www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Ayhan Yavuz Açıkgöz (https://www.cakal.net/showthread.php?t=139264)

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Alışır mısın - Bölüşür müsün
Ne?
Sen de mi dertlisin?
Öyleyse neden beni teselli etmeye çalışıyorsun?
Neden aramıyorsun dermânını, kendi derdinin?
Demek, için sızlarken
sızlayan yaraları sarmaya adadın kendini...
Söylesene,
Sen nesin?

...

Ey benim derdimi dinleyen güzel
Bu derdi benimle bölüşür müsün
Acıyla kıvranıp, inleyen güzel
Dermansız dertlere alışır mısın

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Allah Dedim
Karanlık bir kuyu dibi
Daldırdılar Allah dedim
Kudurmuş köpekler gibi
Saldırdılar Allah dedim

Bir belâdır çıktı nerden
Nasip almamışlar erden
Yuvamı kurduğum yerden
Kaldırdılar Allah dedim

Kalpte buldum her heceyi
Öldüm Allah deyi deyi
Teslim ettiğim herşeyi
Çaldırdılar Allah dedim

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Aman Adanalı, Canım Adanalı
Arka sokak izbeydi belki
Bir feryad duyuldu
'Git artık buradan! Oğlum yok senin gibi...'

Önce bir ayak çıktı ahşap kapıdan dışarı
Yumurta topuk
Sonra tespih sallayan sağ el
Ardından gövdesi külhanbeylinin
Yüzünde gülümser bir ifâde

'Ben senin gönlünü alırım vâlide... Hele bir sâkinleş sen! '
Diye mırıldanarak
Ve ıslık çalarak iner, gıcırdayan sofa merdiveninden

------------
Aman Adanalı
Canım Adanalaı
Evde Duramıyom
Sana Dadanalı
------------

Zeki'yi bulur köşe başında
'Oğlum Zeki, var mısın Tepebağ'a kaçalım? '
'Gene ne iş peşindesin abi? ' der Zeki gülerek
'Boşver ulan, hesap mı vereceğiz sabah sabah! Gel haydi! '

İki çift topuk sesi
Takada tukada takada tukada
Islık çalmaya devâm ediyor Ali
Zeki de şarkısını söylüyor 'Aman Adanalı' nın
Geçip Taşköprü'yü vardıklarında mahalleye
'Abi burası fazla sessiz! ' diyor Zeki

Duruyor Ali, düşünüyor bıyıklarının ucunu elleyerek.
'Has..tiiiir... Satıldık olum Zeki, topukla! '
Ali ile Zeki sıkarlar avuçlarını, tespihleri saklamak için
Ve topuklarlar arkalarına bakmadan
Normalde kaçmazlardı kavgadan amma
Normal değil ki anasını satayım
Kovalayan da Adanalı
Hem de feriştahına kadar

Köşede durup etrafı kollar Ali
Sorar Zeki
'Ne var abi? Neden kaçıyoruz? '
'Boşver be olum, yürü çiçekçiye gidiyoruz! '
Sırıtır Zeki
'Ne çiçeği abi? Sen çiçeğin tozundan başkasına para vermezdin'
Ali kızar

'Gülme lan yavan yavan, zangoç! Sabah valideyi kızdırdık. Gönlünü alayım ihtiyarın, eve koymaz sonra! Hem bilir deli olduğumu, gene sever beni bilirim. Ben de onu sevmesem, şişler miydim Hilmi'yi anama sövdü diye? Hadi konuşma, bir çiçek de Semiha teyzeye alalım, sen de gönlünü gör validenin...'

Kolkola girerler ve sallanarak yürürler zillidedeye doğru
Uzak ya
Akşama anca varırlar zaten
Hem validesi de sakinleşir

Bağırarak söylemeye başlar Ali
'Amman Adanalııı, canım Adanalıııı...'
'Sabahtan beri aynı şarkı be abi, değiştir artık! '

-----------
'Değişmiyor be oğlum! Kanıma işlemiş ne yapayım? '

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Aman Aman
Akmayacak kan bedende kalmasın dedim, aman aman
Azrâil cânımı kansız almasın dedim, aman aman

Bu sevdâya başka kimse ermesin dedim, aman aman
Gözlerim bundan gayrısın' görmesin dedim, aman aman

Aman aman, aman aman
Halım yaman, geçme zaman
Ben râzıyım gün doğmasın
Kal gecede kaçma zaman

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Anarşi Doğurdu Bu Şehir
Hey!
İstanbul kokulu utangaç güvercin!
Saldığından beri kanatlarını engin mavilere,
anarşi doğurdu bu şehir!

Geri gelmez vapurların,
kayıtsız, soğuk, ukalâ sirenlerinin verdiği
başağrısındasın...

Sesim çıkmaz,
gözüm bakmaz oldu...
Ve burası orası değildir artık.

Sultanahmed'in bahçesindeki 'kapalı' güller...
Eyüp Sultan türbesindeki 'tutsak' duâlar...
Ve Çamlıca tepesindeki 'ayrılık' vakti...
Hepsi,
hepsi anarşi kokuyor...

Senin Üsküdar'ın yanan akşamında değil,
Kadıköy'ün donan sabahında görüyorum artık...
Burası orası değil,
ve sen eskisi gibi değilsin...

'Ruhumun gitmek istediği yere uzak,
nefsimin kalmak istediği yere yakın,
anarşinin tam ortasında durmaktasın...'

Hey!
İstanbul kokulu utangaç güvercin!

uzak dur benden,
bir de bu şehirden...

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:02 PM

Andolsun Hakk'a Kelâm
Hani gitmez ayaklar, basmaz yere rızâsız
Ger hükmullâh gelirse, arzı taşır âzâsız

Hani kilit vurulur, sus denende dillere
Ger konuş denilirse, yankı yapar illere

Hani kurur pınarı, ölse gene ağlamaz
Ger dolarsa yüreği, utanır sel çağlamaz

Hani bilmez ne zaman, uğrar Azrâil câna
Ger vusûl gelmişse cân, dayanmaz heyecâna

Hani yaz demezse Hak, yazmaz Ayhan'ın kalem
Ger gerekse bu şiir, and olsun Hakk'a kelâm

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:03 PM

Anla İşte
Ben...
Zekâ oyunlarının bir numaralı ismi...
Dört haneli rakamları çarparım kafadan...
Yoktur dengim ezberde...
Binlerce şiir, binlerce türkü...
Binlerce söz, binlerce nasihat...
Binlerce ninni, binlerce çîrok...
Binlerce isim, adres ve telefon...
Her maçın sonucunu doğru tahmin eder,
Ve gülerdim bilgi yarışmalarındaki sorulara...

Fakat...
Ne zaman sen gelsen aklıma...
Karışıyor...

...

Hani bu tavlanın şahı veziri,
İki kere iki beştir elbette,
Orhan Veli Abasıyanık ne güzel yazıyor,
Bir elin sesi iki elin kesesi var demiş atalarımız,
Kuzu kurdu yemiş hikâye bitmiş, haydi yataklara,
Türkiyenin kodu seksen miydi abi,
Bu maçı kesin beşyüz-sıfır kazanırız, ne maç yok mu,
Fasın başkenti Suudi Arabistan'dır, bildim mi...

Bilemedim mi?

...

Anla işte...

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:03 PM

Anlıyor, Sen O'nu Tanımasan da
Anlıyor...

Dur demeler kadar ağıraksak değil belki...
Didinmek, terinde bulduğunda ozgurluğu,
Kulak memesi kıvamında kabullenmek hayatı,
Zor değil...
Sakin olmayı oğretmek değil amacı...
Susmayı oğretmek hic değil...
'Konuşurken, kelimeleri incitme' diyor Kudret...

Ve sen O'nun tanımazken bile,
O seni anlıyor...

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:03 PM

Annen Seni Yine de Seviyor
(Eğer ölen bir çocuk, yaşayan annesini özlüyor ve ona aşırı sevgiyle birlikte müthiş bir kıskançlığın verdiği kin duyuyorsa... Ölmenin en acı tarafının, annesini yaşayan insanlarla paylaşmak olduğunu düşünüyorsa... Ve annesine kızıyorsa sırf bu yüzden... Bu çocuğun ciddî bir teselliye ihtiyacı var... Gelin bu çocuğu birlikte teselli edelim. Ona ölmenin zor ama gerçek olduğunu, yaşamanın ise yalnızca kaybetme korkusu olmayan ve kaybetmenin acısını yaşamamış insanlar için kolay olduğunu, annesinin ise en az onun kadar acı çektiğini anlatalım. En azından anlatmaya çalışalım. Zor da olsa...)


Annen seni yine de seviyor...
Ağlamasan da ağlıyor...
Ve biliyor ağlasan da;
yakarmanın fayda vermeyeceğini,
tüm toprakları ıslatamayacağını gözyaşlarıyla,
bağırdığında duymayacağını kimsenin, kendisinden başka,
ve dönemeyeceğini de geriye,
biliyor...

Belki bazen alışır gibi oluyor...
Gözleri nemsiz kalıyor bazen...
Bazen de uykuya dalıyor sensiz...
Hattâ bazen,
güldüğü de oluyor...
Ama...
annen seni yine de seviyor...

Gidişin onun için ilk acı değildi belki,
ama en acısıydı...
Dalıp gidiveriyor bazen uzaklara,
Bir istasyonda hayâl ediyor kendini,
Sonra sen çıkageliyorsun,
Sarılıyor sana sıkıca,
ama,
Sen yine gidiyorsun bırakıp onu...
Nasıl o senin gidişinden 'onu sevmediğini' düşünmediyse,
Onun sana gelmeyişinden sen de düşünme 'sevilmediğini'
O öylesine yaşıyor...

Belki senin daha çok arkadaşın vardır orda,
Ama o, yalnız...
İdâre ediyor hep, ikinci ve üçüncü ihtimallerle...
Sen ise, seni sevmediğini düşünüyorsun...
Ah, ne yanlış...
O seni seviyor!
O seni, sen onu sevmesen de seviyor...
Ve gelmesen de bir daha, sonsuza kadar,
Annen seni yine de seviyor...

Unutmadı birlikte söylediğiniz tekerlemeleri,
Ve ilk çıngırağın hâlâ çekmecesinde...
Atamadı çöpe,
ne çıngırağını,
ne de 'kaybetmenin acısını'...
İkisi dehâlâ çekmecesinde...

Dokunma, uyusun annen!
Bugün çok yoruldu...
Sen ömründe hiç bu kadar kederli uyumadın belki...
Dokunma, uyusun!
Çok yoruldu...

Belki birgün yine görüşüşrsünüz...
O ihtiyâr, sen hâlâ çocuk...
O bitkin, sen hâlâ taze...
Hiç kavuşamayacağınızı düşünsen de,
o umutlu...

Sen artık üşümüyorsun...
Ama o, 'sen üşüdüğün zaman, üzerini örtememenin acısıyla' yanıyor...
Dokunma, uyusun annen!
Ve bil ki; dokunamasan da...

ANNEN SENİ HÂLÂ SEVİYOR...

GooD aNd EvıL 01-01-2009 05:03 PM

Aptal Püsük
Üç elma düşmüş gökten
Biri Newton'un başına
Biri Bizim damın başına
Ötekini yedim
Sarman hâlâ dama çıkma derdinde
Gene geç kaldı galiba
Çünkü; kötü kalpli cadı ondan önce indi dama, süpürgesiyle
Aldı gitti elmayı
İçine zehir mi ne koyup, 'pamuklu prensese' verecekmiş
O da ölecekmiş de; yedi tane çocuğa kalacakmış bir tas çorba

Sarman gene aç velhasıl

Ben sana demedim mi 'ey aptal püsük'
'Dünya sana da küçük, cadıya da küçük, Newton'a da küçük'


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:22 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.