![]() |
Yolcu II
-Yol Vermedi Cihanım- Yürüdüm günler boyu hasretle, Yol vermedi cihanım, Soldu avuçlarımdaki çiçekler, Soldu avuçlarımdaki güller, Zaman düşünü düşüne düşüne bitti, Ben de bittim, güzel, bir kerecik elinsiz. Yol vermedi cihanım, Aleme yolunu sordum, Sırtını döndü cümle can, bana. Ey, hayranı olduğum, çiçek! Yerini kimse bulamadı, İzini Bir aşk esirleri Ayıkken gösterdi Bir de benim gibi Dert sefirleri. Şu dağları aşmak için vadilere indim, İndikçe mahlûktaki güzelliği bildim, Bildiğim doğrularla ilk basamağa geldim. Yol verdi de cihanım Dirildi soluk çiçeklerim. Vuslata yıllar kala Düştüm uzak yollara, Çıplak ayaklarımla... Aşk sensin, gerçek sen, Kâh yârini Kâğıt gibi kesen Kâh ince damarlarında gezdiren; Her adım bir dava/adı 'aşk' olan, Her çıkış yükseliş -kalbine varan- Varsın beni bu dağlar çürütsün, Yürüdüm aylar boyu hasretle. En büyük noktasında Şimdi ayaklarım, Ayağımın altında aşkım kantarı dağların, Ey, hayranı olduğum, çiçek! Nerdesin? Cismin hayal, tepelerde! ... Yüreğimde Yeni yeni hasretler doğar; Soldu hayalimdeki güller, İzini yanlış mı gösterdi Sarhoş aşk esirleri, Sarhoş dert sefirleri! Şu dağları aşmak için vadilere indim, İndikçe mahlûktaki güzelliği bildim. Yol verdi de cihanım Dirildi soluk çiçeklerim. Senin dağın büyüktür Çıktığım nice dağlardan, 'Tırmanmak' 'Sen' demek, 'Aşkın' demek 'Aramak' İşte, seni bulduğum cihan: 'Kalp' denir, küçüktür! Yollar buradan başlar, Burada biter; Dönülür nice sevdalardan, Nice yollardan. (Çarşamba,18.08.1999/00:38) Rıfat İlkaya |
Yorgunum
Unutamıyorum seni Bırakamıyorum İstediğim sen misin Aşkın mı Bilemiyorum Karmakarışığım Durgunum kırgınım Seni sevdiğimden beri Yorgunum Yine demek istiyorum Yüz defa bin defa Seni seviyorum Seni seviyorum Hala seviyorum Yanıyorum Nazar ediyorum Durmadan arıyorum Yorgunum Hayır! Hayır! Hayır! Yanılmıyorum Seni de sendekini de Ölesiye seviyorum Her vakit Allah'tan Aşkını istiyorum Gelmeni istiyorum Yollarda kalıyorum Yorgunum (1998) Rıfat İlkaya |
Zat-ı Muhterem
Zindanı da olsa aşkının şu son demlerinde verdiği, Dikeni kanatmaz, gül gibi sunduğun sevdanın beni. Sızsa yaramdan her çile, çiğnesen gururumu bile Kor ateşler ciğerimi çürütse, çürümez aşkım, gider ebede. Dinmez, dindiremez en zehirli okların sevda rüzgârımı, Eser de eser o, sen söndürmek istesen dahi yangınımı. Ki müterakkibim ağı olsa ne yazar! İçmişim zehri elinden, Sinem açık ölüme, bil seni nasıl sevdiğimi, cesedimi çiğnerken! Değilmiş zincirler tutacak da ayıracak beni cananımdan, Can çıkar mı ki canan gönül camımı kırmadan. Kırsan ne yazar; sevmişsem ben seni sevmişim, değil yüzünü, Tükürdüğün her yanım selle dolu, dinler mi acep sözünü. Ve dahi bilsen de kendince refikini, bilmezden beni evvel, Yaratan'dır silsileyi götüren; verilmiştir karar ve budur kavil. Düşsek dostlarla pazara, yiyelim birbirimizi, diyerek, Hak ortada, olan ola, sıra kadere gelecek! Gitsin sevdiğim kendi başı buyruğunca, bugünkü karar budur, Bulduğunda yarını, bulmalı karşında beni, Hakk'ın buyruğudur. Ben canımdan geçerim, yar bana vere gönlünü köle Hatta zehrini aşkın içerim, anda sırası gele. Zat-ı muhterem ömür böyle geçer bu yıllık, Yıl ki asırlardır çeker önüme seti, o da kiralık. (Perşembe,21.05.1998) Rıfat İlkaya |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:04 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.