![]() |
Lâbirent
Dünyayı küçücük bir odadan gözlüyorum; Odam, 'iğneli fıçı'... Keder,neş'e,sevgi,kin...Hepsini özlüyorum; Duygular, 'arap saçı'... Beynimde helezôni vehimler kuruyorum, Oysa,düz çizgiler çok... Aynaya her bakışta,bir boşluk görüyorum; Akılla izahı yok... Beynimdeki karanlık,ışığa göz yumuyor; Hiç Güneş görmemiş ki... Çözüm diye,ölümden bile medet umuyor; Oysa,hiç ölmemiş ki... Gün,batarken mağripten çapkınca göz kırpıyor 'Benimle gel' der gibi, Yolculuk zamanını suratıma çarpıyor Hep,alay eder gibi... Çan sesleri,ezanlar ve dualarla dolu Bir yere girmekteyim; Günah ağaçlarıyla tıkamışlar bu yolu; Sanki delirmekteyim... Beynimde; çivi-çekiç,yüreğimde; bir matkap Durmadan çalışıyor, Plâklar paramparça,boşa dönüyor pikap; Ebed'e alışıyor... Bataklık kenarında,bir 'felsefe sorusu'; Boynu bükük bir kamış, O çamur deryasından umudu; bir yudum su! .. Çaresiz,çok susamış... ............................. Dünyayı,kör gözlerle,odamdan görüyorum, Odam; 'iğneli fıçı', Uçsuz,bucaksız çölde,hep suya yürüyorum; Lâbirent, 'arap saçı'... (2007) Ünal Beşkese |
Lôdos Balığı
Not; Güçlü lôdoslar,küçük balıkları sersemletir.Dalgalarla yarı baygın,bilinçsiz bir halde sahile sürüklenen balıklar,bazen elle bile toplanabilirler. Ancak,etleri çok gevşektir ve makbul değildir... ' 'Seni ilk gördüğüm sahildeyim; Lôdosun uğultusu kulaklarımda, Gözlerin yine kıyıya vurmuş...' Ben,hep o uğultularla sağır kulaklarım, Amaçsız kulaçlarla Denizlerin dibinde seni arıyorum. Suda kabarcıklar görürsen; Soluklarımdır,yaklaşma! Ve bir bulanıklık sararsa etrafını; Kinimdir,soluma! Yakamozlar...Hele onlar... Onlara hiç dokunma; Onlar benim anılarımdır,fânuslarda sakladığım Bırak,temiz kalsınlar. Sen,yine gözlerinin dışında yaşa, Aç balıkçılar için nefes al, Bırak,arayım seni hep Ama hiç bulmayayım... Sen,bana gözlerinin dışıyla baktın hep, Bense,gözkapaklarının içini istemiştim... Oysa,neler verebilirdim sana... Sevgimden bir akvaryumda Sana bahar çiçekleri açan yosunlar getirirdim, İyot kokan bir hava bulurdum isteseydin; Akvaryumda saklanmazmış 'lôdos balıkları'... Belki seni yine uğultulu bir lôdosta O kıyılara vurmuş göre bilirim, Deme 'bir selâm bile vermeden yürüdü', Belki bir bakar,belki hiç bakmadan geçebilirim; Alnımdaki boşluklar,üç yaşdaha büyüdü... (1962) Ünal Beşkese |
Mahkeme
Alın yazım; SANIK, Tüm yaşantım; TANIK, DÂVÂCIyım beyler.... (1962) Ünal Beşkese |
Mahkum
Duruşma sona erdi; Sana mahkûm edildim. Cezam 'sürgün' olmasın; 'Müebbet'e talibim... (2006) Ünal Beşkese |
Malaga'lı Kankvah
(Bilmem,küçükken bir masalda mı dinledim,bir kitapta mı rastladım,yoksa ben mi uyduruyorum; Malaga,İspanyanın güneyinde bir yermiş ve ora bahçelerinde kocaman yap- raklı,şatafatlı bir çiçek yetişirmiş: KANKVAH veya KAHKAHA ÇİÇEĞİ...) Sen, Kahkaha çiçekleri yetişen bir diyarda Yağmurlu günlerde bazen,gülümseyen bir gonca gibi yüzün Ve ekseri,kötümser ışıklarında gündüzün Tozlu yapraklarınla Kavrulmuş bir çiçeksin. Sessizce sevilip sevmeyi Ve yalnız gözlerinle gülmeyi Bilmezsin. Bütün günler ve ******* Uyunurken...Ne mümkün, Uyunmazken düşünülürsün; Değmezsin. Malaga, Çok uzaktır benim evime. Gidemem; Ayaklarım bağlıdır seni tanımanın zincirleriyle, Çağırsam Gelmezsin. Sen, Malaga kankvahlarının en küçüğüsün Ve kır çiçeklerinden olmayı Beğenmezsin. Bütün son vapurlarda, Bütün geceyarılarında Karanlıkta birden açılıveren Kankvah'ım, Bilmediğim Malaga akşamlarını yaşarım penceremde; Uzaksın, Görmezsin. Gözlerimdeki o çiçeklerde yaz *******i Kırağı gibi damlacıklar belirir; Herbirinde aldatılmanın kahrı Ve bir yalan rüzgârıyla uçup giderler, Kapamak isterim gözkapaklarımı, Atmak isterim o bitmiş çiçekleri gözlerimden; Gitmezsin... Sonum gibi korktuğum çiçek, Sonum kadar sevdiğim çiçek! Tut ki herşeyimsin benim Her zerresinde hayata bin kin duyduğum çiçek, Uzak iklimlerin çiçeği, MALAGA'LI KANKVAH! ... Kahkahalar duyarım ardımda, Dönerim; Gülmezsin... (1960) Ünal Beşkese |
Mavili
Bir ses asılı kaldı kulaklarımda; Sevda dolu,nağmeli, Bir gülüş serpildi içime; Pembeli,eflâtunlu hâreli, Ve bir sîma,çakıldı,kaldı yüreğimde; Papatyalı,karanfilli,lâleli... .................... Ahh! İllede mavili,ille de mavili... (2007) Ünal Beşkese |
Medeniyet Dediğin....
Batı'da 'insan hakları' var, 'Demokrasi','Teknoloji','Zenginlik' var, İnsanlar çok medenî. Ancak,Bu düzeye ulaşmalarının nedeni; Başkalarına ödetilen diyet, 'Sömürü', 'İşkence', 'Tecavüz','Ölüm'... Bu mudur 'Medeniyet'? ..... (2003) Ünal Beşkese |
Mektup
Bir mektubum ben Sana gelen; Hiç duyulmamış sözlerle, Hiç yaşanmamış bir sevgi anlatan, Pembe parşömenlere îtinayla yazılmış Ve..... Hiç okunmadan atılmış.... (2008) Ünal Beşkese |
Melekler Günahkâr Olduğu Zaman
Bir zâlim sevdâydı,boynumu büktü, Taş gibi,kor gibi içime çöktü, Yüreğime hüzün sağnağı döktü Yaş olup,gözüme dolduğu zaman. Umudu,gönlüme gömdüm,sakladım, Bu yıl da,hüznüme hüzün ekledim. Cemreler düşmedi,boşa bekledim Baharlar açmadan solduğu zaman. Sensiz öksüz kalmş,harap bahçeler, Firkatin acımaz,beni kahreder... Belki,ancak bir an vuslata erer Gönül,hayallere daldığı zaman... Senin yıldızını gecemden sildim, Boş bir karanlığa mahkûm edildim. Ben,seni kaderim,ecelim bildim Yıldızlar,yerini bulduğu zaman.. İsminde öyle hoş nağmeler var ki, Gönül başka beste neden arar ki? Şarkılar,makamlar neye yarar ki Kemanlar,hep “hüzün” çaldığı zaman? Kader,hükmü “hicran” biçmiş demektir, Gönül,yine “hüznü” içmiş demektir. Sevdâların çağı geçmiş demektir; Melekler,günahkâr olduğu zaman... (17/01/2008) Ünal Beşkese |
Meyhane
Bir dumanlı hava,kısık soluklar, Buğulu cam,ardında ıslak sokaklar... Sarmaş-dolaş gözler ve kör ümitler, Nazlı gelinler gibi beyaz kadehler Öyle bir sihirle dolu; İçtikçe yaşarız,yaşadıkça ölürüz, Kadeh kadeh içeriz hatıraları. Değince dudaklara bu sihirli kadeh -Çözülür de içimizdeki bağları- Dağıtır demet demet eski hatıraları. O, herbiri bir masal taşıyan hatıralar... O,herbiri bir ömür yaşıyan hatıralar... O kadehteki sihir bilmem ki nedir, Giden sevgiliden bir haber verir. Rakı sofrasıdır bu,elem yakışmaz; Ağlatmaz bu haber bizi,güldürür, Güleriz,bu gülüş bizi öldürür... Sonra birden titretir o dumanlı havayı Fî tarihinden kalma bir sevdanın şarkısı, Bir mısra dolanır dudağına yarım-yamalak, Ölsen,çatlasan gelmez arkası. O yarım mısralar,ne şiirlerdir, Ne anılarla doludur herbiri; Ne,sevgiliyle geçen o renkli günler, Ne,şarkılar kadar ahenkli günler Ne veda sahneleri,ne vefasız sevgililer, Neler yaşarız o yarım mısrada,neler... Değildir içkinin sarhoşluğundan Dilin dolaşması,ellerin şaşırması, Kime sorsan; gözlerin yaşarması Bir pişmanlık acısından değildir. Bir yağmur bulutudur o kadeh, Ne getireceği hiç belli olmaz; Kahkahalarla güler de içen, Derdinden öleceği hiç belli olmaz. O kadeh,o bulut,o meyhane havası Âşinasına âh! ...Ne hoş gider. Ayık gelir gelmesine de kadeh, Değince dudaklara hep sarhoş gider. Coşar,içeriz-içer,coşarız, Öldürür bizi bu,ama yaşarız... Tekrar tekrar geçeriz hatıraları, Kadeh kadeh içeriz hatıraları (1961) Ünal Beşkese |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:36 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.