![]() |
Aşk bazen karşılık görmeden sevmektir...
Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de... Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun... içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor. Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her gün bindiğin otobüse bakıyorum. Senin gözünle bakıyorum. Sen yokken de o yollardan defalarca geçiyorum. Senin kokun, senin havan, senin auran sinmiş havaya.. Sanki seni soluyorum. Akşamları ne yaparssaın acaba? Sofraya oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği severek yersin, neyi sevmezsin? Kitap okur musun? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırısn? Televizyon izlerimsin? Gece sokağa çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni.. Hangi futbol takımını tutarsın? Bilmeliyim. Senin hakkında bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de o filmlere gideceğim, ben de o dizileri izleyeceğim, ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum. Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme, bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakamdan, başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım. Ey uzak uzak baktığım.. göz göze gelmeden, saçını okşamadan, değil bir rüyayı bir cümleyi paylaşmadan sevdiğim sevgilim. Bir aşk filiz verdi, fidan verdi, kök saldı içimde. Onu sana göstermek için ömrümü veririm. |
Hadi gidiyorsun
Yürekten kan gidiyor, sen gidiyorsun Herşey gidiyor Gökte bulut, dağda kar, düzde kervan gidiyor Solgun bir gül oluyor insan Bir demet kar çiçeği ölüyor, sen gidiyorsun Ne ucuz yaşıyorsun, ne kolay Bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun Bakma öyle Ben kanıyorum sen üşüyorsun Kolay değil bir yalan bu Yaralayan koca bir yalan Yalan işte Sevdiğim yalan Şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu Ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi Yumuşacık sıcak bir yalan Islak gözlerimle geçiyorum Yaralı bir ceylanın kalbinden Ceplerimde kül var Bir yangından arta kalan Sorduğum adreslerde kimse oturmuyor Ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman Herşey bir yalan gibi yandığı zaman Yalnız olduğunu anlıyor insan Anladım ve geçtim Yaralı bir ceylanın kalbinden Aynamı kırdım, fotoğraflarımı yaktım Nasıl da acımasızdım tafralarıma karşı Nasıl da umarsız Su gördüm düşümde Karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu Ceplerimde kül vardı ve yanıyordu Sonra sabah oluyor Ve bir ceylan kalbinde alem ağlıyordu Hayır, diyordu bir dağ köylüsü Hiç bir şey için geç değil Ve geç değil Birşey için hiçbirşey Birşey vardı öyleyse, birşey Beni çeken Güneşin dağdasından uzağa Kocaman çayırlara çeken birşey Gümrah ırmaklara Sonra sıcağa sonra acıya Sonra yaralarıma merhem olmaya kapıma dayanan birşey... Tutsana beni bırakmasana Olsun, yaralasana Olsun, ağrısada Yalan da olsa kalsana Dağ köylüsü aşkın olduğu yerde ben varım SEN OLMASAN DA ben varım Yağmur yağar, saçlarım filizlenir Bir yıldız düşer omuzlarıma Islık çalar, ıslanır, şarkılarımı söyler geçerim kapımdan Camların buğusundan ve yağmurun kokusundan Tanırlar beni En iyi YALANLARINI alırım onların Adresler sorarım kimseler oturmaz orada Ve kimseler olmaz ben sordukça Dağköylüsü Şimdi gidersen Şimdi git Kalırsan şimdi... |
Yüreğime bir gül çizdim kanlı yaş ile,
Yaktın beni küle döndüm dumana döndüm, Nasıl edem nere gidem dertli baş ile, Bilemedim teli kırık kemana döndüm. Canım aldın, can evimden vurdun ya sende; Küstüm sana, faydası yok, geri dönsen de. Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın, Sen de vicdansız çıktın adın batsın. Zaman ola devran döne sen de çekesin, Yitiresin umudunu heder olasın, Aşka düşe kahrolasın candan bıkasın, Ömrün boyu bir kez olsun gülmeyesin. Sen ki beni rezil ettin yedi cihanda, Yalan oldum talan oldum senin sayende. Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın, Sen de vicdansız çıktın adın batsın. Beni özleyince bir nehir yatağını bulsun, Kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin. Sesime bakıpta ağlıyorum sanma, Seni özleyince böyle olsun birazda. Ayrılıversin yaprak dalından, İnsan sevdiğinden ayrılıversin, Kan damarımdan can pazarından, Adam baharından ayrılıversin. Dağda dört mevsim erimeyen kar varya, Yokluğum öyle erimesin. Sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın, Sen de insafsız çıktın adın batsın. |
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim. Ama gitme Lavinia. Adını gizleyeceğim, Sen de bilme Lavinia |
Kapı ağzı boş bavul yığınlarıyız,
Sarı fotoğraflar yolculuğundayız şimdi. Ayrılıklara acemi aşıklarmışız, Ne barıştan anlarız, ne mütareke biliriz şimdi. Daha çok sevmek isterdik belki, Daha çok tanımak o iki yabancı sevgiliyi. Biz seninle susmayı başaramadık, Yalancıyız, biz barışmayız artık. Ağlarım, ağlar açılır denizlere, Her şeyi bıraktım gidiyorum ben de. Yağmurun derman değil kurak gönlüme, Bu şehirde karşılaşmayız bile... Kırk parça olmuş hatırın bende, Sustuğun sözler kanar içimde. Ne güven kalmış, ne sevda bizde, Biz bu şehirde bir daha karşılaşmayız bile. Ağlarım, ağlar açılır denizlere, Her mevsim biraz daha ayrıldık. Acemi aşıklarmışız, çabuk darıldık, Yazık sevdiğim biz barışmayız artık. Acemi aşıklarmışız, Ne çok kırıldık, ne çok üzüldük, ne çok darıldık, Yazık sevdiğim; Biz barışmayız artık... Hiç bitmeyecek gibi gelmişti önce, Herşeyi tüketmek için başlamışız oysa. Bu sevda için doğru isimler değilmişiz meğer, Ne çok yandık böyle, ne çok yanıldık. Yeteneksiziz sevgilim, biz barışmayız artık, Aynı yatağın iki uzak ucunda uyuduk. Her gece biraz daha ayrıldık. Daha çok sevmek isterdik belki birbirimizi, Daha çok tanımak bu iki yabancı sevgiliyi. Sevmek biraz da bağışlamakmış, Biz seninle susmayı başaramadık. Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara, Hiç konuşmadan kaçak yaşadık odalarda. Aynı çatı altında iki yabancı, İki dilsiz aynı yatağın iki ucunda. Ağlarım şimdi, ağlar açılır denizlere, Herşeyi bıraktım gidiyorum ben de. Hiç olmazsa son kez mutluluk dile. Bir yatağın iki uzak ucunda, Her geçen gün biraz daha darıldık. Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara, Dönüş yok, biz barışmayız artık... Güller artık günlere kanmaz, Sanma bensiz güneşler doğmaz. Hep unuttun sevmeyi beni, Bende artık sabahlar olmaz. Kırk parça olmuş hatırın bende, Sustuğun sözler kanar içimde. Ne güven kalmış, ne sevda bizde, Biz bu şehirde bir daha karşılaşmayız bile. Ağlarım, ağlar açılır denizlere, Her geçen mevsim nasıl biraz daha ayrıldık? Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık. Korkma sevgilim, inan, biz bu şehirde karşılaşmayız, Biz barışmayız artık... |
Bugün hiç olmadığım kadar yalnızım,
Ne rüzgar okşuyor saçlarımı Ne de yıldızlar göz kırpıyor artık bana.. Düşün dağ başında yalnız bir taş, Ya da yangından sağ çıkmış bir ağaç İşte öyle... Bugün hiç olmadığı kadar yalnızım, Suyu zehirli bir kuyunun başındayım. Susuzluktan çatlasa da dudaklarım, İçmeyeceğim... Sırf sana inat olsun diye yaşayacağım, Dört elle sarılacağım hayata. Boş vermeyeceğim işte, Yüreğim acıların kını olsa da... Hasretlik bir bıçak gibi kemiğime saplanıp Debelendikçe acı verse de, Duymazdan geleceğim acıları... Yasaklı bir şiir gibi kaçırsan da gözlerini, Ben ki o şiiri ezbere bilirim. Ve hiç olmadığım kadar yalnız olsam da, Tüm açık kalplere ilan veriyorum; "Aşkımı kaybettim, hükümsüzdür." |
Ne zaman elime bir kalem alsam
Sana seslenmek geliyor içimden Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü Yine gemiler geçiyor uzaklardan Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz Ne zaman elime bir kalem alsam Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz Ne zaman elime bir kitap alsam Hep seni okuyorum inanır mısın istiyorum seni anlatmalı bütün romanlar Sevilen kadın hep sen olmalısın. Ne zaman elime bir kibrit alsam Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan Bu sensiz sokakları, bu evleri Bu plajları bu denizleri Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyor Yine alev alev bir istanbul düşünüyorum Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların Dumanlarında seni görüyorum. Ne zaman elime bir fırça alsam Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını Gözlerini dudaklarını saçlarını Baktığım her yere gölgen düşüyor Dokunduğum her şeyde senin sıcaklığın Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza Gitgide büyüyor uzaklığın Ne zaman elime bir kadeh alsam Delicesine sarhoş olmak istiyorum İçkiler seni hatırlatıyor yine Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri Artık hiç bir şey kâr etmez biliyorum Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın Gözlerimde yıllardır eşsiz olan Değişmeyen bir sen varsın Ne zaman elime bir ayna alsam Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan Bu seni unutamayan benden korkuyorum Uçurum çizgiler, kara gölgeler Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer Karşımdaki yüz sefil bir akşam Hep sana sesleniyorum duyuyor musun Ne zaman elime bir kağıt alsam. |
Gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın
Gittiğin yer bir uçurum kadar uzak Herkes yeniden yazgısına kanacak Gittiğin yer kalbimde hep kan kadar sıcak Gittiğin yeri anlamak Gittiğin yeri ağlamak Bir çerçevede yarım bir gülüş Ve yalnız bir fotoğraf bırakarak Yine bahar açacak, güvercinler uçacak Gittiğin yerlerde sana kimler bakacak? Gittiğin yer bir yağmur damlası kadar yakın Gittiğin yer bir uçurum kadar uzak Seni benden zaman, seni ölüm alırdı ancak Gittiğin yer hasretimin kavalyesi olacak... |
artık gelecekler
yüzyıllardan yirmi birincisinde imişler dine sırt dönüp ülkeme sinmişler ilim yuvasını yıkıp mini giyinmişler tarihe yazın artık gelecekler kalbim temiz deyip geçinenler halkın şerefini beş kuruşa verenler kendim deyip davasından dönenler gidin buradan artık gelecekler kendi kanununa göre hükmedenler Ömer’in rabbini hiç mi bilmezler? özgürlük deyip örtüneni hapsedenler görün adaleti artık gelecekler Fatih’in kılıcından geçen kafirler Allah’ım onlar yine içimizdeler anaların duası ile yola çıkan nesiller Anadolu’yu aşıp cihana hükmedecekler |
aynı yer
yaşadığım en ilginç gün bugündü çünkü içinde sen yoktun yine aynı yere dokundu canım kalem yazmaz sen duymaz oldun yine aynı mürekkebe muhtaç kağıt sevmese de resmedecek damla damla deseler gel şu efkarı dağıt yine aynı yere dokundu canım yine aynı adlı kandırılan hikaye bu serüvende hiçbir şey bilinemez bunun gibileri nice oldu akıl olmayan gözle görülemez |
ayrılık
nimet damlayacak gözlerimden ismin silinmeyecek belki yüreğimden gözler süzmeyecek seni mükafatı bakmamak olacak gözlerine ve senden ayrılığın heyecanı dehşeti görecek kalbim inanmayacak olup bitene sarmayacağım sana kollarımı yıllarımı akıtacağım sevgi nehrine bir gün ağartacağım saçlarımı satmayacağım anılarımı vatanımı duygularımı akıtacağım dostlar alemine ölüm gelince aşkım kalacak bu alemde azraille birlikte alacak bu aşk senin canını son nefesinde kan damlayacak gözlerinden itminanla dolacak boşluklar adın kazınmış olarak kalacak hafızalarda kanını akıtacağım vicdansızlar nehrine ayrılığı bir kez daha tadacağım |
baba
ben üzülmem mi sanki babacığım dikenler batsa da kanamayacağım kelimeler ok olup saplansa da tek tesir senin göz yaşların olur tek tesellimde o tek sevgim de demirden bir parça umut çıkaran babacığım senin göz yaşların eritir çelikleri toz toprak sanki sana eser senden pak yok gibi gelir senden çok yok o gün sanma bu günden az sevdim bana sıcaklığını paklığını verdin sen olmasaydın tepetaklak olur adımımı bile atamazdım tadını alamazdın mahrumiyetin mutlu olamazdım kışta bir kış günü parasız kaldığımda anlamak için baba olmak gerek ben seni anlayamadım hep basit düşündün yazdım tarif bile edemedim ağlamayı hep ağladım anlamak için seni |
benim şiirim
sana değil bu hasretim yolunu gözlemem tenine titremem senin değildir bu sevgim sözlerim söyleyemediklerim sana değil hedeflerim sana gelişim nefesim kısık sesim isyankar halim sana değil hiçbir şeyim sana değildir sabrım zararım acılarım ama en büyük zararım sensin sanırım sana değildir şiirlerim değildir senin sana verdiklerimle yetiniver çünkü o kadar senin değerin |
böyle oluyorum
görünce belirdiğini dürbünlerle yaklaşıyor dirilişler yaşanıyor tadınca aşkvarî nefesim kısılıyor duyunca adını sığmıyor yamaçlara dalgalar ben böyle oluyorum seni görünce bir sarsıntının merkez üssü hep bulunduğum yer oluyor feda ettiklerim çığ oluyor düşüyor altında ben kalıyorum bir yangının en büyüğü mahşer mi Allah’ım burası durdurulmaz bir dalganın adı seni görünce böyle oluyorum düşüyor bulutvarî kanatlarım gözlerin terden bir hal oluyorum korkuyorum en korkulmayan şeyden sussa bütün kainat bir volkan patlasa saçların bir mızrak kalbime sokulsa hissediyorum kanıyorum aniden seni görünce ben böyle oluyorum sende duyuyorsun bu sesleri bende sende ben gibi bakıyorsun dalıyor belki arada bir bilmem sende hayallerinde benim kadar kendine yer veriyor musun |
çekişme
gün yarı olmakta kalbim sızlamakta güneş en tepede gözlerim kalbimle eğlenmekte güneşin yari gözlerim avare kalbimse anılarla yetinmekte güneş son tepeden de ışıklarını çekerken bir ilkbahar serinliği eserken yani anlaşılan gün biterken gözler ve kalp parçalanıyor güneş ve sen hala kaçıyor bu çekişme bitmiyor |
hesap
duvarlar gördüm garip garip resimler ürkek rüzgarları hissetti tenim sanki varla yok arasında bir cisim bedenimi saklıyordu bu duvarlarda işaretler var geçmişten mi gelecekten mi? ayrılık için yazılmış şiirin duvardaki izi mi? içini yansıtmayan gözyaşların gösterişimi? nedir bilmem ki anlatılan bu duvarlarda? |
isterdim
bu hep dilinin ucuna gelip de söylenemeyen belki göz yaşlarıyla inen bir şey bir yer isterdim kimsenin bilmediği iskambil kağıtlarında çıkan bir fal şırıl şırıl bir İstanbul genci istemez miydim güzel gitmesini sevgilerin yıldızları senin için toplamayı bir öykü yazmak istemeyi sana yetmek isterdim telaşlı bir kadının etrafa dağıttığı güzelliğini toplayıp bir gül eşliğinde sunmak isterdim ifade edilmemiş kayıp bir zaman sabrettiğim kadarıyla gel yeter son göçen kuşların bu hazinli gidişi sanma ki bahara gider her zaman farksızdır kalbim o seyahatten yorulduğum kadarıyla gel yeter dağılan pembe düşlerini de toplarım ardından vazgeçmem ama seni sevmek inadından |
kaderim
kaç hüzünlü gece kaç nimetsiz bahar ah ölesiye sevilen yar ah kahpe kader dermanı kıran bir fırtına derdi dermansız bırakan o yar elbet biter bu günler elbet birleşir tebessümler ramak kalmış her derde rahat yok söyle yar huzur nerde |
---1---
yarim güneş doğmuyor artık sabahları umutlarım yere dökülüyor bir bir küçük saatlerle geçiştiriyorum sensiz zamanları umutlarımdan sonra ben de ölüyorum bir bir |
konak
adımlar sıkışınca dar bir sokağa birden hücum eder keşkeler dipsiz kuyular dile gelirler emanet kalemlerle yazılıyor artık şiirler susuz kaldı konak,ben hala tarifsiz ve hala tanımlar bensiz taşınmakta sular serin bir gam günü yüzlerde değişik suratlar bu konakta ağlayanlarla gülenler aynı safta eve dönmeyeli özledim ben kendimi taşındı sular kundaklanan konağa hatırlıyorum daha öncde yaşadım bu sahneyi |
ÖYKÜMÜZ
ben beter sen benden beter ne olur bu işin sonu bilemem artık yeter insanız biz diyorsun duyuyorum bu işin çözümü bende yok biliyorum sende varsa dinliyorum çok adiyim diyorum içimden neyin adi olduğunu da tam bilmiyorum aslında bu dünya düzenimidir sence yoksa düzenin dünyası mı bu ne olur tut elimden takatim sensin sen de yoksun yok ve uzaksın yakın olanları toplamış gitmişsin utanıyorum ama yüzüm kızarmıyor durmuyor kanım akmıyor da muallaktayım namütanahi bir cürüm aynımı yoksa bugünüm dünüm adım yok sanım yasak istanbulda bir cihan tutsak ne olur buluşsak kahrolsun olağan yokluk senin de kalbin donuk hissediyorum okurken titriyorsun satırları titrek damlalar bağlıyor şarkılarımızı seni özledim tahir ama yoksun hala ben mustafa dinc bir gün buluşacağımız günler için yaşayacağız taşıyacağız suskunluğumuzu bir gün bekle kusacağız bütün günahlarımızı cehennemi kusmuklarla donatacağız birbirimiz için sadece ilginç olan ne biliyormusun bitmiyor bu öykü ve bitmeyecek |
keder
kaç hüzünlü gece kaç nimetsiz bahar ah ölesiye sevilen yar ah kahpe kader dermanı kıran bir fırtına derdi dermansız bırakan o yar elbet biter bu günler elbet birleşir tebessümler ramak kalmış her derde rahat yok söyle yar huzur nerde |
son yaprak
sana göre ben bana göre sendin her şeyi buna yorumladım şimşeklerin çakması da buna dahil sevgilinle sarmaş dolaş oluşunda garip garip heykeller sanki bunun için sana göre ben bana göre sendin sana göre ben bana göre sendin ben böyle istedim belki de nehirlerden şelalelere kadar sendin tün insanlar adedince yine sendin beni sevmesen de biliyorum sevgilimdin sana göre ben bana göre sendin ufuklarda yakalandığım isli bir şey seçemediğim ama bırakıp gidemediğim nisan akşamlarında sızan haberler sabah kahvaltısında bir parça ekmeğimdin sana göre ben bana göre sendin soyup hayatı utandırmak istediğimdin kırıp gül dallarını adına kokladığımdın yalnız sahillere vuran dalgalar gibi sana göre ben bana göre sendin seyir halinde ki bir bulutun son yaprağı ellerine düşüyor belki bu son bahardır diye |
BEN SENİ TANIMADAN ÖNCEKİ BEN DEĞİLİM...
Ben seni tanımadan önceki ben değilim. yüreğimde bir okyanusun en deli fırtınalarını taşıyorum. Dalga dalga deniz,serin serin bir rüzgar, Ilık ılık bir yağmur oluyorum çiseleyerek yavaşça, Bir çiçeğe konuyorum küçük kanatlarımla Ve bir petekte bal oluyorum senin yanında Sanki bir kuşun kanadındayım gökyüzünde, Bembeyaz bulutların içinden geçiyorum... Kalemsiz,kağıtsız resmini çiziyorum mutluluğun, Gökkuşağı tonunda görüyorum her rengini tabiatın. Moru daha mor,kırmızısı daha bir kırmızı,mavisi daha mavi& Sıcak,soğuk,ılık,hatta bazen soğuk bir mevsime dönüşüyor bedenim. Yüreğime bir yanardağın ateşi düşüyor seni her gördüğümde, İşte bu yazdır diyorum... Gözlerim ıslanıyor bazen istemesem de, utansam da yanında,olsun bu da bahardır diyorum& Hani o ayrılma saati yok mu? Bedenim bir buz dağını andırıyor Kıpırdayamıyorum,konuşamıyorum, Sadece ardından öylece bakakalıyorum sessizce, Bu da kış olmalı diyorum. Her mevsimde bir başka seviyorum seni... Ben seni tanımadan önceki ben değilim, Hiç bir ismi bu kadar sık söylemezdim, Sayıklamazdım rüyamda, Her sokağın bir ismi olduğunu bilmezdim, Görmezdim, defalarca geçsem de içinden... Çiçeklerin bu kadar güzel,güllerin bu kadar anlamlı olduğunu, Dikenlerini bile bir gün senin için avuçlayabileceğimi tahmin etmezdim. Seni düşünmek için bile bir ağacım olması gerektiğini, Ve o ağaca yaslanıp,saatlerce denizi seyretmenin, Hatta başımda çığlıklar atan martılarla bile Yeri geldiğinde arkadaşlık edip seni konuşabileceğimi hiç bilmezdim. Bir yağmura karışıp,iliklerime kadar ıslansam da Bağıra bağıra şarkılar söyleyebileceğimi düşünmezdim... Seni tanımadan önce şarkıların bu kadar güzel olduğunu bilmezdim. Tutup her şarkıdan mana çıkarıp,kimseye uyarlamazdım, Beynimin içinden binlerce kelime geçirip Sana en güzelini söylemek için uğraşmazdım eskiden Defterler dolusu şiirler yazıp,bunu saklama, gereği duymazdım... Seni tanımadan önce aşkın,sevdanın, Bu kadar güzel ve anlamlı bir duygu olduğunu bilmezdim... iyi ki varsın iyi ki seni tanımışım...! |
SEN SEN SEN...
Her dem aklımdasın,her dem Çayımda,sigaramda, İçime çektiğim her havadasın. Yatıyorum rüyalarımda, Kalıkyorum umutlarımda, Ağlıyorum,düşen her damla göz yaşımda, Her dem aklımdasın,her dem An be an canımda. Alır başımı giderim, Karşıdan gelen Adam da. Yoksun aslında hiç kimsede Olmazsın ama, Gözlerim senli bakıyor dünyaya. Denizi çok severim, Seyretmeye giderim hani hep, Orada,yukarıda,uzaktaki martıda Sen varsın çığlığında, Sen varsın kanadında. Yeşil bir yaprak görürüm, Canlı,capcanlı ama Sen varsın,geçen her damarında. Papatya beyazında, Söylenmiş her güzel lafta, Irmaklarda,dağlarda Sen varsın en masum,en temiz saflıklarda. Yaşanmamış ve yaşanan her güzel aşkta, Sevgilinin dudağında, Gözdeki ışıltıda. Kısaca, Sen varsın canım sen Hayatımın her anında, Unutmadım yıllardır, Ve unutamam,unutmıycam Bu kalp çarptıkça. Kabrimde de unuturum sanma Orda da bakar bulurum seni canim her yanda... |
ask ve sen lkilemi
Tıpkı bir ilkbaharsın Tüm şatafatınla hayatımdasın Sen uçsuz bucaksız bir deniz Tüm güzellikler sende saklı Ne varki içinde ben yokum Korkularından ve hüzünlerinden arınmış bir hayat seninki Şehvetli, Arzulu, İstekli Bir o kadar'da değerli Gözlerinde Hasret saklı Sende bütün aşkların geliri var Ne varki ben sende yokum Bir masum öpücüksün Çılgın *******de Islak ve heyecanlı dudaklarda sen Ne varki ben sende yokum, kahroluyorum Sen bütün dünyamsın Ne varki büyümeyen çocukluğum, masumiyetim Ben sende senin çehrende senli düşlerde artık yokum.. Ve bitmiş bir yaşam, sensizlikle kahroluyorum... ... Tüm savaşlarımda sen varsın Alır götürürsün - barışa - Bütün şehirlerde aranırsın Aşklar seninle başlar sevgililerin gönlünde Ne var ki artık ne gönülde sen, nede O güzel gözlerinde ben - varım - Acıtan Yanım! |
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok ellerini sevdim Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak Nice güzellikler gördüm yeryüzünde En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak Ben senin en çok gözlerini sevdim Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil Ben senin en çok gülüşünü sevdim Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran Unutturur bana birden acıları, güçlükleri Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman Ben senin en çok davranışlarını sevdim Güçsüze merhametini, zalime direnişini Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim Tüm çocuklara kanat geren anneliğini Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni... |
Aşk
-------------------------------------------------------------------------------- Andolsun bütün örtülere, andolsun bütün örtünenlere ki, Kar altında terleyerek uyanmaktır aşk. Yanmış iki cesedin kına gibi külleri arasından Fışkın sürerce dirilip yeniden yanmaktır aşk. Cümle ağaç kapıları, cümle demir kapıları aşıp, Bir gönül kapısına dayanmaktır aşk. Sevgilinin otağını gökkusağına boyayıp gece-gündüz, Hüznün safran sarısıyla boyanmaktır aşk. Yaratmaktır ya da sevgilinin toprağından yaratılmak, Her nefes alıp verişte yanmaktır aşk. İsmail'i bir gönülle teslim olmaktır bıçağa, Birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk. Diline arılar konar, koynunda karıncalar gezer, Sevgilinin ölçeğiyle her zaman sınanmaktır aşk. İsrafil'in Sur'unu ruhunda duymaktır aşk, Suyu suyla yumak gibi aska inanmaktır aşk. |
Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı hiçbir otobüs durağı kalmasın Biz yürüyelim kent güzelleşsin gürültüsüz sözcükler bulalım yeni sevinçlere benzeyen Biz gelince bir yağmur başlar yüzün çizilir buğulanan camlara bir uzun karartma biter akasyalar köpürür birdenbire ve her avluda adınla anılan çiçekler sulanır akşamüstleri Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın Biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine Gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen Seviyorum senİ |
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi, Seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi. İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan bir şeyler gibi, Seviyorum seni "Yaşıyoruz çok şükür!" der gibi Kapılarım Sana Kör, Zillerim Sağır Sana Yaldızlı *******in sevişmelerinden artık simleri bir bir toplayıp, Ve kanatıp bana dair sevdiğini söylediğin her şeyi, Senden soyunuyorum… Söküp gölgeni gizlediğin sokağa bakan tüm pencereleri, kendi ellerimle seni uzaklara uğurluyorum… Tam tükenmek üzereyken getirdiğin tahammülleri, seri sonu indirimlerden alınmış, bana bir beden büyük tüm düşleri, ve bir de son kullanma tarihi çoktan geçmiş kederleri yakıyorum kaderimle tutuşturup… Unutup ******* boyu kulağıma fısıldadığın tüm sözleri, şimdi seni kendi ellerimle uzaklara uğurluyorum… Pervasızca gelişlerini, “eksik yanım, canım, artık yanındayım” deyişlerini, dokunmalarına ait ürperişlerimi, sana ait tüm izleri siliyorum… seni çoğaltıp, beni azaltan her şeyi yasak ediyorum ve seni dönülmez yollara uğurluyorum… yarım yamalak anımsıyorum şimdi: “bir gün gideceğim, iyisi mi sen çok sevme yine de beni” deyişini… “şimdi git”diyorum ve ardından izlemiyorum bile gidişini… Elbet köz olur bir gün içimdeki kor… Bundan böyle Sağır sana zillerim, Kapılarım sana kör! Ben seni “yok”a sattım, Sen de beni “yok” gör! Düşlerimde Kaldi Sevdam |
Gökyüzü zifiri karanlıkken,pembe bir dünyada elele bu sevdanın içindeydik senle…
Ve birlikte sonsuz olmaktı temennimiz. Çocuksu düşlerimiz vardı,sadece ikimizin olduğu… Zamanda uzun,yaşamda kısa olan bu aşkta; En güzel sevinçleri,en güzel anıları paylaştık,sevdaya dair çok şey öğrendik. Sevmeyi,gülmeyi ve terk etmeyi öğrettin bana,yaşamın sevince anlam taşıdığını gösterdin… Sevdim seni ! Can verip yollara düşecek kadar, Kimsenin gücü yetmeyeceği kadar sevdim. Uykularımızı paylaştık seninle,bir gece değil *******ce uykusuz kaldık. Aşkımız için zamansız sevdik birbirimizi,umarsız,çıkarsız,yalansız… Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık, Ayrılıklarımızı yaşanmamış saydık, Öyle ki hep birlikte olmalıydık. Sözler verdik birbirimize tutamayacağımızı bile bile… Sonra ayırdılar bizi; Kimseler düşünmedi ! seni,beni,sevgimizi. Sensiz hayat yoktu. Söz vermiştim sana,sevdama söz… Yaşayamazdım…bu sevdayı içime gömüp,seni bırakamazdım. Aldırış etmedim kimseye ayrılmadım senden. Sonra sen istemedin beni,sevdamın taşıyamayacağı sözler söyledin,bu aşkı hançerledin…sevdiğim ne yapar bile demedin,ama ben bıkmadım… Şimdi ise ayrılığımızın en karasında kara sevda oldu sevdam. Sen belki unuttun,ama ben unutmadım,unutamadım. Yeniden başlamak için çok çabaladım,olmadı,nafile… Sadece DÜŞLERİMDE KALDI SEVDAM… Şimdi sen yaşıyorsun,beni öldürdün,yüreğinde bana ait bir iz bile yok. Hatırla söz vermiştik sevdamıza,yaşadıkça bu aşkla beraber olacağımıza… Yalanmış oysa…gittin hayatımdan ama sevdan hep benimle. Bir gün üstümde çimenler bittiğinde bile sevdan yaşıyor olacak. Beni umut kurşunuyla vurdun ! ama onu öldüremezsin… Çünkü;sevdaya kurşun işlemez gülüm… Vefasıza |
Sen çok seversin ama sevdiğin seni sevmez,
Sevmekten vazgeçmezsin, Her gün ölürsün sevdin diye, Her sabaha hüzünlü bakarsın,,, *******, hain *******, Güneş doğmamaya yemin etmiştir sanki, Karanlık, çaresizlik, sensizlik, Ve geçmek bilmeyen her dakika yeniden Ölürsün gecenin tenha sokaklarında,,, Yar nerededir bilmezsin, Seni düşünmez bile çoğu zaman, Umursamaz senin halini, İşte bunlar da öldürür seni,,, Umut denizinden gelecek bir gemi beklersin, Ufuk hep karanlıktır, Gemi gelmeyecektir hiçbir zaman, Bu da öldürür seni,,, Ve bir gün sevdiğini görürsün, O cennet gözleriyle bakar sana, Sonra kafasını çevirip geçer gider yanından, İşte o zaman öyle bir ölürsün ki, Bir daha uyanamazsın... |
Eski Bakır
Bir çığlığın içinde yakalıyorum seni kaç kez İstanbulsu, parıldayan, ısıtan, yakan bir alev gibi. Üstünde uzun, pis, yalnız sokakların yağmuru... Odaların, merhabaların, gülücüklerin sıkıntısı tramvayların, vapurların sıkıntısı yitmiş aşkların, yitecek aşkların aynı vazoların, aynı öğütlerin, aynı yasakların sıkıntısı. Yakalıyorum, öpüyorum, avutuyorum. Karanlık etini kemiriyor, vaktimiz kısa, düşlerimizi kolluyorlar durmadan durmadan kovuşturuyorlar. Mendilimi ıslatıp alnına koyduğum suyundan içtiğimiz hayat çeşmesi, yalnız - ******* boyu uzanan kadını bakırlarda durmadan horluyorlar. Geyiğim, saklım benim. bakma arkana, ne olur, aldırma, onulmazlığımızdan büyük yapılar kurduk horlandıkça aşkımız, derya. Vaktimiz kısa, karıncalara, rüzgârlara, sulara dokunmak uyanan toprakları bilmek gerekiyor. Ormanlar görmüş dolunayın tılsımını ağlamayı utanmadan dövüşmeyi bilmek tırnaklarınla tutunmayı bilmek gerekiyor aşağılandığımız, kollandığımızı bilmek gerekiyor. Kapa tunç kapıları gece Soğukta, kırgın, parasız milyon kişi. Geyiğim, saklım benim, ölüm dayanmadan kapıya sev, öp, yitir beni. |
Aynalardan Uzakta
Şimdi en açık renginde gözlerin Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin Şiir gibi bir şey seninle yaşamak Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin Yıldızların en parlak olduğu zamansın Denizlerim senin kıyılarında sakin Bırak ellerini avuçlarımda kalsın Çirkin olan,fena olan ne varsa unut Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle Ellerimizde sevgi içimizde umut Bütün iyilikleri paylaşalım seninle Aşkın büyülü sesini duyuyor musun Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde Gitme ki günlerimiz *******imiz olsun Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde Varlığın dudaklarımda bir bal tadı Yokluğun en korkuncu ölümlerin Senden başka dindiren olmadı Acısını içimde kanayan yerin Benimle kal zaman bitinceye kadar Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca Bir ömürdür seninle geçen dakikalar Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz Nabzın benim bileklerimde vurmakta Artık bütün kaygıların ötesindeyiz Benimle en güzelsin aynalardan uzakta |
Aynalar Yolumu Kesti
Aynalar, bakmayin yuzume dik dik; Iste yakalandik, kelepcelendik! Ciktiniz umulmaz anda karsima, Basimin tokmagi indi basima. Suratimda her suc bir ayri imza, Benmisim kendime en buyuk ceza! Ey dipsiz berraklik, ulvi mahkeme! Aci, hapsettigin sefil golgeme! Nur topu gunlerin kanina girdim. Kutsi emaneti yedim, bitirdim. Dogmaz guneslere baglandi vade; Dislerinde, kopek nefsin, irade. Gunah, gunah, hasad yerinde demet; Merhamet, sucumdan askin merhamet! Olur mu, dunyaya indirsem kepenk: Gozyasi doksem, Nuh tufanina denk? Cikamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; Beni beklemeyin, o bir hevesti; Gelemem, aynalar yolumu kesti |
Ayrılıyoruz
İşte yine geldi ayrılık vakti Buluşuruz diyerek birbirimize Yine bırakıyoruz bizi kendi kendimize Belki ağır ağır, belki hızlı Arkamıza bakmadan Yaşadıklarımızı düşüne düşüne Acaba bir daha ne zaman, nerede Buluşuruz fikriyle Ayrılık karanlığına yürüyoruz, Bir sisli bahar akşamında. |
Bekleyen
Sen, kacan urkek ceylansin dagda, Ben, pesine dusmus bir canavarim! Istersen dunyayi cagir imdada; Sen varsin dunyada, bir de ben varim! Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış *******i, İçin ürperdiği demler beni an! De ki Odur sarsan pencereleri, De ki Rüzgar değil, odur haykıran! Göğsümden havaya kattığım zehir, Solduracak bir gül gibi ömrünü. Kaçıp dolaşan da sen, şehir şehir. Bana kalacaksın yine son günü. Ölürsün... Kapanır yollar geriye; Ben mezarla sırdaş olur, beklerim. Varılmaz hayale işaret diye Toprağında bir taş olur, beklerim... |
Bendeki Aşkın Tarifi
Aşk;seni hapsedecek göz aramak, Yalnız *******de genç kalbine sığınmak Ve gece onun hayaleyli yatmak Ama uyandığında onu bulamamaktır... Aşk;onu görünce titremek,üşümek Kalbinden kilitli söz çalmak Aniden güneşli düşlere dalmak Ama ordan çıkamayıp boğulmaktır... Aşk;dünyayı,bildiklerini unutmak Kemiklerinden gelen sesi duymak Yıllarca aradığın aşkı bulmak Ama onu görüp, kavuşamamaktır... Aşk;düşündüklerini anlatamamak Sebepsiz yere gülüp,ağlamak Hassas bir kalp taşımak Ama onu hiç kırmamaktır... Aşk;yalnız seni sevmek Gözlerindeki beni görmek İki kelime uğruna yaşamak Ama seni seviyorum diyememektir... (Aşk;yalanla değil,güvenle yaşar...) |
Daha Ben
Daha ben ilk kazmayi vurmadan Elime gelen Karabitkili testi, Nefertitinin mutfagi sayilan yerde Koyu sir yeni hicret yollarini kesti. Terimler esekarilari sozcuklerin, Acimasizdirlar, adsiz ve sueldirler, Onlerine katarak insan ve hayvan listelerini Sabah aksam kapinizin onunden gecirirler. Fazil Husnu diyor ki, ne diyor Fazil Husnu?.. Keske yalniz bunun icin sevseydim seni. |
Daha Ben
Daha ben ilk kazmayi vurmadan Elime gelen Karabitkili testi, Nefertitinin mutfagi sayilan yerde Koyu sir yeni hicret yollarini kesti. Terimler esekarilari sozcuklerin, Acimasizdirlar, adsiz ve sueldirler, Onlerine katarak insan ve hayvan listelerini Sabah aksam kapinizin onunden gecirirler. Fazil Husnu diyor ki, ne diyor Fazil Husnu?.. Keske yalniz bunun icin sevseydim seni. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:50 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.