![]() |
Aşkı Nefret Trenlerinde Bıraktık
Heyecanlarımdan başka hiçbir şey yok elimde Sahillerin suyunda yürümekten başka Sevmek varken sevmemekte direnen aşklarımızla Ne kadar krokiler karaladık buruşuk kağıtlara Aşkı nefret trenlerinde bıraktık çaresiz Zaman ödemelerinde kadere ilmekler attık Beni bulmak ve beni anlatmak olmalıydı sözüm Hep sende kırık bir plak gibi takılıp yattık Tanıyor muydun yeryüzünü ve beni bilmiyorum Geçmişin bahçelerinde üzümler tattık Her anafor ters bir piramit gibi durur Bazen de birbirimize birer sırattık Gece yarısı ve sabah düşünceleri bir olmuyor Hayallerimizi uçurduk, belki de böyle battık Yine seni anlamaya çalışmam hep nafile Ebruli bir renk katamıyorum su üzerinde aşka Ertuğrul Şakar |
Ay'ın Gümüş Gözyaşları
Ay gümüş gözyaşlarını yaydı Karanlık dünyasına insanların Ay niçin şahidi olaydı, İnsanların saklandığı karanlıkların Yıldızların parlamasında suçu yok Kaç yıldız olduğunu bile bilmez gökyüzünde Yeryüzünün yörüngesinde bir ok Bekçiliği için bir şey yok elinde Ay'ın gümüş gözyaşları aynamda Bana hüzün sunuyor tas tas Ay suçlu değil bu sevdanın sonunda Benimdir sana duyduğum ihtiras Ay'ı ben ağlattım bu perişanlığımda Benim için ağlıyor desem yeri Ay her gece bulutların ardında Gözyaşlarıyla seyrediyor sevenleri Ertuğrul Şakar |
Aylardan Kasım
Aylardan kasım Bu ilk değil aksırışım Düşen her bir yaprak Parçalanan aşkım Kocaman leylekler sıcak iklimlerde Ben serçelerle Başbaşa kalmışım Yağar biteviye yağmur Şehir sisli Hayat kavisli İçimde bir dişli Sıkar ha sıkar Ey sevgi dediğim umut Gel... Beni bu karanlıkdan çıkar Aylardan kasım Yağmur yağmur aşkım Ağlar Sevmek Karakışa Emanet Ertuğrul Şakar |
Ayrılık Başlangıçta Vardı
Ayrılık başlangıçta vardı Gün ışığı süreli olsun isterim Karanlıkta tohum korkarak bekler Son, yorgunlukların bırakıldığı kadehtir Kavuşmak bir ateş gibi sarar Çatırdar kemik eklemsi Krallar taç töreninde tükenirler Irmak, suyun ağlar görünüşüdür Sakın beddua muskalarıyla dolaşma El ele hayallerinle tutsak Serüven dediğin kara kutu Oyun ve yosun içinde yorgun İşte uçtu içindeki güvercinler bir bir Gelincik çiçekleri kuşattı anıları Eridi taşlara sarılıp yatan kar Ey Nisan, Ey Yalnızlık, Ey Aşk Çiçeği Bahar Uyanmaz ninnilerle uyuyor sevgi İçini kemiren kurtlar besleniyor hücrede Yürüdüğün adımlar hep iz yapardı Ayrılık başlangıçta vardı Ertuğrul Şakar |
Ayrılık Vuslat İçindi Hani
Ayrılık vuslat içindi hani Hani gözlerinin içindeki yıldızlar Kış sonu ayazlarla gelecekti hani Hani ayrılık rüzgarında ki uçan tohum Boşuna mı damladı gözyaşı dediğin yağmur *******e yapıştırdığın ah lar karton muydu? Boşuna mı bunca döktüğüm şiir Suskunluğun kuru bir pardon muydu? Gelincik çiçeği bir kalp de demlenecekti Cemre cemre ağır ağırdı aşk Yalan sevdanı kim bilecekti Ayrılık rüzgarıymış meğer yeşeren başak Ertuğrul Şakar |
Baba
Seni nasıl kaybettim Nerelerdesin Özlemin burnumun ucunda sızı Alınyazı Gün, güneş, çiçek, kuş Sensizliğin farkında değil, sessiz Dalga oynuyor Rüzgarla Hücresine atom bombası konmuş Ben miyim hedefte Beni avut Unut Herkesin sevgilisi yanında, sımsıcak Bir dağ gibi sırtını yasladığı Hasretin çarpanlarıyla zorluyor Babam Seni düşünmemek istiyorum, yok saymak Seni girmemiş kabul etmek dünya haritasına Zamanı sıfırlamak, bütün rakamları yakmak İsterdim büyük adam Seni nasıl kaybettim Bir fincan kahve içemeden karşılıklı Kavgaları durduramadan Diyemeden 'Babam haklı' Ertuğrul Şakar |
Bahar Benim Dersen
Bahar benim dersen Anlarım rüzgarların niye estiğini Gökyüzünün niye darmadağın Mavinin arabalarını çektiğini Bahar benim dersen Çığlıklarımı yamarım çiçeklere Ela gözlerimi arılara verir Gönlümü kanat yaparım kelebeklere Bahar benim dersen Tabiat daha bir güzelleşir bu mevsim Firari bir yürek benim dersen Gelir elbette hayatı sevesim Bahar benim dersen Bütün delilikler sensin demektir Bütün havalar,bütün aşklar,yapraklar Tohum çatlasın,sevsin demektir Bahar benim dersen Başımı döndüren hava sensin Ciğerime çektiğim sabah sensin Sevi,hayat,mutluluk sensin Ertuğrul Şakar |
Baş Düşmüş Kırık Omuz
Su susar ayna olur Yüz düşer sessizliğe Beşgen beşiklerde yıldız Bütün enerji kovulur Bürünür ıssızlığa Ne kadar sakin sonsuz Yüreğe aşk oyulur İlkel ilkeler buzluğa Kokuşmayı savmak için tuz Sürahi camı çevre bulur Su özenir özgürlüğe Yürek camı tuz buz Müzeye müzmin konur Sevda suyu süzmeğe Baş düşmüş,kırık omuz Ertuğrul Şakar |
Başıboş
İşte bir artık zaman Kararsızlığına kararsız Zararsız Hiç kimseye yararsız İçimde bahardan çıkmış bir duman Ne umudumu dolduran biri Ne ileri, ne geri Ölü gibi bir diri Hiç tüketilemiyecek bir an Belki iyi,belki hoş Buruk bir hüzünle çoş Başıboş Yüreğimi yoruyor kan Gülün rengi kırmızı değil Tatlı sözlerle omzuma eğil Hem öv, hem övül Ertuğrul Şakar |
Başlangıç
İçimde yatan kelime Sonu istememe arzusu Direnç gösterdiğim sıradanlığa Yaşamayı duymanın sezisi Devredilmeklerden kurtaran beni Pırıl pırıl bir eşiğin kuzusu Uygar soyunmalarda ön söz Antik ilişkilerin mazisi Sabahları onun için seviyorum Işığın, rengin, aşkın tazesi Oğulcuk Otu gibi olacak Öncesiz oynamaların gözesi Başlangıç tadında bir evren Gariban gönlümün mezesi Akıl can derdinde insafsız Başlangıç, hayallerin müzesi Ertuğrul Şakar |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:33 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.