www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Ahmet Ada (https://www.cakal.net/showthread.php?t=82346)

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:29 PM

GÜNLERİN ÇIKRIĞINDA

Bir dağ gölünün ılık yıldızlı
Sularında hırçınca seken taş
Sen daha özgürsün, daha yırtıcı
Bir sapanın rüzgarlı ucunda
Buğday saçlı köylü çocuğundan

Kuğuların gölde buğulu bakışları
Rüzgarını yadırgayan çiçeklerin çanı
Uyandırsın seni kahyadan önce
Sen ki üretici sevinci taşıyan
Ekin bereketi verdin yüreğinden
Kanla zulümle örülen güne

Ötede bir bulut pabuçlarını giysin
Düş onunla yayla bükümü patikalara
Geride bir evlik tarlan, karın
Başak saçlı onuruyla çocukların
Göğün eksilen mavisi altında

Ağarak saman dolu bir bulut
Çeksin ömrümüz yüklü arabayı
Günlerin çıkrığında gümüş sular
Kuyular, çaylar olsun ağlamaklı
Kıyısız barınaksız el kapılarında

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:29 PM

HEP SENİ SEVDİM

Hep seni sevdim
Yaz kendini anlatırken yaprak yaprak
Günler ne çabuk akıp geçti sevgilim
Yüzyıllar geçti sanki aradan
Yollar yollar boyunca yan yana
Hangi yokuşu çıktıysam seninle
Kuşlar uçuştular saçlarından

Hep seni sevdim, silinmez izi
Sevimli şaşkınlıklarımın o yazdan

Kır kahveleri kuş sürüleri sonra
Konuşmadan oturduğumuz masa iskemle
Demli çay, demli çayın buğusu
O yaz daha mutluydu seninle

Senin mavi miydi ya kalbinin sesi
Bir saat gibi işlerken kendiliğinden
Yine buluştu gözlerimiz sevgiler üreten
O yaz seni ne çok sevdiğimi
Öğrendim bir akarsuyun sessizliğinden

Bulutlardan bulutlara çıkardım o yaz
Çiçekler suladım her günbatımı
Çocuklarla konuştum hüznü unutturan
Yalansız hilesiz sevdim seni
Çiçekler çocuklar ezgiler içinde

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:29 PM

NE KALDI

sokağı gökyüzüyle ilişkilendiriyorum
izinli askerlerin şapkalarından
asker şapkalarından bir gökyüzü
nasılsa her gün yaşıyor içimde
acılardı yaban otlardı az az kanıyor
ayrılıklardı mektuplardı az az kanıyor
hazirandı o hepten kanıyor
bak, bir ormanı seçiyoruz, işte
yerini bulmuş ağaçlar içimizde
sarnıçtan suluyoruz ağaçları
ağaçlar fısıltıyla yağmurdan konuşuyor
yağmuru senin yanına iliştirmeliyim
bir sinema günü dinmesini bekledikti
bir süre kül rengi çatılarda
yağmurdu az az kanayan içimde
çoğu aşk sonu kederleriyle ilgilidir
kederleri güz başlangıcına iliştirmeliyim
ben ne zamandır yalnızım
herkes ne kadar yalnız
güz ne kadar büyütüyor yalnızlığı
ben kaçar gibi yaşamalıyım
kırlangıçları, ağaçları, telâşlı sesleri
güz biriktiriyor yaşlılığı
bakışlarım bir noktaya çoğalıyor
sağlıktı hastalıktı ölümdü
belki de her şey eskisi gibi
biz hepimiz yeniden doğuyoruz
ağacın ağaç olduğu bir yanılsama belki
suyun su, kuşun kuş
belki de her şey hiç yaşanmadı
deniz kabukları, masamdaki yeşil sürahi
sözcükler, sözcükler anlamını yitiriyor
bir kök biberiyle, tuzlu çakıl taşları
hepsi bir yanılsama belki
neye dokunsam çözülüyor çünkü
şu kadarcık yeşilliğe yer kalmıyor dünyada
çoğu hayatı bir aşk gibi yaşamakla ilgilidir
azar azar eksiliyor farkına varmıyorum
derken geceyi gündüzü bilmiyorum
ağaçlar kapı aralıklarından görünüyor
annemdi hayal oluyor içerlerde
odalardan odalara geçtikçe
sonra o erken vakitlerde
perdeleri aralardı gün girsin diye
komşunun balkonunda çiçekler
çiçekler rüzgârda kokuyor
kokuyor ya her bir o kadar güzel ki
belki de hepsi bir yanılsama
çiçeklerdi ağaçlardı az az kanıyor
güzel insanlar erken ölüyor

mahzun sayılır çocuklar
seni çocukların yanına iliştirmeliyim
çocuklar seni daha güzelleştiriyor
içimize yağmur yağıyor
yağmur seni daha güzelleştiriyor
belki her güzellik bir yanılsama
belki de ayan beyan her şey
herkesin çocukluğu işaret fişeği
ben hepsini yaşıyorum azar azar
kim bilir aşk bitti de bu bendeki
derviş türküleri

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:30 PM

O !...

odur üç gül üç köpük yaza uzanır
kim bilir nereden gelir ne kadar kalır
gelin ağlatma havasını başlatır
kederi zurnanın ucundadır
oradadır gül de gül köpüğü de
kırık bir hüzündür hem güler
hem ağlar

bir geyiktir dağlarda ince uzun
bacakları gezer bahçelerde, iz bırakır
kışın karda, kar gibi yağar...
odur kara taşa yazılı ince yazı
odur gelinlerin duvağı
odur mahzun bakan göz
odur kalbine sokulan hançer
odur kanatlarını tutuşturan ateş

üç gül köpüğüdür o
kırılgandır çıdamdır sevgisi kutludur
açılıverir dağlar sürgünden çıkagelir
eşyaya dokunsa acısı tazelenir
öfkesi kar gibi erir

yola çıkan birini andırır yalnızlığı
hiçliğe bırakılmışlığın rüzgârını estirir

odur çiçek tozu rüzgârla serpilen
gül bahçelerinden sokaklara bulvarlara
odur ipek kar beyazı *******de
yataklardan kayan ve yayılan dünyaya
ipeğin sesidir o, gülün köpüğü
-ya siz kimlersiniz?

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:30 PM

RESİM. .

Denize çıkan sokak soğuktur üşürsün
Ey ince gömlekli Akdenizli çocuk
Yaz geride kaldı yetişirsin sonbahara
Bütün ömrün yok olan mavi bir bakış
Gibi geçiyor bir solukta bilmiyor musun
Yağmura yakalanmış bir kuş gibi üşürsün
Ey parke taşların ağarttığı çocuk
Kalbin deniz üstü yağmur, saçların uykulu
Gülerken güz resmini çekmiş sanki
Yaprağı sapsarı yaprakla bitiştiren
Yaprağı hüzünle değiştiren güz
Bir çarkıfelek otunu değiştiren güz

Önünde çakıl taşları deniz kıpırtısız
Bir park kanepesinin akışında unutulmuş
Güller de birdenbire sızar kalbine
Avlulara girersin: karşında güz

Mor bir gölge şurda ve sonyaz kokusu
Tam öyle işte yıkılmış bir atın duruşu.

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:30 PM

SERÇE

Giydim ben de yalnızlık hırkasını
Dilimde eski hüzzamlar
Kulağımda ipek sesi unutulmuş hatmi çiçeğinin
Kar mavisi kirpiklerinin sesi
Bir güvercin curcunası olan yaz göğünün sesi
Usulca çömelip yem arayan serçe sesi
Uçtum o serçeyle
Uçmasını bilen limon ağacının sesi
Bir Chagall resminin çocuksu sesi
Uykusuz şairler korosunun güneşli sesi
Sanayi sokağında hangarların orada
Uçarı gölgelerin sesi
Mozaikler arasından püsküren bir çiçeğin sesi
Manastır avlusunda
Bir Sümer tabletinin kırık sesi
Yaklaştım yanına gök sayfaları arasında
Sırlar saklayan kapıların sesi
Seviyorsan beni hala saçındaki leylak sesi

Kökü ordadır diye sevdanın
Bir bumerang gibi sana döndüm
Varoşların burcu kalbine
Yaşadım beter bir aşkı, öğrendim
Kalp kalesinin ikiye bölündüğünü
Dolunayların senin çocuk gözlerine dolduğunu
Bunun şaşırtıcı bir şey olduğunu
Solgun gelinciklere söyledim
Ürgüp'te
Develerin üstünde hatıra fotoğrafı çektiren seyyahlara
Bakırcılar çarşısının esnafına
Çömlek ustalarına
Çuha çiçeklerine söyledim dere boyunda
Bir tel uzadı ışıklı bir tel saçında
Giydim aşk urbasını sana geldim

Birdenbire yaz yağmuru başıboş caddelerde
Giyindim yağmuru sana geldim
Üstelik vakit ikindi,
Kalbe akan çınarların sesi
Balkonların kuş vakti, vaktin sesi
Seviyorsan beni hala pırıl pırıl sevdanın sesi
Yağmur muydu yağan yoksa yıllar mı
Kirli sarı bir şehir omuzlarımda
Sokuldum kırık yazılara
Yazıların veda sesi
Kuş sayfaları arasında

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:31 PM

SEVDAYA ILISKIN

Yüzünü bana döndür
Böyle bakışımın nedenini sorma
Uzun tümceler ezberletirim sana
Kalın kitaplar getiririm o zaman
Dakikalar tükenir. Birazdan
Bir ömür tamamlanır
Yaşanır olur yaklaşan ayrılıklar
Otobüs şöyle bir sarsılır da
Yaslanır birden
Sevgilimin gurbet aklına

Bir su olur giderim
Gittiğim yerlerden alır
Esmerliğini yüzüm
Emekçilerin yaşamına karışırım sonra
Ter kokar gömleklerim

Bu bitmez yolculukta
Camdan bakarak
Görkemli, aşılmış mı bilemem
Akşamları gerginleşen dağlar görürüm
Uzun bir
- Ah...
Gibi
Düşersin aklıma

Yolcular bir bir uyur
Bırakıp bu dünyayı giderler
Yedeğimdeki sevdalar uyanır
Kavga aşk olur bana
Ömür bitmez yol bitmeyince
Bir ezgi çalınır
Sazın ucu gökyüzünü kanatır şimdi

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:31 PM

SEVGİLİ

Gitsem, gitsem, dargın ayrıldığım
Sevgilime bir mendil kiraz götürsem

Mutluluğun nice rengini
Yitirip de aradığım
Gençlik günlerimi

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:31 PM

SİNEMA KUŞU

Seni fotoğraf çektirmek için oturmuş buldum
Bir sokak fotoğrafçısına kara körüklü eski

Seni sinema önünde buldum öyle keyifli
Olmadık serüvenler yaşamış dörtkol çengi

Baktım şarkı söylüyor kirpiklerinin ucu
“Ölürsem yazıktır sana kanmadan”

Sen busun işte, ipeğin parçalanmış hüznü
Doluya tutulmuş bir kuş yüreği kırılgan

İşte iri puntolarla yazıyorum, her dizeden su
Kuşları kalkıyor, bu çocuklar gibi sevmektir seni
Ben sevdikçe tuhaftır akasyalar büyüyor

Sonra mavilik mi desem öyle bir sevda
Sen busun işte, bir sinema kuşu pürtelaş yaşayan

GooD aNd EvıL 08-19-2007 04:31 PM

USULDAN TÜRKÜ

Yürüdüm usuldan bir sonbahar hüznüyle
Çocukların her akşamüstü ayrıldığı yere
Sararan yaprakların savrulduğu yere
Bir türlü buluşamadığımız o lacivert yere

Şuramda bir çiçek ordusuydu sevdan
Yürüdüm ağaçlı yoldan bir başıma
Bütün kuşlarını gökyüzüne uçuran
Ağaçlar düş kurmayı unutmuştu çoktan

Bir öndeyiş gibi okudum uçurumları
Denizi dağları bozkırı sevgilim
Ne de olsa ben buldum son kuşları
Kuş sürülerinden örülmüş bir kıyıda

Ey akşamsefasının tazelenen vakti
Bırakıp bir kitap gibi pencere önünde seni
Yürüdüm usuldan uyanmış yollarda
İçimde serseri ilişkilerin son izi

Suçlu bir eylül bozup gitti
Kimsesizliğimi acemiliğimi
Saçlarımı kestiler asi sesimi
Sesim bir suçsuzun sesinde şimdi


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:14 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.