www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Ahmet Canbaba (https://www.cakal.net/showthread.php?t=137787)

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Nutuk

NUTUK

Sayın vatandaşlarım, öhhö öhhö.
Köprünüz yok, reyiniz var biliyom.
Öyle değel midir, dediler he! .. he! ..
Neyiniz var, neyiniz yok biliyom.

Muhtarınız böyük bir ulu kişi
He deyin burada bitirin işi.
Mecliste abeyi, köyde gardaşı.
Cesur zengin beyiniz var biliyom.

Yolunuz çamurdan geçilmez imiş
Hökümet yaptırmaz diye kim demiş
Söyle len Murtaza, söyle len Memiş.
Yemyeşil bir beldeniz var biliyom.

Devletimiz okutup küçükleri
Sırtınızdan atacaaz yükleri
Bizim gibi değerli böyükleri
Sevip sayan huyunuz var biliyom.

Yanınızdayız son nefesimizde
Biz olalım çıkacak sesinizde
Sizlerinde böyük meclisimizde
Bizim gibi dayınız var biliyom.

Köylüye gredi dirsen bizde var
Emme irey dersen o da sizde var
İlkbahar var, sonbahar var, yaz da var
Çeşmeniz yok, caminiz var biliyom.

Yar vurmuşu gurbet ele göçtüren
Yel vurmuş Iraza şifa saçtıran
Kel Durmuşu böyük adam seçtiren
Çok değerli köyünüz var biliyom.

Kimler ermiş görüp bizleri ayan
Dinnemeye gelmişler yorgun yayan
İçer hastalığa çare arayan
Derde derman suyunuz var biliyom

Aha burda ne dirseniz ben varım
Yolunuz burdanmı geçer annarım.
Meclise seçtirecek gurbannarım
Bize yeter sayınız var biliyom.

Değil akrabanız hısmınız için
Vallah inanmayan gısmınız için
Bizler için değil hasmınız için
Yolunacak tüyünüz var biliyom.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Öğreetmenim

ÖĞRETMENİM

Kişilik kazandırır bize gelecek verir
Kimi gün ikaz eder doğru yolu gösterir
Bilginin potasından sözler dökülür erir,
Yanıtlar içtenlikle sorumu öğretmenim.

Yanlış inanışlarla insan doğrudan sapar
Gerçek öğretilmezse ateşe puta tapar
Özveriyle çalışıp, nasıl bizlere yapar
En güzel anlatımla yorumu, öğretmenim.

Mutlu gelecek için ne varsa sorulacak
Nesiller yetiştirir rekorlar kırılacak
Çağdaş bilim yolunda hedefe varılacak
Başlıbaşına bilgi kurumu öğretmenim.

Her adımda rastlarız Atatürkten izlere
Onun düşüncesinde yeşeren filizlere,
Bir bak..Neler oluyor açıklıyor bizlere
En basit misallerle durumu öğretmenim

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Rol Yapıyoruz

ROL YAPIYORUZ

Sıska bücür devmiş gibi
Yaratmış rab övmüş gibi
Sevmesekte sevmiş gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Rab vermese vermiş gibi
Doğru yol göstermiş gibi
Ermesekte ermiş gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Az verirsin çokmuş gibi
Birvarmış biryokmuş gibi
Aç gezeriz tokmuş gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Kanmasakta kanmış gibi
Kirliysek yıkanmış gibi
Anmasakta anmış gibi
Hayatta rol yapıyoruz

İçmesekte sarhoş gibi
Çirkinsek göze hoş gibi
Dert küpü olsak boş gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Kızmasakta kızar gibi
Yazmasakta yazar gibi
Olmasakta sezar gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Gezmesekte gezer gibi
Güçsüz ama ezer gibi
Medyumumuz sezer gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Akılsızsak bilmiş gibi
Yaşasakta ölmüş gibi
Gülmesekte gülmüş gibi
Hayatta rol yapıyoruz

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Sabahat

SABAHAT

Öyle şamataydı öyle gırgırdı
Bizim mahallenin dulu Sabahat
Estetik yaptırıp gerdan gerdirdi
Küfürbazdı deli, dolu Sabahat

Göbek atan Aysel, Keziban,Mine
Satılmışın kızı yamuk Emine
Beraber arkadaş ama kimine
Pekmez diye satar balı Sabahat

Nerde yakalarsan orda öpersin
Bir şey anlatsa gözyaşı dökersin
Pazartesi gezer yersin içersin
Gelirim der gelmez Salı Sabahat

Hayattan yakınır der para yetmez
Gidelim de derki olur fark etmez
Anasının gözüdür belli etmez
Kimseye koklatmaz gülü Sabahat

Onu gören gençler ıslık çalardı
Kimi ah anam der düşe dalardı
Yüz bulamaz çoğu avuç yalardı
Kimsenin olmazdı malı Sabahat

Acılar var gönül yaralarında
İftira kol gezer karalarında
Kıskanç hatunların aralarında
Durur sanki kara çalı Sabahat

Bazen aylar geçer ortada yoktur
Parası, pulu olan dostu çoktur
Mevla’m nasip etmiş demek ki haktır
Gezer Eskişehir, Bolu Sabahat

“İnsanı yaşatan edeptir ardır”
Desen, der “günün mutlu geçse kardır”
Onunda sevabı, günahı vardır
Ne yapalım Tanrı kulu Sabahat

Aşıkları bahçede gül bırakmaz
Kendi şakır gülde bülbül bırakmaz.
Öyle atar mangalda kül bırakmaz,
Burnundan aldırmaz kılı Sabahat

Peşinden koşanda can, hal bırakmaz
Kimseye tutunacak dal bırakmaz
Aşığını sömürür mal bırakmaz
Tazıya giydirir çulu Sabahat

Rahat dursa helalinden bir eştir.
Yetmişinde ama sanki kırk beştir
Gören derki bu kızıyla kardeştir
Genç kalmanın aşk der yolu Sabahat

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Sabahlar

Kedi karşısında tazı görüp de

Kama gibi çıksa sevgiler kından
Gönüllerde gezer bıkmaz akından
Güzeli sevmemek mümkün mü candan
Bu kadar işveyi nazı görüp de

Gidiyorlar çoğu murat almadan
Yüreklerindeki aşkı bulmadan
Öyle kişiler var daha çalmadan
Oynamağa kalkar sazı görüp de

Tanrı veriyordu çoğuna yoktan
Hakkına razıydı gelirse haktan
Keyfi yerindeydi çoğunun çoktan
Birden isyan etti azı görüp de

Yokuşa çıkanlar inişe geçmiş
Çekilen acılar dinişe geçmiş
Ömür sona doğru finişe geçmiş
Kışa eremedi yazı görüp de

Kazan biri senin üçü çetelik
Delik cepte hiç kalmıyor metelik
Kendisi yer içer birde üstelik
Kurda haber verir kuzu görüp de

DOKUNULMAZLIK

Suçlulara hükümet kurmak verilmiş bir hak
Temiz bir parti diye ismini koyarsın ak
Halk sistemin çarkında ezilirken onlara
Bu nasıl bir düzen ki gene dokunmak yasak






SABAHLAR

Uykum kaçmış bir gece yüksek bir terastayım
Yıldızları doyumsuz seyretmeye hastayım

Milyarlarca ışık yıl zamanı var aramda
Geceyi tek başına yaşarken Ankara’mda

Var mıdır başka biri yıldızlara bakıp ta
Bir haz duysun o rahat uykuyu bırakıp ta

Herkes uykuda, kuşlar,uyumayan bir benim
Gece serinliğinde dinç ve sağlam bedenim

Düşün, binlerce beyin rüya görür uykuda
Kimi uçar havada, kimi boğulur suda

Bulutlardan sıyrılıp görülür teker,teker
Göz kırparken yıldızlar sanki bir merhaba der

Karanlık, karanlığa karışmışken zifiri
Görünmez karanlıkta havanın isli kiri

Uykuya teslim olmuş binlerce çarpan yürek
Rüya denizlerinde sessizce çeker kürek

Rüyalara girse de aşk gecede yaşanır
Kimi yerde gönülden ne sevgiler boşanır

Kimi diskoda, barda kimi mahpus damında
Yürekleri cız eder her günün akşamında

Belki bir gece boyu kalkmış konan yasaklar
Hangi acı nerede, hangi sevdayı saklar

Kimi yerde dertlerle sorunlar uyanmadan
Evlerin ışıkları ara sıra yanmadan

Bir gizemlik sevgiyi davet ediyor aşka
Her mevsimde geceden sabaha kalkış başka

Umuda sürgün veren fikirler uyumakta
Ömürler gece boyu sarılır bir yumakta

Bir sonraki sabaha gece verirken mola
Kimi derdi erteler, sabah ola hayrola

Hiç farkında olmadan geçerken güne yarın
Tesiri yavaş, yavaş kaybolur ışıkların

Sokak köpeklerinin sesleridir ürüyen
Gece karanlığıdır yudum, yudum eriyen

Kimi erken kalkacak gün başı yolculuğa
Veda edip gidecek belki çoluk, çocuğa

Gün ışığına gebe hayır şer saklı düşte
Uyanıyorlar sabah ezanı saat beşte

Karanlığın içinden gelirken ezan sesi
Bir güne başlanacak bir gecenin ertesi

Geceden nasıl çıkmak, güne nasıl başlamak
Ya, hızlı kalkmak yada, boş verip yavaşlamak

Mahmurluğu üstünden zor atıp kalkan kişi
Kalkmaz güne kimisi, yatmak en güzel işi

Uykuya dalmış gece, dalmış tasa, dert, hüzün
Feryatlar yükselecek uyanınca gündüzün

Kim bilir daha başka acıyı tattıracak
Sakinleşmiş olaylar başlarken güne sıcak

Bir kızartı belirdi henüz güneş doğuyor
Tabiat alemini kaplayarak boğuyor

Horozların ötüşü sabahı müjdelerken
Yıldızlar gibi ayda kayboldu erken, erken

Artık herkesin derdi başladı ahlar, vahlar
Gece boyu içimde, huzur bende sabahlar.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Savaşın İnce Ayarı

SAVAŞIN İNCE AYARI

Bir yaşam biçimi olmuş savaşta
Sabahları
yağmur nöbetine kalkardı gözleri
savaş tedirginliğindeyken yufka yüreklerinde
tanklar geçiyordu
Bağdat’lı çocukların gözyaşlarından.

Bu savaşa önce başkaldırdılar
sonra bağışıklık kazandılar
gökten utanç yağarken
gökten kol ve bacak.
Savaş yorgunuydu her biri
yıkık bir dünya bırakıyorlardı geride onlara.
Oysa
var oluş çabasıydı yok olmaları
ölüyor öldürüyorlardı
bir canlı bombaydılar çoğu
zeytin karası gözlerinden okunuyordu sefalet
yarı aç yarı tok olmaları
biraz daha bilerdi hınçlarını
pusuya yatardı gözleri
izlenmekteydiler bir başka yerden
belki de görünmediklerini sandıkları
bir başka siperden
ölüm üzerlerinde kol gezerken gözlerini
ayıramıyorlardı gölgelerden.

O gölgeler ki ansızın
tank oluyordu
başlarına ölüm yağan bir uçak.
O gözler ki tetikte
her biri bir aslandı
gönüllerinde isyanlar yatan.
Onlar yoksulluğun coğrafyasındaydılar
teslim alınırdı yüreklerindeki kaleler
tedirginliğin konvoyundaydılar yol boyu
ölüme giderlerdi
ölüme
bir sığınmacı gibi her biri

Sonra bir bakarsın savaşın ince ayarı
bir sihirli değnek gibi susturmuş tepkileri
esirler serbest esirler hür
hüzünlü bakışlarının gelgitlerinde
bir öyküsü vardır gözlerin bir sorsan
neler anlatırlar sen anlamasan da dillerini
savaş yorgunu her biri
binlerce dul eşleri geride
gelecek savaşlara yeni çocuklar için
genç ve diri
ve güzel onlarcası
bekler yollarını.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:31 AM

Seni Sevmeye Hazır Değilim



Ne hatırını bileceğim bir fincan kahvenden
ne bir yudum suyundan içebilirim.
Ne ekmeğini böler
ve nede aşını paylaşabilirim.
Ne verdim ki ben sana
ne isteyebilirim.
Emek harcanmamış bedava sevgi
aşka dönüşmez ki yüreğimde.
Seni sevmeye hazır değilim.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sermayesi Din

SERMAYESİ DİN

Sermayesi din olanlar
Pazarlar Allah’ı kula
Yüreğinde kin olanlar
Kızarlar gelmezler yola

Coşku taşımaz neşemde
Can mola verir köşemde
Hayat denilen yaşamda
Satarlar ömrü bir pula

Yol kesiyor bakkal kasap
Yokluğa çıkıyor hesap
Bakır leğen kalaysız kap
Komşu muhtaç olmuş küle

Rahman ile başlar işe
Yediği dokunmaz dişe
Yaratan zevkten dört köşe
Eziyet ederken kula

Kiminin gözü yukarı
Kiminin yok ki akarı
Koca bulamaz bekarı
Yüz sürer çaputa çula

Tanrıya yaparlar koğu
Biter dinde varı yoğu
Umut bağlamışlar çoğu
Şişedeki kutsal kıla

Canbaba caymaz sözünden
Kaçmaz gerçekler gözünden
Çeker hurafe yüzünden
Gönül dergahında çile

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sermayesi Din Olanlar

SERMAYESİ DİN OLANLAR


Sermayesi din olanlar
Pazarlar Allah’ı kula
Yüreğinde kin olanlar
Kızarlar gelmezler yola

Coşku taşımaz neşemde
Can mola verir köşemde
Hayat denilen yaşamda
Satarlar ömrü bir pula

Yol kesiyor bakkal kasap
Yokluğa çıkıyor hesap
Bakır leğen kalaysız kap
Komşu muhtaç olmuş küle

Rahman ile başlar işe
Yediği dokunmaz dişe
Yaratan zevkten dört köşe
Eziyet ederken kula

Kiminin gözü yukarı
Kiminin yok ki akarı
Koca bulamaz bekarı
Yüz sürer çaputa çula

Tanrıya yaparlar koğu
Biter dinde varı yoğu
Umut bağlamışlar çoğu
Şişedeki kutsal kıla

Canbaba caymaz sözünden
Kaçmaz gerçekler gözünden
Çeker hurafe yüzünden
Gönül dergahında çile



Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sevmekmi Birtanem

SEVMEKMİ BİRTANEM

Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Dur gitme kaybolma bir gölge gibi.
Yıpranmış ve yorgun
dalgaların vuruşu sahilde
eskitiyordu ne varsa dünden.
Bir söz düşmüş bakışlardan
göz bahçelerinde ağlıyor yoksulluğun.
İçimde sende intihar ettin
beni yalnız bırakıp,
bozulan bu düzenin sessizliğinde.

Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Gecenin sessizliğinde gel uzan kollarıma.
Bir ninni gibi gelsin
okşarken rüzgarın sesi denizi.
Yorulsun sevgiler
hatıralara dönüşüp acılarla.
Bu gece bir başka sevdalanmalısın.
Yorgun gönlüme isyan etmişken yıldızlar,
sen benimle kalmalısın
ve benim gözümle bakmalısın bana.

Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Bir akşam boşalttım, güne.
İçinde yıldızları eksikmiş meğer.
Bakır rengi bulutlar gün batımında
akşamı soluyordu dağların ardında.
Yağmur kokusuna hasret ıstıraplı yürekler
yarınları emiyordu *******den.
Sen farkında değildin,
sensizliği zincire vurduğumun.
Ayaklarım gidiyor yürüdüğün yollara
hep geriye atsam da adımlarımı.
Geleceklerde bitermiş be kömür gözüm
alınyazımı peşin yazdığımda.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sıra Sende

SIRA SENDE


sıra sende
acılarım sıra sende
daha yeni yolculadım sevincimi
baba ocağına hoş geldin
otur başköşeye uykusuzluğum
yavan ekmeğim şekerli suyum
sabah kahvaltısına hoş geldin
geç çalan saatim
yamalı gecekondum
sıra sizlerde yaşam parçalarım
geleceğimin yoksul kilometre taşları
ve umutla beklediğim güneşim
sıra sende

rüyalar elenir uykularda
hani o ilk durağımız hani çocukluğumuz
zaman örselenmiş yaşamın içinde
zaman kaçış sevdalara
alışkanlıkların inancın
emeğin şafağı
ufkun yüreği
yüreğin kahrı
yoksulluğa
sıra sende

sevdalı yanımız boş istasyonlar gibi
göz perdeleri inik aşk odalarında
kim konacak hayat ağacımın dallarına
üstelik gönül penceremde açık
sevdamı böler bir yanım
emeğe kilitlenir akıl
önce kazanç kapısı
sonra sevda hak
yaşamak
insanca yaşamak ertelenir
unuttuğum sessizliğim
aklıma gelir
kaleleri yıkar
yeni yıla yayılır ölüm tarlaları
barışı arar gözler
sıra sende

firari uçukluğumda yaşamı
zaman dilimlerine böldüm renkli
kışı bekledi yaz
duman soludu aşklar
ve bir sabah ayaz
ölümü titretti
gözlerimin buğusunda can
ve dedi
sıra sende

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sona Doğru

SONA DOĞRU

Zaman geçer çirkinleşir,
Ölüm sona doğru, doğru.
Sararıp solar dökülür,
Gülüm sona doğru, doğru.

Çileler sona ermez ki,
Tanrı yardım göndermez ki
Yesem de şifa vermez ki,
Balım sona doğru doğru.

Can çekilir kalmaz halim
Dermansız bükülür belim
Böyle çok zor gelir ölüm,
Kalım sona doğru doğru .

Baston elde ağır adım,
Ölüme sökmez inadım.
Birden kırılır kanadım,
Kolum sona doğru doğru.

Zamanla saç aklaşıyor,
Kimler sıra bekleşiyor,
Nasıl çabuk yaklaşıyor,
Yolum sona doğru doğru.

Çile cefa çeker halkım.
Yaşamaya yetmez ülküm.
Neye yarar varsa mülküm,
Malım sona doğru doğru.

Dermansız dert olmuş yaram.
Anladım ki geldi sıram.
Geçmez akçe olur param,
Pulum sona doğru doğru.

Huzur bulur can sonsuzda,
Belki haziran temmuzda.
Taşınır gider omuzda,
Salım sona doğru, doğru.

Seslerdir gelen tekbirden.
Söz gelir gider kabirden.
Lal olur konuşmaz birden,
Dilim sona doğru,doğru

Tütmez ki yalnız ocağım.
Kalmaz dünya ile bağım.
Mevtalarla dolar sağım,
Solum sona doğru, doğru.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sonradan Gelir

SONRADAN GELİR


Birazcık terin aksın yapacağın her işte
Zoru gör ki kolayın yolu sonradan gelir
Tanrı ile girdiğin zorlu alışverişte
Çıplak yaratır kulu, çulu sonradan gelir

Hastalık kuyruğuna gariban dünden gider
İsyan eder tanrıya üstelik dinden gider
Ganimet paylaşırken hırsızı önden gider
Emeklisi yetimi dulu sonradan gelir

Sen çok kuvvetlisin ya herkesi kündelersin
Zayıfları oyunla teker teker elersin
Yaradan sağdan vurur birazcık sendelersin
Ardından Azrail in solu sonradan gelir

Kim söylenmez sırrını içinde saklayacak
Tanrıya rüşvet verip günahı aklayacak
Hedefe varan kimse parsayı toplayacak
Akıllı önden gider deli sonradan gelir

Nasılsa pabucu ters giydirirsin şeytana
İşte o zaman ancak sen benzersin insana
Böyle bilgi çağında bilimsellikten yana
Tanrı katında ermiş veli sonradan gelir

Hep almayı düşünme birde dene vermeyi
Unutma sevenlere bir selam göndermeyi
Büyütme gözlerinde amacına ermeyi
Önce Gerede’yi geç bolu sonradan gelir

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Sormasammı

SORMASAM'MI

Çatlamış, toprak gibi kavrulsam susuz.
Yağmur bir yağsam mı der, bir yağmasam mı.
Bulutlar arasından kaybolmuş sessiz.
Güneş bir doğsam mı der bir doğmasam mı.

Bur da son olsun, bitsin, aşk bu kadarsa
İçimi buruk acı, bir hüzün sarsa
Sevgiye, hasret kalmış yüreğim varsa
Yüzüm bir gülsem mi der bir gülmesem mi

Yanımda olmayışın, gezdiren beni.
Duygulu aşkım sana, yazdıran beni.
İçimdeki şeytandır, azdıran beni
Gönül bir kovsam mı der bir kovmasam mı

Kucak açamıyorsam bir his var buruk
Dayanamam, ağlama dinsin hıçkırık
Çırpınan yüreğimde kanadı kırık
Kuşum bir uçsam mı der, bir uçmasam mı

Ne kalmış yarınlara bir bak bu günden
Yalnız sevgimiz kalsa razıyım dünden
Bu aşkın batağında, hesabı benden
Tanrı bir sorsam mı der, bir sormasam mı

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:32 AM

Şehidime

ŞEHİDİME

Kuş uçuruyorum
savaşın kirli yüzünde.
Şakaklarımı okşuyor çöl rüzgarları,
çıkmaz sokaklarıma sapıyorum.
Güvercin kanadında
bakışları düğümlüyorum
bir şehit cenazesinde.
İniltisiz hıçkırıkları yüreklendiriyorum.
Hain pusular sahte gülüşlere dönmüş,
yapmacık tavırlarına bulaşıyor şehit kanları.
İçimdeki uzaklığı kusuyorum,
sokaklarım kesiyor merhabayı.
Ayın yıkadığı kaldırımları kirletiyorlar.
İnancımı eskitiyorlar nutuklarla.
Kinimi bileyip,
bir ucundan yakalasak aydınlığı
bir karanfil veririz doğmamış çocuklara.
Analara sabır veririz.Babalara umut,babalara yürek
Hasret solumuş yavuklu mektupları.
Gül yanaklarda,
karanfil dövmesi gün yanığı.
Aynı türkülerin çıkmazları kesiyor solukları.
Aynı türkülere yuh çekiyorlar.
Ay çalığı karanlıkta beddua.
Bir çirkinlik bulaştırmış yüzüne.
Bir uşaklık çaresizliği
bir utanmazlık kırmızısı
bir iftira gölgesi
arsız tekrarlar
soluksuz
satılmışlar
ateş topunda.
Zaman çile çeker
işbirlikçilerden.
İpliği pazara çıkar arka yüzlerin
kalem yarası açılır yüreklerinde
tarihe bir iz düşer.

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Şimdi Bende

ŞİMDİ BENDE


Şimdi bende
Gözleri gökyüzünde kalakalır ölümün
Yağmur ormanlarında tükenir bakışları yeşilin
Nasıl dayanılmaza dayanır yürek
Nasıl akar emeksiz terler paranın gözlerinden
Tabiri caizse,
Nasıl burun kıvırır alın terine asalaklar

Ne duyulmuş ağlamalarda, yüreğin sızısı
Ne işitilmiş ölümle biten alın yazısı
Yalnızca biter gözlerinde acı ılık.
Bütün hüzünlü bakışları geride bırakır.
Ve aklındadır çocukluğundaki ayrılık
Al işte istemiyorum artık,
Sevabı sizde kalsın günahlarımın.
Şimdi ben söyleyemediklerimle baş başa
Ve unutmak istediklerimleyim
Aklımdaki

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Tabanvay

TABANVAY

O
En zengin kulu Rabbin
Altında uçak, yat.
Bütün nehirler ona akar.
Kızılırmak Dicle Fırat.
O
Hacı Murat.

Süleyman’ın altında taksi
Mehmet’inki motosiklet
Ahmet’inki bisiklet
Veliyi Allah düşünsün
Tabana kuvvet

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Tusak Ettik Kendimizi

TUTSAK ETTİK KENDİMİZİ


Bir sis
Bir duman
Güneş başını çıkarıyor dağlardan
Işığa pusu kurmuş beyinler
Maviler bulanık
Maviler dertli

Okyanusları bir çekebilsem diyorum kıyıya
Yıkasam diyorum kirlenmişliğini karaların
Ama olmuyor ‘ki
Durgun maviliklerde beyaza dönmüş ölüm
Martılar sörf yapmıyor rüzgarların kanatlarında
Denizin yükselmiş ateşi
Deniz hasta
Yok ‘ki yüreğinde bir çiğ tanesi serinliği

Açıklarda bir gemi sintinesini boşaltmış
Dikmiş gözlerini mat ve kirli
Bir yağ tabakasının üstündeki
Karpuz kabuklarına, teneke kutulara.
Bir adam bakmakta denize
Dalgın ve düşünceli
Allah kahretsin der gibi iki eli
Konuşuyor kendi kendine sallayıp başını
Adam hasta
Yok aşklarına filiz veren sürgünler

Rüzgarlar pişman dağ başlarından geldiğine
Şimdi şehir kirliliğinde solukları
Bir başka kokar
Rüzgarlar hasta
Bitmiş tükenmiş kıyılarda

Dalgakıranların başına konmuş martılar
Can çekişmekte çoğu
Kıvrılıyor bedenlerine düşmüş
İncecik boyunları
Kuşlar hasta
Sanki ölüm uykularında

Bir ressamın fırçasından çıkmış yorgun
İşlenmemiş sevaplara kurban doğa
Ve şimdi her şey kendine sığıntı
Şimdi her şey kendi kapanında tutsak
Ve biz bunu ‘da başardık diyorum.
Boğduk denizi kendi sularında.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Umudun Gölgesi


UMUDUN GÖLGESİ

Suda sandal
Sandalda balıkçı ağını gerer
Takılır ağına umudun gölgesi

Tarlada saban
Sabanda umudun dişi demir
Toprağı yarar
Topraktan çıkar emeğin sesi.
Sorarım size ne arar,
Tünemiş düşlerde bir bulut gibi
Karanlığın gölgesi.

Onlar ki gene
Yarına kalkacaklar
Ve onlar‘ki sonsuza uzanan
Yola koyulacaklar
Açlıktan kokuyorlarken nefesi
Çıkınlarında bir tutam sevgi
Ve akıllarında umudun gölgesi.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Umut Çiçekleri

UMUT ÇİÇEKLERİ

Kimler ezilenlerin biniyorken sırtına
Doğru yazan kalemde, söyleyen keskin diliz
Su alıyorken gemi, birden dindi fırtına
Umut çiçeklerimiz yeniden verdi filiz

Almak için bir olun nasıl verilmezse hak
Bir kere nüvemize kıvılcımdan ateş yak
Yalçın sarp kayalara vuran dalgalara bak
Borayı fırtınayı başlatan küçük yeliz

Dünya nimetlerinden başkasına sunmayın
Bize sahip çıkmayın, ismimizi anmayın.
Durgun su gibi görüp bizi sakın sanmayın,
Dumanı hiç tütmeyen ateşi sönmüş külüz.

Derler ki Canbaba ya sende garip bir kulsun
Aşıklar dergahına girenler huzur bulsun.
Sevenler, sevilenler yeter ki memnun olsun
Biz umut çiçekleri, bizler dikensiz gülüz.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Vatandaş

VATANDAŞ

Bir baksan deli başına gidiyor
Kafasına yel gelince vatandaş
Herkesin eli başına gidiyor
Göz önüne kel gelince vatandaş

Her şey kirli çeviremez duruya
Ne olsa da razı gelir yarıya
Evlense de sesi çıkmaz karıya
Eşi bile dul gelince vatandaş

Kimi gencim diyor kanım kaynıyor
Kimi köşkün önünde soyunuyor
Oyun bilmese de kalkıp oynuyor
Kulağına zil gelince vatandaş

Bilmez dertler gelirken katlı, katlı
Kendi yayan gezerken eller atlı
Dosta düşman olur, ağzına tatlı
Bir parmaklık bal gelince vatandaş

Gelin bir olalım yaşlısı genci
Satılmaz topraklar, değerli inci
Üzülmez mi yanı başına zenci
Komşu diye el gelince vatandaş

İMF den gelen emre uyacak
Çalışana zam vermeye kıyacak
Nasıl sevinir sırtına giyecek
Birisinden çul gelince vatandaş

Bedava ev diye övünme başlar
Allah kerim diye avunma başlar
İşe yaramayan dövünme başlar
Bile, bile sel gelince vatandaş

Doğalgaz var, barajdan su taşırır.
Cereyanı kablo çeker aşırır
Birden yeşil bekliyorken şaşırır
Önüne bir çöl gelince vatandaş.

Kimin ne gerek gözüne, kaşına
Memur sürgün yerken, bakmaz eşine
Ne yapsın böyle kıyımda başına,
Türlü, türlü hal gelince vatandaş

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Yalnızlıklardayım

YALNIZLIKLARDAYIM


Yalnızım
Yalnızlıklardayım
Gene senden uzaktayım
Nasıl ihtiyacım var içimi dökmeye,
Dertlerimi anlatmaya bir bilsen.
İstiyorum ki seni düşünürken,
Rüzgar esmesin hoyratça içimde
Toz duman içersinde kalmasın hiçbir yer

Yaslanmışım bir ağaca
Dalmış
Gözlerine, gözlerim.
Uzakta bir boşluğa asılı kalmış.
Şimdi en güzel gördüğüm düşsün
Bir ressamın tuvalinde resmin,
Arkanda dağlar.
Bir perde gibi inmiş gökyüzünden bulutlar.
Bir gök kuşağı sanki başındaki taç.
Sislerle boğulmuş güneş,
Senin aydınlığına muhtaç.

Yine bir gün ansızın
Yüreğine baskın yaptım geceden
Esir alınmış soluklarında yaşadım ilk heyecanı.
İlk kez
Mecalsiz kaldı sevgimin hücreleri
Sana teslim oldu yüreğim.
Yaşamın en zor yanı
Seni düşünmekmiş bilemedim.
Yaşamın en güzel yanı,
Seni düşünürken ölüşün
Ve tekrar dirilişin özlediğimde yarınıma.
Ne güzel bir başka renkten sevmek seni
Bir başka mekanda düşünmek
Bir başka gözle görüp,
Sevmenin gür soluklarında hissetmek nefesini.
Ve sonra inmek derinliklerine aşkın
Tekrar tekrar hissetmek,
Keskin ve yakıcı tadını öpüşün.
Ahhhh! Güzelim, bir tanem
Ne olur,
Güzelliklerinde gizlensin çirkinliklerin.
Bak şimdi,
Yalnızlığın uç verdiği yeni filizlerde büyüyorsun.
Oysa sen,
Yorgun dalgaların kıyılarındaki izlerde olmalısın.
Kum tanecikleri gibi yıkanmalısın tuzlu suda.
Ve ben sana
Yalnızlıklarımı yazmalıyım,
Yalnızlıklarımda
Bu satırlarımı kuma.

Biliyor musun?
İçimde hep
Sensizliğin korkusunu taşıyorum.
Anlaşılan,
Ben hep senin
Yalnızlığını yaşıyorum.
Yüzüme baktığında okuyacaksın yalnızlığımı
Yalvarışlarımı hissedeceksin,
Benim hissetmediğim.
Duruşumun sana
Nasılsın der gibi olduğunu.
İyiyim diyeceksin sadece gülerek
Belki de sarılmanı bekleyeceğim kendimi zor tutup.
Sen hissetmesen de,
Bir çocuğu okşar gibi okşamanı kim bilir.

Senin o gizemli dünyanda
Benim yalnızlığım olacak senin düşündüğün.
Senin hissettiğine benim gülmem olacak
Güldüğümü hissedip,
Sende güleceksin.
Sana değecek sözlerimin her kelimesi
Şarkılarım olacak dudaklarında söylediğin.
Beni hatırlayabildiğin yalnızlığında,
İçin sıkılacak,
Yüreğin daralacak.
Dokunmak, sevmek gibi,
Tatminlerin en güzelinden uzakta,
Sen ve ben,
Bir araya gelemediğimiz
İki ayrı kutupta,
İki ayrı yalnızlığı yaşayacağız.
Yalnızlıklarda,
Yalnız

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Yaratanın Yaratanı

YARATANIN YARATANI

Girdiğimde başım derde
Arayıp bulamam nerde
Mekanın bilinmez yerde
Yaratanın yaratanı

Gelir zarar kula kuldan
Kim çıkarır kulu yoldan
Anlamıyon neden haldan
Yaratanın yaratanı

Her şeyde aklıma girdin
Çekilmez bir yaşam verdin
Neden hep benimle derdin
Yaratanın yaratanı

Suçlular kayıp firarda
Sana inanan zararda
Seni kim bulur ararda
Yaratanın yaratanı

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:33 AM

Yaratanla sohbet

YARADANLA SOHBET

Bir sohbet edelim dedim tanrımla
Kullarım ben sizi yarattım dedi
Dedim sevenlerle aranız nasıl
Kendimi dünyadan dar attım dedi

Irmak kenarına postunu sermiş
Huri kızlarının gözünde ermiş
Bekçiyi kandırıp cennete girmiş Şeytanı cennetten zor attım dedi

Her mantığa zahir yolla girmişim
Bana uygun olmayan söz dermişim
Her şekle girerim bu benim işim
Şirinin gözünde Ferhat’tım dedi

Gün geldi adıma ev yaptı Sinan Gün güne çoğaldı bana inanan
Allah,Allah dedi ismimi anan
Savaşta subaydım erattım dedi

Irmağı tersine aktırırken ben
Kulları hayretle baktırırken ben
Nerona Roma’yı yaktırırken ben
Birazda ateşe kor attım dedi

Yaratıcı idim evrende birdim
Kim kul inanmazsa ona esirdim
Gün geldi cennette hamama girdim
Huri kızlarıyla ter attım dedi

Cengaverlerimin elinde pala
Bana karşı çıkan gelirdi yola
Bedir hendek savaşında dört nala
Elçimin altında kırattım dedi

Yaratırken geçen yıllarım için
Şerde gösterdiğim hallerim için
Cennete gidecek kullarım için
Bir uçtan bir uca sırattım dedi

Şer versem de şerri yormayın bana
Canlıdan kurbanlar vermeyin bana
Nasıl yaptığımı sormayın bana
Bir şeyden çok şeyi ürettim dedi

Kainatı size verdim hediye
Benden hesap sorarsınız ne diye
Toprağa can versin yeşertsin diye
Seyhan’dım Dicleydim Fırat’tım dedi

Anlamadım kime fayda sağladı
Kullarım Rab diye,diye ağladı
Üstelik türbeye çaput bağladı
Bende olmaz diye direttim dedi

Köyde köy kızına inek sağdırdım
Gittim aslanı kediye boğdurdum
Birde sel üstüne yağmur yağdırdım
Yüksek tepelere kar attım dedi

Bırak şimdi Allah esirgesin i
Kardeşine aldırdım yengesini
Bulamadım bir türlü dengesini
Kimine çok verip şımarttım dedi

Nebilerin güneşinde buluttum
Dua okuyanlar için umuttum
Hepsini imtihana tabi tuttum
Kimine az verip arattım dedi

Şer görenler beni etmesin dava
Hava veririm onlara bedava
Eğe kemiğinden yarattım Havva
Balçıktan Ademi türettim dedi

Yeğ tuttular iğneyi çuvaldızdan
Hakkı ta ala için geçtik biz bizden
Gökteki binlerce parlak yıldızdan
Ermiş Nebilere nur attım dedi

Kılık değiştirip yerde süründüm
Kimi zaman güçsüzlere göründüm
Beyaz atlı prensine büründüm
Kızların gönlünde murattım dedi

Tanrıların tanrısıysam evrende
Bensiz zaman dilimi yok devranda
Evrenine güç gösterip çevremde
Başka tanrılarla zar attım dedi

Tellerini kopartmayın devrenin
Bozmasınlar düzenin çevrenin
Kalplerin her atışında evrenin
Döndüm etrafında tur attım dedi

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yedi

YEDİ

İçimi kemiren yapı
İçten içe içi yedi
Toklar sıra beklemeden
Kuyruktaki aç'ı yedi

Akarken suyu dolmayan
Hak'tan hakkını almayan
Elde avuçta kalmayan
Suya katık, hiçi yedi

Çark döner sistem bayağı
Görmez hayatta kıyağı
İşkence görüp dayağı
Hem başı hem, kıçı yedi

Çıktılar oyunda sete
Az kemik verdiler ite
Devlet polis mafya çete
Hazineyi üçü yedi

İşkence gören bedenler
Faili meçhul gidenler
Serbest gezer hak edenler
Hak etmeyen suçu yedi

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yer Yok

YER YOK

Tükendi acılar elinde bir bir
Gülen gözlerinde hicrana yer yok
Sevenle birlikte omuz omuza
Olursan feryada figana yer yok

Dillere düşülür yapılan gafla
Gözlerimde hapsin bitmez ki afla
Ak günler beklenmez kara çarşafla
Layığın gözünde türbana yer yok

Bir düşün azalma yok ki sevgimde
Benim gibi çıkar belki bir binde
Anlaşılmaz bilmem neden kalbinde
Herkese yer varda bir bana yer yok

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yıldızların Dili

YILDIZLARIN DİLİ

Islak
Yüreğimin yağmurlarından gözlerim.
Sözlerim
Islak ve nemli
Bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli.

Gene
Rüzgarlarından tedirgin
Yıldızlar üşüyor
Titriyor göz kırpar gibi binlercesi yıldızların
Kayıyor yıldızlar
Yıldızlar düşüyor
Yere

Bir huşu içinde bilinmez kimler
Mey içiyor
Elinden
Melek kanatlı kızların
Ve ben diyorum ‘ki bir anlayabilsem
Şu yıldızların dilinden

Ve şimdi ıslak yüreğimde yıldızlar.
Bu koskoca şehrin üzerine
Bir tohum gibi serpilmiş.
Ve şimdi gökyüzü yağmurlu
Yıldızlar küskün aydınlığa
Sitemli
Ve ben bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yuhlar olsun

YUHLAR OLSUN

Devletin kasasını
Soyana yuhlar olsun
Mazlumların hakkına
Kıyana yuhlar olsun

Şer okunur yüzünden
Kaçmaz bir şey gözünden
Söz verip de sözünden
Cayana yuhlar olsun

Bal hakmış der tutana
Parmak parmak yutana
Çalmak için şeytana
Uyana yuhlar olsun

Ben yiyorum size ne
Bozar uymaz düzene
Ne yapalım bize ne
Diyene yuhlar olsun

Bakmaz namus arına
İşi atar yarına
Seni adam yerine
Koyana yuhlar olsun

Görmez fakiri gözü
Ele kıydırır bizi
Kendine göre sözü
Duyana yuhlar olsun

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yurdumda

YURDUMDA

Atam rahat uyu, gençlik yolunda
Türklüğün özü var, özü yurdumda
Bağrından çıkmayan sana yabancı,
Ellerin gözü var, gözü yurdumda.

Terörist, irtica gibi illetin
Elinden çok acı çekti zilletin
İzinde el, ele ordu milletin
Verilmiş sözü var, sözü yurdumda.

Yolunu izle bak, gelip geçenin
Hangi yüzler var altında peçenin
Boşnağın, Çerkezin, Kürdün, Çeçenin
Evlenmiş kızı var, kızı yurdumda.

Kaynaşın,can olun, yersin, yedirde
Köylüne selam ver,otur sedirde.
Yüreklerde böyle yanan nedir de?
Mevsimin yazı var, yazı yurdumda.

Burnunda tütenler hasretle anar.
Bir yara döşünde sessizce kanar.
Denizler kirlenir, ormanlar yanar.
Dinmeyen sızı var, sızı yurdumda.

Mekan tutsalar ne yazar torosu.
Uzaktan ses verir hain korosu.
Hizbullahı,P.K.K. sı Tikkosu
Mel'unun azı var, azı yurdumda.

Ne eskiden, nede şimdi diyetin
Sökmez, bize kötü ise niyetin.
Gelmiş geçmiş bunca medeniyetin,
Kazılmış izi var, izi yurdumda.

Yöremizde kültür yanan bir ışık.
Silifkede keklik oyunu, kaşık.
Kara toprak diye inleyen aşık,
Veysel’in sazı var, sazı yurdumda.

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yürüttüler

YÜRÜTTÜLER

Suya şavkı vurmuş gerçeği gökte
Aya yürüttüler bizleri aya
Yollar yürümekle aşınmaz deyip
Yaya yürüttüler bizleri yaya

Biz ne bilek kazanırlarmış haydan
Az istesek, derler bize yok faydan
Herkes vay anam vaaay deyip de vay dan
Vay a yürüttüler bizleri vay a

Buna da razıyız yemedik kötek
Bir lokma aş için öptük el etek
Bizden alacakları belki bir tek
Oya yürüttüler bizleri oya

Hep acılar çektik yüzler gülmedi
Seçilenler makamına almadı
Ağa dedik kadir kıymet bilmedi,
Beye yürüttüler bizleri beye

Dedik edepsizlik, ar yok dediler
Dedik haksız kazanç,ter yok dediler
Şehirlerde size yer yok dediler
Köye yürüttüler bizleri köye

Çıkar bekleyenler derki ye, yedir
Çıkarı yoksa, bilmez kıymet kadir
Bilmiyorum yapılan işler nedir
Şeye yürüttüler,bizleri şeye

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Yüzsüzce

AKLANDILAR

Milletin gözünün içine bakıp
Sözüm ona aklandılar yüzsüzce
Ne yapsak ta halkımız bizi seçer
Diyerek çok beklendiler yüzsüzce

Yeniler seçildi eskiden bıkıp
İnsan sandılar yüzlerine bakıp
Eskinin özünden yeniden çıkıp
Eskilere eklendiler yüzsüzce

Öyle bir düzen ki avanta yeyip
Nasılda geldiler sıra bekleyip
Seçmezseniz vebali sizin deyip
Seçmenlere diklendiler yüzsüzce

Suç ararlar konuşulan lehçede
Koca çiftlik gezindiler bahçede
Her iktidar değiştikçe bütçede
Açıklarla denklendiler yüzsüzce

Ne evlatlar doğuruyormuş ana
Dokuzu kendinin biri halkına
Birde kıyak emeklilikten yana
Haklı çıkıp haklandılar yüzsüzce

Teker teker bulundular izlenip
Bile, bile aklandılar sızlanıp
Hırsızlarla hırsız olup gizlenip
Yolsuzlarla saklandılar yüzsüzce

Kucaklayıp okşadılar gelerek
Oy aldılar sinsi sinsi gülerek
Daha çok halkın üstüne bilerek
Yüklendikçe yüklendiler yüzsüzce

Ahmet Canbaba

GooD aNd EvıL 12-06-2008 10:34 AM

Zaman

ZAMAN

Saat tik tak eder zamana karşı.
Zaman başkaldırır saat içinde.
Şimdi keyif saati der kimi
mutlu olmak var
yarına kadar.

Senin için sakladığım
birkaç iyi günüm var yaşamımdan
zora gelince kullan yaşa.
Senin için duruyor sevgilerim içimde
kimseye vermediğim.
İçimde sakladığım umudum senin için.
Hep çalışmak zannettik yaşamayı.
Biraz az giyinirdik
biraz daha az yer içerdik
daha çok sevmek için birbirimizi
biraz daha çok zaman ayırmak için
az kullanırdık kötülüklerde zamanı
az acılar çekerdik ıslak bakışlardan.

Bizi terk ederken zaman
şefkati katılaştırdı yüreklerde.
Ne zaman nüksederse sancılarım
saatleri sancılarımdan anlarım
kanatırcasına ısırıp dudaklarımı
uykularımda tutunurum hayata.

Nasıl bir zaman dilimindeyiz
gidilemiyor yolsuzluğun üstüne
rüşvetin irtikabın
yağmurun çamurun selin.
Geliyor üstümüze savulun
eziliyor altında kalan.
Bir başarabilsek diyorum temiz kalmayı.

Zamanın yönünü bulun.
Zamanın rengi şafakta.
Doğuyor üstümüze renkler
kimi gün yeşil, kimi gün kırmızı.
Kimi gün karanlıklar taşır.
Gün dağlardan battığında
zaman ayıbı gölgeler.

Zaman takvim
takvim yaprak yaprak.
Zaman artı, zaman eksi.
Bizden önce gelenler soymuşlar zamanı.
Zaman çıplak
zaman aç
zaman perişan
zaman üşüyor.
Ne yapalım bizlere
böyle bir zamanda
yaşamak düşüyor.

Ahmet Canbaba


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:32 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.