www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Ayhan Yavuz Açıkgöz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=139264)

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:33 PM

Güneşe de Sana da
Yanan yüreğimin acısını
Yollara döktüm
Saklandım hudutlarında bir serseri gecenin
Selâm vermedi güneş
Küstüm
Güneşe de
Sana da

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:33 PM

Güneşin Doğduğu Yer
Seni seviyorum güneşin doğduğu yer
Berdel olur rüyalarım seyrin uğruna
Ket vururum yerçekimine dünyanın, üzerinde gözkapaklarımın

Destur beklerim fizyolojiden, destekçimdir psikoloji...
Yengeçler şâhid ritmine heyecânımın
Nefsimse, şehîd bitimine
Islaktır sabahlar, yanar gibi çöl gecesi korkusunda
Baskınından bir Bedevî sürüsünün
Baskınından bir çöl gecesi korkusunun

Gerilim sıfır, akım sıfır, fer yok gözlerimde
Baksa da parlamaz, parlasa da sen göremezsin
Kulaklarım, tan ağaran kale zincirleri şakırtısıyla beydebâ
Dilimde asit yağmurlarının tadı
Gökyüzü kızıl, gün perşembe

Seni seviyorum güneşin doğduğu yer
Seni seviyorum
Ve seviyorum boşvermişliğini
Saçlarımla dokunan halata dokunmadan
Bilmeden üzerime kaç asrın devrildiğini
Ve sevmeden battığın yeri
Batmak istedim senin gibi
Boşvermiş...

Çanak çarkı germek bileklerime
Halatlara inat
Yüz çevirirken galaksi eksenine dokuz cepheden
Ve her cephede devrilirken kuru kan hendeklerine
Ve de ıslanırken yağmurlarda 'ceh' gibi
Başak verememek koyduğu hâlde
Koyduğu hâlde sana dokunamamak

Seni seviyorum güneşin doğduğu yer
Anam kadar...

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:33 PM

Gürbüz'e Ağıt (Isınsın Soğuk Bedenin)
Örterdim üstünü günde kaç kere
Yanardım kardeşim üşüyor diye
Gözüm kan çanağı, gözyaşım dere
Her gece aklıma düşüyor diye

Gel de gül, ısınsın soğuk bedenin
Gürbüzüm bak hâli nice 'ede'nin

Dağlarda çiçekler Gürbüz kokuyor
Mektepte çocuklar Gürbüz okuyor
Kadınlar tezgâhta Gürbüz dokuyor
Gürbüzüm ilmekte yaşıyor diye

Gel de gül, ısınsın soğuk bedenin
Gürbüzüm bak hâli nice 'ede'nin

Ağladım bedenden nefsimi soydum
Uzandım toprağa, Gürbüz'e doydum
Set kurdum, önüne Gürbüz'ü koydum
Gözyaşım gönlümden taşıyor diye

Gel de gül, ısınsın soğuk bedenin
Gürbüzüm bak hâli nice 'ede'nin

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:33 PM

Güvercin
(Sevgili dostum Sebahat Ütük'ün ricâsı üzerine, 'Kevokê' şiirinin Türkçe anlamı...)

Gözüm üstüne
Hoşgeldin yüreğime
Her an
Susuz kalan yüreğime
Hoşgeldin
Ey yüreğimin suyu

Söyle ey güvercin
Hikâye
ve
Geçmişi söyle
Ateş var yüreğimde
Ey yürek satan
Bu heyecan
Ne hoş
Söyle ey güvercin
Susma

Ben talebeyim
Sen haksın

Ben kapıyım
Sen başsın

Gitme
Bak bana
Ve kal yanımda, devamlı
Ben sensiz yalnızım
Gel
Yüreğime
Ey güvercin

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:33 PM

Güzel
Gözlerin hançer sokuyor
Hâl kalmadı bende, güzel
Dudakların gül kokuyor
Hapsediyor tende, güzel

Yabancılar öz oluyor
Yandı yürek köz oluyor
El deyince söz oluyor
El demeden sen de, güzel

Söndüremez nârımı kış
Buzul denizlerden akış
Yetti bana bir tek bakış
Vuruldum görende, güzel

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:34 PM

Hakk'ı Sev
Ölümün adına soğuk su dedim
Boşalttım ırmağa yürüdü gitti
Bu muydu acaba doğrusu dedim
Söyleye söyleye doğru da bitti

Kazayla doğmuşum kazada öldüm
Her yolun sonuna ben miyim çukur
Ne hayırsız çıktım ne kuru döldüm
Beterden beter var buna da şükür

Yüzüme gülene kaş çatar oldum
Bu halim beni de tedirgin etti
Doluca kaldırıp boş atar oldum
Yalnız sana değil bana da yetti

Tavşan dağa küser dağ beştaş oynar
Dağda taş eksilmez gönülde keder
Sözler eylem yapar kaş-göz-baş oynar
İnsan ne ederse kendine eder

Gözümde yaş değil ışık var gayrı
Bir zaman ağlatan derdine yansın
Gem vuran sazıma diyardan ayrı
Kaybolan mızrabı bana dayansın

Bir uçsuz ummanda salmışım gibi
Yüzdüm çılgınlarca nehr’olup azdım
Tunç köklü ağaca dalmışım gibi
Yaprağa adımla “Hakk’ı Sev” yazdım

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:34 PM

Hakk'ın Takdiri
Sesinden uzağım nefesinden men
Aklımı çığlıklar alıp geçiyor
Dönmüyor yalanın tesine dümen
Gözlerin bakmıyor benden kaçıyor

Akşamlar, akşamlar, ne de karanlık
Görmüyor hiç birşey zavallı gözüm
Hissetsem elini yalnız bir anlık
O vakit ağlardı sazımla sözüm

Bir türlü uykudan nasip almadım
Yanmadım yıllarca hiç böylesine
Hiç sevdâ çekmedim, yalnız kalmadım
Hiç şiir yazmadım ben öylesine

Pâdişah olsa da sefil olsa da
Bir karış toprağa girer her diri
Her günüm ah ile, dertle dolsa da
Bu imiş demek ki Hakk'ın takdiri

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:34 PM

Hakk da Sever
Nefis senin özün değil
İster öğül ister döğül
Sevmek boynun borcu oğul
Sen seversen Hakk da sever

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:34 PM

Halil ile Handan
Handan'ın aşk eşiğinde
Kırkbin fidan dikti Halil
Yavrusunun beşiğinde
Ne ağıtlar yaktı Halil

Kalbi eridi duyanın
Zehiriyle bir çiyanın
Handan'ına göz koyanın
Ciğerini söktü Halil

İnip attan kaldı yaya
İçin çekti bakıp suya
Handan'ım yeşerir diye
Tohum tohum ekti Halil

Handan yağdı, Handan doldu
Handan düştü, Handan soldu
Halil de bir Handan oldu
Handan gibi aktı Halil

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:34 PM

Halil ile Handan (Ey Gözyaşım)
Ey gözyaşım...
Ak akabildiğin kadar...
Ama...
Eğer anlatacaksan sorduklarında,
Halil'in sevdâsını...
Handan'ın gözyaşlarında boğulan...

Hani kaçmıştı ya Handan,
Bir arsızın zulümâtından,
dağlara...


Bir arsızın,
Halil'in yokluğunu fırsat bilip,
göz koyan Handan'ın saflığına...
ve hiç ağlamamış bugüne kadar,
sevmemiş...
bir arsızın zulümâtından...
O gun hiç bu kadar yakmamıştı güneş,
Ve batmamıştı eline kayalar,
bu kadar sert...
Dağlar bilr arsızdı o gün...


Ardından gelen saflık düşmanına mı,
Eline ayağına batan taşların acısına mı,
Bağrından ayırmadığı Yusuf'unun feryâdına mı,
Yoksa Halil'in gümânına mı,
Neye yansındı Handan?


Eve vardı Halil...
Handan'sız,
Yusuf'suz,
Boş eve vardı Halil...
Ciğeri Yandı Halil'in...
Zîrâ,
Bugüne dek ondan önce Hiç çıkmamıştı Handan...
Ciğeri yandı Halil'in...
Zîra,
Bir zâlimi koşarken görmüştü dağlara doğru...
Kovalar gibi bir mazlumu...
Sol tarafına koyarak elini,
koşarak peşine düştü Halil...
Koşuyor Halil...
Koşuyor zâlim...
Ve koşuyor Handan...


İşte bir çukur!
Ne de derin Yâ Hayy!
Vay anam vay!
Etrafından dolaşsa zaman,
Üzerinden atlasa can kaybı...
Ne de derin Yâ Hayy!
Vay anam vay!
Önce can...
Önce can, dedi Handan...
Önce Yusuf'u atmalıydı çukurun üzerinden...
Sonra kendini...
Öyle mi yapmalıydı?
Ne yapmalıydı?
Evet yapmalıydı!


Attı minik Yusuf'u Handan...
Önce yavaş yavaş sesi,
Sonra birden nefesi,
kesildi Yusuf'un...
Kahrolsun dedi, Handan!
Kahrolsun!
Oğlumu çukura düşürten şehvet,
Kahrolsun dedi, Handan!
Kahrolsun!
Bizi bu hâle düşüren arsız, Yâ Rabbî...


Yankılandı bedduâları Handan'ın, tüm dağlarda...
Ama...
Boş döndüler geri...
Getiremediler minik Yusuf'u...


Sus Yusuf sus...
Ağlama...
Oraya da uğrar elbet,
Adaşının düştüğü yere uğrayan,
şen kervan...


Koşuyordu Handan...
'Irzımı kurtarıp, geri dönerim oğlumu almaya' diyordu...
İnşaallah...
Koşuyordu Handan,
koşabildiği kadar...


Ve çöktü zâlim bir taşın dibinde,
yüreğini tutarak...
Belli ki dağlar, zâlime de arsızdı...


Koşuyordu Handan,
bilmeden öldüğünü,
peşindeki zâlimin,
tutarak kalbini,
acı içinde...
Koşuyordu Handan,
geri alabilmek için Yusuf'unu,
ezberleyerek geçtiği yerleri...
Koşuyordu Handan,
bilmeden yola düştüğünü Halil'in,
duyarak Handan'ın yokluğunu,
tutarak kalbini,
acı içinde...
Koşuyordu Handan,
elleri parçalanmış,
tutunarak taşlara...


Ve çöktü Halil aynı taşın dibinde,
yüreğini tutarak...
Belli ki dağlar, Halil'e de arsızdı...


...


Halil, eli durmuş yüreğinde...
Yusuf, bedeni dağın kurağında...


Ve hâlâ koşuyor Handan...
Bırakarak ardında,
koca bir 'HALİL ile HANDAN' destanı...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:32 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.