![]() |
Sinemde takılıp kalan gözlerin..
Bir garip uğradı, limaN gözlerin. Ateşinle yanar, yamaN gözlerin. Gönlümde okunan, romaN gözlerin. İçimde tutuşan, samaN gözlerin. Sevda çığlığında, ummaN gözlerin. Tabip yokluğunda, dermaN gözlerin. Loş ışık koyunda, kemaN gözlerin. Yüreğimde tüten, dumaN gözlerin. Nazarına vurgun, amaN gözlerin. Dolaşmaktan yorgun, zamaN gözlerin. Kara sürme çeken, çimeN gözlerin. Ruhuma yazılan, fermaN gözlerin. Dudak kenarında, duhaN gözlerin. Uzakta bekleyip, duraN gözlerin. Dilimde dolaşan, emaN gözlerin. Peşinden koşulan, yılaN gözlerin. Dökülen yaprakta, hazaN gözlerin. Sinemde takılıp, kalaN gözlerin. Coşmuş sözlerime, akaN gözlerin. Bir bakışla beni, yakaN gözlerin. 27.01.2007 15.30 Kamil Çağlar Hayrabolu Kamil Çağlar |
Siya ile Sandal
Ki; Derya’nın kaptanıdır, O’na aşk budur. Siya ile sandal Çarparsa iskeleye, yoktur onun için bir başka dumur. Dümen kır reis Kısmet bir başkasına, Sancakta görünür ufuk biçare aşkına! Hazır olmuş leventler, Arar durur kefere. Nasip olmadı bugün, darısı başka sefere! 22.09.2006 17.30 Kamil Çağlar |
Soğuk Dalgalar Arasında
Dün, parmağına taktığım nişan yüzüğü, Saatler önce atılmıştı derin sulara. Beklesen de gelmeyecek özlenen, Dilesen de öpülmeyecek kor dudakların.. Yalan değildi, ağlamaklı taşınan bir çift göz. Kirletilmiş buğulu duygular, yalan değildi. Uçup giden güvercin kanatlarına konulan Kaybolan sevdalı düşler, yalan değildi. Dün, kırık camlar üstüne yazılan ismin, Sayıklanıyor şimdi, hazin rüyalar arasında.. Sayıklanıyor korkuya sürgün rüyalarda, maviyle yeşil. Kucaklanmış sorgun umutlar, yalan değildi. Koşup gelen ecel sızlanmalarına sarılan Solunan hoş nefesler, yalan değildi. Dün, koynuna doladığım kanlı ipek şalı, Dizeler sonra sürdüm akan yaşlarıma. İstesem de olmayacaktın yanımda, Dilesem de okşanmayacak soluk yanakların.. Bugün, kumsalda çizdiğim aşk dolu resmin Taşınıyor şimdi, soğuk dalgalar arasında.. 03.03.2007 00.50 Kamil Çağlar |
Soğuk toprak
Çürümüş leş kokusu, bastırılmak isteniyor tütsüyle. Sararmış ten dokusu, kapanıyor beyaz bir örtüyle! Diken diken tüylerim, ağıtsız kalan dilinde Ağırlığı çökmüş toprağın, kazma kürek sesleriyle! Zarar veremez artık gönlüme, senin kem bakışlı gözlerin Kaderimdeki vuslat kadar, iğne dolmuş sözlerin! Mevsimler bir mum gibi, eriyip gitmişti dibime Kabrimdeki soğuk gibi, işleyip duruyordu kemiklerime! 19.11.2003 17.00 Kamil Çağlar |
Sokak lambası
Köşede; Benimle beklerdin hep, Sokak lambası! Nice zamanlar aydınlattın çehremi. Işığından faydalanıp Onu beklerken! Sigaramın dumanları serpilirdi, senin ışıklarınla! O da bilirdi beklediğimi! Perdenin aralanmasından anlardım. Saklanırdım, arkana pusardım! Görünmemek için, çömelerek! Sigaram ele verirdi beni. Üfül üfül uçuşurdu, sis bulutuyla havada! Yıllar geçti artık. Aradan uzun yıllar! Yarenlerin değişti, bekleşenlerin değişti! Bir sen değişmedin! O mu? O da değişti! Şimdi kızı bakıyor, o perdenin arkasından Işığınla aydınlattıklarına! 11.02.2002 23.00 Kamil Çağlar |
Sokaktaki Serseri..
Sokakta yaşıyorum, çadır kurmuşum çayıra. Sen ister çadır de, istersen de baraka! Sahibi yok bu mülkün, kimseye ödemiyorum kira. Yol geçen aşıklara da, bir bardak su bedava! Dert etmiyorum ben, gelmiyor elektrik faturası. Dededen kalmış bana, bir çakmak bir de gaz lambası! Rahmeti çok mevlam, bırakmadı susuz beni hiç, Gariplere de bol yer var, burası alay meydanı! Tenekeden bir mangal, birazda çalı çırpı. Çadırım çok sıcak, kolayda oluyor ısınması! Eskimiş pantolonum, bilmiyorum rengini gömleğimin. Gönül kirini de yıkar mı hiç? Bu çamaşır makinesi. Mahalleli atmış çöpe, yazık oluyor bu nimetlere. Yinede hoş duruyor hepsi, bayram yaptırıyor mideme! Kahve camından gördüm, karmaşık renkli bir dünya. Oysa oynuyor her gece, gökyüzündeki beleş sinema! Varsın desinler bana, başıboş köpek, serseri! Dermanı bol rabbim, size vermesin bu dertleri. Döşeksiz barakam ve kırık kalbimin sırları; Numune insanım, buda Allah’ın hikmeti! 02.11.2006 15.00 Kamil Çağlar Hayrabolu Hayrabolu Kamil Çağlar |
Sorulmaz oldu halim hatırım..
Sorulmaz oldu ne halim ne de hatırım, Acı söyleyip de seven dostumu özledim. Omuz koyduğum kahrolmuş kızıl günlerde, Elimi tutup da ağlayan dostumu özledim. Yola düşer yanımda, koluma giren sendin. Dara düşen kulun, imdadına yetişen sendin. Göğüs gerip düşmana, baş koyup ölen sendin. Kalbe sığmayan kinle, giden dostumu özledim. Sözün eğrisi bir yana, mert seni tarif eder. Değmemiş saf ruhuna, kötü huylu bir nefer. Uğramasın ahi ömrüne, ne gam ne de keder. Sadakat ehli insana, küsüp kaçan dostumu özledim. 22.01.2006 21.00 Kamil Çağlar |
Söylemiştim..
Yine şişmiş gözler yine buruk. Saatler bozsa da sabahın sessizliğini.. Dün olduğu gibi yine kederli. Soğuk, bıkkın ve ümitsiz. Yine yorgun yine şüpheli. Ve yine karşılıksız beklenti... Köprünün bir ucu karada dimdik, Diğeri ise karanlıkta öksüz. Zifiri yoklukta tek basına yetim. Darbesini bekler gibi mahzun, Sade bir tören ister canı suskun.. Bir tarafı eğik özlemle toprağa İstese de taşıyamaz bedenini durgun.... Ve sonunda dört kolluda dört iri adam. Ardından dökülen ıslak göz yaşı.. Bir bir, kürek kürek toprak üstünde, Artık ne ıslanacak saçları nede askı, İstemese de gönlü, istese de... 12.04.2001 09.00 Kamil Çağlar |
Söze Hacet Kalmadan
akşamın tenhasında, bozlak nidasında yaşanıyorsun! biraz garip, biraz da hevesli.. acısını iliklerime kadar iteleyen istemeden selam vermiş dumura _______________gelin kızın ağıtı tadında.. isterdim ya! kızıl şerbetinden _________birkaç yudum almayı! dakikalarca sürecek boş bakışlarla ufka dalmayı ve derin mavilikler içinde oynaşan pamuk parçalarını! bazen bir çingene düğününe benzetmeyi, kırnatanın ucundaki sipaliyi bile görmeyi.. bilirler mi acaba? aslında, _____el pençe divan durulmuş cenaze alayı.. sağa sola verilmiş derin bir selam ahkamında içini ferahlatmayı yeğliyor, geniş düşünce kıvamında.. demezler mi? diz çökenin marifeti, Allah katında makbuldür! __________söze hacet kalmadan, kul kula mahkûmdur.. iflah olmayacak o çocuk, geziniyor ayak uçlarımda dur be yavrum, _______birazcık da yaramazlık yapma! 11.02.2008 21.00 Kamil Çağlar |
Sözüm Ona Caka Satıyor..
Ahlakı bozuk, kalıp duruşundan belli, Nazı kafasına vurmuş, deli bu deli! Sözüm ona caka satıyor, yoldaki avama, Çevreye korku salmış kaçık, kırk dokuz elli. Takılmış koluna, parlıyor siyah bir çanta, Her akşam yanında taşıyor, korkma be kanka! Zannetme ki doludur, boş rimel tüpü birde peçete Başka ne işe yarayacak, içindekiler bu sıcakta! Beyaz çorap sırıtmış, sivri topuklu ayakkabı üstünde. Madem rüküş olacaksın, işin ne senin sosyetede! Gülen geçiyor sıradan, bak şu akılsız avanağa Gel de öğreteyim sana, müsait olduğum bir gecede! Haspam ne sanırsın kendini, biz seni biliriz Üç kuruşluk daracık kota, tav olacak değiliz! Çalımın hiç çekmiyor, sağa sola kıvırma Daha ne duruyorsun, bulursun ilerde birkaç keriz! 25.06.2007 14.00 Kamil Çağlar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:20 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.