![]() |
Gurbet Mektupları -3-
Başaklar diş diş sevdâ ile dolmuştu bu yıl, Hasadı beklemeden, hepsini ziyan ettik; Sevmesine sevdik de, sevilmeyi bilmeden Boşuna çapaladık hep sevdâ tarlasını... ..........Tarlayı dolu vurdu, sevdâ boynunu büktü, ..........Saplar başaksız kaldı, gurbet hepsini döktü. Âşinâ bir rüzgâra bırakıp da kendini, Tertemiz, saf bir yağmur damlası olarak gel; Nasıl özledim bilsen, yüzümü ıslatmanı... Nasıl savurulur saplar, harman zamânı bilsen... ..........Bir bulut, rüzgârının hasretinde ağlıyor, ..........Ellerim, ellerinin gurbetinde, ağlııyor... (06/07/2008) Ünal Beşkese |
Gurbet Mektupları -4-
Gurbet düşlerime tutam tutam serperim seni Onsekiz yaş gelinliğinle; Papatya bahçesi gibi olur düşlerim. Ve her gece bit tane sen koparıp Öper,okşar,koklarım koynumda. Ben,dalar,giderim gözlerinin derinlerine, Sen,avuçlarımda erirsin Teninin kokusu koynumdan gitmez Düşlerim kızarır,kızarır, ******* biter; Düşlerim bitmez... (14/07/2008) Ünal Beşkese |
Gül bahçem
Resminden binlerce kopya aldım, Ve doldurdum odamın tüm duvarlarına, Odam,gül bahçesi gibi oldu... Kokun içime doldu... (17/07/2008) Ünal Beşkese |
Güleryüz
Güleryüz; insanın dostça duruşu, Sevginin,gönülden dışa vuruşu. Ne iltifat gerek, ne hoş bir kelâm, Küçük bir tebessüm; en güzel selâm. İnsana yakışan en değerli süs; Tanrı armağanı kula 'gülerryüz.'... (2007) Ünal Beşkese |
Günah Bende mi?
Doğabilsem yeniden o mayıs günlerine, Bir sabah kalktığımda gülse aynada yüzüm, Fenerbahçe'de deniz,yine hep iyot koksa... Görsem bir buğu gibi indiğini baharın Kayaların üstünden Adalara bakarken, Hele bir de elimde,ellerin sıcak olsa... Heyhat! Bunlar yok artık,aynaya bakan kim ki? Mayıs çoktan geçmiş de,farkına varmamışım. Yağmurda -sırılsıklam -yanan avuçlarımız Nasıl da nasırlaşmış; sevgiyi iletmiyor. Pislik dolmuş denizin o masmavi yüzüne, Yıllarca sırdaşımız olan o koca çınar Salaş bir gazinoya köhne bir masa olmuş, Bir zamanlar şiirler söyleşen gözlerimiz Kirlenmiş,donuklaşmış,kaygı ve nefret dolmuş... Eline deymek için yol arayan ellerim, Sana dokunmak için çırpınan dudaklarım Şimdi senin yanında ve senden uzaktalar. 'Doymak' bu ise eğer,'aç kalmak' ne güzelmiş, Ne güzelmiş bir rüzgâr olup saçInda esmek Ve her gece bir şiir yaratmak sokağında Ya da her sabah bir başka şarkı ile uyanmak... Oysa,bende mi günah mayıslar yozlaştıysa, Ben mi yazmışım sanki doğa'nın kaderini? Ellerim artık sana şiir yazamıyorsa Ve bu kırk yaş,omzuma çökmüşse bir yük gibi Günah bende mi? ... (1977) Ünal Beşkese |
Günaydın'ım
Mutluluk,çözümü zor bir bilmece; Gönlüm,cevabını sende buluyor. Ezanla,güneşle bitmiyor gece; Seni gördüğüm an sabah oluyor! ... (2007) Ünal Beşkese |
günAyten
Sabahları; 'günaydın''diyorlar bana, Ben de 'günAyten' diyorum. Kahvaltım; İki dilim Ayten,bir kaşık 'Ayten balı' Ve biraz da gözlerin... Sonra. işe gidiyorum. İşim; gün boyu seni düşünmek Ve duvarlara.ağaçlara ve bulutlara 'Ayten' yazmak... Yemekler,tam bir ziyafet; Tabağımda 'Ayten',bardağımda 'Ayten',karşımda 'Ayten'... Akşamları da, İki kadeh 'Ayten' patlattım mı, Gece,sabaha kadar,hep güzel 'Ayten'ler görüyorum. .....Ben,Ayten'i ölesiye seviyorum! Yalnız, Ayten,bu sevgimde bir tat bulmadı. Çünki benim Hiç Ayten adında sevgilim olmadı.... (2007) ... Ünal Beşkese |
Günüm
Gecenin yırtıklarını yamarım sabaha dek Karanlıkta Göz nuru Ve bazen de gözyaşı dökerek... Gündüzleri; Doğuşundan,battığı yere kadar güneşi kovalarım Hiç istemiyerek... Bütün ağaçların dallarını,yapraklarını deşer, Söylediğin bir şarkı ararım,belki takılıp kalmıştır diye; Bana hediye.... Ve bol bol sigara içerim Dumanında seni tüttürerek Ne güzel olursun,bilsen Ah, Bir de havaya karışıp gidivermesen... (2007) Ünal Beşkese |
Güzel Günlerdi
Bir zamanlar,bizim de delirmişti kanımız; Bir sevda nöbetiydi,kendimizden geçerdik. Âvâre kuşlar gibi,kaygısız ve sorumsuz İstanbul kazan,biz kepçe Dolaşır dururduk güz yağmurlarında, elele; Saçlarımız -ıslak- düşerdi yüzümüze, -Benim de saçlarım vardı o zamanlar- Islansak da iliklerimize kadar Sırılsıklam avuçlarımız Nasıl da sıcak gelirdi birbirimize... Kuytu ağaç diplerine sığınır,çakan şimşeklerle ürperirdik Ve zıt elektrikler vardı dudaklarımızda; Yıldırımlar hep benden sana düşerdi. Sağnaklar,söndüremezdi yangınımızı, Kâh Emirgân'da,kâh Kanlıca'da Fakat hep,yalnız bize ait bir dünyada Sırılsıklam ıslak,sırılsıklam âşık Dolaşır,dururduk, Sonra,küçük,eski ve sıcak bir Boğaz vapurunda Sokulup birbirimize,ısınır,kururduk; Onbeş kuruş vapur,onbeş kuruş çay; OTUZ KURUŞTU MUTLULUK..... Derken; Ayrılık gelip çatardı kapının önünde. Bir gariplik çökerdi içime birden; Yapayalnız kalırdım koca şehrin ortasında, Yumruklarımı sıkardım,ellerinin sıcaklığı gitmesin diye Ve tutardım soluklarımı Kokunu kaçırmamak için içimden. Öylece dolanırdım sokağınızda,dolanır,dururdum. Kaldırımlara dert yanar,gazoz kapaklarına tekmeler vururdum. Sonra,hep aynı hikaye; Son otobüs,son vapur,son dolmuş parası Uzadıkça uzardı Lâleli'yle Üsküdar'ın arası... Ve o soğuk yatakta Her gece yepyeni şiirler söyleyip Ellerime sinmiş tenini koklar, Yeniden yaşamaya çalışırdım o güzel anları Ve ihtiyar konağın güngörmüş tavanları Halden anlar,******* boyu beni dinlerdi. ............. Ne güzel günlerdi...... (1997) Ünal Beşkese |
Harabat
Kasvetli bir hazan vakti; Yıpranmış anılarla nemlenmiş gözlerin, Kıskanç gölgelerin gizlediği yüzün, Ve bozulmuş bahçelerde Buram buram hüzün... Geçmiş güzelliklerin üstüne bir sis inmiş; Sanki,yaşanmış mutluluklar,hep yalan... Sararmış yapraklara birkaç masum cıvıltı sinmiş Göçmen kuşlardan kalan... (2007) Ünal Beşkese |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:12 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.