www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   ----->Şifalı Bitkiler<----- (https://www.cakal.net/showthread.php?t=37437)

M@D_VIPer 09-23-2006 11:43 PM

Hurma:
(Dattelpalme / Dattier / Date palm / Phoneix dactyfera / Datte) Insanoglunun yetistirdigi en eski bitki çesitlerinden biridir. Bâbil’in en eski yerlileri Sümerler hurmayi en azindan 5000 sene önce ilk defâ yetistirmislerdir. Kuzey Afrika ve Orta Dogu bölgelerinin ekonomisinde çok eskiden beri büyük bir rol oynar. Amerika’ya Ispanyollar tarafindan 19. yüzyilin baslarinda getirilmis ve Meksika civârinda yetistirilmistir. Ilk defâ Basra Körfezinde yetistirildigi tahmin edilen hurma bitkisi yaklasik 18-24 m boyundadir. Yapraklarinin bir kismi yere dogru sarkar ve bir kismi da yukari dogrudur. Yapraklarinin uzunluklari 6 m civârindadir. Gövdeleri diktir. Tabanindan birçok sürgün verir. Yelpâze olan yapraklarinin büyükleri tepede toplanmistir. Çiçekleri ekseriyâ tek cinslidir. Basak tipindeki çiçekleri “spata” adi verilen büyük yapraklarla çevrelenmistir. Gövdesinde yapraklar genellikle toplu olarak bulunur. Küçük sari çiçekleri toplu hâlde açarlar. Farkli cinsiyetli çiçekler ayri agaçlarda yetisir. Disi çiçekler zamanla tek tohumlu meyvelere dönüsürler. Meyveleri sarimsi kahve renkli, dis kabuk sarimsidir. Orta kisim etli ve seker bakimindan zengindir. Tohum silindirik, sert ve bir yüzü boyuncaderin olukludur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Memleketimizde Phoenix dectylifera türü örnekleri azdir. Buna karsilik Phoenix canariensis daha çok yetistirilmektedir. Gövde tabaninda sürgünler vermesi ve tohumlarin daha kisa ve siskin olusu ile ayirt edilir. Bati ve Güney Anadolu ve Akdeniz bölgesinde yetistirilmektedir. Memleketimizde yetisenlerin hurma meyvelerinin gidâ bakimindan önemi yoktur, daha çok gölge verici olarak kullanilir.

Kullanildigi yerler: Hurmanin meyvesi tatli ve besleyicidir. Yaklasik % 20 nem ihtivâ eden tâze hurmalarda % 60-65 seker ve % 2 protein vardir. Kurumus hurmalarda seker orani % 75-85 civârindadir. Bir diger hurma çesidi olan Phoemx sylvestris’ten hurma sekeri elde edilir. Ayrica, bedeni ve zihni gelismeyi saglar. Kansere karsi koruyucu oldugu bilinir. Bogaz agrisini keser. Bronsit, öksürük ve soguk alginligi sikayetlerini giderir. Kemik hastaliklarinda faydalidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:43 PM

Hünnap:
(Jujube / Jujubier / Jujube / Çigde / Zizyphus juiba / Zizyphus vulgaris / Chinese date / Jujuba) Nisan-mayis aylari arasinda, sari renkli çiçekler açan, hos kokulu, 4-5 m yüksekliginde dikenli bir agacin, kirmizi kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklügünde bir yemisidir. En dis çeperi derimsi ve ince, pulpasi (yumusak kisim) sari renkli ve tatli lezzetlidir Ünnap da denilir. Bahçelerde yetistirildigi gibi yabânî olarak da bulunur. Asil vatani Suriye’dir. Agacinin gövdeleri silindir biçiminde, esmer kabuklu, çok dallidir.Yapraklar karsilikli 2 sira hâlinde, kisa sapli, diken seklinde 2 küçük yaprakçiklidir.Çiçekler 3-6 tânesi bir arada ve oldukça küçüktür.Çanak yapraklari 5 parçali ve yesil renklidir. Taç yapraklari sari renkli, kivrik olup 5 parçalidir.

Türkiye’de yetistigi yerler:Yerli degildir. Marmara, Bati ve Güney Anadolu’da yetistirilir.

Kullanildigi yerler: Meyveleri tamâmen olgunlastiktan sonra toplanir ve güneste kurutulur. Meyvelerinde seker, tanin ve müsilajli maddeler bulunmaktadir.Çok eskiden beri yumusatici, balgam ve idrar söktürücü ve kabiz edici olarak kullanilmaktadir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:43 PM

Ihlamur:
(Linde / Tilleul / Linden tree / Linder tree / Tilia / Tilia silvestris / Linden) Haziran-agustos aylari arasinda beyazimsi-sari renkli, hos kokulu çiçekler açan, yüksek boylu agaçtir. Genellikle ormanlarda tabiî olarak bulunursa da, süs agaci olarak park ve bahçelerde de yetistirilmektedir. Yapraklari sapli, ucu sivri, kenarlari disli, taban kisimlari kalp biçiminde, üst yüzü yesil, alt yüzü beyazimsi yesil ve tüylüdür. Çiçekler, en az üçü bir arada olmak üzere sarkik durumlar teskil eder. Çiçek örtüsü kayik seklinde, sarimsi-yesil renktedir. Meyveleri küre sekilli ve tek tohumludur.Ihlamur agaci filizden iyi büyür. Azami bir sene yasar.

Ihlamurun, kis ihlamuru (T. cordata), yaz ihlamuru (T. platyphyllos), kirmizi ihlamur (T. rubra) ve gümüsî ihlamur (T. tomentosa) gibi türleri bulunmaktadir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Marmara ve Karadeniz bölgesi.

Kullanildigi yerler: Güzel kokulu çiçeklerinden dolayi ve bir gölge agaci olarak yetistirilir. Ihlamur çiçegi yatistirici, idrar verici, gögüs yumusatici ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanilir.Ihlamur çiçegi banyosunun da yatistirici bir özelligi vardir. Balla karistirilip içilirse mide ülserine faydalidir. Kan dolasimini düzenler.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:43 PM

Isırgan:
(Brennessel / Ortie / Nettle / Urtica membranacca / Urtica urenus / Urtica diocia) Mayis-agustos aylari arasinda çiçek açan, 20-100 cm boyunda, virânelik, yol kenarlari ve duvar diplerinde bulunan bir senelik tek evcikli otsu bir bitkidir.Gövdeleri dik, 4 kösemsi, basit veya tabandan îtibâren dallanmistir. Üzerinde yakici tüyleri bulunur.Yapraklar sapli, oval sekilli ve disli kenarli, üst tarafi koyu yesil renkli ve parlak olup, yakici tüylerle kaplidir. Erkek ve disi çiçekler bir arada olmak üzere yapraklarin koltugunda uzunca sapli küçük durumlar teskil ederler.Çiçek örtüsü 4 parçalidir.Meyveleri esmer renkte ve findiksidir.Tohum, yag ihtiva eden bir besi dokuya sahiptir.Isirgan - Ayrintili bilgi için YIKLAYINIZ

Türkiye’de yetistigi yerler: Hemen hemen bütün Anadolu.

Kullanildigi yerler:Tâze ve güneste kurutulmus dallari kullanilir.Yapraklarinda formik asit ve nitratlar bulunmaktadir. Bu bitkinin yakici tüylerinde formik asit bulundugu birçok yerlerde kayitli ise de tüylerin tasidigi usarede asetilkolin ve histamin vardir. Eskiden romatizma ve siyatikte kullanilirdi. Yapraklarindan hazirlanan infüzyon saç dökülmesine karsi tatbik edilir. Köklerinden sari renkli boya elde edilmektedir. Ayrica, aybasi kanamalarini düzenler, balgam söktürür. Burun kanamasini keser. Haricen tatbik edilirse, çibanlarda faydali oldugu bilinmektedir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:43 PM

Ispanak:
(Spinat / Spinach / Spinacia oleracea) Kis sebzesi olarak yetistirilen, iki evcikli, kazik köklü, otsu bir bitkidir. Mutedil, serin rutubetli havalardan hoslanir. -5 dereceden sonra zarar görmeye baslar. Kurak ve sicaklik ise yapraklarini sertlestirip tohuma kalkmasini tesvik eder. Bu sebeble ziraati sonbahar ile ilkbahar arasinda yapilir. Bir sap üzerinde salkim durumunda sarimsi renkte çiçekler açar. Çiçeklerin taç yapraklari yoktur. Erkek ve disi çiçekler ayri ayri bitkilerde bulunur. Sâyet ispanak zamaninda toplanmazsa tohuma kaçar ve kartlasir. Memleketimizde sonbaharda ekimi yapilir. Iki-üç ay içerisinde ürün alinir. Kumlu-killi ve gübreli topraklarda iyi ürün alinabilir. Dikenli ve dikensiz tohumlu iki çesidi vardir.

Dikenli ispanak: Tohumlari köseli ve dikenli, yapraklari yirtmaçli, uçlari ise mizrak gibidir. Kisa dayanikli (-8, -10 dereceye dayanir), lezzetlidir.

Dikensiz ispanak: Tohumlari dikensiz, yuvarlakça, yapraklari genis ve yirtmaçsiz ince naziktir. En fazla ekilen bu çesittir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Sebze olarak heryerde yetistirilir. Anavatani Kafkasya ve Afganistan’dir.

Kullanildigi yerler: Içinde A,B,C,D vitaminleri vardir. Proteince de zengindir. Daha çok sebze olarak, pisirilerek veya salata hâlinde yenilir. C vitamini ve demirce zengin bir kis sebzesidir. Vücudun dayanikliligini artirir. Agiz, bogaz ve gögüs hastaliklarinda faydalidir. Hamilelerde özellikle tavsiye edilir. Kansizligi giderir ve ruhi çöküntüyü azaltir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:44 PM

Igde:
(Ölweide / Olivier / Sauvage / Oleaster / Elaeagnus /) Kisin yapraklarini döken veya dâimâ yesil kalan, çali veya agaç hâlinde olan, çok dallanmis, dikenli veya dikensiz odunsu bitkilerin meyvesine denir. Agacinin, sürgünleri çogunlukla dikenlidir. Tomurcuklari küçük, kisa saplidir. Yapraklar dar, serit hâlinde ve tam kenarlidir. Yapraklar ve sürgünler gümüsî renkli tüylerle örtülmüstür. Haziranda açan çiçekler kisa salkimlar halinde sürgünlerin asagi kisminda kümeler hâlinde yer alir. Çiçeklerin dis tarafi gümüsî beyaz, iç tarafi sari renkte olup, çok hos kokuludur. Igdenin vatani Akdeniz bölgesidir. Kus igdesi adi verilen Eleognus angustifolia, Anadolu’nun hemen hemen her tarafinda yetisir. Bag ve bahçe kenarlarinda çit bitkisi olarak da kullanilir. 7-8 m boylanabilir ve baygin kokuludur. Bu türün meyvesi makbul olmayip, kültüre alinmis olan çesidine, E. angustifolia varyete orientalis denir.

Kullanildigi yerler: Anadolu’da bag ve bahçelerde tatli meyvelerinden dolayi meyve agaci olarak yetistirilmektedir. Meyveleri zeytin meyvesi büyüklügünde ve sarimsi-kahve renginde olup yenilebilir. Bagirsak bozukluklarini ve agiz pasini gidermek için kullanilir.

tır:
(Çobanignesi / Turnagagasi / Pelargonium odoratissimum / Geranium) Sardunyagillerden, yapraklari güzel kokulu, çiçekleri türlü renklerde bir süs bitkisidir. Kumlu topraklarda yetisir. Yesil kisimlari tüylü ve oyalidir. Çogunun çiçekleri pembe veya beyaz renktedir. Losyon yapiminda kullanilir.

Kullanildigi yerler: Cildi güzellestirir. Ishali keser. Bogaz agrilarini giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:47 PM

Kahve:
(Coffea / Kaffee / Café / Coffee ) Vatani Afrika olan fakat bugün tropikal bölgelerde yetistirilen küçük boylu agaç ve agaççiklar. Kisin yapraklarini dökmez, çiçekleri beyaz, meyveleri 1-2 tohumlu olup kirmizidir. Yabânî olarak yetisen kahve agaçlarinin boylari 5-7 m oldugu hâlde kültür olarak yetistirilenlerin boylari 2-3 metreyi geçmez. Kahve agaçlarinin en iyisi Arabistan’da yetisenidir. Kahve, insanlar tarafindan ilk olarak Habesistan’da 3. yüzyilda yetistirilmeye ve kullanilmaya baslanmistir. On sekizinci yüzyilda Mekke’ye hacca giden Habesistanlilar, kahveyi Arabistan’a ve bütün Müslüman âlemine tanitmislardir. Böylece Müslümanlar tarafindan bilinen ve kullanilan kahve, Osmanlilar zamâninda Avrupa’da görevli elçiler yoluyla önce Venedik, Ingiltere, Fransa’ya daha sonra da, bütün bati devletlerine tanitilmistir. Kahve, en çok Habesistan, Libya, Brezilya, Meksika, Hindistan, Arabistan ve Orta Amerika’da yetistirilir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Tabiî olarak yetismez. Kültürü yer yer yapilir.

Kullanildigi yerler: Kahve çekirdeklerinin kavrulup dögülmesinden ve sicak suyla kaynatilmasindan meydana gelen içecek “kahve” olarak bilinir. Kahvenin bilesiminde en önemli olarak kafein alkoloidi vardir. Kafeinin az miktarinin damarlari genisletmek sûretiyle uyarici etkisi vardir.Kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylastirir, böbrek damarlarini genisleterek idrari çogaltir, solunumu hizlandirir. Kani beyne çekerek, beynin faaliyetini arttirir ve narkotiklerle zehirlenmelere karsi kullanilir. Fazla miktarda alindiginda uyarici etki fazlalasir, kalbin çarpintisini arttirir, kulaklarin uguldamasina sebeb olur. Çok fazla alinirsa ölümle sonuçlanir. Kahvede az miktarda protein, yag ve sakkaroz bulunur. Kahve, ya çekirdek olarak veya çekilmis olarak (kavrulup-ögütülmüs) olarak satilir. Kavrulup ögütülmüs kahve çabuk bayatladigindan, daha çok çekirdek kahve tercih edilir.

Kahvenin içimi: Kahvenin içecek olarak hazirlanmasinda her memleketin kendine göre usûlleri vardir.Memleketimizde “Türk kahvesi” veya “alaturka kahve” diye meshur olan kahve söyle hazirlanir:

Tâze olarak kavrulmus ve çekilmis kahve kullanilir.Türk kahvesinde en önemli özellik bol köpüklü olmasi ve cezvelerde pisirilmesidir. Cezveye önce kahve ve istege göre (az-orta-sekerli) seker konulur. Sonra soguk su ilâve edilir, iyice karistirilip kaynatilir, köpügü tasmadan fincanlara servisi yapilir.

Alafranga veya memleketimizde neskafe olarak bilinen kahveler ise, birtakim islemlerden geçirilir. Iri veya ince çekilmis kahve tânelerinin üzerinden kaynar su geçirilir. Sonradan içersine süt, krema gibi bâzi maddeler ilâve edilir. Suyu uçurulur. Ticârette kavanozlar içerisinde toz olarak, piyasaya sevk edilir. Içilirken de üzerine sicak su, süt, seker ilâve edilerek içilebilir. Kahve ihtiyaçtan fazla alinirsa insanda uykusuzluk, çarpinti, asiri decede sinirlilik meydana getirir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:48 PM

Kakao:
(Kakaobaum / Cacaoyer / Cacao tree / Hindbademi / Theobroma cacao) Vatani tropik Amerika ve Bati Afrika olan, kavliflor bir bitki. (Çiçeklerin yasli dal ve gövdelerden çikmasi olayina kavliflor denir.) Kakao, theobroma denilen bir bitki türünün kurutulmus tohumlaridir.Kahve gibi içilmede kullanilir. 10-15 m boyunda bir agaçtir. Çiçek ve meyveler ana gövde üzerinde bulunur. Bitkinin ancak 5-6 yasindan sonra meyvelerinden istifâde edilir. Meyveler kavun seklinde, küçük bir hiyar büyüklügünde ucu sivri, tâzeyken limon sarisi-kirmizi renkte, kuruduktan sonra daha koyu olan ve açilmayan bir kapsüldür. Meyveleri çok tohumludur. Beyaz veya açik mor renkteki ve bâdem seklindeki tohumlari kakao tânelerini teskil eder. Meyveler içerisinden çikarilan kakao tohumlari ya hemen veya bir süre fermantasyona terk edildikten sonra kurutulur. Fermantasyon sonucu aci lezzet kaybolur ve aromatik bir koku meydana gelir. 50 meyveden takriben bir kg, tohum elde edilir. Tâneler kavrulur, kizilimsi kahverengi un hâline getirilir ve yagi çikarilir. Yag çiktiktan sonra katilasan kakao, yeniden ögütülerek çok ince toz hâline getirilir ki, bu toz, kakao tozunu teskil eder.

Kullanildigi yerler: Kakaonun bilesiminde teobromin, kafein, kakao sâbit yagi vardir. Bol kalorili bir besindir. Ayrica %40 karbonhidrat, % 18 protein vardir. Kafeinden dolayi kahvede oldugu gibi yatistirici ve uyarici etkisi vardir. Az miktari kalbi kuvvetlendirir, sindirimi kolaylastirir, idrar söktürür. Fazla miktari zararlidir. Kakao kahve gibi ayrica süt ilâvesi ile de içilebilir. Kakao yagi çikarilmadan, çikolata îmâlinde kullanilir. Kakao yagi seker yapiminda oldugu gibi, pomatlarda da kullanilir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:48 PM

anaryaotu:
(Kreuzkraut / Seneçon / Groundsel / Senecio) Senenin çogunu çiçekli olarak geçiren, yol kenarlari ve bahçelerde görülen, 10-60 cm yüksekliginde, bir veya iki yillik otsu bir bitki. Gövdeleri dik, dali, tüylü veya tüysüz, seyrek yapraklidir. Yapraklar derin parçali lobludur. Çiçekler küçük silindir seklindeki kapitilum adi verilen basçiklarda toplanmistir. Çiçeklerin hepsi tüp seklinde ve sari renklidir. Meyveleri siyahimsi renkli ve üzeri kisa ve xxx tüylerle kaplidir. Otuz kadar türü vardir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Türkiye’nin çogu yerinde farkli türleri çok yaygindir.

Kullanildigi yerler: Bitkinin toprak üstü kisimlari toplanir. Uçucu yag, tanen, reçine, inulin ve alkaloit tasir. Yumusatici, kurt düsürücü, yara iyi edici, âdet agrilarini hafifletici olarak kullanilir. Alkaloit tasidiklarindan dikkatli kullanilmalidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:48 PM

Kantaron:
(Sarı kantaron , binbirdelik otu , kan otu , kılıç otu , koyunkıran Binbirdelik Otu - Ayrintili bilgi için TIKLAYINIZ, mayasıl otu , yara otu , Tausendguedenkrauf / Centaurée / Centaury / Erythraea centaurium / Kantariyyon / Erythroea / Gentiana lutea) Haziran, eylül aylari arasinda pembemsi, beyaz renkli çiçekler açan, nemli çayir ve orman kenarlarinda rastlanan 15-50 cm boyunda, iki yillik otsu bir bitki. Küçük kantaron veya kirmizi kantaron olarak da bilinir. Bitkinin gövdeleri tüysüz ve diktir. Yapraklar sapsiz ve karsilikli, oval sekilli ve uçlari sivridir. Pembemsi çiçekler dallarin ucunda durumlar yapar ve çiçekler genellikle saplidir. Çiçekler bes sivri disli ve tüpsüdür. Meyveleri silindir seklinde bir kapsüldür. Çok fazla sarimsi-esmer renkli tohumlari vardir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Trakya ve Anadolu.

Kullanildigi yerler: Çiçekli bitki çiçek açma zamaninda toplanir, demetler halinde baglanip gölgede kurutulur. Bitkide sekerler, reçine ve aci maddeler vardir. Çayi kuvvet verici, istah açici ates düsürücü ve hazmi kolaylastirici olarak verilir. Ayrica Astim ve mide agrilarinda da faydali oldugu bilinir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:49 PM

Karamuk:
(Agrostemma githago / Corn-cockle / ) Karanfilgiller familyasindan, yurdumuzda hububat yetistirilen tarlalarda görülen, çogu zaman bugdayla karisik olan biten, 30-100 cm yüksekliginde, tohumlari zehirli bir bitkidir. Üzeri tüycüklerle kaplidir. Çiçekleri büyük ve güzel, morumsu pembe ve ender olarak da beyazdir.

Kullanildigi yerler: Sogukalginligini giderir

Karabasotu:
(Lavandula stoechas / French lavander / Lavande) Ballibabagiller familyasindan, bir veya çok yillik otsu bir bitkidir. Ezildigi zaman çok kuvvetli ve hos olmayan bir koku çikartir. Çiçekleri mavi veya menekse rengindedir. Bir türünden, "Karabas yagi" denilen bir yag çikartilir. Yurdumuzda alçak maki gruplariyla birlikte yetisir.

Kullanildigi yerler: Agrilari dindirir. Kalbe kuvvet verir. Balgam söker. Uyusukluk giderir, zindelik verir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:49 PM

Karnabahar:
(Blumenkohl / Chou-fleur / Cauliflower / Karnabit / Brassica oleracea var / Bortytis / Cauliflower) Lahananin bir çesidi. Lahanada yapraklar sebze olarak kullanildigi halde, karnabaharda yenilen kisim genç çiçek tomurcuklari ile çiçek durumu eksenidir. Karnabahar beyaz renkte bir sebzedir. Bunun sebebi de çiçek durumunun büyük örtü yapraklari ile kapali kalmasindandir. Fosfor ve vitamin bakimindan zengindir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerinde sebze olarak yetistirilir.

Kullanildigi yerler: Zihin yorgunlugunu giderir. Afrodizyak özelligi vardir. Cinsel gücü artirir. Sinirleri kuvvetlendirir. Idrar söktürür. Dalak hastaliklarina iyi gelir. Seker hastalarina faydali oldugu bilinir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:49 PM

Karpuz:
(Harbuz / Citrullus vulgaris / Watermelon / Pasteque / Wassermelone) Pulpasi sulu ve lezzetli olan ve memleketimizde meyve olarak çok yetistirilen, alaca yesil, sert kabuklu büyük meyveler veren, bir yillik otsu bir bitkidir. Daha çok Akdeniz bölgesi ülkelerinde yetisen bir bitkidir. Anavatani Afrika’dir. Eski Misirlilar zamaninda karpuzun yetistirildigi tesbit edilmistir. Karpuz, mutedil iklimlerden hoslanir, kumlu-killi, derin ve serin topraklari sever. Olgun karpuzlar tin-tin eder, kurumus sapi kolayca kopar, agirlikça hafiftir. Karpuzlar renk, sekil ve yetistigi yere göre isim alirlar:

1. Yeni dünyâ karpuzu: Marmara bölgesinde çok ekilir. Açik yesil renkte ince kabuklu, koyu kirmizi, gevrek, tatli ve etlidir. Çekirdekleri beyaz ve küçüktür.

2. Alacali karpuz: Açik yesil kabuk üzerinde muntazam koyu lekeler vardir. Kabugu gevrektir. Eti pembe kirmizi, çekirdekleri siyahtir.

3. Kara karpuz: Kalin, koyu yesil kabuklu, çok sekerli ve lezzetli, etinin orta kismi buzlu gibi görüldügünden karabuz karpuzu da denir. Çekirdekleri küçük ve kirmizi renklidir. Siyah olanlari da vardir.

4. Gülle karpuzu: Geç yetisen, kislik bir çesittir. Koyu yesil renkte ve gülle seklindedir.

5. Vasinkton karpuzu: Erken yetisen tatli, kabugu ince bir karpuz çesidi.

6. Diyarbakir karpuzu: Alaca yesil, çok kalin kabuklu, yuvarlak ve söbü biçiminde, ortalama 20-30 kg gelebilen iriliktedir. 50-60 kg gelenleri de vardir. Fazla sekerli sayilmaz, eti de posalidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Hemen hemen her yerde.

Kullanildigi yerler: Tatli, sulu, sifali, ferahlatici bir meyve olan karpuz, vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumlari eriterek sihhat ve zindelik kazandirir. Karpuzun keleklerinden tursu yapilir. Ayrica kemik gelisimine de yardimci olur.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:50 PM

Katırtırnagı:
(Geniste luncea / Spartium / Genet) Baklagiller familyasindan, dik duran çali halinde, her zaman yesil olan, odunsu bir bitkidir. Genç sürgünleri narin yapilidir. Üzerinde çok sayida yaprak bulunur, ya da yapraksizdir. Çiçekleri saridir.

Kullanildigi yerler: Idrar ve balgam söktürür. Hazmi kolaylastirir. Böbrek ve safrakesesi taslarinin düsürülmesine yardim eder. Mesane hastaliklarini tedavi eder. Romatizmada faydalidir. Kabizligi giderir. Kalp hastaliklarinda kullanilir.

Kasu:
(Cacho / Catechu / Cachou / Katechusaft) Kasu Akasyasi (Acacia catechu) nin odunundan elde edilen bir maddedir. Kahverengi, kokusuz bir kütledir. Soguk suda kismen, sicak suda ve alkolde tamamen çözülür.

Kullanildigi yerler: Ishali keser, vücuda kuvvet verir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:50 PM

Kavun:
(Zuckermelone / Melon / Muskmelon / Cucumis melo) Ilkbaharda küçük sari çiçekler açan, yillik, sürünücü, otsu bir yaz meyvesidir. Sülükleri dallanmistir. Yapraklari kalp ve böbrek seklinde, 3-5 loblu, büyük ve tüylüdür. Çiçekleri, bir eseyli ve bir evcikli olup yapraklarin koltugundan çikarlar. Meyveleri çesitli sekil ve renklerde (genellikle sari) dir. Çekirdekleri uzun, elipsoidik veya oval sekildedir. Kavunun ana yurdu Orta Asya’dir. Dünyânin tropik ve iliman bölgelerinde kültür olarak zirâati yapilmaktadir. Dünyâca meshur kantalup kavununun esas vatani Van ve Diyarbakir bölgesidir. Ancak 16. yüzyilda Italya’da görülmüs olan bu kavun çesidi Roma yakinindaki Cantalupa’da yetistirildigi için batida “kantalup” kavunu olarak anilmaktadir. Avrupa’da en çok tutulan bir kavundur. Memleketimizde de bir hayli kavun çesidinin zirâati yapilmaktadir. Trakya ve Istanbul bölgesinde yetistirilen “topatan” kavunu, ince ve sari kabuklu olup dayaniksizdir. Bu bölgede yetistirilen “çitli” denilen kavun kisa dayaniklidir. Ege bölgesinde bilhassa Manisa ve havâlisinde “kirkagaç” kavunu zirâati oldukça yaygindir. Dayanikli ve çok leziz olan bu kavunlar ayni zamanda ihraç da edilebilmektedir. Kirkaagaç kavunundan üretilen çesitleri “hasanbey, altinbas, dilimli ve hallaç” gibi mahallî isimler almaktadir. Olgunlasmadan koparilan kavuna “kelek” adi verilmektedir. Daha çok tursu yapiminda faydalanilir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Türkiye’nin hemen hemen her yerinde kültür olarak yetistirilir.

Kullanildigi yerler: Kavun meyve olarak çok yenildigi gibi tohumlari (çekirdekleri) de tibbî olarak kullanilmaktadir. Olgun kavunlarin çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüge karsi (çekirdekleri suda, suyu yariya ininceye kadar kaynatilip içilmesiyle) kullanilir. Ayrica kavun, sinirleri yatistirir, böbreklerdeki kani temizler, taslarin düsürülmesine yardimci olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, seker hastalari ve yüksek tansuyonu olanlar yememelidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:50 PM

Kayıskıran:
(Esekotu / Seytantaburesi / Ononis spinosa / Restharrow / Burgrane / Arrete-boeuf) Baklagiller familyasindan, bos arazilerde ve kurak yerlerde yetisen, 30-60 cm yüksekliginde çok yillik dikenli bir bitkidir. Yapraklari kisa saplidir. Çiçekleri mepbe, meyveleri küçüktür. Köklerinde, (Radix Ononidis); tanen, sakkaroz, zamk, uçucu ve sabit yag, spinosin ve ononin vardir. Kökleri kullanilir.

Kullanildigi yerler: Köklerinin kaynatilmasi sonucu elde edilen çay, terletir ve idrar söktürür. Vücuda rahatlik verir. Böbrek taslarinin düsürülmesine yardim eder. Böbrek ve mesane iltihaplarini giderir. Bogaz agrilarini geçirir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:50 PM

Kayın Agacı:
(Akgürgen / Kizilagaç / Fagus / Beech / Hetre / Buche / Hêtre / Beech) Kisin yapragini döken çiçekleri bir cinsli orman agaçlari. Yapraklarinin kenarlari girintili, ince tüylü ve uçlari sivridir. Çiçek durumlari kedicik seklindedir. Meyvelerinin dip kisimlarinda kupula adi verilen kadeh seklinde bir çanak bulunur.

Gölgede yetisen agaçlardandir. Kökleri orta derinlige kadar iner. Azamî 700-800 sene yasayabilir. Sah ve filizden büyüyebilir. Kayin agacinin gövdesi ince, çatlaksiz ve kirçil renkli bir kabukla sarilmis silindir biçimindedir.

Kayin agacinin 10 kadar türü vardir. Memleketimizde Dogu kayini(Fagus orientalis) yayilmistir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Marmara, Ege, Karadeniz bölgesi.

Kullanildigi yerler: Avrupa kayini (Fagus silvatica)nin tohumlarindan elde edilen yag, yemek yagi olarak margarin endüstrisinde kullanilir. Kayin katraninin distilasyonundan antiseptik olarak kullanilan kreozot elde edilir. Bu da distan romatizma ve deri hastaliklarina karsi kullanilir. Kabuklarinin suda kaynatilmasiyla elde edilen su yüz lekeleri ve çilleri giderir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:50 PM

Kayısı:
(Aprikosenbaum (m), Fr. Abricotier (m), Ing. Apricot tree) Mensei Çin olarak bilinen, 2-10 m yüksekliginde, dikensi ve tüysüz bir agaç. Yapraklar uzunca ve mizraksi, kenarlari disli, ucu sivri veya küttür. Çiçekler beyaz veya pembe renkli olup, yapraklardan daha önce meydana gelirler. Meyvelerin üzeri tüylü olup, sarimsi-turuncu renkte eriksidir. Zerdali olarak da bilinir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Malatya, Erzincan, Bursa, Amasya, Çorum, Nigde, Kayseri.

Baslica kayisi çesitleri sunlardir: Sekerpare, Turfanda, Imrahor, Sam, Kurukabuk, Çöloglu vs.

Kullanildigi Yerler: Meyveleri, çekirdekleri ve yapraklari kullanilir. Çekirdeklerinden yag elde edilir. Etli meyvesi seker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakimindan önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yag badem yagi yerine, yapraklari derelerde baliklari sersemleterek tutmak için kullanilir. Burada yapraklarda bulunan amygdalin maddesinin rolü önemlidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:52 PM

Keçiboynuzu:
(Karobbaum / Jahonnisbrotbaum / Caroubier / Carob / Carob tree / Harnup / Ceratonia siliqua / Caroube) Temmuz-agustos aylarinda, yesilimsi renkli, çok küçük çiçekler açan, 3-10 m boyunda agaç veya agaççiklar.Yapraklari 5-11 yaprakçikli, derimsi, üst taraflari parlak, alt yüzleri donuk yesil renklidir. Çiçekleri poligamdir, yâni ayni agaçta erdisi, disi ve erkek çiçekler bulunmaktadir. Yasli gövde ve dallardan çikan çok sayidaki yesil çiçekleri salkim veya kedicik durumundadir. Çanak yapraklari küçük, taç yapraklari yoktur. Meyveleri 10-20 cm uzunlukta fasulye meyvesine benzer. Meyvelerinde sert, esmer renkli ve oval sekilli tohum tasir. Meyveler bir sene sonra olgunlasir.

Türkiye’de yetistigi yerler:Akdeniz bölgesi.

Kullanildigi yerler:Meyvelerinde yag, sekerler, selüloz ve azotlu bilesikler vardir.Olgun meyveleri gida olarak kullanilir. Kuru meyvelerin temizlenmis unu bilhassa süt çocuklarinin mide ve barsak bozukluklarinda kullanilir. Ayrica gögsü yumusatir ve balgam söker. Sigara tiryakileri için faydalidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:52 PM

Keçi sedefotu:
(Keçisedefi / Galega officinalis / Goat's rue / Galega) Baklagiller familyasindan, Haziran - Agustos aylari arasinda, açik mor renkli çiçekler açan, 50 - 100 cm boyunda çok yilik otsu bir bitkidir. Yapraklari koyu yesildir. Çiçekleri, gövde ve salkimlar ucunda salkimlar seklindedir. Meyvesi esmer, kirmizimtirak renkli, tüysüz ve çok tohumludur. Toprak üstündeki kisimlarinin terkibinde, "Tanen" ve "Galegin" adli alkaloid ve aci maddeler vardir. Bitkinin tamami toplanip kurutulur.

Kullanildigi yerler: Anne sütünü artirir. Az miktarda verildigi takdirde, kandaki seker miktarini düsürür. Fazla kullanilmamalidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:52 PM

Kediotu:
(Baldrian / Valériane / Valerian / Valeriana officinalis / Herbe aux chats) Mayis ve agustos aylari arasinda beyaz ve pembe renkli çiçekler açan 60-150 cm boylarinda, nemli yerlerde yetisen çok yillik otsu bir bitkidir. Gövdeleri silindir seklinde olup, içi bos ve üzerleri çizgilidir. Yapraklar karsilikli ve kisa saplidir. Çiçekler dallarin uçlarinda semsiyemsi durumlar meydana getirirler. Çanak yapraklari tüysü, taç yapraklari ise tübsüdür.

Türkiye’de yetistigi yerler: Marmara, Orta ve Kuzey Dogu Anadolu bölgesi. (Memleketimizde 10 kadar türü bulunmaktadir.)

Kullanildigi yerler: Bitkinin kullanilan kisimlari kökleridir. Kediotu kökü olarak taninir. Özel bir kokusu ve bilesiminde valerian asidi esterleri vardir. Eskiden çayi yara tedâvisinde kullanilirdi. Sinirleri teskin edici, yatistirici etkisinden dolayi önemlidir. Histeri ve nevrasteniye iyi gelir. Kediotu kökünden kediotu esansi elde edilir. Galenik preparatlarin terkibine girer. Fazla miktarda alinmasi basagrisi, halsizlik ve hazimsizliga sebep olur.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Kenevir:
(Henf / Chanvre / Hemp plant / Kendir / Kentir / Kannabis / Cannabis sativa / Hemp / Chanvre) Mutedil iklimlerde yetistirilen, temmuz-agustos aylarinda soluk yesilimsi renkli çiçekler açan, kültürü yapilan ve yabânî olarak da yol kenarlarinda, ekilmemis alanlarda rastlanan, 50 cm-3 m boylarinda, bir senelik, iki evcikli ve otsu bir bitki. Esrar otu olarak da bilinir. Gövdeleri dik ve içi bos olup üzerleri dikenimsi tüylerden dolayi pürtüklüdür. Yapraklari uzun sapli, karsilikli ve el seklindedir. Erkek ve disi çiçekler ayri ayri bitkilerdedir. Erkek çiçekler yapraklarin koltugunda salkim durumunda toplanmislardir. Disi çiçekler küçük yapraklarin koltuklarinda olup hemen hemen sapsizdirlar. Meyve 3-5 mm boyunda, mercimek seklinde, grimsi veya yesilimsi esmer renklidir. Kenevirin anavatani Orta Asya’dir. Mutedil iklimlerde de yetistirilir. Yeryüzünde ip yapmakta kullanilan ilk bitkidir. M.Ö. 3000 yillarinda Çinliler kumas yapmakta kullanmislardir. Bitkinin çiçeklenme süresi, dallanma sekli, tüyleri ve yaprak büyüklüklerinin çesitliligi dolayisiyla farkli tipte kendire rastlanmaktadir. Liflerinden faydalanilacak kenevirler dogrudan dogruya tohumu topraga serpmek suretiyle ekilir. Tohum keneviri ise açilan özel çukurlara atilir, üstleri toprak ile doldurulur.

Türkiyede yetistigi yerler: Kastamonu, Samsun, Amasya, Kayseri, Sivas, Izmir, Kütahya.

Kullanildigi yerler: Bitkinin disi çiçekli dal uçlari, meyveleri yagi ve lifleri kullanilmaktadir. Kendir lifleri, çok saglam ve dayanikli oldugu için bilhassa çuval, halat yapiminda kullanildigi gibi, hali ipi yelken bezi vs. yapiminda da kullanilir. Bitkinin bilhassa çiçekli dal uçlari organik eriticilerde eriyen bir reçine ile bir uçucu yag ihtiva eder. Reçinede cannabinol, cannabidiol ve tetrahidrocannabinol bulunmaktadir. Iyi kalite reçine elde edilmesi iklim ve topraga baglidir. Bu reçine fizyolojik bir tesire sahiptir. Merkezî sinir sistemine etki eder, yatistirici ve uyusturucudur. Hazim sistemine pek tesiri yoktur. Fakat çok çabuk aliskanlik yaptigindan çogu memleketlerde oldugu gibi memleketimizde de kullanilisi yasaktir. Kenevir bitkisinin disi çiçek durumlarindan elde edilen bu esmer renkli kütle esrar olarak bilinmektedir. Keyif verici olarak Asya ve Afrika’da çok kullanilmaktadir. Esrar, tütün, tömbeki, sigara, ve nargile hâlinde içilebilmektedir. Bazen bal, reçel veya lokum içine konularak yutulur. Eskiden nargile, tömbeki ile veya serbet ile içilirdi.

Herhangi bir nümunenin kenevir reçinesi (esrar) ihtivâ edip etmedigi adlî ve pratik bakimdan önemlidir. Bu kontrol beyaz fareler üzerinde biyolojik olarak yapilabildigi gibi, bazi kimyevî renk reaksiyonlari (Beam reaksiyonu) ile de yapilabilmektedir.

Memleketimizde esrar veren bitkilerin yetistirilmesi ve esrar imâli 1932’de 2313 sayili kânunla yasak edilmistir.

Kenevir tohumlarindan yag çikartilir ve yesilimsi renkli bu yag bilhassa sabun îmâlinde kullanilmaktadir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Keraviye:
(Keraviya / Karaman kimyonu / Frenk kimyonu / Carum carvi / Caraway / Carvi) Maydanozgiller familyasindan, 2 yillik otsu bitkidir. Çiçekleri beyaz renklidir. Mayis - Temmuz aylari arasinda açar. 30-90 cm boyundadir. Kazik köklüdür. Meyvesi esmerdir. Terkibinde, tanen, reçine, sabit ve uçucu yaglar vardir.

Türkiyede yetistigi yerler: Dogu Anadolu bölgemizde yetisir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Labada:
(Gartenampfer / Patience / Patience dock / Rumex patientia ) Haziran-eylül aylari arasinda, yesilimtrak renkli küçük çiçekler açan, 50 cm-1,5 m boylarinda çok yillik otsu bir bitki. Daha çok çayirlik yerlerde, harâbelerde, yol kenarlarinda, meskûn daglik bölgelerde yayilis gösterirler. Gövdeleri dik, silindirik kirmizimsi, kökler kalin ve sarimsi renklidir. Yapraklari büyük, sapli ve sapin tabani oluk gibi çukurlasmistir. Çiçekler, gövdenin ucunda toplanmislardir. Çiçek organlari 6 parçalidir. Meyveleri kanatlidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bütün Anadolu.

Kullanildigi yerler: Bitkinin kökleri ve saplari kullanilir. Kökler temizlenip, kalin dilimlere bölünür ve kurutularak saklanir. Labada köklerinde nisasta, seker, yag ve reçine vardir. Ayrica C vitamini ihtiva eder. Hâricen, bazi deri hastaliklarina karsi, haslama olarak kullanilir. Çayi da istah açici, kuvvet verici ve müshil olarak kullanilabilir. Körpe yapraklari da yiyecek olarak kullanilir.

Bu bitkinin Anadolu’da bulunan diger türleri pazi, kuzukulagi gibi çesitli isimler altinda bilinir ve istifade edilir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Lahana:
(Kopfkohl / Chou / Cabbage / Brassica oleracea / Chou commun) Sari veya beyaz çiçekli, yillik, iki yillik ve çok yillik, çogu Akdeniz çevresi memleketlerinde yetisen ve yetistirilen bir kis sebzesi. Mutedil-serin, sisli, yagisli, rutubetli iklimleri sever. Fazla sicak ve kuraklik, lahananin göbek baglamasini güçlestirir, yapraklari sertlestirir. Killi, derin, serin ve kuvvetli toprak ister. Azotlu gübrelere ihtiyâci fazladir. Kolay göbek baglamasi kisa daha iyi dayanabilmesi, kendine has tadi olmasi için, fazla miktarda potas’a ihtiyaç duyar. Lahana, çogu Avrupa ülkelerinde yaygin olarak yetistirilir. Eskiden beri, kisin sebze olarak yenilir. Kis soguklarina oldukça iyi dayanabilen bir bitkidir.

Lahana cinslerini söyle siralayabiliriz:

1. Kelle (bas) lahana: 2-6 kg agirligi olan, en çok yetistirilen bir çesittir.

2. Kantar lahana: Orta, Güney ve Güneydogu Anadolu’nun bâzi yerlerinde ekilir. Tânesi 15-30 kg gelebilir.

3. Brüksel lahanasi: Uzun gövdesine siralanmis olan yapraklarinin diplerinde bir findik veya ceviz büyüklügünde göbek baglamis yumrulardan istifade edilir.

4. Kara lahana: Karadeniz sahilinde pek fazla yetistirilir. Göbek baglamaz, körpe yapraklari çok lezzetli, baharli, istah açici, sifâlidir.

5. Kirmizi lahana: Yapraklari kirmizi renktedir. Fazla iri olmaz. Siki göbek baglar.

6. Karnabahar: Lahananin bir çesidi sayilabilir. Lahananin yapraklarindan, karnabaharlarin çiçeklerinden faydalanilir. Karnabahar daha lezzetli, besince daha kuvvetlidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Yabânî olarak Akdeniz bölgesidir. Kültürü her yerde genis çapta yapilmaktadir.

Kullanildigi yerler: Lahananin çesitli tipleri pisirilerek yenildigi gibi pisirilmeden salata yerine yahut tursusu yapilarak yenir. Kalori bakimindan pek zengin olmamakla beraber, vitamince zengindir. A,B,C vitaminleri bol bulunur. Lahana tohumlari kurt düsürücü ve idrar söktürücü olarak kullanilir. Tohumlarindan kolzayagi elde edilir. Ayrica, haslanarak yenilirse mide ve barsak yaralarini yumusatir. Vücudu hastaliklara ve özellikle kansere karsi korur. Ses kisikligini giderir. Guatr olanlar yememelidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Lavanta:
(Lavendel / Lavande / Lavender / Lavandula ) Haziran-agustos aylari arasinda mâvi veya mor renkli çiçekler açan, 20-60 cm boylarinda, aromatik kokulu, çok yillik, otsu veya çalimsi bitkiler. Daha çok deniz ikliminin bulundugu bati bölgelerimizde yaygin olan lavantanin, Türkiye’de yetisen iki türü vardir. Bunlar, Lavandula stoechas ve L. angustifolia’dir. Ayrica daha ziyâde kültürü yapilan, Ingiliz lavanta çiçegi (L. spica) olarak bilinen türü de bulunur.

Ingiliz lavanta çiçegi (L. spica): Haziran-agustos aylari arasinda mâvi renkli çiçekler açan, 20-50 cm boylarinda çok yillik otsu bir bitki. Gövdeleri dik ve odunludur. Dallar, yalniz alt kisimlarinda yaprak tasir. Yapraklar kisa sapli, dar ve uzunca, tüylü, beyazimsi-grimsi-yesil renklerdedir. Çiçekler dallarin ucunda, uzun saplar üzerinde toplanmisladir. Çiçekler küçük ve çok kisa saplidir. Çanak ve taç yapraklari tüp seklindedir. Meyveleri parlak siyah renklidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Kuzeybati-bati ve güneybati Anadolu.

Kullanildigi yerler: Çiçekleri kullanilir. Çiçekleri açmadan toplanir ve su buhari ile distile edilerek, hemen uçucu yag elde edilir. Uçucu yaginda organik asitler, pinen, kâfur, camphen vs. gibi maddeler bulunur. Lavanta çiçegi, kuvvet verici, idrar söktürücü ve romatizmaya karsi çay hâlinde kullanilir. Çok iyi bir koku vericidir. Hâricen yatistirici olarak da kullanilir. Parfümeri sanâyiinde kullanilan önemli bir bitkidir. Lavanta çiçeginin bir türü olan Lavandula stoechas, Karabas olarak bilinir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Limon:
(Zitronenbaum / Limonier citronnier / Lemon tree / Lemon / Citron) Mart-ekim aylari arasinda beyazimsi-pembe renkli, güzel kokulu çiçekler açan, 3-5 m boylarinda, kisin yapraklarini dökmeyen küçük boylu agaçlar. Vatani Çin olup, Akdeniz bölgesinde genis çapta yetistirilir. Onuncu asirda Araplar tarafindan Avrupa’ya getirilmistir. Yapraklari oval, tüysüz, parlak yesil renklidir. Çiçeklerin taç ve çanak yapraklari beser parçalidir. Meyveleri oval sekilli, açik sari renkli, üzeri parlak ve kabarcikli, özel salgi cepleri olup, asitli bir özsuyu vardir. Tohumlari oval sekilli, sarimsi renkli ve aci lezzetlidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Akdeniz bölgesi ve Dogu Karadeniz.

Kullanildigi yerler: Limonun meyve kabugu, limon esansi ve usaresi kullanilir. Limon kabugunda uçucu yag, hesperidin aci madde ve tanenli maddeler vardir. Kabugun içindeki beyaz kisma albeda adi verilir. Bundan petkin elde edilir. Istah açici ve sindirim kolaylastirici olarak kullanilir. Tâze meyve kabuklarini sikmak sûretiyle limon esansi elde edilir. 1500-3000 limondan 1 kg kadar esans elde edilir. Yesil olanlar sari ve olgun olanlarindan daha fazla esans verir. Bilesiminde uçucu yag vardir. Limonata yapiminda, besin endüstrisinde, pasta ve sekercilikte, parfümeri ve sabun yapiminda koku ve lezzet vermek üzere bazi preparatlarin bilesimine girer. Limonun pulpa kismi (iç kismi) sekerler, vitamin C ve sitrik asitler ihtivâ etmektedir. Limon suyu, atesi ve tansiyonu düsürür. Kani temizler. Susuzlugu giderir. Damar sertligi ve romatizmada faydalidir. Cildi güzellestirir. Disleri beyazlatir ve disetlerini kuvvetlendirir. Bogaz ve bademcik iltihaplarini giderir. Bas ve vücut agrilarini keser.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:53 PM

Mandalina:
(Mandarin / Tangerine / Mandarine) Partakaldan daha küçük, toparlak veya yassi, sari-turuncu renkli, usaresi tatli, hos kokulu bir meyvedir. Mandalina kabuklari portakaldan ince olup, daha kolay soyulabilir, fakat az dayanir. Memleketimizde Alanya-Antalya-Mersin-Iskenderun (Dörtyol) ve Rize bölgesinde yetistirilir. Fakat, Bodrum ve Mersin mandalinasi meshurdur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Akdeniz bölgesi, Dogu Karadeniz bölgesi.

Kullanildigi yerler: Meyveleri seker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ eder. Kani temizler, sinirleri yatistirir, damarsertligi grip ve felçte faydalidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:55 PM

Mantarlar:
(Pilz / Champignons / Fungi-mushrooms / Fütr / Fungus) Boy, biçim ve bölge bakimindan büyük degisiklikler gösteren, yüzbin kadar çesidi olan bir bitkidir. Karada ve tatli sularda yasarlar.

Genel yapilari: Mantarlar genel olarak klorofilsiz ve renksiz organizmalardir. Yüksek mantarlar bâzi renk maddelerini ihtivâ edebilirler. Sekil bakimindan en ilkelleri çiplak ve amipsidir. Digerlerinde kitinden yapilmis bir çeper vardir ve çesitli sekiller gösterirler. Bir kismi tek hücrelidir. Bir kismi ise tek veya çok hücreden yapilmis basit veya dallanmis ipliksi gövdeye sâhiptir. Mantar ipliklerine hif, bu hiflerin teskil ettigi topluluga da misel veya miselyum denir.

Metabolizma: Mantarlar saprofit (çürükçül) veya parazit olarak yasayan heterotrof (dis beslek) organizmalardir. Yedek besin olarak glikojen ve yag meydana gelir, nisasta yoktur.

Yayilislari: Mantarlar tabiatta çok yaygin bulunurlar. Dünyâ üzerinde 60.000 kadar mantar çesidi vardir. Tatli sularda ve karada, nâdiren denizlerde yasarlar. Bir kismi insan, hayvan ve bitkiler üzerinde parazit olarak yasayip hastalik meydana getirirler. Toprakta bulunan diger bir kisim mantarlar da organik maddelerin parçalanmasinda rol oynayarak bitkilerin beslenmesine yardim ederler. Bunun yaninda birçok besinin bozulmasina da sebep olurlar. Karada yasayan yüksek mantarlarin çogu “mantar” adi altinda bilinir, sapkali olan bir kismi yenir, bir kismi ise zehirli olup, önemli zehirlenmelere yol açar. Bâzi mantarlar da mavi-yesil veya yesil suyosunlari ile birlikte likenleri meydana getirirler.

Üreme: Mantarlar sporlanma ile eseysiz veya eseyli olarak üreyebilirler. Mantar miselleri uygun çevre sartlarinda çesitli sekillerde sporlari meydana getirirler. Olgunlasan sporlar fertten ayrilarak serbest hâle geçer ve çimlenerek kendi türüne has mantari meydana getirir. Mantar sporlari, degisen çevre sartlarina karsi çok dayaniklidirlar. Bu sebeple tabiatta uzun süre canli kalabilirler. Mantarlarin sekil ve büyüklükleri türlere göre degisir. Esemli üremeleri, farkli esemlere âit sporlarin birlesmesi ile olur.

Bazidli mantarlar: Bu sinifta da bitkilerde hastalik meydana getiren mantarlarla, yenebilen ve insanlar için çok zehirli olan mantarlar bulunmaktadir. Mantar miselleri çok hücreli olup, tomurcuklanma sûretiyle spor meydana getirirler. Bugdaygillerde karapas, rastik, sürme gibi hastalik yapan mantarlar bu sinifta olup, bitkileri tahrip ederler. Bu grubun en önemli mantarlari karada ve bilhassa ormanlarda yasayan sapkali mantarlardir. Sampiyon, kuzu kulagi gibi mantarlar, yenebilen kiymetli mantarlardir. Sinek mantari(Amanita muscaria) gibi bir kisim mantarlar ise çok zehirlidir. Meselâ sinek mantari zehirli alkaloitler tasir. Mantar yendikten bir kaç dakika veya bir kaç saat sonra zehirlenme belirtileri görülür. Mantarda bulunan alkaloitler sinir sistemine etki yaptigindan, hastanin kalp hareketleri, nabzi yavaslar, bulanti, kusma, terleme, salya akmasi ve gözyasi, sulu ishal ve delilige yakin bir sarhosluk görülür. Hasta deli gibi her seyi söyler. Mîde, barsak, karaciger ve böbrekler çok zarar görür. Hastada su ve elektrolit dengesi bozulur, idrar çok azalir. Eger mantar çok yenmisse hasta zamanla agirlasir ve ölür. Eger zehirlenme erken anlasilirsa, ilk yardim olarak ilik tuzlu su içirilir, kusturulur ve birkaç defâ tekrarla mîdesi yikanirsa hasta kurtulabilir. Ilk yardimdan sonra hastâneye kaldirilip atropin tedâvîsi yapilir, serum verilir. Hastaya aktif kömür, toz kahve, çay ve bir pürgatif verilir. Ilk günlerde karbonhidratça zengin, proteince fakir yiyecekler verilir. Hastaya hiçbir zaman alkol verilmez. Bâzan 1-2 mantar ergin bir insani bir günde öldürmeye yeterli olabilir. Her yil mantar zehirlenmesinden olan ölümlerin büyük bir kismi bu amanita grubu mantarlardan ileri gelir. Zehir maddeleri, mantari kurutmak, kaynatmak ve kizartmakla kaybolmaz. Zehirli ve yenen mantar arasindaki ayrintiyi kesin olarak kolayca ayirt edebilecek bir metod yoktur. Kirdan toplanan mantarlarin yenebilmesi için mantarin çok iyi taninmasi gerekir. Aksi hâlde yenmemelidir. Kültür mantarlari tercih edilmelidir. Mantar toplamak, yetistirmek özel bilgi ve tecrübeyi gerektirir. Çünkü zehirsizler yanindaki tek zehirli mantarin birlikte pismesi, hepsine bulasmasi demek olacagindan çok dikkatli davranilmalidir. Halk arasindaki yaygin olan, zehirli mantarin herhangi bir gümüs esyâyi kararttigi görüsü tamâmen yanlistir. Zehirli mantarlar genellikle renk ve sekil bakimindan çok ilgi çekici olurlar. Mantarlarin zehirli olup, olmadiklarini bâzi belirtilerinden anlama imkâni varsa da toplarken çok dikkatli davranmak gerekmektedir. Zîrâ bir anlik dalginlik, yiyen kimsenin zehirlenmesi demektir. Mantarlarin garip dünyâlari henüz ilmî açiklik kazanamamistir. Meselâ; bâzi mantarlar, hemen hemen alti metre çapinda el ile dikilmis görünümünü uyandiran bir dâire içinde yetismektedir. Bir çesit mantar da bitkileri bir yüzük gibi sararak buralarin yirtilip, kalbur gibi delinmesine ve sanki içlerinde isik yaniyor seklini vermesine sebep olmaktadir. Coprinus mantarinin olgunlastiktan sonra renginin siyaha döndügü ve sulanarak mürekkep hâlini aldigi söylenmekte, bir çesit yuvarlak iplik gibi uzun Myclia mantarinin da ona hafifçe dokunan bir solucani bir uzanti ile hemen yakalayarak içinde hazmetmesi, enteresan olaylar arasinda yer almaktadir. Bâzi tür mantarlar insanlarda garip tesirler yapar. Meselâ; Meksika’nin islak otlu kesimlerinde yetisen Pslocybe mantari, yenildiginde insanin garip seyler görmesine sebep olur. Bilhassa kizilderililer, dînî âyinlerinde bundan yiyerek güzellik, tazelik ve bilginin sirlarina sâhip olacaklarina inanirlar. Mantarin pekçok çesitleri olmasina ragmen, bunlarin arasindan ancak bir iki tânesi yenmektedir. Dünyânin en çok mantar yiyen ülkesi, Fransa’dir. Kisi basina düsen yillik mantar orani 16 kg’i bulmaktadir. ABD ve Avrupa’da en çok yenen Agaricus bisporus, Güney Asya’da Volvariella volvacea, Japonya’da ve Çin’de Lentinus edodes baslica yenen mantar çesitleridir.

Yurdumuzdaki bâzi mantarlar:

Çayir mantari: Zehirli türü de olan bu mantara dikkat etmek gerekir. Semsiye seklinde, kir ve çayirlarda yetisen bu mantar, açik kahverenklidir.

Seytan mantari: Kesildiginde önce kirmizi, sonra mâvi olan bu mantar oldukça zehirli bir türdür. Sapi karinli ve saridir. Altinda koyu kirmizi karisik çizgiler vardir.

Kuzu mantari: Çogunlukla zehirsizler sinifina giren kuzu mantari, uzun külah biçimli, sari ve koyu renklidir.

Mercan mantari: Üzerlerinde beyaz, sari, pembe tomurcuklari olan bu mantarin parmak biçimli çikintilari vardir ve zehirsizdir.

Kurt mantari: Zehirli mantarlar sinifindan olan bu tür, beyaz sert dügme görünüsünde olup, akarsu ve yol kenarlarinda yetismektedir.

Mantar, pisirildigi gün hemen yenilmelidir. Mantari pisirmek için bilhassa emaye, atese dayanikli cam veya porselen kaplar kullanilmali, mantar kesinlikle alüminyum tencerede pisirilmemelidir. Pisirilecek mantarlari çok iyi temizlemek, basindaki yapiskan deriyi çekip çikardiktan sonra sapini keskin biçakla kazimak gerekir. Bol suda yikanan mantarlar, bir peçete üzerine birbirinden ayri duracak sekilde siralanip, iyice süzülmesi beklenir. Daha sonra ince ince dograyarak pisirmelidir. Mantari pisirirken tadinin kaybolmamasi için yalnizca tuz, karabiber ve kiyilmis tâze maydanoz konulur.

Kullanildigi yerler: Mantar etin yerini tutar. Protegin degeri etten daha fazladir. Yorgunlugu giderir. Düsünme ve ögrenme yetenegini gelistirir. Kansizligi giderir. Bedenin gelismesine yardimci olur. Romatizma ve üremi olanlar yememelidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:55 PM

Margarit:
(Çayir kasimpati / Öküzgözü / Chrysanthemum leucantheum) Daglarda ve çayirlarda yetisen, güzel çiçekli bir bitkidir. Kasimpati'ya benzer. Dallari ufaktir. Yesil yapraklari dantela gibidir. Çiçeklerinin etrafinda beyaz yapraklar vardir. Ortasi altin sarisi renginderir. Çiçekleri yaz aylarinda toplanip kurutulur.

Kullanildigi yerler: Idrar söktürür. Terletir. Böbrek taslarinin düsürülmesine yardimci olur. Karaciger hastaliklarinda faydalidir. Egzama gibi deri hastaliklarinda sikayetleri giderir.

Marrup:
(Marupa / Simarouba) Ikiçenekliler sinifinin, Simaroubaceae familyasindan, Amerika'da 9 türü olan bilesik, almasik yaprakli bir agaçtir. Antillerde yetisen Simarouba amara, 20 metre kadar boyunda bir agaçtir. Kabugu düz, pürüzsüz, grimsi renkte ve çok acidir. Kerestesi kiymetlidir.

Kullanildigi yerler: Ates düsürür. Kalp hastaliklarinda faydalidir

M@D_VIPer 09-23-2006 11:55 PM

Marul:
(Lactuca / Lettuce / Laitue / Gartenlattich / Sommerendivie / Kopfsalat / Laitue) 30-100 cm boylarinda, tüysüz, sari renkli çiçekler açan, beyaz bir süt tasiyan iki yillik otsu bir bitki. Kültür formlari ve degisik varyeteleri, çok eskiden beri yetistirilmektedir. Bostan marulu olarak da bilinir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Anadolu’nun her yerinde yetistirilmektedir.

Kullanildigi yerler: Sebze olarak kullanilir. Tâze yapraklari bas agrisina karsi, süt arttirici, hafif müshil ve idrar arttirici olarak kullanilir. Marul tohumu da yatistirici, hafif müshil etkiye sâhiptir. Erkeklerde özellikle ergenlik döneminde olusan asiri cinsel istekleri frenler.

Diger bir marul da yabânî marul (Lactuca serriola)dir. Aci marul, esek marulu, yag marulu gibi isimlerle de bilinir. Anadolu’da yaygindir. Bitkinin çiçekli dallari idrar arttirici, antispazmodik ve yatistirici etkilere sahiptir. Kurutulmus sütü de uyusturucu ve uyutucu etkilere sâhiptir. Anadolu’da 10 kadar marul (Lactuca) türü yayilmis bulunmaktadir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:56 PM

Maydanoz:
(Petersilie / Persil / Parsley / Midenuvaz / Petroselinum sativum) Agustos-eylül aylari arasinda, beyaz renkli çiçekler açan, kazik köklü, 30-100 cm boylarinda, iki yillik otsu bir bitki. Ilk yil bir yaprak rozeti, ikinci yil ise bir gövde meydana getirir. Rutubetli ve sulak topraklari sever. Gövdeleri dik, tüysüz, köseli, içi bos ve çok dalli, yapraklari sapli, parçali ve koyu yesil renklidir. Çiçekler semsiye seklinde toplanmistir. Yapraklari tüysüz, yesilimsi, esmer renkli, armut seklinde ve özel kokuludur.

Kullanildigi yerler: Kökü ve yapraklari kullanilir. Yapraklarda uçucu yag ve glikozit, köklerinde ise uçucu yag, seker, müsilaj ve glikozit vardir. Yapraklar vitamin (A,C,K) bakimindan zengindir. Yapraklar idrar söktürücü olarak kullanilir. Ayrica, Iltihapli yaralarin iyilesmesine yardim eder. aybasi sancilarini keser. Yüksek tansiyonu düsürür. Kansizligi giderir. Mide ve barsaklarda gaz birikmesini önler. Cinsel istekleri artirici (Afrodizyak) özelligi vardir. Görme gücünü artirir. Kök de ayni özelliklere sâhiptir. Tâze yapraklar, papagan ve diger kuslar için tehlikelidir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:57 PM

Melissa:
(Ogulotu / Melisse / Mélisse / Lemon balm / Melissa officinalis) Haziran-agustos aylari arasinda beyazimsi pembe veya sarimsi renkli çiçekler açan, yol kenarlarinda ve ekilmemis yerlerde rastlanan, limon kokulu, 30-100 cm boylarinda, çok yillik otsu bitkiler. Gövdeleri dört köseli ve tüylü, yapraklari sapli, oval sekilli ve incedir. Çiçekler, birkaçi birarada, sapli ve çevrel durumdadir. Bazi bölgelerde Melissa bitkisi, Ogulotu olarak da bilinir.

Kullanildigi yerler: Yapraklarinda tanen, reçine ve uçucu yag vardir. Uçucu yaginda sitral, sitronellal, geraniol ve lineol vardir. Yapraklar yatistirici, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sikintilari giderir. Hafiza zayifligina faydalidir. Basdönmesi ve kulak çinlamasi gibi sikayetleri keser. Hazimsizlik, basagrisi ve migrende de faydalidir. Daha çok çay hâlinde kullanilir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:57 PM

Menekse:
(Veilchen / Violette / Violet / Benefse) Yapraklari kulakçikli ve kulakçiklari bitkinin yapraklari seklinde, hatta daha büyük olarak gelismis, tek veya çok yillik bitkiler, Çiçekler tek, çanak yapraklari arkaya kivrik, alt taç yapragi mahmuzludur. Familya (Violaceae) karakterlerini tasir. Dünyâ üzerinde 500 kadar türü bulunur. Türkiye’de 21 tür, yabanî olarak yetisir. Menekse tibbî olarak veya süs bitkisi olarak kullanilir. Memleketimizde en çok taninan, Hercaî menekse (Viola tricolor) ve kokulu menekse (Viola odorata) dir.

Kokulu menekse (V. odorata): Mart-mayis aylari arasinda, koyu mor renkli ve güzel kokulu çiçekler açan, 10-30 cm yüksekliginde, çok yillik otsu bir bitki. Bitkinin yapraklari uzun sapli ve kalp seklindedir. Anadolu’da nâdir olarak bulunur. Süs bitkisi olarak yetistirilir.

Kullanildigi yerler: Kokulu meneksenin çiçeklerinin terletici ve balgam söktürücü etkisi vardir. Yapraklari yumusatici ve idrar söktürücü kökleri ise ishal etkilidir.

Hercaî menekse (V.tricolor): Mayis-eylül aylari arasinda, açik sari veya mavimsi renklerde çiçekler açan, 10-30 cm boylarinda, bir yillik otsu bitkiler. Anadolu’da yabânî olarak yetistigi gibi süs bitkisi olarak da yetistirilir. Bitkinin çiçekli dallari idrar söktürücü bâzi deri hastaliklarinda kan temizleyici olarak ve romatizmaya karsi kullanilir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:58 PM

Mersin:
(Myrte / Myrte / Myrtle / As / Asmar / Siçankulagi otu / Myrtus) Mayis-haziran aylari arasinda, beyaz renkli çiçekler açan, 1-3 m boylarinda, kisin yapraklarini dökmeyen, güzel kokulu agaççik. Yapraklar kisa sapli ve karsilikli, yesil renkli, derimsi, oval sekilli ve üzerinde salgi guddeleri (bezleri) bulunur. Çiçekler uzun sapli olup, tek olarak her bir yapragin koltugunda bulunur. Meyveleri nohut büyüklügünde, morumsu siyah renkte ve çok tohumludur.

Türkiye’de yetistigi yerler: Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgeleri.

Kullanildigi yerler: Bitkinin yapraklari, çiçekli dallari ve yapraklarindan elde edilen uçucu yag (Mersin esansi) kullanilir. Yaprak ve meyveler kabiz, mikrop öldürücü, istah açici, kan dindirici, antiseptik ve hâricen yara iyi edici olarak kullanilir. Tâze yapraklarindan, su buhari distilasyonu ile Mersin esansi elde edilir. Bu esans renksiz, akici, özel kokulu ve yakici lezzetlidir. Takriben 100 kg yapraktan 300 gr esans elde edilir. Mirtenol, sineol ve terpenler ihtivâ ederler. Gidâ ve parfümeri sanâyiinde kullanilan önemli bir ilkel maddedir. Memleketimizde seker hastaligina karsi da (günde 10 damla) kullanilir. Mersin meyveleri uçucu yag, tanen, sekerler ve organik asitler ihtivâ eder. Bu meyveler yemis olarak, kabizlik giderici ve antiseptik olarak kullanilir

M@D_VIPer 09-23-2006 11:58 PM

Mercimek:
(Linse / Lentille / Lentil / Lens / Lens esculenta / Ervumlens / Lentille comestible) 20-70 cm boylarinda, yumusak ve ince gövdeli, disk seklinde meyveleri olan, tek yillik otsu bir sebze bitkisi. Mercimegin zayif ve ince bir kök sistemi olup, kökü derinlere inmez. Gövdeleri nârin olup, dallanir ve bu dallanma yan dallarda da devam eder. Bundan dolayidir ki ana gövde pek belirgin degildir. Gövdeleri dik olup, tüylüdür. Yapraklar bilesik yapraklar seklinde olup, yaprak sapinin uç kismi incelmis ve sülük seklini almistir. Yaprakçiklar elips seklinde olup, kenarlari düzgündür. Çiçekler yaprak koltuklarindan çikar. Meyveleri legümen (bakla) tipinde olup, badir adini alan sarimtrak esmer renkteki siskin torbalarda gelisir. Torba içindeki tâneler, mercimek adini alir. Sekil îtibâriyle mercimek tâneleri yassi, 0,5 cm çapindaki disk biçimindedirler.

Büyüklük, sekil ve renklerine göre isim alirlar: Sultan mercimek, yesil mercimek, kirmizi mercimek gibi.

Türkiye’de yetistigi yerler: Güney Anadolu, Ege, Marmara bölgesinde yetistirilir.

Kullanildigi yerler: Terkibinde B vitaminleri ve fosfor vardir. Beden ve zihin gücünü artirir. Sinirleri kuvvetlendirir. Barsaklara yumusaklik verir. Sinir zafiyetinde faydalidir. Kan yapar. Anne sütünü artirir. Özellikle kis aylarinda, bol baharatli çorba seklinde yenilmesi tavsiye edilir.

M@D_VIPer 09-23-2006 11:59 PM

Meyankökü:
( (Süssholz / Réglisse / Licorice / Piyan / Boyan / Glycyrrhiza / Licorice) Haziran-temmuz aylari arasinda sari-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliginde, çok yillik çalimsi bitkilere "meyan" denir. Yapraklari parçali, yaprakçiklar 4-7 çiftlidir. Çiçekler basak seklinde durumlar yapar. Taç ve çanak yapraklari iki dudakli olup, üst dudak iki kisa disli, alttaki üçü uzun dislidir. Meyveleri düz ve salgi tüylüdür. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye’de yetismektedir. Daha çok Güney, Orta ve Dogu Anadolu’da yayginlik göstermektedir. Bir kisminin kökleri tatli, bir kisminin ise acidir.

Tatli meyan (Glycyrrhiza glabra): Anadolu’da iki varyetesi bulunur. Bu türün çiçekleri mor ve tüysü yapraklidir. Meyvelerinin üzeri çiplaktir veya tüylüdür. Bâzi yerlerde piyan olarak da bilinir.

Kullanildigi yerler: Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak taninmakta ve kullanilmaktadir. Köklerinin kabugu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneste kurutularak piyasaya sürülür. Bilesiminde nisasta, sekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardir. Glisirrizin sekerden daha tatli bir bilesiktir. Köklerdeki miktari, bölgeden bölgeye degisir ve köklerin de etkili maddesidir. Kökler, gögüs yumusatici, balgam söktürücü, idrar çogaltici ve tad düzenleyici özellige sahiptir. Eczâcilikta toz hâlinde, haplarin hazirlanmasinda sekil vermede kullanilir. Sigara ve plastik sanâyiinde de kullanilan ilkel maddedir. Kola adi altinda hazirlanan içeceklerin terkibine de girer. Ayrica tâze veya kuru köklerinin kaynar su ile muâmelesi ve sonra alçak basinçta yogunlastirmak sûretiyle meyan bali elde edilir. Ticârette toz veya kaliplar hâlinde bulunur. Parlak siyah renkli, tatli lezzetlidir. Suda kolaylikla erir. Meyan balindaki glisirrizin miktari daha fazladir. Memleketimizde de meyan bali elde eden tesisler vardir. Gögüs yumusatici, öksürük kesici, yara iyi edici özellikleri vardir. Mîde hastaliklarinda (bilhassa gastritte) faydalidir. Meyan kökünün su ile tüketilmesi sonucunda elde edilen hülasa ise meyan serbeti olarak bilinir. Daha çok Güneydogu Anadolu bölgesinde elde edilir ve kullanilir. Meyan serbeti koyu esmer renkli ve tatli lezzetlidir. Gögüs yumusatici, balgam söktürücü, öksürük kesici ve serinletici özelliktedir.

M@D_VIPer 09-24-2006 12:00 AM

Mısır:
(Mais / Mais / Corn / Zea mays) Haziran-agustos aylari arasinda çiçekler açan, 1-2 m yüksekliginde, bir yillik, tek evcikli bir kültür ve Misir - Ayrintili bilgi için TIKLAYINIZ tahil bitkisi. Gövdeleri sert ve diktir. Yapraklari sapsiz, genis, uzun, üst yüzü tüylü, alt yüzü tüysüz olup, tabani ile bir kin hâlinde gövdeyi sarar. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkim seklinde dizilmis basakçiklarda toplanirlar. Çiçekler kavuz adi verilen yaprakçiklarla örtülür. Disi çiçekler, gövdenin alt ve orta kisimlarindaki yapraklarin koltugundan çikan ve tasiyici yaprakçiklarla örtülü olan, kalinlasmis, çomak seklinde bir eksen üzerinde toplanmislardir. Meyve, yâni misir tâneleri, açik veya koyu sari, esmer veya kirmizimtrak renklerdedir.

Belli başli misir çesitleri: Sert misir, unlu misir, at disi misir, patlak misir ve kavuzlu misirdir.

Türkiye’de yetiştigi yerler: Anadolu, bilhassa Karadeniz bölgesinde yetisir.

Kullanildigi yerler: Disi çiçeklerin güneste kurutulmus stilüsleri (misir püskülü), tâneleri ve tanelerinden elde edilen yag (misir yagi) kullanilir. Misir tanelerinde % 67 nisasta, % 10 azotlu maddeler ve % 8 yag bulunmaktadir. Misir tânelerinden elde edilen yag, yemeklik yag olarak veya kozmetik sanâyiinde hammadde olarak kullanilir. Misir yagi, doymus yag asidi miktarinin düsük olmasi sebebiyle damar sertligi olan hastalara yemek yagi olarak tavsiye edilir. Misir püskülü ise tedâvide kullanilabilmektedir. Püskülün bilesiminde karbonhidratlar, potasyum, sodyum ve kalsiyum tuzlari vardir. Idrar söktürücü ve tas düsürücü olarak kullanilirlar.

Misir karasi: Misir koçaninda urlar meydana getiren rastik mantari(Ustilago maydis)nin sporlaridir. Sporlar, siyah renkli ve kömür tozu görünüsünde olup, misir tâneleri yerinde meydana gelen urlarin içinde bulunurlar. Kan dindirici olarak halk arasinda kullanilir. Misir kömürü veya misir yanigi olarak da bilinir.

M@D_VIPer 09-24-2006 12:00 AM

Misvak:
(Salvadora persica / Toothbrush tree) Arabistan’da bulunan erâk agacinin dalindan, bir karis uzunlukta kesilen parçadir. Agacin odunu çok liflidir. Erâk dali bulunmazsa, zeytin veya baska dallardan da olabilir. Nar ve feslegen dalindan misvak olmaz. Insanin dis sagligina büyük bir fayda temin eden misvak, basit bir usûl olmakla berâber, en iyi dis temizleme vâsitasidir. Dislerin çürümesini önlemek için misvak kullanmak, bütün dis macunlarindan daha faydalidir. Larousse Illustre Medical ismindeki Fransa’nin kiymetli tip kitabi, agiz temizligi husûsunda diyor ki: “Bütün dis mâcunlari ve tozlari ve sulari, dislere zarar verir. En iyi dis temizleme vâsitasi, sert bir firçadir. Önce, disleri kanatirsa da, korkmamalidir. Dis etlerini kuvvetlendirir ve artik kanamaz.” Bu sekildeki dis temizligini saglayan en iyi vâsita misvaktir.

Kullanildigi yerler: Agacin dalindan, bir karis kadar parça kesilir. Ucu yeterli miktarda yontulduktan sonra, tuzlu su içinde bekletilir. Belirli bir süre sonra, uç kismindaki lifler açilarak, firça görünümü alir. Çok kart olan dallar için, bir biçak ya da sert bir cisim yardimiyla açilma hizlandirilir. Misvak kullanmak, disleri temizler ve disetlerini kuvvetlendirir. Öz suyu dogal olarak flörür içerir. Dis çürümelerini önler.

M@D_VIPer 09-24-2006 12:12 AM

Musmula:
(Nispel / Nèfle / Medlar / Besbiyik / Döngel / Izgil / Mespilus / Germanica) 2-3 m yüksekliginde bodur boylu dikenli agaççiklar. Yalniz yetistirilenleri dikensizdir ve boylari alti metreye kadar yükselebilir. Kisin yapraklarini döker. Yapraklar basit, alt yüzü tüylü, tam veya disli kenarlidir. Çiçekler erdisidir, bes parçali ve beyazdir. Yabanci döllenmeye ihtiyaç göstermez. Meyveleri yuvarlak veya oval sekillerde esmer renkli olup, dip tarafinda bes çanak yapragi tasir. Meyveleri genellikle bes çekirdekli, agaçtan koparildiginda sert ve buruk lezzetlidir. Toplanan meyveler bir süre bekletildikten sonra yumusar ve yenecek olgunluga erisir. Döngel ve besbiyik isimleriyle de bilinir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Kuzey Anadolu ve Marmara bölgesinde yetisir.

Kullanildigi yerler: Meyvenin bilesimi sekerler, organik asitler ve tanen ihtivâ eder. Barsak hastaliklarinda iyi bir kabiz düzenleyicidir. Musmula çekirdegi idrar arttiricidir. Böbrek ve mesane taslarinin düsürülmesinde kullanilir.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:49 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.