![]() |
Kadir Mevlâm
Özenerek yaratmışsın evreni, Bir ustasın, marifetin var senin. Besmeleyle döndürürsün devranı, Akla sığmaz çok hikmetin var senin. Esirgeyip bağışlarsın kulunu, Gösterirsin sır çözmenin yolunu. Çamurdan yarattın insanoğlunu, Karar senin, zarar senin, kâr senin. Nebilere kendini göstermişsin, İman eden gönüllere girmişsin. Kullarına her meyveyi vermişsin, Kadir Mevlâm, bol nimetin var senin. Vahiylerle müjdeler duyurmuşsun, Dört kitabın dördünde buyurmuşsun. Kıldan bile ince köprü kurmuşsun, Kevser senin, huri senin, kor senin. Efil efil estirirsin yelleri, Dikeninde açtırırsın gülleri, Rahmetinle ıslatırsın yerleri, Rüzgâr senin, yağmur senin, kar senin. Zeki Çalar der ki: Ezelden beri, Sana açık inananın elleri. Kadir Mevlâm, duy yakaran dilleri! Huzurunda hesap vermek zor senin. Zeki Çalar |
Kalender
Şiirle başladı, şarkıyla bitti, Felekten bir gece çaldın kalender. Dostlar birer birer evine gitti, Sazınla başbaşa kaldın kalender. Taze ümitlerin, düşlerin vardı, Ne hâle getirdi yılların ardı. Hasret çeke çeke saçlar ağardı, Çileden payını aldın kalender. Kimin için kurdun o hayalleri? Kimin için yazdın o şiirleri? Düşünüp durursun akşamdan beri, Yine düşünceye daldın kalender. Mevlâm sevsin diye yazmış yazını, Çekmeye mecbursun yârin nazını. Söyledin türkünü, çaldın sazını, Namını her yere saldın kalender. 26 Eylül 2005 Zeki Çalar |
Kalmasın
Güzel yüzünü göreyim, Gözlerim fersiz kalmasın. Seni her an düşüneyim, Aklım fikirsiz kalmasın. Ateş ol gönül evimde, Yanarım ben alevinde. Hep sen bulun hayalimde, Yüreğim sessiz kalmasın. Bu muhabbet bin katlıdır, Acısı baldan tatlıdır. Seven, sevilen haklıdır, Dünya sevgisiz kalmasın. Güzel adını anayım, Aşkın ile avunayım. Mısra mısra anlatayım, Sözüm yetersiz kalmasın. Zeki Çalar |
Kandırma beni
Elâ gözlerini sevdiğim dilber, Hasret ateşinde yandırma beni. Ben umut peşinde koşar giderim, Her yalanı gerçek sandırma beni. Var mıdır dünyada hiç baki kalan? Gözü açık gitmez muradı alan. Hangi sözün gerçek, hangisi yalan? Bir gülücük ile kandırma beni. Ayrılık ölümdür, hasretin zulüm, Ne olur, bu derdi çektirme gülüm. Ben, senin sevdanla öten bülbülüm, Dikenli dallara kondurma beni. Arnavut inadı benim damarım, Sana sarılmadan göz mü yumarım? Bir Allah'tan, bir de senden umarım, Başkasından medet umdurma beni. Zeki Çalar |
Kar yağıyor
Damla damla buz iniyor, İne ine kar yağıyor. Dert üstüne dert biniyor, Bine bine kar yağıyor. Gökyüzünde oynaşıyor, Hep yoksulla uğraşıyor. Bir duruyor, bir coşuyor, Dine dine kar yağıyor. Bulutlardan dağılıyor, Pamuk gibi yayılıyor. Dağ başına yığılıyor, Sine sine kar yağıyor. Su buharı değişiyor, Ak düşüyor, pak düşüyor. Rüzgâr ile sevişiyor, Döne döne kar yağıyor. Üşümekle geçmez ömür, Garipleri Allah görür. Ne odun var, ne de kömür, Yine yine kar yağıyor. Karakıştan aldık payı, Ayazda kaptık şifayı. Zar zor yaktık bir sobayı, Söne söne kar yağıyor. Zeki Çalar |
Kara gözlüm
Gözyaşımla mektup yazdım, Yolluyorum kara gözlüm. Hem okursun, hem ağlarsın, Biliyorum kara gözlüm. Mektubu oku anama, O ağlarsa, sen ağlama. Bir selâmın yeter bana, Bekliyorum kara gözlüm. Ayırdı gurbet elleri, Yıktı pembe hayalleri. Dilde sevda türküleri, Söylüyorum kara gözlüm. Türküler deşer yaramı, Hasretin yakar bağrımı. Seni, anamı, sılamı, Özlüyorum kara gözlüm. Taştan çıkardım aşımı, Hasret ağarttı başımı. Kimse bilmez gözyaşımı, Gizliyorum kara gözlüm. Sel gibidir duygularım, Seni düşünüp ağlarım, Sensiz olmaz rüyalarım, Seviyorum kara gözlüm. Zeki Çalar |
Karacaoğlan
Asırlara sığmaz ünü, Çağlar aşar Karac'oğlan. Her şiiri bir türküdür, Halkla yaşar Karac'oğlan. Curasını alır ele, Bülbül gibi gelir dile. Hiç bitmeyen bir aşk ile, Dolup taşar Karac'oğlan. Ala gözlü dilber için, Yanar durur için için. Gönül güzel sever, niçin? Sorup şaşar Karac'oğlan. Hak'tan gelen emre uyar, Güzellikten hep haz duyar. Dolaşır o diyar diyar, Dağlar aşar Karac'oğlan. Kar yağınca Elif diye, Ak gerdanda zülüf diye, Türkü okur sevgiliye, Aşkla coşar Karac'oğlan. Her güzele kul olsa da, Yine sever dul olsa da. Padişah kızı olsa da, Alıp, boşar Karac'oğlan. Dertlenince durgun olur, Feleğine kırgın olur. Sevdiğine vurgun olur, Yâre koşar Karac'oğlan. Zeki Çalar |
Kardeşim -2-
Az yaşa, çok yaşa, gelir her başa, Ölüm gerçek, miras da hak kardeşim. Kimseye kin gütme, derdi dert etme, Geleceğe umutla bak kardeşim. Daha fazla yaşamaksa niyetin, Çoğa tamah etme, hep azla yetin. Nefret cehennemin, sevgi cennetin, En son durak, kara toprak kardeşim. Bu dünyada hile, yalan dolan var, Genç yaşında çiçek gibi solan var. Senden daha zor durumda olan var, Şikâyet etmeyi bırak kardeşim. Gerçeğin içinde hayale dalma, Kendini yenile, geride kalma. Zorluğu görünce, pes edip yılma, Yüreğine cesaret tak kardeşim. Her ölümlü gibi sonun ölümse, İyimser ol, yaşamayı benimse. Çektiğin çileyi düşün, gülümse, Kaderine bir türkü yak kardeşim. Zeki der ki: Mahkemeyi kurarlar, Günahını, sevabını ararlar. Mahşer günü senden hesap sorarlar, Boş oturma, bir çivi çak kardeşim. Zeki Çalar |
Kardeşim
Ağzından çıkanı kulağın duysun, Asla kötü bir söz etme kardeşim. Fikrin ve hislerin mantığa uysun, Boşuna eziyet çekme kardeşim. Gönül gözüyle bak, tepeden bakma, İyilik yaptıysan hiç başa kakma. Ben buyum, sen şusun ayrımı yapma, Nifak tohumları ekme kardeşim. Dünya dönüyorsa niçin dönüyor? Güneş boşuna mı ışık veriyor? Gözlerin görüyor, aklın eriyor, Cahilin peşinden gitme kardeşim. Hiç işin olmasın gururla, kinle, Hesaplaş kendinle, savaş nefsinle. Eğer bilmiyorsan bileni dinle, Sap gibi ortaya çıkma kardeşim. Sevgisiz ortamda çiçekler açmaz, Sular şırıldamaz, kuşlar pek uçmaz. Ahlâklı insana küfür yakışmaz, Kimsenin gönlünü yıkma kardeşim. Zeki Çalar der ki: Haddini aşma, Topluma örnek ol, yanlış konuşma. Eğriden uzak dur, doğrudan şaşma, Sevgiden, saygıdan bıkma kardeşim. Zeki Çalar |
Kel İsmail
Yorgun argın işten çıkar, Bezgin bakar Kel İsmail. Suya sokar kel kafayı, Her gün yıkar Kel İsmail. Bir tarak alır eline, Geçer aynanın önüne. Özenle bakar keline, Zevkle tarar Kel İsmail. Eleştirmen bugünlerde, Hiç iş yok der şairlerde. Yazdığım tüm şiirlerde, Kusur arar Kel İsmail. Bir sigara tellendirir, Sorunları dillendirir. Fikirleri yönlendirir, Yorum yapar Kel İsmail. Gazeteyi beleş okur, İnce eler ve sık dokur. Kalem elde tıkır tıkır, Hesap yapar Kel İsmail. Ona derler eli sıkı, Para ile sıkı fıkı. Zam yapılsa çıkmaz gıkı, Kemer sıkar Kel İsmail. Benzer olgun bir adama, Alışıktır zaten zamma. Yalanı pek sevmez amma, Ufak atar Kel İsmail. Salı günü sergi açar, Zabıtayı görse kaçar. Müşteriye yalvar yakar, Ayva satar Kel İsmail. Az kabadır nazikse de, Gururludur ezikse de. Çok uyanık gözükse de, Biraz saftır Kel İsmail. O her şeyi fazla bilir, Bedavaya akıl verir. Benim için de bir şiir, Yaz ahbap der Kel İsmail. Siyasetten pek hoşlanmaz, Konuşmadan da duramaz. Onu kimse kandıramaz, Kül yutmam der Kel İsmail. Muhaliftir bu aralar, Lâf yapar,l ügat paralar. Türkiye'de çok parti var, Üç yeter der Kel İsmail. Kulak verin dediğine, Şaşarsınız bildiğine. Taşı hemen gediğine, Yerleştirir Kel İsmail. Komik olur her sohbeti, Yapar koyun muhabbeti. Kasaplardan almaz eti, Keçi keser Kel İsmail. Fabrikada sabun yapar, Üretme'ye hipo basar. Hep koşturur apar topar, Bir işçidir Kel İsmail. Bir kısımda çalışırız, Yirmi yıldır tanışırız. Şakalaşıp konuşuruz, Hep ahbap der Kel İsmail. Çok çalıştı, çabaladı, Kimseye muhtaç olmadı. Tepesinde saç kalmadı, Vay kafam der Kel İsmail. İsmail'in tek bir derdi, 'Ah bir oğlum olsa! ' derdi. Allah ona üç kız verdi, 'Kader bu! ' der Kel İsmail. 10 Ocak 1996 Zeki Çalar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:49 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.