![]() |
Kibirim
Sevgili, sensiz karandan daha kara ******* İsterim ki sen gel, siyahıma düşmesin lekeler Aşkın, kalemimden düşen en şehvetli heceler Soyunsam sen diye, yanar yabancı bendenler Fikrin, beynimde dolaşan zaptsız düşünceler Açsam ağzımı birkaç ipsiz, ipe götürecekler Sevda, sen yaşanmazsan onlar ne bilecekler Garip belki de yaşananlara gülüp geçecekler Yüksekler, ayaklarımın altında küçük tümsekler Başımı dik tutsam, bilirim ne kibirli diyecekler Ali Gençay |
Kim Bilir
Kim bilir serseri ten kimlerle sevişir ve gece gündüzü nerde yakalar kim bilir yalnızlıkla sorgulamadın mı kendini bire sevgilinin gözlerine baktığında hangi kadınlar nerelerine değişmiş kim bilir anlarsın tenin yanar ruhun kıskaçtadır ellerin terler gözlerin kararır dilin tökezler boğazın düğümlenir *******in uzunluğunu bilirim yıllara eş bir yanımda yana sobanın kızgın ateşi içimde yanan yüreğimin koru zamanı saatine bakarak söyleyenlere göre bir kaç zamandır gece bana mı bana sorma *******i yeniden doğar ölürüm ben bir ömür gibi dar ağacı kurarım karanfil bahçesinin tam ortasına ortasına otururum zaman gece ben yaşanır yaşarsam bakma sevdiğim gözlerime yüreğime dokun dinle beni sen anlarsın beni.... Ali Gençay |
Kime/ne
I- Kelimelerimde Küskünlüğün çocuksu tadı Yıkılır art arda tüm heyecan Öyle bir anda vurur ki bu acı Savunur kendini bana/nelerle insan Tavşan dağa küsmüş, bana/ne Ne dağdan bir tane Ne de tavşan derman dağın derdine Küssem bu koca şehre Kime/ne II- Nefesleri yalan insanlar Ve onları saklayan şehir Kuşatılmış yalnızlıklar Özgür arsızlık, kırılmış zincir Korku panzehirsiz zehir Selamsız yürüdüğüm kaldırımlar Her bakış manasız, yabancı Sıklaşan adımlarda uğultular Ayak izlerimde derin manalar Beklemeyin daha ölmedim Tepemde dönüp duran ak/babalar III- Uyandır beni, sevgili Giderken kendine iyi bak demiştin Geldiğinde uyandır Dudaklarım büzük Omzumda silkiniş/küslük Okşarsın başımı belki diye Uykularım birkaç düşlük Küsmedim gidişine Kime/ne Ali Gençay |
Korku
Kat,kat giydiğim pişmanlıklar Tutunduğum dalı kırıp Sonsuzluğa düşüyorum Dibine daldığım cehennem Yanıyor taştan yakıtlar Bende titreme Üşüyorum Kuşlar uçuşuyor tepemde Garip,adlarını bilmiyorum Gagalarında kan,kanatları kılıçtan Çiçek atıyorlar,kan kırmızı Çiçekler gülümsüyor bana Bende sızı,inceden ince Ağlıyorum Havada ağır intihar kokusu Hüzün,damarıma giriyor Beynimde yapma demenin uğultusu Rüyalar giriyor kanıma,uyanıyorum Bende ne yapacağını bilmeme duygusu Bilmediğim sona yürüyor Korkuyorum Ali Gençay |
Kuşluk Vakti
Anne Ört üzerimi ninniler söyle okşa saçlarımı uyanmamalıyım sabah düşler toplayan bırak daha uyanamadım kumruları sayıyor ihtiyar kadın kuzgun çık aradan bahsi kazanacak gıcırdayan sandalyede sallanan bıyık altından sırtaran adam dönüp duruyorum yatağım dünyam üşüyor bir yanım açık kalmış pencerem kuşluk vakti doluyor odama okunan ezan utanıp da gizlendim müstehcen rüyam üstüm yorgan çanlar çalıyor sıvışıyor yanımdan yılan kadın şah meran ne çabuk hiç çıkmadı ki üzerimden urbam beyim uyan doldu zaman süpürülecek düşlerden kalan Ali Gençay |
Kutsallarım
kutsallarım vardı mucizelerim yenik mısır tarlası efsanelerim şimdi uzanıp teneşire ebabiller düşlüyorum yaşam boyunca hışır bir öç neden yaşanır ki ve neresinde bu yanılgı hayat bir seten taşı döner hep aynı öğütür hep aynı hadi dur de gücün yeterse dünyayı boynuzunda taşıyan öküze hadi çağır ebabil kuşlarını kanatlar kaç çırpımlık bilmem Ali Gençay |
Lanet
Yalnızdım Yalnızlığı ben seçmedim Acılıydım Acıya gel demedim *******e sevdalandım Gündüzlerde ben bende değildim Yarelendim Derdime derman lokman demedim Sevdim Yeminler olsun çok sevdim Damarıma girdi zehrin Parelendim Hiç vazgeçmedim Sustum Sesi gelir beni bulur diye sustum Öksüz,yetim gibi Korkularla pustum Okşadı başımı yad eller Heveslenmedim Sensizlik de yalnızlık tek dostum Lanet edildim Haram meyveyi yemiş gibi Diyarımdan öte sürüklendim İhaneti ben etmiş gibi Lanetlendim Ali Gençay |
Leb_i Ceyda
Ufkumda kızaran hasret, mehtabın Tutsam, tutunsam perçemine Yanar mı gözlerim, yakar mı günahın Acı sinmiş bedenime, senin ızdırabın Alsam, saklasam seni göğsüme Yok mu derdime çaren, yok mu ilacın Değse dudaklar, öpse leb_i ceydanın Yansam, su serpse ateşime Biter içimdeki özlem, söner yangının Ali Gençay |
Leyl(a) Hikayesi
Mısır sümeğine tavuk teleği taktığımdan beri Rüzgârın peşinde hayallerim İçime doğan aşk güneşi Eriştirdi ekinlerimi harman vakti Yüzüme vuran rüzgâr Dokundu saçlarıma sevda gibi Dudaklarım sızladı Avuçladım ab_ı leylayı Ellerimi yaktı ateşi Ve bedenimi saran urbalar gibi Kuşattı leyl içimdeki her şeyi Asi ırmaklara atıldım Midesindeyim hayatın Yunus misali Takıldı sevdanın ağına Deryalara erişmeden düşlerim Ufaladı yıllar koca dağları, tepeleri Savurdu rüzgâr kumdan taneleri Çöle çevirdi Yalın ayak gezdiğim şehri Kuşattım aşkı Kuşatıldım mecnun misali Ali Gençay |
Mahkumun Son Mektubu
MAHKUM MEKTUBU OKUNMUŞTUR. 26.06.2006 Bugün; Gelmeyişinin bilmem kaçını günü Ne mektup var Ne iki satır Sigara getirmez oldu gardiyan Ne de karışmasın diye Enelediğin fanilayı, donu İçimde çığırtkan his Beynimi kurcalayan ses Öldü mü yoksa! Git başımdan iblis Bu ne biçim soru İç içe girmiş ranzada çentikler Hangisi şafak Çizgilerin hangisi Geldiğin günleri belirtirler Kusura bakma sevdiceğim Burada günler karışıyor Bayram mı seyran mı Bayrak asılmış havalandırmaya Bilmem neyin Kaçıncı yıl dönümü Sadece uzaktan tütün fabrikasının Vardiya sireni duyuluyor Revirdeyim Umumi kontrolde Ellerimde maraz buldular Tırnaklarımı yokluyor doktor Ona göre kangren Kimse bilmez Ruhumu tenimden evvel karantinaya aldılar Bende alaycı gülümseme Oysa kurşun kalemin tozu Kesici alet bulundurmak yasak Benim suçum ne Geçmek bilmeyen *******de Göz bebeklerimi büyüten karanlık Burnuma değen küf kokusu Ne yapmalıyım Seni yazmakla tükeniyor zaten Kalemimin ucu Konuşuyorlar baş ucumda Duyuyorum herkesi Beş vakit namazlı gardiyan Mehmet Dudaklarında dua Kulağımda uğultusu Ben öldüm mü yoksa Saçmalık! O zaman neden acıtıyor tenimi Pire, tahta kurusu Ölüden kan çekilirmiş Aha da sıktım Karınları kanımla dolu Üşümüşüm görmüşler Tüylerim diken, diken Meğer ben ölmüşüm Daha genç iken Sarıp sarmalanmış döşeğim Emanete geçilmiş defterim Boncuktan yaptığım kuş Ruhumla uçup gitti penceremden Kimsede kalmasın diye hakkım Helallik alınmış milletten Ruhuma El Fatiha Asılmadan öldüm Yok hayata dair bir sitem Yok bende son arzu Affet! Sen bilmeden öldüm Artık mekan fark etmez Zindandan iyidir Olsa da kireç kuyusu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:39 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.