![]()  | 
	
		
 Adının İlmihali 
	beklemek ******* çözümsüzlüğü dönmemezlik nağmeler pes tiz salgın gibi sen vebası ömrümün bal çalınmış sayıklamalarımda adının ilmihali italik alevlerimden geçtim hakkını veremem közümün kırgınım papatya göçüğü nasılsa suçsuzum feleksiz imlası bozuk aşk deyince nedense müsaadesizlik çıkar yollara kürek sallasam yazgı kısmet gereksiz ahhh bitmez bu sessizlik bağbozumu bu sensizlik  | 
		
 Aforizma Zamanı 
	ağır ithamlar baharla tazelenir titreyişinde yüzünün acılar kıymık kıymık engeller sözcüklerin alışmasını konuşmaya herşey seyrinde giderken başlar ölüm ben mutsuzluk konuşkanı tertip düzen düşmandır şiire ve aşka farkettirmeden  | 
		
 Ağaçlar Karanlık Güler 
	ağaçlar karanlık güler ben yüzündeki şuleye tütsülenmiş içkin yapraklar sobasız kış evi yıldızlar kaydırak olur yüreğime ay ışığı bozkır uykusu sert iklim çisil çisil çocukluğumla gelir konarım selamının anlamına mahşer yanışına dayanır yürek bir bilmez olan biten keskin sır perdesi takvimlerde yuvasız yara yara yara akar kanım sanki damarımı sokaklarda kalmışım ayaz yemiş güneş yanığı çelişkisiz çekilemem inime sen ki badem çiçek damağımda kararsızlığının tadı kaldı gelişini yedir bana aç açık kaldım biteviye kanser hinliği bu mecrada uğunamam anla benzi yüreğim çabalayarak da olsa ıskaladım hayatı hayta toy acemi sıkım sıkım hava cıva ağar tenime varlığının yokluk sızısı tan yeri gibi tınmazsın ey yar sabırsız bezmez çiçeklenişi ölümüm sonsuz durak anlamadığım kendimi sunak yaptım gözlerine vız gelir tırıs gider harman yoksunluğumun sağır kör cesedi şaha kalkmış zarif bekleyişsizliğimde sancır aşkım sana seviyorum seni  | 
		
 Ağır Serenat 
	bak şimdi durupdururken sabah oldu durduk yerde sustu ağustos böceği son ağustosunu yaşar gibi ağaçlar eylüle öfkeli gecenin yorgun düşen yanıyım yalan sevişmelerden üstelik ağaçlar unutmuş yağmurda dinlenmeyi damağımda tan yerinin ağaran tadı senin gelmeyeceğinin hayatsal anlamı kaldırım taşları da biçare gözümde ne de olsa ezip geçtiğindir o da yürekdaş ölümüme azgın anaforların ortasında ateşten bir can simidi ölmek tanrıdır şiir o sevilen kadın imgesini her an özlediğin ben kendi sularında sevimsiz bir ıslık sensiz bir unutkanlık ah ne zavallı  | 
		
 Ağıt 
	türkü yanığı bakışında gurbet çığlığı nere uzansan yaralanmış ayrı bir yol kesin yolları aşın dağı bahçeyi bağı kınalanmış yıllarda biçare ağıt her kol  | 
		
 Ağlama 
	yaralıyım derinden şairane bulamadım acılarımın kökünü gömecini sorularım cevapsız acılarımda benim gibi gurbetçi dünyaya nerde bu derim bakarım orama burama bulamam peşinden koştuğum yalnızlık yastık yorgan yıldız altı açmamış çiçekleri sor derim ayrılığıma hayat be gülüm biter eğleşir e mi ağlama  | 
		
 Ağlaşırdık 
	ağlaşırdık kümülüslü sen poyraz kırgını ben şimşeklerle yanmış çıplak gün yüzü dalyanlarda ölüm kalım savaşı iç sıkıntısı yaşama çırak ölüme usta aşk sarımsı güz kalıntısı ellerimde çizgi ayaklarım göğe ererdi bahar yansıması saçlarında yağmur damlası kokuşlu  | 
		
 Ağustos Kuşluğu 
	en uzun tatilim ne zaman diye düşünsem çocukluğum gelir aklıma eskimocu şans kader kısmet de çektiririm abim oyuncak tabanca alır mı gene çukulatalı fabrika eskimüsüüü vaaar mahalle maçında maradona kim olur asfalt dökülürken okuldan kaçan kim grayderler toprağı kaldırdı ömrüm boyunca kabimde kalkamayan sen silindirler ne ağır yıllarımda kalbimi ziftleyen senin ağırlığın babam sürgünde polis amca solcu sürgünde senliliğim ağustos kuşluğu fareli evimizden seni keserdim sanki seni değil ömrümü keserdim hurma ağaçlarında aradığım sıcaklığını hala arıyorum özlemler yorgunu çivit hülyalı  | 
		
 Aklımda 
	davetkar maskedir gülmek dışarı o tutamadığın kaçamak ölgün geç kalmak sıradışı toprağa yaslanamayan bir haldir ayrılık  | 
		
 Aklımda Hep O Uykulu Gözlerin 
	elimi uzatsam tutacak gibiyim kırağı düşmüş saçlarıma yabancı yanaklarını aklımda hep o uykulu gözlerin gözlerin belki tutkularımın hayli olgunlaşmışlığı erik ağacı dut yaprağı ve hala oynaşıp durmuşluğu bahar kuşlarının bakışının anlamında gözlerinin yoksun hem de yoksunluğumda sırnaşık yokluğun kadar yaşıyorsun acemi hatıralarımda kapılarını sürgülemediğin acılarım nasıl da sonradan görme söylesem inanmazsın oysa bilmedin hayatımız tepeden tırnağa çalıntı bir senfoniydi suç arkadaşım dolu yağmış ömrüme çocuk şarkıları sığdıramadın hiç bilmedin bıraktım kendimi kendime ve sana ölümün yanında çaylak kaldığı sensizlik denen akşam ormanlarına yalnızlığımla kimseciklerin aşık atamadığı şehrin ayrılık solgunu ışıklarına evini kaybetmiş çocuklar gibi ağlıyorum hayli yıpranmış bu romanın kör kuyularında hasat zamanında ömrümün  | 
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:21 PM | 
	Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.