![]() |
Divâne (Anama)
Kimi zaman hasretinden divâne Şuursuzca döner dururum anam İçerim çöl olmuş, dışım virâne Kaynaksız su gibi, kururum anam Geçmişim aklımdan dün gibi geçer Gözlerim yollarda gölgeni seçer Ellerin dalında çiçekler açar Ben ise ağaçsız çürürüm anam İnletir ağıdım gökleri yeri Ağladım yıllarca dön diye geri Sormadan gittiğin o günden beri Dağlara başımı vururum anam Bulurum yolunu çölde de kalsam Yüzerim dünyayı ummâna dalsam Ah bir kez vuslata müsâde alsam Asırlar boyunca yürürüm anam Ayhan'ım, ağlamam giden canıma Damarım ihânet etse kanıma Vazgeçip tenimden, koyup yanıma Bedeni kalbime bürürüm anam |
Dön Sevdiğim Bu Yana
Karanlıkta ışıksın sen Dünya kazan kaşıksın sen Her mahluka aşıksın sen Güller birer aşktır bana Dön sevdiğim gülden yana Sararıp da solduğun an Sızar yarim kalbimden kan Güneş batar kararır tan Diller seni söyler bana Dön sevdiğim dilden yana Seviyorum sözdür sözüm Ayrı kalmak değil çözüm Kör olsun bu iki gözüm Ballar aşk tadıdır bana Dön sevdiğim baldan yana Dön sevdiğim dardır zaman Ecel bana vermez aman Sevgin ecelden de yaman Seller akan yaştır bana Dön sevdiğim selden yana |
Döndürüp Durma Beni
Ey nefsimin kör ucu, ey kalbimin gözyaşı Dünya ile kandırıp, ahrette vurma beni Vazgeçtim saraylardan, yol ettim dağı taşı Başladığım noktada döndürüp durma beni |
Dört İlmek
Ellerimde kelepçe boynumda tam dört ilmek Kurtuluyoruz hepçe, görün neymiş dirilmek Bu yola er olanı zincir tutar mı sandın Kalbi aşkla dolanı toprak yutar mı sandın |
Duâ
Ya Rabbi... Dermanım yakın bildiklerime uzak, Sana yakınmış meğer... Bilmezdim yolların bu derece taşlı, Taşlarınsa bu kadar keskin olduğunu... Meşakkat dedikleri bu olsa gerek... Kızmadım sana inan, Gücenmedim, darılmadım da... Azbuçuk yıllık hayatımda şunu öğrendim ki, Sana kızmak, sana gücenmek, sana darılmak, Ne çare, ne derman, ne de haddimmiş meğer... Aldanmışım meğer... Yalnız anlarımda söylenen her türkünün, Boğuldum sessizliğinde... Sarıldı dört yanım sessiz notalarca, Bir yaşam döküldü gözlerimden, Sessizce... Ne sazım, ne sözüm, ne de özüm, Meğerse, Değilmiş çözüm... Artık yalnız Sen'den istiyorum, yalnız Sen'den... Anladım ki çare beklenmezmiş bedenden... Ey saranların... Ey varanların... Ey verenlerin en hayırlısı... 'SEVDİĞİMİ VER BANA' |
Duâ 2
Bismillâhirrahmânirrahîm... Sensin gücümün yetmediğine gücü yeten ve sözü geçen, geçmediğine sözümün Papatyadan düşüren bir umudun iki kanlı tarafını Sonunda gene veren hükmü 'Seviyor' diye Sensin Yâ Rabbî Gene Sensin merhametlilerin merhametlisi Gene Sensin sevdâlıların sevdâlısı Gene Sensin merhametlisi sevdâlıların İkâmetim Sana Velâyetim Sana Nihâyetim Sana Yurdum gene Sensin Yâ Rabbî Yâ Rabbî Sevmediğim zaman sevmeyi Seni, Sen gene sev beni Gene gör beni, her düştüğüm ateşte, yanmadan gözlerim Harâretimi belli etme erenlere Gene Sen söndür beni Yâ Rabbî Kanat ver yükselmeyen burcuna ak sakallı nefsimin Süzülsün enginlerde Süzülsün ki; gene Sana olsun dönüşü heybetimin Gene Sen döndür beni Yâ Rabbî Vedirme sırrımı, hâlden anlamaz kanlı sofra zebânilerine Erdirme kimseyi, sevincine başıboşluluğun Canıma taktığım dişimden gayrı yokken bir fidyem vermek için bedeline özgürlüğümün Gene Sen öldür beni... Âmîn |
Duâ III (Kadir Gecesi)
Yâ Rabb Kur'ân'a âşık et beni Görmesin gözüm başka Ne hitâbet Ne kitâbet Eğlemesin gönlümü başka Ne kerâmet Ne kelâmet Yalnızca Kur'ân'ın dursun Yalnızca Kur'ân'ın yüreğimde Gürz vuran arzın dibine Edilen ihânetlere Söylenen kehânetlere inat Heybetiyele zorlayan idrâki Ve kalbe tutunan Kur'ânın dursun Yüreğimde Yâ Rabb Gözbebeklerimi şiâr eyle Perde perde olmuş zulümden El aman Bu duman Çökmeli küfrün yol geçmez ufuklarına Bize 'İkra' dedin ya Âmennâ Nasırlanır dilimiz okumaktan Asırlanır yılımız dokumaktan Şeffaf perdeyi Senin cephene bakan Yâ Rabb Soluk ver isminden azâmetine kadar Sustuğu yerde dilim Kesildiği yerde nefesim Kendimden bîhaber Bulayım kendimi kollarında Zikredeyim defâlarca Hem ismini hem azâmetini Duruncaya dek kalbim Ve kalbimin üzerinde Kutlu hediyen, duruncaya dek Sana sevdânın her hâlini haber vereyim Ta isminden azâmetine kadar Yâ Rabb Şükürler olsun Sana Şükürler olsun ki Eyvallâhımız da yalnızca Sana... Bize eyvallâh'ı öğreten Seksenin otuzsekizinde güldüren Kırkında ağlatan Kur'ân'ını Verdiğin geceye Binlerce Milyonlarca Dilimin dönmediği, ilmimin yetmediği kadar Şükürler olsun... |
Duvağın Olayım Simsiyah
Duvağın olayım simsiyah... Gerdanına kadar inip, Saklayayım seni herkesten... Değmesin... Ne bir soysuzun arsız eli, Ne de bir hâsidin nazarı... Değmesin... Sakla gözlerini... Yalnız ben dokunabileyim tülüne... ve yalnız bana bak... Kıskanırım... Bırak, duvağın olayım simsiyah... Bırak, tek elbisen olayım, kefeninden önce... Bırak... |
Duydu Babası
Gözleri gözümde ferimi yaktı 'Pişt' dedim usulca, duydu babası Ardından azgınca bir köpek baktı 'Hoşt' dedim usulca, duydu babası Kavuştu kolları, döndü sırtını 'Hey' dedim usulca, duydu babası Ört dedi kızarak, sözcük örtünü 'Şey' dedim usulca, duydu babası İncecik parmağı bir çimdik attı 'Ay' dedim usulca, duydu babası Kaçarken yokluğu içime battı 'Vay' dedim usulca, duydu babası |
Düşe Vuruldum
Uykudan uyanmak kâbusum oldu Her gece gördüğüm düşe vuruldum Sel aktı gözlerim yağmurla doldu Baharın içinde kışa vuruldum |
Düşünmeye Tahammülüm Kalmadı
Bin sefâya değişmem bir demini Alevlenip yandım, külüm kalmadı Çek aklımdan yâr, dest-i mahremini Düşünmeye tahammülüm kalmadı Sabahım akşama döndü başk'oldu Önce merhametti, sonra aşk oldu Tebdîl-i sûretle kalbim köşk oldu Yoluna dökmeye gülüm kalmadı |
Ehl-i İslam El Mucâhid
Uzun bir köprüden geçer kul önce... Uzun ama eski... Uzun ama yaralı... Uzun ama... ...Kısa Köprünün başında doğarız herkes gibi... Ama... Kimimiz ortasında, kimimiz başında ölürüz... Kimimizse ne olduğunu anlamadan çıkmışızdır yoldan... Hiç ummadan rüzgâr vurur iki koldan... Biri sağdan biri soldan... Direniriz biz böylece... Biz direnmeyi bu yolda öğrendik... Merhameti ve aşkı da... Merhamet eder, aşık olur ve... Direniriz biz böylece... Ve bizim adımız heryerde aynıdır... Ehl-i İslam el Mücâhid... |
Etmedim
Ayaklarım amelesi başımın Yumruklarım tokmakçısı döşümün Hayatımca çalıştığım işimin Üzerinden bir kuruş kâr etmedim Kan sızar yazımdan sıksam kâğıdı Şen eyler, nanköre versen ağıdı Tutmadım diyerek, dede öğüdü Bir damla yaş döküp efkâr etmedim Bilirim yok câhilin marûzatı Aynı anda yaşadık her tezâtı Bugün bize zulüm veren bu zatı Başımıza kendim hünkâr etmedim Başımdan aşağı toprak döktüler Ciğerimi ta kökünden söktüler Pençelerle boğazıma çöktüler Hakîkatten sapıp, inkâr etmedim |
Evimin Üstüne Konan Güvercin
Isınmak zor değil, belki bir adım Bîçâre titreyip donan güvercin Zikreyle, dilinden düşmesin adım Evimin üstüne konan güvercin |
Ey Gönül
Ey gönül, sevdâya açtın yelkeni Bu sefer kendini kaybetme derim Bir daha kim üzmek isterse seni Parçalar binlerce lime ederim Görmeden derini âba dalmadım İçmedim şarâbı, sarhoş olmadım Gönül ben seni yerlerde bulmadım Uğruna koca bir servet öderim Bir an ki görenler duymalı hayret Bu hâle edilir en büyük gayret Ger arza sığmazsa duyduğum hasret Katarım önüme, arşı güderim Ayhan der; ey gönül, yaprağın dökük Gözlerin kızarmış, omuzlar çökük Üzülme boynunu bırakmam bükük Gerekse bu yerden ben de giderim |
Eyvân Dar mıdır?
Çıkarım eyvana, eyvan dar mıdır Giderim, yoluma bakan yar mıdır Ardımdabir buruk yürek bıraktım Derdimden büyüğü acep var mıdır |
Farklı mı Dün
Ak sakallı dedem benim Söyle bana ne yapayım Yok yüzümü bir öpenim Hasret imiş benim payım Gitti bir bir tüm sevenim Kalmadı kapım' çalanım Yıkıldı bütün güvenim Nâmerdim varsa yalanım Saatlere çektim sürgü Geçmiyor gün, geçmiyor yıl Değişmiyor hiçbir duygu Bugünümden faklı mı dün Söz söylemek şöyle dursun Düşünmeye mecâlim yok Sevdâ gelip beni vursun Saplansın kalbime bin ok |
Farz Kılıp Gittin
Vazgeçtin kaç günden, kaç gün ardından Hicreti boynuna borç bilip gittin Seninle ayrıldı güller yurdundan Gayrısın, defterden hep silip gittin Tükendi bitti dem, sona dayandı Bir ümmet uyudu, dağlar uyandı Göğsün baştan sona kana boyandı Çakalın altında ezilip gittin Kim demiş dağlanmış yara kanazam Hiçkimse tutuşup böyle yanamaz Çok geldi kâfirin gözüne namaz Sünnete ağladın, farz kılıp gittin Ayhanım güvendin kendi kesene Aldandın dıştaki süslü desene Yollardan bîhaber gezdin bin sene Gâfilin ardına takılııp gittin |
Feryad Tanımaz Vekûd
Bir dünya aşık saklar, kalbimde her bir hudûd Yürekten damlayanın, kıymetin bilmez vücûd Eğer aşkın bedeli ölmek ise o yolda Ölürüm her sâniye, sevdiğim olsun Vedûd Kalkmasın seccâdeden, nasır bağlasın alnım Bedel bin saltânata, eylenen bir tek sücûd Aşktır benim özlemim, bilmem nedir han hamam Evlâ bir karış cennet, tüm arz edilse mev'ûd Ger dönersem sırtımı, gün gelir hakîkate Kana kesilmiş gözler, olur katlime şuhûd Bilirim ki her nefis, tadıcıdır ölümü Verse de tüm servetin, arzda değildir ku'ûd Ey Ayhan'ım meyletme, dünyanın ziynetine O da yanar seninle, 'feryâd tanımaz vekûd' |
Fidanımı Gece Kesmişler
Bugün ağlamalıyım Yarın gülemem yoksa Ben hep gece ağlarım gündüz gülmeye Yıldızlar şâhid, sor söylesinler İşte bu yüzden Gece yağan yağmuru Daha iyi anlarım Bir fidanım vardı benim Gül olacaktı büyüyünce sanırım Fidanken tutuklandım Büyüyünce bir kez görmeme izin verdiler Sonrasını Suskun Bekir'den dinledim Kesmişler onu Budamışlar aydınlıklarını Karanlıklarından bir L harfi yapıp İki koluna destek çıkmışlar Ucuna püskül geçirip Dikmişler Bizim bahçeye gene Beni onunla asacaklarmış Öyle dedi Suskun Canı sağolsun fidanımın Zaten ben onu kartken hiç görmedim Kartların elinden de olmayacak ölümüm ... Bir 'kitap' gösterdi hâkimim Kapağına vurup 'Bu ne? ' dedi 'Ağaç! ' dedim kalp atışlarımdan fırsat bulup Kızdı bana... Ne ağacı diye sorar sandım... 'Gül ağacı! ' diyecek oldum. Kızdı bana... O da haklı... Ne bilsin ki okuma bilmez şu câhil tayfa... Asmalarının sebebi de câhilliğimmiş. 'Ah o gün gelse! ' dedim, dua ettim. Kızdı Bekir; 'Ne varmış o günde? ' dedi. Ne bilecekti ki o, Ağzından çıkanı duymuyor ki fidanımın hasretini duysun densiz... ... Bugün ağlamalıyım Bir fidanım vardı Kesmişler onu Beni onunla asacaklarmış Zaten ben onu kartken hiç görmedim Bir 'kitap' gösterdi hâkimim Kızdı bana O da haklı ... Fidanımı gece kesmişler...! ! ! |
Gardaş Olmuş
Hakk’ı silip secde edenler ete Şerefsize ********den de öte Geçmişinden bir ders almamış ite Ahir gardaş olmuş ben ne yapayım? Değmezi aklından silmeyen şahsa Aşkın meyvesini dilmeyen şahsa Gerçekçilik nedir bilmeyen şahsa Zahir gardaş olmuş ben ne yapayım? |
Gazel Hatrı
Edebiyat Öğretmenim 'Fatma Nurgün Efe' Hanıma... Çıkınca hatırdan bir gazel yaprak Dökülür türküden düşer mâniden Yıllarca evveli sürdüğün toprak Gün gelir başaklar verir âniden |
*******
Siyahtır, soğuktur, sarptır ******* Güneşe vurulmuş darptır ******* Bâzı an üşütmez, yakar ******* Yalnızın gönlüne akar ******* Kör eyler gözleri, örter ******* Semâyı şafakta yırtar ******* Aşığı kalbinden vurur ******* Vuslatın önünde durur ******* Yalnıza zindandır, dardır ******* Her günün sonunda vardır ******* Ey beni kavuran yarsız ******* Uykumdan eyleyen arsız ******* |
Geceyi Düşlerle Yakıp Ağladım
Başucum eskimiş hasret kokuyor Gülmeyen resmine bakıp ağladım Hayâlin uykuma hançer sokuyor Geceyi düşlerle yakıp ağladım Sarıldım ateşe, attım maşayı Gönderdim türâba senle neş'eyi Unuttum isminden başka herşeyi Kalbime tek sözcük çakıp ağladım Kalmadı huzûrum kalmadı tadım Yol aldı semâya can adım adım Bu hâle bir türlü alışamadım Hasreti aklıma takıp ağladım |
Geçerim Can Gider Kalırım İmân
Ömrümden bir uzun vazdi uzanır Giderim yol bitmez, dururum zaman Önüme dikenler, taşlar bezenir Geçerim can gider, kalırım imân İklimin kışında elma döşürdüm Göynümden türâba sevgi düşürdüm Sağım yol, solum yol, aklım şaşırdım Ağlarım dert kalır, gülerim gümân Hasretim deryâya, hasretim taşa Arz-u hâl eyledim döndüm en başa Baktım ki bedenim dönmüş ataşa Girerim kor sarar, izlerim duman Hastayım derdimi bilir Teâlâ Görmese gözlerim zulmü ne âlâ Yeryüzü denen şey nefsime hâlâ Yürüsem dar gelir, uçarım umman |
Gel Ne Olur
Bilirim, Çok şey olmadığını, bilmediğin... Ve duyarım adını, her şehâdetin fısıltısında... Kendi dilim ihânet ettiği zaman, senin adına... Unuttuğumu hatırladığım zaman, unutmamam gerektiğini... Ve anladığım zaman, sensizliğin ne kadar zor olduğunu... İşte o an... Yanık yanık 'Oyy' demenin ne olduğunu; Bir ben bilirim... Hiç görmedim seni... Gene de bilirim, yüzündeki deseni... Ne yaptığını da, kalktığında ilk iş olarak... Unutkan dillerimize, kalbimizden emir almamayı öğreten, Unutturan, hamdetmeyi her sabah... Ve biz şer söylerken susup, hayra açılan dudaklarımızı kelepçeleyen şeytana lânet olsun... Herşeyden öte, unutturduğu için seni bana... Acıkan yavrunun anasını özlediği gibi, Herşeyini kaybetmiş bir garibin gülmeyi özlediği gibi, Ve acısından can çekişen bir hastanın doktoru özlediği gibi... İşte öyle özledim seni... Gel... Gel ne olur... Açtığım bağrımdan kalbime süzülüp, onar imzasız yaraları... Dizlerimin bağı çözülüp, bıraktığım zaman kendimi yere, Utançtan kızaran yüzümü avuçlarımda hapsetmeye çalışırken, Ve hıçkırarak ağladığımda, geçtiğini anlamadığım saatler boyu, Gel... Gel ne olur... Açtığım bağrımdan kalbime süzülüp, onar imzasız yaraları... Ne Leylâ'mı çölde arayacak takâtim, Ne Şirin'in seyrine delecek dağım, Ne de Handan'ım kalmadı uğruna defâlarca ölecek... Benim nazım sana Yâ Rasûlullah... Seni kavuran beni de kavursun... Seni ağlatan beni de ağlatsın... Seni seven beni de sevsin... Ne olur... Ne olur... NE OLUR! Benim için de dile, kendine dilediğinden... Bırak da, gölgende oturayım Yâ Habîbullah... Artık namazlarımda iki kez Tahiyyat okuyorum, Sen varsın diye içinde... Ve her ezan okunuşunda, iki kez istiyorum senin şefaatini Rabbimden... Unuttum gözyaşlarıma hapsolan her acıyı... Bir tek sen varsın orda... Bir tek sen Yâ Nebîullah... Gel... Gel ne olur... Ağlatma beni daha fazla... |
Gelincik
Bıraksam ellerimden Uçar mısın gelincik En güzel güllerimden Açar mısın gelincik Kastetseler canına Göz dikseler kanına Sevdiğinin yanına Kaçar mısın gelincik İsterim gönlüm eyle Geçmesin zaman böyle Sen de ben gibi, söyle Naçar mısın gelincik |
Gelir
El açınca şükür ile Rızık bize pişer gelir Lâl olmuş dillerde bile Hamd ile feyz düşer gelir Ne yar, ne gül, ne de sıla Kapılmak yok her fasıla Meydan okur gibi yıla Asra mezar eşer gelir Hâller harap, yürekler köz Açsan ağız çıkmaz tek söz Kapanırsa aşk ile göz Hangi hakla beşer gelir Tapınırsak salt ilime Yürekler ki lime lime Nehir, dere ne kelime Kızıldeniz aşar gelir Sizle gelmez çalsanız da İzin ile alsanız da Siz burada kalsanız da AYHAN ölür, yaşar gelir |
Gelir Geçer
Aldırma yar bu düzene Gelir geçer dünya gamı Hesap sorar Hak ezene Gelir geçer dünya gamı Geçmişe dön bak Adem’e Hakkın emri her kademe Çekilir mi bu hâl deme Gelir geçer dünya gamı Vefâsızın dostu olmaz Bâtıl olan salât kılmaz Korkma bu dem bize kalmaz Gelir geçer dünya gamı Her mal bir gün elbet yiter Topladığın sana yeter Beterden de vardır beter Gelir geçer dünya gamı |
Gelir Ölüm
Yol olmazsan Dol' olmazsan Kul olmazsan Gelir alev Yaş akmazsa Can yakmazsa O bakmazsa Gelir alev Dost itmişse Hâl bitmişse Aşk gitmişse Gelir alev Kalbin toksa İşin çoksa Gönlün yoksa Gelir alev Yağar yağmur Erir çamur Biter ömür Gelir alev |
Gelmiyor Gidenler
Vazgeçmiyor yüreğimin bir yanı Yaş döktüğüm bu sevdânın izinden Söyle kalbim buna nasıl dayanı Bitkin düştü koşanların hızından Söz bulunmaz söylemeğe derinden Göz bulunmaz can yakmağa ferinden Oynasa da cümle toprak yerinden Medet yoktur vefâsızın kızından Yalanın yurdunda denmiyor doğru Sabahı hapseder inleten ağrı Yakıp geçer alev alev bu bağrı Duramazsın göğsündeki sızından Ayhan'ım gidenler gelmiyor geri Böyledir bu düzen ezelden beri Duyanda böylesi zor bir haberi Yıkılırsın, derman gider dizinden |
Gerçekten
Seni her düşündüğümde, yüreğim alev alev yanıyor... Şiir olsun diye değil, Gerçekten yanıyor... |
Gereğin Var mı
Ey çaşıt benimle tutmaya bilek Bir damla dünyâlık yüreğin var mı Aksindir duvara astığın elek Gayrı bundan sonra gereğin var mı |
Gidince Anladım, Sevmiyormuşum
Sükûnet... Sessiz ve tatlı... Oh... Ne güzel... Üzgünüm... Ben seni değil, sensizliği seviyormuşum... Gidince anladım... |
Gidiyorum (Askere Gitmeden Son Şiir)
Gidiyorum Saklı bıraktıklarımı açığa vurmadan Ve önemsemeden, zâten önemsemediklerimi Yemin bozarak belki Ama ihânet etmeden Gidiyorum Döneceğim zamânı tam olarak kestiremiyorum Bilmiyorum Belki hemen dönerim, sessiz sedâsız, ağıtlarla Belki hiç dönemem, ağıda bile zamân bulunmaz Gidiyorum Serzenişlerimi bir kâğıda yazıp, zarfa kilitleyerek Ve yemin ettirerek sevdiğime, açmaması için Açılmayacak, okunmayacak, bilinmeyecek Mâdem öyle, neden yazdın? Bilmiyorum Gidiyorum... |
Gidiyorum Buradan
Israr etme sevdiğim Gidiyorum buradan Yüreğim binbir düğüm Gidiyorum buradan Yuvam hepten dağılmış Boynum her dem eğilmiş Kalmak çözüm değilmiş Gidiyorum buradan Elim oğlumda dursun Yeni bir yuva kursun Kal deme ne olursun Gidiyorum buradan Mert yetiştir kızımı Duymasın hiç sızımı Hazırlayın sazımı Gidiyorum buradan Sakın eğme başını Sil gözünün yaşını Hiç unutma eşini Gidiyorum buradan Daha fazla kalmadan Sen uykuya dalmadan Hırkamı da lamadan Gidiyorum buradan |
Git Öl Gayrı
Varmak nedir bilmiyorsan Ne diyeyim git öl gayrı Sen de salât kılmıyorsan Ne diyeyim git öl gayrı Ehl-i vücûddan kal ayrı Yol boyunca yürümezsen Çiçek olup bürümezsen Gazel gibi kurumazsan Ne diyeyim, git öl gayrı Ehl-i vücûddan kal ayrı Ne söz kalır ne de imlâ Kuramazsın bir tek cümle Dökmeyince iki damla Ne diyeyim, git öl gayrı Ehl-i vücûddan kal ayrı Ağlayarak bakmadıkça Kanın cânı yakmadıkça Oluk oluk akmadıkça Ne diyeyim, git öl gayrı Ehl-i vücûddan kal ayrı Bu hâl nedir sormuyorsan Yüreğini yormuyorsan Ayhan'ı da görmüyorsan Ne diyeyim, git öl gayrı Ehl-i vücûddan kal ayrı |
Gitme Yâr
Gitme yâr uzağa Düşersin tuzağa Bakmazlar yaşına Orda bir başına Feryadın' duymazlar Sevincin' koymazlar Özlersin yurdunu Bilmezler derdini Gurbetlik sert vurur Olmadı, dert vurur Ağlayıp durursun Sararıp kurursun Ayhan'ın gün sayar Gitme yâr, gitme yâr |
Gitmeliyim
Gölgem gibi yıkılmadan Bir yol bulup gitmeliyim Varlığımdan bıkılmadan Bir yol bulup gitmeliyim Döndüm gönül bağlayana Sular gibi çağlayana Kanmadan her ağlayana Bir yol bulup gitmeliyim Zaman ömrümü yutmadan Toprak bana kin tutmadan Kimliğimi unutmadan Bir yol bulup gitmeliyim |
Gonuşmuyom Senle Gayrı
Ben karşında kekelerken niye gülüyon Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana Senin için dağ aşardım, bunu biliyon Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana Amminoğlu kur yapınca, cilve ediyon Ben gelince yamacına, gaçıp gediyon Bana deli, başkasına sevdiğim diyon Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana Aklım yetmez okumağa, câhil galmışım Taramamış saçlarımı, yele salmışım Ne sevilmiş ne de bir kez murad almışım Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana Sevmesen de alay etme, vardır onurum Ben seni ta güccüklükten beri tanırım Dün görenler kandırmışlar seni sanırım Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana Adım Ayhan, nâmım deli, olsun sevdiğim Gözyaşlarım kör kuyuya dolsun sevdiğim Vermem artık sana çiçek, solsun sevdiğim Gonuşmuyom senle gayrı, küstüm ben sana |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:37 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.