![]() |
Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,
Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın, Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni, Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı, Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından, Bana sor yalnızlığı.. Bu benim ilk aldanışım değil, Bu benim son ıykılışım değil, Bırak bu sahte gözyaşlarını, Bırak bu masum bakışlarını. üzülme, benim için üzülme, üzülme bu son için üzülme, Ben, ben, ben yeterim kendime |
Akşam oldu gelmedin
Yine boynum büküldü Gözyaşim yagmur oldu Yüregime döküldü Bu aciyi çekmek için Niye geldim dünyaya? Gözyaşim yagmur oldu Yüregime döküldü |
Acilara Tutsak
Neden bu yaşam böyle Soguk kuru buruk? Neden gecem, gündüzüm bir, Işiklar.. kopuk kopuk? Içimdeki bu hiçlik Uzar da gider, uzar da gider. Yaşamak istiyorum bir sevmelik Bu kadari bana yeter. Mutsuzlugun karanlik yollarinda kör, Zaman gerçegine tutsak olmuşum. Yenik düştüm acilarima durdu asansör - Dört duvar arasinda - Kendime yasak olmuşum. Umutlarimi yiyorum Işiksiz, neş'esiz, tedirgin. Ve ben yalnizligimda tek. Acilar sonsuz, acilar geniş, acilar zengin. Zaman gerçegine tutsak olmuşum, Kendime kendim yasak olmuşum. |
Bülbülün nagmesi feryada benzer
Bir gönül aciya tutsak olunca. Güneşin renginde karanlik sezer Bir gönül aciya tutsak olunca. Bir çiçek koparsan eline batar, Güneşler yüzüne siyah tül atar, Neşeyi pazarda bedava satar Bir gönül aciya tutsak olunca. Insanin gençligi bahara benzer, Mutluluk eriyen bir kar-a benzer, Didar-i istirap bir yar-a benzer Bir gönül aciya tutsak olunca. |
Anneciğim üşüyorum...
Yağmur içime yağıyor Kapat şu pencereyi. Karnımda çok ayaklı bir hayvan Kemiriyor kemiğimi etimi Yavaş, yavaş... Ne pişmez şeymiş, şu ateşteki aş. Gel anne gel bak Dışarda ben kadar bir çocuk. Ne güzel paltosu var, Ayağında cici papuçları Değil çıplak. Anne! Benim paltom, ayakkabım Ne zaman olacak? Anne beni duydun değil mi Anne! anne! bir şey, birşey var içimde Parçalıyor midemi. Anne acıktım! İnan ki yiyeceğim onu da Doyursa beni Şu kara bahtım Afrika'da çocuklar açlıktan ölüyormuş televizyonda gördüm Bu şiiri yazdım. |
Aglayan Melal
Bulutlar yeryüzüne melalim dökerken Bütün hicranlariniz kalbe döktüm, sakladim. Akşamlarin hüznünü durgun sular emerken Bir yetim sonbaharin sinesinde agladim. Bir tanidik çehre yok yurdumun garibiyim; Ne baharlar dost bana, ne teselli elverir. Gündüzlere yabanci, gecenin sahibiyim; Benim öksüz yaşamim melal içinde erir. Gülerken agliyorum, öz yurdumda yalnizim, Uyuturum koynumda geceyi yavrum gibi. Bana da ninni söyler dinmeyen engin sizim Budur öksüz ruhumun mutluluktan nasibi. Eşini kaybeden kuş dönerken yuvasina Koyarim istirabin dizlerine başimi. Bürünür garip gönlüm tükenmeyen yasina, Uyurum dinleyerek ben de aglayişimi. |
Akşam olunca,
Sarinca yüregimi gariplik. Bir şeyler çekilir içimden Iplik iplik... Istesem de aglayamam, Kahrolsun kahrolsun Böyle erkeklik. Şarap gelir aklima Içmek isterim. Yok cebimde bir beşlik. Anilar yetişir imdadima Hayallerde yitik. Dokur yeniden beni Mekik mekik. Istesem de aglayamam Kahrolsun kahrolsun Böyle erkeklik. |
Böyle Demiştin
Hülyalar kadar ince, Mehtaplar gibi parlak Günler sona erince Dedin ki aglayarak: Bir bakiş kadar derin Içimdeki melalim, Senin yeşil gözlerin Emelim istikbalim. Kalbim bir neydir kirik Besteleri hiçkirik Öldürme ümidimi Bitsin artik ayrilik |
Bülbül
Feryadin boşuna bülbül! O sevgi demleri bir masal oldu. Benimki unuttu, seninki soldu. Seni destan destan yazdim sevdigim. Sanma ki aşkindan bezdim sevdigim Süs olsun diyerek beyaz gerdana Gözümün yaşini dizdim sevdigim. Kirilan gönüller tamir edilmez Sen onu ker***ten duvar mi sandin Rakiyi içene kiziyorum ben Ne yazik her akşam siziyorum ben. Aglamak neye yarar Gözde yaş olmayinca, Bilinir mi bu hayat kalbe dert dolmayinca? |
Çekilmezdi
Seni sevmek bir tanem mutlu olmaya yeter Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydi. Dikenler arasinda pembe güller de biter Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydi. Gözlerimde her an sen, terkettim ben uykuyu, Yele verdim uçurdum içimdeki arzuyu, Seni sevdim yaşadim, inan ki ömür boyu Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydi. Içkiyi biraktim artik, içmeden de sarhoşum, Seni sevdim seveli dönüp duruyor başim. Ben hala genç sevdali, kemale erdi yaşim. Bu sevdan çekilmezdi özlemin olmasaydi. |
Dar Geçit
Bütün yollar tenha, geçitler dar, Çirkin çirkin bakiyor yüzüme aynalar. Açtim yaşanti kapisini ardina kadar... Tek ziyaretçim, yalnizlik, kolunda rüzgar Gençligim unutulan bir şarkidir artik. Anilar beni aglatmaktan sanik. Gökyüzü çizgi çizgi, baştan başa yirtik Bütün yollar tenha, geçitler dar. Gülmek istiyorum, birakmiyor anilarim. Yoklugun ortasinda, yine de varim, Umutlarim gibi sevgim de yarim Çirkin çirkin bakiyor yüzüme aynalar. Baharsiz, çiçeksiz olsan da yine gel, Kirik bir misra olsan da güzelsin güzel. Gel hayallerimle büyüyen, ey son emel Açtim yaşanti kapisini ardina kadar. Yaşlandikça muhtaçtir insan, Susamişligi artiyor an be an. Açik biraktigim kapidan, geliyor Tek ziyaretçim, yalnizlik, kolunda rüzgar |
Otobüsler insan taşır
Dert taşır, gam taşır. Öpesim gelir çileli şoförleri. Benden sana selam taşır, Dizilirler arka arkaya Yenimahalle-Kızılay-Çankaya, Hele bir kısmı var ki Giderler Karşıyaka’ya Kıskanırım bunları. Seni taşırlar kucaklarında, doya, doya. Geçerler İvedik’ten Selam yollarım sana yavrum Sessiz, sedasız... Yürekten. Dururlar sizin evin önünde Seni indirirler, seni bindirirler Benim bedbahtlığımca Mutlu otobüsler. Dert taşır, gam taşır Ankara otobüsleri. İvedik’ten her geçişte Benden sana, selam taşir |
Burdur’a dedik elveda
Otobüs sarsıla, sarsıla çıktı yola. Virajla kıvrım kıvrım Gurbete uzayan yollar gibi. Sağ tarafta çamlı dağlar Sol yanımız derin bir uçurum. Ölüm, dirim arasında ilerliyorduk. Bucaktan geçtik Garip öldüren-suyundan içtik Ama ölmedik. Antalya göründü uzaktan İnince kepezden. Sevgilinin saçlarına değmişçesine Sarhoş eden bir rüzgar Geliverdi denizden. Antalya’nın yolları asfalt Pırıl pırıl, temiz mi temiz Bir kadın sinesi gibi. Denizin dibi Belkıs'ın rüyalarını aksettirmede, Güneşin ışıkları, Dalgaları kıvrım kıvrım Dansettirmede. Portakal, limon okaliptüs Kokuları içime sinince; Sen Antalya’yı git gör Yağmur dinince. Limonata gibi bir hava Hem de bedava. Ölmek istersin hemen Zevkini duymak için Aşkın doya doya... Böyle bir diyar Antalya. |
Mesafeler tükendi, kalbi durdu zamanin,
Sonsuzluklar agliyor-eyvah tükendim diye. O muhteşem gururun esir oldu sevgiye, Hala rengi gözümde seviştigimiz anin. Denizler katre oldu, içime doldu sanki, Yildizlar yüz sürüyor gezip bastigin yere. Senenin dört mevsimi etrafinda çepçevre, Hala rüzgarlar beste saçlarinda inan ki. Ümitlerim yumuşak nisan sabahi gibi Açilmadi; dalinda hala o gül tomurcuk. Ben hala gözlerini gökte arayan çocuk Ve hala bekliyorum gelmiyecek nasibi. Hala güneşte o renk, hala agaçlar yeşil Koparmadigimiz meyva hala agaçta. Hala kuzular meler o çiçekli yamaçta Sen nerdesin bir içmem mezarin belli degil.. Farkedemiyorum hiç kara kişla bahari Hala kulaklarimda o muhteşem çagiriş. Bulabilsem; dünyayi gezerek kariş kariş Kible yapsam kendime seni alan mezari. |
Sesini duyuran feryat olayim,
Daglari deleyim, ferhat olayim. Elinden çektigim yetmez mi canan? Aç artik gönlünü azat olayim. Kalmadi kalbimin yanmadik yeri Sanci baglandigim o günden beri. Sevenler görsünler işte sonunda Bir yigin et, kemik aşkin eseri. |
Vefalı Eşime
Onda sevgi ve özlem, onda aşktan bin yara. Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Sözüm geçmese bile saçımdaki aklara, Son umudum da bitse dalsam karanlıklara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Bitmeyen çilelerim tatlı azabım onda, Beraberce ağladık, güldük gecekonduda. Nasıl terkederim ben onu yolun sonunda Gücüm var tırmanırım geceden şafaklara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Soframızda her akşam katık ettik bin derdi, Her mevsim aşk rüzgarı ondan bana eserdi. Ayaklarım güçsüzken o bana omuz verdi. Var olmaktan sıyrılıp karışsam da yoklara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Elli yıldır yaşamda beraberce yol aldık, *******i sabaha mısralarla bağladık. Sevginin sofrasında yiyemedik aç kaldık. Buna rağmen kıskanmam, gıpta etmem toklara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Bir kadehi bölüştük bir dilim ekmek gibi, Tek yazgıya çizilmiş ikimizin nasibi, O benim can yoldaşım, ben onun tek sahibi. Aynı güzeli sevdik, ikimizin bu yara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Mutluluk kadehini sunmadı bize yaşam, Gözyaşımızı içtik tek kadehte her akşam, Aşktan yana ikimiz, ikimiz de sırsıklam Şarkımızı okuduk gece karanlıklara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. Bu iki garip aşık işte böyle yaşadı; Biri kırık kaldı hep, birinin şair adı. Yar elleri yerine bizi acı okşadı. Ölümedek kanasa ikimizin bu yara Atamam ben kalbimi atamam sokaklara. * Şiir "Selçuk Alagöz" tarafından bestelenmiş; |
Hayati sevmeyi ögretir bize
Yeşil buseli bahar Zevk sarhoşu çiçekler, Mavi sema. Ufuklara yol aldi gemimiz Teselli yüklü Ümitten dokunmuş bayraklar serende Küçüklü, büyüklü. Dalgalar Sahilleri öper, kucaklar, Martilar Aşki taşir gagalarinda, Beklemeden geldi bahar Sen gelmedin hala. Gözlerinin rengini getirdi bana Seyrettim doyuncaya kadar... Beklemeden geldi bahar. |
Ben ne çabuk sen oldum,
Sarardı mevsimin tenindeki dokunuşu, Yağmurlarda üşüdüm. Bekledim seni ey sevdiğim, Hasretine dayanamaz oldu, Şiirlerimin sana her okunuşu. Şehrim suskun,odalarım seni özlercesine İsyan edercesin zamana. Sen ne çabuk geldin, Ne çabuk kendi içimdeki aynalarda kendimdin. Ah kırlangıçların döndüğü vakitlerde Yollarına düştüğüm yarim, Bastığım yerlerde şimdi sensizlik, Uzaklığında içimdeki kimsesizlik, Ve çocukluğumda Ruhumu çalan çaresizliktir seni yaşayabilmek. Unutma sen beni, Ne ihtimallerden çıkarım ben sevdalarına, Nede,dönüşü olmayan iklimler eskitir içimdeki aşk'ı sana, Sen benimsin,benimle kalmalısın yaşanmamış her yarına. |
Bir gece ansızın yanımda kaldı
Şirin'in zamana vuran gölgesi Kutsanmış dizeler söylemek için Mavi bir perdeye düştü nefesi.. ~~~ Tutsak vakitlerle çıktı aynadan Gözlerinin nurunda çözüldü kelepçeler Şirin, içimde biriken öyküler gibi Sürekli başladı bittiği yerden.. ~~~ Sonra cezbelerle tamamladı kalbimi Kanat oldum, tüy oldum Dağlardaki kül oldum Hüznüyle şiirin, Ve Şirin'in yüzüyle.. |
Geceyi iğneleyen yıldızlar
Bölüyor uykularımı Bekliyorum.. Kelimeler geveliyorum, cümle olmayan Sözsüz bir beste dudaklarımda Düşler kuruyorum çocukça, ulaşılamayan Olta ucunda balık tadında Bekliyorum.. "Bir varmış.." diye başlayan masalın sonunu bulamıyorum.. Cennet ile cehennem med-cezirlerindeyim.. Kaf dağının zirvesinden uçmak için Dualar ediyorum. Bekliyorum... Gecemin kalabalığından, gündüzümün yalnızlığına düşüyorum.. Susuyorum ! Güneş gözlerimi kamaştırıyor, kör oluyorum ! Görmek, konuşmak için geceyi bekliyorum Belki bu gece, belki makberde, belki de mahşerde Söyleyecek biliyorum ! Beni, bana fısıldayacak kalbim Bekliyorum... |
Birazdan "buraya kadar" olduğunu fark edeceksin.
Eski evimin duvarlarındaki Bir çatlakla sıkıştırıp anıları... Çekip perdeleri, çarpıp kapıları İhanetini köhne bir evde Cezalandırmak olacak son yapabildiğim ki,... Yüzüne dünyamın kapılarını kapayışım bu. Ölümü kahpe bir yüreğin seven bir yürekte ki, Yok pahasına satılacak senli zamanlar, Hiç olup kalacaksın, Az sonra... Ben gidince... Sen biteceksin... Birazdan, buraya kadar vukuatım olacaksın bu yolda. Kalan ayak izlerimi yiğitce yağmurlarla silip arkamdan, Patiska misali mendil yapıp fersudeliğimi, Duvarlarda yüzümü eskiterek, Gitmek olacak son bırakabildiğim ki,. Bu kent, bu dört duvarlar Çoğaltmayacak artık hüzünleri, Yansıtmayacak aynaların gözü yıkılmışlığımı, Dudak ısırığımı ki,. Kızıl damlalarda görülesi Hiçbir şey kalmayacak yaptığına dair... Az sonra... Ben gidince... Sen biteceksin... Çünkü! Göz tanıklık edemeyecek kadar dolu, Yara tedavi edilemeyecek kadar derin, Dil şaşılası kadar şaşkın,.. Ve,.. sen lanet aşkım. Az önce,.. Battın... |
uzaktan seyrediyorum seni
sevdayı sarıp sarmaladığın o ellerindeki güllerle.. ürkeksin ve bir o kadar sevecen sağ elinde tenin kadar beyaz, saf gülleri sol elinde ise yapraklarında geçmişin bir kaç damlası kalmış olan kırmızı güller sımsıkı tutuyorsun bazen tüm gülleri sol elinde tümleştiriyor bazen de yine yerlerine koyuyorsun garip bir heyecanın var farkında olmadığın biliyorum sen sevmekten korkuyorsun yüreğimdeki sevdamı anladım ki göremiyorsun her iki gül de benim için değerlidir geçmişin ve geleceğin gibi çünkü o gülleri sevdiğim sen sen tutuyorsun bana bir tek dikeni de yeter bilmiyorsun. |
Gidiyorum!
Ama bu sefer Yollara serptim sevdamı. Kaybolursam iz sür, Gel bul beni. Bırakma uzaklarda, Unutma, boşverme... Umutlarım sana emanet Onlara dikkat et. Yokluğumda sımsıkı sarıl hayata Ve beni bekle. Sen bekle ki ben gelebileyim... Sen bekle ki ben hayatı daha çok seveyim... Hayallerle avunmak, kendimi kandırmak... Öyle zor ki yokluğuna bahaneler bulmak. Kibrit kutularından evler yapıp Bacalarında duman aramak... Öyle zor... Öyle zor ki... |
Beyaz Güvercin
Bir gün bir güvercin Müjde getirecek, Işik serpilecek dünyaya Kanatlarindan. Çimenler daha yeşil Çiçekler daha güzel olacak. Köy kizlari orak biçecek tarlada Ve çocuklar yine Çevirecek kir yolunda çemberini. Beyaz güvercin Beyaz güvercin Getirdigi gün haberini. |
Bir Sevgiye Bin Ömür Yetmez
Günlerimiz hatıra Gamla yandı bu gönül, Talihin bahtı kara Ömrümüz bir avuç kül. Vuslata sevinmedik Sonu yine ayrılık. İçimizde dinmedik Sızıdır bahtiyarlık. Bülbül öter ve susar Güle hasreti bitmez. Sevmeye bir tane yar Bin tane ömür yetmez. Zamana köle olduk, Kul olduk aşkımıza. Zevki kederde bulduk Başladık şarkımıza. Saadeti kitapta Okuduk kana kana; Yine karlı hesapta Hiç gelmeyen cihana. İki kazma bir kürek İşte yaşamın sonu. Binbir çile çökerek Bitirdik bu oyunu. |
Boşluk
Sevmeyi unuttuk çoktan Kaya döşemekteyiz, hayat kaldirimina. Içimiz titreyerek geçiyoruz Bugünden, yarina. Nasirlaşti zamanin kalbi, Çöl güneşi ümitler. Yikildi duvarlari asalet çatisinin, Küflendi kilitler saadet kapisinda Bir saman çöpünden farkimiz yok Denizin ortasinda. Bakiyoruz göklere: yildiz yildiz Içimiz delik deşik. Feryadimiz yetmiyor Dualarimizda ulaşmiyor sana, Kime yalvaralim, TANRIM! Boguyor bizi boşluk. |
Bir çocuğun tertemiz gülüşüydü sevdamız
Öylesine katıksız Ve uzaktı kirlenmiş sözlerden Yıldızlar tanıktı yangınlarıma Şahidimdi *******, sana yazıldım Seni sevdim en imkansız zamanlarımda Oysa bana yasaktı türkü gözlerin Alıştığımdın ve yoktun *******imde Çocuk yüreğimi ezip de gittin Bir mavi sevdayı sen bitirdin yar... |
Ben hiç gitmedim
Sen gönderdin beni suskunluğunla Farketmedin, oysa en uzak şehirde bile Yüzüme vuruyordu nefesin Ben hiç gitmedim Belki bu yüzden sakladın kal demelerini Farketmedin, bir sabah kaç ayrı yerde girdim Kokundan bir parçaya, sarıldım, sarmalandım Sormadın bir kere üşüdüm mü hiç Sustum, yağmalandım Herşeyden vazgeçebildim, Varlığından hariç Ben hiç gitmedim Sen çektin şehri üstümden Mecbur bıraktın beni Düşen yaprakları izledim Su birikintilerini sevdim Duran otobüslere bindim Ben hiç gitmedim Farketmedin, hep sen ***ürdün beni... |
Bir aksam üstü,
gözlerim dalıp gitmis uzaklara orada seni görüyorum.. ne güzelsin, ne kadar tatlısın Seni izlemeye doyamıyorum elimi uzatsam tutacak kadar yakınsın bana oysa sen bir hayelsin biliyorum.. Nereden düstün Aklıma bilmem Hüznün sırasımıydı , Kalkıp bir sigara yakıyorum Radyoyu acıyorum Lanet olsun diyorum En sevdiğim sarkı AĞLIYORUM olsun Nasılsa görmüyorsun ağladığımı gözlerimden düsen iki damla yas yüregimde incecik bir sızı Anılar terk eder yavas yavas.......... Bense Seni Düsünüyorum.............. |
neden mi sen??
sende buldum sevginin güzelliğini, sende gördüm hayatın yaşamaya değer olduğunu.. neden mi sen? sen değiştirdin dünyaya bakışımı, sen değiştirdin yaşama bakışımı, neden mi sen? içimdeki yaşanacak duyguları, seninle tanıdım, seninle,kendimi sevdim,hayatı sevdim, neden mi sen? dostum olan *******i.. seninle unuttum, beklediğim doğacak güneşi seninle gördüm.. neden mi sen? yalnızlıklarla paylaştığım hayalini, seni sevdiğimi anlayınca özlediğim oldun.. neden mi sen? şimdi seninle yatıp kalkıyorsam seninle gülüp,hayatı seviyorsam.. işte o zaman sorma bana.. ''NEDEN BEN'' diye |
Edirnem
İçimin sızısı fakir Edirnem Yoksulluk içinde şiir Edirnem; Babam, kızkardeşim, torunum Annem. Bir güvercin olsam kanadı kırık Doldursam çilemi kubbelerinde camilerinin Bu kadar yakmazdı beni ayrılık. Tabyanda vurulmuş şehit gibiyim, Kırılmış bir dal'ım bahçelerinde, Bir mezar taşında beyit gibiyim. Bahardır Edirne, Anlı Edirne! Yırtıklar içinde şanlı Edirne! Ben senin aşkınla geldim cihana, Bu gönül vurulmuş bir kere sana. Dönemez geriye yollar kapanmış. Ne çıkar inlesem de inim inim, Ümidim, sevgilim, gayemsin benim Varlığım sevginle tutuşup yanmış Nerdesin ey ecel, nerdesin ölüm Beni siz kurtarın son ayrılıktan, İşte budur arzum niyazım Hak'tan. Bu bir ölüm değil bir ayrılıktır Sevginle erimek bahtiyarlıktır. Not: ikinci dünya savaşı içindeyiz |
Garip Kuşlar
Daglara hüzün çöker, Gökyüzünden yaş döker, Gurbet diye dem çeker Garip akşam kuşlari. Silayi hatirlatir Insana satir satir, Gurbeti de aglatir Garip akşam kuşlari. Sanki gönül yarasi, Bilmez derdin çaresi, Gurbetin avaresi Garip akşam kuşlari. Neş'e sevinç zevk yalan Aglar gurbette olan Gurbeti gurbet yapan Garip akşam kuşlari. |
Geçim Derdi
Senin için gittigim diyar diyar Ey yar...! Kamyonun güvertesinde Üçüncü mevki kompartumanda. Senin için. Senin yüzünden Pantolonum ütüsüz, Boyasiz ayakkabim, Traş olamadigim haftalarca Senin yüzünden. Yabanci sokaklarda dolaştigim öksüz, Otellerin binbir kişiye kucak açmiş Yataklarinda yattigim, Gurbet pazarlarinda, Sevincimi, derdimi bedava sattigim. Aşina bana artik her istasyon, Sicacik yuvamdir artik Üçüncü mevki her vagon. Mecnun ettin beni saldin çöllere Muhacir kuş misali Düşürdün yabanci ellere. Yetişir sürükledigin vagon, vagon Bu yollar bitsin, bitsin artik, Bu yollar olsun SON |
Birtanem'e
Sana Mahkum Hayatimi sana bagladim. Sarkilarda "sen" varsan dinliyorum. Dudak izin varsa kadehte içerim Ama yoksa ayak izlerin yollarda Sokaga bile çikmiyorum. Eger olacaksan rüyamda Uyurum... Yoksan, olmuyorsan Sabaha kadar uyumuyor Seni düsünüyorum. Sigaramda adin yazili Her nefeste seni içime çekiyorum. Eger yazmiyorsa adin Sigara bile içmiyorum. Saatim seni göstermiyor diye Ona bile bakmiyorum. Zaman nasil geçiyor Sabah nasil oluyor, bilmiyorum Ama çaresini buldum Sensiz günes dogmasin diye Perdeleri açmiyorum. Her günüm "SANA MAHKUM" Senden uzakta ama Seninle yasiyorum... |
Hani hasretler Vardir ya Hiç bitmiyen
Hani uzun yollar olur ya Sonu gelmeyen Hani yüce deglarda kar olur ya Hiç erimeyen Iste ben seni öyle seviyor Ve öyle ÖzLüYoRuM...! Belki bir hasret gibi içimdesin Sonu gelmez yollar gibi uzaktasin Yüce daglardaki karlar gibi eri$ilmezsin Ama ben seni yinede seviyorum Ve öyle ÖzLüYoRuM...! Hani Aklina gelir de Derin bir of çekersin ya Hani anilari hatirlar da Içine tarifsiz bir burukluk çöker ya Iste ben seni öyle seviyor Ve öyle ÖzLüYoRuM...! BiTaNeM... |
Uzaklarda bir yerlerde atiyor kalbim,
Sensiz gecen hergün senin icin, Aklinin alamayacagi en uzak kentte hayallerim,düslerinin gerceklesmesi icin, Güllerin en kirmizi noktasinda dudaklarim, Seninkilere erismek icin, Okyanuslarin en derinlerinde bakislarim, Sana bakabilmek icin, Yüregim her an büyük acisi icinde sensizligin, Ama dayaniyor sadece senin icin... |
Geçen yıl sonbaharda,
Kırmızı bir gül, Bırakmıştım kapına, Onu alıp kokladın mı, Kurutup koynunda sakladın mı, Baktıkça beni hatırladın mı? Kırmızı gül aşkı anlatırmış, Aşkımı anlatabildim mi? Bu sonbaharda da, Kırmızı güllerle geldim kapına, Binlerce kırmızı gülle, Evini gül bahçesine, Yüreğimi aşk cennetine Çevirecektim Kapın kapalıydı, Sen yoktun, Gitmiştin, Kırmızı güller kaldı elimde, Bir acı var yüreğimde, Kırmızı güller kurudu, Sahipsiz öksüz kaldı, Bense bi çare, Kapında nöbetteyim hala |
Bir sevda masalı bu,
Dillerden düşmeyecek. Kim'i hadi canım sende, Kim'i gerçek aşk diyecek. Daha onyedi yaşındaydı, Kavak yelleri esiyordu başın da, Kanının kaynadığı bir anda, Karşılaştı Hasan'la pamuk tarlasında. Askerden yeni gelmişti yoktu parası, Genç'ti yakışıklıydı ama ırgat'tı babası. Ekmek parasıydı pamuk çapası Geliyorum dememişti yürek ağrısı. Günlerce uzaktan uzağa bakıştılar, Sonra masumane merhabalar, Çılgın'ca sevdiler birbirlerini, Gizli aşk'tı kimselere söylenmez ki. Bekardı Zengin'di pamuk ağası, Otuz yıl önce ölmüştü karısı. Bir Oğul gerekliydi o'na, Bunca mal giderdi hısım,akrabaya. Bir çare gerekti bu duruma, Her çıkmaz da sarılıyordu kemanına. Bekarlık tak demişti canına, Kafayı taktı Irgat Osman'ın kızına. Oturdular,konuştular ırgat Osmanla, İşin sonunda tokalaştılar. Kız'a sormaya gerek yoktu Tüm masraflar ağa dan. Düğün dernek bitmişti bir haftada, Ağa girmişti zifaf odasına. Ürkek,korkak duran kıza baktı, Ağlıyordu kız hıçkırıklarla. Uzandı başından tac'ını aldı, Yer yer dökülmüştü saçları. Ağam çok hastayım ne olur dokunma, Yığılıp kaldı,ağa'nın kollarına. Ağa,kızı attığı gibi arabaya, ***ürdü büyük şehre,büyük doktorlara, Flimler,tahliller,tetkikler, Yeni gelin hastane odasında... Doktor çağırdı ağa'yı odasına, Üzgünüm dedi,hasta duymasın ama, En fazla bir ayı daha var, Ne isterse yapın,yaşasın doya doya. Bir hafta sonra döndüler konağa, Ağa üzgün,başı iki eli arasında, Kız korkak,perişan,ağlamaklı, Hüzün sarmıştı konağı akşam karanlığında. Ağam ol,babam ol, kocam olma, Seviyorum birisini,gönlüm başkasında. Al bedenim senin olabilir ama.... Gönlümü vermem Hasan dan başkasına. Ağa kalktı duvardan kemanını aldı Samanyolu'nu çalmaya başladı. Çaldıkça şekilleniyordu olaylar Karma karışık tı aşklar,duygular. Dışardan bir ses geliyordu karanlığı yırtarak Biri samanyolu'nu söylüyordu bağırarak Anlamıştı ağa kimin kim olduğunu Kim cesaret edebilirdi ki Hasan dan başka. Ağa kahyayı çağırdı gece yarısında Uzun konuştular başka bir odada Yarın akşama kadar bitmesse iş Sakın dönme buralara... Bir gün sonra gün batarken Kahya geldi konağa. Ağam bütün iş tamam Bu da geri kalan paran. Ağa çıktı kızın yanına Gideceksin sabaha kahyayla Deniz havası iyi gelirmiş Bir ev aldım Kuşadasın da. Sabah erken çıkarsınız yola Belki gelirim akşam sofrasına Sevdiğin genç de orada Git atıl Hasan'ının kollarına. Akşam kurulmuştu sofra Her şey vardı kuş sütünden başka, Üç kırmızı gül vardı vazo da Üç kadeh de kırmızı şarap. Oturmuştu genç sevğililer masaya Kadeh kaldırdılar aşka sağlığa Yavaşça süzüldü kemancı arkalarına Başladı samanyolu'nu çalmaya. Bitirince samanyolu'nu son notasında Eğildi yavaşça iyi ******* dedi Aldığı gibi üçüncü şarap bardağını Karıştı karanlıklara..... Seviştiler genç aşıklar sabaha kadar Sonra derin bir uykuya daldılar Sabah kadın derin bi acıyla uyandı İlaçlarımı getir konaktan, kemancı kapıda. Geldiklerinde kadın kapatmıştı gözlerini Dalmıştı derin uykuya uyanmamacısına Kemancı çekti silahı önce Hasan' a Bir kurşun da kendi kafasına. Bir sevda masalı bu dillerden düşmeyecek Üç mezar kıranta mezarlığın da Üç solmayan kırmızı gül başların da Mezar taşında iki kelime RUHUNA FATİHA........ |
Yağmuru severim, bir de denizi...
Kışın titremeyi, yazın terlemeyi... Menemen severim ilkbahar kokar. Çok filmler seyrettim, kitaplar okudum. En utandığım şey şiirlerimdi. Korktuğu başına gelirmiş insanın. Sana gelene kadar epey didindim hayatta. Bilseydim başlangıcın sende olduğunu, daha çabuk geçerdim günlük acılardan, daha az takıntılarım olurdu. Belki güvenebilirdim insanlara. Yorulup düştüğüm her yeri ezberledim. Tekrar düşmemek için. Ama! ... Hep yeni tümsekler buldum ve bulduğum her cevaptan iki soru arttı bana.. |
mkansız'dık..
Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim... Ve biliyorum ki o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam da içimde sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin... Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış; gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde. Ne gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim... Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın dört yanımı; ve kendim için çok geçti. Yerle bir olmuştu her şey. Olmazsa olmazlarım; ilkelerim, yargılarım... Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun. "Belki"lerden, "ihtimal"lerden, "keşke"lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun düşler büyüterek... Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum. Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum. Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, sana dair yazılanlarda... Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü anlatıyorum... Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum... Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde Sana bakıyorum… Umut; hep var olacak çünkü... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:50 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.