![]() |
Hayat
Belki çok fazla görüşemedik, konuşamadık Belki pek çok şeyi doyasıya paylaşamadık Yollarımız kesişti, bir dönem birlikte yaşadık.. An oldu bir tebessümü Zaman oldu mekanı paylaştık. Gün geldi, dertleri, hüznü tattık.. Ve sonra, Yollarımız ayrıldı vedalaştık.. Her birimiz başka bir yöne dağıldık Başkalarıyla kaynaştık. Hayat.. Yaşam.. dedik savaştık.. Her birimiz kendimizce yaşadık.. Bitmeyecek sandığımız ömürde Daha çok var derken Anlayamadan vaktin dolduğunu Toprakla kucaklaştık.. (10.12.2001) Özgül Özyılmaz |
Hayatımın Erkekleri..
Dört yapraklı uğur yoncam onlar benim.. Vazgeçilmez dört erkeğim.. İlkiyle onbeşimde tanıştım, Bir yıl boyunca koyun koyuna yattım Onunla uyudum, onunla uyandım.. 26 yıl boyunca günde 3-5 kez karşılaştım Her seferinde öpücüğümü dudaklarıma aldım.. O ve ben arkadaşız, sırdaşız.. Birlikte kafaları çeker, dertleşir, seyahat ederiz Birbirimize her anlamda destek veririz.. Gün olur güler-eğlenir, gün olur ağlarız.. An olur çalar oynarız.. Her geçen gün sevgimizle birbirimize gönülden bağlanırız. İkincisiyle 22’imde tanıştım, tam 15 yıl aynı evi paylaştım Eve her girişimde onu kucakladım, öpmeye, koklamaya doyamadım Çekingen, anlayışlı, sıcacık, sevgi dolu.. Bir o kadar da olgun ve başarılı.. Şimdi 18’inde üniversiteli bir delikanlı.. Onunla sohbet etmekten her zaman keyif aldım. Onu daha yakından tanımaktan, kendimi ona anlatmaktan Bazı “ilk”leri ona yaşatanın ben olmasından En çok da o içimi ısıtan dolu dolu kahkahasından kendimi alamadım.. Ve diğer ikisi ile otuzumda ilk kez bir ekranda tanıştım. Hoplayıp zıplayan, varlıkları ile herkese neşe katan Müthiş ikiliydiler.. Gönlüme yaşama sevinci, canıma can verdiler En zor anımda, en mutsuz zamanımda Beni hayata çevirdiler.. Öyle bal-kaymak, öyle tatlıydılar ki 10 yıldır ruhumu mest ettiler.. Dört yapraklı yoncam onlar benim, uğur böceklerim Yaşamıma, var olmama anlam katan vazgeçilmezlerim Onlar kıyamadıklarım, nefesim, herşeyim.. Saçlarının bir teline zarar gelmesin diye Neyim varsa hiç düşünmeden veririm.. Onların bir damla gözyaşı içimi acıtır Bir anlık yüzlerinin düşüşü ruhumu karartır Yaşadığım sürece, Tanrı izin verdiği ölçüde Size söz veriyorum canlarım, Her zaman sizin için en iyi olanı yapacağım Hep yanınızda olacağım.. Nancim.. Olcayım.. Gökayım.. Berkayım.. Yaşama amaçlarım.. Neşe kaynaklarım.. Gururlandığım yakışıklılarım.. Kanımdan, canımdan, ablam ve abimden en güzel armağansınız bana.. O “teyzeem” “halaam” diyen dudaklarınıza, Dolu dolu sarılışınıza herşeyim fedaa.. Sizi çok seviyorum demek, yetmez gönlümdeki sevdanızı anlatmaya.. Teşekkür ederim Tanrım Bu özel varlıkları bağışladın yaşamıma.. Dilerim hiçbirinin acısını, hasretini ömrümce tattırmazsın bana.. Özgül Özyılmaz |
Hisset..
Haydi beni hisset! ! Yüreğinde, beyninde hisset! ! Özle! Ara! Hadi yüreğimin karası, başımın tatlı belası! Hatırla güzellikleri, paylaştıklarımızı, Hatırla da anla! Seni ne çok sevdiğimi Uğruna yaptığım çılgınlıkları.. Seni sadece sen olarak nasıl da sevdiğimi.. Anla, kim seni böyle sevebilir? Kim dünya bir yana, sen bir yana diyebilir? Kim tek bir ana bir ömrü feda edebilir? Yeter artık ne olur anla ve beni ara! ! Haydi sevaba gir, haydi cennete git “seni seviyorum” de, Haydi uçur beni, kanat tak, “bir ömür beraber olalım” de, Haydi beni çıldırt, beni delirt, Mucize yarat “gel evlenelim” de.. Haydi ne olur bir şeyler söyle De ki “sana aşığım, seni çok özledim” Söyle de sokaklarda çığlık atayım, havalara zıplayayım.. Haydi ara beni, “canım” de, çabuk dön, sensiz olmuyor” de. Ne olur söyle be başımın kara sevdası.! ! Yitireceksem aklımı Bari bir kez olsun söyle! ! İnan etme işte İzin ver anlatsın dudakların bana olan aşkını.. Ya da söylet be Tanrım! sen söylet! ! O’nunda yüreğine aynı yangını, aynı sevgiyi ek! ! Kendi söylemiyor, bari sen söylet..! ! Özgül Özyılmaz |
Hoşçakal..
Canımıniçi, canım can En güzel yaşımın en güzel aşkı Ne çok sevdim seni.. Ne yazık ki sen, sevemedin benim gibi.. Kızamıyorum sana, yargılamıyorum da Anlıyorum hatta.. Sen de beni anla.. Yaşlanıyorum artık.. Huzur arıyorum.. Bir yuva, bir hayat arkadaşı diliyorum.. Senden.. vazgeçiyorum.. Tek bir şey istiyorum, Bir gün.. Bir gün umarım sen de beni anlarsın.. Ve yaşadıklarımıza pişman olmazsın.. Sağlıcakla.. Özgül Özyılmaz |
Hoşgeldin Hüzün..
Hoşgeldin hüzün Hoşgeldin yalnızlığım Merhaba yürek sızım Merhaba umutsuzluğum Çağla hadi durma taş gözyaşım.. Zaten sizden hiç ayrılmadımki Aslında hep bir köşede sinsice beklediniz Am bu kez çok erken geldiniz! ! Mutluluk ve Umuda doyamamıştım ki henüz.. Bir veda bile etmeden kaçıp gittiler.. Ve siz! Ansızın beliriverdiniz karşımda, Sarıverdiniz beni sıkıca Daha ne çok şey paylaşacaktık oysa… Onlar hep düşümdü ve düş gibi kısa sürdüler.. Bir bütün olacaktık; Sevinç, Mutluluk, Sevgi, Ben ve bir de Sen canımıniçi Sen sustun onlar da bana küstü.. Bulamadım hiç bir köşemde Rastlayamadım hiç bir hücremde Serap gibi bir görünüp bir kayboldular Sen gibi… Koştum peşlerinden, savaştım Ama kayıp gittiler avuçlarımdan Sen gibi… Onları ürkütmemek, göndermemek için her bildiğim şeyi yaptım Hemde gerçek sevgi ve şevkatle herbirine taptım, Ama yetmedi gittiler, Seninle beraber onlar da beni terk ettiler.. Oysa yaşanacak mevsimler vardı Gidilecek yerler.. Onlarla beraber dans edecektik seninle Hayaller kuracaktık Umut’la Mutluluk gözbebeğimiz olacaktı Sevinç dünümüz, bugünümüz, yarınımız olacaktı Hayat gibi, zaman gibi… Ama şimdi; Kalan sadece kurak bir toprak, kırık bir kalp Hüzün, gözyaşı ve umutsuzluğun ikizi Acı oldu Onlar çarçabuk yine bana merhaba deyip ikinci yarım oldu.. Oysa onları kovmuştum Hep yok saymıştım.. İzin vermek istememiştim yine gölgem olmalarına Beni ele geçirmelerine.. Ve şimdi; Kahkahalarla dalga geçerek gelip gönlüme, beynime kuruldular Onlar gerçek, benimle beraberler her an Tıpkı sevdan gibi, hayalin gibi.. Ve umut, mutluluk, sevinç kaldı geçmişte Düş gibi.. Sen gibi.. Şimdi; uzaklarda gerçekle hayal arası bir yerde varolan Beni onlarla başbaşa bırakıp kaçan Sen gibi, sevdan gibi her şey kocaman bir yalan… Özgül Özyılmaz |
İçimden..
Umutsuzluk içinde, için için umut besledim Çorak topraklarda yeşili aramak gibi.. Her gece dua ettim gizliden gizliye Bir gün sende beni sevesin diye.. Reddettim, sabrettim.. İnatla görmezden geldim sevgisizliği Ve yine tokat gibi yüzüme yedim gerçeği Sevmemiştin ve sevmeyecektin hiç benim gibi.. Beynim uyuşmuş, yüreğim mateminde Biliyorum bir şeyler eksik Bir yerlerde bir şeyler yanlış Yanlış olduğunu bile bile İnatla yeniden umutsuzluk içinde umut Mutsuzluk içinde mutluluk arıyorum Acımasız zamandan medet umuyorum.. Yazmak istiyorum sana Yazmadığım bir şeyler kalmış gibi.. Aramak istiyorum seni Ne söyleyebileceğimi bilmeden Söylenecek bir şey varmış gibi.. Alışkanlık işte.. Parmaklarım tuşlarda, gözüm telefonda, mesajlarda Bekliyorum, ne bekleyebileceğimi ben bile bilmeden.. Gözlerim uykudan kapanmakta Yüreğimde ise keçi bir inat beni uyutmamakta Kendime kendim düşman Yokluğunda bile seni yaşıyorum Her anda, her hecede, her zamanda.. Öfkem bir sabun köpüğü Ansızın kasıp kavuran.. Ve ardından galip gelen sevdan Herşeyi unutturan Yüreğimde umut çiçekleri açtıran.. İçimi ısıtan, yüreğimdeki kelebekleri havalandıran. Ve gerçekler; bana düşman, Uykularımı, düşlerimi, geleceğimi karalayan, Öfkeme çanak tutan.. Özgül Özyılmaz |
İsyan
Yine kara bulutlar çöktü yüreğime, yine içimin bunaltısı sıktı boğazımı Dellendim yine, düşünemez oldum sağlıklı, uyku uyuyamaz oldum *******i, Yüreğimde bir fırtına! Boğazımda bir el! ! Beynimde balyozlar! ! Korkuyorum..! Korkuyorum aklımı yitirmekten! Öfkemle birilerine zarar vermekten.. Öfkeliyim! Gerginim! Her an patlamaya, tahrip olmaya ve tahrip etmeye meyilliyim. Öyle bir noktasına geldim ki herşeyin, “Yeter artık! Defolun! Düşün yakamdan! Beni rahat bırakın! ” diye haykırıp Çekip gitmek istiyorum buralardan.. Kaybolmak, kimseyi görmemek ve duymamak istiyorum.. Artık tahammül gücüm tükendi, sabrım uçtu gitti! Bitti artık! ! Herkesin herşeyin canı cehenneme! Tek istediğim; BENİ RAHAT BIRAKIN! ! ! Sormayın, sorgulamayın, zorlamayın, BENİ YALNIZ BIRAKIN! ! Bıktım kaprisinizi çekmekten! Bıktım istemediğim şeylere hatır, gönül işi katlanmaktan. YETER ARTIK! YETER! Aile iseniz aile gibi olun! Kendi başınıza da birşeyler yapın! Arkadaş iseniz arkadaş gibi olun! Dadınız olamam, her an sizi arayamam ve her an sizi görmeye de dayanamam! BEN BÖYLEYİM! Değişiklik ister yüreğim, daralırım hep aynı ortam, aynı muhabbet bunalırım! Yeterince problemim var, yeterince acı çeker yüreğim, Bir de sizler bunaltmayın! “ALLAH KAHRETSİN SİZİ” dedirtmeyin! Beni o noktalara getirmeyin! Allah rızası için çekilin, gidin ve beni BENİMLE BIRAKIN! Zorlamayın beni istemediğim şeyleri yapmaya Huzura, anlayışa, olduğum gibi, sessizce kabul görmeye ihtiyacım var şu an.. En çok da YALNIZ KALMAYA.. Aslında herbirinizi ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM.. Ve istemiyorum sizleri kırmak, sizleri üzmek.. Ama görünmez zincirler vurmayın hayatıma, Ambargolar koymayın yolun yarısından sonra kalan zamanıma! Zaten üzgünüm, zaten çaresizim, bir de sizler sokmayın beni iyice çıkmaza.. Tek istediğim huzur bulacağım, sığınabileceğim güvenli, sıcak kollar.. Ama zorla almaya kalkmayın beni kollarınıza, bırakın, ben istediğimde gelirim size.. Biliyorum sizin de ihtiyacınız var sevgiye, sıcak kollara ama zorla olmaz! Hazır değilsem öfkemden başka hiç birşey alamazsınız, Hatta uzaklaşırım sizden, istemem görmek, duymak, Geri gider ayaklarım, nefret etmeye başlar duygularım.. İşte bu yüzden zaman zaman ANLAYIN ve uzak durun benden.. Bırakın toparlanayım, bırakın soluk alayım, ben iyi olmazken size nasıl faydalı olayım? Nasıl gülsün yüzüm içim öfkeyle çağlarken, çığlık çığlığa haykırırken? Olmuyor işte ve bir türlü ANLAMIYORSUNUZ! İşte bütün mesele de bu! Anlamıyorsunuz neyse, destek olamıyorsunuz, o da tamam! Ama ALLAH RIZASI İÇİN köstek de olmayın hayatıma! ! Yük olmayın sırtıma, kasvet olmayın yüreğime, ÇÜNKÜ BIKMIŞIM! ÇÜNKÜ TÜKENMİŞİM! ARTIK TAŞIYAMIYORUM, HİÇBİR ŞEYİ VE HİÇ KİMSEYİ! ! Ben ne yapacağımı bilmezken, ben geleceğime umutla bakamazken Bir de sizler tüketmeyin beni.. Üç günlük dünyada, üç kuruşluk imkanlarımın da içine etmeyin Onları da bencilliklerinizle bana zehir etmeyin! Kendi başıma, kendi halimle, olduğu kadarla da mutlu olmasını bilirim ben! Yeter ki siz elleşmeyin, beni bana bırakın ilişmeyin! Yok ki size zararım, yük değilim ki hiçbirinize, Saygıdan öte hiçbir şey istemiyorum sizlerden, yalnızca KARIŞMAYIN, YARGILAMAYIN! Ben kendi doğrularımla, siz kendi doğrularınızla dilediğinizce yaşayın Sadece benden UZAK DURUN.. Ve lütfen SUSUN daha fazla KONUŞMAYIN.. Özgül Özyılmaz |
İyi ki Yaşandılar
İyiki yaşandılar, iyiki vardılar Ya olmasalardı, ya hiç yaşanmasaydılar Derinlere inemeseydim Nasıl bilirdim kanat takıp uçmayı Yıldızlara uzanmayı? Yollarım hep düz olsaydı Nasıl hissederdim yokuş aşağı yürürken Rüzgarın beni okşayışını, baştan çıkarışını Düz bir çizgi olurdu hayat, sıkıcı ve monoton Zikzaklar çizdim yollarımda Ormanların derinliklerine daldım Dikenlerin içinden geçtim, kanadım Ama yıkılmadım yine kalktım, havalandım. Yeşil çimenlere uzandım, güneşin batışındaki kızıllığı, ağaçların renk cümbüşünü, denizin sakinliğini, bazende azmışlığını yaşadım. Uçurumlardan yuvarlandım, dağıldım, parçalandım İçim eridi, yandım ama yılmadım. Yüreğimdeki bir damla ışığa “imdat” diye sarıldım Kimi zamansa yanlızlığımla huzurun tadına vardım. İzledim, gözlemledim, dinledim ve yürekten paylaştım, Her biriyle ayrı ağladım, ayrı bir sevdayı yakaladım Her birini ayrı ayrı özümledim Hep bir dersti aldığım Evet, iyiki vardılar, iyiki yaşandılar Yoksa nasıl anlardım hayatı, yaşamı ve aşkı. Ne muhteşem, iyiki vardılar, iyiki benimle yaşadılar Varolduğum sürece de hep benimle olacaklar. Seni seviyorum hayat, Seni seviyorum dünya, Ve sizi seviyorum dostlar ve de düşmanlar! İyiki varsınız Dünya var oldukça da hep var olacaksınız! Asla, ama asla ne beni benden, Ne de dostları ve aşkları yüreğimden çalamayacaksınız! 21 Kasım 1997 Özgül Özyılmaz |
Kendimce..
Ne seni, ne beni Kimseye eş tutmadım.. Yaşadıklarımız bize özeldi Ayrı bir renkti birleşimimiz.. Ne kimsenin doğrusunu doğru saydım Ne kimsenin yanlışını yanlış.. Herkesin kendince bir gerekçesi olduğunu Bir insanı yüzdeyüz anlamanın ve anlaşılmanın imkansızlığını Algısının çok farklı olduğunu, çok önce öğrendim.. İşte bu yüzden kimseyi yargılamamayı seçtim Kendi içimdeki doğruları ve yanlışları keşfettim 'Ben' olarak yaşamayı tercih ettim.. Aslolan mutlu olmak ise Başkaları incinmediği sürece özgürsün deli gönlüm dedim Ve maalesef çoğu kez kendimi incittim.. Olabildiğince, alışkanlıklardan öte beklentisizleştim Kendimi bulabilmek derken, kendimden geçtim.. 23.10.2003 / Özgül. Özgül Özyılmaz |
Kır Çiçeği
Başıboş bir kır çiçeği Diğerlerinden yok bir farkı. Kendi başına anlamsız, belirsiz Bazen bir rüzgar alır götürür Bırakır bir dağın tepesine… Bazen güneş vurur yüzüne Bazen de yağmurdan bükülür boynu Salamaz köklerini derinlere Çünkü.. O zayıf ve güçsüz Yetmez gücü kimseye.. Bazen yanlız kalır kendiyle Farketmez kimse onu Yetmez ki sesi varlığını hissettirmeye.. Bir an gelir fark eder birisi, ilgilenir Sevinir, nihayet der.. Sürmez çok uzun bu seviniş Çünkü Bir anlıktır bu ilgileniş.. Yine yalnız kalır herkesin içinde Rüzgarın bıraktığı yerde.. Kuşlar, bulutlar, rüzgar, güneş Ve yağmurdur onun dostu Hiç biri unutmaz hep hatırlar onu Bir de çocuklar İncitselerde onu bazen, aldırmaz Çünkü bilir içtendir çocuklar Kirlenmemiş, saf ve temiz. Bekler kırçiçeği Olabildiğince güçlü ve mutlu olarak Bir gün sıranın kendine gelmesini.. Özgül Özyılmaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:14 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.