www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Abdulkadir Kahraman (https://www.cakal.net/showthread.php?t=135362)

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:14 PM

Dengesiz Denge
Burası batı
Hatta batının en batısından daha batıda
Sürekli sallantıda
Doğuya çok çok uzakta bir yer
Buralar da görülmeye değer
Ayaklar altında burada da makbul değerler
Merak edenler var ise eğer

Burada da duygular taşlaşmış
Yürekler kaskatı
Hâkim olan korku
Hükmeden saplantı
Zihinleri ve mideleri
Bulandıran çalkantı

Akılların avansı burada da bozuk
Kırık inançların cantı
Burada halkı dedikodu çeker çevirir
Gündem sanal korkular
Belirler gündemi toplantı üstüne toplantı
İnanırsanız yok
Oralardan buranın hiç farkı

Manzaralar vahim burada
Perişan görüntüler
Masumlara yasak
Suçlulara serbest örtüler
Orada nasıl el üstündeyse
Burada da el üstünde döküntüler
Gözlerde gönüllerde
Otağ kurdu çöküntüler

Acılar aynı
Aynı kalıplar içerisine hapsedilmiş duygular
Duygusuzlarca
Aynı olaylardan
Aynı görüntülerden etkilenir hislenenler
Gözyaşını orada olduğu gibi
Burada da içine akıtır gözler
Burada da verilir verilir tutulmaz sözler

Çekip çeviren kim mi hayatı
Ekabirlerin müzmin tafraları
Saltanata düşman olanların saltanatı
Yaşamak dayatması güçlülerin
Zayıfların sanatı
Ayrı iklimden rızık verir tabana hep
İklimi hiç değişmeyen çatı

Burada da haklılar haksızlarca takipte
Adâlet hasır altı
Gözleri dehşetten düzenlerin
Betondan suratı
Ne yapılırsa yapılsın
Ne söylenirse söylensin
Kimse bozmak istemiyor rahatı
Gemileri korsanlar yuttu
Memleketi ihânet
Hırsızlara sattı
İstikbalden umut kesti herkes
Ufukları karamsarlık kuşattı

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:15 PM

Dilekler Öğüttüm
Ufuklar, bilemem kaç kez karardı?
Bilmem, niye çöktü göğsümün ardı?
Burulmuş kâlbimi isyanlar sardı
Bitmez yalnızlığa ittiği zaman.

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Perçinlendi gözüm götüren yola
Döndüm dağ, dere sürgün çakıla
Eridim, tükendim; gelmedi hâlâ!
Vedâda elimden tutuğu zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Ayrılık dağıttı umutlarımı
Acımasız, yaktı umutlarımı
Arkasına taktı umutlarımı
Ne varsa yaşanmış, yıktığı zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Güneşe bağladım, çözdüm içimi
Kapıldı hayâle, üzdüm içimi
Bilemez kaç kere yüzdüm içimi
Üstüne hicranı ektiği zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Bir şifasız hasta kâlbim sılada
Teselli kâr etmez, başım belâda
Teslime az kaldı, canı, cellada
Çok geç olabilir yettiği zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:15 PM

Dirliğie Davet
Örgütle düşünce neferlerini
Cem olsun her seher bir hoş kabulde.

Sevinç kandını açsın umutlar
Elemin kahreden gölgelerine.

Güneşi hicretin ufkunda tutsun
Adak edenler göğsünü şimşeğe.

Saklansın sevgiye, sevgisiz kalan
Karanlık koklayan hüzün gülünde.

Sebepsiz dökülen gözyaşlarını
Arasın dökenler hebâ iklimde.

Kurtulur zamanın kargaşasından
Yelken açan sevinç mevsimlerine.

Her secde bâdedir, her kıyam Kevser
Kana kana içen barış erine.

Yürekler göçünü toplasın dünden
Bugün yolcusuna armağan güne.

Doruklar vuslata hazırlık yapsın
Umutlar gökyüzü secdelerinde.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:19 PM

Dokunma!
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.
Ağlayınca deli deme,
hele hiç teselli verme!
Çiğnenir ayaklar altında tarihim,
altın çağlarım...
Yas tutar ovalarla dağlarım.
Kan gölüne dönmüş
tüm diyarlarım.
İşte ben o sebepten susmaksızın ağlarım.

Bir zamanlar! ?
uzak değil, yakın bir zaman;
ufuklara uzanırdı dallarım.
Günlerce değil,
aylarca gidilse de
bitmezdi, tükenmezdi yollarım.
Hem mesut,
hem özgürce yaşardı gölgemde,
kanatlarım altında;
her ırk, her dinden insanlarım.
Oysa şimdi..! ?
Bükük boynum,
kırık kollarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.



Âh! O günler âh!
adâlet dağıtırdı tebâsına
adaletsizlikten korkan çobanlarım.
Ya şimdi! ? ...Kâbuslu bugünüm;
meçhul yarınlarım.
Şifâsız yara gibi
sızlar kanarım.
Kimselere sezdirmem...
için için yanarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Hayâlime geldikçe;
hayâl gibi,
rüya gibi o sahneler;
haşyetiyle vücudum
boncuk boncuk terler...
Ey Allah’ım!
cihad cephelerinde
senin için canını fedaya can atan
erlerin şimdi, nerdeler?
Nerdeler hükmedenler dünyaya?
Erişir mi acaba onlara gözyaşım, âhım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Baktıkça yeryüzüne
depreşir acılarım.
Kahpe, hain tuzaklara düşürülmüş
kardeşlerim bacılarım;
kimi tutsak, kendini özgür sanmakta,
kimi özgür! ?
özgürlük özlemiyle yanmakta.
Bu ne korkunç manzara Ya Rab!
Görünce bu hazin manzarayı
daha da sızlar âzâlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Evet, daha dün gibi:
bir haykırsam
ta Çin seddinden yansırdı sesim;
mâvi sularında yeşil Tuna'nın
heybetimden dalgalar titrerdi.
Mâzlumlara meşâle gibi gelirdi nefesim.
Okyanusta balıklar
yönlerini değiştirir, sesime dönerdi.
Çağlar elimle değişir
savaşlar tepkimle biterdi.
Yaşlı gözlerim,
Yaslı kalbimle o günleri ararım
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

İçimde engellenemez fırtınalar var:
tefekkür ufuklarımı,
hayâl hudutlarımı
sürekli döven fırtınalar....
Bulabilse çıkar bir yol,
değiştirecek tersine dönmüş dengeleri.
Kurtaracak esâretten,
kendi eliyle kendini esir eden elleri...
Çâresizlikten sağa sola,
sataşırım böyle deli deli.
Düşündükçe mağdur ve mâlul hâli,
erir yağlarım!
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Anlayamıyorum bir türlü;
yaşamaya mecbur
Ve hükümlü olduğum bu hâl,
ne biçim bir hâl..! ?
Bir türlü anlamıyorum,
bu ne biçim hürriyet,
bu ne biçim istiklâl..! ?
Beynimde binlerce paslı, kangren düşünce.
Huzursuzluk, uykusuzluk
sürmekte gündüz / gece.
İnsan böyle mi olurmuş düşünce?
Niçin, nasıl olduk
böylesine âciz,
Böylesine cüce?
Neden nasıl talan edilmiş
o altın çağlarım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Karanlık bir el hislerimi
kördüğüm ederek boğuyor.
Gökyüzü sürekli karanlık.
Yıldızlar ışıksız.
Fırtına sonrası sessizliğine bürünmüş ortalık.
İçimdeki şifasız hicran
bir ısınıyor...bir soğuyor...
Güneş hep aynı ezikliği,
hep aynı isteksizliği ile doğuyor.
Sabrımla bile ümidvar olamıyor dağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Ne acı Ya Rab!
Talân edilmiş,
harâbe, virâne şimdi;
bir zamanlar benim olan beldeler.
Arayıp, soramıyorum
ne durumda ne hâldeler?
Oysa her parçam sancılı,
her zerremi sinsice hançerler,
gözü dönmüş, eli kanlı gölgeler.
Yok edilmiş mahvedilmiş
eşi, benzeri bulunmayan o güzellikler.
Şimdi ağıtlarla,
acılarla dolu,
sevinçli hâneler.
Düşünür, hep kendi kendime kızarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Gökyüzü dehşete teslim artık,
yeryüzü vahşete!
İnsanlarım kapılmış derd-i maişete.
Her nefsi sarmış dünya sevdası,
herkeste anlamsız bir umarsızlık! ?
Olmuş uyuşukluk, tembellik
duyarsızların, umarsızların gıdası! ?
Kurulmuş her tarafa
hâin, hunhar pusular! ?
Hiç kimse ağlayamıyor
iz bırakır diye sular.
Ne yapsın bu hissizliğe bilmem ki dualarım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Ne kadar ağlasam...
ne kadar dövünsem nâfile! ?
Zalimleri ürküten,
hâinleri korkutan,
O serdengeçtiler...
Yürüdüğünde yerleri sarsan o ağalar yok...
o cengaverler yok artık! ?
Güllerini bize açan,
bülbülleri neşe saçan,
çiçeklerle bezenmiş,
kelebeklerle süslenmiş
bahçeler, bağlar yok...yok artık! ?
O sebepten hicranları bağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Eller gibi niyâza açılmış,
servi gibi ipince,
ezanlarla kükreyen,
salâlarla sarsılan,
dualarla ağlayan,
Minareler yok!
Yok artık!
Hak yolunda cihad eden
Divaneler yok!
Yok artık!
Yiğitlerim toprak
heykeller misali sağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Bakışlarımda bir hasret var,
bir hasret var gülüşlerimde.
Kanım donuyor halimi düşündükçe.
Sırtımda, göğsümde, yüreğimde
binlerce dipçik
binlerce ökçe! ?
Neyim var, neyim yok
katledilmiş haince,
yok edilmiş kalleşçe! ?
Hayâllerim o günlerin özlemiyle örgülü,
hep o günleri arzularım;
yaşamak için dostça
paylaşmak için kardeşçe!
O günleri devşirir hep rüyalarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.


Yorgun düştüm düşünmek ve düşlemekten,
o emsalsiz, şahane günleri.
Bilemiyorum mümkün olur mu,
yeniden kavuşabilmek,
ve yeniden dermek,
kimsenin deremediği gülleri?
Ey Allâh’ım! Ne olur!
Yeniden fırsat ver!
eski, en sevdiklerine,
yeniden hükmünle şereflensin yer.
Gafletimizdendir şüphesiz ki,
çektiklerimizi çektirme yeter!
Emreyle!
Ferman buyur!
Gittikleri yerlerden dönsün ehiller!
Gitsin içimizden, başımızdan
sana âsi, bize yabancı câhiller.
Biz atalarımızın
ve hatâlarımızın vebâlini
ödedik yeterince;
hiç değilse bizimkini
ödemesin sonraki nesiller.
Biliyorum böyle sürerse bu esâret...! ?
Ve böyle giderse bu zillet...! ?
Kabul etmez beni mezarım! ?
O sebepten eksilmez hiç efkârım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:21 PM

Düşeyazdım Gözlerinle Tut Beni
Dizlerim titriyor, ellerim tutmaz

Ne yaptın da böyle hâllere düştüm?

Varlığın canımı sarmış, uyutmaz

Perişan, vîrâne dillere düştüm.



Can simidim dalgalara kapıldı

Salım candı acımadan yakıldı

Ruhum artık dövülmekten sıkıldı

Güften, besten oldum tellere düştüm.



Düşeyazdım gözlerinle tut beni

Ne olur, ruhuna sar uyut beni

Yapmadan hasretin bir tabut beni

Terk ettim herkesi, yollara düştüm.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:21 PM

Düştü
Aşkın ateşiyle yandıkça gönül
Bir sahradan, başka sahraya düştü!

Kurtulmak istedi belâ ağından
Düştüğünden şedit belâya düştü!

Hâline merhâmet etmedi kimse
Merhamet yine o şehlâya düştü!

Divâne, dediler derdi şifasız
Şifasını vermek Leyla’ya düştü!

Şikâyet etti de elâ gözlüden
Bir başka gözleri elâya düştü!

İsyan ile tüketti tüm ömrünü
Kurtulması yüce Mevla’ya düştü!

Cevheri elmastan kıymetli idi
Zilleti düşünce, kalaya düştü!

Güldü tüm âleme, alay ederek
Sonunda kendisi alaya düştü!

Dolaştı, gurbette hasret sılaya
Yolu son nefeste sılaya düştü!

Ne acı, bekânın yolunda yalnız
Uğurlamak onu salâya düştü!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:21 PM

Düştü!
Aşkın ateşiyle yandıkça gönül
Bir sahradan, başka sahraya düştü!

Kurtulmak istedi belâ ağından
Düştüğünden şedit belâya düştü!

Hâline merhâmet etmedi kimse
Merhamet yine o şehlâya düştü!

Divâne, dediler derdi şifasız
Şifasını vermek Leyla’ya düştü!

Şikâyet etti de elâ gözlüden
Bir başka gözleri elâya düştü!

İsyan ile tüketti tüm ömrünü
Kurtulması yüce Mevla’ya düştü!

Cevheri elmastan kıymetli idi
Zillete düşünce, kalaya düştü!

Güldü tüm âleme, alay ederek
Sonunda kendisi alaya düştü!

Dolaştı, gurbette hasret sılaya
Yolu son nefeste sılaya düştü!

Ne acı, bekânın yolunda yalnız
Uğurlamak onu salâya düştü!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:21 PM

Düşüncemin Kırık Putu
Düşüncemin...kırık putu...
Ruhumun...kirli tabutu...
Canım isyanlara tutu...
Kurtaracak kimsem yoktur!

Beklentiler körfezi can...
Ufkunu gasbetmiş hicran...
Dönülmez yerlerde cânân...
Tutunacak kimsem yoktur!

Umularda kır hislerim...
İmdada ağyar seslerim...
Olmaz düşlerde beslerim...
Yekinecek...kimsem yoktur!

Gözlerim gökkuşağında...
Kavuşmanın başağında...
Umutların kavşağında...
Okunacak kimsem yoktur!

Sarılsam eline ayın
Ayın hâleleri mayın
Yok olurum, unutmayın!
Yakınacak kimsem yoktur!

Susuzluğa sınır koydum...
Kuraklığı özden soydum...
Dâvet eden sesi duydum...
Bakınacak kimsem yoktur!

Kararlı baş kaldırmaya
Saldırana saldırmaya
Kim duyarsa aldırmaya
Sakınacak kimsem yoktur!

Zafer olmuş, olmamış...hoş!
Mevkî makam kalmamış...hoş!
Didinmiş, hiç yılmamış...hoş!
Çekinecek kimsem yoktur!

Her şeyinden vaz geçecek...
Üflenmezse köz geçecek...
Umutlarla yaz geçecek
Dokunacak kimsem yoktur!

Gelemeyecek gözlediği...
Can bildiği, özlediği...
Elâlemden gizlediği...
Dökünecek kimsem yoktur!

Bir yüreğe tutsak düşmüş...
Ümidine pasak düşmüş...
Azadına yasak düşmüş...
Yakınacak kimsem yoktur!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:21 PM

Eğer İznin Olsaydı
Eğer iznin olsaydı, seni,
bulutların gökyüzünü
sardığı gibi sarardım;
kaçsan bile, rüzgarlarla bir olur,
uzak/yakın
diyar diyar arardım.

Eğer iznin olsaydı! ?
sana gelebilmek için
gökyüzünü şimşeklerin
yardığı gibi yarardım.

Aldırmazdım senin için
edilseydim her suçtan sanık.
Aldırmazdım yeryüzü, gökyüzü
olsa bile tıkanık.
Eğer iznin olsaydı yağmur gibi
çisil çisil yüreğine yağardım.

İsterse kararsın ufuklar..
isterse sararsın, küllensin umutlar...
bana ne, sana ne...!
eğer iznin olsaydı! ?
Tek sen sevin, mutlu ol diye güneşin olur
hep istediğin ufuktan doğardım.
Engel olamazdı bir bahâne.

Eğer iznin olsaydı?
sevgi ışıklarıyla
gönlüne çökelen
kesif karanlıkları boğardım
ve yüreğine yüreğimden hep sevgi sağardım.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Elemetler Ve Sen
Bildiğim kadarıyla
Yüz dört element vardı kimya dersinde
Hemen her imtihanda sorulurdu
Cevaplar, tam not alırdım bende

Çok iyi bildiğim bir konu sanıyordum
Yanılmışım
Ne yanılma hem de
Meğer senmişsin bütün elementler
Hayat dersinde

Niçin söylememişler seni
Bilmiyorum, bilemem
Sen mi bütün elementlersin
Bütün elementler mi sen
Çözemedim çözemem

Her ânın, bir elementi
Her hâlin, bir kimyasal olayı andırıyor
Ne kadar kurtulmaya çalışsam da
Buluyor beni
Ne edip, edip kandırıyor
Bir tılsım gibisin
Tesirin hep üzerimde
Sana hayranları kıskandırıyor

Gözlerin pırlanta gibi
Bazen gökkuşağını andırıyor
Gümüşten güneş bakışların
Kaybettiği ayarını hep bende arıyor
Bazen yakıyor kül eylercesine
Bazen bende yandım diye kandırıyor

Sanki rafineri
Yüzündeki her tebessüm
Dudağındaki her gülüş sanki
Yüreğimin yüreğine seferi
Sende biliyorsun olmazsan talan servetim
İşgalde devletim
Beni bir elementin yap yeter
Ne olursun her elementim.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Elimde Değil
Ne dedim gönlüme dinletemedim
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!
Akıllı olmayı belletemedim
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

İçimi bürüdü düşün, hayalin
Gözlerimden gitmez güzel cemalin
İnan, hatırımdan çıkmaz bir halin
Mümkün mü sevmemek elimde değil!

Bakışın sis gibi ruhumu sarar
Ellerim tutmaya elini arar
Bıraksam, bırakmaz beni anılar
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

Çekerim severek, sendense çile
Ölürüm, ölmemi istesen bile
Reddetmen, kahretmen inan nafile
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

Ararım her yerde seni ümitle
Gelmesen de, kalbim, diyor ki bekle
Tükense direncim hasret çekmekle
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Elimde Olsa
Zamanı durdurmak elimde olsa
Durdurup inan ki sana koşardım.
Canıma varlığın kor gibi dolsa
Şikayet etmeden öyle yaşardım.

Meyletmezdim inan başak birine
Dolduramaz, kimi koysam yerine
İşlemişsin candan daha derine
Seniz yaşamayı çok zor başardım.

Gözlerimde yüzün, yüreğimde sen
Mümkün değil çıkman bir ân içimden
Ne olursun bir kez tut ellerimden
Damla olsa sevgin, coşar, taşardım.

Kaçsan benden, gitsen çok uzaklara
Düşerdim ardından hemen yollara
Ağlıyorum sensiz geçen yıllara
İsteseydin, engelleri aşardım.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Erler Ve Körler
Bir el gerek elden tutan
Yol bilmeyen erler için!
Unutulurmuş unutan
Yolculuk zor körler için!

Akıbetten kurtuluş yok!
Gâfil olan, unutan çok
Kim câhimi ederse hak?
Çok ağlasın korlar için!

Rehber arar bak bir deli
Boşluklarda bomboş eli
Aşktır aradığı velî
Aşk zahmet, nankörler için!

Gönül şaşkın, cansa âsi
Kibirlenir, varsa nesi?
Kendin bilmezin hevesi
Hazırlığı nârlar için!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Eski Akşamlar Yansıması
Bahsetmeyin bana istemem
gündüzleri yakıcı,
*******i solgun güneşten.
Anlatmayın, akşamları isteksizce batışını,
bana ne!
Unutmakta zorlandığım o ânları,
yaşamak istemiyorum yeniden,
o heyecanları.
İstemiyorum bilmeyi gurubun
yaşlar akıttığını gözlerinden.
Görmek işime gelmez göklerin kaş çatışını,
ve duymak istemiyorum
ufuğun kalp atışını.

Aldırmam hiç batsın sâkin sâkin,
beni ağlatmasını istemiyorum.
Eski hâtıraları canlandırmasın;
o coşku ve sevinç içinde yaşanmış
- hatırladıkça eriyorum!
küllenmeye yüz tutmuş ânları, anıları
hatta her şeyi
istiyorsa geri veriyorum.

Bıraksın beni kendimle,
kederimle baş başa;
düşünmeyeyim artık o hayâl günleri.
Perişanım ayrılık gününden bu yana.
Giremem artık hiç kimseyle savaşa.
Gideremiyorum içimden
bir türlü üzüntüleri.
Ağlamak istiyorum,
ağlayamıyorum sitem ederek ona.

İçim karmakarışık,
hislerim de öyle...
kâh hüzün içinde kâh ümitvar;
olması mümkün değil kendiyle barışık
beklentide kâlbim çelişki iklimlerinde.
Düşünerek sık sık,
yeniden dönmeli miyim diye?
geçmişi yeniden yaşamak ümidiyle;
sâdece hayal ve hatıra dolu,
eski, unutulmaz akşamlara.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:22 PM

Eskimez Sevda Ölümsüz hasret
Sıkılmıştım içerde, yürüyüşe çıkmıştım
Efkârlanıp, son kalan sigaramı yakmıştım.

Yapıyordum geçmişin hesapsız hesabını
Bulamadan bir hayli sorunun cevabını.

Kızıyordum öfkeyle çok kez kendi kendime
Şöyle bir göz atınca hüzünlü geçmişime.

Geçmişim yıkıntılar, acılarla içiçeydi
Havam ah, suyum acı, çektiğim hep çileydi.

Gelecekten karamsar, geçmişine darılmış
Yürüyordum, anılara ilk umutla sarılmış.

Epeyce yol aldıktan sonra geriye döndüm
Birden, biraz ilerde, vicdan sızımı gördüm.

Fark etmedi, yanına varıverdim ânında
Küçük, tatlı bir çocuk yürüyordu yanında.

O an anlatılmaz bir heyecan yaşadım
Uzanıp ufaklığın, saçlarını okşadım.

Belki de kim bu adam, ne imiş diye derdi?
Merak ile başını bana doğru çevirdi.

Görünce karşısında ürpererek, şaşırdı
Sanırım, o da benim kadar içten sarsıldı.

Göz göze geldik bir ân, kaçamakça bakıştık
Uzattı ellerini, çekingen el sıkıştık.

Nasılsın diye sordum: dedi bildiğin gibi
Sevemedim kimseyi seni sevdiğim gibi.

Gidişinle yıkıldı düşlerim, hayâllerim
Çok zaman yorgun düştü, duâdayken ellerim.

Çılgın gibi Allah’tan seni geri istedim
Hastalandım, derdinle gece gündüz inledim.

Bilmiyorum kaç kere kalkıştım intihara
Ölmüşsen, bir an önce kavuşmak için sana.

Düşündüm, her yolu denedim, her ihtimali
Alay etti, delirmiş bu diyerek ahâli.

Kimi şifâsız hasta, kimi iyleşir dedi
En güzel yıllarımı, bil ki sensizlik yedi.

Gidiş o gidiş, senden hiç bir hâber çıkmadı
Kâlbim var ya şu kâlbim, beklemekten bıkmadı.

Ne zaman isyan etse, bir gün gelecek dedim
Çektiklerin, sabreyle er geç bitecek dedim.

Genç yaşımda kahırdan saçıma kırlar yağdı
İçime üzüntüden, elemden karlar yağdı.

Ne yazık ki seneler geçti, gelmedin geri
Kurudu birer birer sevdâmın petekleri.

Hâlim dostlara hüzün, düşmana sevinç oldu
Her taraf dedikodu, iftira ile doldu.

Bir bilsen neler neler dediler benim için?
Söylenenler eritti ruhumu için için.

Hiç hak etmediğim bir boşluğa yuvarlandım
Sevgin için tutuştum hicrânınla yandım.

Düşündüm, bulamadım bir sebep gidişine
Neredesin bilseydim, düşecektim peşine.

Hırslanarak minnacık yumruklarını sıktı.
Yumruklayan gözlerle, gözlerime bir baktı

Niye bıraktın dedi, ne olur söyle, niye?
Lâyık değil miydim ben, sevince sevilmeye

Bulamadım bir cevap, yedim kendi kedimi
Ümitsizlik, dayandım, inan yıktı bendimi.

Kesince senden ümit, birisiyle evlendim
Sevmedim onu asla, inan hep seni sevdim.

Aradım bulamadım; sığınak, bir güvence
Yıllarca kendime, hem ona ettim işkence.

Doğan ilk çocuğuma verdim Hasret ismini
Yaşadığım her zaman, yaşatmam için seni.

Biliyorsun ki hasret parola, simgemizdi
Sevdâmız kara sevdâ, ne kadar saf, temizdi.

Bu çocuk en küçüğüm, adını Sevdâ koydum
Her sevdâ deyişimde, sevdâmız ile doldum.

Olacağını böyle sanmazdım doğrusu hiç
Çileler benin gibi seni de eylemiş linç.

Keşke hiç sormasaydın, imkânsız anlatamam! ?
İnanırsan mûcize bu güne dek yaşamam.

Ayrılığa bir türlü gösteremedim rızâ
Sensizlikle berâber tutuldum bir maraza.

Yıllarca şifâ için, gezmedik yer koymadım
Göremedim epeyce; konuşmadım, duymadım.

Bilmiyorum, kaç sene sonra geldim kendime?
Dedim Sevdâ, ah Sevdâ! N’olur söyleyin, nerde?

İşitenler; Sevdâ kim, hiç tanınmadık biri?
Sanki o an gömüldüm hicrâna diri diri.

Şuurum tam yerine geldiğinde anladım
Başka bir memlekette, yatalak bir hastaydım.

Şifa bulup kalkınca, dönmeye verdim karar
Canlandı hayâlimde unutulmaz anılar.

Yüreğim kor, ümitle seni sordum herkese
Tanıyan, tanımayan; bırakmadım bir kimse.

Dendi: buradan gitti, nerelere kim bilir?
Haber bırakmaksızın; bekle, belki de gelir.

Bekledim, hep bekledim, kâlbim ümitle dolu!
Yollarda hep gözlerim, bakışlarım buğulu.

Sorup, aramadığım kişiyle yer kalmadı
Canlı, cansız yerini bir tek bilen olmadı.

Bir hataydı terk etmem, geç anladım hatâmı
Acılara çevirdi hatâm hayat rotamı.

Sensizlik ve acılar; iç içeydi sürekli
Yalnızlık ve özlemin, oysa sendin gerekli.

Alışmaya çalıştım, bitmeyen sensizliğe
İstemesem de razı edildim evliliğe.

Evlendiğim kız senden inan güzel değildi
Lâkin çok değer verdi, üzerime eğildi.

Bir kız, bir oğlum oldu evlilikten benim de
Kıza Sevdâ, oğlana Hasret ismini bende

Verdim, yaşadıkça hep sevdayla yaşamaya.
Sevdâdan mahrum, hasret kaldım mesut olamaya.

Deyince, çöktü yere, boğuldu hıçkırığa
Zavallı, kahreyledi sebepsiz ayrılığa.

İkimizde mahvolduk üzüntüden, yıkıldık
Birbirimizden ayrı geçen yıllara yandık.

Sanki yeniden sardı içimizi o yangın
Konuştuk sebebini, sebepsiz ayrılığın.

Bilemiyorum derken, neydi sebep, neydi suç?
Boşalttı yüreğime hüznünü avuç, avuç.

Onun ile berâber, o an ağladım bende
Geçmiş güzel anların yıkıntısı sinemde.

Sanki o güzel günler sahne sahne canlandı
İkimizin de kâlbi yine heyecanlandı.

Bir an düşecek oldu, el uzattım tutmaya
Sorunca devam ettim, geçmişi anlatmaya.

Yoktun ama, ân bile ayrılmadın yanımdan
İnan, ister inanma çok sevmiştim canımdan.

Mecburdum sensiz bile olsam da yaşamağa
Hayat her türlü zoru yaşattı bu ahmağa.

Karım müzmin, şifasız bir derde yakalandı
Günden güne eridi; çöktü kolu, kanadı.

Doktor doktor gezdirdim, bulunamadı çâre
Genç yaşında toprağa düşüverdi biçâre.

Kaldım iki çocukla dertler ile baş başa
Her gün sabah çıkarım yaşamayla savaşa.

Ne olursun hor görme, tipimle biçimimi
Hamallık, amelelik sağlarım geçimimi.

Soracaktım sen şimdi ne hâldesin diye tam
Kalktı çöktüğü yerden; uzaklaştı yanımdan

Yüzüme hiç bakmadan, birden elvedâ dedi
Bir şeyler diyecektim, beni hiç dinlemedi.

Şaşırdım, kaldım öyle, büktüm yine boynumu.
Yürümeye başladı yarım kalan yolunu.

Hızlı adımlar ile ayrıldı hemen ordan
Acelesi var gibi, arkasına bakmadan.

Yapyalnız, kalakaldım yıkılmış ve vîrâne
Çıldıracaktım, nerdeyse olacaktım dîvâne.

Tıpkı gidişim gibi bir gidişti bu, anladım!
Gözyaşımı içime akıtarak ağladım.

Yıkılmıştı kâinat başıma birdenbire
Haykırdım, aldırmadan etrafımdakilere.

Hayır, olamaz diye her şeye isyan ettim!
İçin için, kendimi yiye yiye tükettim.

Sandım o an kendimi yangında bir serseri
Küllemeye çalıştım alevlenen hisleri.

Terk eyledim tutuşan çıngıları, sönmeye
Karar verdim sönmezse, bin an önce ölmeye.

Yapacak bir şey yoktu, döndüm geldiğim yöne
Yürümeye başladım, içimde döne döne.

Terk ettim, terk edildim; unutmaya çalıştım.
Depreşen yalnızlığa gide gide alıştım.

Kaldığım yerden tekrar omuzladım hayatı
Yüreğim param parça, duygularım kaskatı.

Karar verdim bir daha sevmemeye ömrümce
Hikâyem ibret olsun, sizde sevmeyin bence.

O günden sonra ondan hiç haber alamadım
Umut içinde sürüp gidiyordu hayatım.

Bir gün bir şey almıştım mahalle manavından,
Kese kağıdı, eski gazete kağıdından

Üzerinde bir haber dikkatimi çekmişti...
Okuyunca yazıyı birden içim geçmişti...

Resim Sevdâ’nın, haber, bir kazâ haberiydi..
Tepeme gökyüzünden kayanmış sular indi

Şoförün biri öğlen yaya kaldırımında giden
Bir kadına çarpmıştı, yaptığını bilmeden

Kaçmış gitmişti, yaya debelenirken yerde
Yaralı saatlerce kalmıştı yerde öyle!

Cankurtaran gelene dek yaralı vermiş can
Bende öldüm binlerce kere inanın o ân!

Yaşamanın kıymeti, hayatımın mânası
Kalmamıştı; gönlümün kırılmıştı aynası.

Ne kadar bilmiyorum, ağladım günler boyu?
Atamadım içimden o kahreden duyguyu

Hatırladıkça hâlâ içim sızlar, yanarım
Kimse anlamaz, bilmez; gizli gizli kanarım.

Beden ölürmüş, sevgi ölmezmiş haşre kadar
Yaşadığım sürece Sevdâ benimle yaşar.

Sanki benimle nefes alır-verir duyarım
Uyanır, onunla bir yastığa baş koyarım.

Bir sevdânın, ölümsüz hikayesi idi bu
Hasret ile Sevdâyı yedi de bitirdi bu.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Fosillerin Gözyaşı
Fosillerin gözyaşı turbaları emziren
Bir gözün öfkesidir sonsuzluktaki şimşek!
Öyküsü yalnızlığın izbeleri ezdiren
Canlardaki yaradan, rahat olmayan döşek!

Mutluluğu çökerten bir rüya görüntüsü
Elemlerin koyağı gözyaşlarının göğsü
Metânet, sabır, rızâ yaşamanın ölçüsü
İmkânsız son dâveti reddetmek ve gitmemek…

Başkaldıran neyine güveniyor, nesi var?
Issızlık kurur muydu, dönse geri yolcular?
Dökülmese damlalar kahrolurdu acılar
Ağlamak, gerekince, olur mu hiç gülmemek?

Yer neyi varsa verir, nispet ederek göğe
Dalların canı çıkar, başını eğe eğe
Arıya bal yaptıran, balı koyan çiçeğe
Bilgiyi yok edemez, anlamamak, bilmemek! ..

Düğümler, kördüğümler: canı rehine alan
Doğruları öldüren ihânet, isyan, yalan
Hiçbir şeyi olmazsa edemez kimse talan
Ölümsüzlük düşünen, elinde mi ölmemek?

Almak ise muradın; ver hep, karşılıksız ver!
Karşılık istiyor mu, bak! Verirken yerler, gökler
Emredileni işle, inan ki sana yeter
Sakla ve saklan haydi, mümkünse görünmemek.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

G ö z l e r i n
Gönlüme lav gibi düştü gözlerin!
Gördüğüm en güzel düş’tü gözlerin!

Canımı yangın yeri eyledi
Yaktı, yandıkça can, şaştı gözlerin!

Bazen her yerini sardı kalbimin
Bazen, gözlerimden taştı gözlerin!

”İstemem, bu kadar sevgiyi, verme! ..”
Dedim ya sabrımı aştı gözlerin!

Özlem dayanılamaz olduğu zaman
Çağırdım, imdada koştu gözlerin!

Gözlerin, gözlerin ah o gözlerin
Sevdikçe, sevdayla coştu gözlerin?

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Gazel
Mâşukum, hiç aşklarla aşkımı seyrelttirme
Nazargâhın kâlbimi gayrıya meylettirme.

Pervâneler misâli hayâlinle döneyim
Her kahrına râzıyım, başka kahır çektirme.

Ruhum, her an katına yüz sürsün aciz, aciz
İstemem, özleminden başka özlem çektirme.

Hep hüsnünü ekeyim, kıraç duygularıma
Ne olursun hüsnünden gayrı hüsnü ektirme.

Sana daima açtır benliğim biliyorsun
İzin ver de geleyim yolda tökezlettirme.

Duam, âhım katına yükselsin, kıymet bulsun
Eğer lâyık değilse, katına yükselttirme.

Başkaları teselli edemez şu derdimi
Yüz suyumu insaf et muhannete döktürme.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Gecenin Saçları
Gece saçlarını yaydı gözlere
Aradı gülleri ısrarla, güller
Hüzünlü kâlbini çözdü tellere
İnledi hâlinden, inledi teller.

Güfteler gözyaşı, beste figandı
Nağmeler tutuştu, makamlar yandı
Sonbahardı mevsim, iklim nisandı
Telleri şefkatle okşadı eller.

Issızlık her yana taşan nehirdi
Sessizlik hislerde gizli sihirdi
Umutlar sevinçti, hasret zehirdi
Hayaller ufkunda korken emeller.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Gel de!
Hasretle örülmüş sevdâ ağları
Ömrümü hapsane etmesin gel de.
Gönlümü bırak da…delsin dağları
Tahammülüm, sabrım bitmesin gel de.

Sabrımı mum gibi eritir her ân
İçimi acıyla kavuran hicran
Kimse bilmez, aşkın kâlbimde nihân
Daha fazla özlem çekmesin gel de.

Gözümden gitmiyor yüzün, gülüşün
Yalnızlık kolay mı, hele bir düşün?
Yas günlerim, bayram olsun dönüşün
Karanlık yeniden çökmesin gel de.

Ömür eleminle pişiyor inan!
Hisler kuru, canım üşüyor inan!
Kalbim elemlere düşüyor inan!
Sensizlik, zehrini dökmesin, gel de!

Zaman geçti, mevsim erdi son ân’a
Adadım canımı inan ki sana
Sevgidendi, hüzün doldu kovana
Sensizlik nefreti ekmesin gel de.

Gel de saadete dönsün acılar
Gel de dinsin, dinmez derin sancılar
Göçmez sanma, göçer handan hancılar
Ayrılık boynumu bükmesin gel de.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Gerçekçi Hayal
Cıvıltılar hayâli benliğimi kuşatan
Ağlıyorum, kargaşa hislerimin mevsimi.
Bir sevdâ, reddetmeme rağmen beni yaşatan
Bir gün gelecek, kökler söyleyecek ismimi.

Yangından esâs nüvem, çıngıdanmış temelim
Herkese bir gözle bakmam imiş kemâlim
Biliyorum, ebedi yaşayacak, âmelim
Mühim değil, topraklar süsleyecek, cismimi.

Var mı, yalancı dosta vermeyen gönül, meyil?
Âfisi arzularda yapmış hicranlı siğil.
Dostluğumdan şüpheye düşmesin, doğru değil
Yüzüme sürekli gülen, tanıyorum hasmımı.

Bilen varsa söylesin, kimde yetki, ihtiyar?
Önemli mi, desinler, olmamış hiç bahtiyar?
Otağım hep gönüller olsun sonsuza kadar
Asmasınlar istemem, duvarlara resmimi..

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Giderayak
Geldiğini bilemedim
âniden çıktın karşıma
hakkım yok
kal diyemem
gidersen git
kalmaya kendin ver kararı
eğer çeker gidersen
sırf bana değil
her ikimize zararı
bilmelisin
iyileşemez hiç acısı
dalarsa yüreğe
ayrılık sancısı
düşünmek boş zararı, yararı
ister rüzgar gibi git
ister yollar gibi
aş dağlardan derelerden geç de git!
ister şimşek gibi ak
ister göçmen kuşlar misâli uç ta git!
-bir çökerse içimize kalkmaz hiç
ayrılık efkârı
giderken her şeyi alıp götürme
bende bazı şeyler bırak
hatıralar can simidim olsun!
aşk kırıntıları ümidim olsun!
öldürmesin sensizlik
kalbimi giderayak!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Göçerler Yurdu
Silinmişti içimden, unutmuştum tadını
Alışmıştım hem onsuz yaşamanın yüküne
Unutmam aslâ mümkün değil derdim adını
Göçerler kondu çoktan terk ettiği mülküne.

Güneşi, mümkün müydü seyretmek,o olmadan?
Mümkün müydü rüzgarı dinlemek seher vakti?
Direndi kâlbim sonsuz onsuzluğa yılmadan
Gözyaşlarım dokudu gökyüzüne son akdi.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:23 PM

Gölge Oyunu
Yine gölgen düştü gönül perdeme
ve senin gölgen kayıp giden gözlerimden…

petekler varmış balını özleyen
arısına hasret petekler…
balını özlemeyen petek olur mu?
çözülen sensin yine dizlerimden…

boynu bükük çiçekler varmış…
çiçek olur mu, boynunu bükmeyen?
Bilindiğinde bileni kahreden gerçekler varmış
Kahreden gerçek olur mu
Söylenen yine sensin sözlerimden…
Hep çiğ kalırmış
gözlerinden dökmeyen…

Dağlar varmış gönüllerde
Dağlardan daha karlı…daha efkarlı…
Besteler yapan özlemimden
o gözlerin nağmeleri neden sustu birden?
gönül tellerim niye hüzünlü
ve niye buruk melodiler çalar?
bir türlü yakamı bırakmayan hatıralar…

Dalların inlediği
Göklere naz içinmiş…
Göklerin terlediği
yerden niyaz içinmiş…
Biliyorum ayrılık daha çok özlemem için seni
ve daha çok söylemem için ismini…
Beni bu kadar kuşatman
Anladım imtiyaz içinmiş…

Yine gölgen düştü gönül perdeme
ve senin gölgen kayıp giden gözlerimden…
ölsem bile özlemimden
sırrımızı kimseye deme! ..

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gönlümün Güz Mevsimi
Hayâllerim gazel döktü
Gönlümün güz mevsiminde.
Ümitlerim boyun büktü
Gönlümün güz mevsiminde.

Yağdı düşlerime karlar
Doldu saçlarıma kırlar
Çökertti beynimi sırlar
Gönlümün güz mevsiminde.

Çatısı göçtü kâlbimin
Nabzı atmıyor dilimin
Marazı azdı hâlimin
Gönlümün güz mevsiminde.

Hâsretim depreşti de dün
Sessizliği seçtim bugün
Hislerime yağdı hüzün
Gönlümün güz mevsiminde.

Başıma dertler üşüştü
Sevinç yüzümle küsüştü
Ruhuma çiseler düştü
Gönlümün güz mevsiminde.

Gözlerimi yuttu sağanak
Düşlerimi bürüdü ak
Yük oldu hayat, yaşamak
Gönlümün güz mevsiminde.

Gökyüzünü yara yara
Yüreğim düşer yollara
Kucak açar sonsuzlara
Gönlümün güz mevsiminde.

Diri görürüm ölümü
Kan bürür tefekkürümü
Pişmanlık keser önümü
Gönlümün güz mevsiminde.

Çıkmaya köz girdabından
Yüreğim hâl lisanından
Yardım umar cânanından
Gönlümün güz mevsiminde.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gönül Tımarhane
Gönül tımarhâne, deli duygular
Üst tutmuş, bak bayrak açan açana.
Gözlerin, sebep ne; sorar, sorgular
Tehdidinden korkup kaçan kaçana.

Mânidar mânidar süzme, sor hele
Zahmet olmazsa, yanına var hele
Deliliği var mı? bak da, gör hele
İnsaf et, çılgınsa, kendin saçana.

Sana ne bundan, ben etmedikçe ses
Oraydı sevdâna altın bir kafes
Sızlanmayı bırak, şikayeti kes
Ben bir şey edemem, mekan seçene.

Acıma hâline, merhamet etme
Sabrı son dorukta, dikkat, tüketme
Deli duyguların varsa bekletme
Tek sığınak gönül, iksir içene.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gözler Gazeli
İçime alevler saçtı gözlerin
Başıma belâlar açtı gözlerin.

Tutunmak için yalvardım, lâkin
Duymadı hiç benden kaçtı gözlerin.

Ruhumda her mevsim açan çiçekti
Başımda her iklim taçtı gözlerin.

Ne kadar gizlese, inkar etse de
Aşka benden çok muhtaçtı gözlerin.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gözyaşı
Ağlamaklı gözlerde büzülendir gözyaşı! ...
Can yanınca, artarda dizilendir gözyaşı! ...

Su taşı gözlerinle, yaralı yangın kâlbe …
Kanayan bir yürekten süzülendir gözyaşı…

Kurumasın suvar ki, kaynağı kuraklıktan
Acı dehlizlerinde ezilendir gözyaşı…

Sevinçlerdir, sebebi, elemlerdir…arama! ...
Can üzüldükçe candan yüzülendir gözyaşı….

Kalmayınca çıkar yol, depreşince özlemler,
Okunmayan mektuplar yazılandır gözyaşı…

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gözyaşımla
Gelmeyecek, sevdiğimi
Arıyorum gözyaşımla!
Bilmeyecek, sevdiğimi
Karıyorum gözyaşımla!

Meraktayım, nerde kaldı?
Düşünmez, kim derde kaldı?
Biri var, çok darda kaldı
Görüyorum gözyaşımla!

Bomboş, toz toprak yolları
Sarmaya hasret kolları
Beseleyerek umutları
Çürüyorum gözyaşımla!

Bâzen acıdan sızarak
Bâzen bahtıma kızarak
Göğe dilekçe yazarak
Soruyorum gözyaşımla?

Gitti, gelmez diyarlara
İşler içten gizli yara
Hasretimi anılara
Örüyorum gözyaşımla!

Bastırıp bitmez isyanı
Aşıp insafsız zamanı
Toprağa, tükenen canı
Veriyorum gözyaşımla!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gül Name
Her tarafım yanar andıkça gülüm
Usanmam, anarım yandıkça gülüm!

Susuzluğum sensin, açlığım da sen!
Merhamet, yanarım kandıkça gülüm!

Her ân gözlerimde döner hayâlin
Susarım, hep kandım sandıkça gülüm!

Banarsam sevdâna kanarım sandım
Çöllere dönerim, bandıkça gülüm!

Kalbim gözlerinde rehine kaldı
Bırakma, canını sundukça gülüm!

Aşkın alev; canım, ruhumu yakıtı
Hasretinle üfle söndükçe gülüm!

Temizlenir kirden, silinir gamı
Alevinde aşkın yundukça gülüm!

Pervânene imdat etme, isterse
Belki olgunlaşır döndükçe gülüm!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:24 PM

Gümüş Şehir Gümüşhane
Gümüşhane eskiden eskimeyen bir belde
Özelliği bulunmaz, sanmam başka güzelde.

Vadilerin bağrına sığınmış mağdur şehir
Sabrın sevgi kalesi; her zaman mağrur şehir.

Sıra sıra dağlara, taht kurmuş hoş yaylalar
Güzelliğe susamış kıraç hisleri sular.

Görenleri mest eder Tomara şelalesi
Gümüşhanevi iman, inancın meşalesi.

Torul çayı dağların götürür elemini
Kelkit çayı hasretin eskitir matemini.

Zigana’ da manzara, kebap, çok enfes iklim
Özlemini dindirir uğrayanlar her mevsim.

Tersun dağında çamlar sevgi kalemi gibi
Kösedağı’ nda yollar, ayrılık yemi gibi.

Kostandağın bitmez kışın çığı, tipisi
Kadırganın sislidir göğe ermiş tepesi.

Kelkit’ in ve Şiran’ın emsalsiz fasulyesi
Adı şeker, şekerden de tatlıdır yemesi.

Kuşburnu ile kekik her tarafta kök tutar
Dut pestili, yiyenin canına canlar katar.

Cefakar, çok çilekeş; gurbetçi insanları
İçlerine gömerler, bitmeyen isyanları.

Her tarafta harabe, virana çökmüş evler
Kimsiz kimsesiz kalmış, boynunu bükmüş evler

Bekler, hep bekler gibi, gidenleri bıkmadan
Direnir iklimlere tabiattan korkmadan.

Gümüşhane vatanın mahrum, mahzun beldesi
Binlerce seveni var, sanmayın yok kimsesi.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Hadi Gülüm Gülümse!
Sen ki elleri ipek, bakışı sedeftendin...
İçimdeki kıraçlık sayende yok olmuştu! ..
Kimse bilmez, bulunmaz bir benzerin, menendin...
Ruhuma sonsuz sevgi gözlerinden dolmuştu! ..

Anlayamaz hâlimi, özümseyemez kimse...
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Anlamsız, yalan her şey, ayrılık ebet değil...
Sen var isen hiçbir dert inanırsan dert değil...
Ne yapayım çâreler kalleş, korkak...mert değil...
Nâmertlerin yüzünden ümitlerin solmuştu! ?

Yanayım, tek uğruna, elzem olan külümse…
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Varlığınla var olan, yokluğunla yok olur! ..
Gel artık, gel geriye! ..ayrılığın çok olur! ..
Sen olmazsan karanlık inan ki zor ak olur! ..
Bilirsin kâlbim niye saç, başını yolmuştu..! ?

Gözlerim konuşamaz, düğümlenmiş dilimse…
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Hasretinle yanmaktan, susuzluksa çektiğim..
Gelmen için, yollara gözyaşımla ektiğim
Kirlenmemiş hislerim…sanmayasın taktiğim…
Vaad ettiğin zaman, gölge gölge gelmişti…

Canım telaş içinde, çok müşküldü hâlimse
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Her başlangıç her sonun tükendiği ilk nokta…
İrâdem kasırgalı hâlâ benliğim şokta! ..
Bırakma canımı, ne olur, senden uzakta! ..
Kaybetti istemeden, oysa çok zor bulmuştu...!

Öleyim tek uğruna, özlediğin ölümse! ..
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Haram Olsun
Gözlerin gayrı menkulüm
Bakışların merâm olsun
Kâlbime başka gül, gülüm
Koyarsam aşk haram olsun.

Unut adımı, hiç anma
Bakınca yak, kendin yanma
İnkar etsem de inanma
Usanmam, aşk yaram olsun

Belki yok sence gereğim
Sensin tek denge direğim
Küle dönmekte yüreğim
Bak, gözlerin çıram olsun.

“Ser” de, canımı sereyim
“Ver” de, varımı vereyim
Aç, gönlünü de gireyim
Gönlün mülküm, seram olsun.

Her mevsim aşkı ekeyim
Her bakış sevda dikeyim
Uğruna güller dökeyim
Küsmesin tek, aram olsun.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Hasretim
Sana olan özlemim aşılmaz dağlar gibi
Mümkün değil varamam, aramız çağlar gibi.

Nafile bekle deme, beklemeye halim yok
Sensizliği çekmeye anla, hiç mecâlim yok.

Kangren gibi derdim, kimselere diyemem
Tıkandı çıkış yolum, hiç bir yere gidemem.

Senden gelen derdimi yine sana açarım
Anla, ne olur anla perişanım, naçarım.

Hayâlin kâfi gelmez ruhumu teselliye
Kimse de yardım etmez deli diye bu deliye.

Zaman geçmez, sevgisiz zamanlarda ne yapsam
Yüreğime dolarsın gözlerimi kapatsam.

Yalvarıyorum sana uzanan elimi tut
Ölümümü iste tek, ne olur deme unut.

Mümkün değil unutmak, şu andan sonra seni
Sensizliğe hükümlü etme ne olur beni.

Düşlerim sana mahkum, hayalim esir sana
Merhamet, cezâ verme, sensizliğe mahkuma.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Hasretlik!
Çok çok uzaklarda yuvamla yurdum
Özüme kaynar su dökülmüş gibi! ..
Hasret kavurması oldu vücudum
Ciğerimden canım sökülmüş gibi! ..

Yüreğim yakınken, kendim ırağım
Kavuşma bekleyen müzmin kurağım
Her yerim hârabe, viran yüreğim
Kalkamam ayağa yıkılmış gibi! ..

Buz tutan çözülen özlem canımda
Ölsem, dirilsem yok, kimsem yanımda
Kaynıyor ayrılık gamı kanımda
Sevgi hislerimden çekilmiş gibi.

Bitmeyen hasrete canım ezilen
Yoktur çektiğim adını bilen
Nerede belirsiz; bekleyen, gelen
Bakarım yollara çakılmış gibi!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Hayalim Kan İçinde
Beklediğim gelmedi, hayâlim kan içinde
Canım her an can verdi, bir heyecan içinde.

Yaşadı infiâli, yaşamamış yüreğim
Kavuşmaya özlemli, bin bir ilham içinde.

Ne kadar çok uzadı, vuslat için fasıla
Gözlerim bitkin düştü, her an efgân içinde.

Hislerime gem vurdum, gözyaşımı sakladım
Gizledim hicrânımı, kâlbim hicrân içinde.

Korktuklarım başıma nihâyet geldi bir bir
Kapandı sevdâ sayfam yine ziyân içinde.

Kimselere demedim, çektiğimi yüzünden
O’ydu olan derdimin ayan, beyan içinde.

Ne desem teselliye zerre kâr eylemedi
Şifa bilmez derdimin derdi nihân içinde.

Bir kor gezer rûhumda, yakarak her yerimi
Fark ettim ki gözleri, yanan şamdan içinde.

Rahmetseydi hâlime böyle zelil olmazdım
Acılara gark oldum, her an isyan içinde.

Çok aradım dengini, bulamadım bir türlü
Var mı, bilemiyorum dengi cihan içinde?

Ben ona her şeyimi verdim, verse olmaz mı
O da bana kâlbini, aşkı ihsan içinde?

Niçin bilmem? hiç rağbet etmedi tek sözüme
Olmadığı ânım yok, bilse cânân, içinde.

Bir elvedâ diyerek kopardı yüreğini
Yaralı düştüm yere, bin helecan içinde.

İnanınki usandım, lütfunu beklemekten
Gezemez oldum artık bir ân insan içinde.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Heder Umutlar
Meydan: cennet bir yerin dağ, taş, dere, ovası
Kirletilen safların ıtır kokan yuvası…
Bu davâ: aç kurtların kin, intikam davâsı..

Bir tarafta çıldırmış, neslini yiyen kurtlar!
Bir tarafta günahsız heder olan umutlar! ..


Adâletin kudreti…haksızlıktan tükenmiş! ..
Kenelerin yüzünden tüm çıkışlar tıkanmış! ..
Vicdanlar…acımasız duygularla yıkanmış! ..

Mâsum yandı, suçlular suçsuzluğun ispatlar! ?
Bir bomba var tetikte…patlar ya, nasıl patlar?


Kanun var, hukuksuzluk bulandırır başları…
Vurgun, talan, yolsuzluk sulandırır başları…
Korkaklık, şuursuzluk dolandırır başları…

Kimi ekmeğe muhtaç, kimin altında yat’lar! ..
Bir yanda doymaz beyler, bir tarafta ırgatlar! ..


Kapatılmaz uçurum, geçimlikler arası…
Canından ağır gelir gariplerin darası…
İyileşmez, çok derin, yaralılar yarası…

Biri sefil, diğeri gücünü kırka katlar! ..
Günden güne çekilmez hâle gelmekte şartlar! ...


Hâinler ahmakları yalanlarla sürükler
Kapatıyoruz diye büyütülür delikler
Her deliğe ağını germiş, bekler sülükler

Azgınlaşmış, her yana, yayılır haşaratlar…
Bir yanda olanları seyreden ruhsuz putlar! ..


Bekleyen bekleyene vaad edilen günü! ?
Bitmez, inanın bitmez çapulcular düğünü
Haber verir bakışlar insafın öldüğünü! ?

Gerçekleşmez umutlar tükenerek bayatlar!
Hâlâ en geçerli yol ninnilerle uyut’ lar! ..


Habersiz olanlardan, oyalanan çok fazla
Akıbet yok oluşa yaklaşmaktadır hızla
Ne mümkün bu girdaptan çıkmak bir sürü yozla!

Üst kurmuş makamlara aptal, akılsız kart’ lar
Boyanır allar ile gizli emelli kartlar! ..


Keyf içinde vurgunu yapanlar hep birlikte! ..
Kıvranırken garipler boğulurken darlıkta
Kimi ahmak, dangalak ısrar eder körlükte! ..

Düşünen yok mazlumun âhı tutar ya hortlar
Hangisini yazayım? İzaha sığmaz dertler! ..

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Her Dert Aşkın Olsa
Düsünmem kosar gelirim
Gittigin yer yakin olsa!
Inan önce ben bilirim
Acilardan farkin olsa!

Soludugum, her nefeste
Dilimden eksilmez beste
Seslenir bir ses âheste
Ah! akseden yankin olsa.

Ne engel, yikar yakarim
Kalbim tarlasi, ekerim
Hiç yüksünmeden çekerim
Her dert senin askin olsa.

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:25 PM

Her Hayalin Gerçeği
Susuzluğum sanaymış...kandıramaz başkası!
Her yerde senin aksin....andıramaz başkası!

Her gerçeğin hayâli, her nesneden yansıyan;
Gökten, gözden yağmuru indiremez başkası!

Çorağımda gül açtı, çimlendi kır hislerim;
İsyankârım, imkansız onduramaz başkası!

Kime el açsam senden, kime sığınsam sensin!
Yangınlarda kül oldum; söndüremez başkası!

Aklımda hazan yeli, kalbimde çöl sıcağı;
Kurak, kıraç her yerim; dindiremez başkası!

Sana gelmek ve senden gitmek hemen her yere;
İznin varsa sefere, döndüremez başkası!

Çiçekler güzel, gönül, kapılır gördüğünde;
Yaktığın gibi, inan! yandıramaz başkası!

Sevgin ve merhâmetin tükenmeyen hâzîne;
Bu kadar paylaşmayı sindiremez başkası!

Ey vefâkâr! Ey cömert! Ey sevginin kaynağı!
Döndür beni isyandan! Döndüremez başkası!

GooD aNd EvıL 10-09-2008 06:26 PM

Her Yerde Aşk!
Ben aşkı kelebeklerle
cilveleşirken gördüm çiçeklerle,
gezerken
kendinden geçmiş halde,
bahçelerde…

Ben aşkı …
kırmızlar içinde bâzen…
bâzen beyazlarla dolaşırken gördüm
arılarla peteklerde…
ve bulutlarla kucak kucağa…
dertleşirken rüzgarlarla, yükseklerde…

Ben aşkı mevsimlerle
gezinirken gördüm
büyüleyici desenlerle..
bâzen üşümüş gibi büzülmüş…
bâzen sere serpe
her yerde…

Ben aşkı
oynaşırken gördüm yıldızlarla
gökkuşağında renklerle…
ondördünde ayken göklerde…

Ben aşkı sevinçlerle
coşarken gördüm yüreklerde…
ve el ele dolaşırken caddelerde…

Ben aşkı…
bakışları buğulanmış gözlerde
tepeden tırnağa ıslanmış gördüm…
anadan üryan sevişirken
yakamozlarla kendinden geçmiş halde…

Ferhat’ın dağları deldiği…aşktan!
Aşk ki, teskin eder ne çılgınları! ..

Vahşinin insafa geldiği…aşktan!
Aşk ki, barıştırır ne dargınları! ..

Cahilin meçhulü bildiği…aşktan!
Aşk ki ehilleştirir ne saldırganları! ..

Hâkimin isyanı sildiği…aşktan!
Aş ki canlandırır ne yorgunları! ..

Ey aşk!
Sen ne büyük, ne azizsin! ..
Eğil de başın
eğilmez başlara değsin!


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:50 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.