![]() |
Gökte Âlem
bu gece gökte şölen mi ne var hovarda türküleri eşliğinde yeryüzüne düşer manevî düşler ve sesleniyor ansızın düşeşler besbelli kafayı bulmuş birileri üstlerde meçhul bir eğlence varken çekemem gayrı bu yorganı üstüme belki ben de nispetlenirim bu işten bir yudum şarab-ı şiir, bir dilim imge kim bilir belki usuma düşer ince ince ve siz gökyüzü, ay ve yıldızlar çekmeyin perdelerinizi bu gece bir gecelik istirhamımdır sizden eminim sizler de hoşnut kalacaksınız bir şah/eser şiirde şavkınızı görünce Ahmet Ağdere |
Gökyüzü
………………………………………………. ……………………………………………….. Ve sen, ey gökyüzü... ayamı sana çevirdim İçindeki her şeyi ebediyet çukuruna terk edip Senden gelir aydınlığın ve karanlığın en zifirî sesi Ve senin bulutlarının içindedir ölümsüzlük ensesi Tut ellerimden ve bedenimi götür sana doğru Kalmasın çaresizliğimin içinde bilinmeyen soru Ahmet Ağdere |
Gölge Oyunu
Ezelden sallanır dünya, Düşerler birer birer. Bir ben kalırım ayakta, Bir de yanımdaki gölgeler. Ben giderim, gölgeler gider, Gölgeler gider, nesil sürer. Çaresiz kalır arkamızda, Bizden sonra gelecekler. Ahmet Ağdere |
Gör!
Gözlerimin içine bak, Nuh’un gemisini gör! Dışarda binbir fırtına, Bendeki huzuru gör! Benimle gir feraha, At dizgini, kalk şaha, Ne bekliyorsun ki daha, Bendeki mutluluğu gör! Kalmasın hiç sıkıntın, Artık dikkatli tartın, Bensiz cihan tın tın tın, Alnımdaki nuru gör! Gözlerimin içine bak, Nuh’un gemisini gör! Dışarda binbir fırtına, Bendeki huzuru gör! Ahmet Ağdere |
Gözlerim
Gözlerim gözlerim benim kapalı gözlerim Açınca içine toz toprak kaçan gözlerim Aldanma sakın aç diye direten sözlere Açılınca gözlerim,ben kendimi özlerim Ahmet Ağdere |
Gözlerin
Gözlerinde bulurum düşlerimi; Kat kat tabakaları arasında. Bir o yana bir bu yana savrulurken Sarhoş misali, gözlerinin karşısında... Her tabaka ayrı bir esrar, Kaybolur yüreğim her varışında. Bilmem neden tüm gün titreme tutar, Gözbebeginin kendisini tek sarsmasında... Sonra bir gün farkına vardım, Adın varmış benliğimin yaftasında. Melekler adınla yer tutarmış, Alın yazımın her bir karışında... Düşünmemek elimde değil, Alemin tek bir noktasında. Varsın bitsin bu dünyada ömrüm, Gözlerin kazınmış yedi tahtasında! ... Ahmet Ağdere |
Günkaranlık
Kim demişse günaydın diye Bilmez mi acının, sızının ve dertlerin Aynı gün içinde doğduğunu Ve insanlara kendilerini sunduğunu Binlerce insanın göz yaşı döktüğünü Binlercesinin bu sebeplerden öldüğünü Binlerce çocuğun sokaklarda doğduğunu Hak gücün gittikçe insanların nazarında Bir kurtarıcıdan çok, öcü manası taşıdığını Günışığı gibi açık aslında Günümüzün aydınlıktan öte, karanlık olduğu Günkaranlık… Ahmet Ağdere |
Hastane Odaları
Çekilmez dakikaların ardına saklı Ayrılık kokulu hastane odaları Dar ümitlerden geçirsen de cananımı Bin yürek ona uzattık kollarımızı Sen, bin bir kötülüğe pençe vuran dilber Bu odalar sana olamaz kara çember Nice diller senin için dualar söyler Ey, bin bir kötülüğe pençe vuran dilber Ahmet Ağdere |
Hayat
Bakışlarında saklı hayatın anlamı, Anlatamaz derdimi ne bir söz ne bir yazı! Dururken karşımda saatler boyu, Eksilmez sevdam, solsa da ömrümün baharı! ... Ahmet Ağdere |
Hayat Bülteni
Ganyan: Tanrı kulu Sürpriz: İblis yolu Plase: Yâr kolu Ahmet Ağdere |
Haydi Sev Beni
Haydi sev beni, kuş tüyü özlemlerle yaşayalım, Paylaşalım haylaz neşemizi ve kurnaz kederimizi. Gün gelip gülelim, aylar geçip ağlayalım, Kara yazgı gelmeden de nokta koymayalm. Haydi sev beni,bulut ötesi özgürlüğü tadalım, Yazgımızın yaz sıcaklığında ve kahrımızın kışında. Her ne kadar benden uzaklarda olsan da Seni bir an göz ucundan ayırmayayım. Haydi sev beni, senli benli hayaller kuralım, Beş altı beden bol gelsin bu dünya bize. Diz çöksün önümüzde zeus, apollon,artemis Duygularımızdan esen yeller dolsun aleme mis mis.. Haydi sev beni, kuş tüyü özlemlerle yaşayalım, Paylaşalım haylaz neşemizi ve kurnaz kederimizi. Gün gelip gülelim, aylar geçip ağlayalım, Kara yazgı gelmeden de nokta koymayalm. Ahmet Ağdere |
İhanet
İhaneti gördüm yüreğimde, Hizayı şaşırmış bekliyordu. Anlamadım saklı hangi imde, Nalbant dışarda zevkliyordu. Ezerken izleşti bedenimde, Takatsizken takat topluyordu. İhanet deyip geçmedim sonra, Har vurup da harman savurmadım. Aşkıyla ömür boyu yansam da, Nice gönül boşa kavurmadım. Ezen bendim bu sefer hışımla, Takatsiz başı boşa vurmadım. Ahmet Ağdere |
İstanbul
Saatim sustu artık, Ayrılık sözü duydu. Güzel öterdi tık tık! Ses aynen İstanbul’du… Sustu yelkovan akrep, Metaldi, birden soldu.. Yazmaz oldu mürekkep, İstanbul onla dondu! Duvarlar küstü bana, Bu gece boğar oldu. Yarimden yaradana, Herkes İstanbul doldu! .. Ahmet Ağdere |
Kalk!
Kalk ve gidelim hadi, Mecnun yola yukarı. Cepte beş lira cari, Yokta varlık diyarı. Kalk ve gidelim hadi, Yolun benden dışarı. Yürekten al abdesti, Nefsin senden haşarı. Kalk ve gidelim hadi, Bura çulsuz vatanı. Senle sensiz geleni, Ebede kadar tanı! Ahmet Ağdere |
Kamış Kelime
Bana bir kelime öğret öğretmenim Gelmelerden gitmelerden arınmış Ve içimde hep kalacak olan kamış Rüzgar estikçe hep kımıldasın içim Ve ben o duyguyla sonsuzluğu içeyim Yüreğinden uçan kelebek özgürlüğüyle Sonra yaparım kalemimle saçlarını lüle Yeter ki sözlerinden o kelimeyi biçeyim Ahmet Ağdere |
Kan Damlıyor Yüreğim
Kan, Kan, Kan …… damlıyor ………………yüreğim! .. Gül kazılı sayfalardan, Aşk kamışı satırlardan, Kaldırım sevdasına çıkma, Tutuklu duygularla, Kan damlıyor yüreğim! .. Sevmek, sokakların oldu... Sevmek, üstüne ayak basanların oldu! Hak etmemişti halbuki, Hatırsızca halsiz kalmayı, Hayasızca aşka düşmeyi, Haykırmayı haşhaş dumanına, Hak etmemişti yüreğim. Kan damlıyor şimdi... Varsın kanasın anacığım; Sevmek, Üstüne ayak basanların oldu, Varsın kanasın! ... Ahmet Ağdere |
Kapı Deliği
…. işte hayatın……. tüm sırrı… diğeri…. burada…….aydınlık bir yanı……ya senin .karanlık…ayakların …nerde durmakta… Ahmet Ağdere |
Karalar Düşer Beyazlara
“Ay, gücünü güneşten alır.. Ama; bir şair için ondan daha güçlüdür.” “Kararsın günlerim” dedi şair, Doğruyu daha net görebilmek için. Belki de kaybettiklerini görebilecekti, Kim bilir, belki kazandığında kaybedecekti. Mürekkep damlalarında düştü karalar, Gökyüzü saflığında olan sayfalara… Ahmet Ağdere |
Karıncalar
Karıncalar, ne olur gelmeyin üstüme üstüme Şimdi süsleme vakti değil kolumu bacağımı Karınca kararınca benim de yapacaklarım var Gencecik yaşımda şenlendirmeyin ocağımı En iyisi mi sizler şimdi usul usul yollanın Ben de daha etli butlu olmak için yol alayım Bu işten hem siz kârlı çıkarsınız hem de ben Daha büyük şölenlerde görüşürüz karıncalar Ahmet Ağdere |
Kedicik
Bugün ayın on dördü Kedicik ayı gördü Yeşil ve al yumaklar Tırnaklara örüldü Fayansın rengi ak boz Açık kalmış kavanoz Kedi yaslanır ona Bakarsın bal olmuş toz Evde kilitli bölüm İçinde bir akvaryum Ve kırmızı ak balık Uzaktır ona ölüm Ahmet Ağdere |
Kelepir
Bu sana yazdığım sanma ki son şiir, Aşkını anlatmaya ne an yeter, ne de devir! Devirsem de karşımda duran güçlükleri bir bir, Erişemez gücüm, sevdanı etmeye kelepir! Ahmet Ağdere |
Kemirici
Öyle zor ki yüreğine varmak benim için; Ümitsiz aşkın kahramanı gördüm kendimi... Aşk, uçsuz bucaksız çalılık alemi ise, Ben; her daim onunla uğraşan kemirici! .. Ahmet Ağdere |
Korkarım
Uçurumun kenarında gülümseyen, Bir çift çağlayan gözlerin Akar gider ....................son ........................... suz ................................... lu ....................................... ğa .............................................. istikamet Ve ben kaybolurum geçtiği yollarda Ya aldanırsam ..........................yan .................................sı .....................................ma ...........................................la ..............................................rın .................................................. .da Çakıl taşlarını inci görürsem. Ruhunun ............... mey ........................va ............................ la ................................ rı .................................... na ......................................... takılan oltam, Piranaların dişlerinde yitik düşerse. Ya, tüm bunlar gölge düşürürse üstüme Kor .......ka ............rım ...................yanımda yoksa ellerin gezmeye Tut ki ellerimden, cesaretim olsun .................................................. ..........düş .................................................. ................ me .................................................. .......................ye Gözlerinden başlayıp yüreğine inmeye.. Ahmet Ağdere |
Kör Görgü
Sandık sandık düşler düşlüyorum sancısız Acısız abartısız tasımızı tarağımızı toplayıp Aklımızın almadığı acun köşelerine gidiyoruz Dönmedolapların hep döndüğü, hep döndürdüğü Eşek kadar adamların çocukça eğlendiği bu dünyada Tarihine karşı şarkılar söyletiyor bize kör görgü Ahmet Ağdere |
Köşebaşı
Gözlerin gibi buz kesmişti hava Karlar yağıyordu senli sessiz senli sessiz Ve ben size bu köşebaşında Rastlamıştım apansız sepsessiz Üstünde durmuş mevsime uygun-suz Çiçekler, böcekler koşturan ilkyaz Gözlerinden süzülürken ışın ışın haz ve naz Düştün içime bir alaz gibi sualsiz sorgusuz Yaz dedim kendi kendime yalnızca onun için yaz Yazdıklarını kimseler bilmese bildirmese bile Çek kalemini arşın arşın dağların ucundan Engin engin denizlerin ardından Şimdiye dek onun için yazılanlar ne kadar az Ve oturup karların üstüne, köşebaşında başladım Okyanus diplerine derin derin dalmaya, kumlar çıkarmaya Her satırda sevdamızı haşladım aşladım Her satırda sonsuzluğa kulaç kucak açmaya Ahmet Ağdere |
Kültablası
Ben, yalnız bir kültablası Üzerimde hatıralardan izler Ve geçmişin tamahkâr pası Hepsi, paklanmak için su bekler Nerden gelirsen gel sonsuz hayat Ansızın silahını içime dayat Doldur beni gümbür gümbür Çıkacaktır rengim sonra daha gür 13.01.2007 eskisi / Ben, yalnız bir kültablası Üzerimde hatıralardan izler Ve paklanmak için su bekler Nerden gelirsen gel sonsuz hayat Ansızın silahını içime dayat Ve doldur beni gümbür gümbür Çıkacaktır rengim sonra daha gür 03.12.2006 Ahmet Ağdere |
Mağrifeti Sevginin
Mağrifeti sevginin, gönlün layıkındadır İğnelemek değildir harici güzellikleri Haykırdıkça yürekten titretmektir yürekleri Raksını sevginin, kelimelerde gizlemektir İşlerken izleri cani misali iliklere Bahtiyar olmaktır her kan çıkışında Ayrı düşerken anadan babadan birer birer Nizama sokmaktır kendini aşkının yolunda.. Ahmet Ağdere |
Mağrip
Öz yurdunda garip, Dinine mustarip, Ne yapsın kurtulsun, Karşısında Mağrip! Örter başörtüsü, Çıkar Sezer sözü; Dincisin kardeşim, Yakma burda tütsü. Okul İmam Hatip, Olmak ister katip. Katılmaz yarışa, Olamaz da hatip. Yine susar mazlum, Derler sabret oğlum, Hiç olmazsa sana, Kucak açar Bağlum. Diğer yanda terör, Hızla artan tümör. Serbest kalsın Zana, Başına boynuz ör! Yaksın Kürtler Bayrak, Bak onlara aylak… Özgürlük namına, İster senden toprak. Zaman gelir Apo, Ele alır Zippo. Çıkar da kürsüye, Şekillendirir o. Kargaşadan galip, Kim çıkacak Tabip? Görünür şimdiden, Aç gözlerle Mağrip! Ahmet Ağdere |
Martının Gözyaşı
İstanbul üzerinde bir kuş uçuyor Kanatları iki dünyaya vuruyor Durun ayakta hazır ol durumunda Gözlerinizde kötülükler buluyor Ve yine o kuş, yine sizden umuyor Gökyüzünde özgürlüğü hissederek Bir kuş gibi yaşamayı bilebilmek Gözyaşı barış umuduyla doluyor Ahmet Ağdere |
Matematik
Masa başı curcuması, Alır ömrü yara sürer. Tanjant, sinüs, kotantjanı, Emel eden sefa sürer. Maruf talih şu cebirin, Aldatmaz hiç dostluk sürer. Tık tık çalışan saatin, İbresini Hakk'a sürer, Kemalini, şaha sürer. Ahmet Ağdere |
Mavi-2
Ey gözleri mavinin efsununa bürünmüş sevgili; Giydim mavi firari rüyalarımı yanına geliyorum! Adım atsam bir mavi uzaklık, adım atsam bir mavi yakınlık, Nereye asarsam asayım kendimi, başımı kaldırdığımda Hep gözlerinin mavi çeşmesinden içiyorum hicranı... Her kadın veya genç kız, biri ona aşık olursa bilir ve mavi mavi titrer ya, İşte sevdiğim işte, bugün yanından geçerken mavi zelzeleni duydum ve içine sokuldum. Oysaki ben, her gece mavi çarşafımın üstüne uzanıyor, ve mavi yorganımı üstüme çekiyorum mavi yastığıma başımı koyup koyup...Ve her gece mavi hayaller içinde uyuyorum, mavi ninniler dinlerken...Mavi hayaller içinde büyüyor, mavi hayaller içinde gelişiyorum..Mavi kitaplardan mavinin güzelliklerini ve kötülüklerini öğreniyorum mavi sopalı öğretmenlerimden.. Mavi yaramazlıklarımdan mavi mavi dayaklar yiyorum.Bazen açık mavi, bazen koyu mavi görüyorum ve öğreniyorum mavi yaşamın mavi sırlarını... Mavi meleklerle mavi düş gezegenini dolaşıyor,orada masmavi insanlarla, mavinin havasını içime çekiyorum… Ve mavi fahişelerle sevişiyorum, mavi renkli paramı verip verip… Mavi tepelerden çıkıyor, mavi tepelerden iniyorum her mavi gün.. Ve maviye isyanımdan mavi tabancamı alnıma dayıyorum mavinin çirkefinin canıma tak ettiği gün. Sonra mazinin ve atinin maviliğinden cayıyorum... Ve gün gelip mavi renkli tabuta giriyorum, mavi gözlerinde izimi görüp görüp… Sen ise sevgimi hâla benden dinlemedin… Ahmet Ağdere |
Mavi
Her gece mavi çarşafımın üstüne uzanıyor, ve mavi yorganımı üstüme çekiyorum mavi yastığıma başımı koyup koyup...Ve her gece mavi hayaller içinde uyuyorum, mavi ninniler dinleyip dinleyip... Mavi hayaller içinde büyüyor, mavi hayaller içinde gelişiyorum..Mavi kitaplardan mavinin güzelliklerini ve kötülüklerini öğreniyorum mavi sopalı öğretmenlerimden.. Mavi yaramazlıklarımdan mavi mavi dayaklar yiyorum.Bazen açık mavi, bazen koyu mavi görüyorum ve öğreniyorum mavi yaşamın mavi sırlarını... Mavi meleklerle mavi düş gezegenini dolaşıyor,orada masmavi insanlarla, mavinin havasını içime çekiyorum… Ve mavi fahişelerle sevişiyorum, mavi renkli paramı verip verip… Mavi tepelerden çıkıyor, mavi tepelerden iniyorum her mavi gün.. Ve maviye isyanımdan mavi tabancamı alnıma dayıyorum mavinin çirkefinin canıma tak ettiği gün. Sonra mazinin ve atinin maviliğinden cayıyorum... Ve gün gelip mavi renkli tabuta giriyorum, mavi gözlerinde izimi görüp görüp… Sen ise sevgimi hâla benden dinlemedin… Ahmet Ağdere |
Mavili Dev
Zaman bir el Ayna güzel Yakına gel Sonsuz bedel Saçımda bit Ucunu it Sevmezsem git Çılgın mucit Mavili dev Şahane ev Beni bir sev Yolumuz şev Ahmet Ağdere |
Mevsim Bahardı
Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun Girdi en vahşi kelimeler hayat bağıma Bastılar çiçek kelimelere şimdi hepsi solgun Bana gece gerek, gündüz körlere özgü Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun Sokuldu harami kelimeler sinemden içeri Kabaca kullandılar susuz kaldı aşk kuyusu Duyular artık çin işkencesi, duymamak gerek Duymamak gerek çirkef kuşların sesini Taşırken nefesini buralardan bilinmezlere Uzanmalıyız boylu boyunca yıldızlar altına Bir gece ansızın... bir gece ansızın.. ansızın.. Ahmet Ağdere |
Miskin
Hey sen! Herşeyden vazgeçen halinle oturan miskin miskin Bir bak takvimin sayfalarına, zamanın dişleri ne kadar keskin Oysa senin tırnaklarının ucunda tarihin tüm hünerleri pişkin Gel hadi daha fazla bekletme hem kendini hem de bekleyeni Bir gül gibi aç,sarsın doğadan gelen tüm güzellikler çevreni Ve senden yayılarak tüm cennetvari mis kokular sarsın evreni Bilirim, perilerinle ve gönül erinle düş denizin ne kadar engin Şu suları yüksekten geçen fıskiye, şu tunturaklı dizeler dengin Ve kaleminden akan alkım, gözünün ucundaki güzel ahengin Gel hadi daha fazla bekletme hem kendini hem de bekleyeni Bir gül gibi aç,sarsın doğadan gelen tüm güzellikler çevreni Ve senden yayılarak tüm cennetvari mis kokular sarsın evreni Ahmet Ağdere |
Mutluluk
Tut ellerimden gezelim cihanı dört köşe Ezmeyelim bizden önceki ayak izlerini Belki rastlarız bizi çıkartacak bir düze Örtersek eğer iskarpinlerimizin gizlerini Ahmet Ağdere |
Müşterek Bahis Harici
Siz şimdi gidiyorsunuz sessizce habersizce Çocukluğumdan kalma biberleri dilime sürerek Hayallerimdeki dilberleri alıp kaçarak düşlerinizle Müşterek bahis harici bırakıyorsunuz yalnız beni Ahmet Ağdere |
Nafile
Benden birşey bekliyorsun, edilecek ifade; Aşkımı desem nafile, sevgimi desem nafile! Dakika dakika üstüne hele geçedursun, Aylarım geçse nafile, yıllarım geçse nafile... Ahmet Ağdere |
Narsisist
Bazen durup dururken kendime aşık oluyorum Soluyor benden ziyade bütün güzellikler Ve bütün sevgileri içime atıp doluyorum Benden gayrısı çukur doldurmayan tezekler Ahmet Ağdere |
Neden?
Neden gökyüzü bu kadar çetrefil, bulutlar bu kadar biçimsiz Buhardan mı yapılıyor şu gördüğümüz tüm kapılar Rahatlıkla, arkasına bakmamanın acımasızlığıyla Çekip gidiyor insanlar sonsuzluğun sahanlığına Ve neden hep bize kalıyor duygulardaki o ağırlık Patlarken binlerce fersah ötede birbirinden ağır toplar? Ahmet Ağdere |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:12 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.