![]() |
Güz geldi ah, güle ne söylesem
Sana ne söylesem ömrüm Sen ki şiirler düşürürdün Uzun uğultularla akan sulara Toprağın tuzu, taşın izi olurdum Ayışığı toplardın güllerden Gecenin ürpertisinden çocukluğumuza Kırgın kadınlarımıza yazılarda Oradan oraya savurduğumuz Sarılan sarılan yalnızlığa Şimdi nasıl koysam yerine Kırılan dalı, örselenen çiçeği Okşasam usulca, öpsem öpsem Bulutlarla düşlesem, kuşlarla düşünsem, Şiirle sağaltsam sayrı yüreğimi Sana ne söylesem ömrüm sana Sen ki gümüş pullar düşürürdün Bulanık karanlığına hüznümüzün Yeniden yeniden kazanırdık umudu Unutulurdu yenilgi, susardı ölüm Güz geldi ah, güle ne söylesem Sana ne söylesem ömrüm Toparlan, kanınla katıl haydi Kalan ömrünle, kanayan yanınla Bir yoğunluğa koy günlerini |
Bilsem adını
yollara düşeceğim kervankıran yollara! 1. hangi rüzgarsa yüreğimin yelkenlerinde sürükler suların ışıklı yolunda beni iklimden iklime taşır, dönenceden dönenceye kimdir beni böyle yörüngesine çeken uzay taşları kadar karanlık ve yalnızken bilirim, adı konamaz düşlerde yaşayanın ansızın yerleşir yüreğimize büyülü gizemi saklı çiçeğidir içten içe süren baharımızın 2. önce denizler olmalı, ak denizler kumsallarında koşup oynaşacağımız çakılların çıtırtıları arasında güneşin altında, çamların gölgesinde önce denizler olmalı ve unutulmuş koyları o denizlerin teninde damlacıklar domur domur yosunlara değmeli ayakların bir ürperti gibi gezinmeliyim tüp diplerinde birden ufuklar yıkılmalı ki ötesi yurdu olsun sevgimizin önce denizler olmalı, ak denizler sözlerimizde suların yalınlığı kavuşmalıyız iki ırmak gibi çağıldayarak yataklarımız değişmeli coşkumuzdan birbirimiz olmalıyız kimliklerimizden sıyrılarak 3. ıssız bir köy evinde ocak başında türküsü olup gecenin yeniden yakılalım alevlerin dilinde üşüdünse sokul bana örtün olayım dünyama sunulmuş biricik meyvem haramım seni koruyan kabuğun olayım üşüdünse sokul bana ıssız bir köy evinde yüzlerimizde yalazların yansıması geçelim çağların ötesine iki masal kahramanı gibi anlatılsın öykümüz dilden dile 4. yollardayız eli elimde fundalıklar arasından yürüyoruz çiçekler öpüyor eteklerini yollardayız sevinci sağıyoruz günün göğsünden üstümüz başımız çengi ışık aşkın yolcularıyız yollardayız yüreklerimizde nice esinti çiçek tozlarıyla yüklü uçuyoruz düşlerin çavlanında 5. kentin sokakları aydınlanıyor birden yine yakalanıyoruz bakışların yağmuruna kıskançlığın kıskacındayım gir koluma aç adımlarını tenhalarda yürüyelim haydi yolumuz denizler olsun yoldaşımız martılar birer çarpıntı gibi geçelim günlerin solgun yüzünden esriyen yanımızda dalga dalga sevgiler ardımızda anılarımızın açık sözlü yalınlığı tenhalarda yürüyelim haydi en bildik sözlerle geçelim sevdanın çöllerini bir ışık yağsın sonra sussun her şey kanat vuralım yeşillikler arasında solukları turunç kokan güneyli çocuklar gibi tenhalarda yürüyelim haydi gümüş çizgilerini yoklayalım ufukların sevginin yıldırımlarıyla yırtılsın içimizin karanlığı yağmura hazırlanır gibi dolu dolu ve coşkun tenhalarda yürüyelim haydi 6. söyle hangi denizlerin çocuğusun görüyorum yüzünde tirşe mavi yansımalarını dip dalgalarının bu aşk derinliğindir senin 7. kaç aşkın günbatımını yaşadım çekildim yıkıntılarımın içinde yürüdüm anıların tozlarına bulana bulana içim boz duman -oysa sen beni kaçırdın benden- türkülendim ansızın şimdi bütün uçurumların çiçek ve bu aşk bu aşk sevgilim senin kadar gerçek! |
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konulabilir bir ayağı ötekinden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine. bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan” kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum yaralı yarasız sevdalardan geçtim koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım olan olmayan acıtan sancıtan bilsem ki sana varmak içindi bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar daha hızlı koşardım severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine sana bakmak suya bakmaktır sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar bahçıvanlar değil tüccarlardır sen öyle göz sen öyle toprak ve güneş ortaklığı sen teninde cennet kayganlığı iken sana şiir yazmak ahmaklıktır bir tek söz kalır dişlerimin arasından ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır gördüğün suretten utanmak sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak allah’a inanmaktır |
MONA ROZA
Mona Roza, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek... Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatıyor her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli oluyor bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin ellerin ve parmakların Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Akşamları gelir incir kuşları Konar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak, kimisi sarı Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım sığmaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyvalar sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı gece ve güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona Roza siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza siyah güller, ak güller |
Abarttıktamam sus artık,
anladık, abarttık, anlamadık, anlaşılmadık, sus artık, bu son anlarımızda, sus artık, yılandan dilin, akrepten elin, sus artık, bizde insanız, yeter artık, sus artık, en azından, ben giderken, saygılı ol biraz, sus artık, susmak nedir , bilmezmisin sen, sus artık, tamam anladık, sen hiçbir şeye değmezmişsin, abarttık, sus artık, ben gidiyorum, allah'ını seversen sus artık... |
Abı hayat
Koşarak gel... Bin yıl öteden... Kimliğim olsun terksinde kaygılarının... Birbirimize bakalım... Aynamsı bir telaşla... Yan yana duralım. Ben ve ben... Boşluğa bakalım... Ki adı hayattır. Sana neler göstereyim... Acemisin... Varda yoğu görmek, abı hayattır... |
Aç Kapıyı
Aç kapıyı, haber var, Ötenin ötesinden! Dudaklarda şarkılar, Kurtuluş bestesinden. Biz geldik, bilen bilsin! Gönül gönül girilsin, İnsanlar devşirilsin, Sonsuzluk destesinden... |
Acıyı Tatma
Hasretim var bölük, Yar gelmez. Hayatım sönük, Sevgili beni istemez. Kalbim bin bir parçalaya bölük, Gel de sen yaşa, Sev ama acıyı tatma, Tattım acıyı, Şimdi gel de bu hasretle yaşa, Acıyı tatmak bir şey değil, Her gün hasretle geleceği günü beklemek, İşte budur beni bana koyan… Her gün ömrümden ömür çalan… |
Ad
Ad ın geçiyordu şiirlerimde Ve her söyleyişimde ismini Nutkumda düğüm oluyordun Ve bir gözyaşı oluyordun , isminle düşen Ben aşkı hiç yakından yaşamadım biliyormusun? Aşkım diye sarıldığım beden olmadı hiç ! Öpemedim hiç sevdiğimi , koklayamadım Söyleyemedim gözlerine bakarak sevdiğimi Paramparça olmuş yüreğimde En büyük parçaydın sen Derdimi anlattığım dostlarımın aklında bir isimdin sadece sen! Bağırabilseydim ... Haykıra bilseydim kuytu karanlıklara İsminle akan gözyaşlarımı Yağmur diye yağdırabilseydim üstüne Beyaz doruklara dikseydim seni Ve okyanus diplerine gömseydim bedenimi Bir daha görmemek için Bir daha duymamak için kapatsaydım gözlerimi... Ve sen benden habersiz, Öyle dalgınsın ki hayata Öylesine körsünki sevdiğim Yanında senin için ölen beni görmüyorsun... Yüreğimde taşıdığım bir umut, Yani sen,Umuduydun bu aşkın Ve ben hep sensiz yaşıyordum sevdamı ... O yüzden bu aşkın adı umutsuz aşktı ... Her ağlamaklı gecemde İsminden kalan gözyaşlarıyla Yazdığım bir şiirdin Hiç sevmesende , sen benim sevdiğimdin unutmaki ben hala kalpsizin tekiyim, seni sevdiğimi söyleyemediğim için... |
Adı Barış Olacak
Yakında bir oğlum olacak adını "Barış" koyacağım Savaşın ortasındayken bile yüzü hep gülecek yavrumun Gülen fotoğraflarına bakacağım Hasbelkader cephedeysem Yaşama umudum olacak benim gül yüzlü ciğerparem Ya kızım mı olursa? Ne fark eder ki? Öğütledim hayat arkadaşıma Adı yine "Barış" olacak |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:45 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.