![]() |
Canım Peygamberim
Alemler nura gark oldu, Seninle övündü, Kisralar çılgına döndü,tabiat alevleri söndü Nübüvvet mabedinde,hakikat sabahı göründü. Kokusu güzel,nuru ışık,canım peygamberim. Ötelerin ötesinde,nurlu yaratılışın temsilcisi. Bitmeyen merhametin, parlayan güneşi. Allah’ın habibi Resûllerin efendisi, Yol göstericimiz,canım peygamberim. Sevgisiyle,Resûle ağlayıp inleyen kütükler. Selam verip,dağlar taşlar nasıl feryat ettiler. Bulut ağlamadıkça,yeşillikler nasıl güler. Gönüller sultanı canım peygamberim. Etrafını kuşatan ikram,Medine semalarına yayılır. Yüce elçi,ifadeye sığmayan bir sevinç bir hal alır. Onun cömertliğini anlatmaya diller aciz kalır. Cihana ışık saçan,Hatemül enbiyasın. Resûlü Ekrem oturdular,Kubadaki kuyu başına Müyesser oldu Cennetül âla birkaç arkadaşına. Çağrıldılar huzuru Resûle isim isim tek başına. Nübüvvet mabedinin,Havzu kevserin sahibisin. Severlerdi Resûlü sıkaleyni,bitmez tükenmez hazla Taat itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala. Verdikleri andaki sevinç,nail oldukları sevinçten fazla Allah’ın davasını yükseltin, düşmanlarını susturdun. Söyliyeyimde gönlümde ki,gam dağılsın gitsin. Bütün övgülerin sevgilerin üstündesin. Kıyamete kadar övsem, Sen bitmezsin İki cihan serveri, hatemül enbiyasın. ............................ 'Ey Allahım! Resûlüne hakaret edenlerin yüzleri kara olsun, Kalplerine korku sal, Ayaklarına titreme ver...' Bizleri dünyadan, Milyonlarca büyük ve geniş olan Cennete çağıran, Müminlere çok şevkat ve merhametli olan, Yüce Peygamberimize, salat ve selam olsun. Mekke / Kâbe 1399 H. Ali Kılıç Kakiz |
Cennet Bahçesi Medine
Hayalini kurdum çok öncelerden, Bu aydınlık şehri düşünüyordum ben. Kutlu şehir canım canım Medine. Vadilerinde kıvrım kıvrım dökülür sular, Pınarlarında oluk oluk rahmet akar. Kutlu şehir canım canım Medine. Rahmet yelleri eser dağlarının başında, Toprağını koklayıp öpemedim genç yaşımda. Kutlu şehir canım canım Medine. Minarelerinde yükseliyor ne hoştur sedalar, Güzelliğini süsler nağme nağme sevdalar. Kutlu şehir canım canım Medine. Göz kamaştıran yeşil kubben başka bir zarafet. Kıyamete kadar akacak senden nuru letafet. Kutlu şehir canım canım Medine. Sana aşık olan gönüller yanıp tutuşuyor, Salkıyamam gerçeği göz yaşım kurumuyor. Kutlu şehir canım canım Medine. Her köşesini dönsem nurun ala nur. Güzelliğin eşsiz gül gülümse dur. Kutlu şehir canım canım Medine. Senin güzelliklerin söze dökülmüyor. Milyonlarca beşer sel olmuş sana geliyor. Kutlu şehir canım canım Medine. Allahım Habibinin sevgisini doldur kalbimize, Muhammed gülüne kavuşmayı nasibeyle bize. Cennet bahçesi canım canım Medine. Medine-i Münevvere / Uhud 1401 H. Ali Kılıç Kakiz |
Cennet Mutluluğu
Feyiz ve saadetle inayet gölgesine erişenler. Gönülleri çoşturan muteşem hayatı görecekler. İlâhi nurun yansımasını doyasıya seyredecekler. Göz kamaştıran eskimiyen güzellikler var orada. Tecelli ve ilhamların yanında güneş sönük kalır. Hurilerin gülümsemesi, gözleri kamaştırır. Saadet yurdu,hayal edilemez ihtişamda,hâl alır. Göz kamaştıran eskimiyen güzellikler var orada. Kainatı kucaklayan Cennet, büyük mutluluktur. Allah’ı görmek,Cennet zevklerini unutturur. İşte, imân kemâle,gönül huzura kavuşmuştur. Göz kamaştıran eskimiyen güzellikler var orada. Nûru cemâlini yansıtır, nurdan perde kalkar. Akla hayale gelmeyen,Cennet saadeti başlar. Bilirmisin, gerçek inanan kalbi,bu duygular kaplar. Göz kamaştıran eskimiyen güzellikler var orada. Lessines /2006 Ali Kılıç Kakiz |
Cihan Sözünü Dinlerdi İstanbul
Gezdim cihanı, eşin benzerin senin yok. Söylenir dururum ne kadar sevdalın çok. Görsen şaşarsın göz ve gönül dolduran diyarı, Süleymaniye, Sultan Ahmet güzellikleri apayrı. İhtişamla, bir uçtan bir uça tarih kokar durur. Bağrın da Ayasofya, muhteşem bir gurur. Kıtalara sığmamış, deryalara taşmış meğer. Köşkleri yalıları, paha biçilmez bir değer. Doyasıya seyredilir,Üsküdar,Çamlıca yamaçları, Ah görebilseydim tarihe şan veren aslanları. Gamlı gamlı ağlarız, yükselen ezan seslerine. Bir özlemsin vah ayrılığıyla veda edenlere, Al al ufuklara selam olsun, bırak sen ağlamayı. Göz kamaştıran, nur saçan Dolmabahçe sarayı. Can verilen değerler ecdadımızdan yadigar, Sarsılmaz kaynağa sarıldılar, ecel gelene kadar. Bu kutlu şehir, kalbimin baharı ve şerefim. Zafer günlerinin azmiyle çarpar durur yüreğim. Yakışmaz, kim sana bakarsa şüphe zanla. Halbu ki, her işin bir durma yeri var anla. Krallara taç giydiren, zalimlere baş eğdiren, Görkemli gemilerini karadan, sendin yürüten. Çınlardı üç kıta yedi deniz, cihan sözünü dinler. Gönlümde sürur, tarihe sığmayan bu zaferler, Nal sesleri, kös sesleri, daha dün kadar yakın. Kahraman askerlerinle yeri yerinden oynattın. Semalara yükselen duaları Allah kabul eder. Onu zafere götüren, sancağın çekildiği yer. Ötelerine kaldır kafanı, yedi kat semaların, Secdelere kapandın, Rabbin sana daha yakın. Yer yüzü beşik, dağlar direk, yaratılmadı boşuna, Feda olsun yiğitler sana, toprağına, dağına, taşına. Uğrunda can verenler, elbet huzur bulacak, Ne olur ağlama yürek, Haktır bâki kalacak. Saklayamam gerçeği gönüller yeşerten dalsın. Göz yaşım kurumuyor sen ecdadımın mirasısın. Seni gözü gibi koruyanların bize sevgisi yeter. Sana aşık olanların gönülleri yanıp tutuşur tüter. Yüreğimde sevdan var, Eyüp Sultan ağlamasın. Maneviyat önderlerinin, şühedanın diyarısın. Güzelliğin eşsiz, ey yaren şehir, gül gülümse dur. Beni yakıp tutuşturan, sana götüren bu mudur. Şairler sözün doğrusunu söyler kitapları açık, İstanbul’un kıymetini bil saygı ile eğil birazcık.. Gönül duygularını coşturan, yakıp tutuşturan. Kılıcının keskin ucuyla, çağ açan çağ kapatan. Haykır İstanbul haykır, tekbirler alsın her yanı. Unutma milletimin mihrakı, Sultan Mehmet hanı. Çağlar boyu, hoşgörü üstün ahlakı taşıdılar. Şu mübarek ay yıldızlı bayrağı sana bıraktılar. Şerefli bir tarihsin seninle yaşar, seni anarım. Kudretsin ve ümitsin ruhlar da, seninle varım. İstanbul,garbın şehirleri sana eğilsin ayağa kalksın. Sadece dünyada değil,ukbada da övülmeye layıksın. ……………………… Brüksel / 9.4.2006 Ali Kılıç Kakiz |
Cüret Edemezler
İnkâr akıllıca bir iş değil,Allah'ın azabından sakın, İnsan oğlunun şu gafletine nankörlüğüne bakın. Yer yüzünde haksız yere büyüklük tasladılar, Hesaba,sorguya çekilmiyeceklerini mi sandılar. İnkârları önlerine ve arkalarına duvar olmuş, Vicdanları silik,ruhları bitik, kulakları sağır olmuş. İnadına parmaklarını kulaklarına tıkadılar, 'Gerçekten onlar bir çoklarını sapıttılar'. Bir bak fesatçıların inkârçıların sonu ne oldu. İşte korkunç ve dehşet verici sonuç hepsi boğuldu. Sarsan uğultu,önünde durulamayan bir fırtına, Yerle gök arasında onları savuran müthiş kasırga. 'Ağaç kütükleri gibi yere çakılıp dona kaldılar.' İnkâr edenlerin sonu hüsrandır,sanki ibret mi aldılar. Üstlerinden gelen belâ, ne acıdır ne acıdır bir bilsen. Azap geldikten sonra, ne yararı var, ah! vah desen. Nice faniler tanrılaştırılıp inaçlar baskıya alındı. Cüce zekâlar kendinden ötesine hiç inanmadı. Azarsa azsınlar, onlar sırrı taşıyan gönlü yok edemez. Duygular üstü ilâhi kaynağa, hiç bir azgın leke süremez. Mons / 2004 Ali Kılıç Kakiz |
Çözüldü Bileğinde ki İpler
Arzu merak sarmış,yaşı ilerlemiş. Sıdk ile Rabbinden bir çocuk dilemiş. Yaradan dan asla ümidini kesmemiş. Oğlan verirsen,kurban ederim demiş. ‘Nezrini yerine getir.’bu Allah’ın hitabıdır. Hikmetinden sual olmaz, neden tekrarlatır? Gördüğü yer,mukaddes diyar,kutsal topraktır. Sen ahde vefa eyle,gördüğün rüya haktır. Bu ne gündür,peygamber oğlunu kurban eder. İsmail korktu,babacığım bu dağ niçin titrer. Allah’ın her şeye gücü yeter, ne dilerse diler. Sürünesice şeytan, arkalarından gider. Emre uymaktan aklına bir şey gelmez. İçinde imandan başka bir duygu hissetmez. Rabbine teslimiyetten başkasını düşünmez. Mutlak itaat ki,ürpermez,incilmez,üzülmez. Ey oğulcuğum! Ne olur bir düşün, ne dersin? Emrolunduğunu yap,sabredenlerden göreceksin. Acıma duygun galebe gelirse,yerine getiremezsin. Davran ver bir karar,çünkü babam ve peygambersin Dost dostun canını alır mı? erenler yarenler. Lütuf ve keremiyle çözüldü,bileğinde ki ipler. Allah İsmail’e bedel, koç ihsan eyler. Hakkın iltifatına,ins ve cin bayram eder. Ey şanlı peygamber, nesiller boyu anılaçaksın. Rüyayı tasdik ettin, durup duraksamaksızın. Ta ezelden yazılmış hükme, mührünü bastın. Müminlerin engin gönlünde yaşayaçaksın. Mekke / Mina 1987 Ali Kılıç Kakiz |
Damla Damla
Pehlivanın sırtından, Yiğitlerin pâk alnından, Bağ bahçede çalışandan, Ter akar damla damla. Deşilen yaradan, Kesilen damardan, Uçamayan yaralı yavrudan, Kan akar damla damla. Bir iki çift sözden, Buğulu elâ gözden, Buğday tenli yüzden, Yaş akar damla damla. Sütlüce / Turhal 1970 Ali Kılıç Kakiz |
Derdimi Bilir Yaradan
Gönüllerde aşkı tutuşturan, Gel gör ki birileri var, birileri var. Secde et yaklaş Ona, mülk Onun, Seni seven, gözeten birileri var. Allah’la söyleşen ve dertleşen, Göz selini akıtan birileri var. Kainat lisanı hal ile zikir çeker. Hala anlamayan, birileri var. Yaklaşıp her gün güneşe kar atan, Ah bilsen birileri var, birileri var. Derdimi yalnız bilir yaradan. İnanmayan hafife alan birileri var. Ah ettikçe yandı yüreğim yandı. Bir bilsen Sebep olan birileri var. Gitti kötüye dolandı bu gönlüm. Beni sararıp solduran birileri var. Anvers / 2000 Ali Kılıç Kakiz |
Dilim Varmıyor Söylemeye
Karanlıklarda zindanlarda yaşa ha yaşa. Ömürler törpülenir gurbet diyarında boşa. Size çok yakın dünya ve ahiret nimeti. Olgunlaştır gönlündeki insaf merhameti. Bırakmaz sende kalsa iki buçuk kuruş Yollar engelsiz nedir bu bekleyiş duruş. Dilim varmıyor bunları tek tek size söylemeye. Yaranamazsın heybeler dolusu alsan hediye. Duâlar kabul olunmaz niyetsiz dileksiz. Gelin paylaşalım mükâfat büyük, lekesiz. Brüksel / 1989 Ali Kılıç Kakiz |
Dua
Meşrikten mağribe,yakıcı esen yeller, Çakan şimşek gök gürültüsü, akan seller Nefis tatlı,can pazarı duâ da kirli eller, Necat bulanlar, kandırdım O'nu derler. Aydınlık şafaklar, uçuşan renkler, Güneşe tahsis edilmiş kar atan melekler. Seherler de yakarış duâ ve dilekler, Râm olmayı yanıp tutuşan gönüller bekler. Semalar sutunsuz ayrı bir mihenk Rahmetin parlayan nur, billur billur renk. Sırrı ilâhin hudutsuz hepsi bir ahenk, Ya Rabbi senin emri ilâhin sonsuza denk. İstanbul / Fatih 1990 Ali Kılıç Kakiz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:58 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.