![]() |
Eski(miş) Asil bir "Aşk"
Şarkılar seni söyler...
Dillerde name adın.... Dillerde name adın... Aşk gibi sevda gibi huysuz ve tatlı kadın.... Huysuz ve tatlı kadın... Yine o şarkı... Yırtıyor karanlığı ve içimide.... Yine hayaliniz düştü perdeme.... Gün ışığı sizi hatırlattığından ben içimin pencerelerini kapatmışken herşeye... ve karanlıklarla dost olmuşken sevimsizce.... Yine düştü gönül perdeme isimsiz ve cisimsiz kalmış hayaliniz.... Kaç asıırr yazdım size ben... ve kaç milyon satır döktüm..(bilinmez....?) Arada bir elime aldığımda gözyaşlarım düşmekten yorulurda ben bırakamam diye sakladı hepsini kızımız....Ama bilmezdiki ben onlarda sizi saklamışken nasıl ıslatırdım tuzlu damlalarla kağıtlara sığınmış "Can kadar Can"ı...Bilemedide işte..bilsede inanamadı belkide....Yani anlıyacağınız onlarda uçup gitti elimden....Yavaş yavaş yokolan herşey gibi..ve belki onlarda yokoldu.... http://img75.imageshack.us/img75/1157/3098818lg2no.jpg Bir bahar akşamı rastladım size tıpkı şarkıdaki gibi.... Gönlüme düşmeniz için o asil bakışınız yetmişti... Sokakta süzülen ben ardına bin gözü sererken,sizin tek bir çekingen ancak bir okadar asil bakışınız esir almıştı gönlümü.. En değerlisini,özgürlüğünü teslim eden bir kuş gibi yüreğim ellerinize teslim olmuştuda haberiniz yoktu belki... Haberiniz olsaydı eğer okadar beklermiydiniz iki kelimeyi sarf etmek ve ömrümüze bir 2 yıl daha eklemek için... Beklerdiniz... Bizim aşk anlayışımızda öyle kolayca dillendirmek yoktu bilirim... Medeniyetteki aşkların yanında medeniyetsizdi bizimkisi ama bir okadar asildide... Şimdi nerdeeee..? Masal oldu böyle aşklar görseniz içiniz sızlardı...İyikide görmediniz diyesim geliyor içimden... Görseniz be gönül dostum görseniz gerçekten sızlardı içiniz... Şimdi "Aşk"... Medeniyetlerle süslenmiş ama asillikten uzak... Bizim söylemeye kıyamadığımz evliliğimiz içinde bile birbirimize söylerken sıkıntı çektiğimiz o iki sözcük varya.... Ciklet kağıtlarında geziyor tabiri caizse... Ahhhhh be Gönül Dostuum...! Güzel olan herşey aslını çabuk yitirir demiştiniz... Doğruymuş meğer.... Gidişinizin 20.yıldönümü bugün Gönlümün Gönlü.... Gönlüm hala ilk günkü heyecanı taşımakta size.... Ne zaman isminiz geçse bir kuş olup kanatlanır yüreğim uçuverir hayalinize... Ancak bu heyecana bir de acı eklendi 20 yıldır büyümekte... İsminizi her duyuşumda en derinime derin bir sızı çökmekte... Uçan yüreğim kuşsa eğer kanatlarınada acı binmekte.... Duvarda hala resminiz...Soğuk günlerde içimi ısıtmaya gücü yetmeyen şöminenin üstünde... Hala derin ve asil bakışınız...Hala karanlıkta bile görülecek kadar sıcak ve parıltılı ayrıca... Rüyalarımda sizsiz kaldığımda karanlıkta gelip bakışlarınıza dalmaktayım...Huzuru derinime çekebilmek istercesine... Ama her defasında huzurdan uzak ve hatta zıt olan kalp ağrılarım başlıyor... Ah be gönül dostum..Neden beni bırakıpta gittiniz... Kızımız aşkı bir küçük gülüş,bir sıcak bakış,söylenemeyen o iki sözcükten uzak yaşarken..Siz neden beni terkettiniz...? Kalsaydınızda aşkı öğretemeyeceğimiz kızımız bakıp Aşk görseydi ne olurdu??? Yine nefesim kesilmekte iki gözüm ben sızılı odama gidiyor kendimi acılarımla başbaşa bırakıyorum..Nur içinde yatın.... ---alıntı--- |
Söylenen Her Sözün Bir Bedeli Vardır
yüreğimi buldun en soğuk kuytulardan çıkardın avucuna verdim aşkı
bahar gibi geldin sehrime ama ben temkinliydim bu aşk işine yine baharın sonunda fırtınalar kopacak diye gömdüm sessizliğe kendimi öyle aşkla doluydunki öyle sevgi sözleri diyordu ki dilin beni ninnilerle düş bahçelerinde gezdirip gül kokularıyla avutup öpüşlerine saklıyordun hevesliydim baharlarda çicek açmaya umudu eş etmiştin zatern sen bana seninleyim bir ömür yüreğinde yer alayım izin ver dedin ben inandım ‘seni seviyorum’ diyişlerinde sustum ama ben de sevmiştim seviyordum Sen bu aşkın aşığı ben ise sessiz bir limandım yüreğinde Sen merhabalarına elveda saklayan yolcu ben hancıydım yüreğimde Son erken geldi Ben bitişinin yasını tutarken dikenli yatağımda gözyaşlarımla günü ağırtırken Sen başka kollarda çicekleniyordun Oysa ki ‘seni seviyorum’ demiştin , ben ise susmuştum sevişlerine Ama bak bitişine demekki yalanmış sözlerin demekki yalanmış gözlerin demekki ben kanmışım gülüşüne ‘seni seviyorum’ diyişine İçimde olan korkular haksız olsaydı keşke ve sen böyle gitmeseydin bu yürekten Ertesi gün Yağmur yağıyordu bu şehir sırılsıklamdı son kahvaltımızı yaptık, son nargilemizi içtik, Son kez gazetemizi okuduk, midye tavamızı yedik kolamızı içtik,son sigaramı yaktım, Ağladım cok agladım gözyaşımı yağmurla o gün akıttım utanmadım sıkılmadım ‘seni seviyorum’ dememiştim ama bak işte gözyaşlarım sevdiğimin kanıtıydı Sen bu kez sustun gözyaşlarımda boğuldun Ayrılık hediyesi bi saat tutuşturdun koluma ve ayrılık çicegini elime Bir semsiyenin altında sonkez degdi dudakların dudaklarıma benim gözümde yaş Biz severek ayrılıoruz dedin sevgimiz varsa ayrılmak neden Sevgimiz varken benim gözümdeki yaş neden Sevgimiz varken senin ele meyl bağlaman neden Beni ayrılırkende avutup gönderdin evime Ben 4gün 4gece ağladım Senin telefonun o günler boyunca sabahlara kadar mesguldü Sen seviyorum demiştin Ben sessiz kalmıştım Şimdi söle Kim sevmişti gercekten ? Seviyorum diyen sen mi? Sessiz kalan ben mi? bitişinde ellerin kollarında uyanan sen mi? dikenli yataklarda kıvranan ben mi? ... söylenen her sözün bir bedeli vardır(seviyorum demiştin) --alıntı-- |
bensizlik...
Sıgamayacaksın o evin icine bensiz...sıgamayacak yüregin bedenin icine...
Bu renksiz dünyayı sevmistik birlikte... sen erkegim... İstedigin kadar uzaklas benden , istersen dünyanın dier ucuna git icinden beni cıkartabilmek icin , cıkartamayacaksın! bitmiycem icinde , sızım sızım sızlıycam her gece yatagına uzandıgında beline dolanan elim olmadıgında! hani hep sırtını bana döner sarılsana bana derdin ya , her basını yastıga koydugunda simsek gibi patlayacak yoklugum kalbinde. nefessiz dogrulacaksın oldugun yerde , lanet ediceksin herseye o an... Sabah uyanır uyanmaz aklına düsecegim.Bakıcaksın bombos bi yataga uyanmıssın , su almaya kalktıgımda bile nereye gidiyorsun die sorarken sen , nerdesin die icin sızlaya sızlaya soracaksın. Yüzünü yıkamak icin girdiginde banyoya aynada kendini görünce yüzünü inceleyeceksin , gözlerinin nasılda kan canagı halinde olusuna bakıp offf cekeceksin.beni özledigini bi kere daha icin acıyarak anımsayacaksın...mutfaga gidip bi kahve suyu koyacaksın kendine , sekerin yerini bulamayaksın , sinirden delirceksin.nereye koydu bu kız bunu die söyleneceksin kendi kendine. Ciceklerim carpacak gözlerine , sunlara bi su vereyim die ic gecirdiginde bi damla süzülecek gözlerinden. onları ne kadar cok sevdigimi hatırlayacaksın... ise gitmek icin hazırlanırken bos yataga bakıp bi kere daha burkulacak icin.evden cıkarken aynanın kenarına sıkısık duran fotografımıza gözün takılacak , ansızın cekiceksin gözlerini... Gece olucak televizyonu acacaksın , benim sevdigim bi sarkıya rast geleceksin , izledigim bi dizi , bana benzettigin o kücük kızın reklamı cıkacak ansızın. İcin paramparca olacak , kapatıcaksın televizyonu balkona cıkıp bi sigara yakacaksın. Yalnızlıgın dört bi yanını sarıcak , yıllardır nasıl yalnız yasıyordum ben die soracaksın kendine. birdenbire üstünü giyinip gecenin bi yarısı atıcaksın kendini sokaga. Arabaya biner binmez benim doldurdugum cdlerden biri calmaya baslıycak. Müzigi apar topar kapatıcaksın. tek bi ses dahi duymak istemeyeceksin. Sessizce ilerlerken caddelerde bi bakıcaksın o sehrin bütün sokaklarında ben varım. Her baktıgın yerde , her girdigin caddede yüzümü göreceksin. isyan edeceksin beni tanıdıgına... İcindeki acıyı dindirebilmek icin kadehlerde bosaltıcaksın zehrini. o bar senin , bu bar benim gezeceksin. 15 dakkalık zevklerle avutabilcegini zannediceksin kendini , baktıgın o bi cift gözde bakıslarımı arıyacaksın. Benim güldügüm gibi gülmesini bekleyeceksin, Sana sarılıdıgında bi el dokunuldugunu bile hissedemeyeceksin , buz kesilecek vücudun , kaskatı kalacaksın öylece! Dokunamayacaksın hic kimseye , dokunsan bile lanetler edeceksin kendine. Hissizleseceksin , aglayamıycaksın bile. kızacaksın kendine , yokluguma küfürler edeceksin. kapıları , duvarları yumruklayacaksın. icindeki acıyı ne yapsan dindiremeyeceksin... Cevapsız kalmıs cagrılarıma baka baka fotograflarımla konusacaksın. Beni nasıl özledigini kendi kendine söyleyip duracaksın. Arzu yazan telefon ekranına bakarak ic gecirecek , bi kenara koyacaksın telefonunu. Ne demek icin aramıstı acaba die gecireceksin icinden. Aramadıgımda seni endiseleneceksin biseymi oldu bana die. Lanetler ediceksin mesafelere , uzaklıgın caresizligi dügüm olup kalacak bogazında.Hayattan nefret ediceksin , ask denen duyguya küfürler edecek , bana geri dönmeyecegine dair yeminler edicek, icinden tövbeler ediceksin... Ah be adam beni böyle severken nedir bu savasın kendinle. askı imkansızlıga dönüstürerek yasayamazsın. evet acı cekmek dogamızda var ama , birbirini seven iki insana yakısmazki ayrılık. Hadi ac su güzel yüregini , ödün kopuyo asktan ama sen askın huzurunu yasamaktansa acıyı tercih ediyorsun , bu nasıl bi tezatlıktır. ben bıraktıgın gibi burdayım. Yüregim emanetindir, bekliyorum!... |
Kanadi Kirik Turna......
Sen gittin, ardından Sonbahar mevsimi geldi … Döküldü yapraklar bir bir, her biri bir tarafa savruldu… Kocaman ağaçlar beyaz kefen giyinip ağladı, döküldü anılar bir bir dallardan....
Sen gittin beni de alıp gitti sarı rüzgarlarıyla sonbahar, yaprak yaprak savurdu sokaklara, bir öksüz çocuk misali tek başıma kaldım kaldırımlarda… Kanadı kırık bir turnayım şimdi. Yorgunum, çok yorgun, içim dışım sonbahar... Bedenim soğuk şimdi üşüyor dudaklarım, göğsüne düştü başım hüzünlü yılların, avuç avuç kimsesizlik yağıyor üzerime... Terkedilmiş cümlelerin satırlarında sonbahar alfabesine yazılıyor adım harf harf, satır satır içime dökülüyor yapraklar. Kimisi gül olup açıyor şiir şiir, kimisi diken olup batıyor yüreğime… Ey sonbahar, gazellere yazılmış bir kırık öykü hayatım, sıradan ve anlamsız. Her gece üzerime yıldızlar serpiştiriyorum, anlamını bilmediğim ama acısını duyduğum karanlık duygular kaplıyor içimi... Sen gittin, dilimi kanatan şiirler üşüşüyor parmak uçlarıma her gece, güz kanadında çıplak ayaklı bir çocuğum şimdi. İnceden bir sızı gibi hasret tutuşturuyor içimi. Yalnızlığın en orta yerinde öksüz ve yaralı., kaldırımlara saçıyorum yüreğimi her akşam. Sen gittin, ardından Sonbahar geldi … Döküldü yapraklar birer birer her biri bir tarafa savruldu… Gözyaşlarımdan turnalar döküldü kaldırımlara, hıçkırıklara büründü gökyüzü, hangi atlasın, hangi sayfasına gittin bilinmez... Bütün mevsimler sonbahara ağıt yakıyor şimdi, hiç bir mevsim avutmuyor hicranımı. Sen gittin, sonbahar yaprakları gibi şarkılar da dökülüp, dökülüp gitti ardından. Hani “Elveda bütün hatıralar”. "Yine hazan mevsimi geldi, yine yapraklar rüzgarların peşi sıra gidecek" şarkılarını kimse söylemiyor artık. Hani “Hastayım, gönül hastasıyım/ gönül ilacımı bulamazsam ölürüm”. Masalındaki sevdalıları da kimse anımsamıyor artık. Şimdi şarkılar, şiirler, masallarda hazan mevsiminin hüznü var, kimsesizliğimin hüznü… Sen gittin, ardından Sonbahar mevsimi geldi … Döküldü yapraklar bir bir. Aradan yıllar geçti, göçüp gitti ömrümün vefalı turnaları . Anladım ki herkesin bir masalı var, her masalın bir sonu. Şimdi artık ne masallar kaldı ne de inanan masallara, ne seher yelleri yare selam götüren, ne de nazlı yardan haber getiren telli turnalar. Bir kasırga gibi esiyor sonbahar rüzgarları. Şimdi zamanın ezen girdabında yapayalnız, sevgiye, güzel bir bakışa hasret, kuruyup gidiyor ömrüm. Ne zaman seni düşünsem kanadı kırık turna misali bükülür boynum… Gittin, ömrümün bütün mevsimlerinde seni aradım, her giden yolcuya, her gelen yolcuya, esen rüzgarlara, yağan yağmurlara seni sordum... Saydım tam bir ömür olmuş sen buralardan gideli , ben hala o duygulu, o hüzünlü, o yüreği kocaman utangaç çocuk… Unutamam, çocukluk yıllarımın çiçeğisin sen... Adını Gül-i zar koyduğum... Ben boynu bükük kanadı kırık Turna, bir ömür seni bekleyen alinti... |
Yakındır Bu Günlere Elveda Demem...!
Bırakıp gitsemiydim bu kahpe şehri,yada oturup en derinden ağlasamıydım keşke..
Kaçsaydım buralardan..Keşke göz yaşının o tuzlu tadını tatsaydım.. Olmadı,yapamadım,ağlayamadım.. Çok canım yandı,ama bi türlü bu yangının üstüne su döküp küllendiremedim.. Unutamadım..Beceremedim,olmadı..Bunuda elime yüzüme bulaştırdım.. Kahretsin..! Bu kadar güçlü müydü,bu kadar bencilmiydi,bu kadar zehirlimiydi aşk..? Bu kadar tutkulu,bu kadar ağırmıydı sevmek?.. Sıkıldım etrafıma yalancı gülümsemekten.. Hiç birşey olmamış gibi hareket etmekten.. Unuttum onu artık..O kimmiş demekten.. Gitmek gerek buralardan.. Bu şehirde seninle aynı havayı solumak bile bana zor geliyor artık.. ..Yakındır bu günlere elveda demem.. Bu gün canım hiç bişey karalamak istemiyor.. Sadece susmak geliyor içimden.. Susmak ve ağlamak sakince.. Bu susmalar pek hayra alemet değil.. Kağıdım kalemimde bana bugün sırt çevirdi.. Kalemi her elime aldığımda kırılıyor,kağıdı her tuttuğumda buruşuyor.. Onlarda sanki bana isyan ediyor.. Şarabımdan bir yudum almaya kalktığımdaysa kadeh elimden düşüp bin parçaya ayrılıyor.. Noktalar koyuyorum hayatıma tek tek.. Sonu gelmeden biten cümlelerimin yasını tutuyorum.. Hiç yaşamadığım,tatmadığım bir acıyı sindirmeye calışıyorum..... Yakındır bu günlere elveda demem.. Gitmek gerek buralardan..Birazda ölmek..! |
Bir Ayrılık Şiiri
Hoşçakal aşkım
Yolun gülle, Yüreğin sevgiyle dolsun..! Bak... Nerelerden nerelere geldik... Şimdi biz bittik... Bir de başlangıcımız vardı Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz. Sor yağmurları kendine Kışları da sor. Baharları bana bırak Senden tek yadigar olarak. Adı belli, sonu belli idik. Soğuk bir mart akşamı idi Beni son kez öpüp gidişin. O an sadece yanımdan Karanlığa karışmıştı yansıman. Şimdi Yüreğimden git diyorsun Olur birtanem giderim . Yollar böyle uzun Aşk’lar böylesine vurgunken Giderim, son kez gözlerine bakamadan Giderim, son kez sarılamadan Uykusuz sabahlayarak. Pişman değilim Sevdim seni. Delice sevildim. Hayat seni yaşamamı istedi Yaşadım.. Ama keşke Yüreğinden giderken Ölüm beklemese başucumda. Yine de Yolun gülle, Yüreğin sevgiyle dolsun..! Sana en kötü sözüm bu olsun..! |
Yetmez ki uzaktan sevmek...
Gönlümün yapraklarından bir tane daha savruldu
Günden güne senin aşkının rüzgarında kayboldu Istedim ki benimle ol göstereyim sana bulutları Istedim ama gözlerinin parıltısı sözlerimle yok oldu Belki söylememem gerekiyordu Gülümsemene sarılıp düşünmemem Bazen sadece seni sevmem gerekiyordu Asla dudaklarımla değil gözlerimle öpmem Bu oyun beni yormaya başlarsa diye korkardım Olur ya bi yerden sonra ben de saklayamazdım Artık hiç korkmuyorum soylemekten Olur ya sen de seversin beni çekip gitmeden… |
Hasret kalıyorum...
.... Sen Benim Bitanemsin” yazmıyorum asla ve yazmayacağım da:
Sen benim için bitanemden fazla anlamsın... Bahar yağmurumsun... İçim dışım ıpıslak... Yüzümü yıkıyorum seninle; sen yüzüm oluyorsun. Gün geçtikce büyüyorsun içimde, ben eksiliyorum, sana tamamlanıyorum... Irmak olup dökülüyorsun içime,deltanda yitiyorum... Sevdan; başkaldırıyor bana. Kendime suskun haykırışlarım var. Gövdemde taşıyorum Seni. Sevdan bir başka can olup giriyor ruhuma... Sarmalıyorsun; günden güne Sana benziyorum. Her güne bir ben veriyorum sana, gönüllü celladım oluyorum kendimin. Her gün ışıdığında vadi meltemiyle değiyorsun tenime, katmanlarımdan sızıyorsun... Yüzünün uçurumları yüzüme dönüşerek yerleşiyor. İbadetim oluyorsun ve tanrılar kıskanıyor Seni... Sözünü tutamadığım yeminlerin sahipsiz hüzünlerini toplayıp geliyorsun. Her yanımdan saldırıyorsun bana. Ne varlığınla yapıyorum ne de varlığından uzak... Bazen bir düş olup konuyorsun uykularıma, bazen bir bıçak yarası gibi izin yüreğimde saklı... Sen sevdalanıldığından habersiz, sen senli düşlerimden habersiz gerçeğimde nefes alıyorsun. Ben seni düşün ve gerçeğin o kasvetli, hüzünbaz yağmur mevsiminde seviyorum. Sen düşümden habersiz gerçeğin muştucusu oluyorsun. Öyle bir yerdeyim ki hangi donanımlı aşk kurtarabilir beni Senden. Yeni bir aşk mevcut aşkı öldürebilir mi... Bilmediğim kaygılar uyanıyor içimde Sen bilmiyorsun... Biliyorum geç kaldım sana, sende aşk olmaya. Nasıl bir ayrılık bu seni benden önce çalan. Kederlerim var şimdi; sahibi sen... Sen sevildiğinden habersiz, sen düşümde gurbet sevgili... Sen gerçeğimde benim için bir dost eli... Ben düşümle gerçeğimin arasında gurbet yolcusuyum... Bir düşüme varıyorum; gerçeğime hasret kalıyorum... Bir dosta gidiyorum; düşüme hasret kalıyorum... --alıntı--- |
Giden Sevgiliye
Olacaklardan habersiz, masum bir Haziran akşamı. Dışarıda yağan deli gibi yağmur ve delinin en delisi yüreğim yangın yeri. O gece duyduğun fırtına asıl benim yüreğimde koptu. Şimşekler çaktı beynimde, acımı görmezden geldin.
Sen ki bana kol kanat geren sevgili. Sen ki bana her şey olmuşken nasıl oldu da bir anda ayrılıkla tanıştırdın ruhlarımızı. Nasıl kıydın da, beni en dayanılmaz acıların orta yerinde bir başıma, öksüz bırakıp gittin. Tüylerimi ürperten ayrılığın ayazına maruz bıraktın beni. Kimsenin dudağından düşmeyecek bir şarkı olabilecekken seninle, bütün anılarımızı herkesin mırıldandığı sıradan bir şarkıya hapsedip gittin. Bak ; yalnızca seninleyken gün yüzüne çıkardığım içimdeki çocuk usul usul ağlıyor şimdi. Bu gece senden uzakta, yokluğunun yanı başından yazıyorum sana. Hayatta her şeyin bir bedeli vardır derler. Yok, gecelerdir akan göz yaşlarımın henüz ödenebilir bir bedeli yok bilesin. Düşünüyorum da neydi o çözemediğin kördüğüm, neydi ? Şimdi gecelere ödediğin bedel neyse, hakkını fazlasıyla vererek yapıyorlar işini. Her günün sonunda avukat misali seni savunuyorlar bana. Neden, niçin, nasıl diye sorguluyorlar yüreğimi ve beynimi. Sabahlara dek ayrılığımızın hesabını vermeye çalışıyorum olmuyor. Bitmek bilmeyen gecelerin karşısına taşıdığım yürekle dikiliyorum. Ardında bıraktıkların şahitlik ediyor yaşananlara. Bir gece sen haklı çıkıyorsun bu aşk hikayesinde, ertesi gece ben. Gün geliyor karara varamayıp, ikiye bölünüyor katran geceler. Kim bilir belki bölünen gecenin diğer yarısına sen de hesap veriyorsun benden habersiz. Çünkü ben o kapıdan çıkarken çok şey bıraktım sana. Duvarlarda yankılanan muzur kahkahalarımı, aynalarda yüzümü, yastığında kokumu, o pencerenin önünde yağmura karışan göz yaşlarımı, evin her bir köşesine ellerimi bıraktım giderken. Söyle; özlemez misin hiç, dokundukça kanamaz mı içine yara olan hak etmeyişim, aynı sıradanlığı taşıyan her insan ayrıcalıklı kılmaz mı beni söyle. Biliyorum ; seninde bir yanın buruk kalacak ben olmayınca. Kimseyi koyamayacaksın yerime ve kimseyi benmişim gibi sevemeyeceksin benden sonra. Başka gözler görmesin, yabancı eller deymesin diye sendeki bana dokunulmazlık ilan ettim. Biten aşklar, tüketilen sevgiler yaşayacaksın belki ama ben hep aynı kalacağım içinde. Seni sadece sen olduğun için kocaman bir yürekle, çıkarsız seven o adam olarak kalacağım. Yaptığı sakarlıklar karşısında gülmemek için kendini zor tuttuğun o adam, hasta olduğunda yanı başında bekleyen, seni kırdığını hissettiğinde kendi bin parçaya bölünen, sana bakarken içi titreyen, gözlerinin içi gülen, yüzünde belirmesine sebep olduğunu gördüğü her bir tebessümden çılgınca zevk alan o sevgi dolu yürek, fedakar, güçlü ve bir o kadar da hırçın adam olarak kalacağım. Dinle bak ; Seni kendi gibi seven, kendinden bile çok düşünen o adam yazıyor şimdi. Sarılmak istediği anda tepe taklak yuvarladığın, aşkını yalnızca yanındayken hissettiğin, yokluğunda yalnızlığa değiştiğin o adam, her şeyi boş verip adını acımasızca huzursuzluk koyduğun o adam yazıyor. Yaşlı gözlerle sarılıp, ağlaya ağlaya veda ettiğin o adam yazıyor şimdi. Hadi okudukça gurur duy hırçın, ipe sapa gelmez, dizginleyemediğim mısralarımdan. Aynanın karşısına geçip gülümse hadi, hadi alkışla kendini canımın yarısı. Tebrikler küçük sevgilim, tebrikler sana büyük aşkım... Şimdi daha koşar adımlarla kaç kendinden, ben gidiyorum. Seni seve seve gidiyorum, içim yana yana gidiyorum. Huzurun adı bensizlikse eğer; senin için başımın tacı ederim ayrılığı, kul köle olurum yokluğuna. Ama değilse ; üvey aşklar canını yakmadan gel, başka eller tenine deymeden gel, ben benden gitmeden gel, ben senden geçmeden gel... Gel... --alıntı--- |
Acımayacağım...!
Gün gelecek ben, rüzgara bırakacağım 'seni seviyorum' cümlesini..
Öylesine başıboş, öylesine derbeder.. Kağıdım kalemim olmazsa sigaramın dumanıyla yazacağım gökyüzüne.. Ama yine de bileceksin, yine de göreceksin sevginin en yücesini.. Göreceksin sevginin silinmezliğini.. Anlayacak kalbin, kalbim gibi!.. Saçlarına düşecek belki sonbaharda düşen yapraklar gibi.. Yudum yudum içtiğin suda.. Okuduğun şiirlerimin her mısrasında yutkunurken sen.. Ben seni anımsayacağım.. Yıkık bir kentin enkazı altında kalmış güvercin gibi.. Sıkılacaksın, arayacaksın beni.. Anlayacaksın görünmez demir parmaklıklar ardına hapsettiğimi seni.. Bir kurtuluş, bir çıkar yol arayacaksın, bulamayacaksın.. Çünkü ben olmayacağım yanında.. Yankılanacak sesin ama sadece kendi kulaklarında.. Pişman olmak yetmeyecek, pişmanlık fayda etmeyecek.. Bitmek tükenmek bilmeyen acılarınla baş başa olacaksın.. Bir ateş yaktım kalbine asla sönmeyecek.. Yalancı bakışların bile içimi acıtmaya yetmeyecek.. Tuttuğun elleri, duyduğun sözleri, yüzünde hissettiğin bahar yelini, Açık kalmış perdenin aralığından sızan ay ışığını ben sanacaksın.. Yanılacaksın... Yanıldıkça büyüyecek hasretin, benliğinden taşacak.. Unutmayı öğreteceğim sana, umutsuzluğu öğreteceğim.. Boğulurken bensizlik denizinde,ben seni seyredeceğim.. Kıyıya vardığını sandığın anlarda ben kıyıyı sileceğim.. Yanında ama uzak olacağım.. Kalbime kilit vurup sensiz yaşayacağım.. Sen yıklıdıkça ben yeniden doğacağım.. Dedim ya..! Artık sana Acımayacağım... --alıntı-- |
Sana Seni Yazıyorum.....
SANA SENİ YAZIYORUM...
Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya,başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde kağıdı,kalemi elime alıp,seninle dertleşmek,yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geliyor içimden.Sana yazmak.''Sana seni Yazmak'' Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları...Sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri,tüm banliğimle sana yağmak istiyorum... Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücra köşelerine seni yazıyorum. Bu gece gene yağmur yağıyor.Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı... İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış yüreğime,işte seni yazıyorum!!! Bu gece gene yağmur yağıyor.Senyoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. Gözyaşlarımı efkarıma kattım bu gece. Sevdamı,umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım. Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o,doya doya bakamadığım gözlerin,gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,yetmez miydi? Bir bakışın bir ömüre değmez miydi? İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime...Yalnız ve bomboş odamda sen varsın hala.Hala sensizliğim duruyor yanı başımda... Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara.Seni arıyorum,erimekteyim...Karanlık geceye inat ay gökyüzünde... Ve gökyüzü yüreğimde...... |
Hayal ve Gerçek
Yarınlara hayaller yüklüyorum
Ağırlığa dayanır mı korkusu olmaksızın. Hayallerimin hepsine umut ekliyorum Gerçeklerle çeliştiğini umursamaksızın. Bazen gereklidir gerçek diye düşündüğün şeylere aldırış etmemek Nasıl bulunabilirdi bir icat sadece gerçekler düşünülseydi Hayaller de güzeldir Hiçbir şeyi umursamayan bir çocuk misali her şeyi yapabilirsin Artık büyüdük, her istediğimiz şeyi yapamıyoruz belki Ama o öyle değil istediğin kadar çocuk olabilirsin onun içinde İstediğin kadar mutlu olabilirsin... Çocukça bir sevda yaşayabilirsin mesela İlk gerçek sevdandır Gece gündüz düşünür, söylenemez hiçbir şey Dedim ya işte çocukçadır ama saftır ve tektir Yıllarca düşünürsün yaşanan hiçbir şeyi Kendi kendine anlatırsın söylenemeyen her şeyi Öyle biridir ki O; her şeye değecek kadar değerli Senin için her şeyden önemli. Şiirler yazarsın gecenin yaşanmayan saatlerinde Sevgiler biriktirirsin yüreğinin hiç silinmeyecek bir yerinde Bunlar bazıları için hayalden ibarettir ama senin için gerçeğin ta kendisidir! |
İsteme beni..
İsteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum...
Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum... Anlama beni, ben kendimi anlarım, ben böyle mutluyum... Güveniyorsan kendine inandır beni aşkın varlığına,sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki, vazgeçemezsin, tutkun olurum... Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni, tüm tutkularım ve gücümün arkasında, hala o eski kucuk cocugum,büyütemezsen kaybolurum... Sen en iyisi hiç bulaşma bana, bakarsın basına bela olurum!! :smile: |
Açtım aşk defterimi
Hatırladım sevdiklerimi
Her birisi bir başka alemdi Aramadm o günlerimi.. İlk sevgilim hangisi Nasıl yaktım bunca ateşi İnanmazdım görmesem karşımda Aşk tüten bu yüzleri.. Kimi ağlattı beni kimi güldürdü Kimisi hiç sevmedi, sever göründü.. Açtım aşk defterimi Canlandı hatıralar Gülen resimlerin arkasından Aynı sevgili bakar Unuttum geçmişleri Unuttum o günleri Eski sevgilileri.. :smile: |
Senden Sonra Yaşadım mı? Hiç Bilemedim
Senden sonra yaşadım mı hiç bilemedim
Ne gökyüzünün rengi,ne denizin mavisi güzel gelmiyor Yıldızlar bile sanki söndüler tek tek Biliyomusun yağmurun sesini bile dinlemiyorum artık Hadi canım.. diyeceksin şimdi inanmak zor değilmiii Senden sonra yaşadım mı hiç bilemedim Ne çalan telefonlar ne geçen insanlar heyecanlandırmıyor beni Çünkü biliyorum ne çalan telefonda ne de geçenlerin içinde sen yoksun Hani balkona çıkar senin geçmeni beklerdim ya hep Artık balkona bile çıkmıyorum, Bana hep derdin ya delisin sen diye inan ondan bile eser kalmadı Çünkü ben senin delin dim ve sen gittin… Senden sonra yaşadım mı hiç bilemedim Durgun, sessiz bir kız oldum ardından Senden sonra birtek gülüşüm kaldı hani çok severdin ya benim gülüşümü Belki bigün bir yerde görürsün ve mutlu olursun diye Sahte gülücükler atıyorum etrafa.sırf senin için Sen gittin ben yaşadımmı senden sonra hiç bilemedim Tek bildiğim senden sonra hiç kimseyi sevmedim,sevemedim Ve senden sonraaa Yüreğim mabedim oldu benim girebilene aferin…. |
Seni Seviyorum.
http://img49.imageshack.us/img49/893...f6np6bw9ko.gifGeç kalmış bir vuslatı bekliyorduk, zamanı çoktan geçmiş. Bütün yeminler unutulmuş ve sözler bozulmuş. Anlamsız duygular benimsemişiz. Hayata devam etmişiz her şey aynı kalır diyerek. Aslında o anda hatayı yapmış olurmuşuz. Aynalar karanlık yüzlerini çevirirmiş, anlayamadan içimizdeki yaralar kabuk bağlamış.
Ya şimdi? Karşımda duruyorsun öylece. Sadece donuk bir resim olarak. Kelimeler etrafımda dolanırken ben söylemek istediklerimi tutamıyorum yaralı ellerimle. Biliyorum, yanlış kelimeyi seçersem. Hem ellerimdeki yaralar daha çok acıyacak hem de sen gideceksin hayatımdan bir daha var olmamak üzere. Bu yüzden bu kadar kendimi sıkmalarım, bu yüzden kelimeler ağzımdan çıkacağı anda dilimi ısırmam. Sonrasında ben sessizleşiyorum o acı ile. Senin tedirginliğini görüyorum arkasından topladığım bütün güç kayboluyor. Aslında sende biliyorsun ya, hasreti, acı çekmeyi, özlemi kelimelerle anlatabilirim. Ama konu mutluluğa gelince kalıveriyorum öylece. Ben ne demem gerektiğini düşünene kadarda kaybolup gitmiş oluyor. Sonra sana anlattığım gibi dirseklerimi dizlerime dayayarak başımı iki elimin arasına alıyorum. Ve belki birisi bir teselli verir diye bekliyorum. Yoksun! Aradığım öle çok bir şey değil aslında. Ne arkadaşlık ne dostluk, sadece bir parça sevgi ve güven. Hep direnme gücü göstermeye mecbur bırakılmak yorgun düşürdü tekleyen beynimi. Bir nefes oldun bana bu kadar kendimi boğarken düşüncelerimin mekanın da. Ne demeliyim ki ya da bazı şeyleri nasıl anlatmalıyım. Bilmiyorum! Belki sadece teşekkür etmeliyim. Ya da sadece sessizliği seçmeliyim. Bu yok olmaya yüz tutmuş hayatımda bunları yaşayabilmekten bile mutluyum. Senin içinde olduğun ne varsa beni bulduğunda olduğu gibi. Sana bir şeyler söylemek istiyorum gülen ağlamaklı sesini duyunca dilim tutuluyor, konuşamıyorum. İşte böyle hayatımın ikinci baharı. Sana ne kadar anlatmak istesem de bu acıtılmış kalp susturuyor sözlerimi. Bilmiyorum yanlış mı yorumluyorum ama galiba ben seni seviyorum. |
Sen; içinde baharı gizleyen kışımsın benim...
http://img101.imageshack.us/img101/2...eous4836ac.gif
Ve biliyorum ki o baharın güneşinde tenim esmer olmayacak hiç. Bana susmak düşecek, payıma kilitlenmiş bir yürek kalacak. Kaderi önceden belirlenmiş konuşmalar, paylaşmalar, bakışmalar olacak. Bir yerde aykırılığım tutup sarılsam da içimde sana, sen bunu hiçbir zaman bilemeyeceksin... Git diyorum sana, kalma yüreğimde, bu kadar özleteceksen kendini. Bir bakış; gözüm gözüne değiyor; hissediyorum... Gitme diyorum. Kal geldiğin yerde. Ne gitmelerin bitiyor; ne de benim sana kal demelerim... Hangi aralıkta girmiştin içime anlamadım. Tüy gibi hafif, usul usul inivermiştin yüreğime. Kabullenemedim önce. kocaman yalanlar söyledim kendime. Ben dışımda tutmaya çalışırken seni, meğer içerde hakimiyetin çoktan başlamıştı. Kuşatmıştın dört yanımı; ve kendim için çok geçti. Yerle bir olmuştu her şey. Olmazsa olmazlarım; ilkelerim, yargılarım... Nasıl bir şeydi, bu beni böyle yağmalayan. Şimdi karşı durmuyorum Sana, nasılsa buluyorsun bir yolunu ve sarmalıyorsun içimi dışımı. Ayak seslerini duyuyorum hangi yöne gittiğini bilemeden. Ben yaşanmış bir aşkta eski yaralarıma yanıyorum, Sen yaralarına benden sevda sürüyorsun. "Belki"lerden, "ihtimal"lerden, "keşke"lerden medet umuyorum, Senin belki de yabancısı olduğun düşler büyüterek... Ben, suretine değil, aslına dokunma ihtimallerinde mutlu oluyordum. Ben seninle, aynı coğrafyada yaşayabilme ihtimalinden huzur buluyordum. Şimdi, bilinci küflerinden kurtulmuş bir yürekle, süresi diğer aşklardan çok daha uzun olacak bir aşkın ömrünü anlatıyorum, Sana dair yazılanlarda... Şimdi, bir sayfa dolusu cümlelerle; bir imkansızlığın mucizeye dönüşünü anlatıyorum... Şimdi, bozgun sonrası imkansız bir zafer kazanan bir orduyum, bir yenilgide zafer ne kadar anlam taşıyorsa o kadar anlamlaşıyorum... Şimdi ben, dağıldıkça kurulan yeni düşlerde Sana bakıyorum… Umut; hep var olacak çünkü... Daha İyisi Değil, En İyisi İçin....... |
Unut Beni
UNUT BENİ SON AŞKIM
Şimdiden aramaya başlamışsın beni, Adım anıldığında gözlerin doluyormuş. Ne kadar oldu ki benden gideli, İhanetinin bedeli ağır olmuş. Geceleri hıçkırıkların duyuluyormuş, Hayalim beliriyormuş siyahi gecelerde. Eski bir resmim tesellin olmuş, Beni arıyormuşsun hala albümlerde. Seni unuturm diye ödün kopuyormuş. Bilmezmişsin benim hala seni yaşadığımı. Bilme zaten, aşk uzaktan yaşanıyormuş. Çektirdiklerine say benden alacaklarını. Bana 'unut' demiştin, artık beni unut, Ben dilenirken senden son bir umut. Nolur demiştim,nolur bırakma , bitmesin. Ve ilk kez ağlamıştım, buğulu gözlerim senin eserin. Ben seni sensiz yaşamaya alıştım artık. Sen de unut beni,biz aşkımızı maziye sattık. Sakın ağlama! Tıpkı bana dediğin gibi, Unut beni son aşkım,sen iyisi mi, unut beni... |
Kalbim boğuk ölüyor
Sen her zaman kalbimdeydin..
Şimdi kalbim boğuk ölüyor.. Seni arıyor günlerimde Her günüme seni ekledim ben Mahşerdeyim ellerim titrek Korkumu sardı beni yoksa sensizlik mi_? Düşüncelerim bulanık kırık kırık Hislerim soğuk üşüyorum sensiz.. Bana bir gül vermiştin ya O_gül_soldu Senin bedenini hissetmek varken Karanlıkta kayboluyorum bak... ßak bu sözlerim yüreğimden sana Şimdi gidiyorum elveda . . . Mahkumum sana. . . |
Son Hatıran, Tek Resmin
Bir Resmin kaldı bende
Unutmaya çalıştığım sen'in resmin Bir türlü unutamadığım, ben'im eserin... Yırtmaya kıyamadığım son hatıran Seni hayallerde hatırlamaktan kurtaran Beni sana gün geçtikçe bağlayan Ihlamur kokularını etrafa saçan Aşkından kalan son hatıran, Tek resim Bir resminle avunmaya mahkum kalbim Dört duvar arasında kalan bedenim Sesine, nefesine hasretim Unutmaya mı? Alışkın değilim. |
Fallarda da Sevmedin
Kahveler içtim defalarca
Falımda sen çıkarsın umuduyla Papatyalar kopardım ve başladım Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor... Her sevmiyor çıktığında Başka bir papatya daha Hile yapar oldum fallarda Kendimi avutmak uğruna Pişman oldum seni tanıdığıma İlk görüşte aşık oluşuma Hayatımı böyle karartma Gelde varlığınla renk kat dünyama |
İnan...bu son!!!
http://img98.imageshack.us/img98/2630/oyy7as.png
Kendimi kandırmaktan yoruldum...Hep senin haklı olduğun yalanına tutunmak artık zor geliyor bana. ''Ben yanlış anladım...Hayır,sen öyle yapmak istemedin. Tamam,suçlu bendim.Sen haklısın,sen suçsuzsun,sen masumsun. sen...sen...sen...'' Ya ben...! Her yanlışının ardından doğrularını arayan,onlarla avunan ben,kendini haksız bulup kahrolan,kendini gecelere vuran ben... Ama yinede nerdeyse bundan mutluluk duyan gene ben.Tekrar tekrar aynı acıyla yanan,her acıyla birkez daha aşık olan hep ben... Bunları yazması kolay da,taşıması öyle kolay değil.Her babayiğidin,her aşığım diyenin çekeceği dert değil... İşte ben bu cesaretle,bu koskoca sensizliği yenmeye çalışıyorum...Gözlerimden öteyken bile özlerken tenini,gönlümden öte atıyorum tüm hislerimi... Eskiden... Verdiğin acıya bile razıydım.O ; ayrı bir haz,ayrı bir paylaşımdı.İçimde kıpır kıpır bir umut vardı. Zaman zaman aklımı karıştırıp hayallerime oturttuğum sen,sonra hiçbirşey olmamış gibi davranıp sessizce ama ardında derin sancılar bırakarak yokediyordun herşeyi... Biliyor musun...gitmelerine bile alışmıştım artık! Şimdi... Dayanamaz oldum bu yürek sancılarına,artık kaldıramıyor bedenim,senin uğruna olsada... Senin uğruna ama senden habersiz,ama sensiz...Senin hayallerin başkayken,hayallerimin bir parçası yapamıyorum artık seni... Güçsüz de...yapamadı,pes etti de...yoruldu,gitti de... İnan son kez dayıyorum başımı omzuna, İnan son kez bakıyorum böyle içten sana, Ve inan son kez ağlıyorum uğruna... |
işte sensizlik böyle bişey..
Penceremin açık köşesinden tutsak özlemlerin giriyor içeri.
Üşüyorum, tenime tokat gibi çarpıyor soğuk sensizlik. Yapraksız dallara büyük bir dikkatle çakılıyor gözlerim, Çığlık oluyor sesime değen sessizlik... Yoksun işte. Penceremden giren kar tanesindede yoksun,eriyorsun... Ellerimde eriyor sensizlik,kar tanesi soğuk,soğuk sensizlik. Öyle özledim ki seni, yoksun işte. Pencerem buğulanmıyor hayli zamandır,ellerim kaybetmiş yeteneğini. Gözlerini çizemiyorum, gölgeni göremiyorum,yoksun işte... Penceremden giren kar tanesinde yoksun,eriyorsun,ellerimde eriyor sensizlik. Soğuk kar tanesi, soğuk sensizlik, yoksun işte... Ben tükendim gücüm yok,bir eksiklik var yüreğimde. Ufukları seyre dalıyorum arada,ufuktada yoksun. Bir demli çay gibi içmek seni, şimdi ne çaylar yudumluyorum ama yoksun işte. Yerde sen gökte sen varsın, aldığım nefessin ama yoksun. Sen, çoban yıldızına binen peri,yanağına damlayan her yağmur tanesi benim gözyaşlarım... Üzerime çöken her hüzün,senin hasretin..... Odama çöken soğukluk,senin yokluğun. Dilimden dökülen her söz,sana olan tutkum, vazgeçilmezliğin,ama yoksun... Dalgaların kumsalla birleşmesini, toprağın suya doymasını kıskandım. Dalından kopan bir yaprak gibi yanımdaki boşluğun,ama sen yoksun. Gülüşüm yok artık,yoksun,sesin çınlıyor sadece kulaklarımda. Geceye anlatıyorum seni, sabaha kadar ağlıyor gece benimle. Bakıyorum ıslak gözlerle cama, belki gelirsin diye... Gece gündüze yine küskün, sabah gün doğarken yalnız kalıyorum. Gece sıyrılıp gidiyor düşlerimde olduğu gibi, ama yoksun işte. Günün hiç doğmamasını düşünerek başlıyorum geceye. Ama oda bırakıyor beni sensiz sabahların koynuna senin gibi. Ama seslenen sen değilsin sanki,aslında bende yokum. Bedenim bıraktığın yerde, ruhum bilinmezlerde. Aslında özlem değil bendeki, belki acı, biraz sitem, birazda kahır... Veya neyse işte adını sen koy, kalbime koyduğun acı gibİ.. |
bizimkisi hangisi
Birgün sormuştum sana ''bizim yaşadığımız ne?'' diye.Mutluluk mu,aşk'mı efsane mi
sen efsane demiştin.....ben se kızmıştım Efsaneler gerçek üstüydü çünkü yaşanmamış hayallerdi.. oysa bizim yaşadımız herşey gerçekti en saf ve en temiz hali ile yaşıyorduk biz bu aşkı.... çocuk yüreğimizde kocaman bir sevda yapmıştık.... Şimdi ise büyüdük...ne ne çocuklumuzdan ne de kocaman sevdamızdan eser kalmadı.. bitti bitirdik..bitirdin.. Bukadar kolaymıydı herşey bu kadar kolaymıydı bir anda silip atmak,bir anda devirmek bu sevdayı oysa ne kadar çok emek vermiştik biz bunun için ne engelleri aşarak büyütmüştük bu sevdayı Olmadı......... şimdi bu soruyu bir kez daha soruyorum ve ben yanıtlıyorum bu sefer.... iki kişi severde kavuşurlarsa MUTLULUK olur biri kaçar diğeri kovalarsa AŞK olur lakinnnn ikiside sever kavuşamazlarsa işte ozaman EFSANE olurr bizimkisi hangisi!!! efsane ............... haklıymışsın bitanem |
Aslında hepimiz ebediyen yalnızız
Hepimiz ölü bir yıldızız
Ten tenden ayrılır, sızlar can, hayıflanırız Kim demişse yalan demiş, yaşanabilir de aşksız İçinden eksileni kendin ile tamamla, Kader değil aslında, biziz gerçek insafsız Ne dilersen o seni bulur, var olmalı katıksız Yaşanan bir surettir, bizim yarattığımız Koşuşturma bitti, dönüp bir bak aynaya Biz ışığı hala parlayan, gerçek ölü yıldızız Hayata 'ruh ikizimiz' için boşuna yalvarırız Kendi ışığıyla görünür karanlıkta her yıldız Boşluk, bunu farkedelim diye konmuş uzaya Aslında hepimiz ebediyen yalnızız -------------------------------------------------------- |
keşke oldugun gibi sevebilseydim seni
bir beyaz kardan adam yaptık;
bütün kalplerin olması gerektigi gibi burnu için havucu ben çaldım gözleri için iki iri zeytini abim çaldı. ve sevdik onu oynadık sonra ,çok soguk geldi bana kızdım'biraz içten ,biraz sıcak ,biraz sevecen ol'dedim o,anladı ölümü pahasına bir pazarlıga ewet dedi ben anlamadım.. az daha sıcak oldu benim için;aktı agacın köküne keşke!oldugun gibi sevebilseydim seni kardan adam o biliyordu,oldugunun dışında olamıyacagını.ben bilmiyordum ögrendigimde KATİLDİM ZATEN.. |
güzel hatta harika paylaşım eline saglık + rep
|
emeğine sağlık...
|
paylaşim için teşekkürler
|
Gözlerin... Kanıyor.
Bazı anlarda; gecenin karanlığı hiçbir şey anlatmaz,
ay aydınlığı ağartmaz hiçbir şeyi. Bir dalga sesine bin anlam yüklemek böyle anların işi değildir. Böyle anlarda bir başına yürümek gerek, nereye kadar olursa... ... Vakti geldiğinde bir uçağı seferinden alıkoyabilirim. ama yazın daha başlarında; bir yaprağın dal ucunda erken gelen ayrılığa direnmesi, anlam sızısıdır... Her ayrılıkta yitip giden bir parçamız var. Her ayrılık yavaş yavaş öldüğümüzün habercisi, her ayrılık bir sonbahar... Neredeyse hergün geçtiğim bu yolda, daha dün, neden farketmemiştim ayaklarımın altındaki bu kadar çok ayrılmışları?.. Onlarla aramdaki yakınlığı hissedebilmem için gözlerimden yanaklarıma giden yolun kaldırımdan geçmesi mi gerekiyormuş?.. Her çekip giden bunlar gibi ayaklar altında mı kalıyor?.. Öyleyse neden ben başaramıyorum dalından erken ayrılan yaprakarı topuklarımın altında ezebilmeyi?.. Her dil; ayrılığı aynı kelimelerle mi anlatır ve her düşen yaprak dünyanın her yerinde bir ağıt mıdır?.. Eğildim ve bir tanesini alıp ellerim arasında sıkıca bastırdım göğsüme. Her sızıma batsın istiyordum, diken gibi... Olmuyordu; vakitsiz düşen yaprak bile, bir yürek sızısına batmak yerine, kendisini parçalıyordu unufak... Bir yaprak kadar olamamıştı işte aşk. Her zerreme işlemiş ve bir anda veda etmişti, bütün dünyamı ayaklar altına alarak. Hayır, bu olmamalı aşk. Aşk, zamanı gelmiş bir yaprak gibi kör bıçak kesip bütün geçmişi parçalayarak düşmemeli yere, kökünün oralarda kaldığına ağlayarak... Yollara düştüğümde ve beni sana kattığımda nereden bilirdim ölümün birgün gelip de senin gözlerin olacağını?.. gözlerin kanıyor. Bir yanımın ölmesi mi gerekiyordu, yaşamın sesini dinleyebilmem için?.. |
Şimdi Mutlu musun?(Kimseler Bilemedi)
Olur ya bir gün tüm yüreginle bana gelmek icin yollara düsersen, seni seviyorum demeyi hayal edip, bende seni seviyorum diye haykirmak istersen, sakin üzülüp gözlerinden iki damla yas akmasin...Bu sözü duyabilmek istediginde ya musalla tasinda yatiyor olacagim, yada bir mezar tasinda adimi okuyacaksin...Ne mezarima kapanip topraklarimi avuclayip gözlerinden yaslar aksin, nede soguk mezar tasima ellerini degdirip dudaklarinin arasindan seni seviyorum sözleri dökülsün..
Duymak isteyipte duyamadigim sözlerin, ölünce duysamda beni diriltemez... Unutma ki ben seni bedenimde tasidigim candan bile cok sevdim, Ben seni ölümüne sevdim, Ugrunda ölürcesine sevdim... Sen ise beni öldürmek icin her aciyi verdin ve basardin... Şimdi mutlumusun ? Bundan böyle yokum, zaten hic olmadigim hayatindan cikip gidiyorum... ve sana bu şiiri bırakıyorum... Umutlarini yitirip tüketme dediler... Oysa umutlarimin tükendigini bilmediler... Dudak büzüp gözyaslarini akitma dediler... Gözlerimden kanlar damladigini göremediler... Her sabah dogan günes yeni umut getirir dediler... Günesin düstügü yerden geldigimi bilmediler... Hayallerini süsleyip düslerine koy cünkü, Hayaller cocuklarin oyuncaklaridir dediler... Oyuncaklarim hic olmadi benim, Cocuklugumu ecelin kollarinda yasadigimi bilmediler... Güller dalinda güzeldir,sevgiyle saracaksin dediler... Sevgimle sardikca ,yüregimi dikenlerinin kanattigini göremediler... Gönlünce yasa, kuslar gibi özgür ol dediler... Kanadimi kolumu kirdilar,ucamadim özgürce bilemediler... Herkes sevemez sevmek yürek ister dediler... Yüregimi ortaya koyup sevdigimi bilemediler... Sevdikce ihaneti, kahpeligi yasadigimi bilemediler......bilemediler |
Bir İntihar Anatomisi...
Sessizce, dudaklarından iki kelime döküldü önce; "Sizler ey dostlarım! Sizler..." dedi. "En üzgün halimde bile yakınımdan asla ayrılmayan siz sokaklar...".
Bu, belki de çaresizliğin şahdamarlarında usulca süzülmesinin solukları ve etraf kimsesiz kalınca isyan edeceği tek şey olan sözcüklerdi... Sonra bir sigara çıkardı cebinden Yusuf. Titreyen parmakları demin elinden düşen paslı bıçağa uzandı bir an. Sonra "Bunla olmayacak!" diye düşündü. "Bunu sen yapmalıydın sevgilim, bana düşmez bir bıçağın ellerimden girmesi kalbime..." Yaksam mı diye düşündü sigarayı. Ama aklına yaktığı şehir geldi bu sefer. "Sensiz bir şehir de yaktım, ama sen yine yoksun!" dedi bakarken etrafına kimsenin olmadığını anlayınca. Sadece lambalar yanıyordu; turuncumsu, loş ama saf bir ışıkla... Sonra... |
Umutlarımız
Yarınlara bağışladık umutlarımızı.bugüne hiçbirşey kalmadı.Geçmişe kalabalık yalnızlıklarımızı ekledik,takvim yaprakları hayallerimizi boşa çıkardı.Sevinçlerde yarımdı,hüzünlerde.Yokluğun varlığına hiç alışamadık.Başka yollar vardı yürüdüğümüz ,başka ufuklar.
Oysa şimdi şarkılarda birbirinin aynıydı,bizimkisi farklı sandık.Yeni alınmış elbiselerle bayramlık sevinçlerini yaşayan çocuklar kadar şendik ama bayramların çocuksu sevinçlerde kaldığını anımsayamadık.Yağmurun toprakla buluştuğunda etrafa yayılan o muhteşem kokusu kadar tutkulu bir sele saldık duyguları.Çölleşmiş yürekler vardı , umursamadık...Biz yağmur bilmeyen çöllerin dilinden hiç anlamadık.Onlar seraplara vurgundu.Birgün 'belki' dediler ama hiç duymadık. Gönlümüz limanlara uğramayan gemiler kadar tutkundu maviye, o uçsuz bucaksız denizi hep mavi sandık... Renklerin hiç biriyle rakip görmedik sevdamızı...Ona yaşamın tüm anlamlarını yükleyen bir çift gözle sakınarak baktık... Teslim olmayı güçsüzlük, gururu zafer saydık.. Haklıydık belki...Aksini anlatacak kimse çıkmadı karşımıza...Büyütürken dünyadaki varlığımızı, kaybolup giden hislerimize çare bulamadık.Mutluluk oyunlarıyla avunmak ,zamanı doldurmak için gerekliydi belkide...Başka bir olasılık varmıydı , hiç hesaplamadık.Yıllar sırtımıza bir ok gibi saplayarak geçiyordu,ama yaraların kapanmasına izin vermiyordu vakit. Her ele merhem olur umuduyla uzandık..Kanıtlanmış formüllerle denedik aşkın varlığını,sonuçlar yanıltıcıydı ama dikkate almadık. Yaşadıklarımız başkalarından farklı olamazdı ya..... Herşeye rağmen bir enstrumanın tellerinde yeniden besteleyebilirdik hayallerimizi. Yeniden yazabilirdik yenik düşmüş tarihleri. Her acimizi sevince dönüştürecek anları yakalyabilirdik elele...Ama denemedik... Sevdiğim kadar yakınsın sanıyordum sevdiğine , ruhuna... Ama dönüş yoktur sonların başlangıcına... Yeni yolculuklar için biletin varsa hala .... Başka bir yerde... Başka bir zaman da ... Belki yeniden...Aslında ilk kez ...KİMBİLİR |
Yazıyorum işte...Yol...
Ben sevgimi yazmaya çalışıyorum,anlatmaya...
Her ifade etmeye çalışmam da kelimeler aynı olmaya, Cümleler değişmemeye başlıyor Çünkü sevgimde de değişilik olmuyor Ya ben anlatma becerimi yitiriyorum Ya da anlatılması,anlaşılması imkansız bir aşk benimkisi Sen yoksun, ben de yokluktayım Seni görmek bir nebze hafifletiyordu her şeyi Şimdi ise belki unutmamı istiyorsun... Bilmiyorum... Unutur diye bekliyorsundur Geçici bir şeydir diyorsundur Onları da bilmiyorum Bilmediğim o kadar çok şey var ki Öğrenebilecek miyim bir gün acaba? Ama unutma ki senin de bilmediğin çok şey var. Belki de artık sevgi hep geri planda kalıyor Daha önemli sanılan şeyler ön plana çıkıyor Anlıyorum... Belki de anlamıyorum... Bir soruyu anlamak çözmene yardımcı olmuyorsa ne önemi var ki Yazıyorum işte, sen hiç aldırma sevmiyorsan Zaten okuyamayacaksın belki de hiçbirini yazdıklarımın Sen kendi yoluna git,mutlu olacağın yola Yolun kenarında ben de varsam ne mutlu bana Beni geçersen sakın arkana dönme Kararlı ol, hiç kimse senden önemli değil Ama biraz önemi varsa sakın geçme Bazı yoların dönüşü oluyor hayatta! |
Belki!!!
Yarım kalan bir şişe gazozun endişesine düşmüş,
Çocuksu bir korkudan farklı değildi, anıları hayatın eleğinden geçirmek. Yıllar önce açılan bir yaranın döktüğü kabuklar kadar az acı veriyordu. Belki Ve tüm bunları düşünürken, Limon kadar olmasa da buruk bir tat bırakıyordu serkeş yürekte, Bir de deniz tadında göz yaşları. Şimdi anılara tutunmak için yanlış bir an, Eğer tutunup kalmaksa hayatın bir dalına, Yaşamak….. Yaşamak içinde…….. |
Kulağınıza yalan kaçmasın
Felaket.
Önce azar azar başlıyor kaşıntı, geceleri. Sonra artıyor. Kaşımak da bir zor ki kulağın içini. Bir türlü geçmiyor. "Ne yapsam acaba?" diyorum. Günler geçtikçe daha da artıyor. Doktora gitmeye karar veriyorum. Arkadaşlarıma soruyorum "Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?" diye. "N'oldu ki?" diye soruyor arkadaşlarım. "Kaşınıyor kulağım" diyorum. "Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!" Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi. "Çok iyi doktordur" diyor. "Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir." Gidiyorum doktora. Gözlüklü, şirin bir amca. Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor. Şaşırıyorum önce. "İçinde kaşıntı var" diyorum. "Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki?" "Yok" diyor, "Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum." "Nedir?" diyorum doktora. "Eski sözler kaçmış kulağınıza" diyor. "Nasıl yani?" diyorum. "Kimin sözleri?" "Bakacağız" diyor. Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor. "Yan durun. Kıpırdamayın" diyor bana. Biraz irkiliyorum. "Eski sözler" diyorum, "Ha?" Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense. "Bir erkek sesi bu" diyor. Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan. "Yalan kaçmış kulağınıza!" diyor doktor. Yalana bakıyorum. Küçücük bir şey gibi gözüküyor. "Vay be! Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş? Hangi yalan peki?" diyorum. "Durun, bekleyin" diyor doktor. "Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız." Yalanı tüpün içine koyuyor. Kapağını da kapıyor tüpün. Serbest kalıyor yalan. "Seni seviyorum" diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden. "Yalanmış ha?" diyorum. Kulağım bile anlamış, kalbim haaala anlamıyor... |
Parmak izlerinde kaybolduğumu görmüyor musun?
Ben son sözümü ayrılık gününde söyliyiceğim sana..
Belki yarı pişmanlığım ,yarı sitemimle.. Gerek kalmayacak ne vedaya ne yalana.. Son kez bakacağım gözlerine,yaşlı gözlerimle.. Hani ne kalmış elimizde diyeceğim.. Ne kalmış yaşadıklarımızdan.. Düşüncelerimle daralıp başabaşa kalacağım.. Bir ben faydalanacağım avuntularımızdan.. Son kez beni yanağımdan öp diyeceğim.. Derken ellerine bir damla yaş düşüreceğim.. Ağlayan yalnız yüreğim değil der gibi.... Size dokunan birinin içinizdeki bütün ölü duyguları diriltmesi gibi.. "Kelebeklendi" diye adlandırdığınız bütün o aptal hissetmelikler.. Canınızın yanacağını bile bile kendi canınızdan vazgeçebiliyorsanız.. Aşk gerçekten aptallık mı? Bütün masallardan nefret edeceğim o sabahı.. Beni hiç sevmemiş birinin sırtına yaslanarak bekliyorum... Bana sadece dokunarak neler yaptırabileceğinden haberi yoksa o zavallının.. O zaman bütün mutlu sonlu masallarda ölecek bahtsız prensim ben... Parmak izlerinde kaybolduğumu görmüyor musun? Bütün anılarım,benliğim ve sensizliğim senin olsun... Tenin tenime düğüm atar bir çılgınlıkla bağlanmıyorsa... Yere bastığım hayat umurumda bile değil........ |
Elde Var Sensizlik..
Başlanmadan bitişine geldiğim tek anımsın sen
Sonunu nasıl getireceğimi bilmediğim şiirimsin Başlangıcı olmayan aslında bitişi bile anlaşılmayansın Ki sen gel-gitlerle dolu sevdamsın,ruhunun en deli yanını bastıramayan Son noktayı koyamayan ama başlamaya cesareti olmayan Noktalı virgüllerle sürdürmek isteyensin ama Üzgünüm benim hayatımda noktalı virgüllere yer yoktu ya nokta olmalıydı ya virgül İkisini barındıramadı bu yürek,dayanamadı daha fazla ve gitti! Gerçi ne gidebildi ne kalabildi iki yarısı bir bütün bile edemedi Sadece ardına bakmamayı öğrendi Desem de inanma beceremedi işte Yokluğunda mutlu kalmanın formülünü buldum aklımca İsmini unutma eylemiyle çarpıp elde var sensizliğe ekledim Eşittir avunmak,kandırmak çıktı kendimi Geçici çözümler üretiyordum Akrebin yelkovanı takip etmesine Günlerin,ayların hızlı geçmesine yardım ediyordum kendimce Hesapta yoktu sen geçiciliğin yanından bile geçmiyordun Senli geçen günlerin kelebeğin ömrü kadar ettiği Bir haftanın sensiz geçen güne eşit olduğu Onüçüncü aydın takvimimde Kırgınlığımın uğrak yeriydi gururum Son bir defa dönüp bakmama engeldi Kelimelerim ancak zamanında söylenebildiğinde bir cümle ederdi Ve en sevmediğim yerlerdendi bekleme salonundaki yedek koltuklar İtinayla hafıza nasıl silinirdi Silmek yaşanmamış kabul edip Kalbe giren yeni sevdaların ruh ikiziydi Mıknatısın iki ucundaydık Görmezden geliyordu sevdam Bu zıt kutupluktu sana çekici gelen Ve hep sorduğun soruydu neydi seni bana çeken Benim gözümden ancak bakabildiğinde öğreneceğin Ve sen yarım kalan sonu olmayan şiirim Ve sen gözlerine gözlerimi değdiremediğim.. |
paylaşım için teşekürler güzel olmuş
|
Emeklerine Sağlık...Konu Sabitlenmiştir...
|
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:38 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.