![]() |
Dökülüyoruz
DÖKÜLÜYORUZ Çareler sorun olmuş birey dertten kaos ta Henüz sağlıklı değil toplum temelden hasta Devleti temsil eden beyler başta Sivas ta Tekbir çekip benzini döküp yakılıyoruz Yüzleri ağartacak akta dökülüyoruz. Bir düşün, güzellikler bizden yana akmıyor Kime ne söylenirse hiç kimse ayıkmıyor. Herkes kendi keyfinde kimse sahip çıkmıyor Gel de gör gurbet elde itip kakılıyoruz Azda zaten hiç yokuz çokta dökülüyoruz. Yanlışa boyun eğmiş doğru çıkmaz sokakta, Meydanlarda aranır neden hukukta, hakta. Krize girmiş vatan insanlar ağlamakta. Çuvala mızrak gibi zorla sokuluyoruz, Her şey sıfıra inmiş yokta dökülüyoruz. Nelere el açmışız eller anlıyor halden. Bizleri biz soymuşuz, medet umarız elden. Selden tufandan değil, hafif esen bir yelden, Devrilmiş çınar gibi kökten sökülüyoruz, Söz senet değil şimdi, çekte dökülüyoruz Ahmet Canbaba |
Dünyalar Kadar
DÜNYALAR KADAR Önümde bir sevinç var hasreti kucaklayan Arkamda bıraktığım hüzün dünyalar kadar Her günün,her saatin insanı mutlu eder İnsanı mutlu eder,sözün dünyalar kadar Sevdiğimi bilirler dünya aleme bir sor Bir sor ki herkes benden bak sana neler diyor Işık ışık büyüyen içime düşen bir kor Bir ay parçası sanki yüzün dünyalar kadar Sevgi ile büyüyen nefret ile kaybolan Yüreklerdeki coşku aşkı en üstün kılan Kalır sonsuza kadar bende mutluluk bulan Ve beni mutlu eder özün dünyalar kadar Ahmet Canbaba |
Düşerim
DÜŞERİM Seninle sensiz yaşarım Gel desen gele düşerim Bende böyle bir beşerim Hallerden hale düşerim Yaparım aşk için hile Yel olur dağlar aşarım Yetişmek için menzile Bellerden,bele düşerim. İçim coşku dolu benim Bendime sığmaz taşarım Akan suyun yolu benim Sellerden, sele düşerim. Yüreğinle sarsan beni Gönlünde sevda eşerim Sevip’ de harcarsan beni Ellerden, ele düşerim Bende sen varsın sor niçin İçimden gelir coşarım Kem söz etme benim için Dillerden dile düşerim Gitme bir bak n’olur dur da Senin için hep başarım Rüzgar gibi dağda kırda Yellerden,yele düşerim Ahmet Canbaba |
Düşündürdün
DÜŞÜNDÜRDÜN Akıllara sığmaz sonsuz kavramda Olmayanı düşündürdün sen bana Asık yüzler neden dolmuş çevremde Gülmeyeni düşündürdün sen bana Akıl çekiç, akıl bilgi, akıl örs. Doğru düşün gitmesin işlerin ters. Hayatında birçok olaylardan ders Almayanı düşündürdün sen bana Sevmeyen, gönülde boylar hapis i Sevgiyle kurmadın dünya yapısı Her zorlu işlerde çıkış kapısı Bulmayanı düşündürdün sen bana Çalıştırır insanın ahmağını Eksik etmez başından tokmağını Komşusu aç yatarken ekmeğini Bölmeyeni düşündürdün sen bana Ahmet Canbaba |
Elim Eline Değince
ELİM ELİNE DEĞİNCE Elim eline değince, Artar şekerim. Kurur dudaklarım, kalmaz ferim, Dizlerimde. Etrafı sarılmış bir anarşist gibi, Teslim oluyorum bir gülüşüne Ve kendimi sana bırakıyorum Dalıyor gözlerim. Yokluğunda seni düşünüp. Damlıyor bir iki damla yaş. Damlıyor yokluğun Sana olan sevgim içimde bir törene dönüşüyor Hele dostlarıma sarılışım, Bir faciayı önlüyor. İçimdeki sessiz fırtınada Stresim doruğa çıkıyor. Sessizliğim, bastırılmış duygularımın suskunluğudur. Yüreğim,yaban kuşları gibi ürkek, Sönmüş bir volkan gibi durgundur. Bir gölge bile korkutur beni. Ve korku bir fobiye dönüşür içimde Oysa, Yasadışıdır kural tanımayan aşkım Sevgindir,içimdeki isyanımı bastıran Bir başkaldırışa son darbedir yokluğun. Son darbedir bir güce dönüşüp, Zapt edilmeyen. Sanki batan bir gemiden S.O.S verir umutlar Tehlike sinyalleri sarar dört bir yanımı Ve anlamsız bir mavide Anlamsız bir geleceğe yelken açar umutlar. Ve o mavide kaybolur Bir kasırgaya dönüşür bulutlar Hayaller yıkılır,savrulur düşler. Sonra beyaz bir leke gibi durur. Çıldırmış dalgaların köpükleri Yorgun bir savaşçı gibi sahile vurur Ve deniz yorulur. Bir bakarsın sakinleşir liman, Sakinleşir yürek. Sular durgun ve sessiz, Ve açıklardan yol alır sahile,bir sandal nefessiz. Çekilmez kürek Bir büyünün tılsımı olsa gerek Ve belki de dalan gözlerimde zaman Erişemeyeceğimiz bir yerdedir, Olmamız gereken yerlere inat. Bir bakarsın kış sarar dört bir yanımızı. Ağlamaklı bulutlar, gökyüzünden siner yere. Yağan kırağıdır şimdi yağmur yerine İliklerine Nakşeder soğuğu. Ve dalgın bakışlarımızdan Havayı ısıtan ciğerlerimize çekeriz soluğu. Ve şimdi ciğerlerimizde Peş, peşe yanan sigara dumanları var. Artık üşütmeyecek beni Ne kırağı, ne kar Bak bu soğukta bir başka çıkıyor sesim. Hele nefesim, Her soluk alışverişte,bir buhara dönüşüp kaybolur Kaybolur yürüdüğüm sokaklarda Ve karda Kar, Şimdi düşünebildiğim kadar Uzaklarda. Yalnızlık işlemiş iliklerime,yalnızlık Yemin ettim seninle olmağa. Seninle olmağa bir adağım var. Adağım, o kutsal mabetlerde değil, O,kutsal mabetlerin ayinlerinde gizli. O gizli ayinlerde şimdi Anlayamadığım mırıldanmalar var Anlayamadığım mırıldanmalarla, Ne yokluğa, ne sevgisizliğe ve nede Çaresiz bir derde, açılıp kapanmasın dudaklar. Açılıp kapanmasın eller. Ne hocaların ve nede rahiplerin Sade ve sessiz, Yalın, gösterişsiz, Giysilerle dua etmeleri ilgilendirmeyecek beni. İlgilendirmeyecek bir başka kültürün kucağına itilmiş Seçkin bir kabilenin kızı. İçimdeki sızı, Uyanışım. Uyanışım,dalan gözlerimdeki o tatlı rüyadan. Ve o mor dağları geçit vermeyen dünyadan Ve o dünyadan sana gelişim Sana seslenişim. Çünkü bu dünyada ben adadım kendimi sana Ve biliyorum ki, Elim eline değince,artar şekerim. Kurur dudaklarım, kalmaz ferim Dizlerimde Ahmet Canbaba |
Elveda Gidiyorum
ELVEDA GİDİYORUM Çığlıklarım boşuna neden bilmem derdimi Duymazdan geliyorsun dinle bak ne diyorum. Varmı sorunlarıma yolgösteren bir makam Çaresiz seni sana şikayet ediyorum Bekledim ömürboyu elveda gidiyorum. Hangi saat, hangi gün, hani nerde son durak. Sen canlar alan usta,ben acemi,ben çırak. Al her şey senin olsun, sen beni bana bırak. Sonunda ben kendimi, kendime adıyorum. Bekledim ömür boyu, elveda gidiyorum. Sonu ölüm değildi yaşamda amacımın. Hep içinde yaşadım hayatımı acımın. Sen izin verdin diye ben hayat ağacımın, Yeşeren dallarını kökünden buduyorum. Bekledim ömür boyu,elveda gidiyorum. Uyanışım seninle, bil seninle yattığım. Dokunduğum,gördüğüm, her nimeti tattığım. Adını anıp her gün adımımı attığım. Yaşamın son demini canımla ödüyorum, Bekledim ömür boyu, elveda gidiyorum. Hurafe inanışlar beyinleri yıkıyor. El olmuş eller ele, eller, ele bakıyor. Güzel, çirkin oluyor, doğru, yanlış çıkıyor. Hergün isyanlardayım, sana kin güdüyorum. Bekledim ömürboyu,elveda gidiyorum. DİN-SİZİN Cin ve şeytan hülle, recim, cihat varsa kin sizin. Hacca gidin, kurban kesin, çöpe atın din sizin. Var olan şeyler taptığı, bilimden yana somut, Hümanizm ve laiklik yani benim, dinsizin. Ahmet Canbaba |
Farkındamısın--Tutku--Kesirli Yaşıyoruz
FARKINDAMISIN Şimdi seni düşünmekten geçiyor Aşkların en güzeli. Kalbin, İçinde şeytanları olan bir köşktü. Ve ben yıllarca esir yaşadım bu köşkte. Anlıyor musun? Sen ki Ne sevdiğine huzur, Ne üzdüğüne teselli verdin. Sana olan sevgim, süreklilik kazanır mıydı unutmak olmasa. Ayakta tutabilir miydim yaşama gücünü, hayatımda olmanın anlamı olmasaydı. Yüreğimde taşıyabilir miydim bu kutsal aşkı. Şimdi bir gönül bahçesi yarattım. Barınıyor benim gibi sevgililer orada. Ne sökmemiş bir şafak gibisin aydınlığıma, ne de kır çiçeklerine küsmüş bir arı. Zirvesine ulaşılmayan dağınım. Ölüme terkedilmiş bir kelebek gibisin, Ellerin sapsarı. Ve ben hala, senin tutsağınım. Farkında mısın? TUTKU yine festfudu tuttu kızın yine hamburger dedi inatla düştük yola marka sapıklığım üstümdeydi dedim sana bugün ne pepsi kola ne de Rus salatalı sandviç mis gibi döner neyine yetmiyor üstüne buz gibi birde ayran iç bak bizim reklamımızı yapıyor TV de firarda acun biz kendi ülkemizde yiyemiyorken lahmacun KESİRLİ YAŞIYORUZ logaritmik parçalara bölünüp kesirli sayılara döndü hayatım kalp 160 atar tansiyon büyük küçük kimi gün yirmiye beş gözler sıfır üç elli kanımda demir binde üç kimi gün yaşarken beleş kimi gün tek teselli sen varsın yanımda halimden besbelli Ahmet Canbaba |
Farkındamıyız
FARKINDAMIYIZ Kime ne satmışsak malımız bozuk Duyarak küçüldük farkında mıyız Gümrük birliğinden her sene kazık Yiyerek küçüldük farkında mıyız Fabrika satıp ta ne yiyeceğiz Gelen nesillere ne diyeceğiz Özelleştirince büyüyeceğiz Diyerek küçüldük farkında mıyız Kusur kapatırken atarlar maval Elinde fırçası önünde tuval Askerlerimizin başına çuval Giyerek küçüldük farkında mıyız İçimize akan gözyaşımızı Hırsımızdan çatılan kaşımızı Aldığımız borçlardan başımızı Eğerek küçüldük farkında mıyız Biz uysak ta onlar uymaz haklara Yüreğimiz siper oldu oklara Türk sat ile başımızı göklere Değerek küçüldük farkında mıyız Kandırırlar bakmaz alın terine Ambargo koyarlar yurtta ürüne Bizde kendimizi aptal yerine Koyarak küçüldük farkında mıyız Umutlarda kaybettik belki mizi Yabancılar çiğnedi ülkümüzü Devlet mafya el ele halkımızı Soyarak küçüldük farkında mıyız Ahmet Canbaba |
Filistinli Çocuklar
FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR Tutuklanmasaydın gözlerimde hissetmeyecektim varlığını. Tüketseydin acıların yedeğini yüreğimde isyan çiçekleri açardı yalnızlığın penceresinde. Ellerinde kalırken ayrılık tutulurken güneş bir gölge düştü uçuruma. Biraz daha kendini bilmez plastik mermisinde ölüm. Şimdi bir yalnızlık üşüyor bir lastik sapandaki taşta omuzlamış feryatları yeller bir tanka karşı durur ve bir çocuk unutmak istediklerime sarılır, bir tankı vurur Ahmet Canbaba |
Gel Yanıma
GEL YANIMA Göz ucu, gözümde kaşının karası. Güzelliğin satın almaz hiç bir şey benim gönlümden başka. İkimizin de yok beş parası. Hanım bu yavan akşam yemeğine şimdi soğandan çek bir ekmek arası. Soğuk terk edecek birazdan. Sobada odunlar yanma telaşında, şimdi tam sırası. Gel yanıma Ahmet Canbaba |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:50 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.