![]() |
Aşk Suyu
AŞK SUYU Unutmak sadece beşere yakışır Rahmet Hüda’ya daha çok yakışır İyi kötü Adem’den beri de savaşır Akıllı iyilere gece-gündüz danışır Kimi hayırda kimi de şerde yarışır Birbirini seven dualarda karşılaşır Bizlere eşlik eden ruh kime karışır Kalp ateşinse aşkın suyuyla yatışır SAİD TOPRAK |
Ay Parçası
O Yakalayabilseydik hocam senin engin o ufkunu Küheylanlar gibi koşacaktık fütursuzca İslâm’a Alem-i İslam’ın derdini dert bilen âli bir şuurla Bu uğurda can vermek cana minnet vefalılara Bize tanıttın tanınması gerekli her kim varsa… Belli ki vazifeliydin son kalan Îslam diyarında Asrın müceddidini anlamaya muhtaç gönüllere! Yol gösterdin inançlı bu mütedeyyin müminlere. Peygamberi bir sevgiyle kucakladın insanlığı… Unuttuğu değerleri tekrar hatırlattın bu millete. Vakfettin sermayeyi ömrünü de Hakk'a hizmete, Işık tuttun kararmış ruhların onulmaz illetine… Tevazu ettiğin ölçüdeyse yücelmiştin yükseklere Sahip ummanlar kadar da geniş dertli bir yüreğe Bu derde ortak olabilecek peki yürekler kimlerde Bende diyecek şecaatli yiğit oğlu yiğitler nerde? Dua’da sana hep yardım edilmesini mi isterdin? Dinleyenlerine okul açın yurt yapın hep derdin. Nasıl ümmet olduk Allah’ım şuursuz ve gamsız! Unuttuk vicdanı, günahlara ağlamayı zamansız… İrşat vazifesine aşık kahraman ruhlar kol kola Asrın çilesine talip O kutsi ruhla ol gönül gönüle Yeryüzünde kalmasın diye mahzun tek gönülde Allah’ım haşreyle öteler ötesinde bizleri diz dize. Gurbetin mızrabı bamteline ansızın dokununca… Kelimeler teker teker dökülerek dile gelince… Duygu seli bu düşünceyle dizginlenemeyince… Anarak haşri dizlerimin bağı da nasıl çözülmeye Keşmekeşlik içinde kan damlar münib kalbime 06 Mayıs 2005 Cuma S a i d T O P R AK |
Ayrılık Ateşi
ÜÇ KURŞUN Ah! üç kurşun sıktılar dirliğimize ve birliğimize Nasıl yetiştirilir bu gençler böyle hoşgörüsüzce Hızla kaybeder oldukça hep moral değerlerimizi Hala gelmez mi hesap sırası da o büyüklerimize Tarih boyunca ölümden korkmayan necip millet Artık yeter! Diyerek soruyorsa bugün sıra kimde İçimizdeki ahmaklar yüzünden bizi de helak etme Barışa ve huzura suikast yapanlara asla insaf etme Etnik kimliklerinden geçinenlerin bu derdi neyse Birlikte yaşamak mümkün değil mi dostlar sizce Milleti Sadık’a nasıl düşman edilmiş kinle Türk’e Fitne uykudadır lanet olsun uyandırıp da diriltene Müslüman Kürt kardeşim sen bari oyuna gelme Kime silah çekiyorsun Çanakkale’de kardeşine O topraklar ucuz kazanılmadı ki binlerce şehitle Çok sorunlar var biliyorum ama kardeşiz yinede Helalinden kazanıp, şükretmeyi unutursan eğer Başına gelenlere müstehaksın çektiklerine değer Ne kadar doğruysa bütün suç devletinmiş meğer Maşalık yaptığın haçlı zihniyetindeki o kimseler Okumayı, anlamayı dini unutturdular bize ilkin Anlamadan sloganlarla konuşur olduk ne çirkin Ey kahraman Türk! maziyi hatırla da bir silkin Çağdaş medeniyet çok çalışarak olur işte hedefin Genç, atını tarihin tozlu sayfalarına hele bir sür Kaç millet sayabildin bir bakayım yetmiş küsür Yunus ve Mevlana’ysa haykırıyor dursana düşün İnananlar nasıl olabilir ki birbirine böyle küskün Emredildiğin gibi dosdoğru ol çok ağır bir emir Hainler mi koydu dersiniz gönlü kafesse demir İçimize düşmüş nefis ve heva kurdu bizi kemirir Canı halden hale konuşuysa budur kulu erindirir Sürekli veren Padişah’ım yüzümü de Sana çevir Hz.İbrahim gibi Allah’a dayan tüm putları devir Kul olmanın verdiği iman gücünü keşfet de sen Duyar gibiyim git başımdan Allah’ını seversen Biz derdimizi nasıl anlatacağız peki bu dünyaya Elbette güzellikle, anlayışla, tevazuyla ve insanca Razı olamayız zulme de gücümüz yettiğince asla Zalime karşı hakça haykıracağız akıllı ol yapma SAİD TOPRAK |
Bayk (uş) Al
BAYKUŞLAR Baykuşların yine sesleri o kadar arttı Derin uykudan Anadolu’msa uyandı Üçüncü Abdülhamit kılıcını kuşandı Su alarak batan gemiyi reis kurtardı Muhalefet ediyor şu yan gelip yatan Milleti için ölmeyi göze alırsa vatan Müthiş bir iç harpti ülkemizi dağıtan Ekonomik krizlerdir anamızı ağlatan Ey kahraman Müslüman Türk evladı! Gösterme zamanı ülkendeki sevdanı Bilmez değilim senin ekmek kavganı Unutma! kurulurken söğütteki davanı Artık fark ediyor dünya yüce İslam’ı Gönüllerinden taşıyor o halkın imanı Ona göre doldurmalısın ki dimağını Yüreğindeki nuru kaplasın şu simanı Gül taşıyan el gül kadar güzel kokar Şeytanın haset ve kini insanlar yakar Kimi Hakk’a kimi batıla şöyle tapar Kötüler işleri bozar iyiler hep yapar Hayat nehrin akıyor ki yollu yolunda Etrafına bak kim var sağında solunda Hangi kul mezar kazdığının farkında Çınar ağacın yaşken eğilmeli aslında SAİD TOPRAK |
Benlik Perdesi
Her gördüğünü isteme Boş yere nefesini tüketme Namahremi değdirme yüreğine Seni de koyarlar kefene Zira yer yoktur bir kalpte İki sevgiye, Hakkı sevene Derdini derman bilenlere Maveranın ötesini görenlere Toprak suya kavuşunca Göz yaşla dünyada buluşunca Varınca huzuru divana Şahitlik yapacaksın sen sana Bak yan yana yürüyorsun insanla Her gün su içiyorsun kana kana Ne mutlu Kitabullah’a uyana Kalbinde iman ve huzur bulana Bırak kendini beğenmeyi Günde üç öğün bu kimin yemeği? İstemelisin Rabb’inden sekinet Özünde var senin dirayet ve şecaat Çok bel bağlıyorsun mazaretlerine Samimi dualarla Rabbin’den medet dile Hakkı arayanlara kalb-i bir muhabbetle Yazıyorum onlara bulunmaz bir reçete Sabır ihsanıyla mukabele et dertlerine Bulursun hidayetli bir yol kendine Ne mi diyorum ben kendi kendime? Sev yaratılanı yaratandan ötürü sende! Öteler ötesine iştiyakla hasret duy Edile-i Şeriyye’nin hükmüne harfiyen uy Selamet ve mutluluğu yalnız Onda bul Ancak böyle olabilirsin iyi bir kul Said Toprak |
Biçare Hakikât
BİÇARE HAKİKAT Kur’anın bugünkü ellerde biçare hakikat İslam’ın cadde-i kübrası en geniş tarikat Şuursuzca mı olur insanlığa gül sunmak Helaket Asrı’na iman kokusunu taşımak Tut! Avucunun içindeki hakiki elmasları Dilin fiillerine karşılık namertsin derken Taş atanlara selametle deyip geçerken Sabır kuyusunda arayan bulur o kovaları Ne olur Allah’ım günahlarım yüzünden Koparma kıyameti Hzİsa yere inmeden Sükun bulmaz ruh Cemal’ini görmeden Kainatın tümü yedi Beyza’yı bilmezken On dört asır önce açan güller solmadan Yaşanır mı öyle gayesiz hiç utanmadan Tarihi tekerrürler akla hakaret ederken Daha uyanmıyor a demek ki çok erken Bir asır bile zevk-ü sefayla yüzemezken Mazlumlarımız zulümle inim inim inlerken Topukları üzerinde kim geriye dönerken Bir mum yakmaz mısın şafağa söverken Ne kadar a dertlisin din kardeşlerin için! Yaşıyordu demek yemek ve üremek için Başkasının peşinde hatasını bulmak için İşte iki yolun var ademoğlu seçim sizin! Dalaletin şeytanların olmuş bir karargahı Dünya dediğin de sadece hizmet mekanı Kurtar his ve hevanın elinden iki yakanı Vücudun hatırına bari bırak küfür inadını Yalanlarını doğru zannederek yaşamayın Fani dünya nimetlerine karşılık tapmayın Malını kaybetmek korkusuyla aldanmayı Yaşarken düşünmez ki hayatı anlamayı SAİD TOPRAK |
Bir-i Maûna Vak'ası
BİR-İ MAÛNA VAK’ASI Otuz dokuz gülünü koparsa Nadiriler İki dikene kıyamaz a kendini bilenler Çünkü şefkat peygamberinin idi eller Her an hakikati söyleyen kutlu diller Ulaşılamaz şekilde yaşadınız İslam’ı Bu konuda en öndekilere yetişilemez Erişilemez demek bizce çare değil ki O şablon nasıl günümüze geçirilir ki Asr-ı Saadet’ti gönüllerde taht kuran Yaşam rehberin vahiy olunan Kur’an Yok mu İbrahim(as) gibi bir soru soran Gece-gündüz aklıyla Rabb’ini arayan Biri vardır hayatta beni, bana tanıtan On sekiz bin alem, meleklerin hayran İbret alan gözlere kâinat sanki seyran Sunmak için yaratılmış insan şükran Musa(as) bile hikmet ararsa işlerinde Hızır’ı bulduğu gün bayram düşlerde Davud’u seyrederken susmuştu niye Sabır hikmetin başı olsun böylelikle SAİD TOPRAK |
Bir Olmak
CEM OLMAK Hacı Bektaş’ın gelin canlar nidasına yankı olalım Birlik ve dirlik olalım işi böylelikle kolay kılalım Helali, haramı bilmeden ilahi ipe nasıl sıralanalım Her asrın bir Peygamber varisi var iyi kavrayalım Emr-i bil mağruf, nehy-i anil münker herkese farz O alimlerin duası da bununla Rabbimize olunur arz İyiliklerini unut bir deftere o kötülüklerini hep yaz Düşünsene kışın ardından peki neden gelir hep yaz Tek başına Zaloğlu Rüstem olsan kıymeti yok bil O benliği bırakıp kendi nefsini yokluk çağında sil Fuzuli konuşmak için yaratılmamış zikre aşık o dil Altı farklı yönden gelerek tek bir nur yakan kandil İnananlar bir bedenin ayrılmaz uzuvlarına benzer Tek bir milliyetimiz var o da zalimin başını ezer İttihadı İslam için çalışmayan hayal içinde yüzer Uhuvvet ara mümin kalpte kin ve nefret ne gezer On dördüncü asrın minaresinden haykıran bir ses İstikbali inkılâbat içinde İslamiyet’indir en gür ses Şükrün eda edemez kul iki can lütfedene her nefes Verdiği ilk söze ahde vefa göstermeyi diler herkes İman ne büyük bir hazinenin içine saklanmış söyle O gariplerin kalpleri kırık ve dökük mü olur böyle? Kömürü elmasa çeviren kudret eli hükmeder kadere Deli Dumrul gibi Fuzayl’de semiğna derse Rabbine Artık vakti gelmediği mi inandığın gibi yaşamanın Allah’ın takdirine razıysan tevekkülle dayanmanın İyilikte yarışan kullar etrafında dolaşıyor karşılıksız Yüzlerinde nurlu secde izleri var ağlıyorlar hesapsız Kahır içinde Lütfu görüyor ya karşılıksız sevenlerin Ahirete inanarak dünyada kutlu Sana borç verenlerin Gıpta eder durur Allah yolunda harcayana fakirlerin Gece gündüz çalışmak unutturmuyor Seni, zakirlerin SAİD TOPRAK |
Borç Ver Boş Verme
BORÇ Ahmet(sav) dört gün açlığı tercih etmişti borçlu kalmaya Sanki örnek olmak için yaşamıştı tüm emin insanlara Hangi beşeri sistem başarabilir ki o sağlam kardeşliği Aynı sofraya birlikte oturup kalkıyor köle ve efendisi SAİD TOPRAK |
Bir Aşk Hikâyesi
BİR AŞK HİKÂYESİ Neden görüşmüyoruz ya diyeceksin Dertlerimi dinleyip de üzülmeyesin Kimin borcu yok o hesap defterinde Mağrur ve gururlu oluşun kimdense Ayrılmamış mıydık peki biz seninle Ney ikimizi bir araya getirdi o halde Aşk diyor aşka düşmüş yanan alevde Yüreğinden ayrılık yaşı gibi düşende İki kişinin ruhu akar tek bir yüzükle Yolcu iyi durakta ineceğini bilmekle Yokluğun yok etti beni Anadolu’da Okurken şu ağabeyinle Amerika’da Ne zaman doğdun gerçekten aklımda Haber et der Mersin’den ayrıldığında Ne yapacaksın diye sormuştu hani ya Sen bilirsin olmuştu cevabı utanınca Bir peri kalem istermiş beyaz atlıdan Süvari bakmış ona kır atın yanından Elbiseler o ayakkabılar harika uyum En sevdiğim renk ya işte ben buyum Kazmıyorum inşallah o kendi kuyum Takdir-i İlahi’ye rıza güzeldir huyum Az ye, az uyu, az konuşmalı bu kural O kötülükleri bırakarak iyiliği duy al Bekliyorum hep seni diyerek vurdun Etrafıma sağlam örümcek ağı kurdun İhsanlarla kalbimi yeterince fethettin Acziyeti ve fakrı yeniden fark ettirdin Gönülsüz bahçenin gülleri derilemez İnsan böyle vurulup da yere serilmez Kader bu, başa gelenler kestirilemez Allah için sevene de hiç yok denmez Layık değilim bunlara lütfu her nefes Sevgilerin kemali gerçekten de enfes Bırakır mıyım sanırsın ki hiç ben seni Hurileri bırakana a Hümeyra’da ne ki Can kuşun gider gitmez tanıdı o beni Bahsetmiş biri dudağımdan ona belli Ne diyorsun bana gerçek bir deli mi? Küçükken de böyleydim denizin dibi Gece gitme turnam, aklım sende kalır Acep ruhum neden böylesine o daralır Seni düşündükçe gönül kuşu oyalanır Kirpiklerin ok ok ta kalbime saplanır! Nasıl dua ediyorsun baksam için için Kardeşliği kabul etmiyorsun ha niçin İlahi aşka vasıta yapmak beni derdin İçimi dışa çevirirsek halime gülerdin Gel seninle birlikte bir dua edelim mi Hayırlısını isteyelim hakkımızda emi Fena olmazdı dünya gözüyle görsem Kalbimi senin için parçalara bölsem Doğru tercih mi dersin bu yaşlı adam Yay kaşların oku doğrusu pek yaman Kavuşmaya az kaldı biraz daha dayan Gökyüzünde bir yıldız var bak kayan SAİD TOPRAK |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.