olan
Yanacak yanmakta olan
Yok çare akacak akmakta olan düşecek...
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin
Düşünmek seni en ayıp kılıklarda
En düşmüş saatlerde
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin...
Otuzu geçmişiz hiç haketmeyecek kağıtlarla
Oysa boş kağıt vermişiz geçmeyelim
Kalalım diye o sınıflarda
Yalnız çirkince geçmiş bir gençliğin ağıtı
Bu kadar acıksız olurdu zaten
Çocuktum kürtlerin kuyruğundan bahsedilirdi
Nicedir uyruğundan bahsediliyor
Ve kim ne söylese bu mühim mesele hakkında
Mühim kanamalar tespit ediliyor hastanın dosyasında
Ve diyorum ki ben bazen
Bu iki sevgilinin arasında
Ve ikisinin eşit derecede akrabası
İlk kez bir düğünde adam hem erkek hem kız tarafı
Bağırıyorum şaka yollu
Olacak olmakta olan
Yanacak yanmakta olan
Akacak akmakta olan..
Düşecek..
Ama hala çok güzel
Hakkında konuşmak senin.
Bir beyhude çabasına daha girişmek
Seni methetmenin. .
Sana küfretmenin.
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Kökünü kendi sökmüş bir inatçı adamdır yurdum
Hangi toprağa denk gelmişse
Oraya salmış kılcallarını
Ve hepsinden başka çiçek türemiş,
Seçebildiğince yaban otlarının arasında..
Çok şahane insanlardır
Kendini soyacak kadar ahmak hırsızları ayırırsan
Çok iyi şiirler yazdım
Kötülerinin tamamını çıkarırsan.....
Ama hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Hatta aleyhinde!
Bağır çağır hatta
Yeri gelirse çok sağlam bir kaç gözyaşı eşliğinde
Güzel...
Hala güzel
Hakkında konuşmak senin
Dinimin dolanması her görüşmede
Her karşılaşmada
Yani her eski sevgililer bayramında hayatın,
Güzel.
Rakının ikinci dublesinde ilk karşımıza çıkanı
Öptüren şey ne ise
Bir şölenlik hatıra mı yoksa çift dingilli bir acı mı
Yanısıra neyse artık o şey,
Hanı bir bıçak saplaması kadar hasmane
Ve bildiğin cennet davetiyesi kılığında bir şey
İşte ne ise o şey ....o güzel ...
Hala güzel hakkında konuşmak senin......

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Bu Bahar Aşka Hazır

Her yağış bir başka kalkışmaya gönüllü
Ve kim neye erse bu geçişte
Bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
Her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
Aklım elim yüreğim kirişte
Hep biraz korku biraz yalan telefon seslerinde.....
Ya yine boş koridor ıslaklığıysa ve beton efesi
Bütün fakir çocukluklarda....
Ama herşey sırasını beklerken
Mukaddes bir kuytuda
Senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
Herhangi bir anne kadar kanguru
İşte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
Ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
Rüyayla gerçeğin arasında
Hep iyinin aşkın tarafında
Ve
Değmediğim yerin kalmayıncaya
Bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
Ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
Bu bahar aşk için hazır
Hazır vazgeçmeye
Adının bile baş harflerinden
Kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşu
Her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
Şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
Ve
Bahanesi bir yürek bir et
Bir bedenin içine girmek!
Hazır bu bahar
Akılsız! Bir yeşermenin şahane hasadına
Hazır nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
Unutma baharda çiçek olan
Meyvedir yaza....
Bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
Her dem taze kalsa...

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Ben Yandım

Hangi dilde ağlıyorsa insan
İşte ana dilidir ayrılmanın
Her sokağa şifa niyetine bir açlık
Güzereş kardaşlık bilinen en büyük uzaklık
Hep acıların kuranderinde sevgili bir yoksulluk
Kitapların arasında dolanmış ve
Sahte fikirlerle dolandırılmış donatılmış aklanmış yeşermiş
Ve gri demirli bir yatılı okulda uzun uzun
Kimsesiz kimsesiz ağlamış
Uykusunda adın çağırmış
Nöbetlerde edebiyat sohbetlerde bir yarışma kavgası
Fikirden fikire sıratlar geçilmiş
Ne murat suyu kan aksın isterim
Ne şiirinden vazgeçerim kavganın
Mesleğim göze almaktır
Kalabalığa faydanın bedelini
Öderim sağdan soldan aldığımla
Sözlerimden başka vasiyetim ve servetim yoktur.
Her beladan bir alıntıyla kurtulurdum
İlla ki adını hatırlardım lazım olanın
Bir siverek acısı aslında sevdiğim
Bir mezopotarnyalı kederi
Asur'un ninova'nın kehaneti....
Kalbim kül oldu
Eski bir kütüphane yangınında
Ben yandım.
Kimi cüret etsem sevmeye
Kendime küçük geldim
Zayıf kaldım
He murathan esir düştüm
Sefil oldum.
Acılarım hep tavsiyedir
Çok sevdiğim bir şairden
Yok bire yok
"ne etsek olmuyor"un ranza arkadaşıyım
Bilinen en uzak yatılı bölge okulundan
Ben bıraktım siz konuşun,
Yoruldum ben siz koşun.
Iskartaya ayırın beni
Bütün ayrılıklardan.....
Küsmedim kardayım yediğim dayaktan
Şimdi yalnız, şan saman kağıt kokulu günlerde
Türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını
Beni bırakın
Ben meçhul oldum
Gizli özneyim
Vatansız cümlelerde
Ben yandım.
Kalbim kül oldu
Eski bir kütüphane yangınında.

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Ankara'ya Öyle Yakışırdı ki Kar

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalınsın balolarında
Diye yapılmış
Gri sisli binalar...
Alnının ortasında
Ciddi bir devlet asabiyeti.
Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz ama tanrım neyi?)
Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemiğine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Öğrenciler
Bir daha asla yaşayamayacağı
Aşkları teğet geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabalıklara kaçarak
Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
Yaşasın halkların sevgililiği!)
Soyut bir sevdaya
Beşik kertilmiş olan
Dağda çoban,
Şehirde şark çıbanı sayılan,
Fırat'ın büyük elleri
Ararat'ın kız yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okumaya
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
Anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
Sevdiğimiz kızlar)
Çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
Bu kar mevzuu
Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
Hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat
Yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu film hiçbir zaman
O kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
Tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturmadım sofraya
Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar
Çok yabancı bir soluk duyulur bazı
Bilinmez bir dilin ıslığından
Anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak
Yollarına hep sevdiğimiz insanların
Adlarını vermediler ama biz her duvara
Bilvesile onların adını yazarak yaşadık
Kül ve betondan mürekkep
Yaşadıkça yaşanılası gelen
O tuhaf bozkır kokusunda.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
Asfaltlar ışıldar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
Rakıyı bol sulu içen
Dokunmasın için değil
Çabuk bitmesin diye devletimin tekel rakısı,
Hep kağıtlara bakarak,
Hep kağıtlardan bakarak
Hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
Aynı anda sevmeyi başararak,
Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
Çok beğenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
Hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
Yürüyen...
Memurlar.......
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...
Biz, şimdi kapalı bir kuruyemişçi
Dükkanının -ki bütün plan kar altında
Tuzsuz ay çekirdeği çitleyip
Yanı sıra bafra içmektir-
Kötü ışıklandırılmış vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,
Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
Zırt pırt geri istemektedir-
Doğduğu yer yüzünden
Doğuştan kavgacı zannedilen ama
Pek çoğu kavgadan nefret eden
Kavgacı esmer cesur korkak
Çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
Ha sonra belki ahmed arif�in aklına
Hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
Kar altındadır varoşlar
Hasretim, nazlıdır ankara.....
Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
İşte o, en netameli aydır bence.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar...
Yalanlar...
Şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
Elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Acil Şifalar

Bahçe kapısından sızdılar...
Aralık kalmış neresi varsa hayatımın...
Bünyede bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan.
Daha asitli bir yalnızlık için
Dilek tutuyorum şarkılara,
Sıradaki benim şansıma diyorum;
Haberler başlıyor birden,
Benden,
Hazin biçimde bahseden.
Kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa
Önde gideniyim her tazyikli alkışta..
Zayii makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda.
Gitme diye
Yalan bile söylerim,
Yerini söylerim
Ne saklamışsan
Kal diye!
Bu yaz'ı serin tutalım diye
Çıplak tenlerde,
Geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye
Her sevişme,
Aramızdaki her üryan gelişme!
Hem gidenedir bu şiir
Hem gelecek olana....
O da biraz oyalanıp
Gider nasılsa?
Hep haberler başlayacak biliyorum,
Hangi şarkıyı seçsem şansıma.
Şimdi şifa niyetine giriyorum sulara.
Mavisine değil denizin.
Sade tuzuna.

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Acı

Yaşamak uğruna
Ölmek bu olsa gerek
Sevmek uğruna
Acı çekmek bu olsa gerek
Hayat uğruna
Savaşmak bu olsa gerek
Peki ya senin uğruna
Üzülmek niye?

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:09 PM

Adın Bahardı

Kente yanlızlık gelirdi sen uyuyunca
Yüzümde mevsim değişirdi uyandığında
Bilmezdin gizliden seni sevdiğimi
Aşkın içimde solardı adın bahardı

Eteğini koştururdun sokağımızda
Sokak sus pus olur sana bakardı
Bilmezdin gizliden izlediğimi
Gözlerim gözlerinden korkardı
Hatırlıyorum adın bahardı

Sokakta bir bayramdı durakta bekleyişin
Sanki sonsuz bir ayrılıktı okula gidişin
Bilmezdin her sabah seni yolcu ettiğimi
Yüreğim yol boyu ardından ağlardı
Hatırlıyorum adın bahardı

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:10 PM

Akbaba

Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar
O sevip gitmekse o
Çok uzak ve yemyeşil bakmaksa
Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar

Yılmaz Erdoğan

KoJiRo 03-10-2008 06:10 PM

50. Yıl Hesabı
Bağladım nefsimi zincir yulara
Dünyayı duvara astım gel de gör
Rahatı huzuru attım kenara
Çileyi bağrıma bastım gel de gör

Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum
Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum
Zulüm sıcağında serin yel oldum
Yürekten yürege estim gel de gör.

Sonu hatırladım, ilki duyunca,
Kula kul olmadım ömür boyunca!
Hakkın zehirini içtim doyunca
Batılın balina kustum gel de gör.

Ülfetim olmadı iriler ile
Ağıla girmedim sürüler ile;
Ölümden korkmayan diriler ile
Selamı, sabahı kestim gel de gör.

Aşk ceylanı emzirince sütünü
Taşa çalıp, kırdım benlik putunu
Düşmanımdır inkarcının bütünü
Allah dostlarıdır dostum gel de gör.

Bazı kötülüğü kovdum elimle
Bazı kötülüğü yerdim dilimle
Gücüm yetmeyince kendi halimle
Haksıza buğzettim, küstüm gel de gör.

Çıkar için laf davulu çalmadım
Hiçbir yerden makam, rutbe almadım
Bildimse söyledim, korkak olmadım
Bilmediğim yerde sustum gel de gör.

KoJiRo 03-10-2008 06:10 PM

Rahatı Kaçan Ağaç

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın

Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı

Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin.
Melih Cevdet Anday

KoJiRo 03-10-2008 06:10 PM

Hâlâ”dır Aradığın!..

Sana kırgın olmak isterdim zaman zaman... Sana kırgın olmayı hakedecek kadar hukukum olmasını yani üstünde!

Ve; “Unuttuğumu zannetme” diyemeyeceğin mesafelerde olmak isterdim sana...
Yani; beni “unutma ihtimalinin” bile olamayacağı mesafelerde!

Bilirim, seversin beni.
“Bilirim” sadece, çünkü öyle söylersin!..
Ama soluyamam... Ama dokunamam... Ama yaşayamam...
Bilirim, seversin beni;
Odandaki lambanın açma anahtarına iliştirdiğin bir kartpostal gibi!..

Ben, güze bakan ağaçlar gibi meyvelerimi dökmeye başlamışsam dibime...
Ve ben de “senin gibi” sevmeye başlamışsam artık...
Ve ben de sana demeye başlamışsam; “Ben de unutmadım seni!..”
Bir mevsimi tüketmiş demektir tarlalar; ekilmeden, dikilmeden, sulanmadan ve gübrelenmeden...
Halbuki kısır mevsimlere gebedir tüketilmiş her mevsim!

Yıllar, kenarda bekler; geceye doğru giden trenleri gözleyen çocuklar gibi...
Yollar, dürmededir artık kendini!
Ve hatıralar süpürülmededir hafızalardan; “artık” paylaşılmayanlara yer açılsın diye!..

Bilirim tabii ki unutmadığını...
Unutmayışımdan bilirim.
Bilirim, seversin hâlâ beni; çünkü sevmek
“Hâlâ”dır işte, hâlâ aradığımız delîl!

Sana kırgın olmak isterdim aslında, zaman zaman...
Yani üstünde, sana kırgın olmayı hakedecek kadar hukukum olmasını!
Ve; “Unuttuğumu zannetme” diyemeyeceğin mesafelerde olmak isterdim sana...
Yani; beni unutma ihtimalinin bile olamayacağı mesafelerde!

KoJiRo 03-10-2008 06:10 PM

Adın

Harfleri adının uçtu uçtu
Eskimez aşkımın gizlendiği çiçeğe
Kondu kondu ve her aşk dökümünde
Gecenin ıslanan yüzü gibi gibiler
Çoğu

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Adın Batsın

Yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile
Yaktın beni küle döndüm dumana döndüm
Nasıl edem nere gidem dertli baş ile
Bilemedim teli kırık kemana döndüm

Canım aldın, can evimden vurdun ya sende
Küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın

Zaman ola devran döne sen de çekesin
Yitiresin umudunu heder olasın
Aşka düşe kahrolasın candan bıkasın
Ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin

Sen ki beni rezil ettin yedi cihanda
Yalan oldum talan oldum senin sayende
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın

Beni özleyince bir nehir yatağını bulsun
Kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin
Sesime bakıpta ağlıyorum sanma
Seni özleyince böyle olsun birazda

Ayrılıversin yaprak dalından
İnsan sevdiğinden ayrılıversin
Kan damarımdan can pazarından
Adam baharından ayrılıversin

Dağda dört mevsim erimeyen kar varya
Yokluğum öyle erimesin
Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın
Sen de vicdansız çıktın adın batsın..
İbrahim Sadri

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Adını Bilmeden Sevdim

Ben, seni; adını bilmeden sevdim. Ve, “var”lığınla gülüşünü...
Ben seni, yaşını bilmeden, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ve, “yar”lığa süzülüşünü.

Ben seni, sesini duymadan sevdim...
Ve duymadan nefesini.
Ben seni adını bilmeden sevdim...
Ama; sevdim!..

Üşüyüşünü sevdim...
Üşüyüşünü sevdim onüçüncü ayın ilk günü;
“Gel, ısıt” deyişini!..
Bekleyişini sevdim beşinci mevsimin gün bitimlerinde, bilerek gelmeyeceğimi...
Akşam alacalarının gönlüne yürüyüşünü sevdim...
Ve, kıpırtısız, karanlığa gömülüşünü sevdim.
Bir de;
“Gel, ışıt” deyişini!..

Ben seni, adını bilmeden sevdim.
İhtiyacım... Cevabım...
İsimler koydum sana; bahar yelim, çiçek tarlam... Gökkuşağım, ışığım... Kuşkanadım, pembe rüyam, çiy tanem...
Seni, adını bilmeden sevince öğrendim; seni sevmek için gerekmiyordu ismini bilmem...
...Sevdim işte!

Ben, seni; yaşını bilmeden sevdim... Yani bilmeden sevdim deden yaşında mıyım, torununla akran mı!
Ben seni, gözünü-kaşını bilmeden sevdim.
Ben seni, sesini duymadan sevdim.

Ve hatta öğrenmeye korkarken, bilmeye kıyamazken seni...
...seni sevdim.
Seni sevdim.

İçime salıncaklar kurdum gönlümün ipleriyle...
Oturdun, sallayamadım; dokunurum diye korkumdan!
Dolaştın boynuma bir sarmaşık gibi; okşayamadım.
...Koklayamadım!
Dalgalarını taramamış olan parmaklarım yabancı saçlarına...
Ve hâlâ bilmiyorum, gözlerin ne renk?.. Hangi yıldızlar mahpus içinde?

Ve ben sana hâlâ seni sevdiğimi söyleyemedim!..
Ama ben seni; adını bilmeden, yaşını bilmeden... Yüzünü bilmeden, sesini bilmeden...
...seni bilmeden sevdim.
Seni, “bilmeden” sevdim!
Senin olmadığın ve benim olmadığım bir sokaktaki köşebaşında çarpıştı duygularımız!
Döküldü içindekiler ve döküldü içimdekiler...
Sen yoktun orda ve ben de yoktum;
Ama sevda vardı!

Ve, ben; seni adını bilmeden sevdim

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Adsız Bir Çiçek

Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana "sen bir şairsin" dediğin zaman.

Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.

Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle

Edip Cansever

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Ağladım


Dün gece uzun uzun
Seni andım, ağladım.
Sonu yok yolumuzun
Ona yandım, ağladım

Kim bilir acımızı
Bu yasak aşkımızı
O eski şarkımızı
Çaldım çaldım, ağladım!..

Dolaştım sokaklarda
Ağaran şafaklarda
Seni senden uzakta
Sardım sardım, ağladım

İmrendim sevenlere
Sarılıp gidenlere
Elele gezenlere
Baktım baktım, ağladım

Benimsin bende değil
Ellerim sende değil
Yanmamak elde değil
Yandım yandım, ağladım

Tuza bastım yaramı
Aşkla açtım aramı
Sensiz son sigaramı
Yaktım yaktım, ağladım.
Ahmet Selçuk ilkan

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Ağlama

Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!
Tek damla yaşın düşmesin yere.
Bak, tek güzelliğimiz yokluk,
Sana bir öğüt; ağlama boş yere.

Ne olursa olsun hiçbir şey değmez,
Senin bir damla gözyaşına.
Ağlayana kimse boyun eğmez.
Kimse bakmaz kimsenin yaşına.

Ne kadar kötülük, pislik varsa;
Sen herşeyi tertemiz öğren.
Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;
Seni garip sanır her gören.

Ağlama sakın çocuk, ağlama!
Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.
Sevgini hep söyle, sakın saklama.
Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.
Ahmet Hamdi Tanpın

KoJiRo 03-10-2008 06:11 PM

Ağlamak

Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.

Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Beni Koyup Gitme Ne Olursun
Düşlerin gerçeğe, gerçeklerinse düşe dönüştüğü bir yaşam özlüyorum. Yaşamaktan
bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir yaşam biçimine
dönüştürüyorum.

Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke "yaşlanmaya başladım, o yüzden
geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar özlemiyorum geçmişi. Geçmişe dair
ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği özlüyorum. Belki de hiç
yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim. Asıl sorunda burdan başlıyor zaten.
Geleceğin olmayacağını biliyorum. Olmayanı, olma ihtimali bulunmayanı özlüyorum.
İşte bu özlem koyuyor insana...

Beni koyup gitme
Ne olursun
Durduğun yerde dur..
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin, yorulursun
Beni koyup gitme
Ne olursun...

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların
sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.

Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok?
Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!

Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan
kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime
bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…

Sessiz ******* benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup
kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade
etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi
söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...

Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor
hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş
tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir
hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…

Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor,
elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler
ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…

Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek
elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin
sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği
sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi
kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.

İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir
kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni
ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden
korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Şişirip yelkenleri, açılma vaktin gelmiştir denize. Bilirsin ki ne fırtınalar,
ne deli dalgalar beklemektedir seni. Korkarsın, terk edemezsin limanı, bir
köşesine sığınırsın. Kabullenmesen de artık aşk bitmiştir, İşte son bu...



İçin hep hüzün doludur, bir türlü kabullenemezsin bittiğini. Gözlerinin içine
bakıp seni seviyorum demesini beklersin. O sözler hiç çıkmayacak o dudaklardan
bilirsin. Yinede umudun yeşildir, İşte hayal bu...

Gururlusundur, istenmediğin yerde durmazsın. An olur ki ne olur bitmesin dersin.
Bu sözlerin dudaklarından nasıl çıktığına kendin bile inanamazsın. Oysa o yüzüne
bakıp sadece gülümser, İşte acı bu...

Ondaki sıcaklığı kimsede bulamayacağını düşünürsün. Kimse onun gibi gülemez,
onun gibi dokunamaz dersin. Ve kimseyi onun kadar sevemeyeceğini bilirsin.
Kahredip başını eğersin önüne. İşte hüzün bu...

Nefes alamaz hale gelirsin, daralır için. Bir kaç saatlik derin bir uykuya
hasretsindir. Bilirsin ki gözlerini kapasan da terk etmeyecektir hayali. Atarsın
gecenin kollarına kendini, İşte huzur bu...

Ondan gelecek tek bir haberi umutsuzca beklersin Bir de beklemek ölüm gibi gelir
insana böyle zamanlarda. Aslında ölüm fikride garip değildir artık sana. Geri
dönerse diye ölemezsin bile, İşte sabır bu...

Hayat devam ediyordur ama her şey yarımdır, hep bir yanın eksik. Yüreğin eskisi
gibi atmayacaktır, başka aşklarsa seni kandırmayacaktır. O başkalarıyla, mutlu
bir hayatı yaşıyor olsa da, yine de sevginden vazgeçemezsin. İste aşk bu...

Boshwer, HepaynI MaSaL. “Hayat ve Ben” işte hepsi bu kadar…

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup kaybettiğim
yerdeyim.

İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli ya da
artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım.

Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa kalıp yanımda savaşmalı mı?...
Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm yollarsa sana çıkıyor…

Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye devam
etmeliyim... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim parçalayarak
değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları...

Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi
ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini. Ama yine
ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden. Ya da seni
ölene kadar yaşatmalıyım içimde..... Ne kadar zor bir karar..

Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”, derken, bir
yanım sakin, sessiz...

Zaman geçiyor, acım dinmiyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben, aklımda bir
tek sen... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce. Susmayı öğreniyor
yüreğim..

Ama ben kararımı verdim...

Seninle olduğum zamanları düşünmek bile bana mutlulukların en büyüğünü
yaşatıyor..
Seni Seviyorum ve Ölene Kadar Seveceğim...

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Ne zaman canım sıkılsa, gitmek isterim uzaklara
Ne vakit seni düşünsem ki düşünmesem olmuyor
Gözlerin gelir aklıma, ah o çocuk gözlerin
Tam göğsüme saplanır, bıçak gibi sözlerin



Ne hayalin terk ediyor beni ne de geriye tek bir umudum kaldı. Yine de ne zaman
bir şiir okusam mısralarındasın. Ne zaman bir şarkı dinlesem hala sözlerindesin.
Bir kitap okuyorum dökülüyor sayfa aralarındaki kurumuş kır çiçekleri. Uzanıp
alamıyorum düştüğü yerden. Ben ölüyorum ve sen bunu bilmiyorsun…

Ne kadar kaçsam kendimden, bir o kadar yakalanırdım
Ne kadar seni istesem, sen hiç yanımda olmazdın
Gözyaşı biriktirdim, gözyaşım ince sızı
Düşündüm de bir zaman, bunu ben hak etmedim

Ne garip bir hayat bu yaşadığım, bir papatya falı gibi; mutluyum/mutsuzum
diyerek koparıyorum hayatımın sayfalarını tek tek. Tüketiyorum yaşamı,
tükeniyorum ağır ağır. Ben ölüyorum ve sen bunu bilmiyorsun…

Her limandan bir gemi, alır götürür beni
Hayal bu ya üstelik, gitmeler üzer bizi
Geçmiyorsam içinden, sevemedim bu fikri
Gidiyorum inadına, al aşkını ver beni

Öyle çaresiz hissediyorum ki kendimi. Yine yağmur olup yağsan diyorum
avuçlarıma, filizlense yine yok olan umutlarım. Yine ******* boyu bıkıp
usanmadan yazsam, duvardaki gölgelerde seni bulsam, gözlerim kapansa senin
sıcaklığın kaplasa bedenimi. Ama olmayacak biliyorum. Ben ölüyorum ve sen bunu
bilmiyorsun…

Sen beni öldürüyorsun
Sen bunu bilmiyorsun
Sen beni öldürüyorsun
Sen bunu hep yapıyorsun

******* büyüyor içimde, bir de yalnızlığım. Yıkılan umutlarım, hayallerim de
terk ediyor artık birer birer. Gecenin koyu ve can yakan karanlığına inat bir
tek çocuk bakan gözlerin terk etmiyor beni. Sen beni öldürüyorsun ve bunu hep
yapıyorsun…

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Üzerine daha bir tek kelime yazmadan birazdan buruşturup atacağını bildiğin
beyaz bir kağıt duruyordur önünde. Elinde ise çocukluktan kalma bir alışkanlıkla
arkasını kemirdiğin kara bir kalem. Kara, kapkara, tıpkı içinde bulunduğun oda
gibi...



Bıçak gibi bir gidişti
Arkanı döndüğünde
Sallanmadı sardunyalarımın yaprakları
Kesin ve net
Sadece bitti…

Bir ağırlık çöker üzerine, bulunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden
yoktur ortada. Boğazına sarılanın kim, içini daraltanın ne olduğunu bilemezsin.
Ama bildiklerin de vardır elbette; yalnızsındır, için daralıyordur, yüreğin
burkuluyor ve savunmasızsındır...

Bekledim
Bekleyişler içinde
Kayboluşumu seyrettim
Seni sevmek
Yeniden var olmaktı
Ben sensizlikte zamana yenildim…

Hiçbir sesin anlamı yoktur. Çalan telefonlara aldırmazsın. Konuşmak bir
eziyettir ve derdini anlatmanınsa hiç ama hiçbir anlamı yoktur. Bakışların
boshtur. Kendine bile katlanacak durumda değilsindir. Hiçbir şeyin o anda seni
mutlu edeceğine inanmıyorsundur...

Güneş
İnat etmiş bir kere
Doğmamak için
Doğmayacak işte…

İlahi bir güç, hayatında değer verdiğin her kavramın içi boshaltılmıştır sanki.
Yaşadığın kente de, o kentte yaşayan dostlarının da, yakınlarının da
yabancılaştığını düşünürsün. Hiçbir şey gözetmeden, hiçbir şey beklemeden
açtığın, hançerlenmiş yüreğinin kabuk tutmuş yarası da, o yürekte duyduğun sızı
da önemsizdir o an senin için...

Güneş bu elbette doğacak
Başka suların
Başka kuşların
Kanına karışacak
Sadece zamanını bekliyor…

Hayatımı tam da sorgulama zamanı diye düşünür, bilmem kaçıncı kez ruhunla
giriştiğin savaşa hazırlanırsın önce. Ama anında vazgeçersin. Çünkü bir daha
böyle bir savaşa girecek ne gücün vardır, ne de o savaşta arkanı yaslayacağın
yüreğine ve beynine güvenin...

Dünya var oldukça sürecek
Bir MaSaLın kahramanlarıyız biz.
Birbirimizin farkındayız
Ve bu farkındalık
Can yakıyor...

”Neyse ya boshwer” dersin. “Boshwer” irsin... Kırarsın kalemi, buruşturursun
kağıdı, koca bir yudum alırsın kadehindeki zehirden, yaslanırsın arkana ve
gülümsersin...

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Sana dokunmak bir mucizeydi, seninle olmaksa bir mucizeyle yaşamak..
Gün geceye döndüğünde seninle olmak öyle güzel ki. Bütün bir gece seninle aynı
havayı solumak, dinlediğim şarkılarda seni bulmak. Gündüzümde insanlar,
mücadele, kavgalar, çirkinlikler var belki ama gecemde sadece sen ve ben… Belki
bu yüzden geceyi sevişim. Sadece sana ait *******im, tıpkı kalbim gibi...



Dün gece yine uzandı elim telefondaki tuşlara. “Aradığınız numara
kullanılmamaktadır” Gülümsedim ve iletilemeyeceğini bile bile defalarca mesaj
gönderdim. Her “iletilemedi” raporunda sanki “Buda geçecek. Geçecek değil mi
Can’ım?” cevabını okudum…

Aradım seni. “Ulaşılmaz” olduğunu bile bile aradım seni. “Ulaşılır” olsaydın
keşke. Keşke biraz daha çok gülebilseydik yaşamın bize yaptıklarına. Keşke “Sen”
yine yanımda olabilseydin. Keşke şu iç çekmeler olmasaydı. Acı olmasaydı keşke…
Keşke… Keşke… “Keşke” kelimesini bilmese, öğrenmeseydik.

Hayata tek bağımdı aşkın… Gelirdim yanına sokulurdum… Tüm dertlerden ,
kederlerden uzaklaşırdım gözbebeklerinde kendimi gördüğümde… Nerden bilebilirdim
ki bir gün o gözlerde kaybolacağımı… Umutlarımın, hayallerimin, sevgimin,
beklentilerimin, inançlarımın yok olacağını… Nerden bilebilirdim ki; o
seyretmeye doyamadığım gözlerinde ölümün beni beklediğini…

Oysa ben ayrılığı hiç düşünmezdim. Aklıma gelmezdi sensiz sabahlamak. Sen varken
fark etmezdim mevsimlerin döndüğünü. Meğer ellerime kar yağabilir, gözlerime
bulutlar değebilirmiş. Sen benim mucizemdin. İşte o mucizeye dokunmak, aslında
seni sonsuza dek kaybetmekmiş. Bunu da öğrendim...

Aradım seni Can’ım. Ulaşılmaz olduğunu bile bile aradım. Seni henüz özlemiş de
değilim, yanlış anlama beni. Ne zaman özlerim bilmiyorum. Hâlâ benimlesin ve
hâlâ *******im senin; tıpkı kalbim gibi….

KoJiRo 03-10-2008 06:12 PM

Soğuktu hava o zaman da şimdiler gibi ama biz üşümezdik. Karların altında
hastalanmaktan korkmadan oyunlar oynardık. Ben en çok saklambaçlarımı severdim,
seninse yorulmaz çocuk heveslerin vardı. ama ben öyle yorgundum ki ve sen
öylesine masumdun. Teleferiklerden yeryüzünü izlemek gibiydi seni sevmek;
eğlenceli ve ürkütücü. Yükseklik korkum nüksederdi sana bakarken (ürperirdim
aniden; a çocuk ya tutmak isterken sen de benimle düşersen)

Evet itiraf ediyorum muzip bir çocuk gibi sevdim seni ve utanıp yenemedikçe
kendimi seni gönderdim. (Bu yüzdendi; buradaki yanlış benim değil deyişlerine
hak verişim. Bilmiyordun ki gönüllü bir yanlış olarak ben yeterince kendimin
bile değildim) Acıtmak için sarf edilmemişti sözlerim çocuk bakışların aldanıp
da küsmesin istedim. Bu yüzden gitmeni hiç engellemedim. Aslında kalmanı hiç
düşlememiştim.

Sonunda seni de ürpertti değil mi, kendime terk edilişlerim? Bu yüzden mi bana
kendimi ödettin (Gitti gözleri zafer parıltısı çocuk gülüşümü elinde
taşıyıp)....

..... Gel diyemezsin şimdi bana; çok zor sevdim kendimi yeniden. Hem gelsem
üstünü örtsem ne fark eder; uyandığında yine ben olmayacağım ki. Bu gece sabaha
kadar seni beklesem ne fark eder; yarınımızda biz yokuz ki. Masallar anlatsam
yeniden bize dair ne fark eder; İnanmadığın masallar korkularını savuşturamaz
ki. Hem artik öğrenmelisin; sen de üşürken uyuyabilmeyi benim gibi.(Sorguların
hala bitmedi mi? Anla artık sana dairliğim tükendi)

Şimdi dön diyemezsin bana. Sen de biliyorsun açılmamacasına kapandı valizler ve
duvarlardan söküldü, bir zaman geçmek bilmeyen saatler. Ardında öylesine bir iz
kaldı sadece, Bir de ikimize rağmen karartılamamış gülümsemeler.

Bak son yazısı da belirdi, perdelerdeki ışık dindi. Anladım devam edebilmek için
affebilmek gerekli her şeyi. Ben affedebildim ikimizi. Hadi sen de affet beni.
Kar yağarken başlayamamıştık; kar yağarken bitsin bari. (Tam da şimdi, hadi son
kez öp duvarlarını ve son kez çarp kapıları. Hem bırak artık uyusunlar; yoruldu
kelimelerimin anlamları)

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Bu sana yazdığım son satırlar...

Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime,
umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne
de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün;
Alın artık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın
aranızda...

Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan
gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı,
sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı
seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum.

Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken
bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri
vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait.

Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de
yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası
olacak yatağında.. Benim içinse sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve
işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yaan yağmur gizlemeyecek
gözyaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana
ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım!

Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel
sensizlik, yalnızlık, aşksızlık Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı
diliyor....

Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında
üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Sen ne anlarsın aşktan!" diye bağırmak için yeltendim de ağzımı tıkadın bakışlarınla.
Neşeliyim, artık sana dair yalnızlık hikayeleri yazamıyorum. Şişen doldu
tepeleme, kapattım kapağını, biliyorsun. Biliyor ve kızıyorsun. Kızıyorsun,
değil mi?

"Aman bana ne ya. Ne yaparsan yap!" demek geldi de içimden, ağzımı kapadın bir
gülüşünle. Oflayıp puflamak benim en doğal hakkım değil mi? Bırakıp giden
sensin. Şimdi döndün diye boynuna atlamamı mı bekliyorsun? Boşuna çırpınışlar
bunlar, yapmayacağım işte. Yapmayacağım! Yapma... Yap... Lanet olsun...

"Hadi oradan, seninle ne işim olur ki artık?" demek istedim de ağzımı kapadın
tek bir dokunuşunla. Ellerim, durun yerinizde, gelsin ne yapalım, yenildiğinizi
belli etmeyin. Allah’ım, mideme kramplar giriyor. Ah bir de şu ellerime söz
geçirebilsem...

"Hadi git artık ve bir daha görüşmeyelim" demek için açtım ağzımı da dudakların
mühürledi dudaklarımı. Bak, yürüyorum ileriye doğru. Neden geriye olsun ki?
Benim hayata dair ideallerim var. Neden güldün? Tamam, sen gidene kadar bir
amacım olmayabilir, ama artık var. Hala çıldırtabiliyorsun bir bakışınla beni.
Özlemişim de gülüşünü. Neler diyorsun sen oğlum, aşık değilsin ona, delirtme
beni...

"Ben gerçekten sensiz de çok mutluyum" demek için yeltendim de kokun burnumda,
ne diyeceğimi şaşırdım. Bu bir rüya, değil mi? Öyle olmalı, sen aslında şu anda
çok uzakta, başka bir iklimi yaşıyorsun. Başka tenlerin üzerinde geziniyor
nefesin.

"Sen aklıma bile gelmiyorsun ki artık" demek istedim de sıcaklığınla kavurdun
tüm bedenimi, dilim damağım kurudu. İçimdeki kuzgun kanatlanmaya başladı,
durdurmalıyım. Ne yapmalı? Su, evet su içmeliyim. Ellerim, belli etmeyin
heyecanımı, bırakında şu su bardağını kavrayayım sıkı sıkı...

Beni izliyor Tanrım! Bakışları üzerimde dolaşmayalı çok uzun zaman olmuş! İçimin
ısındığını hissediyorum. Hani o sertlik abidesi adam, yıkıldın gittin gene.
Anlamıyorum yüreğim seni, zaten anlasaydım aşkın sırrını da çözmüş olacaktım…

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokunmak sarılmak
istiyorsanız..
Bu aşk değil ARZULAMAK tır

Yanınızda bir tek o olduğu için onu istiyorsanız....
Bu aşk değil YALNIZLIK tır

Herkes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız...
Bu aşk değil SADAKAT tır

Size sıcak, yakın davrandığı için onunlaysanız...
Bu aşk değil KENDİNE GÜVENSİZLİK tir

Üzülmesini istemediginiz icin onunlaysaniz...
Bu ask degil ACIMAKtır

Ona değer verdiğiniz için hatalarını hoşgörüyorsanız..
Bu aşk değil ARKADAŞLIK tır

Bütün gün ondan başka hiçbirşey düsünmediğinizi söylüyorsanız..
Bu aşk değil KOCA BiR YALAN dır

Onun iyiliği için kendinizden cok şey feda edebiliyorsaniz...
Bu aşk değil YARDIMSEVERLİK tır

Amaaaa.........
O üzgünken sizin de kalbiniz acıyorsa...
İşte bu AŞKtır

Tarif edemediğiniz bir çekim yüzünden ondan bir turlu
kopamadiğinizi düşünuyorsanız..
İşte bu AŞKtır.

O herkese güçlü gorunmesine rağmen içindeki zayıflığı
hissedebiliyorsanız..
İşte bu AŞK tır

Başkalarını da çekici bulmanıza rağmen hiç pişmanlık duymadan
onunla kalmaya devam edebiliyorsanız..
İşte bu AŞK tır

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Hüznümün bitimi bu günler
Yavaş yavaş alıştım ben yaşama
Duyarsız bitimsiz geçen *******imin de sonu
İnsanlar dolaşsa da çevremde anlamsız

Yaşama dair ne varsa içimde
Ben yolcu hayat hancıdır do*ğ*umda
Benli*ğim geri dönerken bana
Yaşam akar gelecek zamana

Bitimsiz sevgiler derken yalan dilim
Biter diyor elbet
Sevgiler de biter diyebiliyorsam
Bitenleri mezara da gömerim

Hüzün doğ*an günler de yokum ben
Belki güneş do*ğmayacak güne
Ama gün akacak akşama
Yine do*ğacak ertesi güne sabah

Kaçarken yağmurun ıslaklı*ğından
Bulutun karasından rüzgarın uğultusundan
Kapatt1m ben gönlümü hüzne
Derviş gibi yürüyorum aydınlığa

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Aşkın adını duyduğumda kaçak baharları yaşıyordu kalbimin atışları…
Sanki beni acıtmaya gelecek o yolculardan biri tüketecekti nefesimi…
Ben hep erteledim aşık olmayı…
Ta ki seni bulana kadar…
Hep dile getirip, ama içimde sakladığım bir rüyanın başlangıcıydı gözlerin…
Kelimelerin rehin alır, sözcüklerin düşürürdü savunma hattımı…
Nasıl bir şeydin ki sen…
Neydin kimdin de ertelediğim aşkın komutanlığını yaptın…
Ben sevdim seni, hiç bir gücün sevemeyeceği kadar…
Hayatıma girişin, çıkışın kadar çabuk oldu…
Biliyordum aslında bu sükûnetin fırtına öncesi sessizlik olacağını…
Ayrı ayrı hayatlara savrulacağımızı, bir film karesinde iki düşman olacağımızı…
Biliyordum da yinede görmek istemedim...

Artık, konuşmaya cümlem kalmadı benim…
Ağlamaysa yağmurum yok.Boşuna biliyorum, duyuramam sana içimdeki seni…
Sen sadece benimleyken okudun yüreğimi…
Sevmek sanırım biraz yürek işi, birazda cesaret…
’’savaşacak gücüm olsaydı, kalır savaşırım demiştin’’bu sana ait son cümleydi…
Şimdilerde ayrılığın birinci yılını kutluyorum…
Yine kapılarım kapalı, yine yüreğim tepkisiz…
Seni büyütüyorum içimde, senle beslenen cümleler…
Her gece doğuyor satırlara...
Gücünü senden alıyor, yaşamını benden…

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
******* boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Rüzgara seni sevdiğimi söyledim
Gelip kulağına fısıldasın diye
Yağmura ellerimle dokundum
Teninin her hücresine değsin diye

Kuşlarla sohbet ettim
Sana yalnızlığını unuttursun diye
Yıldızları bir bir öptüm
Dudaklarında parlasınlar diye

Aşkımı ayın üzerine yazdım
Baktığında okuyasın diye
Güneşe ateşimi verdim
Sevişirken seni kavursun diye

HABERİN VAR MI?

KoJiRo 03-10-2008 06:13 PM

Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim.

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim.

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim.

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim.

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı icin kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim.

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim.

İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim.

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim.

Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyanın sözündeki muhabbet
Embiyanın yüzündeki nur benim

KoJiRo 03-10-2008 06:14 PM

Yaşamak varken yaşamamış olmak,
Sevmek varken sevgiyi çok uzak dağ sırtlarına gömmek,
Unutmak varken herşeyi hücrelerine varana dek hatırlamak,
Bağıra bağıra konuşmak varken sessizliğin içinde aramak nedenlerini...

Zaman ne zaman benim yönüme doğru çevirecek saatteki yelkovanları,
Ya da ben ne zaman haykıracağım bütün gerçekleri tanıdığım bütün insanlara?
Sanırım çok zor olacak inandığım gerçekleri bir anda değiştirmek...

Aşk geliyor aklıma, sonra sen geliyorsun nedensizce.
Kapılıp gitmek diyorum çok uzak diyarlara,
Bilmediğim köy kahvelerinde çaylarımızı yudumlamak sabahın en güzel hallerinde.
Sonra özgürce devam etmek ormanın derinliklerine.
Görmediğim güzelliklerde seninle birlikte senin güzelliğinle yaşamak.
Akşamın o dayanılmaz hafifliğinde uzanıp nehrin eşsiz melodilerini duymak sessizce.
Gece olunca seninle başlamak sabah yolculuğuna ve yolculuğun sonunu seninle tamamlamak...
Yani hep sen olmak....

Sen ne zaman ben olacaksın?
Ne zaman gelip alacaksın beni bu karanlık şehrin caddelerinden?
O yolculuklara hangi saatlerde çıkacağız?
Ne zaman unutacağız geçen bütün zamanları?
Bu kadarmı imkansız herşey?
Ya da bizlermi imkansısız?
Ya da sen diye birşey yokmu?
Ben bir hikayemi yazdım yine sevdaya dair?

Eğer bir gün gelecek olursan, hani beni özlersen akşamın en güzel saatlerinde,
Vazgeçme olurmu!..
Sakın da bırakma dönüş yolculuğuna çıktığında...
Beraberliğin en güzel tanımı yapalım birlikte sevgiyi...

Peki biliyormusun neredeyim?
Yüreğinin götürdüğü yerde...

Gel olur mu?

KoJiRo 03-10-2008 06:14 PM

Her Sevgi Bendeki Kadar mı?
Şimdi hangi kolların yalnızlığındasın bensiz?
Ağladığında gözyaşlarını öpen var mı?
Üşüdüğünde ısındığın tenden bir liman,
Her sevgi bendeki kadar mı?


Var mı kederlerini gizlice senden çalan?
Şimdi hangi kolların yalnızlığındasın bensiz?
Seninleyken sana hasretle coşan,
Çılgın kıyılarında dalgalarıyla taşan,
Yorgun sessizliğinde seni anlayan,
Bana gibi aktığın biri var mı?

KoJiRo 03-10-2008 06:14 PM

Seni sevmek Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçerken karşıya
bir nefeste çekmek gibi


Seni sevmek ilkbahar ayının o tazeliğinde, gözlerini kapatıp,
kollarını açıp yağmurun altında iliklerine kadar ıslanmak gibi

Seni sevmek henüz 40'ı çıkmamış elleri yumuk yumuk, canından sayacağın,
bakmaya doyamayacağın bir bebek gibi


Seni sevmek herhangi bir günün akşamında, tesadüfen semaya baktığında
yıldız kayarken dilemek gibi


Seni sevmek Nazım'ında dediği gibi...

KoJiRo 03-10-2008 06:14 PM

Umut bunun adı umut sevgilim
Saçlarının omzuna değişi gibi
Yanağında gamzenin yayılışı
Dilinin türküler söyleyişi gibi

Bakışlarının semada salınışı yani
Yani gözlerinin okyanuslaşması
Ellerinin çiçeklere dokunuşu yani
Pınarın güneşte buharlaşması

Zemheride tenimize değen nefesin
Temmuz sıcağında serinlik yani
Issız dağ başlarında neşeli sesin
Şu sığ denizlerde derinlik yani

Sanki kavuşmanın tılsımlı tadı
Susuz dudaklara zemzem servisi
Hasret alerji yapmış ciğerlere
Soluğun oksijenin ta kendisi

Ve sanki son nefeste iman gibisin
Dudağıma pamukla sürülen su...
Balayı gecesinde bir güveyinin
Gelin kucağında ilk uykusu...

Umut bunun adı umut sevgilim
Unutmaya kurulan sehpa bir nevi
Biliyorsun ben sihirbaz değilim
Seninle bu alem bir sihir evi...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:39 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.