![]() |
Anadolu
Seni çok sevenler(!) çok örseledi Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Açların çalıştı, tokların yedi Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Yanan hep sen oldun, yakılan sensin Ruhuna çiviler çakılan sensin Şekilden şekile sokulan sensin Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Sınırlar çizildi rüyalarına Yasaklar konuldu dualarına Hangi sesler hâkim semalarına Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun Evladın, âşığın, yiğidin mahzun Tebessümün mahzun, ağıtın mahzun Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Metrûk manastırlar ihya olmakta Hüzün, camilere mahya olmakta Yadlar başımıza kâhya olmakta Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Üzerinden hak, adalet silindi Hayâ zırhı delik delik delindi Bu zelil duruma nasıl gelindi? ! . Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Dün şehit kanıyla sulanan sensin Bugün alkollere belenen sensin Düşmandan sadaka dilenen sensin Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Şehit torununa “sen sus” diyorlar “Vatan sevmek bize mahsus” diyorlar Her taraf toz-duman, kâbus diyorlar Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Hariçten gelenler köprüyü tutmuş Dost karşı kıyıda seni unutmuş Hınzır yeller yaprakların kurutmuş Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. “Biraz azim, biraz gayret” derim ha “Delinir karanlık, sabret” derim ha “Şanlı mazi döner elbet” derim ha Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Abdurrahim Karakoç |
Anadolu Gezisi
Ter kokuyordu Çukurova tarlaları, Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan; Ekin biçiyordu yalın ayaklı köy kızları Elleri kabarıyordu oraktan. Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu; Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu. Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları; Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan. Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları; Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan. Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu; Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu. Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları; Oynak havalar döküyordu parmaktan. Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı; Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan. Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu. Bekârlar kahvesinde bir adam uyuyordu. Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları; Körpe bedenler soyuluyordu ahlâktan. Tedirgin etmişlerdi bizim havaları; Yadırgı sesler geliyor plâktan. Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu; Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu. Abdurrahim Karakoç |
Anadolu Sevgisi
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram, her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda, yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz, çamur, evleri ker***. O kirli kabukta, o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın, yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör. Abdurrahim Karakoç |
Bebeğe Çağrı
Bebeğe Çağrı Soyguncu soysun da, vurguncu vursun Sen ana karnında boşa durursun Doksan günde çık gel dokuz ay dursun Doğmaya gayret et, doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden Çabuk " Devlet malı deniz" bitmeden Doğmaya gayret et, doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Makam armağandır, koltuk hediye Muhkem ilamlar var " rüşvet ye" diye Ne diye beklersin söyle ne diye? Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Göz kırpınca sıfırı çok sayılar Zirveye tırmandı topal ayılar Yağcı yeğen arar haydut dayılar Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Artık banka soymak basit eğlence Günde milyar hiçtir " yurtsever genc" e(!) Dünyaya duhül et, gel biraz önce Doğmaya gayret et dogmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek ¤¤¤ çık, haram süt bul, beleş kundak bul Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul Hukuksal açıdan bir " olanak" bul Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalırsın yağmaya bebek Adi ekranlarda iğrenç yüzü gör Halkı tiksindiren bir kof dizi gör Önce onları gör, sonra bizi gör Doğmaya gayret et doğmaya bebek Sonra geç kalirsin yağmaya bebek Abdurrahim Karakoç |
Bir Aşk Bulsam
Bir Aşk Bulsam Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam Bir dost bulsam, irfanında beslensem Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam Yalnızlığım bitermola, bilmem ki? Abdurrahim Karakoç |
ARAMIZDAKİ FARK
Sen dünden gelirsin, ben yarından gelirim Doğmadık bebekler diyarından gelirim. Sen müebbet inkârda kılmışsın kararı Ben Kalubelâ’nın ikrarından gelirim. |
AŞK HİKAYESİ
Başımdan bir kova sevda döküldü Islanmadım, üşümedim, yandım oy! İplik iplik damarlarım söküldü Kurşun yemiş güvercine döndüm oy! Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana Anladım ki kendi gönlüm dar bana Alev dolu bardakları yâr bana Sunuverdi içtim içtim kandım oy! Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım Ne zamana, ne kendime alıştım Kırk senede yedi hasret bölüştüm Yedi dünya bana düştü sandım oy! Gönül şahinimi yordum gerçeğe Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe Teselliden kanat kırdım gerçeğe Tecellinin sinesine kondum oy! |
AYIP
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir, İki gözüm pınar oldu gel gayrı. Elim değse akan sular tutuşur İçim dışım yanar oldu gel gayrı. Ayların sırtında yıllar taşındı, Sanma ki garibi eller düşündü. Bebekler evlendi, yollar aşındı Kozalaklar çınar oldu gel gayrı. Hesap et, gideli sen gurbet ile Otuz ay tutuldu kolay mı dile? Hapisler, sürgünler, esirler bile Sılasına döner oldu gel gayrı. Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu, Saat isyan etti, takvim kudurdu. Hasret hançerini bağrıma vurdu yüreciğim kanar oldu gel gayrı. Emeği boşadır yuvasız kuşun... Nerdeyse toprağa değecek başın. Beni düşünmezsen kendini düşün Herkes seni kınar oldu gel gayrı. |
AYNANIN İKİ YÜZÜ
Bir, zirvede habire şiştikçe şişene bak Bir, tabanda her adım yıkılıp düşene bak Bir, ülke yansa bile yan gelip yatanlara Bir, yangın söndürmeye çarıksız koşana bak. |
AYNALARIN ÖTESİ
Her ne kusur varsa, geçen zamanda; Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr. Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda, El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr. Güzel açar güzelliğin sergisin Gün ağartır kara saçın örgüsün.. Muhabbet faslında ölüm türküsün Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr. Eştikçe iş çıkar işin içinde; Gençliği hasret yer sevda göçünde. Bilmez misin, dört mevsimin üçünde Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr. Alı al, yeşili yeşilde ara; Ahirete gider kalpteki yara.. Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara, Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr. Vakit dolar, nakit biter kasanda.. Sevgi bir kitaptır gönül masanda; Okusan da olur, okumasan da... Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:18 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.