![]() |
Kimse Yok mu?
sana aşk demek istiyorum, lakin anlatamaz üç harf seni. anlatamaz üç harf bendeki güzelliğini. sana umut demek istiyorum. lakin anlatamaz hiç bir beklenti seni. anlatamaz hiç bir duygu bendeki -özel-liğini birde sevda diyorum sana. yaşattığın güzel anlar için ömrüme. ve de olabildiğine dokunabildiğin için gönlüme. şimdi hazandayız. bu mevsim pek müsait değil aşklaşmalara. ama girmek istemiyorum sırf ayrılık mevsimidir diye o ömrüme savrulan yaprakların günahına. şimdi hazandayız.. ama yinede geldim kapına. kimse yok mu? İrfan Bakırcı |
Koru Dudaklarımdan Gözlerini
yağmurlarla yaşarım ama dudaklarıma değmez ıslaklık. yağmurlar sade gözlerimden öper. dudaklarım çatlaktır. kimse öpemez. git... yağmurumda hiç bir sevda yeşillenemez. bak. yağmur yağıyor. ve yine gözlerimden öpüyor. çek yanağımdan elini ıslanmasın. koru dudaklarımdan gözlerini yanmasın. İrfan Bakırcı |
Lanet Olsun
elde var avuçta yok akşamlardayız. rakı şişesinde kaybolan. bu zulüm niye? bu ihtiras... bu yaşayamazlık. kan kusan sevişlerin koynundan çıkabilme umudumuz sıfırın altında kuzey kutpu. aişkar sefaletimiz ve riyakarlığa mecburi kalma zaruretimiz artık yüzümüzü allaştırmıyor. yırtılan bir pankart gibi suratlarımız. utanmaz arlanmaz. oy benim ömrüm. ******* ayaz. yaz da nereye kadar kapkara yüzle apak kağıtlara. rezilliğimizi YAZ KALEMİM KEPAZELİĞİMİZİ YAZ. artık utanmaktan bile geçtik ya. hiç bir durakta durmaz bu vasıta. yok olsa ne olur sanki eylül akşamları, yok olsa dört mevsim yedi kıta. elde var avuçta yok akşamlardayız. kimse sormaz, bilmez,yaralım. adı var kendi yok ihtişamlardayız. bu *******e bu *******e mecbur edenlere. gece yarısı koyup gidenlere bin kere lanet olsun...... İrfan Bakırcı |
Manasızlık Ummanı
gözlerim bi manasızlık ummanı... anlatamazki sana meramımı. anka kuşlarım vede yalancı kukumavklarım anlatır sana aşkına susuzluğumu affet pat diye düştüysem kapına affet bu gurursuzluğumu... İrfan Bakırcı |
Mecburen
bir akşam üstü vazgeçtim senden bir akşam üstü vazgeçtim çocukluk özlemlerimden. oysasağlam delillere dayanan bir aşktı bu. tek şahidinin bile olmamasını çocukluğumuza ver; haylazlığımızdan becerebilmiştik, elele tutuşmaları gizli bir operasyon niteliğinde kamufle etmeyi. inkar etme, o zamanlar pek ahlaksız gelsede; gazozu aynı şişeden içmeyi, ikimizde deliler gibi istemiştik. daha dokuz yaşındaydık, henüz büyümemiştik... hiç aklımdan çıkmadı ilk ihanetin. ilkokul sondaydık, aralıktı, koca bir teneffüsü Ayşeyle geçirmek zorunda değildin. hele o kalorifer peteğini, benden daha fazla sever gibiydin. belki biraz eskiydi ama; ağabeyimden kalan gocukla, istesen sende ısınabilirdin. belki ortaokulu senden ayrı okumamı, ihanetine bir misilleme sandın. ama babamı kaybetmiştik o yaz ve ben parasız yatılıda okumak zorundaydım... sensizlik çok zordu, alışamıyordum bir türlü. ilk, ortaikide genzim yanmaya başladı. her nefesimde seni seviyorum demeye çabaladım. burnum sızladı, yanımda arkadaşlarım vardı. utandım... orta sonda, gayrı resmi olsada, tam seni seviyorken okulun arka duvarına; türkçe öğretmenime suçüstü yakalandım. seni sevmenin suç olduğunuysa; yediğim tokatlardan sonra anladım. eğer aşk'ta acı çekmekle ölçülüyorsa; ben sana artık felaket aşıktım. lise başlarken okulunuza her gelişim, artık koca adam olmanın verdiği cesaretti. her ne kadar seni seviyorum demeye çalışsamda; bu *******i yatağımda kurduğum, bir sonraki günün hayallerinden ibaretti. senden gizli olsada seni seviyordum. adının yanına adımı yazıyordum. artık arkadaşlarımın yanında, seni seviyorumken utanmıyordum. biliyorum, sende biliyordun, seni seviyordum. ama tek sana diyemiyordum. bir akşam üstütdü... göhsümü gere gere, seni seviyorum demeye geliyordum kız meslek lisesine. yaşım onyediydi, kafam onyedi milyon. heyecanlıydım. ayaklarımı sanki hissetmiyordum. ama devrikte olsa, seni seviyorumlu cümleler kurabiliyordum. ve karşımdaydın. bana doğru gülerek geliyordun. geldin, geçtin, gittin. tutuştum, yandım, bittim... sen başkasının kolunda Turan emeksiz caddesini geçerken; ben işte o an çocukluk özlemlerimden ve senden, mecburen vazgeçtim... İrfan Bakırcı |
Memleket Havası
vanda yanık tezek kokusu, muşta tandır ekmeğinin o mis kokan buğusu, ve malatya pınarbaşında buz gibi soğuk su dururken; ne işin var istanbulda? turan emeksiz caddesinde yitirdiğin sevdiğini, gelmiş aksarayda ne arıyorsun. boş boş dolanıp, orda burda, diskoda barda sürtüyorsun. sonrada kurtlar sofrasından paymı bekliyorsun? ulan oğlum! sen vallahi kaşınıyorsun. sen liseyi bitirdin. tamam lise bitiremedi seni. ama böyle gidersen istanbul bitirir seni. daha kedi olamadan fare yakalamaya kalkarsan; tek şamarla patltırlar enseni. ne kadarda boş vaktiniz varmış. baban camiden, sen kahvedençıkmıyorsun. bulabildin mi papazın püskülünü? burası kahpe şehir evlat, yakarlar adamı. sonra babanda, imamda bulamaz külünü. dirini bırak; istanbul senin ölünü ölünü... akşamdan akşamaymış. zor bulursun şişenin dibini. obayramdan bayrama kıldığın üç rekatta, kurtaramaz ebeni. otmuş, günahı yokmuş, diyenlere sakın aldanma evlat, onlar kudurmuş kudurmuş. eşşek sudan gelinceye kadar diskolarda tepineceğine; adam olda köyüne su bağlat. bacılarının su taşımaktan eli ayağı tutulmuş. istanbulunda ruletler kırmızzıya dönerken; anadolunun bahtı karası unutulmuş. hele dönde köyüne bak, kaç eli nasırlı köylü güzeli mektep okumuş? hani sen anadolu çocuğuydun? hani mertlik, delikanlılık özünde vardı? anlaşılan yiğitliğin sözünde kalmış. vay be anadlu çocuğu! peki şimdi ne çocuğusun? dikkat et! .. yarın bir gün meretere düşer; köprü altlarında bilmem ne olursun. bunca sözümdende bir şey anlayamadıysan; bilet paranı vereyimde köyüne dön. istanbul kazan,sen çay kaşığı, ne kaybettinki neyi arıyorsun. bana sorarsan kaybolan kişiliğin. ama bu kafayla onuda nah bulursun... İrfan Bakırcı |
Memnunmuyuz
bayağı oldu tanışalı. ilk bakışmamızın ardından yıllar geçti. büyüdük bu arada farkındamısın. senin yanakların daha bi allaştı. daha bi hırçın yürümeye başladın. saati daha çok sorar oldun yanımdayken. demek senide aldı yaşama telaşı. yoksa memnun değilmiyiz tanıştığımıza. bakalım dudağımızdaki sahtekar tebessümmü yoksa içimizdeki yol ayrımımı kazanacak bu galipsiz savaşı. İrfan Bakırcı |
Mevsim Şimdilik Sonbahar
hoş geldin azda olsa umut lekeli dünyama. hoş geldin düş kırıklarının inşaa ettiği gönlümün kaba inşaatına. öyle pembe göründüğüne bakma duvarların, varı yoğu bir kat kuru boya. vede dökülmeye amadedir boyalar. yaşam garantisi ise göreceği şefkat kadar. gir içeri, çekinme, durma öyle kapıda. girene ardına kadar açıktır kapısı gönül dünyamın, çıkanada... çekinme gir. anahtar paspasın altında. çıkarma kırmızı ayakkabılarını, ilk zamanlar alışamazsın, yakar canını ayak bastığın toprak. öyle herkes dolaşamaz buralarda ben gibi yalınayak. eğer ki kalırsan; zamanla,sanada haz verir yanmak. gel benimle. bak işte burası umut ektiğim topraklar. bak buda onları suladığım küçük pınar, ve çağlayan her zerresinde gözyaşlarım var. anlayacağın bu toprakların semeresi, gözyaşlarımın onlara vereceği can kadar. şu an mevsim hazan her daim. sabret. gün olur baharlara gün doğar. bak şu gördüğün goncalar hep böyle boynu bükük kalmazlar. onlarada can verecek ağladıkça gönlümdeki pınarlar. sadece kal ve birazcık sabret. mevsim, şimdilik sonbahar. dur! .. nereye gidiyorsun? bu kadar çabuk mu sıkıldın, bu kadar erkenmi pes ediyorsun? ne olursun dur.... kararlısın galiba. peki git... yoo, sürgüsü yok kapının, o anahtar girmek içindi. çıkması kolaydır gönül hanemden. dur. birazcık umut yeşermişti. bari onuda al giderken. giyin üzerine umutsuz kalmayasın. birazdan yağmur yağacak gözlerimden. ıslanmayasın... İrfan Bakırcı |
Nasıl
bizki, kuruyan bir dala üzülürken, yas tutarken şakımayan bir kanaryaya, çiçeği bile dalında severken, kıyamazken koparmaya, kıyamazken dalından toprağından ayırmaya, kopuyoruz. ayrılıyoruz. birbirimizden gidiyoruz. söyle nasıl dayanabiliyoruz? İrfan Bakırcı |
Nasıl Bitecek
yalanlarıma ettiğim yeminlerim kadar safsın itiraf edemediğim düşlerim kadar gerçek bilmiyorum. bu kömür karası düş ne zaman ve, nasıl bitecek İrfan Bakırcı |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:40 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.