![]() |
denize bakıyorum
hırçın hırçın mı hırçın! insanlara bakıyorum! kendi hallerinde, aşıklara bakıyorum, başka alemlerde! ben; kendi halimde, acılarımla,baş başa sevgilimden değil, valla değil yalnızlıktan,yıkamadığım duvarlardan, öylesine sevgim var ki? yüreğimin içine sığmıyor! bu beni bile eziyor! sevdiceğim yok oluyor? 0nun sevgisi küçücük, kendine göre, var sevgisi! o kadar sevmemek lazım, yüreğini okyanus kadar vermemek lazım, ama o lanet olası yüreğine hakim olamıyorsun, sevginle alemi almak istiyorsun sevgilinin ayaklarına sermek istercesine, ama, sevdiğin seni okadar sevemiyor, seni kendi dünyasında, küçücük dünyasın da seviyor seni, farkında değilim, ezildiğini,farkında değilim beni bu kadar kendince sevdiğini hiç farkında değildim? bu kadar yok olup gideceğini! birtanem, canım, diyemedim ağız tadıyla, sarılıp saçını okşayamadım, gönlümce, tenini koklayamadım, yüreğimle, seni sen kadar sevmek mi? yapamam ki! yüreğimi aldatamam ki? yalan söyliyemem ki? "seni seviyorum" deyince, bende eziliyorum, kendi sevgimin altında, işte yıkamıyorum, bu lanet olası duvarları.. |
Seni özlerken öldüm ben!
Bir sabah cesedimi buldular Bir elimde resmin, Bir elimde mektupların.. Yapayalnız ağlarken gömdüler beni. Sana aşık vuruldum ben! Bir akşam hasretinle yolumu kesip yalnızlığın, Kurşuna dizdiler acımadan, Paramparça ettiler her yerimi ama, Yine de seni benden alamadılar. Seni yaşarken tükendim ben! Sana olan açlığım ve sevgim yedi beni, Açkurtlar misali. Şimdi ne seni ne beni yaşıyorum Kimse bilmedi bilmiyor ölüm nedenimi. Dağlar bile Dize geldi duyunca sana hasretimi Ve birgün belki süzülürsün içeri usulca diye Her zaman açık tuttum Hep kapalı olan yüreğimi |
Bu Gece Ağlayacağım...
Birazdan akşam olacak bitanem Yalnızlık aç kurtlar misali Üstüme çullanacak. Ben çaresizlik içinde Sana teslim olacağım Kör sağır *******e tutsak Sana mahkum yaşayacağım Özlemin devleşecek içimde Yüreğim titreyecek Ellerim soğuyacak sensizlikten Dudaklarımdan, şarkımız dökülecek Yarım yamalak, bir kez daha Seni sensiz yaşayacağım... Bu gece ağlayacağım sevgilim Hangi saatte bilinmez Kendimi bir kenara çekip sorgulayacağım. Ne yapmak istiyorsun, böyle nereye gidiyorsun deyip, Biraz da çatacağım. Hatırladıkça seni Sevdan kokacak evimin her yanı. Sensizliğin çaresizliği çökecek Kan gibi yüreğime Kahredecek yokluğun beni milyon kere... Bu gece ağlayacağım sevgilim Sen de benimle ağlayacaksın Uzaklarda bir yerlerde Biliyorum, biliyorum ki Yüreğin yüreğime değecek. Aynaya baktığımda Hep ben yerine sen olacaksın. Adını bile bilmediğim bu duygular için Sen de, sen de benimle ağlayacaksın... |
Sözlerimi gözlerinde tükettim
kimi anlamdı neleri çekip çıkardığım belki de boş bir çığlığın sesi. Kirpiklerinin pırıltısındaydı yakarışım. O gece gözyaşınla sessizce, sözlerim damla damla aktığında yanaklarına; dizinin dibinde uykuda düşlerimin kan teriyle çalkalanmışım. Faydası yok iç çekmelerin, ne gözlerde ne de sözlerde boşuna aramak; nağmesi tükenmiş bir şarkıda kalan son izimizi. Tılsımı bozulmuş bir aşktan bil ki kavuran kızıl alevler! .. Yakmakta ikimizi. Her ağlamanda sözlerimi işte uğruna can koyduğum gözlerinde tükettim... |
Yine camdayım
Buğulu camdan dışarı bakıp Seni düşlemek çok hoşuma gidiyor Sen yoksun yanımda artık Ama ben hayalinleyim Belki sen de beni düşünüyorsun şu anda Ama ne sen benden haberdar ne de ben senden… Yine camdayım O sessiz sokaklarda ikimizi düşlüyorum Böyle düşünmek Senin hayalini kurmak Çok ama çok hoşuma gidiyor Ama keşke hayalinle değil seninle olabilsem Bazen o ilk buluşmamız aklıma geliyor Sonra gülüyorum kendi kendime Ne kadar utangaç ve mutluyduk Bide son buluşmamız aklıma geliyor İkimizde çok mutsuzduk Ben yerdeki taşları sayıyordum Kim bilir belki sen de taşlarla uğraşıyordun Gözlerine bakmaya çekiniyordum Oysa ikimizde birbirimizi seviyorduk Nende böle oldu ki… Şimdi özlemenin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum Şimdi sensizliğin ne demek olduğunu daha iyi anlıyorum Artık bu acıya bu özleme dayanamıyorum Seni istiyorum yanımda Gözlerinin derinliklerinde kendimi görebilmek Ellerinle ısınabilmek istiyorum Kısacası SENİ SEVİYORUM ve ÖZLÜYORUM… |
Bir Mayıs aKsamı..
Beni benDen aLan Bir CevaPLa Daha Cok Sevdim.. AvatarDaki Gibi keLebek oLdum SevginLe uctum.. Kondum Sana.. Sevgim heP uZerinde SeninLe.. KeLebek KuLakLarında heP Sana FısıLdıyor DinLe baK.. "Seni Seviyorum" Diyor.. |
Aşk aşk olduğunda, Ve beni düşünmediğini düşündüğüm her zamanda, Yokluğuna yazılırım sevgilim, Yokluğuna gölge ekleyen bu şehrin, Yüzüme kapanan duvarlarına... Ve kışortasında, Aşk aşksa eğer bilirim, Yaşatmaz beni yüreğin, Başka bir yüzün aynasında... |
Terli
bir yürek gibi atan bilindik gölgelerin O en mavi tonu Diyeti önceden ödenmiş sevdaların Dudak kıvrımına oturan hüznün O mavi kırıntısı Bir bum kuşu nun sesinde gamzenin dalgasına yerleşen O mavi buğu Bilindik *******de Sessizliğin gizemi örterken üzerini teninin tam ortasında usul usul titreyen O mavi yim ben |
Sen nasılsan öyle gel,
Ben seni öyle severim. Düşlerini anlat bana…düşlediğin gibi. Yolunacak ayrık otları mı var bahçende… Al ellerimi. Korkma düşmekten sarı yapraklar gibi Ben seni tutarım. Nasılsan öyle gel.. dağıt saçlarını. Okşar tararım. Yüksünme karanlığına gecenin. Ben varım. Tükendiğinde çarelerin Al gözlerimi. Susturma yüreğini anlat seni dinlerim. Nasılsan öyle gel….. Ben senin kışlarını da severim. Hoşgeldin… hoşgeldin yaşanmamış baharlarıma. Sıkı tutunacaksan dallarıma SENİ BEKLERİM. |
Boğazın mavisinden
Kopardım iLk çiçeği... Martının beyazından, Çınarın yeşiLinden, TopLayıp Bir koca demet, YakLaşan geceye inat. Gün batışı Sarısına, İstanbul'un Sarıverdim... Seni bekLedim. SıcakLığını, Kokunu, Ve sesini, tekrar tekrar DinLediğim şarkıLarda Seni bekLedim, yoLLarda... Gecenin parmakLarı Ağır, ağır Koparıp aLdı eLLerimden Senin için topLadığım RenkLeri, Mavi oLan sevgiden çiçekLeri. Seni bekLedim. ŞüpheLer, KorkuLar, Ve göLgeLer kaLdı avuçLarımda GeLmedin... |
Seni ******* boyunca özlemekten başka elimden bir şey gelmiyor.
Ve gündüzlerim ; Yangın akşamlarından kalan küllerini savurmakla geçiyor. Benim için artık hayat bu, İzsiz, yolsuz, kılavuzsuz, Yangınlarla, Geçip gidiyor gençliğim, Bitiriyorum kendimi. |
Gitme yüreğimden sevgili
Silemem izlerini Zamansız yarınlarda solurum dertlerini Gitme yüreğimden sevgili Ezilirim hasretinle Ulaşamam engin mavi lere Gitme yüreğimden sevgili Kalırım karanlığa Erişmez *******im tozpembe sabahlara Parmak uçlarımda bile Dolaşırken deli sevdan Saçlarımın karasına Gizlenmişken gönül yaram Gitme yüreğimden sevgili Düşürme gözümden sevmeleri Yorma zamansız yeşeren kırılgan güvenimi |
Duygular bir isyandır.
Kimi zaman çığlık, kimi zaman gözyaşı... Düğüm düğüm bir şeyler sıralanır boğazına. Ağlarsın ağlayamazsın. Sevgidir, acıdır, umuda duyulan umutsuzluktur. Bütün dünya sığmıştır gözüne. Alabildiğine uçsuz bucaksız hissedişler içinde, zamansızlıklar içinde zamana çağrıdır içindeki. İstersin ama. zordur silip atmak her şeyi. Her şey yalnızlığındır, yalnızlık her şeyindir. Hiçbir şeyin kalmadığı zaman umudundur yalnızlık... Yalnızlık iki haliyle vardır yaşamımızda. Kimseli ve kimsesiz oluşuyla... İnsafsızdır, yaban ve de garip... Bir sonbahar yaprağının yalnızlığını yaşardık. Bilirim herkesler yalnız bırakır ama sen bırakmazsın... Oysa şu an öyle yalnızım ki dostum ne bir insan ne bir canlı hayatımda kimseyi istemiyorum bu yalnızlığımda... Oysa seni özlemişim ki ne bir sevgi ne de bir ilgi istemiyorum... Bir tek sen, bir tek senin sevgin, bir senin ilgin benim yalnızlığımı yok edebilir... Ve bana bugün, bu saatte, bu anda sana böylesine ihtiyacım varken. Sağır, kör, karanlıklar içinde bir başkasıyla değil, yalnızlığımla, kimsesizliğimle, sensizliğimle bekliyorum seni. |
Hoşçakal aşkım Yolun gülle, Yüreğin sevgiyle dolsun..! Bak... Nerelerden nerelere geldik... Şimdi biz bittik... Bir de başlangıcımız vardı Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz. Sor yağmurları kendine Kışları da sor. Baharları bana bırak Senden tek yadigar olarak. Adı belli, sonu belli idik. Soğuk bir mart akşamı idi Beni son kez öpüp gidişin. O an sadece yanımdan Karanlığa karışmıştı yansıman. Şimdi Yüreğimden git diyorsun Olur birtanem giderim . Yollar böyle uzun Aşk’lar böylesine vurgunken Giderim, son kez gözlerine bakamadan Giderim, son kez sarılamadan Uykusuz sabahlayarak. Pişman değilim Sevdim seni. Delice sevildim. Hayat seni yaşamamı istedi Yaşadım.. Ama keşke Yüreğinden giderken Ölüm beklemese başucumda. Yine de Yolun gülle, Yüreğin sevgiyle dolsun..! Sana en kötü sözüm bu olsun..! |
Gidiyorum
bütün acılarımı vurup sırtıma umutları bırakıp başucuna ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp şiirlerimi sarıp bohçama yüreğimin yangınına gidiyorum hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal gidiyorum gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum gidiyorum başımda gam gözlerimde nem bütün hatıraları bırakıp geride usulca çekip kapıyı ardımdan alıp başımı gidiyorum buralardan şafak sökmeden kimseler görmeden yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için hoşça kal suyundan çimdiğim dere kana kana içtiğim pınar sayki yaşamadım bu yerlerde nazlı çiçeklerini okşamadım baharın bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü çekip gidiyorum buralardan gidiyorum bir bilinmeze doğru hem yol, hem yolcu olmaya acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum bütün yıldızları takıp kanatlarıma bir kelebek gibi özgürlüğe gidiyorum Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde *******in zifiri saçlarında kaybolmaya bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime ne okuyacak bir şiirim gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi bakmadan ardımdaki uçurumlara alıp ***ürüyorum yüreğimdekileri de hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal |
Gün battı
Çoktan açtı gece sefaları hasret bahçesinin Kuşlar çoktan döndü yuvalarına Sulara selam veriyor akşamın hüznü Yağmurlar geldi ellerinde güllerle, Gelincikler geldi kapıma, kan rengi karanfiller geldi Sen gelmedin… Yelda *******de, Hercai menekşeler ortağı oldu düşlerimin Uzun bir türküyle düştü yalnızlığıma martılar Ayın sevdası geldi gelinlik göçmen bir kızın yarım kalmış bohçasıyla Kayan bir yıldızın gözyaşı geldi, elemi geldi, yası geldi; Sen gelmedin… Ümit kayığında kürek mahkumuydu hayallerim Sabahları önce resmin girdi bütün odalarıma Saçlarındı gölgesi mahzun ikindilerimin Adın yazılı kaldı sokaklarında gönül şehrimin Söndü hasret rüzgârından, vuslatın yanan mumu Erguvanlar geri geldi yaz ortasında, Erken sonbaharlarda sardunyalar geldi, Sen gelmedin… Kırık bir vazoda bıraktın can elmasımı ******* geldi, gündüzler geldi, türküler geldi, gemiler geldi, son trenler geldi, Sen gelmedin… |
Beden Titrer Yüreğinle Üşürsün
Ayrılık bir rüzgar olur da eser, Beden titrer, yüreğinle üşürsün... Hayaller üstüne bir gün sis çöker, Giderinle, durağınla üşürsün... Ilık nefesini arzu ettikçe, Hasretin ateşi basar gittikçe, Cananın yokluğu cana yettikçe, Ümidinle, merağınla üşürsün... Savrulur külleri yangın yerinin, Buz tutar yerini, aşkın narının, Ve o yarin doldurulmaz yerinin, Ümitsizlik çıkmazında üşürsün... Başında saçların kar beyazıdır, Seven kalbin se durmaya razıdır, Ölüm alnındaki kara yazıdır, Can verirken, yar dizinde; üşürsün... |
Çevremde oldugu gibi uzaklarda can parelenmiş
Oysa bir sevdiğim var beni anlayan anladığı kadar seven Yaşadığımız kenti hatırlarım mektupların kadar güzel anlamlı Beni sevdiğini bildiğim iki küçük gözleri vardı arada iki kelime söyledim sana Adına sır koyulan hoşuna gittiği kadar benide güldüren mutlu eden sözler Seni seviyorum koşulsuzca,yargısızca hayal gibi kurduğumuz beklentiler Seninle yaşamayı istediğim bir evim ölümüne gömüldüğüm kara toprakta bile izlerin Hatta ve hatta mezar taşımda yazılı olan bir kaç kelam senden izler taşıyan iyi sözler Seni seviyorum narin ellerini güzel gözlerini ben seni böyle severken sende beni sevdin Hepsi boş düş bir gerçek değil sadece istediğim sendin karanlıktan Dökülen yapraklar kadar sevgide aciz aşk nasıl düştü yangına Zaman zaman vardia usulü volta atardı işte böyle sevgide Düşlerim yokuşta aramıza bir giren uzaklık uzaklığında bende sitem Ruhuma işlenen sevgin adeta solgun bir gül oluyor sulanmak için İstek kalbine,güzelliğine,iyiliğine vurgun olan bedelsiz ölümüne sevgi Aşk kadar sana tutulsam işte ben işte sen öyle çık karşıma Sadece yaprak dökümü dökülen yapraklar kadar kurumuş Söylediğim iki kelime seni seviyorum kışın ısıtan kalbin kadar Sırlarını saklıyor gömüyorum benimle bir Sıcak iki küçük el dökülen yapraklar kadar narin bir beden Kendine küsmüş hayatın renkleri aşkın cilvesini güvende buluyorum Dökülen yapraklar yenilendi herzaman o son bahara küskün bahara özgü yaşamda Bir umutla ilkbahar dallarda bitti yeşerdi yine gelişine hasretle Yeni duygularla kesilen ağaç hiç bir zaman büyümedi Sadece ağaçtan eser koca bir kök gömülmüşcesine doğadan Ardında kalan dibine kadar batmış kara toprak ölümden arta kalan Dökülen yapraklar kadar hoştu sen ağacımı kestin yaşamdan Simdi sana büyüyor yeni bir fidan ve sırların kadar seni cok seviyor Seni seviyorum yaprağım simdi dallarımda sen büyüyorsun BEBEGIM::::: |
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga, Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya Dalga seven, kıyı sevilendir Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga, Ve döner hep geriye Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca İşte, ben de seni böyle severim Bir Kucuk yaGmur DamLam.. |
Bizim Sevgimizin Bir Adıda
baHar.. Cünkü mevSimLerden Bahar' da BasLadık.. aGacLar Ne GuzeL TomurCukLanır YeSerir... Sevgimiz Gibi.. baHaR dan Sonra yaZ geLir.. heR yer en GuzeL haLini aLır.. TıPkı Sevgimizin aLacaGı Gibi.. Renk Renk doLu doLu.. yaZdan Sonra Sonbahar GeLir.. aMa SevGimiz hep iki Mevsim yaSar.. iLkbahaR ve yaZ.. heR Zaman TomurcukLu heR zaman YesiL kaLacak.. o GuzeL GozLerin Gibi.. |
Karşiliksiz aşkinin zehrini taşiyordu bana
Kokusu sinmişti inatçi ruhuma, kitalarima, ellerime... Öyle çok öpüşürdük ki, Agzinin tadiyla yerdim yemeklerimi... Öylesine inaniyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdigine, Bir gün ansizin korkunç bir özlem duymaya başlamiştim Kim oldugunu bilmedigim birine... Şimdi agzimda karşiliksiz aşkin o aç tadi... Karşimda o... Yine hüzünlü, yine yenik... Ama eşitiz artik, Damarlarimizda karşiliksiz aşkin o zehirli kani... |
Kar kesti yolu
sen yoktun. Oturdum karşına dizüstü seyrettim yüzünü gözlerim kapalı. Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor sen yoktun. Karşında duvara dayanmıştım konuştum konuştum konuştum ağzımı açmadım. Sen yoktun, ellerimle dokundum sana ellerim yüzümdeydi. |
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan Seni arıyorum. Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle Ve bende var ettiğin o ben, can veriyor Seni arıyorum. Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı Oysa şimdi ne yana baksam karanlık Seni arıyorum. Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin Gözlerim boşuna deliyor *******i Tek seni bir kez daha görebilmek için Daldırıp ellerimi benden içeri Seni arıyorum. Ellerim içimde bir kan golüne batıyor Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi. Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor Ve senden uzakta verirken son nefesimi Seni arıyorum. Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak O, her şeyi yitirdiğim anda bulduğum Seni arıyorum. |
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben. Kalbim şimdi bir sokak çocuğu Kelebekleri göç etti gönlümün Issızlaştı hayat sanki Sanki, sabahı eksik şiirlerimin. Sanki, gecesi hep kanayan bir yara Ve sanki, artık hep kanayacak... Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim Çare yok, ağlayacak. Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Kapıları kendime ben açamadım Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım.. Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım. Savunamadım seni kimselere Anlatamadım seni kimselere Kimsesiz kaldım, En çok da sensiz... Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben.. Sana uyumak, Sana uyanmaktı hayat. Sıratını geçtim yaşarken korkmadan Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile Tek sen gitme diye Sonbahar oldum yaprak yaprak Ağaç oldum köklerimi unutarak Tesellisiz bir geceye fırlatıldım Kalbimi dar kafese kapatarak İçimdeki bir kanarya Hiç susmadan ağlayacak Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına Beyazında akladım bulutunun Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim. Bugün sardunyalarım da açmadı Belki de küskün renklere Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım Sensiz soluyorum anlayacağın Mavi mavi ölüyorum Duyuyor musun, orada mısın, Var mısın, yok musun? Bir tek şeyi unutma! Seni sevdim ben. Yanarak, yıkılarak Aklıma her geldiğinde ağlayarak.... |
Beni qüzel hatırla(!)
Bunlar son satırlar Farzet ki,bir rüzqardım,esiq qeçtim hayatından Ya da bir yaqmur sel oldum sokaqında Sonra toprak çekti suyu... Kaybolup qittim... Belki de bir rüya idim senin için Uyandın we ben bittim... Beni qüzel hatırla(!) Çünkü sewdim seni ben,herşeyini Sana sırdaş oldum,dost oldum. Yüzüne wurmadım hiçbir eksikliqini, Beni üzdün,kınamadın... Alışıktım wefasızlıqa,el oldun aldırmadım... Beni qüzel hatırla Sayfalarca mektup bıraktım sana... Söylenmemiş “Merhaba,,lar sakladım her köşeye Şiirler yazdım her qece,coqunu okutmadım. Sakladım qünahını,sewabını içimde... Sessizce qittim... Beni qüzel hatırla(!) Sana unutulmaz qeceler bıraktım. Sana en yorqun sabahlar... Gülüşümü,qözlerimi,sonra sesimi bıraktım Ne ararsan bir sewdanın içinde fazlasıyla bıraktım ardımda. Beni qüzel hatırla(!) Dizlerimde uyuduqunu düsün... Saçını okşadıqım,üşüyen ellerini ısıttıqımı... Mutlu olduqun anları qetir qözünün önüne... Birazdan kapını calan kişi olabileceqimi düsün... Şaşırtmayı sewerim biliorsun Bu da sana son süprizim olsun Şimdi,seninle yasanan qünleri atese weriorum. Beni qüzel hatırla(!) Gidiorum... |
Kulaklarım adını hiç duymamış
Ve hiç tekrar etmemiş, isminin ilk hecesini, Yalçın kayalarda akislenen seda gibi Düşün ki, Düşüncelerimde hiç olmamışsın sen Uğultusu avuçlarımda kalan rüzgar gibi geçmişsin. Ay ışığına hasret yakamozlarının vuslatıymış, Tam yerine ve tan yerine vuran o umutlarının gölgesi... Düşün ki, Bir sigara içimlik vakitmişsin, Ciğerime ecza diye dolan Ya da uğrak bir, giderlemeyen efkâr kahvehanesi... Düşün ki, Bardakta eriyen; ebediyen beklemekmiş, şeker sanılan Kırık bir sandalyeymiş umutlarımı yasladığım... Düşün ki, Bir uçurum dibiymiş, bakışlarındaki o mana Oyuncaksız kalmasıymış bir çoçuğun Ya da bir annenin yavrusuna hasreti... Düşün ki, Yanık bir Anadolu türküsüymüşsün, Çeşme başındaki güzel kızlara inat Ve inat, gurbetin tüm güzelliklerine... Düşün ki, Gam yüklü duvarda asi, kırık bir aynaymışsın Hep yarım, hep eksik, hep mahçup.. Ayna karşısında kırık bir bakış, Kaybolan diğer yarısındaki tılsım.. Bir yağmur olmuşsun Ve tanelerin düşermiş pembe düşlerimin düştüğü yere.. Düşün ki, bir orada bir burada Bir gurbette bir sılada İsminin yalın, yanlızlığımın çoğul halinde.. Ve arkasına saklanmış binlerce yürek O binlerce yürekten düşen..Tek bir düş Ve ılık bir nefesinde üşümüş... Düşün ki, Uzak hatıralarım kalmış sende Tek kişilik bir oyun Gurbete bir tren bileti Ya da yarası, Yarısından büyük olan yırtık bir resim... Düşün ki, Hiç olmamış Hiç çalınmamış bir beste Hiç tadılmamış bir zehir, Düşün ki, Hiç yazılmamış bir şiir... |
Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni?
Hisset! Hisset, Parmaklarına değen kağıdın içinde Dolaşan damarlarımı... Hisset damarlarımın, kanımın Seni aramak için Deliler gibi dolaşmasını... Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni? Dinle; duyuyor musun yüreğimin ritmini? Gönlümde esen rüzgârları dinle... Nefesimi tutmasam Gözlerindeki derin ovalarda titreyen Bütün yeşillikler kül olur, Sazlar büyür simsiyah, Kuruyan gözpınarlarında... Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni? Yazık! Mekanlar durduruyorsa seni. Ve yazık, kendini bağladıysan maddelere... İpsiz bir uçurtmayım ben... Ve kuyruksuz Saçlarının çizgilerinde süzülen... Rüzgârım sensin. Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim! Yüreğinde yer var mı? Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni? Ve bir kaynak suyundan oluşan derenin Üzerine düşen yaprak gibi; Düşürüyor musun gülüşlerini Ve öpüşlerini sesimin üstüne? Akıyor musun benimle beraber, Akıyor musun yıldızlara doğru? Yıldızlar... Yıldızlar neden böylesine vefasız? Neden her üşüyüşümde Lapa lapa yağıyorlar avuçlarıma, Neden eriyip kayboluyorlar? Parmaklarının ucunda şu an hissediyor musun beni? Bilmiyorum. Bilmek istemiyorum... Ama parmaklarının ucunda şu an ne olur hisset beni... Hisset! Hisset, damarlarımdaki kanımın, Seni aramak için deliler gibi dolaşmasını... Söylemiştim değil mi? İpsiz bir uçurtmayım ben...Ve kuyruksuz... Saçlarının çizgilerinde süzülen... Rüzgarım sensin. Susma ve sakın gözlerini kapatma, düşerim. Yüreğinde yer var mı? |
Sensiz geçen her günü , Yaşanmamış sayıyorum. İnsan bir kez ölür hayatta, Ben ise her gün ölüyorum. Fırtınalara gerip bedenimi, Yanan yüreğime su serp diyorum. Rüyalarım dönüştü , Kan ter içinde kabuslara. Kurtaramadım kendimi , Düştüm uçurumlara. Beni böyle eden,derin bir aşk yarasıdır. Saçımdaki yıldızlar onun hatırasıdır |
yaGmura..
Ne yapıyorsam, ne düşünüyorsam, hep senin için. Bir boşlukta gibiyim, Gidersen o boşluğa düşeceğim sanıyordum.. Sen varsın dayandığım, birtek 'sen' varsın.. Karanlık kokusu, yalnızlık korkusu var ciğerime inen.. Biraz sigara dumanı Biraz sevgimin acı veren yanı.. Sen varsın diyorum ya aslında yoksun. Sensiz olmaz diyorum ya, aslında sensiz yaşıyorum.. Bir de sevgin olmasa.. Beni yaşatan beni asıl boşlukta tutan derde boğan senin o masum sevgin değil mi.... |
Sana Hapis Bana öyle bakma durup durup Hapsine gözlerinin mahkumum biliyorum Gözden çıkarma beni Üşüyorum Sıcaklığın özgürlüğe değer desem inanır mısın Bin yaşam değişirim infazına dudaklarının Kelepçelesen beni bedenine Çaksan mıh gibi Çıkarmasan düşüncenden Firara yeltenmem Kanım akmaz Kurşunlasan bir duvara dayayıp Senin elinden olsun sevdalım Ölümüm Ve gülmem |
Gece Nöbeti
Daha az seviyorum seni.. Giderek daha az.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala.. Aramızdaki uzaklığın karanlığında.. ******* kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni.. Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az.. Ve zamanla.. Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Sevgilim sevgilim Yıldızları daha büyüktür bazı *******in Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da.. Artık daha az seviyorum seni.. Unutur gibi..ölür gibi daha az.. Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini.. Kolay değildi.. Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben.. Kaç acı birden imtihan etti beni.. Bir tek gece vardır insanın hayatında.. Ömür boyu sürer nöbeti.. Bu da öyleydi.. İyi ol.. Sağ ol.. Uzak ol.. Ama bir daha görme beni |
"kaan dobra'nın takıma yeni geldiği günlerdi aşkım
off ne alakası var şimdi deyip dinlememezlik etme, dinle bi kere. kaan dobra takıma yeni gelmişti. yalan söylemiyim sanırım antep maçıydı. maç neredeyse bitmiş. skor kesindi.. hoca maçın 89. dakikasında oyuna aldı kaan'ı sahada herkes çok yorgundu. bi tek kaan, civelek gibi koşuyordu sağa sola. ben de dahil herkes güler gibi bakıyordu kaan'a. aa kerize bak aa enerjike bak diye. ama hoca beğendi kaan'ın performansını diğer maçta daha çok yer verdi. bir diğer maçta daha bi çok. ve bugün kaan dobra, kaan dobraysa o 89. dakika yüzündendir. şimdi gelelim sadede. ben de ilişkimizi kurtarmak için 89. dakikada oyuna girmiş bir oyuncu gibi koşuyorum, çırpınıyorum. gör performansımı diye. sev beni diye..." |
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum Gelen sen misin diye Bir sarı saç görmeyeyim Yüreğim burkuluyor Ağlamaklı oluyorum Her şey bana seni hatırlatıyor Gök yüzüne baksam Gözlerinin binlercesini görürüm Bir rüzgar değse yüzüme Ellerini Düşünmeden edemem Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer Tadı senden gelir Yediğim yemişlerin İçtiğim içkilerin Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı Bu emsalsiz hüzün Seni beklediğim içindir Resmine bakamaz oldum Uykulardan korkuyorum artık Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada Ve şu saat geldiğin anda Durabilir sevincinden Zaman çıldırabilir Çünkü benim dünyamda Ölümsüzlük, seni sevmek demektir Bir çocuk doğmayı bekler Bir ağır hasta ölmeyi Bitkiler güneşi ve yağmur ve güneşi bekler Yalnız bir kadın sevilmeyi Ve düşün ki bir adam İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi Seni bekler Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi Sen gelinceye kadar Pencerem kapalı duracak Rüzgar gelmesin diye Artık perdeleri açmayacağım Güm ışığı girmesin diye Sonra kahrolacağım Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta Ve günlerce *******ce haykıracağım Nerdesin diye, nerdesin diye Bir gün bu kapıdan sen gireceksin Biliyorum Er geç bu bekleyişin bir sonu gelecek Yıllarca sonra Öldüğüm gün bile gelsen Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup Çocuklar gibi sevineceğim Kalkıp sarılacağım ellerine Uzun uzun ağlayacağım |
Her gece sen girersin rüyalarıma
Her gece sen... Paramparça olur uykularım.Karanlığın en koyulaştığı yerde kapının çalındığını duyarım.Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme.Sen yoksun...Kilitlenir dudaklarım gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni.Sen yoksun..Yalnızlığımı kadehlere doldurup tek başıma içmeliyim bu gece.Kırmalıyım kitapları evleri ateşe vermeliyim. Sen yoksun... Zaman gitgide uzar Altmış saniye bir dakika Altmış dakika bir saat Ve sabahın olmasına daha beş saat var Beklemek bir çeşit ölmektir Sen yoksun... Bu bana her gece binlerce ölüm demektir. Neden ayrılsın ellerimiz her akşam üstü?Gözlerime acı bir karanlık düşsün.Bir vapur alsın ***ürsün seni.Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım.Sen uzak bir körfezde özlemli, dalgın.Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların.Neden ay karşılardan yükseldiği zaman,başın omuzlarımda olmasın? Neden ellerin avuçlarımda değil? Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın? Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor.Bu yolların bir yerde ayrılması,uzayan kilometreler...O sefil, anlayışsız bakışları insanların.Dünya, o eski dünya değil Tanrı'ysa çoktan unuttu bizi.Şu uçsuz bucaksız evrende ne derdimizi dinleyen,ne de bir anlayan var sevgimizi. İki ömür değil,iki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız.Her şey aslında başka renkte.Vernikli eşyalar, vernikli yüzler..Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk.Yalan üstüne yalan,oyun içinde oyun... Her şey bir yerde anlamsız ve boş Gerçek olan şimdi senin yokluğun.. Senin varlığını özledim duyuyormusun?Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı.Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim.Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum.Seni soruyorum gelip geçene,'Görmedik', diyorlar.Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi,nasıl sevdiğimi bilmiyorlar.Volkanlar tutuşuyor,ormanlar yanıyor içimde. Her gece milyonların uyuduğu bir anda Devler uyanıyor içimde. Seni düşünüyorum. Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor.Bir ışık yanıyor çok uzaklarda,çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.Şimdi umutlarım,varılmaz uçurum diplerinde.Korkunç, karanlık mağaralarda hayallerim.Derin bir kuyudan su çekercesine,zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.Sen her zaman olduğun gibi yine o en güzel, en değerli...Benimse ellerim sımsıcak,dudaklarım nemli.Özlediğim herşeyimle kopup en yüksek tepelerden bir çığ gibi sana geliyorum. Sonra dağlar çöküyor ansızın Ağaçlar devriliyor Evler yıkılıyor Altında kalıyorum... Kırık bir heykel Parçasını arıyor her gece. Bir şarkı notasını... Bir tablo renklerini... Ağaç yapraklarını... Vazo çiçeklerini... Ve bir adam,her gece yollara düşüp,yana yakıla seni arıyor...Mağrur gözleri ıslak,ılk defa ağlıyor bu adam,'Gel ' diye,ilk defa yalvarıyor... Ben her gece,gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş,Seni düşünüyorum. Ve sen o saatlerde,benim görmediğim rüyaları görüyorsun. Bir böcek giriyor kafatasıma... Her gece sen Bir cinnet gibi Kanıma yürüyorsun... |
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
" O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle O daha az sever seni, Senin O'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... |
Dudak payı
Çay bardağında Bırakılan dudak payı Kadar bile Uzak kalamam Gözlerine Yakın olsun isterim Ellerime ellerin Yanındaki beton binaya Yaslanması gibi Köhne bir evin Seni bir çivi Gibi çaktım Çünkü beynime Ve toplayıp Bütün kerpetenleri Attım denize |
KIRILGAN
Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Göz yaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen Gözü kara cesaretimden Diyorlar:Bir yanı sarp bir uçurum Bir yanı çılgın dağ doruğu Oysa böyle yapmasam Nasıl korurum içimdeki çocuğu Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı |
Her Yağmur, Sen Olursun...
Her yağmur sen olursun yüreğimde Her ıslandığımda içimdeki sokaklarını hüzün kaplar, sel basar Ve ben & Ağlamalarım gözükmesin diye yağmurda buğulanır gözlerim Zihnim boş bakışlarım öteleri soluklar Ayrılığın boğazımda bin düğüm. Gönlümde hazan iklimleri Bir eylül sabahı gibi yalnızlığım. Şimdi neden yaşıyorum bilemiyorum. Sensizlik boğazıma geçmiş ip gibi İçimde sızı.. Gözlerimde ayrılığın acıları Yüzümde çizgileri Titreyen ellerime sözüm geçmiyor artık Titreyen kalbime teskin olamıyor hiçbir ümit şarkısı Oysa hiçbir acıda kalbim bu kadar ağırlaşmamıştı Hiç bu kadar koymamıştı Sessizliğim çığlık olur okyanus ötesi sevdama Yaslandığım yüreğin yok yüreğimde Senden bana bir ızdırap kaldı ki tarifsiz Zemheri bir fırtınaya gebe gelecek günlerim Yaktığım resimlerin değil,kalbim Yüreğim üşüyor,canım yanıyor Ne yalan söyleyeyim sensizlik bana çok koyuyor. Senden sonra& İçimdeki ağaçlar yıkıldı Yapraklar düştü Anlıma acı diye ayrılık yazıldı. Kapattı tüm baharlar kapılarını Gönlüme kalın kalın kilitler düştü Zaman sustu Yaşananlar bir düştü Kalemim ayırılıklara küstü Senden sonra&... |
Yalnızlığa dayanırımda
Bir başınalığa asla Yaşlanmak hoş değil,duvarlara baka baka Bir dost göz arayışıyla, Saat tıkırtısıyla Korkmam! Geçinip gideriz biz mutluluğa Ama; “Günün aydın olsun” diyen biri olmalı Bir telefon sesi çalmalı Ara sırada olsa kulağımda Yoksa zor değil hiç zor değil Demli çayı bardakta Karıştırıp,bir başına yudumlamak doyasıya Ama; “Çaya kaç şeker alırsın” Diyen bir ses olmalıya Ara sıra |
Bu gece hatıralarımın karanlıklarını gömüp parıldayan ay’ın aydınlığına, kendine doğru yürüyüşte yüreğim.. Şimdi odamda gecemin karanlığı, ortamın sessizliği, duygularımın yoğunluğu ve bir de uykuya direnen gözlerim var.. Hayatı ve seni buradan, sessizliğin ve sensizliğimin tam ortasından seyrediyorum.. , Gözlerimi kapattığımda ise sen, göz bebeklerimdesin bütün masumiyetin ve mahçubiyetinle... Senden uzaklarda yaşadığım bu şehirde, kalabalık insanların ortasında, tanımadığım insanların yüzleriyle, sesleriyle, değişik görüntüleriyle mutluluk kahkahaları atarken yapayalnız bir tek kendimi görüyorum… Bütün o insanların yüzlerini ve kişiliklerini kendi bildiği dilde okuyan, , bütün görüntülerden kendi resimlerini oluşturan, en çok orada olduğu sanıldığını hissettiğim anda bile aslında ulaşılamayacak denli uzak kalan bir tek kendimi.. Heyecan ve sevgiyle gülümsüyorum, şimdi seni sevip hissetmem için seni sahiplenmem gerekmiyor.. Yanımda olmasanda senin hayalinle paylaştığım bu odamda, seni hissetiğim kadar başkalaşıyorum ve duygularımın fırtınalarında baştan başa sen oluyorum.. Renklendirdiğim rüyalarımdasın artık, ordasın ve varsın işte.. Şimdi yüreğimle soluyorum seni.. Binbir kır çiçeğinin kokusu bahar bedeninde.. Hayatın bütün renkleri bir yaz güneşinden ödünç aldığın yüzünde.. Ay’ın ışıltıları yüzünde, rüzgarın hırçınlığı ise avuçlarında... Mavi denizlerin yosun kokuları her soluk alışında ve ilk kez acı çekmeden özlüyorum seni.. Her insanın ay gibi bir birinden farklı iki yüzü varmış, bir yanı aydınlık diğer yanı kapkaranlık.. Şimdi bir yanım çok aydınlık, apaydınlık… Acı verecek kadar aydınlık.. Seni bu aydınlıkta ilk kez görüyorum... Sen benim değilmişsin, bunu en çok bu aydınlıkta görüyorum… Benim olan sende hayat bulan ve tekrar bana yansıyan kendi kişiliğim, benim kutsal sevgim bunu şimdi daha iyi anlıyorum.. Senin sahibin kararmış gönlün, acıların, dününden bugününe ve yarınına miras kalan talihsiz karşılaşmaların, düş kırıklıklarınla dolu günlerinin siyaha bürünmüş halleri… Sen kendi karanlık yönlerini seviyorsun her kendine yol alışlarında ya da sevmek, sevilmek isteyipte sevilememenin veya sevememenin acılarından haz alıyorsun.. Sen kendini üzen duygularını, kendi karanlıklarındaki alaycı acılarını seviyorsun durmadan.. Ayrılmak, seni seven birisini tek başına terk etmek sorun değildi, yüreğinden acımasızca hançerlenip, bir takım duygularım kanlar içinde yere serildikten sonra.... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:31 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.