![]() |
Nokta
Sevmek; gönülde bir umman, Eşer eşer, eser gelir! Nice sevgiliden sonra, İbre yardan Yâr'a gelir! Sağım, solum, arkam; sobe! Ebed Ser'de, ebed gebe! Vuslat bitmez, vuslat Sen'de, İzben Sen'den, bana gelir! Yorgun düşer defter kitap, Olmaz benden daha bitap! Rüya kulda, Sen'de hitap! Uzay taşar, nokta gelir! Mistik ruhum, Sana gelir! Ahmet Ağdere |
Nota
Bu aşk için tek nokta yakışmaz, yakışanı üç nokta, Askeriyede iş görür, sevende fayda vermez nota! Dert dediğin nedir ki canım; senden gelsin yeter ki; Ecel ancak çalar kapımı, görmesem seni bir hafta! Ahmet Ağdere |
Otobüs Yolculuğu-2
Sevdam, bir otobüs yolculuğu; nerede duracağı ................hep bilinen, ama asla önlenemeyen. hava soğuk veya sıcak, hiç düşünülmeyen... bir bilet fiyatı kadar basit ve sabit kalır otobüs yolculuğu.. ne kadar pahalı olursa, o kadar uzakta iner insan ve o kadar uzaklaşır …………… kendi kendinden. An gelir gecikir An gelir iptal edilir ......... seferler. tam binecekken/ kaçırmak ta var... Orası ayrı bir mevzu… sevdam sensin gözlerimin her gün güne tozpembe yolculuğu geciksem de son randevuya ne olur beni hiç unutma seni hiç unutmayacağım gibi belki tutuklamışlardır beni gözlerinin seline aldırmadan sana gelen son seferde Ahmet Ağdere |
Otobüs Yolculuğu
Sevdam, bir otobüs yolculuğu; nerede duracağı ................hep bilinen, ama önlenemeyen. hava soğuk veya sıcak, hiç düşünülmeyen... bir bilet fiyatı kadar kalır otobüs yolculuğu.. ne kadar pahalı olursa, o kadar uzakta iner ve o kadar uzaklaşırım …………………. kendimden. An gelir gecikme düşer, An gelir iptal edilir ......... otobüs seferleri. tam binecekken aşk otobüsüne, kaçırmak da var ya, Orası ayrı mevzu… Ahmet Ağdere |
Özün Perdesi
Zaman zaman güneşle yarışacak olursun Eritirsin gölgemdeki tüm iyilikleri ve kötülükleri Yalnızca,gül bahçelerinden esen soluğunu bırakırsın Nasılsa gün gelip de doldurmayacaklar mı alemi Elma dallarında, kuş yuvalarında rastlamayacaklar mı sana Perdesi nedir ki özün, senin gülüşlerinden başka? .. Ahmet Ağdere |
Paso
“Günaydın aşkım” olmuştu benim doğumum, Sanmıştım yorgun geceyle bitti soluğum. Bilmem kaç gece feda ederdim kendimi Meğer, fedada feda etmişim bendimi Açtım gün ışığıyla şevk perdelerini Ben bir aşk adamıydım, giydim pelerini Başka dünyalar kurtardım, benim dünyamsa Çarpışmış durmuş, benden habersiz onlarla Eledim sevda eleğinden duyguları Kapamıştım gönülden gayrı kapıları Sevdaya şaklabanlık imiş yaptıklarım Şerefsiz aşkta, yarınlarmış yaktıklarım Hayallerden en güzeli benim hayaldi Aşkımız bizden sonraki nesle misaldi Hayaller ve gerisi çıktı fasa fiso Bize kalan kirli dünyaya dair paso Ahmet Ağdere |
Pencereler
Dilimde cinnet geçiren ifadeler, Dost dolanır dururum selinde. Kapının önünde ateşten hüner, Özlemden kefen beklemekte. Cennete açılan tüm pencereler, Yalnız senin kavaklarının dibinde. Yalnız senin göllerinin içinde, Ansızın gök gözlerinde biter. Ezam, sensizliği bilme cezam, Gitsem uzaklara, okunur hüzzam. Birkaç köylü terzinin elinde, Dokunur sessiz önlük muntazam... Yalnız, senin yangınlarının alevinde, Cennete açılan tüm pencereler. Yalnız, senin küllerinin içinde, Ansızın yaş yanaklarında biter... Ben ne Adem, ne de Muhammed, Senin o şuh bedeninde gezinen... İlmik ilmik dokuyan fabrika işçisi Gibi örüp binlercenin önüne seren. Olsun! Yalnız senin bet bedeninde, Yaşanılacak tüm kederler ve sevinçler. Cennete açılan bütün pencereler, Ansızın dul dudaklarında biter. *Bir İstanbul Şiiri 16.04.2006 Ahmet Ağdere |
Peri Kızı
Baloncuklar uçuyor gözlerinden cık cuk hediye Bir curcuna akıp gidiyor sonsuzluğa serbestçe Selamsız sabahsız aya,güneşe bin bir gezegene Varıp konup kandırıyor onları gönlündeki düşler Aşüfte düşlerinin canı sessiz bir eğlence ister Güneş doğuya geçmeden artık bitmesini diler Dilenci diller bizlerin gönlüyse yine bekler Güneş batıya varınca gel yine hayale peri kızı Dargın argın arsız tümceler bekleyişin ardından İsyan nisyan beyaz sayfalarda fırtınalar kan revan Sen misin bunca yıldır uzaklarda hep bakakalan Artık gelme! Ruhum özgürlüğe süzülür bir ömür Ahmet Ağdere |
Platonik Duygular
gün, dünden bugüne gülümser ve ben düşümde seni düşünürüm üşürüm vaad edilen anın gelişiyle ve bir ah düşer dünyadan venüse vefakar kalemler şiirler yazar her gün tiz sesleriyle sana doğru bilirsin bilmezsin sanki ne fark eder farenin gönlünde bir aslan yattığını Ahmet Ağdere |
Prenses'e!
Peri masalı, gerçek değil geçen zaman. Rüya şu an yaşadığımız; minik bir an... Engin hayaller içinde sensin aranan. Niceleri kurudu, niceleri kurban. Serseri gönül yokluğunda bana kalan Erişilmez kalende istersen silahlan; Sev veya beni, gel hülyalarımda dolan… Ahmet Ağdere |
Reankarnasyon
Ben bir insan idim cezayirin göbek bağında Rutin işlerimiz vardı bizim de sizin gibi Erkenden işimize gider didinirdik tüm gün Akşam olunca sevgilinin kollarına sürgün İşçiydik işçi olmasına, ama alırdık hakkımızı Bugünkü gibi para verirken kimse dudak bükmezdi Veya düdüklemeye çalışmazdı kimse vatandaşı Haşmetli devletimizin gölgesine istinaden Günün birinde beyaz mavi kırmızı bayraklı kocaman bir gemi yaklaştı limana koca göbekli insanlarla Patronum Barci ve Bunsak'tan kantar kantar hububat Alıp, yazdırıp veya kandırıp gittiler memleketlerine Duyduğuma göre alıcının ardında varmış bir kraliyet Öyle bir kraliyet ki beş milyon franka muhtaç keyfiyet Bir kaç gün bekleyip dayanamadı patronlar ve gittiler Namı değer Dayı, Hüseyin Paşaya bulunmaya şikayet Vakur paşam onurlu paşam buyurdu onları huzura Dinledikten sonra buldu onları haklı ve koyuldu işe Limandaki gemileri vurdu hemen hakkaniyet zincirine Ve ondan sonra koptu topraklarımın üstünde bir fırtına Hakkın olduğu sınırlarımızı sardı haksız savaşçılar Saldırdılar kuzeyden güneyden dört bir taraftan Çelikten gövdemizle direnirken sıktılar beyinlerimize Önce sevdiklerimizi sonra toprağımızı aldılar bizden Toprağımızın üstünde o zamana dek yaşanmayan zulüm Arttıkça arttı kendi ülkelerinden üstün insanlar getirince Teker teker yıkıldı minareler kuruldu ruhban okulları Bizlere verdiler kendi vatanında alt sınıftan bir paye Ben bir insan idim cezayirin bağrında yaşayan Önce Barci ve Bunsak ın buğday çuvallarını Ardından efendilerin tepoyelerini taşıyan Ama olamadım bir buçuk milyon kadar bahtiyar Ahmet Ağdere |
Ret!
Bir sestir çınlayan yüreğinde, Gözlerinden yansıyan gizlice! Bilirim ne demeyi istersin, Su gibi dans eden bedeninle... Sarı saçlarının her bir teli, Altından on kat daha değerli. Benim gücüm yetmez o kadara, İstesem de veremem bedeli... Ahmet Ağdere |
Saçma-Sapan
bunca fukaralık arasında şu gökyüzüne atılan fişekler .........................saçma sapan bunca akıtılan kan ortasında durmadan eğlenip duran eşekler .........................saçma sapan ve bunca enli enayi altında her gece bayram eden döşekler .........................saçma sapan artık ele almak lazım ................şiirden saçmalar .......................ve sıkı bir sapan! Ahmet Ağdere |
Saf Kan
Asırlardır şu toprağa akan kan, Söyle nedir, gençlik ruhundan kalkan? Kalmamış gönülde imandan kalkan, Kalmamış dededen toruna saf kan.. Ahmet Ağdere |
Salıncak
ozamanlargeçerdi*******denvehecelerdenbirbando t......................e................e......... ....................r l......................ğ.................s........ ....................a a.....................i..................i........ ......................t k.................... ş.................k.............................o ç.................... e.................a.............................r a.....................n.................l......... .....................y y.....................n.................ı......... .....................o ı......................e.................s........ .....................s r......................v.................ö........ .....................u l......................a.................z........ .....................b a.....................r..................l........ ......................u r.....................ş..................e........ .....................l i......................i...................r...... .......................u ş....................m.................h.......... ...................t t.....................d..................e........ .....................l a.....................i..................r........ .....................a h....................e.................e.......... ....................r k....................l...................v........ ......................ı a...................d...................d......... ...................n b....................ezberedillerde............... ..............b a................................................. .................... i r................................................. ......................t t................................................. .....................m ı................................................. ......................e r................................................. ......................z d................................................. .....................d ı................................................. .......................i o zamanlar geçerdi *******den ve hecelerden bir bando otlak çayırlar iştah kabartırdı oratoryosu bulutların bitmezdi değişen ne varsa şimdi elde vesikalı sözler her evde ezbere dillerde Ahmet Ağdere |
Sana Beni Sevme Diyemem Ki...
Susuz bir çölün üstünde bir alev topu Her ne kadar kurumuş olduğunu görse Yine sınar gücünü çölün üstünde Sen de geldin üstüme bir çöl sıcağında Akbabalar üşüşmüştü o sıra üstüme Her bir hücrem, bir kum parçası Ben yanmış, ben sinmiş, ben bitkin Halbuki “sev beni” diyorken ………………….sen öylesi dinçsin. Ve yüzünde salınan bir ay parçası… Katran katran buz tutmuş okyanus Oksijensiz dipteki balıklar ve canlılar Su üstünde gezinen penguen ayakları Okşar, okşar, okşar bedenimi… Sana beni sevme diyemem ki… Ahmet Ağdere |
Sarı Başlıklı Dosta
I. Dostlar güler Gülen dostlar Ne çok da yakışır onlara Lale bahçeleri gibi bir yüz Sarı lale, kırmızı lale, En çok da beyaz lale Dostlar güler Gülen dostlar Ne çok yakışır onlara Gülerken yanımızda olmak II. Ah bir şelale olsaydım Sıyrılsaydım bedenime uzanan dallardan Bir su kıvraklığıyla Yaz sıcağında deniz serinliğiyle Islatsaydım bedenimi Yanmasaydım su gibi Şelale gibi uçurumdan düşerken Yaralanmasaydım karanlık *******de Ah bir şelale olsaydım III. Kanmazdım ayın yüzüne Tenime vuran rüzgarı olmasa Hayaller kurmazdım olmasa gece Bir de hayallerimde güller solmasa IV. Dostlar güler Gülen dostlar Ne çok da yakışır onlara Lale bahçeleri gibi bir yüz Sarı lale, kırmızı lale, En çok da beyaz lale Dostlar güler Gülen dostlar Ne çok yakışır onlara Gülerken yanımızda olmak V. Dostum diye artık köpeğime diyorum Hiç köpeğim olmadı, ayrı mevzu… Ahmet Ağdere |
Sayın Köksal Akar'a...
Yok diye zannederdim yaşayan bir Necip Fazıl, Seni tanıdım Akar, ve dedim: 'Gönül sen yanıl! ' Yakışır mı hiç suskunluk, çık meydanlarda yakıl, Yakıl ki, dolsun etrafa senden mukaddes çakıl! Ahmet Ağdere |
Sek Sek
Ey hayat, ne kadar zor olursan ol Tek yudumla içerim seni sek İster hep acı, hep kederle dol Oynarım yine sırtında sek sek Ahmet Ağdere |
Sen
Sen duygularıma hükmetmiş sultan, Sen parmaklarima olan gardiyansın... Bırak coşsun Karadeniz gibi gönlüm, Sen; onun içinde sürekli kaynayansın! Ahmet Ağdere |
Senden Sonra
Kıpırdamaz yol kenarındaki papatyalar, Gülümsemezler bana bir şeyler eksikken. Sürükler yara, duygudan yoksun fırtınalar, Yanık kaldırımlarda yanımda sen yokken. Yok,çay bahçesinde içtiğim çayda o tat, Bilmem,harman mı değiştirmiş ne fabrika! Çingene telefonunda hiç susmayan hat, Sen gittikten sonra dargın kaldı dünyaya. Seninle yitirdi hayat mukaddes anlamını, Savurdu kendini kızgın çöllere istikamet. Rüzgar estirdikçe yalandan kelamını, Kalmaz yeryüzünde yalandan merhamet. Ahmet Ağdere |
Seni Seviyorum
Sensiz geçen *******imde benliğimi arıyorum, Engin pas tutmuş duygularımın arasında. Ne fayda, girdikçe arasına kayboluyorum birbir, İlle de sen, evet sen diye haykırırken yüreğim... Seni sevmeyi hasretinde anlamışım, oysa ki; Ellerimizin birleşeceği anı iple çekerdim. Vuslat yüreğimi vurunca ağladı yüreğim... İlk dokunduğum yeri düşünsene bir kere; Yalnızca biz vardık çevremizdeki seslerle. Onlar sadece bir fondu bizim sevgimiz için; Rüyalar alemi: sen, ben ve o fon.... Uğrunda öleceğimi zannederdim birlikteyken; Meğersem ayrılıkmış ardından ölümü getiren. Ahmet Ağdere |
Seni Seviyorum (2)
Seni seviyorum demek, değildir sevmek; Erişmek gerek yüreğe, onu hissetmek. Nedir bu halim deyip; halini bilmemek, İkram için yarine yüreğini vermek. Saldırmak canavarcasına duygulara, Ezbere almak onu yaşanmışlığında, Vurdum duymaz kalmak gerek onsuz hayata, İlk veya son olsa da kalbe gömmek gerek! Yalan dolan olamaz, su gibidir sade, Okyanus gibi gönülde, döner pervane, Razı olmaktır her gelen derde virane, Uğruna ölmek gerekse lüzumdur ölüm, Makbul ise yaşamak varsın gelsin zulüm! ... Ahmet Ağdere |
Seni Yaşadım!
Doğmak, yaşamak ve ölmek, Zayıf mahluklara mahsus. Oysa hiç zayıf olmadım, Çünkü, hep seni yaşadım! Tâ ki o ilk andan beri, Olsan veya olmasan da. Sevmenin içinde sevdim, Rüzgara kendimi verdim. Savruldum kızgın çöllere, Egemen oldum doğaya. Arayana serap oldum, Bulmayınca birden soldum. Kaybetti aşık aşkını, Dönmedi akrep yelkovan. Zamana ismini verdim, Aleme hayatı serdim. Doğmak, yaşamak ve ölmek, Zayıf mahluklara mahsus. Oysa hiç zayıf olmadım, Çünkü, hep seni yaşadım. Yalnızca seni yaşadım! Ahmet Ağdere |
Seni Yaşattım!
Doğmak, yaşamak ve ölmek, Zayıf mahluklara mahsus. Oysa ben, hiç zayıf olmadım, Çünkü, hep seni yaşadım! Küllerimiz birbirini dağıttığı andan beri Saçlarımda tozların kaldığından bu yana Rüzgarların sesine verdim sesimdeki seni Sevgimin mevsiminde kıpkızıl yapraklarla Cehennem ateşi dolu çöller Uçurum uçlu yollar savurdum Gözlerimin akındaki seraplarda Açlığımı aç kurtlara kavurdum Yokluğunda zaman geçmedi Adını asırların kumsalına yazdım Toza, rüzgara,kora adını verdim Bütün aleme hayatı serdim Doğmak, yaşamak ve ölmek, Zayıf mahluklara mahsus. Oysa ben,hiç zayıf olmadım, Çünkü hep seni yaşadım, Yalnızca seni yaşattım! .. Ahmet Ağdere |
Senin İçin
Ah sevgilim benim olsan Neler yapmam senin için Uçup uçup bana konsan Neler sermem senin için Gülşeninden güller dersen Aşk balımdan biraz yesen Daha fazla yok mu desen Neler vermem senin için Gelsen sevda diyarından Korksa güller nazarından Gitse makus, bakışından Neler yanmaz senin için Derbeder’dim ettin usta Gece gündüz elim tuşta Gör hele, biraz konuş da Neler bitmez senin için Ahmet Ağdere |
Seninle Bir Beş Dakika
Seninle bir beş dakika, Bilsen neler katar cana. Onurum eşleşir dağla, Yaşam olur yaşamaya. Seninle bir beş dakika, Kucak açmaktır deryaya. Döner beden yakamoza, Hizmet eder aşıklara.. Seninle bir beş dakika, Eş ruhu yakan dudağa. Beden döner bir rıdvana, Atar beni uçuruma.. Seninle bir beş dakika, Döndürür beni çocuğa. Mutlu olurum elmayla, Elveda derim tasaya. Seninle bir beş dakika, Mutlulukla dolu rüya. Sığ anla, taşar zamana, Çağlar kapar, yeni çağa.. Seninle bir beş dakika, Benzer bir aşk kitabına. Her sayfası ayrı maya, Okumak sığmaz hayata. Ahmet Ağdere |
Sensiz
Dış kapıda eşik sessiz, Sen gittiğin andan beri. Vurulmaz kapıya sesli, Bu dairede herşey sensiz. Dar gelir, geniş merdiven, Nazlı girer hava benle. Duvar inler hasretinle, Anar seni,'Ah sen, ah sen! ' İçilmez çeşmeden suyu, Kurumuş çiçekler birer... Balık, kuş, ardından gider, Değişti bu evin huyu.. Yatak almıyor bedeni, Veya ruh gitmez istemez. Gündüzler bana 'gel' demez, Sen gittiğin andan beri.. Ahmet Ağdere |
Sesimin Tükendiği An..
Sesimin tükendiği andı, Vedasız ayrılışın. Ardından, Mürekkebim tükendi, Sayfalarım tükendi, İhtirasım tükendi, Sonunda tükenen, Hayat hikayemdi. İnsanoğlu Sevgiyle doğar, Ümitle beslenir, Arzuyla yanar, Hicranla biter. Ve ben sevgili Sevginle doğdum, Ümidinle beslendim, Arzunla yandım, Sesimin tükendiği an itibariyle de Hicranınla bittim. Geldim, Sevdim, Bittim Ve gittim, Sesimin tükendiği an... Ahmet Ağdere |
Sevda Kilimi
İki dağın arasında bir köprü, Adım adım geçerim ben bu ömrü. Bazen coşsam, bazen durulsam da, Sönmez yüreğimde, sevda közü. Bazen kahverengi gözdedir imi, Bazen bir maviş getirir iklimi. Bilmem kim bilir hangi baharda, Ben sessizken, dokunur kilimi.. Ahmet Ağdere |
Sevda Kuşu
Bir kış vakti, necidir bu kuş Elinde bin bir hediye gelir Biri önümde biten yokuş Diğeri arkadan koşar gelir Deniz suyu, mavi dalga Aşk uğruna bitmez memba Yunus kalkar elinde sazla Sevda sevda diye gelir Ahmet Ağdere |
Sevdam
Sevdam, yolu yüreğinde bir yolculuktur; son durağı ................hep bilinen, hava soğuk gök kanayacak kadar sancılı, yeryüzü her adımımı yakacak olsa da. bir yürektir çarpıyor içinde sen asla önlenemeyen. seni düşünüyorum düşünülmemiş hiç düşünülmeyen... alıp verdiğim her nefes sensin bir bilet fiyatı kadar basit ve sabit görünse de yolculuğumuz.. uğruna neler feda ettiğimiz bilinmeyen… Yaşar Doğan-Ahmet Ağdere Ahmet Ağdere |
Sevgiliye
Suya vurduğunda gölgen Duruldu nehir, çöl gibi Geçti umut ve sevgi Uçunca hür güvercinler Dokundu rüzgarın eli Geçti aldanış mevsimi Ahmet Ağdere |
Sevginin Kanatları
Bir kelebek kadar narindir Sevginin kanatları. Dokunsa ona sert eller, Dökülür yere pulları. Halbuki özgürdür kanatlar, Sarar nice çiçekleri, Güller, menekşeler, papatyalar, Bir bir uzatır ona elleri.. Bir kelebek kadar narindir Sevginin kanatları. Uzaktan uzak gelir uzaklar, Bir o kadar, sığdır alanı. İhtiyaç olur ona nehir, Susarken son bulur hayatı. Dar zamanla döner devir, Bir solukla biter heyecanı. Ahmet Ağdere |
Sigaralı Adam
Bir adam elinde sigara Dayamış sırtını duvara Aklında sonsuz düşlemeler Ve gözlerinde üşümeler Çıkıyor duman ara ara Oysa aynı adam değil mi Onbeş yıl önce beklemişti Üfürürken uzun bir duman Gözlerinde uçsuz asuman Adı saklı olan güzeli Ahmet Ağdere |
Sigaram ve Sen
Bir dal iki dal derken sönüyorum zehrinde, Alışmış bu yüreğim dirilmeye zülfünde.. Diken diken üstünde çevresinde bir ateş, Eskimez duayla geçiyorum mabedinde! Ahmet Ağdere |
Sonbaharda Aşk
Sonbaharda seni düşünmek, Ve seninle olmak ansızın… Kuş kanadı özgürlüğünde, Ilıman mevsimlere göçmek… Rüzgara savrulan bir yürek, Hasret, acı ve bin kederle. Dokunur bir güzel yüzüne, Zemine düşer yaprak yaprak… Suya düşen yağmur tanesi, Beklentiden doğan çığlıkla. Yükselir bir çiçek dalına, Eskiden kalma ananesi. Ahmet Ağdere |
Sonsuz Ruh
Nefesin bir bahar yelini andırır En tatlı rüyanın arasında Ve sen düşersin kollarıma Yere yaş düşer, bana yar düşer Kıpırdamaz gölgeler gölgende Sırılsıklam olur yastık üstü Sen uyurken geceyi iki geçe Hayallerim yorgun argın Ansızın üstüne düşer İstanbul kanatlanır bu gece Sonsuz bir ruh için İzmir’e düşer Ahmet Ağdere |
Soru İşareti...
Ne zaman sevdinse birini, Sonu hep hüsran olmadı mı? Bırak milletin peşinden koşmayı, Yüreğin sevgiyi hak etmedi mi? Sen iyiliklere yaratılan insan, Var mı dünyada hep iyi kalan? Her gün bir hiç için avare dolaşan, Gerçeğe gitmeye gücün yetmez mi? Ahmet Ağdere |
Sus!
Sus sevgilim, Hiçbir şey söyleme; Geçtiğin yollar, İçtiğin sular konuşsun. Büyüdüğün toprak, Kokladığın hava konuşsun. Ama sen konuşma, Sus sevgilim, Sus! .. Sus sevgilim, Tek kelime etme, Tut nefesini, Bakışların konuşsun. Mimik ifadelerin, El hareketlerin konuşsun. Ama kıpırdamasın dudakların. Sus sevgilim, Sus! .. Sus sevgilim, İntiharlık duygular arasında, Aynadaki izben konuşsun. Bunca zaman güller kopardığın, Gülşen Kokladığın Güller konuşsun. Ama sen konuşma, Sus sevgilim, Sus! .. Sus sevgilim, Sus! Hayatını bize bağışlayan Vakit, Yazgımızdaki Akit, Gönlümüzdeki nakit konuşsun! Muhtaç değilim Şerefsizlerin dudaklarında yer alan O iki kelimeye. Sus sevgilim, Sus, Bizi birbirimize bağlayan, Aramızdaki bağ konuşsun! Ahmet Ağdere |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:44 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.