![]() |
Ey Aşk Sen
Torbalarımız sırtımızda Kadınlarımızı neden bırakırız hep yarı yollarda? Ey aşk sen ne mene işsin ki Hep nal toplattırırsın aşk aşk diye yananlara… Bak sızlananlar senin adına Kıvranır dururlar… Gül kokusu katarlar bir de aşk azıklarına Aşk bahçelerinde çığlık çığlığa |
Fotoğraf
Ne çok güneşleri pırıl pırılken toplayıp attım Buzlarla kışkırtarak aşk yangınlarının içine Eriyen güllerimle ne çok döktüm kırmızıları Onlar ki masum ihanetlerin kabuklu yalanları Utanç takılarıyla saklanırlar kendi karelerine Mahrem bir leke gibi düşer sadece fotoğraflara Ali Arslan |
Gamzeler
Bir garip damlalar gamzeler. Bir yüzünde tek, Diğer yüzünde çift. Her açılışında Birinde bir bahar, Diğerinde Yüzlerce defa dökülür başka baharlar. Esasında kusurdur onlar Adele kusuru. Bazen kusurlar da güzeldir Nesilden nesile geçerler. Gülüşün rengidirler, Bu mübarek kusurlar Gamzeler. Ali Arslan |
Geçmişin Çocuklarıydık Biz
.Kızıl türküler söyleyerek çıktık yangın bahçelerinden Yakamızda karanfillerle daha çocuk yaşlarımızdaydık, Yiğit coşkuların kıvılcımlarıyla tutuşurdu yüreklerimiz Cesareti bedenlerimize işlemiş kurşunlar sanıyorduk Dar ağaçlarında çınlıyordu cesur haykırışlarımız! .. Sevdiklerimiz uzağımızda türkülerimizle ağlaşırken Bedenlerimizi ölüme gülümseyerek çiğnetmiştik Adlarımız geleceğin defterine işte böyle yazıldı! .. Değişen fırtınalar kardan boranlar sildi belki bizleri Unutulduk sandıkça düşüncelere durmadan biçim, Yüreğini umuda açanlara daima hayat vermiştik Takip edenleri peşimizden asla utandırmadık Yok olsak da biz, ilk adındaydık doğan her çocuğun, Zaman bizi yargıladı ama tarihin altın sayfalarındaydık! .. Yaşam eğrilerimizle doğrularımızla bizi yoğurmuştu Zamanın içinde değildik ama her yerde izlerimizle vardık Dostlarımız içleri burkularak her andıklarında bizleri Ölümün kucağında kim bilir hangi mezarlarımızdaydık! .. Ali Arslan |
Gel Git
Mahrem bir gecenin sessizliğiydi. Derin derin bir iç çekişindeydi. Soluk alıp vermelerin hızlandığı anlardandı. Sonra birden bire ne olduysa,gök kubbe yarıldı sanki! .. Binlerce yıldız boşanıverdi. Akışa durdu. Boşalttı içini tüketircesine. Bitiresiye kendini. Gecenin morluğunu ışıklar aklarken; Yolunu şaşırmış öpücüklerle sarsılıyordu göğsü denizin. Her silkinişinde dalgaları kıyıya kaldıraç gibi Kalkıp inip savruluyordu; Önüne katarcasına her şeyi. Ve çekilirken kıyıdan çakıl tanelerinin şakırtılı sesleriyle Sürükleniyordu kendi iç alemine. Birbirinin içine kıvrılan köpükleriyle ıslatıyordu kendini. Rengarenk taşların pırıltısıyla adeta Büyülenmiş gözlerin şaşkınlığındaydı. Birbirine dokunan bedenlerin nefes alışı.Sanki. Deniz bu gece kendini yaşıyordu. Gökyüzünden aldığı hazla kendini kanıtlamanın keyfinde, Coşkun ve bir o kadar da hırçın. Pençesine taktığı yıldızdan alevlerle Tohuma durmuştu gece. Bir sonraki yıldız seline kadar. Şimdi sessizliğe bırakılmış yorgun ve uykulu gözleriyle. Kalakalmıştı. Solmakta olan dev bedenine bakarak Ürkek ve şaşkın, Kanatları kırılmış bir kuş gibiydi! .. Adeta. Ali Arslan |
Gelincik
Hüzün, Senin türkülerinin Dokunuşunda mıydı? .. Yoksa dokusunda mıydı Gözbebeklerinin? ... Her açıp kapanışında, Kirpiklerinden Esen rüzgârın nağmesiyle Bana koşan Kırmızı, Boynu bükük duran Nazlı gelincik! .. |
Gelsin de,
Sevgilim senle gelecekse bahar, Varsın her bir şeyiyle gelsin. Olacaksa Aşk delecekse içimi, Kevgire döndürsün de gelsin. Razıyım her mihnetine yeter ki Ruhunu İçime sersin de gelsin. Ali Arslan |
Geriye Ne Kaldı
İki dallı bir sarmaşığın birbirine dolanışına benzerdik. Şarkıların birbiriyle dans edercesine oynaştığı, o yaz *******inde gönüllerimizden akan damlalarla Koyun koyuna, Birbirimizi gül yaprakları gölgesinde nasıl da aldatmıştık. Şimdi kokusundan geriye kalan ne? Neden yaşamıştık ki seninle beraber bu baharı? Biliyorum vişne zamanı derler İşte o bir aşk zamanı. Şarabın verdiği kekre tadın, Öpücüğüyle sarhoş kalan dudaklarımız şimdi, Hatıralarımıza saklanan, O aşk şarkılarıyla, Biteviye kımıldar… Ali Arslan |
Gök Delik
Şimdi yıldızlar vardır göklerde Ve gri *******in derinliklerine yaslanmış; Onların içinde bir kara delik, Delikten hiç içeri baktınız mı siz? Orda kocaman bir ayna var gördüm, Ne kadar büyük gösterir; Kendinizden korkarsınız! ... İnsan o zaman anlıyor işte Ne kadar miniminnacık olduğunun farkındalığıyla. Bir deli aklıyla bile O kadar aşikar ki Akıllıların şaşkınlığına şaşırıyorum. Hadi tutun ellerinizi Kenetlenme zamanı. Hiç aşağıdan yukarı yıldız yağmuru olur mu? Newton elmayı yedi. Parmağını kaldırıp söz almak için; Lordlar kamarasının çatısından yağmurun damladığı o gün. Herkes döndü onu alkışladı: Ne büyük adam! .. Ali Arslan |
Gökyüzüne Yazmak İsterdim
Gökyüzüne yazmak isterdim kadınları Ellerimi dua eder gibi açarak Parmak uçlarımın Her birinde birer yıldız gibi Pırıl pırıl parıldayabilselerdi! .. Ve her dolanışında avuçlarım; Değişik adlarıyla birer ışık kümesi olsaydılar, Şaşırabilseydim! ... Deseydim ki Hanginize, hangi birinize koşabilsem? Neden aynı anda hepiniz birden sevilmezsiniz ki? .. İlla sıraya mı koymak, Ya da biri bitince bir diğerinden yeniden başlamak? .. Biri bitmeden diğerine koşamamak! .. Bunca kıskançlığınız neden? Bir çiçek bahçesine girdiğinizde Nasıl Gül ise koklanacak, Lavanta ise, Papatya ise adı çiçeklerin Onların da birer adları olmalıydı Yüreğimizde aynı anda, Korkmadan sığdırabildiklerimiz. Tutkusuz bir sevda olabilselerdi! .. Bağırabilseydim. O da olsalar,bu da olsalar şu da olsalar Hepsini birden aynı anda özleyebildiğimi. .. Neden rengarenk çiçekli bahçelerinde dolaşmak varken, Yangın alevlerinde Bırakır da giderler devamlı bizleri? Ali Arslan |
Gözler
Gözlerin gözlere yansıttığı kadar hiç, Anlatabildiler mi? .. Her dökülüşünde gözlerden gözlere, Bırakılanlar kadar Berrak olabildi mi? Hiç bir söz.. Neden yorgun düşeriz? Bir an yeşil, Yada birden bire Maviye çalan gözlerden süzülen O bir damlanın anlamını çözerken. Aynı gözlerdir hep, Donmuş bir fotoğraf karesindeki gibi Yaşar dururlar, İlk bakılan anın tazeliğiyle. Gözlerin verdiğini Neden hep arar dururuz? Neden gözbebeklerinin pırıltısında Kamaşır durur her aşk? Ali Arslan |
Gözlerimin Sana Bir Borcu Var
Gözlerimin sana bir borcu var. Senin gözbebeklerine aşk pırıltısını ilk onlar Bıraktılar! .. Seni aldattılar! .. Damla damla, Kirpiklerinden süzülen damlalarınla, Tüketirken seni; Uçtu uçacak derken dalından, Ürkek, Serçecik yüreğinde, İmkansız bu aşkın ateşini onlar Yaktılar! .. ……. Gözlerimi düşürürsem şimdi ben gözlerinin içine Biliyorum, Çaresiz; Seni bir daha asla, Görmemek Var! .. Bağışlanmak için Başka ne yapabilir insan? Söyler misin? Bir ucunda ölüm de olsa, Değmez mi bu dilâsa gözlerine Ey yar? .. …… / İşte hulâsat-ül hulâsa. ___________________________ D i l â s a : F. s. Avutan Hulâsat-ül hulâsa: Sözün sonucu Ali Arslan |
Gözlerinde Tükettim
Sözlerimi gözlerinde tükettim Kimi anlamdı neleri çekip çıkardığım Belki de boş bir çığlığın sesi. Kirpiklerinin pırıltısındaydı yakarışım. O gece gözyaşınla sessizce, Sözlerim damla damla aktığında Yanaklarına; Dizinin dibinde uykuda Düşlerimin kan teriyle çalkalanmışım. Faydası yok iç çekmelerin, Ne gözlerde ne de sözlerde Boşuna aramak; Nağmesi tükenmiş bir şarkıda Kalan son izimizi. Tılsımı bozulmuş bir aşktan Bil ki kavuran kızıl alevler! .. Yakmakta ikimizi. Her ağlamanda sözlerimi İşte uğruna can koyduğum Gözlerinde tükettim... Ali Arslan |
Gözlerinde Bir Ölebilsem
Bir defacık da olsa Sen, Gülümse/Sen Ve Gamzelerinde bir ölebilsem o an keşke; Ölümüm, Senin O göz bebeklerinin Derinliklerine yerleşebilse... Dilerdim; Ki Gözlerini, Ben gibi Aşkla her sevebilenine Her zaman, Tatlı Bir ürperiş olabilsem! .. Gözlerinde bir ölebilsem Sol yanağında birer Diğerinde ikişer Bahar Açtıran, Her bir gamzelerinde bir ölebilsem! .. Ey Yâr! .. İşte sende, Böyle Seninle kalabilsem, Sonsuz Ve Bahtiyar! .. Ali Arslan |
Gözlerini İstiyorum
Gözlerini esirgiyorsun benden, Ben gözlerin siz edemem ki senin. Konuşmadan, Her gün her saat, Her an bana bakan gözlerini istiyorum… Neden senin bende başka-başka gözlerin yok? .. Başka anlarda ve başka yerlerde, Baktığın, O siyahi ve buğulu Halka –halka, Birden bire ve gittikçe, büyüyen gözlerini istiyorum... Kısılan kirpiklerinin arasında ...Ve bazen damlalar akarken ...Ve bazen sevinçten kamaşırken, …Ve kızdığında ki bakışlarınla, Birbirine dolanan Gözlerini istiyorum... Gözbebeklerini, Evet senin, ama sende kalan, Sana emanet edilmiş, Bana ait gözlerini istiyorum... Her şey içimden nasıl da birden Gözlerin olup dökülüveriyor! .. Bundadır ki mutlaka bundandır. Hani seni her görünce nedensiz Heyecanlanır da, Bir başka hal olurum, İşte o zamanki bakan gözlerini istiyorum... Kimsin sen? Neden beni benden gözlerinle alırsın? Alırsın da götürürüsün. …Ve söylesene. … Ve seslensene. … Ve sessizce de olsa, Bir ses veren gözlerini istiyorum… Hadi Hoş geldin! .. De ki bana. Bende kalan düşlerinle, Gecemi sabaha, huzurla açan, Ben senin O gözlerini istiyorum… Ali Arslan |
Gözlerinle Sevebildin mi
Sen bir kadını, Gözlerinle sevebildin mi? Dokunmadan, Kırpışan kirpiklerinde nemlenmiş bulutları Rüzgarına katıp, Islanmış dudaklarında gezdirebildin mi? Akşamları her çöküşünde içine bir hüzün, Hatırladığın oldu mu Yanaklarından süzülen damlaları? Okşarmış gibi onu, Çok uzaklardan yüreğinin kafesinde var olabildin mi? Bir kadına verilebilecek en güzel lezzeti, Tenini sağarmış gibi incitmeden Ona yaşatabildin mi? Gecenin bir vaktinde ....Ve en arzulanan o anda, Ağlayışlarında bulundun mu? Kulağına 'Seninim' diye fısıldayan Bir kadın, Gözlerinde salkım salkım dökülen Bir sevda çiçeği gibi açtı mı hiç sana |
Gül
Sesin düşünce, Yani senin sesin birdenbire düşünce, Dağlarımın arasında köpük köpük akan çağlayanlar oluyorsun; Sesin ve sen kırmızı bir gül, Bin zamanların ey kadife seslisi, Seni sevdiğim O aynı mevsimlerimde Hep sen olacaksın biliyorsun. Ali Arslan |
Gülle Dans
Kırmızı/Yeşil/Mavi dallarda açan her gül Dans eden rakkasenin vücuduna dolanır Gülle dansın bu hazin öyküsündeki bülbül Çalınan şarkının nağmeleriyle soluk alır Ali Arslan |
Gülümseme
soluk aldıkça kabaran kuşun gagasından düşer bir damla çiçeğin yapraklarına bahar tazeliğinde şen şakrak bir gülümseme merhaba ve hoş geldin denir yeniden döndükçe insan şiire soluk aldıkça çoğalır söz çoğalır cümle dört mevsim yedi renkle evren bir bilmece .. kadın adama bakar adam arkasına bakmadan yürür yüzü utancında kırılan gülümseme soluk aldıkça şiirle Ali Arslan |
Gülümserine
Hüznün darağacındaydı Oynaşır dururdu muttasıl, Zaman. İlim yürüdü Su 'ya şimdi, Güller atmalar ...Ve rengarenk çiçekler. Gülümserlerdi. Zamanın art yamacında yoksul kaldı hüzünler ...Ve paramparça edilen darağaçları! .. Su 'ya şimdi, Güller atmalar ...Ve rengarenk çiçekler Ali Arslan |
Gülünce de Gül ' ü Verince de
Kavruluyor Yüreğimin ışığı! .. Sen yoksan... Bir gül oluyorsun Birdenbire! .. Geldiğinde... Gülünce de... Gül'ü verince de... Ali Arslan |
Gülüşün Kaldı Derin Bir Uçurumda
Duygularının sarsılışında ben Darmadağın etmişsem her şeyi Bir kanayan yaradır içim neyleyim Sensiz olmanın avuç içi yalnızlığında Hak ettiklerimizde kaldı bir ince sızı. Senin yargılarınla hala içim yanar! .. Bir mavi dünyayı yıktık kendi ellerimizle Bıraktık enkazını kocaman bir boşluğa Artık dağ başlarını tutmuş haydutlar Kim kimden neyin hesabını sorar Mağrur aşk zedeler kaldı tek başına Senin zulmünden hala içim kanar! .. Duygularının ince fikrine bağlanmasam Bilmesem sevişmelerindeki bunca tadı Gözlerinin büyüsüne kapılmasam Dayanılmak mı buna hiç sanmam Gülüşün kaldı derin bir uçurumda Kalbim öyle acıdaki hala seni arar! |
Güneş Toprak Ve İnsan
Güneşten geldik ışığıyla uyandık. Yokluğunda, Uğursuz nerden nasıl belirsiz; Kara bir kedi gibi saldırgan. Güneşin önünde olmalı öyleyse hesabımız. Güneşin ısıttığı toprak armağan etti bizi. Çizgisiz ve sınırsızdı. Her bölüşümüzle; Karıştırdık varolan aklını. Toprağın aklı sıra olmalı öyleyse hesabımız… Güneş toprak ve insan aynı şarkıyla kaynaşırsa; Güneş kızarınca gülümser Topraksa sürülür beraber. İnsana yakışanla olmalı öyleyse hesabımız… Ali Arslan |
Güneş Ve Gül
Bıraktığın kırmızı bir gül Güneş’le güldüğümüz o günden Solmadan hep duran bir hatıra; Senin kokundur, Adın, Saklanır durur bir gönülden. Sen; Güneş’le her seferinde gülerken, Koparılan dalları arasında her bir gülün; Kızıl aleviyle yanarsın. Güneş’le gülen dudak uçlarında Beni sevdiğini neden saklar durursun? . Sevgilim sen Güneş mi toplamaktasın? .. Güneş’le gül, Dudaklarınla ver ki Güneş’i bana, Dokunduğum, O hoyratça sevişen, Apak bedeninde, Bıraktığım her damlam; Vişne renginde Güneş’in suyuyla mayalansın, Ve derinlerine, Halka halka işlesin, Tohumlarıyla Güneş’in. Güneş’le gül, Gül ki sen sevgilim; Gülşeninde senin İçin için tomurcuklanarak yeşeren; Gözbebekleri Güneş pırıltısında, Sevincimizle gülümseyen, Gamzelerinde seni, Aşk kokularını benden alan, Her biri bir çiçek kadar güzel, Binlerce, Güneş'e aşkla gülen çocuklarımız olsun! .. Ali Arslan |
Haberin Var mı
Yüreğimden süzülen sevdanın Acı türküsünü anlatacağım ben şimdi. Sakın ağlama... Beklenmeden geliveren Bir aldanışla mı oyalandık ki? Bir çizgiyle tükenişini istedin... Farklı zamanlarda mıydık? Düşüncelerde mi yaşadık. Sadece... Tüm güzelliklerimiz; Tazeliğinin intikam alışı mıydı? Yaşanmışlıklarından kalan yasak bir anıdan... O halde rastlantılar yumağındaki hedefine Konulan neden ben oldum? Şimdi bu oldu mu? Sen mutlusundur şimdi. Sevdanın bedenini yakan o alev Yağmur hüzünleriyle solmaktadır artık... Bense şimdi yüreğimden süzülen sevdanın acılarını Yüzlerce kez daha Yaşamakla meşgulüm. Haberin Var mı? .. Ali Arslan |
Hakikat
Uzaklarda Yüksek dağların zirvelerinde İnce bir sızıyla çökelir İçime her türküde sen bir hasret! .. Yamaçlarında Derin vadilerin tam ağzında Kaya oyuğu bir mezardan Bakar durur tarihten bir hakikat! .. Dumanlı soluklarımız Bulutlara sarmaş aynı çizgi aynı gülümseme Hüzünlenir düşer Olur Çiçekçe yüzünde aşk bir felaket! .. Titrer sesin Dudaklarının kıvrık cümlelerine İşler gülüşlerin İçime yayla serinliğinde Baharın yaza bu her çevriminde Kana kana içimlik sularınla Çoğalır bende seninle hayat! .. .. Sıra dışı Bir o kadar aykırı İmkânsız düşlerimizle koşarken birbirimize Kaçınılmaz bir engel önümüzde Zulmüyle bizi saran hakikat! .. Heyhat! .. Ali Arslan |
Hançercesine Yüreğime Sapladıklarım
Benim görüp de gideceklerim var. Bir şeyler söylemeyi isteyip de söyleyemediklerim. Mesela kalsın dediklerim. Türkülerimi ağızlarında bırakıp da kaçıp gideceklerim. Bakışım kalacak belki geride, Neleri anlatmaktı deyip de neleri yutkunarak sakladıklarım. Göz göze gelemediklerim. Bir lokmayı bile paylaşmayı beceremediklerim, Hep bir ucundan tutup da olduğu gibi bıraktıklarım. Benim görüp de gideceklerim var. Düşlerime kâbus gibi girip de her döndürüşümde kendimi, Aklımdan çıkaramadıklarım. Benim görüp de gideceklerim var. Kurşunu hep inadına doğrultmak isteyip de her seferinde kendi bedenime, Çaresiz Bıraktıklarım. Kıyamadıklarım. Benim görüp de gideceklerim var. Ölümümle ağlatıp da dolu dolu gözlerinde, Gözyaşı bile akıtamadan merasimsiz terk ettiklerim. Benim görüp de gideceklerim var. Bir yangın yerinde alevlenen bakışlarıyla baş başa bırakıp da Konuşturamadıklarım. Bir selamım bile kalmadı dediklerim Ve hançercesine Yüreğime sapladıklarım. Ali Arslan |
Hatıralar
Seneler acımak bilmez seneler! .. Doğan her gününde başka bir günün sevinci var. Yaprak yeşil, Mevsim belli biten bir şey var. Bitmeyecek bir çok şeyler: Hatıralar! .. Arzular! .. Kabına sığmaz arzular! .. Gelecek aydınlıklara, Sevgi susamışlığıyla yol arar. Ali Arslan |
Hayat
Hayat Rüzgar olup gidiyordu Hayatın her bir eşiğinde, Aman pür dikkat! .. Sanma ki umudum Ölüm Durdururum Umuda rağmen döner durur Hayat Ali Arslan |
Hayat Mutlaka
Toprağın özelliği; Sıkıştırıla sıkıştırıla taşlaşır. Hayat da, En naif bir yüreği toprak gibi alır, Sıkıştıra sıkıştıra katılaştırır Ve çaresi yok, Onu kendisine benzetir mutlaka. Ali Arslan |
Hazan Mevsiminde Gelen Sevgililer
Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Süt yüzlerinde bir damla deniz mavisi İhtişamla girdiler,gönüllerde eridiler Ağladılar Sırılsıklam bir hüzündü tenleri, Yağmur olup döküldüler Gül yaprağı tadında, Dudaklara öpüş olup güldüler! .. Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Yelken açıp rüzgar verdiler İlham olup yürek deldiler Soldurdular Acı bir türkü gibiydi yüzleri Nağmeleri bıraktıkları dillere Aşk diye imkansızı verdiler! .. Birer birer Hazan mevsiminde gelen Sevgililer Birer kelebek gibiydiler! .. Solgun yaprakları kucaklarında Bırakarak nice Sevgilileri Yine bir hazan mevsiminde Geldikleri gibi bizleri Terk edip de gittiler! .. Ali Arslan |
Hazar
uzak iklimlerin öylecene yakın bir yüreğidir ki yüreğimize inceden inceye dokunan Hazar deyişlerinde hep müstesna bir aşkın özü var. derim ki ona değmesin hiç bir kuldan kem bir nazar çünkü onun bize baldan bile tatlı şefkatli bakan gözleri var Ali Arslan |
Haziranda Gelecektim
Annem Benim ellerim bir sıcak yaz! .. Yangın alevlerinde süzülür çocuk gözlerim. Zamansız kurumuş bir daldayım, Açmamış bir çiçek, Daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Annem Ellerim donuk öyle bir beyaz, Altımda yumuşacık bir toprak, Üstümde güller kokar benim, Her gece bir başka yıldıza düşerken gözbebeklerim Ölüm şimdi bende soğuk öyle bir ayaz. Annem Daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Gülümseyecekti gözlerim gibi Kim bilir hangi dallarında bir çift taze kiraz! .. Annem Bir meyvendim dallarına asılacak, Haziran'da gelecektim. Şimdi üstümde çiçeklerle donanırken mezarım, Kanar benim on sekizinci baharım, Yürür içime yürür damlar bir sıcak yaz! .. Annem Zamansız kurumuş bir dalda, Açmamış bir çiçek gibiyim, Daha benim daha benim on sekizinci baharım. Bir meyvendim dallarına asılacak, Ve Haziran'da gelecektim! .. Ali Arslan |
Helaline Emanet
Çatallanan yüreğine damla damla düşerken İhanetin sarı çizgilerinde kırılan ağıtları. Gölün mayasıyla yıkandıysa bir kez Keyfine kadeh kaldırılan herhangi bir vaktinde de olsa, Çözülür sıkılmış yumrukları, Hayasızdır artık; Dökülür yavaş yavaş üzerine karanlığın yüzü Süzülürcesine kendi utangaç gözlerinden. Her bir sabahının günahkar serinliğinde Başka bir boyutuna düşer Rengarenktir. Gülümser yeni gölgeleriyle, Yeniden kurulur işte o an ve her seferinde, Farklı bir tazelikle, Düşlerinden sıyrılarak uyanır. Artık o bir bakirenin masumiyetine bürünmüştür Kendince apaktır. Şimdi tekkesinde, Şeyhinin helaline emanettir. Ali Arslan |
Her Biri Bir Çınar
Ne zaman bir ölüm haberi alsam, İrkilirim. Bu gün Üç kez irkildim. Tanıdık yüzleriyle geçmişimizden geldiler. Eskiden “gece gelen telgraflar”, Şimdi bilgisayarlar Var; Anında Dökülüyor ölümler… Nice güzel yüzleri Bırakmadık mı arkamızda? .. Onlar; Rüzgarıyla sallanır, Gölgesiyle avunur, Her biri, Yaşlı bir çınarın. Şimdi yüreğimizde Kıpırdar dururlar; Devrilen, Gönüllerimize saklanan Her biri kocaman bu üç çınar! .. 6 Mayıs 2004 Ali Arslan |
Hesaplaşmalarım
Şimdi sessiz bir bekleyişteyim Tuhaf Ve bir o kadar da fevkalâde, Karanlığı üzerime devriliyor gecenin Bu şehirde Sabırsızca Tutmak için gelecek bir sabahın ilk pırıltılarını Her seferinde Yutarak bir daha ve bir daha Öteliyor yalnızlığımdan, Doğacak sancılarıyla beynimin yorgun köşelerinde Fırtınaya tutulan dalgalar gibi beni Bir o yana bir bu yana ve aheste Bazen Bir kadının arsız bir gülümsemesinde Asi ve inatçı Üstüne üstlük tüm kibrini saklayarak asaletine Hayasızca meydan okuyor! .. Bütün zamanların o kahredici yazgısına. Sessizliğin içinde Sabırlı bir bekleyişteyken ümidim Bana en büyük kötülük olarak dönüp ve hiç utanmadan Yanıldığımı haykırıyor! .. Hıçkıran her şarkının hüzne sarılmış cümlelerinde Ve her gece bir daha bir daha Tarihin o köhne kokusu içine sinmiş Ve aşınmış kaygan, alaycı yüzüyle Taş kaplamalı yollarında gezinirken Bu şehirde Kendimle olan tüm hesaplaşmalarımın içinde Bulduğum tek gerçektir: İmkansızlık. Ali Arslan |
Heyhat
Yazdığım her şiirimin kırıntılarında verebiliyorsam sesimi /Alıyorsam/ Demek ki her yürekten bir şeyler koparabiliyorum! .. Bir damla yaş geldim gelecek! .. /Ağlamaklı/ Ey yüreğini bana asmak için çırpınanlar! İmkansızlıklar içinde kıvransa da hayat; Söyleyin, Hadi söyleyin söyleyeceklerinizi! .. Zaman fırtına gibidir! .. Biçer ve keser atar gecikmişlikleri Kopardığım her parçanız bende /Kalandır/ Gözlerinizdir sözlerinizdir /Saklanandır/ Coşkularıyla arzularınız bende /Bırakılandır/ Neden; Bu kadar, Sevdiğimden midir? .. Söylersem… Demediklerimle de anlar mıydınız? Cevapsızlıklar içine /Kırılganlığıma/ Bırakılırsam? .. Heyhat! .. Ali Arslan |
Hiç
Her çığlığımda, Soluğun kesilircesine, Heyecan fırtınası her dolandığında bedenine, Bir serçenin göz bebeklerine tüneyen ürkek titreyişi, Sen de yaşadın mı? Gülümserken sen, Sana her gülümsün der, Derlerken seni kadife yapraklarından, Kokusunu sardırarak kat kat bedenime, Aklına düşüp de, Düş kurdun mu her gece bana dair, Sen dedin de kucağımda tüm dişil hayallerinle, Uyudun mu hiç? Ali Arslan |
Hüznüne Kıyamadığımsın
İçimde bu gün öyle başkasın sen akan zaman gibisin Baharın kekliği nedir ki sen gönlüme ceylan gibisin Her gelişinle şakır şakırsın sen içimde gülümsersin Gülümsemene bile dolan hüznüne kıyamadığımsın Ali Arslan |
Hüznünle Büyülendim
Sözlerinin üzerine döküldü gözlerin.. Gül yaprakları arasında, Yeşeren Sevincinin, Çizgileri arasında bir derin hüzün, Ben senin hüznünle büyülendim sevgilim. Ali Arslan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:30 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.