![]() |
Heri de gel...
Süzülerek bakma bana Al yanaklım bal dudaklım Kaşlarını çatma bana İnce oya, al yazmalım Kar yağarken ince ince Göz atarsın isteyince Elim eline değince Naz yaparsın cilve cilve Heri de gel, gel bana gel Gel güzelim insafa gel Aç gönlünü gel yanıma Heri de gel, gel bana gel Ne kaçarsın ceylan gibi Ben avcı değil mecnunum Dulda yerlere girince Seni yemeye mecburum Kara kaşın bir yay gibi Ne sekersin bir tay gibi Beş şeker atıp içine Gel içeyim bir çay gibi Heri de gel, gel bana gel Gel güzelim insafa gel Yusuf Ziya çağırıyor Heri de gel, gel bana gel Aç gönlünü yanıma gel Heri de gel, gel bana gel |
Hü de...
Bu dünyanın neresinde Filizlenip doğacaksın Hü de dostum, bana hü de Sen de suya kanacaksın Tomurcuksun bu gününde Yarın sen de coşacaksın Hü de dostum, bana hü de Tel tel olup açacaksın Aşıkların defterinde Anı olup kalacaksın Hü de dostum, bana hü de Sen de bir gün solacaksın Maraz olan yüreğinde Boynun bükük olacaksın Hü de dostum, bana hü de Sen de birgün yanacaksın |
Hücrem...
Bu hücremde dört duvar var rengi kara, taşı kara dışarıda sevdiğim yar gözü ela, kaşı kara Üç adımda gelir duvar ayakların makamına karşımdadır parmaklıklar yazı kara, kışı kara uyuyamam ranzam çok dar yatmak bela kalkmak bela soğuk soğuk taş duvarlarlar taşı bela kumu bela Yusuf Ziya bu hücrede umutları türkülerde tutsaktır hep hücrelerde yatmak bela kalkmak bela |
Hümanistim...
Benim doğrum beynimdedir Yıkılamaz benim sevgim Aşkım dinim kalbimdedir Hü de hü de hümanistim İnsanları ben bilmişim Gönlüme tesbih dizmişim Dost dost diye inlemişim Hü de hü de hümanistim Gül dururken dikenleri Göndermeyin üzerime Bizi düşman görenleri Güldürmeyin yüzümüze İnsanları insan bilmek Maske değil içten sevmek Boynumuzun borcu olsun Adım adım dosta gitmek Kol kanadı size gerdim Yüreğimi yola serdim Gelin canlar, gelin dostlar Hü de hü de hümanistim |
Hüsocan...
Yıllar yılı yürüsen de Yollar bitmezmiş Hüsocan Zevk ile sefa sürsen de Buna değmezmiş Hüsocan Damarda kan tükenirmi Gerçeğe hayal denirmi Ecel gelince yüzüne Geri dönmezmiş Hüsocan Kasan parayla dolsa da Cebine elmas konsa da Herşey maddede değilmiş Toprak bilmezmiş Hüsocan Devirdiğin nice günler Acı tatlı geçen dünler Ağlasan da sızlasan da Geri gelmezmiş Hüsocan Dere olsan akıp giden Toprakları alıp giden Nere aksan boydan boya Sular bitmezmiş Hüsocan Yalan dünya senin olsa Zümrüt dolsa sarayına Devrilince şu toprağa Sana kalmazmış Hüsocan |
Irgatımın yelleri...
Rahmetin karşılanışı bir bayramdır, tarlamda başaklar coşar rüzgarların ahengiyle. Filizlerim güneşe göz kırparken bir ıslık yayılır, bir o yana bir bu yana el ele tutuşmuşken kardeş kardeşe. Düş yakamdan, çek ırgatlarını benden. Sürülmüş tarlama motif motif işlenmiş sevdama zorla abanma. Sahipli duyguların rüyası, türkü rüzgarlarının sevdalısı var yüreğimde. Çek ırgatlarını tarlamdan çek abanmalarını sırtımdan yel yel gelirken cananın nefesi sana yer yok bu toprakta senin yerin başka birinin yüreği. benim yüreğim başaklarınım beklediği tarlamı ilmek ilmek işleyen benim ırgatınım yelleri... |
İbo...
Karlıdağda kardelensin Tepelere yaslan İbo Yüreğimde bir efesin Yiğidimsin aslan İbo Seni sırtından vursalar Göğsünde çiçekler açar Seni zındana atsalar Düşüncen göklere çıkar Kara kayada gezersin kekikleri kokla İbo bozkırlarda esen yelsin yamaçları yokla İbo Seni okudum gözünde türkü dinledim dilinde Gerçeği buldum özünde Arkadaşımsın sen İbo |
İçelim bugün
Bu sefer suçlama yalan dünyayı Çocukca bakıp da gülelim bugün Bırak şu dertleri, bırak tasayı Haydi şerefine içelim bugün Bu akşam kadehler ardı ardına gelsin Karanlık ******* dost oluversin Bizdeki şenliğe nazar değmesin Haydi şerefine içelim bugün Gideceği yere gitsin gidenler Kalanlar bizdendir, bizimdir günler Elbet ardımızdan ağlamaz dünler Haydi şerefine içelim bugün Siyaha beyaza kardeş diyelim Bizi anlayanı bir dost bilelim Karanlık günleri bugün geçelim Haydi şerefine içelim bugün Yusuf Ziya diyor, bu senin günün Bu gün dertlerini ediver sürgün Yüzlerin gülünce parlıyor gözün Haydi şerefine içelim bugün |
İhtiyarlamışım...
Farkında değilim ama, bayağı ihtiyarlamışım Bu zaman girdabının içinde gençliğim elden gitti Saçlarıma bir bir düşen aklar, kalmış tek yoldaşım Geçen bu yıllar, insanı böyle soldururmuş demek ki Kaç kere isyan ettim, kaç kere umutsuzca yenildim Yenilmelere doyamadım, adam olamadım demek ki Yüreğim hep asi oldu, başkaldırdım direnemedim Kaç kere şiir, türkü oldum gezemedim dizeleri Farketmemişim, elden ayaktan bile nasıl düşmüşüm Sevdiklerimi okşayan bu ellerimin titrekliği Her gece terler içinde korkarak uyandığım düşüm İhtiyarlığımın belirtisi, habercisiymiş demek ki Yaşadıklarım daha dün gibi gözümden bir bir geçer İyot kokulu kırlarda topladığım menekşeleri Koklayıp da sevdiklerime dağıtırdım birer birer Diyorum ya, çiçekler bile kokmuyor eskisi gibi |
İki bilinmezdir senin gözlerin
İki bilinmezdir senin gözlerin Biri sevda biri ızdırap verir İki çözülmezdir senin hislerin Sol güldürürken sağ azap verir Bir ırmağın iki yakasındayız Sen geçemiyorsun benim yanıma Söyle nerde nasıl karşılaşacağız Sen binemedikçe benim salıma İki bilinmezdir senin bakışın Bir gözün gel diyor diğeri gelme Yar ben ne yapayım inan şaşırdım O bakışlarınla gözümü delme Gülüm biz seninle aynaya döndük Gördüğümüz resim yüreğimizde Sen bana baktıkça beraber öldük Sen bunun adına ne diyorsan de İki bilimezdir senin gözlerin Biri görünürken biri karanlık Yar tut şu elimi nerde ellerin Gel benim yanıma yarın aydınlık |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:27 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.