![]() |
Aynı Tiyatronun Karakterleri...
Hep aynı oyunun karakteriydik Aynı sahnede karşılaşırdık Aynı heyecanla başlardık Aynı öfkeyle ayrılırdık… *******i başkaydık Sabahları bambaşkaydık Yüreklerimiz titrerdi Kavuşma anlarının heyecanı Ayrılma anının öfkesiyle kapatırdı perdesini Hiç anlamayan gözlerimizde… Sanırım aynı tiyatronun baş kişisi Aynı oyunun prensesiydin Ben ise hep kapıcının oğlunu oynuyordum Yalancı bir sahnenin soğukluğunda Hep gözlerine ağlıyordum… Ben garip bir çoban oluyordum Sen ise şehirli güzel bir kız Suskunluğuma doyamıyordum Hep aynı terane Koyunları kuzuları kaçırıyordum Gözlerine hep gözlerine dalıyordum Ufku bir türlü bulamıyordum Yine başa dönüp ağlıyordum… Bazen sahnenin ortasında repliklerimi Bazen hareket etmeyi unutuyordum Çünkü seni düşünürken konuşmamaya Seni düşünürken hareket etmemeye İnan bana bir tanem çok alışıyordum… Hep aynı sahnede çıkacaksın karşıma Ama roller hep farklı olacak Hep başka gönül derdinde olacaksın Ben ise hep sana aşık kalacağım Hiç tükenmeyen bir telaşla Hep o rolü almaya çalışacağım… Yine olmayacak biliyorum Aynı heyecanla geleceğim tiyatro salonuna Aynı terane dönecek yine salonda Biri elini omzuna atacak Bozulacağım Sus bakma köylü çocuğu diyecek içimdeki Gözlerimi kapayacağım Gönlümü tutacağım Göz yaşlarım akmayacak Acıyla haykıramayacağım… Rüya Deniz Demir |
Ayrılık Töreni...
Sevgili büyüklerimiz Sizleri de görmekten Büyük mutluluk duyacağız Bu mutlu, nezih günümüzde Bu balo salonunda Bu ayrılık anında… Hep düğüne davetiye aldınız Alışkın değilsiniz ayrılığa Bu sabah boşanıyor kalplerimiz Boşalıyor yüreklerimiz Ebediyen sevecek ellerimiz Ayrılıyor şimdi Bu ayrılık salonunda… Evet birbirimize ağır geldik Kaldıramadık iki kişilik yükümüzü Bütün dünyayı taşıdık da omuzlarımızda Kaldıramadık bu sevgiyi Bu aşk ağır geldi bize Yine aynı kalabalığı bekleriz Tıpkı düğün gecesi gibi… Sakın üzülüp ağlamayın Ayılıp bayılmayın bu ayrılık töreninde Gözlerinizde mutluluk okunsun En azından biraz rol kesin Eski Yeşilçam artistleri gibi Gülümseyin Gerisini hakim halledecek birazdan Şiddetli geçimsizlik diyecek Soracak; Sen kızım diyecek istiyor musun boşanmayı Evet hakim bey Sen oğlum istiyor musun boşanmayı Evet hakim bey Orada bitecek işte bu kavga Hiçbir şey yaşanmamışçasına… Haydi toplanın bakalım Gidenler gitti biliyoruz Düğün kadar kalabalık olmayacak O gece kadar mutlu olmayacak hiçbir şey Ve geride kalan resimler Hiç anlatmayacak bu ayrılık hikayesini Çünkü hiç kimse bir daha Hiçbir şey konuşmayacak bu konuda… Toplanın Bir aşkın cenaze namazını kılacağız Bir aşkı toprağa gömeceğiz Sessizliği ve durgunluğuyla Hala el ele tutuşurken Evlenmek için değil Ayrılmak için Evet evet İşte her şey Her düş Her sevgi burada bitecek Kalanlar ise bu ayrılığa şahitlik edecek… Rüya Deniz Demir |
Ayrılıyorum Senden...
Ayrılıyorum senden Kopuyorsun Ağlıyorsun Susuyorsun Ama sen de gidiyorsun… Ayrılıyorum senden Düşünüyorsun Sabahlıyorsun Uyumuyorsun Ama terk ediyorsun… Ayrılıyorum senden Hüzünleniyorsun İçiyorsun Durmuyorsun Ama gidiyorsun… Ayrılıyorum senden Bilmiyorsun Sormuyorsun Söylemiyorsun Ama gitmeyi biliyorsun… Ayrılıyorum senden Vazgeçmiyorsun İnat ediyorsun Sarılıyorsun Ama vazgeçmiyorsun… Rüya Deniz Demir |
Az Sonra...
Az sonra Hemen az sonra Bir tren daha kalkacak Sen bakakalacaksın Ben sessizce gideceğim Tren raylarının Kusursuz ürperişlerinde… Az sonra Hemen az sonra Bir hayal olacak Yaşanmış her şey Yok olmuşluğuyla… Az sonra Hemen az sonra Bir serçe daha susacak Kalbimin ölü kuşları Senin adına besteleyecek Son şarkılarında… Az sonra Hemen az sonra Bir ayrılık şarkısı Usulca söylenecek Gitmek kadar değil Kalmak kadar acıtarak canını… Az sonra Hemen az sonra Dirilecek ölü kuşlarım Anlamadığın kadar anlayacak Duymadığın kadar duyacaksın Ve ayrılık şarkısı bu Sen de söyleyeceksin Her şeyin ardından Öylece sustuğunda… Az sonra Hemen az sonra Bir kez daha çalacak bu trenin düdüğü Ve sen ağlayacaksın bu kez Son deminde kalacak her şey Ağlamak diye bir şey varmış Öğreneceksin Daha öğrenecek çok şey olduğu gibi Kaybetmeyi de Kaybettiğinde aslında gurur kazanmayı da Öğreneceksin… Rüya Deniz Demir |
Babadan Oğula...
Ezik büyümeyi öğrendik babadan mesela Mesela ıslak sokaklarda çıplak yürümeyi Yalın ayak ve son hızla Ayaklarımıza batan kıymıkları saymadan Yalın ayak ama gururla yürümeyi... Ezik yürümeyi biraz Biraz hafif rüzgarla sallanarak Kimseye çarpmadan omzumuzu Kimseyi incitmeden kem bakışla Bir de içimizden küfretmeden Saygıyla karşılayarak yürümeyi Sokaklara tükürmemeyi… Susup kalmayı sevdiğimizin karşısında Saydığımızın karşısında adam gibi oturmayı Sigara içmemeyi uluorta bir büyüğün yanında Babadan öğrendik Küçüldükçe büyüyormuş insan… Yağmur yağdığında şükretmeyi öğrendik mesela Yerlere çöp atanları uyarmayı biraz da Biraz da öğretmenlerin ayağına turab olmayı Bazen susmayı ve gerektiği zamanda konuşmayı Yerinde ve zamanında sevmeyi ve saymayı… Ağır oturaklı delikanlı olmayı ve tuttuğunu koparmayı Hatta açken çalmamayı ekmeği taştan çıkarmayı Sevda çekip azaba bulanırken bile olsa Asla edebi hayayı bırakmamayı ve kırmamayı Babadan öğrendik çocukla çocuk olmamayı… Babadan öğrendik mesela ekmek uğruna kavgayı Ana ve bacı uğruna dövüşmeyi ama Kimsenin anasına ve bacısına sövmemeyi Terbiyeyi helal ahlaksızlığı haram bellemeyi Usul yürümeyi bin düşünüp bir söylemeyi… Babadan öğrendik bildiklerimizi Baba olunca öğretmek için evlatlara Bizden kopan o güzelim tomurcuklara Sen de öğrettiklerini helal et inşallah baba… Rüya Deniz Demir |
Babalar Gider, Oğullar Kalır Geride...
Babalar gider oğullar kalır geride Bir de sırlar kalır baba oğul arasında Allah’la kul arasında kalırcasına… Babalar gider oğullar kalır bu şehirde Sanki var olmayacak gibi sarılır babalar Oğullar bir daha görmeyecek gibi kalır… Babalar gider kurallar kalır geriye Hiç okunmamış okunmayacak kitaplar Allah’ın yazdığı, kulların okumadığı… Babalar gider oğullar kalır boynu bükük Sanki hep babasızmışçasına geride Yaşına başına bakmadan ağlayarak… Babalar ölür mertlik kalır geride Hiç konuşmamış sözler gibi Bir tabuta yazılır son kelime; Her şeyimizdin… Rüya Deniz Demir |
Bana Seni Anlatma...
Bana seni anlatma Bana Ankara’yı anlat Bana yüreğindeki ateşi Yağmuru anlat bana Bana rüzgarları anlat… Bana seni anlatma Bana aşkı anlat Bana sevdayı Bana tükenmeyenleri anlat… Bana seni anlatma Aşkın tadını Belki bir fincan çayı Bir kadeh rakıyı… Bana seni anlatma Bana ekşimiş bir sevda masalını Bana rüzgarın ateşle sevişmesini Bana gülün bozkırı sevmesini Bana yolları anlat… Bana seni anlatma Tutsak bir aşkı anlat bana Sessiz bir ayrılığı anlat Yoksul bir mutluluğu Büyük şeylerle değişmeyecek Küçük şeyleri anlat… Bana seni anlatma Bana Ankara’yı anlat Bana güneşi anlat Bana melekleri anlat… Rüya Deniz Demir |
Başımız Sağolsun...
Bu Bir Sitem midir? Bir sanal sessizlikte yazdığımız şiirlere hayat vermeye çalışırken bir de dönüp bakıyoruz ki içimizden bir ses bize bunlara hayat vermek için neden kitap bastırmıyorsun diyor… Sene 2003 bir kitap bastırıyorum. Kitabımı bastırdığım tarih aralığında ailemden gördüğüm acımasız bir darbeyle sokağa atılıyorum. Ne yazık ki bu durumda kitabım baskıya girmiş oluyor. Kitabımı basan firmadan da yediğim darbeyle yüzüstü kalmam yetmiyor. Kitabı satmam için yardım edecek herkes bir anda ortadan kayboluyor ya da beni yalnız bırakıyor. Sonunda sene 2007 ve bir tek kitap satılamamış… Bu kitabı satmak gerek ki yeni bir kitap çıkarabilelim. Ama ne yaparsınız. Yine insanların büyük yardımları ile tek bir kitap satılamıyor… Bu yazı tüm şiirlerini yok eden ve bir daha şiir yazmamaya yemin etmiş bir Antoloji şairinin yazısıdır. Akabinde yıllarca emek verdiğim kitapları da yakmak suretiyle edebiyat hayatıma burada son veriyorum. İtiraf ediyorum ben yazmayı bilmiyorum… Kimi arkadaşlar bunun pes etmek olduğunu söylüyorlar canları sağolsun… Acı tatlı bir dönem geçirdim Antoloji’de… Edebiyat Hayatımın Mezar Taşını da Burada Yazıyorum: Rûya Deniz Demir’in Edebi Hayatı 2001 – 2007 Başımız Sağolsun Not: Neden kitabı yaktığımı eleştirirseniz düşününüz. Amacım burada para kazanmak değildi. Büyük sıkıntılar çekerek çıkardığım kitabımın ardına ikinci kitabımı çıkarmak için bu kitabı satmak zorundaydım. Fakat insanlar para kazanmak uğruna kitabımı ve beni harcadılar. Dostlarımdan tabiri caizse yardım dilendim. Ama onlar da umursamadılar. Şimdi kimse beni kınamasın Lütfen… Rüya Deniz Demir |
Başlık Yok Bu Defa
Lüzumsuz işler vekiliyim biraz melankoli Ellerimi cebime sokup Sessizce dolaştım durdum... Islanan saçlarım değil Gözlerimdi belki usanmadan seni seviyordum Doyasıya senin için türkü söylüyordum Sessizliği içime gömüp Sesli sesli ağlıyordum... Saçlarım birbirine karışmış Islanmışım, yorulmuşum Umrumda mı Sevda beni can damarımdan vurmuş Bana oyun oynamış zaman Takmak yok kafaya bu defa İhanet etmek yok zamana İhanet etmeden yalnızlığıma Öyle tek başıma sokakları kuşatmışım Saçlarım kumral Gözlerim elaymış Kime ne ki gece yarısı Ben senin için ağlamışım... Utanmadan ağlamışım Sararmışım, solmuşum Nisana tutulmuşum Sana vurulmuşum Ellerim üşümüş Ceplerime sokmuşum... Ağlamışım Gözlerimin altı ıslaktı uyandığımda Ellerim üşüyordu yine Rüyalara satılmışım dün gece Ben rüyada Rüya bende Ben bir garip Rüya Denizi'nde... Rüya Deniz Demir |
Belki Kaldığımız Yerden...
Belki kaldığı yerden devam eder Bu sabah zorla uyandırıldığım rüyam Belki bu sabah güneş daha bir sıcak bakar Gözlerimin yeşilliğinde kaybolan yıllara Ve belki sen daha uzaklardan olsa da Daha yakından ve içten seslenirsin Ağır işitmeye başlamış kulaklarıma… Belki kaldığı yerden devam ede bu sevda masalı Belki seni hatırlarım rüzgar estiğinde Sana kavuşma ümidinin her sıcak lokmasında Ben her ağladığımda saçlarıma dokunan ellerinde Rüzgar bir daha eser sessizce Sessizliğimde kaybolmuşluğumda seni hatırlatır Giden her şey ve dönen her ışık huzmesi Saçlarıma yağmaya başlar usulca Gençliğimin hatırına… Belki beni bu kadar sert eleştirenler Bir kez olsun okumaya tenezzül eder Bir kez daha okumayı denerler belki Ve belki bu sefer beni anlarlar Belki o zaman gidişimizden bu yana Biz olmak kadar içten bu şiirleri Kimin için okuması gerektiğini öğrenir Ve telaşlara bürünür kuşlar Yeni bir mutluluk ağacı var etmek uğruna… Belki o zaman hayat durur iki satırın arasına Boğazımda kalır elleri ölümün bile sıkamadan Belki rüzgar durur güneş doğar Belki bu sabah uyandırıldığım rüyam Uykuya daldığımda yeniden perdelenir Gözlerimin en koyu yeşilinde ve sen Gitmemek üzere uzatırsın ellerini… Belki o zaman bir kez daha okursun dudaklarımı Konuşmayı bile unutmuş dilimden anlarsın Ellerimi tuttuğunda daha bir ısıtırsın Belki o zaman biz yeniden seviniriz Çocuklar gibi yüreğimize doğan Güneşi sarmasını da öğreniriz… Biz belki güneşi yakarız yeniden Yıldızlar saçarız gökyüzüne Ve yeni bir dünya kurma hevesiyle yaşlanırız Çocukları sevindiren birer denizyıldızı olur Belki birlikte doğarız bir sessiz nisan sabahına Ve cemre oluruz belki bir mart akşamına Düştükçe durmak bilmeyen damlarlarla… Rüya Deniz Demir |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:43 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.