![]() |
Aleviyim…
Bedirde Zülfikar, Hayber’de haydar, Yiğitse yiğitti ilimse ilmi evrenler aşar… Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi, Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti! Kerbala büyük acım, Yezit düşmanım, Haktır baş tacım… Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi, Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti! Sünni’dir mezhebim, Seyitlerdir rehberim, Alevi’dir kardeşim… Aleviyim eğer sevmekse Ali’yi, Hasan Hüseyin Ehl-i Beyti! Safet Kuramaz |
Amel Yalnızlıktır...
Aklını başına almalı Hesabını tam yapmalı Üç günlük dünya biter Her an hazırlanmalı... Her fani yalnızdır ölümde En sevdiği terk eder gömüldüğünde Sarılmalı kur'ana sünnete Alet olmamalı sömürülmeye! Dinin ne sağı olur nede solu İspat etmek değildir tebliğdir hak yolu Bedenin bir tarafı cennet diğeri cehennem Helalden haram mü'minde olur mu Örtün kardeşim korkma rızktan Samimi isen olursun sıddıklardan Açılır başka perdeler Rabbinden Sabır kamçındır Eyüb’ün hazinesinde... Safet Kuramaz |
Analar Ağlamasın...
Haram yiyen dudaklarda akar Fırat’ın suları, Acılı çiğ köfte tadında söylenir uzun havaları! Dizler dövülmekten çürür, Akan kanlar toprakta kurur, Töre dedikleri ne zordur, Sarması dağlanan yaraları! Cahillik ilim öğrenmekle geçmez, Vatan eşkıyanın keyfiyle parçalanmaz, Anaların göz yaşı olmadık yere saçılmaz... İnsanım diyen, Allah’a sığınan, Ve doğrudan ayrılmayan gerçek yiğittir! Doğuda Kürt problemi suni, Sönmesi zor değil ateşinin külleri! Madem vardır kendini bilmez ruh ve savaş, Vatana ihanet neyine, ne çok ağlar baksana Filistinli... Yıllarca yaşıyor aynı kanlı oyuna eş! PKK cellat, İsrail gibi kanlı kasap, kokar et! Kandil dağları her karışında şahittir! Irak’ta, Lübnan’da ölen her çocuk, heyhat! Doğudaki gibi masum, onları vuran zalimdir! Doğu insanı cahildir elbette mektep bilmez, Türkçe’den anlamaz! Eli kalem tutan sözde aydınlarımız onlardan geri kalmaz, Aklımda almaz! Doğunun her karışında casus kaynar, Her kaçırılan genç silah tutmaya zorlanır, Kendi insanı oradan kaçar iş yapmaz! Sanki buğday tarlasında başak gibi çoğalır, Doğan çocuklarda atalarını tanımaz! Aslında gezmek istiyorum doğuyu, korkudan annem bırakmaz! Kanada’dan gelmiş turist bile her karışında nimetsiz kalmaz... Aman bizi beğensinler, para bıraksınlar diye kırmadığımız fındık kalmaz! Harran ovasında alınmadık arazi bırakmadılar, Güneyde, Ege sahillerinde villalar satın aldılar, Danimarka’dan peygamberimize dil uzattılar, Sömürgeci hareminde hala mutlu olamadılar! Benim insanım acı çeker, nelere katlanır... Yemek bulamasa imanıyla kendini teselli eder! Ama namus, şeref, yaşama hakkı bir elinden alınsın Kahramanmaraş’taki gibi sütçü imamlar yetiştirir... Çanakkale’de yiğit kesilir... Mehmetçik sevilir bu yüzden, kışla peygamber ocağıdır! Kurtuluş savaşında her milletten tek vücut askerdik, Sevmeyi, vatan aşkıyla Allah için feda olmayı öğrendik! Ölümden kim korkar ki, Kefenden başka bırakacak ne mirasımız var ki, Bu dünyada bir gün son bulacak kıyametimizde! Ne olur analar ağlamasın, Çocuklar yaşasın, Oyuncaklarıyla özgürce oynasın! Kinler, nefretler, şeytani düşünceler erisin Davud’un demirinde! Ömer’in adaleti istila etsin yüreklerimizi... Kainat efendisinin nuruyla nurlarsın, Mevla’na meclislerimiz! Safet Kuramaz |
Anılar Geldi Geçti…
Bayram oralarda yaşandı, Buralarda hüzün vardı… Ormanları sessizlik, Kuşları neşesizlik, Ruhumu sensizlik, Sardı! Uzak mıydık? Evet, mesafe olarak belki de… İnan ki *******de, Yıldızlarda, İçtiğim suda, Gördüğüm her renkte… Dayanılmaz özlemdin! Her sabah uyanışımda yine sen öptün, Güneş seni hep kıskandı, Her gördüğüm merdivenden süzüldün… Gerçek acın tenime düşerken, Dansımdaki müzik tatsızlaştı… Ağıtlar yakıp bahtıma küserken, Ayaklarımda heyecan kalmadı… Aşkının acısı yüreğimi deşerken, Her yükselen değer yaralandı… Her öpüşen sevgili gördüğümde, Damarlarım dağlandı… Her yanım cehennem korunda, Ayrılık ağlattı! Vuslat ne zaman dediğin sesin yankılandı, Tenin tenimde, İsa’nın acısıyla çivilendi… Derinlerinden, Çok eskilerden, Buğulu gözlerimden, Anıların tek, tek geçti! Islak yerlere uzandım, Öptüm hazzın umutlanan şerbetinden! Matem havasında sayarken anları, Ölüm, sona bir adım daha yaklaştırdı… Kar beyaz sergisi gözlerimde, bahar sandığım! Ne bulabildim son saadetimizi, Nede sen vardın gerçeğine sarıldığım… Safet Kuramaz |
Anladım...
Böbreğime nerdense birden taş düştü, Kaç gündür bir mekana sığamıyorum! Sanki bu sancı cennete özel muştu, Kıvranan nefsimi susturamıyorum! Küçük ecel denilen bu olsa gerek, Dünyadan her nafakam sanki kesildi! İdare ettim günlerce sudan içerek, Alışkanlıklarım öldü sattım keyfi! Her acımdan şikayet hasta halimden, Planlarım bakar kör, son viraneden... Benlik tavrı boşmuş tevazu dilinden, Her anda kıvrandı çirkin günahlarım! Anladım taş değil sineme nur düştü, Acılar geçmişimi sildi süpürdü, Ruhum gerçekten Allah’ına kavuştu, Nerde olmalıyım sonunda anladım! Safet Kuramaz |
Anne Sevgisi…
“Gözlerinde uyku, Yüreğinde tutku, Uyusun da büyüsün, ninni… Annesinin kuzusu, ninni! ” Şefkat dolu sesiyle bebişini sallarken, Temmuz koru yayar bedeninden! Semaya yükselir huzur sağanağı, Havva’dan beri sır kaleminden! İşleri, acıları, hastalıkları bitiverir, Bebeği gülerde, “Anne” deyiverir! Cennet kokusu gözyaşına dayanamaz, Mama ister bilir, bezini değiştirir! Kadifemsi bedeninde anne şefkati aynadır, Kucağına alır özlemle sarılır, gözleri yaşarır... Tozpembe kundağına bakar, gülücük fırlatır! Oyun bahçesinde ilk öğretidir anne sabrı… Gözünde hep bebektir ne kadar büyüse de, Emanet gibi gider bir gün kabullenmese de, Resim ve anılar… Yaşar cehennem alevler! Anne sevgisi hep özlemdir, çocuk yüreğinde… Dokuz ay karnında taşımak ne hoş sabırdır! Ne hizmetçidir nede köle yavrusuna adaktır! Giymez giydirir yemez yedirir sevgisi saftır! Bu yüzden cennet anaların ayakları altındadır! Anne ahlaktır, öğretmen… Örnek sabırdır! Her şerde yavrusuna siper, kahramandır! Uykusuz *******i bebişine armağandır! Hakkı ödenmez anaların… Haşr’da hesabın! Safet Kuramaz |
Arı ve Gül...
Çölde bir gül Etrafında dolanır arı “su...su! ” diye! Bulutlara, Umutlarına, Dualarında, Yalvarır Halil İbrahim(a.s.) ’dan beri Hacer dilinde! Dünya bir geçici kondu, Çöl yakar bulamayınca suyu... Kur’an sünnetsiz acı dolu, Beyinde bilgi yaşama yansımazsa Sigara gibi boğar soluğu... Gül hemen ölür arı dönmekten mecnun Çöller ezberler Leyla Mecnun yolu! Döner güneş sistemi, Ölenleri gibi... Kıyamet sur’a emanet Sabırla bekler İsrafil’i... Gül Kur’an arı sünnet Suyu yaşatır çöldekileri... Safet Kuramaz |
Arkadaş Olmak…
Gençsin, doğalsın, cıvıl cıvılsın Ruhuna biri sızmadan önce Hak edip etmediğini sorgulamalı o insan. Eğer zenginlik katacaksa Gözlerindeki huzurun ruhundan geldiğini hesaplayacaksa Amazon ırmağında yunmaya hazırsa Güneş gibi yüzünü de aydınlatmaya Buyursun içeriye! Haydi, arkadaş olalım demek Başlangıçta çok güzel gibi görünse de, Ruhumda sizden bir tanıdık yer var mı bakmak isterim ilk önce. Her insanın harabeleri vardır geçmişten ruh köşelerinde Yalnız kaldığı, bazen müzikle patladığı bir karanlığı da... Eğer ortak ışıkları yaşam güneşinde keşfedebilirsek Belki bir çay, belki de bir kahve tadında Gözlerimizi aynı yöne çevirebilirsek Yaşı ırkı cinsiyeti yok edebilirsek Boş ver gerisini görüşmekte isterim mevsimin birinde... Ben biz demek isteyebileceğim paylaşım istiyorum. Sahiplenmek yerine kırılma noktalarında sevgiyle tutunalım diyorum Eğer ben yoksam sizde olamayacaksınız Çünkü ikimizde birer insanız! Safet Kuramaz |
Artık Uyan...
Hislerimi yazıyorum, yaşıyorum Emin ol şu an çok yakınındayım Seni seyrediyorum... Klavyenin tıklanan harfleri, Hislerine kabadayılık yaparken, Arayışın, kıvranışın, duygularını frenlerken, Geleceğin belirsizliği… Sınavın dehşetine dem gözyaşlarını hissediyorum Biraz önce yağmur yağıp, buğulanan pencerenden! Yoğunlaşmak, Gerçek gibi hissedebilmek, Belki beyne hükmetmek demek, En, boy, derinlik ve zaman derken, Dünya fiziğinde dört boyut sancısından kurtulmak gerek... Yaşamı mekanik bir akışa bırakmayalım isteyerek! Belki de mühendis olmanın cezası benimkisi: Hep sancı var yüreğimde, Her an yeni şeylere açlıkta... Bazen bulamadığımda kahroluyorum! Koşuyorum doğanın içinde... Güneşe sarılmak, Ay gibi hissetmek gibisi yok inan dolunayda! Değişimi doğanın her saniyesinde görüyorum... Basit gibi görünen Bitkinin yaratılıştaki genlerinin Tefekkürü sarsıyor beni... Onun mükemmelliğine karışmak var ya, Mevla’nın aşkını, Peygamber sünnetinde, En usta fırçanın elinde, Seyrediyorum! Başka boyuttayım belki şu an, Belki de sen beni göremezsin arasan, Gel desem şimdi “Hangi araçla geleyim ki…” diye sorarsın! Artık uyan, bak yanındayım! Safet Kuramaz |
Aşk Sadece Yaşanır…
Aşk ya da sevgi bir karşılık beklemez, Akar insanın kanında fark ettirmez... Acısı heyecan lezzeti huzurdur Kal dersin kalamaz git dersin gidemez! Dolunayda avlanmak gibidir bir an, Gece aydınlıktır boşuna gezersin… Hayalle yetinir hazır et yanında, Ateş yakıp ıssız çeşmenin başında, Teselliyle boş verir neşeyle yersin! Lüksü pişmiş makarnanın sosu gibi, Üzüntüsü yavan ekmek tadar gibi, Sabırdır ilacı, giydirir tacını Düştü mü bedene kavuşma anları… Sahiplenmek aşkın biricik zehiri, Her an öldürür tutkuyu heyecanı… Sorgular kendini sorgular seveni Düştü mü ihanet şüphesi ruhunda… Neyin garantisi var ki aşkın olsun, Şu anda yürü eğer sahipse yolun, Akılmış mantıkmış başkasını boş ver Denk gelmiş işte bahaneleri ölsün… Safet Kuramaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:03 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.