![]() |
Üç adam cafede oturmuş konuşuyorlarmış.
Birincisi demiş ki, "karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0’dan 100’e çıkıyor." Diğer kişi anlamamışlar. "Ne aldın?" diye sormuşlar. "Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu." diye cevap vermiş. İkinci adam demiş ki, "Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0’dan 100’e çıkan bişey almıştım." Hemen anlamışlar tabi ki: "Hey, yoksa Ferrari mi aldın?" Adam gülümsemiş: "Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı." demiş. Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: "Peki sen ne aldın karına?" Adam demiş ki: "Ben öyle bitey aldım ki; sadece 2 saniyede 0’dan 100’e çıkıyor." Adamlar şaşırmışlar: "Atıyorsun!" demişler, "Öyle bir araba olmaz ki?!" Adam cevap vermiş:"Araba aldığımı kim söyledi? İşte bunu aldım" demiş ve...ne olucak sımdı gerısını unuttum ------- Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış.Zorlukla gözlerini Açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış. Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş. Aspirinleri içerken, Komodindeki not dikkatini çekmiş: “Sevgilim günaydın.Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim.Seni Seviyorum.” Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor. Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş: -Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun? -Evet, dün gece saat üçü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonrada odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. Adam, şaşırmış vaziyette: -Anlayamadım. O zaman niye herşey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış? -Onu mu soruyorsun? Annem seni sürükleyerek yatak odasına ***ürüp, pantolonunu çıkarmaya çalıştığında, “Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım” dedin ------ Aşırı Hız ve Uyanık Şöför Adam trafikte ’alçaktan uçarak’ giderken polise yakalanır... kenara çeker arabadan iner: - Buyrun Memur Bey! - Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz lütfen? - Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey. - Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim? - Araba benim diil Memur Bey çaldım ben bu arabayı. - Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi??? - Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba.... Polis iyice şaşırır: - Torpido gözünde silah mı var?!?!?!!?!?!? - Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahı da torpido gözüne koydum... - Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?! - Evet Memur Bey... Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler amiri adamın ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine ekipler amiri ’Çok garip’ der.... ’Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz...’ Adam güler: ’İnanamıyorum... O şimdi benim için ’aşırı hızlı gidiyordu’ da demiştir....’ |
İki arkadaş karılarına ne kadar harçlık bıraktıklarını konuşuyorlarmış. birincisi halinden pek şikayetçi olmamış; ’ne biliyim işte bizimki az bir parayla idare ediyi’ demiş. İkincisi ’yok anam ben hergün para bırakayrum, kari yine istiyor, bıktım valla’ demiş. ’Allah Allah, ne yapar ki bu kadar parayı’ demiş birinci. İkinci adam sıkıntılı, ’valla içki desen yok. Kumar desen yok.Kari desen kendisi kari...’
------------- Nebraska’da yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekimi için bahçeyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu çok zor bir işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve müşkülatını izah etti. "Sevgili David Patates bahçemi belleyemeyeceğimden kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin. Sevgiler baban." Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı: "Babacığım, Allah aşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm. Sevgiler David." Ertesi gün sabaha karşı 4’de FBI ve yerel polis çıkageldi ve tüm sahayı kazdı lakin hiçbir cesede rastlamadılar. Yaşlı adamdan özür dileyerek çekip gittiler. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı: "Babacığım, Şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım. Sevgiler David." ------------- KEKEME Kekemenin biri bir gün Beşiktaş’ta kekeme okulunu ararken okulun yerini bulamamış, en yakınındaki bir bakkala girip: - Kakakakarrdeşşşşş, bubububurraaalarrrrdaddadadadbi kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyomusususun ? diye sormuş. Bakkalda: - Okulun yerini bilmiyorum ama agbiy, senin okula hic ihtiyacin yok bence gayet iyi kekeliyorsun... --------- Gecelık Bir gün Temel arkadasinin evine misafirlige gider. Aksama kadar oturur. Tam kalkacagi sirada yamur yagmaya baslar. Biraz daha oturur, yagmur´un kesilmesini bekler. Bakti ki yagmur kesilmeyecek, arkadasi Temel´in bugün burada kalmasini söyler. Yagmur siddetini arttirinca Temel kalmaya razi olmus. Aradan biraz zaman gecince Temel kapiyi acip gitmis. Arkadasi, Temel´in tuvalete gittigini zannederek beklemis. Aradan biraz daha zaman gecince kapi calinir, ev sahibi kapiyi acar, birde bakar ki Temel. Arkadasi sorar: Ula Temel neredeydun? Bunun üzerine Temel: Ha bucün cok yagmur yagdugu icun burada kalmami söyledun, bende geceligimu almaya gittum. Demis. ------- Ressam çocuk İlkokul 5. sınıfta resim dersinde öğretmen -"çocuklar konu serbest, hayvan resimleri çizin bakayım" dedi. 10 dakika sonra küçük Ahmet el kaldırdı. Öğretmen yanına geldi. Resim kağıdının üzerinde bir sinek duruyordu. Çocuğun bu sinekten şikayetçi olduğunu zanneden Öğretmen eliyle sineği kovaladı ama hayvan hiç hareket etmedi. Biraz daha dikkatli bakınca da sineğin gerçek olmadığını fark etti. Bu bir sinek resmiydi. Öğretmen şaşkınlıkla sordu; -Sen mi yaptın oğlum bu resmi? -Evet öğretmenim. -Peki bir de at resmi yap bakayım. Küçük Ahmet öyle bir at resmi çizdi ki, at, sanki kağıttan fırlayıp çıkacak. O kadar canlı. Şaşıran öğretmen: -Yavrum beni hemen babana ***ür. Sen müthiş bir yeteneksin. Burada harcanmaman gerekir. Derhal güzel sanatlara transfer olman lazım. Babanla konuşmalıyım, dedi. Son dersten sonra Ahmet’le beraber yola koyuldular. Dar bir patikadan bir gecekonduya geldiler. İçerde, yatakta, dizlerini karnına çekmiş, üzerinde yorganı bir adam yatıyordu. öğretmen konuşmaya başladı; -Geçmiş olsun efendim. -Teşekkürler. -Ben oğlunuzun... -Allah kahretsin oğlumu. -Aman böyle söylemeyin, yaptığı resimler... -Onun yaptığı resimler yerin dibine batsın. -Ama beyefendi böyle yetenekli bir çocuğun... -Yeteneğine başlatmayın şimdi. -Peki ne oldu, niçin böyle kızgınsınız oğlunuza? -Neden olacak, dün gece eve biraz çakırkeyif geldim. Bu eşşoğlu sobanın üzerine kadın resmi çizmiş.... |
Temel, New York’taki gökdelenlerden birinin 53. katında çalışırken aniden ayağı kaymış ve aşağı doğru uçmaya başlamış... 52, 51, 50, 49, 48... Katları yıldırım hızıyla geçen Temel 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2... Ve 1’inci kata geldiğinde kafasından şimşek gibi şu düşünceler geçmiş:
- Sağa çok şükür Tanrum, haburaya kadar sağ sağlim celduk... Birinci kattan düşsen de nasil olsa pişeycukler olmaz --------- Amerika’da adamin biri isine giderken birden anormal bir trafigin icine duser, ama trafik bir milimetre bile kipirdamamaktadir.Bir sure sonra arabsinin yan camina birisinin tikladigini gorur ve camini acar. -Ne var, ne olmus acaba ??? -Teroristler Bush’u yakaladilar......... Eger 1 milyar dolar verilmezse, ustune benzin dokup yakacaklarmis. -Haa simdi anladim bu trafigi... -Ya iste onun icin, herkesten biraz yardim topluyoruz -Insanlar ne kadar veriyor ortalama olarak ? -Valla yaklasik olarak 5 ’er litre...!! --------- Tetikçi Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. seçtigi adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına çağırdı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu: - "Para nerede?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi: - "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiginizi anlamıyorum." Tercüman tercüme etti: - "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. " Baba 38’liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beyninedayadı: - "Şimdi sor bakalım, para nerede." Tercüman işaretle sordu: - "Para nerede?" Sağır-dilsiz kan ter içinde isaretle yanıt verdi: - "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacınn kovuğunda yüz bin dolar var." - "Ne söyledi?" dedi Baba. Tercüman yanıtladı: - "Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz yürek istermiş." ----- Bizim Temel Dursun’ u karşısına almış bir Avcılar Klübünde boyuna yüksekten sallayıp duruyormuş. Yok ben şunu avladım yok ben bunu avladım falan diye... Bir gün artık dayanamamış karşısında Dursun ve seslenmiş: - Ula Temel uşağum... Çikarsa karşina domiz ( domuz ) ne edeceğsun pakalum. Temel bozuntuya vermeden: - Çekerum silahumi, fururim billahi demiş. Dursun: - Ya yoksa yaninda silah, ne edeceğsun sonra demiş Temel: - Çekerum puçağumi ( bıçağımı ) saldirirum aha üstüne daaa demiş. Dursun bu kafaya koymuş, alt edecek Temel’ i - Ula ya puçak da yokisa ne edeceğusun ? - Çikarim bir ağacun depesine - Ağaç da yok ne edeceğusun Temel cevaplar karşısında şaşkın, köşeye sıkışmış halde: - Açarum ellimu paşlarum duaya demiş. Dursun: - Ya Allah senun duani da kapul etmesse ne edeceğusun demiş Temel çok boulmuş bir halde: - ULA DURSUN ! ... TOMUZDAN YANA MİSUN HA BENDEN YANA MİSUN.... PİLELUM DAAAAA demiş..... -------- Ucuz ve tatlı Müller akşama doğru Hamburg’da bir otele yerleştikten sonra, sokağa çıktı. Geceyi eğlenerek geçirmek istiyordu. Bir taksiye bindi, şofor sarışın ve güzel bir kızdı. Ona: - "Beni bu gece en ucuz ve en tatlı eğleneceğim bir yere ***ürün," dedi. Şoför kız: - "En ucuz ve en tatlı…", dedi ve hareket etti. ------- Asker Mektubu Temel askerdedir fakat kimi kimsesi yoktur ve birgün Temel cumhurbaşkanından harçlık istemek için bir mektup yazar ve mektubu göndermesi için çavuşa verir çavuş da temel hiç mektup göndermezdi acaba kime yazmiş diye merak eder ve mektubu okur mektupta temel cumhurbaşkanından 20 milyon harçlık istediğini okuyunca temele acır ve cebindeki 15 milyonu zarfa koyup Temel’e verir ve Temel parayı alınca bir mektup daha yazar çavuş yine mektubu okur ve mektup da şöyle yazar SAYIN CUMHURBAŞKANIM PARA İÇİN SAĞOLUN AMA BUNDAN SONRA BANKA HESABIMA YATIRIN ÇÜNKÜ BİZİM **** ÇAVUŞ PARANIN 5 MİLYONUNU YEMİŞ |
Aslı Var
Idris’le Dursun, kahvede ayri masalarda hafif sıkkın oturuyorlar. Idris sesleniyor: - Bana "ayran" desena... - Ayran! - Uyy, ben da senun karuna hayran! Fena halde bozulan Dursun, biraz sonra Idris’e sesleniyor: - Bana "gazoz" desena... - Gazoz... - Uyy, ben da senun karini öptum... Idris, dudak büküyor: - Bu söyledigunun kafiyesi yoktur... Dursun sözü bagliyor: - Kafiyesi yoktur ama asli vardur! -------- Hangi Takım Amerika’da bir supermarkette, musteri yarim kivi satin almak istiyor. Tezgahtar bunun mumkun olmadigini soyluyor. Kavga cikiyor. Tezgahtar kosa kosa mudure cikiyor: >> >>- " Efendim, hayvanin biri yarim kivi almak istiyor " der demez soyle bir arkasina donunce ne gorsun !! >> >>Musteri arkasından gelmis, ensesinde duruyor... >>Tezgahtar hemen musteriyi isaret ediyor: >>-" Bu beyefendi de diger yarisini almak istiyor, efendim..." >> >>Mudur durumu anliyor, adama yarim kiviyi mecburen verip gonderiyorlar. >>Mudur bir saat sonra tezgahtari cagirtiyor: >>-"Tebrik ederim, cok zeki davrandin, iyi idare ettin. Nerelisin sen? -" Brezilyaliyim efendim..." >>-"Amerika’ya niye geldin?" >>-"Brezilya cazip bir yer degil efendim, orada insanlar ya ______, ya da futbolcu..." >>-"Biliyor musun benim karim da Brezilyali..." >>-"Yaa oyle mi, acaba kariniz hangi takimda futbol oynuyor ? -------- Tamamen Palavra Adam, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış.. "Avlanma izniniz var mı?.." diye sormuş, polis müdürü.. "Yok.." demiş adam, "Gerek de yok çünkü bu balığı ben evimde besliyorum. Her gün buraya gelip gölde bir müddet yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve ***ürüyorum.." "Tamamen palavra..!" demiş polis müdürü, "Balıklar bu dediğinizi yapamaz.." "İnanın bu gerçek efendim.. İsterseniz göstereyim.." "Tamam.. Görelim bakalım.." Adam balığı gölün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş, polis müdürü adama dönüp "Evet?" demiş -Evet ne? -Ne zaman geri çağıracaksın? -Neyi? -Balığı.. -Hangi balığı?.. |
Temel askerdeyken yeni basçavus gelir ve tüm bölüge söyle der:
- "Sakin benim adimi unutmayin, benim adim Arslan Oglu Arslan...Eger adimi unutursaniz geldigimde caniniza okurum" der ve gider. Aradan haftalar geçer ve Basçavus gelir herkeze adini sorar ve hepsi bilir. Sira Temel’e gelir. Temel: - "Bi hayvan oglu hayvandi ama haçen tam hatirlayamayrum ------- Temel bir gün kahveye girmiş.Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuslar. Temel: "Kaynanamı gomduk."diye cevap vermiş. Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?" Temel: "Biraz direndi de." --------- Temel Londra’ya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta herşey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş: "Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz" Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha: "Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2 motorla inişi yapacağız" Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir: "Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz" Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde: "Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz" ------ Temel oğluna parmakların isimlerini öğretiyormuş."Bak uşağum bu baş,bu işaret,bu orta,bu yüzük ve buda serçe parmak.Anladınmı?"oğlu kafasını sallıyarak hayır demiş.Temel bir kez daha anlatmış ve tekrar sormuş " anladınmı uşağum?".Çocuk tekrar hayır demiş.Bir daha, bir daha derken en sonunda çocuk anladım deyince, Temel elini sallayarak "bak bakalım bir de karıştırarak sorayım" demiş... -------- Temel Almanya’ya işçi olarak çalışmaya gider.Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır.Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer.Adam:-"Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya’dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. Hans: -"Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans’ın suratının ortasına tükürür. Temel: "Daha acemiyim." der. -------- Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar : - Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?.. Temel cevap verir : - Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş...!! --------- - Paluklar neden konuşmiyi temelciğum - Paşini akvaryuma sok anlarsin,Fadimeciğum --------- Amerikalılar bir gün son teknoloji ürünü mükemmel bir uçak yapmışlar. Bu uçağı düşünmüş-taşınmış ve arabistan’da test etmeye karar vermişler... Ülkenin en iyi pilotuna vermişler uçağı... uçak havada arıza yapmış. Arap telaşa kapılıp ne yapacağını şaşırmış bu durumda iken monitörde bir yazı çıkmış: "This is American technology, don’t afraid." arap biraz rahatlamış uçak düşerken aynı yazı birkaçkez daha tekrarlamış ve sağsağlim inmiş adam... Düşünmüşler taşınmışlar elin Amerikanı yapar da biz niye yapmayalım ki? diye düşünmüşler ve aynı uçaktan imal etmişler ve ilk testi Amerikalılara yaptırmak istemişler.... Amerikan pilotu uçarken motorda sorun çıkmış ve uçak irtifa kaybetmeye başlamış... monitörde "don’t worry this is arabic technology" yazmış.. neyse pilot rahatlamış... bu bizim uçak gibi demiş ve sakinleşmiş. Aynı yazı iki-üç kez daha çıkmış ve çakılmaya az kalmışken monitörde bir yazı daha çıkmış : " Repeat after me; eşhedünla ilahe illAllah ve eşhedüennemuhammeden abdühü ve rasülühü" |
Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yiyip bir şişe de şarabı devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanır ve arkadaşını dürtükler. "Watson, yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle". Watson cevap verir: "Milyonlarca yıldız görüyorum." Holmes sorar: "Bu sana neyi gösteriyor?" Watson bir an düşünür ve yanıtlar: " Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3’üçeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Teolojik olarak tanrının kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?" Holmes arkadaşını sabırla dinlemiştir ama artık dayanamaz: "Ulan hıyar, çadırımızı araklamışlar!"
-------- Roma’da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi’nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi..Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım.. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor...İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı..Birinde "Ben koyu bir Hıristiyan’ım ,lütfen bana yardım ediniz " yazılı. Ötekinde ise sadece " Ben koyu bir Yahudi’yim " yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudi’yim " yazısı taşıyana sokuluyor. " Bana bak kardeş " diyor , "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken , senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan , sen de su Hıristiyan gibi..." deyince , boynunda "Yahudi’yim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor: - Heey !.. Salamon !.. Herife bak be !.. Gelmiş bize ticaret öğretiyor.. ------------- Bir gün Cennet’in kapıları şiddetle vurulmuş: -Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: -Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: -Biz İstanbul’u fetheden Fatih’in yiğitleriyiz! İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: -Güm Güm Güm !!! İçeriden sormuşlar: -Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: -Biz İstanbul’u fetheden Fatih’in yiğitleriyiz! İçeriden hemen cevaplamışlar: -Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi! Dışarıdan yine ses gelmiş: -Biz mehter takımıyız ancak geldik!!! ---------- Bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı,ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Alla hım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına birşey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye. Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!" |
FBI
New York da küçük bir çocugu azgin bir köpegin dislerinden kurtaran ve hayvani bogan iri yari delikanlinin yanina kosan gazete muhabiri sormus: -Kahraman Amerikali çocugun hayatini kurtardi, diye yazabilir miyim? -Ben Amerikali degil Pakistanliyim" demis adam. Ertesi gün New York Times da manset: Köktendinci Müslüman, Central Park`ta bir köpegi bogdu. FBI olayin El Kaide baglantisini arastiriyor. |
KUYUMCU İLE KÖYLÜ
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşşek kafası satıyoruz." Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor." Kuyumcu: "Nereden bildin iyi gittiğini", Adam: "Baksana, koskoca dükkanda seninkinden başka kalmamış da ondan!" |
Birgün amerikan askeri elini keser ve bir dispansere gider dispanserin girişinde iki kapıyla karşılaşır birinde yaralanmalar diğerindede cerrahi müdaleler yazar yaralanma kapısından içeri girer ve yine karşısına iki kapı çıkar birinde et diğerinde kemik yaralanmaları yazar et yaralanmalarından içeri girer ve yine karşısına iki kapı çıkar birinde önemli diğerinde önemsiz yazar önemsizden içeri girer ve kendisini dışarıda bulur arkadaşı sorar
Nasıl İYİ baktılar MI?? Cevap verir -hayır ama teşkilat DEHŞET. |
Adamin biri arabasiyla yola cikmis. Bir golun kenarindan gecerken kirmizi elbiseli bir adam elini kaldirmis, durmasini isaret etmis. Adam arabasini durdurmus. Kirmizi elbiseli adam:
- Merhaba, ben ormanin kirmizili i**esiyim, karnim cok ac. Bana yiyecek bir seyler verir misin? demis. Adam bir parca ekmek vermis tesekkurleri kabul edip yola cikmis. Daglik bir bolgeden gecerken karsisina sarilar icinde bir adam cikmis. Elini kaldirip adama durmasini isaret etmis: - Ben bu dagin sarili i**esiyim, cok susadim. Suyun var mi? demis. Adam bir sise su vermis yola devam etmis. Yol asfalta cikmis. Bir zaman gectikten sonra mavi elbiseler icinde bir adam el kaldirmis, durmasini isaret etmis. Adam artik sinirlenmis: - Soyle bakalim asfaltin mavili i**esi, ne istiyorsun? - Ehliyet ve ruhsat! Kadinin evinde tamirat yapilacakmis, ancak o gun cok onemli bir telefon gelmis ve kadinin sehirden ayrilmasi gerekmis. Böyle olunca kadin aksamdan ustabasini aramis ve "benim yarin sehir disinda olmam gerekiyor" demis, "siz borulari tamir ettikten sonra faturayi mutfak masasinin ustune birakin,size ceki gonderirim... anahtar paspasin altinda... bir Rottweiler'im var, adi Brutus.. iri yari gorunur ama size sorun cikarmaz.... yanliz ne yaparsaniz yapin SAKIN PAPAGANIMLA KONUSMAYIN“ Ertesi gun tamirciler gelmisler, anahtari bulup iceri girmisler, ise koyulmuslar... derken ustabasi bir bakmis kadinin Roottweiler'i hakikaten bugune kadar gordugu en iri yari en urkutucu kopek, ama hicbisey yapmadan halinin uzerinde oylece uyukluyor... adam onu dert etmeden isini yapiyormus ama, diger yandan evin papaganinin sabahtan beri cenesi hic durmamis, avaz avaz bagirarak butun gun ustalari cileden cikarmis.. Ustabasi kadinin sozlerini hatirlamis ve papagana tek kelime etmemek icin kendini tutmus ama papaganin cenesinden en sonunda adamin dayanicak hali kalmamis ve bagirmis : " Bana bak yeter be sabahtan beri milletin kafasi sisti.. kapa ceneni !!!!!!!!“ Bunun uzerine papagan ona bakmis bakmis ve bagirmis..... "PARCALA SUNU BRUTUS“ Mary ne kadar ugrassa da bahcesinde yetistirmeye calistigi domateslerin karsi komsudaki kadar guzel kizarmasini basaramaz ve careyi komsusu John Bey'e isin sirrini sormakta bulur. Komsu da isin sirrini soyle aciklar; - "Ben her sabah fideleri suladiktan sonra pantolonumu asagi indirip bir muddet karsilarinda dururum, domatesler de utanclarindan kipkirmizi olurlar. " Mary hemen uygulamaya gecer ve bir hafta sonra bu kez John sorar: - "Nasil bir gelisme varmi domateslerde?" Mary'den cevap: - "Domateslerde bir degisiklik yok ama, salataliklari bir gormelisin!" |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:09 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.