![]() |
UMUDUM ÜŞÜMÜŞ
Yaşamdan ölüme giden bu dünyada Bir tek sana yanmıştım,birtek sana sevdalım... Yarınlara sıcak bakarken, Umutlarım üşümüştü,unutmuşum Bilemiyorum sonum ne olacak Sensizim bu yorgun yıllar beni uyutacak... Önemli değil... Birgün bu dalga,seni de beni de yutacak. |
ELA TAPINAK
Ve işte gidiyorum Br vedayı çok görerek sana İncitmeden kırmadan ve hatta yıkmadan Beni yitirerek gidiyorum Alacağın olsun diyemiyorum ceylan bakışlım Çünkü seni seviyorum... Yorgun kolarımda birde hasretini yüklendin ya... Helal sana!!! Gurur duy,mutlu ol,haykır doğaya Belki uzaklardan duyarım kahkahalarını Ve sonra sonsuzluğa uzandığında başım Bilki ela tapınağında yaşam savaşı veriyorum O ela ki ben de bambaşkaydı... Huzurluydum tutsak ettiğin yapayalnız gecemde Son kez dalarak gittiğim ela tapınaktaki gözlerinde... |
İNSAFINA SIĞINMIŞIM
Yazık olmuş be yıllarıma... Nasıl da,benden habersizce yaşamışım, Keşkelerle dolu odamda yanlızlığım, Sana inat direniyorum, Mahvoluyor kadere inadım,bertaraf oluyorum, Eziliyorum bakışlarının altında, İnciniyorum sesinin tonundan, Neden sonra,hayalin yetişiyor imdadıma, Seni yaşıyorum... Nihayet,hatırlayıp yine de özlüyorum, Hernedense umudumu kaybetmemişim, Şimdi ise yanlızlığımla dost olmuşum, Hasretini çektiğim birtek sana ağlıyorum, Gözlerinin yokluğunda yaşam şavaşı veriyorum, Çaresizim... İnsafına sığınmış anlamanı bekliyorum... |
İŞTE BUDUR ŞİİR
Ağzıma geleni söyleyemedim Seni seviyorum diye tersleyemedim, Koynumda yılan mı beslayamedim Anlamak mı gelmez işine... Sensiz düzen tutturamadım, Sensiz dünyamı sevdiremedim, Sensiz umutlanamadan gidemedim, Anlamak mı gelmez işine... Göz sevmez,kalp sever anlamadın, El tutmaz,aşk tutar bilemedin, Sen asla kızım büyüyemedin, Anlamak mı gelmez işine... Terkettim seni,hadi şimdi bak peşime.. |
TERKEDİLİŞ ÜZERİNE
Içinden deniz geçen delik bir kayalığın üzerindesin; kolların suya açılmış, hasretli düşüncelerinle rüzgar çalıyor dalgalardan köpüğünü. Gözlerinin parıltısı bulutlara asılmış yelkenler, yüzünde sessiz geceyarıları üflenmiş fısıltıların izleri. Saçlarını okşayan avuçlardan artan beyazlar buklelerinde, kırılmış bir hayat çizgisinin kehanetleri terkedilişin. Kestane mevsimine yetiştiremediğin aşkın damlıyor yanaklarına. Avuçların ıssız ve terkedilmiş soğuk. Kuşlar dönüyor ölümün üzerinde bugün, gökyüzünde uğultusu dönüp duran nemli ufukların. Ve sen farkedemesen de deliriyorsun eklenen yeni günlerinde ayrılığın. Her yalnız kaldığında onu hatırlarsın, Meğer ne de kimsesizmiş hayatın. |
UNUTACAĞIM SENİ.....
Unutacağım Seni..... ....... Yalnızlığın buğusu kapladı gözlerimi... Yokluğunun sitemi akıyor gözlerimden damla damla.... İç savaş başladı yüreğimle aramda... Ya seni unutacağım ya unutacağım.... ....... Umutlarda gider bulutlarla uzak şehirlere... Yağmur gibi yağar sensizlik üzerime... Hayallerimde yıldızlarla birlikte karanlığın içinde mahkum Sensizlik derin bir kuyu dibi olmayan ... Karanlığın tek sahibi *******de; yağmurlu *******de Ya seni unutacağım yada unutacağım... ....... Duygularım hapishane aşkım mahkum ..... Karanlık bir gecede sensizliğe başlar yolculuğum.... Ellerimde bir gül yaprağı başımda gardiyan... Her adımda gözyaşı her adımda adın... Ya seni unutacağım yada unutacağım... . Bir ağaç misali dökerim duygularımı kagıta... Bİr seni seviyorum yazamadım beyaz sayfaya.... Kalem elimde hayalin gözlerimde hep yazarım seni sitem ile.... Karalarım kagıtları seni seviyorum yazayım diye.... Her seferinde sitem her seferinde yokluğun Ne kadar çok uğraştımsa da yazamadım... Beni seni değil seni unutmaya çalışan beni yazdım şiirlerime... Elbet unutacağım seni elbet bir gün yazacağım seni seviyorum diye... |
ÖZGÜRLÜK
Bir çiçek yetmez, Daha binlerce çiçek açsın. Özgürlük sadece elde ayakta değil, Kafalarda da olsun, dillerde de. Binlerce çiçek istedikleri gibi koksun, Salınsın rüzgardan dilediklerince. Biri bakarsın soluverir kendiliğinden, Daha binlercesi solmadan dursun. Özgürlük koklanır olsun havada, Tadılır olsun suda, Ve de yürekte duyulur olsun. |
BİLİRMİSİN ?
Bilirmisin? Seni bir film tadında... Bilirmisin? Seni bir şiir bazında... Seni bir hikaye gibi, Seni coşkulu bir aşk gibi, Yaşarım ******* boyunca... Bilirmisin? Bir çocuğun ağlayışını... Bilirmisin bir kuşun yaralınışını... Bilirmisin yatağımdaki yanlızlığı... Bilirmisin? Yaşarım ******* boyunca... Bilirmisin? Boğazımda birşeyler düğümleniyor, Bilirmisin? Gözyaşlarım yağmura dönüşüyor, Bilirmisin? Ömrüm gelip geçiyor... Bilirmisin? Yaşarım ******* boyunca bilirmisin? |
SEN GİDİNCE
Gökyüzü kapkaranlık, Ay hüzünlü bu gece. Son kez resmine baktım dün, İçim ürpererek. Işığı yok lambanın, Alevi titrek, titrek, Sen gidince. *******i parlamıyor yıldızlar, Rüzgar suskun ve kızgın. Mavi değil artık deniz, Vurmuyor kıyıya dalgalar. Bir gemi kalkıyor limandan, İçinde kimse yok, Odalar soğuk ve sessiz. Sen gidince |
ADINI SEN KOY
İzahı olmayan bir çılgın ateş Umulmaz bir anda yaktı gönlümü Kır çiçeklerine can veren güneş Neden hatırlatır bana ölümü Limanı belirsiz bir aşk gemisi Meçhule ilerler duyulmaz sesi Düşmeyi bekleyen yağmur tanesi Susuz bırakır mı benim gülümü Kör olmuş gözlerim manasız bakar Sensizlik ateşi içimi yakar Dinmez gözyaşlarım sel olur akar Boşa harcamışım geçen ömrümü Yalnızlık ruhumun eşsiz ilacı Oldun yüreğimde dinmeyen acı Tırmanıp durduğum sevda yamacı Hayat denen yolun zorlu bölümü Adını sen koy bu yersiz duygunun Esiri olmuşum ben o boş tutkunun Vadesi belirsiz derin uykunun Nedir bu bilinmez ki ilk günümü Zamanı gelmeden dökülmez yaprak Hedefi görmeden atılmaz mızrak Ali'yi de saklar bu kara toprak Ölüm zamansız bir yaprak dökümü |
ACAYİP ŞİİR
Biz de yaşarız azizim, Yaşamaya gelince, biz de yaşarız ama, Olmuyor cebimizden kattığımızla eğlenmek, Gönlümüzden katalım, Varlıklı kişileriz neşeden yana. Pazarımız hoş mu geçecek, Şart değil Büyükada, Heybeli; Çok bile gelir kayığı Hristo'nun: Sekiz arşın iki karış, Kız gibi Cibali yapısı. Bir işaretimize bakar Çıkmazsa balığı alesta, Aylardan temmuz, günlerden pazar; Yenikapı açıklarındayız... Bırakın Hasan geçsin küreğe, Utandırmaz bu kollar sahibini. Kabarmaz bu avuçlar On ikisinden beri nasırlıdır. Fazla külfet istemez, Bol sigaramız olsun, Köfte, ekmek, domates yeter. Karımız, sevgilimiz yanımızda Başaltında şarap testisi... Dedik ya bugün pazar Belki genç arkadaşı "İlk defa güneşe çıkardılar", İsteriz bütün dostlar aramızda olsun; Kiminin Hanya'dan gelir selamı, Kiminin Konya'dan Sandalımız geniş değil, ne çare, Gönlümüz kadar. Ne yapalım bol şarabımız var ya, Onların sağlığına içecek; Gün ola harman ola!.. Anlarız biz de bu işlerden, Elimiz değdi de okşamadık mı, Şu "pür hayal" saçları ? Kim istemez "yâr"ı uyutmasını "sine" de Batan güne karşı, "Bâde" içmesini "Yâr eli"nden? Gözü kör olsun feleğin, Gelecekten umudumuzu kesmedik, İçimiz öylesine ferah... Son kadehlere doğru sorsun, Sesi en güzelimiz bizden: "Gam, keder ne imiş?" Yontulmamış sesimizle cevabı hazır: "Geç azizim, geç!" |
FATMA'YA
Bir gece kan ter içinde uyandım, Yüreğim çırpındı,kafesine sığmadı, Elimi hüzünle yatağın boş tarafına attım, Şimdi dua etsem sensizliğin sessiz kabuslarını çabucak atlatsam, Çok mu şey istedim senden, Başımı çevirdiğim yerde sen olsan. |
AŞŞKA
şu parlayan yıldızı mı tutsam zor, yoksa saçlarını mı? güneşe mi dokunsam elimi yakar, ellerine mi? hangi hasret bu kadar düşman aşka, hangisi bu kadar zalim? nerede Ferhat,nerede Mecnun? hangisi benim kadar çaresiz, hangisi çölün ortasında yalnız, ahh sevgili ben miyim gözlerinde mum gibi eriyen, ben miyim bu aciz. |
AŞK KABUSU
dün gece yine yari gördüm rüyamda ağlıyordu gözleri yine usul usul bu sabah aklıma girdi bir daha ağlıyor gözlerim yine usul usul güzel düşlerim kabus oldu bana yari görmek rüyada azap yaşatıyor dün gece yine yari gördüm rüyamda ağlıyordu gözleri yine usul usul seni hayal etmeyi özledim yar bir daha girme rüyalarıma kabus oluyorsun artık bana güzel olsun senli hayallerim dün gece seni gördüm rüyamda bir tac vardı başında papatyadan yarim dün gece rüyamda cennette güller laleler arasında ellerimde karanfil demeti hayalimde ela gözlerin yarim sen yine girdin aklıma ağlıyor gözlerim usul usul |
GÖZLERİN
Gözlerin bir an değse ruhumu sarsar derinden Biricik kalbim çırpınır çıkmak için yerinden. |
OKYANUS MİSALİ...
Okyanus misali bir aşkın hikayesiyim ben Nereye gittiği bilinmeyen dalgaların tutsağıyım Karaya vurmuş bir gemi var yüreğimde Yürütmek kolay değil… Bir yakamozun yalnızlığıyım ben Parlak ışıkları altında süzülen; O kör karanlık yakamozum Her suya vuruşunda “gör artık beni” diye haykıran bir yakamoz Bir geminin çaresizliğiyim ben Her dalga vuruşunda savrulan Her güneş vuruşunda eriyen Ve her güneş doğuşunda umutla bekleyen yalnız bir gemiyim Bir okyanusun dalgasına kapılan Aşkın hikayesiyim ben… Bilmiyorum nereye gittiğimi Anlamıyorum ne yapacağımı… Düşünki yukardan düşen bir kar tanesi Bembeyaz saflığı altında saklanan Çirkin, Büzülmüş. Sana doğru uçan bir kar tanesiyim Sense ağaçların meyvelerini verdiği bir yaz gününde Uçan saf bembeyaz bir martı… Her uyanışında sevdiğinin yanına giden Öpüp koklamak için sert rüzgarları aştığın Bir martının hikayesisin… O’nun her ellerini tuttuğunda Yüreğime kanlı bıçak gibi saplanan Yalnız yoksul bir dilenciyim Senin dilencinim |
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. dj deniz(formun aşığı) Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak.... |
Yelken AÇtim
Gerİde BiraktiĞim Onca Anilarimin Üzerİne Kocaman Bİr Yalan Yazdim Sende Kalan Acilarima Yaralarima Artik Yoksun Şİİrlerİmde Hayatimda Bende Kalan AŞkinda Kalmadi Artik Artik Yoksun Anladinmi? UnutuĞum SÖylenemez Ama Unuturumda Adini AĞzima Bİle Almam Bundan Sonra Sende Unuttun Zaten Daha Benden AyrildiĞin GÜn Bİtİrdİn!!! Yazik Nekadarda MerhametsİzmİŞsİn Daha YaŞayacak Bİr Kalbİ Can ÇekİŞtİre ÇekİŞtİre ÖldÜrdÜn Bİlİyormusun Artik Bendede Yok Merhamet Kendİn |
Nereden geldi bilmiyorum...
nereye gidiyorsun diye sordum.. Özlenen herseye dedi.. Aklima sen geldin. cünkü özlenen bir tek sendin... Eger insanlara bos elimi uzatir ve birsey alamazsam cok üzücü; Ama asil ümitsiz durum; Dolu elimi uzatip kabul edecek kimseyi bulamamamdir... Hic yüz vermedim günese bugün.. Resmini gösterip hava attim ciceklere.. Adini zipkinla kazdim gögün en yüksek yerine... Bir de SENi SEViYORUM diye bagirdim duydun mu? Hayalin hafizamdan |
Sana yıldızlar kadar yakin olmak isterdim, her baktığında beni
görebilmen için, sana bulutlar kadar yakin olmak isterdim, üzüldüğünde gözyaşlarını yağmur olup silebilmek için, sana sen kadar yakin olmak isterdim ki beni, seni sevdiğim kadar sevebilmen için |
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni
gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın. çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin. Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelya idin pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni de denizsiz düşünemedim. Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. İçimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni öylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle... Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda, patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin. Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı. Seni severken yorulmadım. çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin. Sevdim işte ötesi yok... |
Unuturum Dİyorsun
Unutabİlecekmİsİn? Ben Senden Bİr ParÇayim Atabİlecekmİsİn?hadİ Kopart ParmaĞini Kiyabİlecekmİsİn? Ben Senİn KestİĞİn ParmaĞindan Akacak Kan DeĞİl Gerİye Kalan Aciyim Dayanabİlecekmİsİn???? |
ölsem de kurtulsam
adaletsiz dünyadan, sahte insanlardan, bizi bu hale getiren insan denilmeyecek yaratıklardan, ne güzel ölmek hayata göz kırpmak, ölmek, kurtuluş demek. yaşamak, katlanmak demek. nereye gidiyor bunca emek, öl, kurtul, ne güzel ölmek. |
Bende kalırmısın lütfen
Sakladım sevdalarımı, Sevmeyi bilenlere.... Parangalarım artık, Sıkmalarda öldürmekte beni. Anlamlarında sarhoş olmak, Bakışlarında...... Bu akşam vaktinde... Bende kalırmısın lütfen.... |
Sana olan sevdamı
Sana olan sevdamı şiir yapayım dedim; Harfler kitap oldu da, sonunu getiremedim… Tek tek ekledim sevgimin damlalarını; Dünyayı sel aldı da, suyu bitiremedim… Kelimeler şenlenir, seni her andığımda Kalemler neşelenir, adını yazdığımda Kağıtlar uçuşurlar sevdamın rüzgarında Tüm harfler bitti fakat, seni bitiremedim…. Satır satır dokurum gönlümdeki sevgini Her satır arasında buluyorum ben seni Şiirlere işlerim hep, beni yakan buseni Mısralar tükendi de, seni bitiremedim… |
Aşk Destanı
ALLAH'ın en büyük sanatı sende Gönlümün dermanı devası sende Gözünü sevdiğim siyah gözlü yar Etme eyleme kıl beni bahtiyar Gökyüzüne bak aşıklar orda Sen yoksun ama sensin içimde Düşünceler kafes gibi zaman indinde Beyhudemi dolaştık aslan pençesinde, Cananı cansız yaşadık eğilmedik Günler geldi geçti biran gülemedik Biçare oldum sinada unutamadım Gönlümü aldın bu aşkı uyutamadım Tahammülüm kalmadı ben bende değilim Yılların yılı doldu nerdesin güzelim Bin yıl geçse zaman silmez adını Başkaydın yeni anladım tatını Sigaralar yetmiyor kendinden biçare Anlamalısın sevda yürümüyor avere Günler geçti için için ağladım Ama sen duymadın hep yerinde saydın Dediğin insanamı layık ettin kendini Nerdesin ey güzelim ben nerdeyim şimdi Ezanlar okunur karanlığın içine Seher yelinde bile sen varsın içimde Namazda, kalbim kabede aklım seninle Düşünceler zamanın bilmem neresinde Neyledin beni zebun eyledin kendine Girdaplar dönüyor zamanın pençesinde Ses ver sesine yiğit FİRİK'in Biraz olsun düşün derin derin Ben seni sevdim kuşkun olmasın Bu aşk böyle yerde kalmasın ALLAH'tan hayırlısını istedim İnşallah sen olursun tek dileğim. |
Kaçıyorum.......
Her kahve içişimde her gökyüzüne baktıgımda Hep seni hatırlıyorum hep seni O gökyüzünün maviligine her dalışımda Gözlerin geliyor aklıma dayanamıyorum Kaçırıyorum gözlerimi birden egiyorum başımı Yeter ki görmeyeyim o maviligi Her kahve yudumladıgımda gülüşünü hatırlıyorum O bütün kederleri unutturan yaşama sevinci veren gülüşünü Aklıma geliyor senin yoklugun atıyorum elimden fincanı Korkuyorum..... Kaçıyorum artık seni hatırlatan herşeyden ve heryerden Yürüdügümüz yollardan kaçıyorum Gittigimiz yerlerden kaçıyorum Seni hatırlatan herşeyden ama herşeyden kaçıyorum Çaresizce.... Bilmiyorum ne yapacagımı bilmiyorum.. Atıyorum sana ait ne varsa bende yırtıyorum O güzel fotografları yakıyorum ateşte Sanki seni bana unutturacakmış gibi geliyor Fotogroflarla birlikte yanıyorum Tutuşuyor sanki atan ellerim Alevlerle birlikte Ama unutamıyorum işte unutamıyorum Malesef biliyorum unutamayacagım hep acı cekecegim böyle Kalbimden atamayacagım seni Ve atamadıgım her an bin kere ölecegimi de Biliyorum.... |
yoksun...........
içi boşalmış koca çınarım sanki ufak bir rüzgarda yıkılıp düşeceğim yere senmişsin köklerim senmişşsin toprağım ışığım öyle dolduruyormuşsun ki hayatımı varlığınla yaşıyormuşum şimdi yoksun tutunmaya bile çabalamıyorum hayata esse bir deli rüzgar savursa sensizlikten kuruyan bedenimi olduğun yerlere filiz verirdim tomurcuk olur açardım yine bir gülüşünle uzağında dursamda yeterdi bana dokunmadan da tenine ruhumla severdim güneşin her doğuşundan batışına ayın her yansımasında seni hisseder varlığınla var olurdum yoksun........... yoksun........... nefes almak bile ağır geliyor bedenime bu bedende yok oluyor seninle birlikte |
Teselli istemedim senden
Sadece sar istedim yalnızlığımı *******ime dokun gizeminle Öpüşünle söndür yangınları Ne gel dedim yağmur gibi üzerime Ne git dedim biten mevsimler misali Bakışınla tüket ömür denen yılları. Bir ‘ben’ ol istedim sende kayboluşumda Tüm yarım kalanları sil istedim Yeniden başlat hayatı. Sadece ol istedim dualarımda Birlikte doğmak için sabahlara Tek tek toplayalım yıldızları Teselli istemedim senden Kirpiklerime hapsettiğim ‘suskun yaşım’ ol istedim ve gizli sevdamın adı Sev istedim beni umarsızca Kimse bilmesin istedim Karanlıktaki güneşimi.. Bir sen duy yeter sesimi Sen adam gibi adam Ben aydınlıktaki kara deli… Teselli istemedim senden… Sadece ol istedim yarınlarımda Uzaktan da olsa sev istedim... |
Yokluğunun Rengi Beyaz
“tüketilmemiş bir aşka dair”gelişini bana yaz diyordun ya... ellerim buz, tenimde ayaz neye deysem, nereye gitsem yokluğun beyaz uzun sürdü yüreğimdeki kış uzatsam ellerimi, eski bir otel odasından sesimi bulabilir misin bunca eskitilmişliğin arasından çarşaflara seriyorum sensizliği, sürahideki su kadar eskimiş ayrılığımız dönüşsüz gitmeler iklimindeyiz nedensiz bu ağlamalar zaman, yokluğunu büyütüyor, kapanmamış bir yara da... yorulmuş bir güneş gibi gözlerin kirpiklerinde şarapsı sarhoşluk bakmasam düşecekler, ıslak bir ikindi vaktine sorgusuz ince bir ney sesi gönül hânemde bardaklara dolduruyorum sensizliği rengi... beyaz. |
Bak şu tepenin ardına dostum,
Güneş doğacak birazdan gülümseyerek. Çekip gidecek gece,tüm kasvetini alarak, Yeni bir gün yeni bir umutsabahı başlıyacak. Sil gözünün yaşını,pes etme hayatın yokuşuna, Koş kırlara...kelebeklerle yarış kim tutarki seni? Kader deyip bağlama kollarını böğrüne,kelepçenmi var? Gülümse kendine ,gülümse herkese güneş kıskansın! Bastığın toprak gururlansın!attığın adımlardan, Şiirler yaz gözlerinle,gökyüzünün derinliklerine. Dudaklarında çiğdemler açsın,tatlı sözlerinle, Hayat devam ediyor...küsmek çare değilki derdine. Çek ipini kederlerinin! mutluluk darağacında sallandır! Sevvvv,sevilll...gönül limitinin alabildiği kadar, Dün yok,yarın belki,!bugününü yaşa bence; Göreceksinki o zaman,asırlar sığacak her anına. |
Ben camım mavi konakta
Her yağmurda damlaların yüzümü okşadığı camım Kışın rüzgarda bir tarafım donar, bir tarafım sobaya bakar Ben camım kırılmamış henüz İnsanların içerisini görmek için baktıları gözüm Rüzgarda titrerim, fırtınada sallanırım Ama yıkılmam hiçbir zaman, kırılmam Soğuk bir kış günü diğer tarafta konuşursun Buğulanır bir tarafım, görmeye aciz kalır herşeyi Ama bilirim orda olduklarını Ağacın rüzgarda savrulduğunu ama yıkılmadığını Denizin denizden çıksa da suyu geri döndüğünü bilirim Ben kırılmam kolay kolay Ne zaman sevdam bitse bu dünyada Rüzgar alır mavi konak, yağmur alır penceresinden Sonra yeni cam takılır mavi konağa, lekesiz ve saf Sevda yine biter, cam yine düşer paramparça olur Yenisi gelir lekesiz olur |
Her yer,
Her an Ve her şey büyülenmişti o akşam! ... Ateşe verilmişti en katı yasaklar! Şeytanın bir bildiği vardı sanki! Büyücü görünmez olmuş, Hipnotize etmişti duyguları bir vapurun güvertesinde. Ve şeytan aciz kalmıştı yasaklarıyla! ... Boğazdan esen serin bir rüzgar okşamaktaydı, kadının saçlarını. Belki de, esen rüzgara gizlenmişti büyücü. Ya da; Vapura eşlik eden martıların sesine sinmişti. Kim bilir? Ama; Her an, Her yerde Ve hep onlarlaydı... ***ürmüştü duyguları, Kızkulesi'nin gizemine. Bağlanmıştı artık duygular, büyünün gücüne. Karanlığa sinen romantizm ve Kızkulesi... Akrep donmuş, Yelkovan volta atmayı unutmuştu. Zaman durmuştu artık. Zaman ve her şey büyülüydü! ... Kızkulesine bakan kaldırımlarda, Birleşen ellerin ve Kızkulesine gömülen bakışların esrarı vardı. Sıcak bir bardak çayın buğusuna karışmaktaydı üşüyen soluklar. Ve titreyen dudaklarıyla bir aşk şarkısı mırıldanmaktaydı sevgililer... ''Gurbet elde bir başıma, Kimim var ki senden başka? '' Bir yandan, martıların eşlik etmesi söylenen şarkılara, Bir yandan da, Kızkulesinin hikayesi vardı düşüncelerde. Derin düşler canlanmıştı o akşam! ... Allahım! ... Hiç bitmeseydi, Hiç bozulmasaydı bu büyü. Ama! ... Teşekkür ederim büyücü! Büyülü akşam için! Her şey için! Teşekkürler! ... Seni seviyorum! ... |
Gizlerin.....
O derin gömüt, o mitolojik bilmece İç yollarının kayıp harita parçası Kaybolduğum labirent Derinleştikçe düşmeyi sevdiren uçurumun Gizlerinde Kelimelerin gizlenmesindendir suskunluğun.... Gizlerin... Gözlerindeki hüznü örtmeye çalışan kirpiklerin Duyardın seni çağırırdı hayat Duyardın; Sana seslenirdim, sesim yiterdi Gizlerin hep geceydi Güneş; sadece geceyi örterdi.... Sen; fırtınasını içinde saklayan bir limandın çapasını bulmak için açılan gemi tuzlu suyla vaftiz edilmiş balık ve ağır bir sistin kendinde kaybolacak kadar gizlerinde saklanıyordu öldürmeye korkan bir intihar... Sen; kendi yörüngesinde kaybolan bir yıldız Yaşamın; rüyasını kaybetmiş bir uyku Dişlenen dudakların ufak yarası; göz bebeklerin Sus! Konuştukça derinleşiyor gizlerin Korkma benden. Kendinden korkan hiçbir şeyden korkma. Soyun, bir tek gizlerin kalsın üstünde Parmak uçlarının sıcaklığı bir de Uzan yanıma uyu istersen Yakalarım uykundan firar eden düşlerini Ürkme benden Çünkü ben sana yeni hayaller getirmedim Kaçıyordum Gizlerinde saklanmak isteyen Yaralı aşkların firarisiydim Korkma benden; Ben hep yanlış teşhis edildim İçinin esrarını çözmeye değil Onu ellerinden içmeye geldim |
Anlatamadığım bir sevgi var içimde,
Sana karşı hissettiğim, Ama anlatamadığım... Karanlık odamı aydınlatan Güneşim oluyor sabahları, *******i ise penceremdeki ay ışığı... Dokunduğumda uçacak bir kuş gibi ürkek, Ve sanki kurduğum bir hayal Seninle gerçekleşecek... Anlatamadığım bir sevgi bu, Ne başı belli, ne de sonrası, Ne masum bir aşk, ne de bir günah... Anlatamadığım bir sevgi var içimde, Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim, Ve hatta hasret kaldığım, Ama anlatamadığım... |
Gizlice seviyorum seni
Kimse bilmesin,duymasın Yüreğimde saklıyorum seni Sen bile bilmiyorsun. Yüreğim yansada alevler içinde Ağlasamda seni her düşündüğümde Kaybolsam bile kadehler içinde Ben seni gizlice seviyorum. Açıklarda bir gemiye benziyorum Binlerce balığın benden haberi yok Denizlerin içinde kayboluyorum Denizin bile benden haberi yok. Gizlice seviyorum seni Tarifi imkansız duygular içinde Sen gözlerimin içinde,her baktığım yerde Ben gizlice seviyorum seni. Yolum hep çıkmazlarda Hikayem yalan kitaplarda Sürgün gibi diyarlarda Hep gizli kalacaksın yüreğimin köşesinde Ve bir gün gelip ben ölürsem Kendini bulacaksın benim kalbimde. |
Deniz gözlüm; sen son ümidim,
Elimdeki son mutluluğum. Kaybetmemeyi en çok istediğim. Yıllar neleri ***ürüyor insandan. Korkarım bakamam mazime, bilirim orda hep umutsuzluk, hüzün var. Sonrasını sorarsan dünya bana dar... Şimdi sen varsın deniz gözlüm. Tek düşündüğüm, en çok sevdiğim... Birgün bu sevda beni boğar mı? Boşver deyipte bırakır mısın ellerimi? Bakmaz mısın masum ve sıcak gözlerinle? Bırak sende unut der misin? Korkarım sevdiğim; gidersin diye, Bana ait kalbini başkasına açarsın diye! Korkarım esen rüzgarda açan çiçekten, Korkarım seni kaybetmenin bırakacağı yalnızlıktan. Bir gün gidersen ne yapacağım? Sensiz bu yarayı nasıl saracağım?... Hayat kısa değmez bir erkeğe derler ya; Sen nice hayatlara değersin.... Deniz gözlüm; Sana yazıyorum, bir an mutlu bir an üzgün. Sana içiyorum, elimde bir kadeh olsa. Seni görüyorum her gece rüyalarımda. Her geçen gün sensiz olamayacağımı, Sensiz yapamayacağımı anlıyorum... Belki özlüyorum, belki korkuyorum. Ama hepsi bir kenara, bilki sensiz olamıyorum Unutmaki DENİZ GÖZLÜM; SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM..... |
Sana yazacağım her kelime, her hece, her harf ve noktalama işaretinde seni anlatabilecek, seni hatırlatabilecek, yokluğunu unutmama yardım edecek bir kılavuz olmalı. Senden başka bir şey. En az senin kadar gerçek ve hayaline hayran olan düşsel dünyam kadar geniş... Öyle ki; her girdabına daldığımda çaresizlik deryasının, umarsızlığa umar olacak şekilde, beynimi kemiren nikotinsizliğime, bir deri bir kemik kalmış umuduma, ihtiraslarıma, sıkıntıma, yirmi iki yaşıma kadar ne varsa yaşadığım ve unuttuğum, darmadağın özlemlerim ve isyanıma, her şeyimle bana ve her şeyinle sana ve daha nice yaşanacak yıllarıma bir merdiven olmalısın...
Bunların hiçbiri senin umurunda olmayabilir. Öyle olmak zorunda da değil. Hey hat! Benim umurumda. Ve öyle olmak zorunda. Yaşadıklarımız belki yaşanması gerektiği gibi yaşanmadı fakat yaşanması gerektiği için yaşandı. Bu gereklilik senden veya benden kaynaklanmadı. Bu, içimizdeki hislerin aynı paralelde ve bir eksen üzerinde buluşmasıyla oluşumsal bir süreç haline geldi. Her yanıyla gerçek, her yönüyle aktif. Ve ne olursa olsun, sınırsızlığın sınırlarını çevrelemiş karanlığın en koyusu, gündüzün en sıcağı, güneşin en kızılı, çimenin en yeşili, var olan bütün güzelliklerin en güzeli. Görkemli bir sanem gibi. Elimde kalan ise şimdi, sadece bir avuç sevgi |
“Yalnızım çünkü sen varsın”
“gel” desen gelirdim gittiğin uzakta bendim dağ gibi bir ihanetten düştüm bu kendime son gelişim ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime kendimi suçüstü yakalıyorum ve kentsizliğimin isimsizliğini Araz’a uyak düşüyorum gözlerime senden düşler sürüyorum ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor bana en büyük tehdit yine ben oluyorum sonra bir durağa yaslanıyorum sonra bir kente ve sen gidiyorsun ben kanıyorum diyorlar ki “kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun” oysa “gel” desen gelirdim biliyorsun yorgun Haliç’e biraz inat biraz ihanet bırakıyorum ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum aklıma düşüyorsun düşüyorum düşünce üşüyorum azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum yalanlarımla bir hiçlikteyim beni içinden kaç ! bu kentte her yağmur kendini ağlar aklıma düşsen yalnızlık oluyorum ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir nerde, kimi üşüyorsun? artık kendini yakan bir ateşim kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz şimdi boş duraklarda yaslanıyorum boş kentlere oysa “gel” desen gelecektim gündüşlerime dönüşlerimde bakışın içiyor beni gözlerimden gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara uzaklığına uzanıyorum sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan yıkılıyorum şarkılara “kimseler biliyor” yalnızlık dostumdu şimdi korkum oluyor oysa “gel” desen gelecektim artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor güzartığı saçlarımda oynaşan sensizlik gözkarana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan kendimi yitirdikçe sana gidiyorum göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum uysal yalnızlıklar satın alıyorum gülüşümle ödeyerek ve içimde yalancı bir katil taşıyorum yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma cüzzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben kirli sözlerimi temize çekme oysa “gel“ desen gelecektim gözlerim ihanete ihbar taşıyor kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına sözü namluna sürmelisin şimdi en yaralı yanımdan vurmalısın beni çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam susuşuna kan döküyor gözlerim sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun oysa bilmelisin Araz’ım kimsenin içi görünmez ve hiç bulamadıklarını asla yitiremezsin bak şimdi aramızda sessiz kalıyor söylenecek bütün sözler her sabah akşam oluyorsun alnından ellerine damlıyorsun yüzündeki yağmurla iniyorsun kent’e içine dert oluyorsun kentin dışına yağmur yüreğinde dağılıyor kristal şehirler duvarların kan öksürüyor ve sen başkalarının gözlerini yüzümde aramamayı öğreniyorsun beni bir durağa yaslıyorsun beni bir kent’e gidiyorsun oysa “gel” desen gelecektim susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın en susmak ta neydi öyle sen en dinlerken biliyorum Araz’ım insan kendini bulmamalı, hep aramalı gittiğin yerden başlıyorum öyleyse gece cinnetlerimi de alıp yanıma denize bakmayı bilmeyenler bir gün mutlaka boğulur işte bundandır gözlerinden kaçışlarım siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı ? ben şimdi gurbetim içimde taşıyorum heba olsa da senlerce yılım oysa “gel” desen gelecektim ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden şairler ölüdür derler (inanmıyorum) ! en karanlık ceketimi giyiyordum ışığa kördüm çünkü şimdi ise güneşe ilerliyorum dirilmek için kimliği paslanıyor eski bir anarşistin gecenin kör gözünden utanıyorum hadi bana en militan kelimelerle saldır batır içime cümlelerini beyhude bir dehşet bırak bana hakediyorum gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime can kaybından ölüyorum cenazemde namaz kılacağım zan altındayım yalanıma inanıyorum yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin kinim kendime susuşum sana küsüşüm tüm dünyaya üstü kalsın ihanetimin “gel” desen gelecektim yine bir tren geçiyor içimden sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan süsle beni ey aşk! geçtiğin yerleri öpüyorum yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum dişlerindeki nikotin tadı terkimde sirenler ve ateş hatları içip sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla ve bir asansör kapısı önünde aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi ben habersiz gülümsüyorum yasadışıyım tutukla beni gözlerimden kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur öldü kanımdaki mürekkep balığı solumdaki sis’e intihar etti intiharlar bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek yaşamak için geç bir zaman ölmek için ise erken çok davullu bir senfoni sürçüyor dikiş tutmaz ayrılığımda kirpiğinden yapılma bir darağacına geceyi asıyorum yoksun bu yağmurlar ıslatmıyor beni bir durağa yaslanıyorum sensiz gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum “gel” desen gelecektim oysa kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor şimdi herkes biraz sen, biraz acı göğsümde bir vagon gizli sözler batıyor fırtınalar çıkıyor üstüme şakağımda intihar acemisi bir şairin delilik provaları arkandan uluyan kapılardan söküyorum kokunu yokluğunu kokluyorum yokluğunu yokluyorum çöz gözlerimi senden hadi! ücranda yak bakışımı gözlerine bekçi sevdam dünden ve senden kalmayım içine her düşen kendi keşfi sanıyor seni oysa sen melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin ve kendini acıtmak istiyorsun ama güller kendine batamaz bilmiyor musun ? 'gel' mi diyorsun ?... herkes kendi gördüğüne bakar peki hayatın rüzgârında kime yelkeniz ? kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu hadi ! en kanadığımız yerden susalım 'gel' desen gelirdim 'git' dedin ve gittin Aşka... Rüzgâra... Ayrılığa... Zamana... |
Sana bakıyorum;
seni aldatan bakışlarımla... aklından seni çıkarıp, bir başkasına kolayca sevda veren aklımla. sana bakıyorum; "söküp atamam..!" diyen "sensiz olamam..!" diyen yüreğimle. sana söylüyorum; seni aldatan dudaklarımla... sana yazıyorum; sensiz şiirler yazan bu ellerimle. kahrolası ben! sana bakıyorum.. utanmadan... hala seviyorum! hala seviyorum! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:19 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.