www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Aşk şiiRLéRi. (https://www.cakal.net/showthread.php?t=120159)

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

Söylenemeyen Bir Söz

Söylenemeyen bir söz olmaktı hayatım
Sahibinin ağzından dökülemeyen
Ama yine de onun kalbinden sökülemeyen bir söz.
Bazen akla gelip “ah” çektiren
Sahibinin bir anlık cesaretini bir ömür bekleyen
Neler olacağını bilmeyip gizemi içinde saklayan.

Söylenemeyen bir söz olmaktı hayatım
Sahibimin içinde kuruyup solmaktı
Her an farklı hayallere dalmaktı
Kimsenin duyamayacağı,ebedi bir sessizlikte kalmaktı.

Gözlere anlatırdım derdimi
Ben olmaya çalışır,üzerlerdi kendilerini
Gözler anlatırdı ama söyleyemezdi.
Onlardan akan yaşlarla yıkandım,
Ben,ben olmaktan bıkardım,
“Buradan hiçbir zaman ayrılamayacaksın” diyen gözlere kulaklarımı tıkardım.

Bilirdim bir gün yağmurlarda ıslanan toprak gibi akıp gideceğimi
Etrafımdaki bulutlardan anladım,vakit geldi.
Buralarda rüzgar değil,umut eserdi.
Söylenemeyen sözler gittikten sonra fırtına biterdi.
Yeni söylenemeyenler bekleyen,ürkek bir güneş açardı.
Kimse bilemezdi bu iklimin nasıl gideceğini

Söylenemeyen bir söz olmaktı hayatım,
En sonunda sahibinin ağzından bin bir tereddütle çıkan.
Ve uçmaktı ömrünün sonunda,
Var olmamın nedeni olan o kızın tebessümüne…

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

Bazen Ölüm Güzeldir


her eskimiş gibi sonu beklenen
bilineni değil mi zamanı dolmuşların
olmuş bitmişlerin ya da hiç olmamışların

bazen ölüm güzeldir
yakışır insana

yeter denilen kimi
aslında olsa yetmeyenin
kimi sona gelinmişliğin
son bulmuşu heveslerin
tatların duyguların görmüşlüğün
bitmiş durağı değil mi

son hırıltısıdır artık yaşamın
yok mu bir bir anımsatması o zamanı
yok mu acımasızca

yaşanmış arzulara
iyiliklere kötülüklere
son bindiğim trene
son yüzdüğüm denize
başını okşadığım sarı çocuğa
yazdıklarıma
tuvalimdeki resimlere renklere
tırnak batırılan o anlara

İnan ki çok hayıflandım

en baba zamanıdır
bir sabaha karşı
son ışıkları da kısılırken yaşanmışların
alemi var mı diretmenin
salıverdim huzuru çayıra
bundan ötesini kim araya kim kayıra

Bazen ölüm güzeldir
Yakışır insana

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

Biraz gelir misiniz?

Bir gün çağrıyı duyar, insan ölür çaresiz
Ölür kuşlar, ağaçlar, ölür sahil ve deniz

Silinir bütün renkler, dağılır koku, ışık
Yeni bir alem başlar karanlıklarda sessiz

Kemik çürür, kaybolur parıltısı gözlerin
Kımıldamaz orada ayağımız elimiz

Öyleyse neden bunca düşmanlıklar, savaşlar
Er geç çağrıyı duyup gidecek değil miyiz?

Er geç kulağımızın dibinde çınlayacak
Ölümün soğuk sesi 'Biraz gelir misiniz? '

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

KADER MAHKÛMLARI



Sevgiye hasret kalan,

Yüreğinde acıları olan,

Sevdiklerinden ayrı kalan,

İşte biz kader mahkumları.



Haftada bir telefon açan,

Ayda bir görüşü olan,

Sevdikleriyle hasret gideren,

İşte biz kader mahkûmları.



Sevdiğine mektup yazan,

Cevap alamayınca üzülüp kahrolan,

Her şeye rağmen yıkılmayan,

İşte biz kader mahkûmları.



*******i düşünüp yatmayan,

Ranzasına oturup takvime bakan,

Gelip geçecek günlerini sayan,

İşte biz kader mahkûmları.



Günler gelip geçiyor,

Herkes sevdiklerine kavuşuyor.

Ama cezaevleri boş kalmıyor,

İşte biz kader mahkumları.

Bilecik M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

Dost Bildiğim

Dostuz dost dedik birbirimize sarıldık,
Gün oldu güldük, ağladık, sonra darıldık,
Tam onaltı ay ayrı kaldık,
Neyleyim ben böyle dostluğu.

Benim dostluğum ebedidir bitmez,
Yenileri gelse de içimdeki gitmez,
Dostun sözü beni hiç incitmez,
Özlüyorum ben öyle dostluğu.

Yalnızlığı benimle paylaşan,
Dertli günlerimde benimle ağlaşan,
İhtiyacım olduğunda yardımıma koşan,
Bekliyorum ben böyle dostluğu.

“Onun derdi benim derdimdir” diyen,
Bir lokma ekmeği benimle yiyen,
Yüzünden gülücükleri eksik etmeyen,
İstiyorum ben böyle dostluğu.

Dünya fani, kimin ne zaman gideceği belli olmaz,
Dostluklarda hiçbir şeyin bedeli olmaz,
Benim dostluğumdan kimseye zarar gelmez,
Biliyorum ben böyle dostluğu.

Gördüysen benden bir zarar söyle bileyim,
Eskisi gibi olmak en büyük dileğim,
Ben söyleyim sen dinle, sen söyle ben dinleyim,
Bekliyorum ben böyle dostluğu.

Hüseyin Kaygısız

KoJiRo 03-09-2008 09:16 PM

MASALLARIN MASALI

Su basında durmuşuz,
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

Su basında durmuşuz,
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana, bir de kediye.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su basında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek...

Su basında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze....

Nazım Hikmet Ran

KoJiRo 03-09-2008 09:17 PM

Kolaysız Süreç

Sine sancısını atacak merhem
Arzdan arşa kadar ben efkârlıyım
Halime asılan dert dirhem dirhem
Ne kendime ne ele yararlıyım

Can evime konmuş elem taşları
Benimle bitmez bir an savaşları
Kirpiğimden buram buram yaşları
Dindirecek andım var kararlıyım

İşte halim ne tadım var ne tuzum
Nice ümidim var lakin mutsuzum
Ben benim içinde yersiz yurtsuzum
Şükür sıhhatim var,bunda kârlıyım

Kanaatimce bu kolaysız süreç
Bilmem nerde biter bu zor dönemeç
Her başlangıcın nihayeti var er geç
Her şeyden vazgeçsem de gururluyum

KoJiRo 03-09-2008 09:17 PM

Evlada ÖĞÜt

Mutavazı ol yavrum fakat sakın alçalma
Hoşlanma gösterişten lakin silikte kalma
İyiliği alkışla yaltaklık etme sakın
Herşeyde ölçülü ol,aşırı gitme sakın

Tedbirli ol,tedbiri korkaklığa vardırma
Namerde fırsat verme fırsat bulup kalp kırma
Tenkide tahammül et.Tenkit etmesini bil
Haksızlığa baş eğme hakkın önünde eğil

Her işinde adil ol,kılı kıldan ayırma
Suçlu baban dahi olsa hakkını ver kayırma
Sayki sayıl evladım,zulum yolunu tutma
Her çıkış bir inişle biter,bunu unutma

İddacı ol,ama haset seni yıkmasın
Hak doğruya yardımcı bu aklından çıkmasın
Yüksel başın dönmesin,ihtirasla kör olma
Taş atana ekmek at.Sakın ha nankör olma

Merhamet tohumları kalbinde filiz atsın
Nur yüzün daima yolunu aydınlatsın
Maddeye esir olma yükselme iltimasla
Her seyirden feda et,haysiyetinden asla

Menfaatten uzak kal,varsın kesen dolmasın
İki cihanda yüzün kara olmasın
Vicdanına mağlup ol,hislerini mağlup et
Azap içinde ölmek istemiyorsan şayet...

KoJiRo 03-09-2008 09:17 PM

dost musun?
Öyleyse canın canımdır...
Aynan olmalıyım...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...
Hem sakınmadan, mertçe...
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,
Ne şekil gelirse, öylece...
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karşımda...
Dostsan,
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatılmalı...
Göz bakarken bakmalıyım sana...
Can sağ iken sarılmalı...
Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....
Hayır!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!
Her söylediğimi onaylaman şart değil...
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma!
Yadırgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma...
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!
Her yediğimiz aynı olmaz belki,
Her dakikamız birlikte geçmez...
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,
Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım...
Belki her çağırdığında gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, koşarım...
Ben de herkes gibi insanım elbet,
Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında...
Dostsan,
Küçümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım,
ama...
Yorulduğum zamanlarda,
Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...
Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
Başkaları enayilik sayabilir,
Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,
Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,
Hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan...
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?
Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ...
Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...
Belki de çok geldi bunca talep...
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldiğim ilk anda,
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden...
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranırsam bir gün,
Sen de karşımda set olma!
Dost musun?
Öyleyse, canın canımdır,
Yoluna baş koymaya hazırım ya,
Başını da yollarımda isterim, unutma!

Ben bir dostum...

KoJiRo 03-09-2008 09:17 PM

Sesine geldim

Fetih zamanlarına yayılmış seni bulmaya
Ruhumu dayadım cana:
Can, işgal dokunmazı gök dağıtan fatihtir,
Ruh, fethedilmiş bir avuç topraktır.
Yüreğimi lanetlerden kurtarır esintin,
zaferi eker, zirveye çeker
Sen, varamadığım o zirvesin
-ki hep dokunmayı özlerim
Seni düşündükçe içimdeki ırmak çoğalır
kendi yatağını arar, sende aklanır sıradağlar sıralanır diyaloğuna
yıldızlar, ay ve tüm evren.
Karanlıkların zifire boğduğu gecede güneşi toplarım gülüşünde içimde çakan bir şimşektir gülüşün.
Baktığın yerde fırtınalar kopar, fırtınalarına umut ekerim.
Seni bir gün, seni bir an solumak...
Evrenin ibadet susuşunda nefesini duymak...
Susuz yüreğimde mızrap vuruşların
Senin ritminde açar tohum
her tohumda bir intifada büyür özlenen yarınlarla çiçeklenen ruhum senin ezginle semaha durur.
-ki yaşam, coşkulu bir semahtır seninle şimdi barış adasındasın, yüreğin dağlarda
kimsenin uğramadığı, herkesin orada olduğu adada...
söz söyledin, mana vereyim
yıldızlardan yol serdin, geleyim. geleyim

KoJiRo 03-09-2008 09:18 PM

Unutma Bir Dilek Tut


Rüzgârdan hızlı koşuyor sanırsın
Bir akşamüstü yorgun evine dönerken
Ellerinde uçurtmalarıyla
Çocukları gördüğünde
Bir yük kalkar omzundan,
Bir kuş havalanır yüreğinden
Saymaya başlarsın gökyüzünde ne varsa
Her şey gülümser sana
İri iri bakan gözleriyle,
Önce çocuklar
Kuşlar uçurtmalar,
Çiçekler böcekler
Güneşin kollarında dans eden bulutlar
Sırt üstü uzanmak gelir yere boylu boyunca
İçinden birden bire…
Ve ertelersin bir an bütün ağlamalarını
Bir kelebek kanadında yol alırsın
Şarkılar mırıldanırsın
Göz açıp kapayıncaya kadar
Bir uç uç böceği konar ellerine
Özgürlüğüne salarsın sonra onu
Artık dünya senindir
Bütün çocuklar senin
Bütün kuşlar kadar bütün özgürlükler de
Unutma bir dilek tut…

KoJiRo 03-09-2008 09:18 PM

An,Saman,İnsan,Mekan,Zaman


An,Saman,İnsan,Mekan,Zaman
anlar vardır bir anda meydana gelen
ve gelişi geleceği şekillendirmiş olan.

ve samanlar vardır.
anlar için bir yerlerde,
sade sessiz bir şekilde saklanan,
o an işe yaramayan,
ama ilerki anlarda mutlaka ihtiyaç duyulan.

ve insanlar vardır.
an için yaşayan ve
saman için çalışıp çabalayan
renkli gözlü irili,ufaklı sayılı,sayısız
koloniler halinde bulunan.

ve mekanlar vardır.
yukardan aşağıya,
soldan sağa doğru sıralanmış
önce 7'ye sonra 200 küsüre ayrılmış
anların yaşanılacağı,
samanların kazanılacağı,
insanların konumlandırılacağı.

ve zaman vardır.
anı içinde saklayan.
samanı doğru kullanmayı gerektiren.
insanlar tarafından mekanlarda tüketilen

ve ölüm vardır.
anların en büyüğü,
samanın hiç bulunmadığı.
insanların yaş,cins, ırk ayrımı olmadan gördüğü.
kötüler için cehennem,
iyiler için cennet mekanının açıldığı.
zamanın kısa bir süre yaşanmadığı.

ve cennet vardır.
anların her an yaşandığı.
samanlara ihtiyaç duyulmayan
yanlış insanların hiç gitmediği.
mekanların en büyüğü.
zamanın hiç bitmediği.

ve ona ulaşmak için

Düzgün mekanlarda doğru insan olup samanları anlara göre zamanında kullanmak gerekir..

KoJiRo 03-09-2008 09:18 PM

AMENNA


Yaşayanlar bir gün ölür elbette
Ağaçlarla, balıklarla
Kuşlarla ben amenna...

Ağlayanlar bir gün güler elbette
Uyanmakla, Anlamakla
Bilmekle ben amenna...

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette
Direnmekle, kurtulmakla
Barışla ben amenna...

Öyle bir yerdeyim ki
Ne karanfil, ne kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Bir yanım çocuk parkı çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider allah allah
Dölüm düşmüş sokağa ...

Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe...

KoJiRo 03-09-2008 09:18 PM

Aşk yoksun,yoksulum...

Ve en çok seni özledimm ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni..
Sanki ayıpmıs gibi kimseye söyleyememeni..
Ve o bisikleti ilk gördüğündeki koşuşunu
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı..
Yaz aksamlarında oturduğun kaldırımı..Seni birkez daha görmek isterdim..
Hiç konusmadan..
Kısa pantolonlu siyah beyaz halini
Bir lokma boynunu
diz çöküp yere sımsıkı..ama çok sıkı
Sarılmak sana..
Gözyaşlarımı omuzlarına bırakıp
Gitmek istiyorum şimdi
Sana kim oldumu
Söylemeden..Arkama bakmadan..
Ağladığımı sana göstermeden
Seni çok özledimm
Ama çok özlediğimm
Çocukluğum!!!

KoJiRo 03-09-2008 09:18 PM

sensiz yaşamak...


Seni sensiz yaşamak; ne kadar zor olsada
Sabrediyorum tatlım; iznime çok az kaldı.
Seni seven şu gönlüm; burda zorla dursada,
Geliyorum hayatım; KASIMa kaç gün kaldı.

Sende benim gibi; şafak sayıyormuşşun,
Yıldızlara bak tatlım; sabaha çok az kaldı.
Mektupların şahidim; hep böyle yazıyorsun,
Bekle beni sevgilim; İZNİME çok az kaldı.

Beklemek çok zor gelir; gönülden sevenlere,
Sabret biraz tatlı kız; yolculuğa az kaldı.
Allah sabırlar verir; hasretlik çekenlere,
Biraz daha gayret et; bak şurada ne kaldı.

Ekim olmazsa eğer; kasım kesin demiştim.
Unutmadım sözümü; bak geride ne kaldı.
Ekim olmadı dıye ; kızma lütfen güzelim,
KASIMdaki iznime; inanki çok az kaldı.

KoJiRo 03-09-2008 09:20 PM

gülce..


Gül cansuyu almış ellerinden cennet kokuşlu
olmalarından belli
Ülker menzil almış saçlarından yedi tel bembeyaz
durmalarından belli
Leyla dersin almış dillerinden kay'a mecnun
demelerinden belli
Hızır ilham almış hallerinden kul bunalınca
yetişmelerinden belli
Ay dahi parça almış yüzlerinden gün kararınca
çıkmalarından belli
Nergis nazar almış gözlerinden görenleri aşık
etmelerinden belli

-değil mi?-

KoJiRo 03-09-2008 09:20 PM

AN GELİR

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork
çünkü fena kırmızıdır
kan tutar / tutan ölür
sokaklar kuşatılmış
karakollar taranır
yağmurda bir militan ölür

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları
evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatlı bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür....


ATTİLA İLHAN

KoJiRo 03-09-2008 09:20 PM

DEMEDİM Mİ?

Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?..



MEVLANA CELALEDDİN RUMİ

KoJiRo 03-09-2008 09:20 PM

Gökyüzünde sallanan
Renkli özgürlükler
Neşeli gülümseyişler
Çocukluğumun mutluluğu
İpin ucunda sallanan
Renkli şekiller
Koşunca senle koşan
Özgürlüğü ellerinde olan
Renkli uçurtmalar
Başını kaldırıp bak
Nasılda uzaklara gidecek
İpini bir bıraksan
Renkli mutluluklar
Ben çocuğum
İpi bıraktım
Özgürce uçsun diye
Uçurtmalar…

KoJiRo 03-09-2008 09:23 PM

KELEBEKLERİ İTMEYİN


Adam fısıldadı "Tanrım konuş benimle"
ve bir kuş cıvıldadı ağaçta
Ama adam duymadı
Sonra adam bağırdı
"Tanrım konuş benimle!"
Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı
Ama adam dinlemedi onu
Adam etrafına bakındı ve
"Tanrım seni görmeme izin ver!"
Ve bir yıldız parladı gökyüzünde
Ama adam farkına bile varmadı
Ve yüksek sesle haykırdı
"Tanrım bana bir mucize göster!"
Ve bir ipek böceği kelebek olup uçtu
Ama adam bilemedi
sonra çaresizlik içinde sızlandı
"Tanrım dokun bana ve burada olduğunu anlamamı sağla ne olur!"
Bir kelebek kondu adamın omzuna
Ve adam elinin tersiyle uzaklaştırdı..

KoJiRo 03-09-2008 09:23 PM

Merhamet Hür Dünyaya Bu Kadar Mı IRAK ' tı


Ben Basralı Ömer,
Belki haberin yoktur diye yazıyorum Mr. Franks.
Önce demokrasi yağdı göklerimizden,
Sonra özgürlük geçti üstümüzden
Palet palet.

Ve insan hakları
Namlularından
Yüzü maskeli adamların
Saniyede bilmem kaç adet.

Demokrasi bizim eve de isabet etti
Bir gün sonra anladım koptuğunu ayaklarımın.
Tam onsekiz adet
insan hakları saymışlar
Vücudunda babamın.

Annem yoktu zaten
Ben doğarken
ilaç yokluğundan ölmüş
Ambargo falan dediler ya
Anlamadım çocukluk aklı işte
Oluşmadan sökülmüş.

Sizde de barış böyle midir Mr. Franks?
insan hakları çocukları yetim
Ve ayaksız bırakır mı orda da?
Düşer mi ayın kan gölüne aksi
Güpegündüz düşer mi Pazar yerine demokrasi?

Zenginlik
insanları korkudan uykusuz bırakır
Kuşlar gökyüzünü terk eder mi orda da?
Babamla mırıldandığım son dua dilimde
Ayaklarımın hastanede
Ve giymeye kıyamadığım pabuçlar
Kaldı elimde.

Çocukların var mı Mr. Franks?
Al, oğluna ***ür onları
Bari işe yarasın
Kim bilir belki baktıkça
Bazen beni hatırlasın.

Bu nasıl demokrasi Mr. Franks?
Düştüğü yeri yaktı
Merhamet hür Dünyaya
Bu kadar mı IRAK ' tı?


IRAK savaşında babası ve annesi ölen ve ayakları kopan bir çocuğun IRAK savaşını yöneten Tommy FRANKS'a yazdığı şiir.

KoJiRo 03-09-2008 09:23 PM

Bedenin yükünü ayaklar taşır, ruhun yükünü yürekler..


Bütün ağırlığınızı ve yorgunluğunuzu kaldıran
ayaklarınız için rahatlığı ve şıklığı bir arada
barındıran ayakkabıyı seçersiniz.

İçinizin acılarını, sıkıntılarını, kırgınlıklarını ve
hayallerini yüklenen yüreğiniz için de huzur verici
ve "güzel" bir aşk ararsınız.

Zaten aşklar da ayakkabılar gibidir...
Bazıları çamur yağmur, toz toprak kar buz gibi her türlü
"kötü hava" koşullarına dayanıklıdır.

Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak
yamrulur ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya
güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider.

Aşkları da ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz, tıpkı
ayağınızda olduğu gibi yüreğinizde NASIR oluşabilir.

Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını beğendiğiniz
için "zamanla açılır" diyen satıcıya inanarak alırsanız,
zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar.


Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel beğeniye
Kapılıp "zamanla düzelir"diyenlere kanarsanız,
yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldığını"
görebilirsiniz.

Aşık olabileceğiniz insan türü, tıpkı ayakkabılar kadar
değişik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir"....

Aşkı bir çeşit serüven olarak "spor" gibi yaşayanlar,
aynen "spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri
bulurlar.

Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler
"klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara
tutulurlar.

Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve
eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır.

Bez"ayakkabılar gibi kısa omurlu "tatil aşkları" ise
hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur.

"Marka"ayakkabı alır gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi
durumuna "tutulan" aşıklar görürsünüz.

Katı plastikten "yağmur çizmesi" edinir gibi mantık
süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak
isteyenleri de bilirsiniz.

Ayrıca ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafı" olup
evine sayısız çeşitte ayakkabılar yığan insanların
aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı olduğu
söylenir.


Evet, aşk "ayakkabıdır" Aynen ayakkabınıza bakım
yapmayıp "hor" kullandığınız zaman kolayca
eskittiğiniz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp
özen göstermediğiniz zaman kısa surede "eskitirsiniz".

Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiğinizde
Yalnızca "bir miktar" ömrünü uzatmış olursanız;
"delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da
"asla eskisi gibi olmayacaktır"!

CAN YÜCEL

KoJiRo 03-09-2008 09:23 PM

canım ankaram...


Eskiden dolmuşlar muavinler vardı
Medeniyet geldi mazide kaldı
Avrupa birliği kapıyı çaldı
Aman dostlar ANKARA ne harika

Ulusta Hisarı Kalesi ne hoş
Anafartalardan adliyeye koş
Atpazarı bakırcılar carşısı
Aman dostlar ANKARA ne harika

Hacıbayrama git yarı hacı ol
Ahrete gideni bu camide gör
Ölüm aklında mı bir kendine sor
Aman dostlar ANKARA ne harika

Gençlik parkı genç kalanlar gezmiyor
Hergele meydanı neler gizliyor
Ulus ta ATATÜRK bizi izliyor
Aman dostlar ANKARA ne harika

Dışkapı sırayla pavyonlar barlar
Yıba çarşısında kaybolan canlar
Meşhur benderesi ne sırlar saklar
Aman dostlar ANKARA ne harika

Dışkapıda Gülhanesi Gatası
Etlik kavşağında S.S.K hastanesi
Nerde yıkılmışmı halk pastanesi
Aman dostlar ANKARA ne harika

Etlik ayvalıdan çıkarsın yola
Keçiören şelalede verirsin mola
Aydınlıkevlerde Altınpark rüya
Aman dostlar ANKARA ne harika

Altındağı gelin gibi süzülür
Ankaranın her yöresi gezilir
Ankarayı görmeyen dostlar üzülür
Aman dostlar ANKARA ne harika

Aydınlık siteler 60 evleri
Saime kadında Şehitliği görmeli
Çinçin bağlarında mezarlığı gezmeli
Aman dostlar ANKARA ne harika

Mamak Muhabere nöbette bekler
Mamak yokuşunda motorun tekler
Türk Askeri heran yasak bölge der
Aman dostlar ANKARA ne harika

Akdere deyince şaşırıp kalma
İmrohol yolunda aşıklar turna
Cebeci dört yolda tarih sorgula
Aman dostlar ANKARA ne harika

Demetevler karşıyaka mezarlık
Ankara'ya göktaşından nazarlık
Hayat ile etmeyin ha pazarlık
Aman dostlar ANKARA ne harika

Yenimahalle Demet Çiftlik kavşagı
Hayvanat bahcesi ANKARA çayı
Batıkent ostimi Sincan fatihi
Aman dostlar ANKARA ne harika

ATATÜRK ormana kurmuş çitfliği
Orada avlarmış yaban kekliği
Hele birde verir isen tekliği
Aman dostlar ANKARA ne harika

Etimesgut aşti of aklım şaştı
Emekten Bahçeli ANIT kabiri
ATATÜRK'ü her fırsatta görmeli
Aman dostlar ANKARA ne harika

Akköprüsü Optimomu Armada
Beş boyutlu sinemalar orada
Fatihtedir harikalar diyarı
Aman dostlar ANKARA ne harika

Devletin sahipsiz insanlarından
Hava kuvvetleri Genel Kurmayı
Meclisin önünde soluk almayı
Aman dostlar ANKARA ne harika

Kızılaya indim şaşırdım kaldım
Şapkamı kafamdan düşürdüm kaldım
Kotlu,mini etekli kızlara daldım
Aman dostlar ANKARA ne harika

Sıhıyeye indim sekerek gittim
Zafer carşısını ziyaret ettim
Kültür,Sanat,Kitap,Kaset zebildi
Aman dostlar ANKARA ne harika

Gima'nın önünde randevu bana
Sakarya başını sallatır sana
Barlarda ozanlar dinletir bana
Aman allah ANKARA ne harika

Gimayı sollayıp Karanfile gir
Her adım başında seyyarları gör
Bilmesen adresi büfelere sor
Aman dostlar ANKARA ne harika

Konur sokak koçlar gibi bekliyor
Bütün gençlik orda horan tepiyor
Canlı müzik ruha neşe katıyor
Aman dostlar ANKARA ne harika

Harika camiyi görmek istersen
Ruhuna cenneti sermek istersen
Kocatepeye de hele bir gel sen
Aman dostlar ANKARA ne harika

Tunalının kibarlığı hoşluğu
İçinizde dolduruyor boşluğu
Dinlenmek için Kuğulu parkın hoşluğu
Aman dostlar ANKARA ne harika

Çankaya yıldızda uydu siteler
Botanik bahcesi sizleri bekler
Ataküleye çık Ankaraya bak
Aman dostlar ANKARA ne harika

Döner'im Dönüp de şaşırdım kaldım
Ankaranın güzelliğine daldım
Kendimi ankaranın bağrına saldım
Aman dostlar ANKARA ne harika



DÖNER ÖZEKE

KoJiRo 03-09-2008 09:23 PM

derinliklerde kaybolan


Taşların yosun tuttuğu kıyılarda,
Ayaklarının kaymasına aldırmadan,
Serin suların güzelliğini hissetmek.
Yüreğinin çıkmazlarına karşın
Denizin çağıran sesini hissedebilmek.
Bedenin su ile buluşması,
Tuzlu suya karışan gözyaşları.
Ve yaşamı anlaşılmaz,
Suların gel-gitleri gibi
Kum taneleri kadar çok
Her kulacında arkanda bıraktığın
Turkuaz derinliklerde kaybolan
Elinde tutamadığın mutlulukların…

KoJiRo 03-09-2008 09:24 PM

ılık hayat suyu...

Ekmek taşıyordu
Küfe dolusu ümitler
Akbaba yokuşunun malta taşlarında
Titreyen dizlerin sırtında
Koşuyordu ağır ağır
Anadoludaki sevdalara

Antik bir efsane
Dünya omuzlarında
Meydan okuyor çağlara
Ne ibibik kuşları umurunda
Ne de ömrü baharında
Mevsim artık hazan
Kuşlar göçüyor
Yapraklar düşüyor
Ve adam yürüyor
Akbaba yokuşunda
Sırtında küfesi
Yüreğinde hasret acısı

Ekmek taşıyordu sırtında
Ümitler domurdu alnında
Ve damla damla düştü ümitler
Akbaba yokuşunun malta taşlarına

Her adımda bir damla
Bel bükük,
Baş eğik,
Ama gözler ufukta
Güneydoğununun bir mezrasında yürek
Dokuz çocuk
İki kadın
Biri ana
Biri kuma
Biri katık bekler yoldan
Biri oğul verme derdinde
Bütün yük mecalsiz dizlerde
Hain korku pusuda
Her köşebaşında




Ekmek taşıyordu sırtında
Her adımda bir lokma
Her adımda bir damla
Her adımda daha yakında
Köşebaşında bekleyen hain korku

Bir adım
Bir damla
Bir lokma
Ve bir kurşun
Akbabalara bayram
Mezradaki yüreklere hazan

Dikildi karşısına adamın
Köşebaşındaki hain korku
Ne zaman
Nerede
Nasıllar bitti
İşte böyle
Akbaba yokuşunda
Ansızın
İki çift titreyen el
Bir kaç soğuk mermi
Ve soğuk taşlara dökülen
Ilık can suyu...

Ilık, damla damla ümitler
Ve ekmekler
Akbaba yokuşunun malta taşlarında
Acılar
İki kadın ve dokuz çocuk da
Ağıtlar
Harran’ın semalarında...


Selahattin ERDOĞAN

KoJiRo 03-09-2008 09:24 PM

Kız Çocuğu....

Kara gözlü kız çocuğu
Gözlerinde sevdalar gezer
Öyle güzelki gözlerin
Bakınca gözlerime
Ne Şirin’i beğenirim ne de Leyla’yı
Öyle dalgın ki bakmaların
Hapseder gönülleri
İki kirpiğin arasına

Hele saçların,
Siyah desem, karalar kıskanır,
Irmak desem,
Nehirler, boynun büker
Hatta hepsi sözleşip bana küser
Ellerimi uzatıp yunasım gelir bazı bazı
Kıyamam, cayarım
Sanki o simsiyah saçların
En berrak sular gibi akar durur omuzlarından

Güler yüzlü kız çocuğu
Yüzün öyle güleç ki,
Gözyaşlarım utanıyor senden
Ya senin gözyaşların,
Kimbilir, o yanaklardan süzülürken
Ne acılar çekiyorlardır.
Belki de ağlıyordur gözyaşların da
Sen farkında bile değilsindir
Çünkü sen,
Sen oynamakla meşgulsün,
Kimbilir, hangi maske var yine yüzünde

Kaşların;
Kara kaşlı kız çocuğu
Kaşların yay deseler de türküler
İnanmam ben,
Olsa olsa ayın hilale dönmüş halidir
Kanmasın kimsecikler o kara rengine
Karalar bağlamış hilaldir kaşların
Bilmezler, anlamazlar
Kara bahtına karalar bağladığını

Dili güzeli söyleyen
Güzele güzel diyebilen kız çocuğu
Anladım ki;
Dilinin diyemedikleri var,
Merakta bırakma gayrı beni
Bırak da dilinin diyemediklerini
Gözlerin desin bana...

Elleri gül kokulu kız çocuğu
Dokunsa,
Solmuş güllere can veren
Ellerin, sanki tanrının gülleri
Elime dokunsan ellerinle
Zelzele olur bedenimde
Yüzüme dokunsan deprem
Hem de dokuz bilmem kaç şiddetinde
Günahkar sevdalar ölür yüreğimde...

Bacakların kız çocuğu bacakların
Güzel mi çirkin mi ben bilmem
Bilenlere de aldırış etmem
Ben bilirim ki, bacakların
İlk çağlardan günümüze kadar ayakta durabilen
Yıkılmayan,
Yamulmayan,
Antik sütunlar kadar güçlüdür bacakların
Taşıdıkları gövdenin sırtında
Tarih boyu yaşanmış
Tüm ayrılıkların yükünü taşır bacakların
Tüm veda cümlelerinin,
Tüm ‘hoşçakal’ların,
Tüm el sallamaların gidenin ardından
Katlanılmaz acılarını taşır bacakların

Bak ıssız bir sokaktayız,
Belki de çıkmaz bir sokak
Yolumuzu kaybettik sanma
Bilerek getirdim seni bu sokağa
Gel oturalım şu ıslak kaldırıma
Bi tarafımız ıslansa ne yazar
Yüreğimiz ıslak değil mi bizim
Hem çıkar artık şu yüzündeki maskeyi
Bilirsin, bilirim ben
Sendeki seni,
Ne sen oyna, ne de ben
Antrakt oldu, perdeler kapandı
Uzat şu bacaklarını,
Sırtındaki yükü de yıkıver şu kirli kaldırıma
Değiştiriver artık omuzlarından akan ırmağın yolunu
Bak hem nazlı boynunda yorulmuştur,
Omzuma daya biraz...

Gelincikleri utandıran kız çocuğu
Bak hava da bulutlandı
Yağmur çiseliyor
Islanacağız, belki üşüyeceğiz de biraz
Ama olsun
Biz de yağmuru ıslatırız,
Islatırız değil mi kız çocuğu!?...



Selahattin Erdoğan

KoJiRo 03-09-2008 09:24 PM

Bir şairin yüreğindeyim
Sıradan bir akşam,yine geceye yaklaşan,ılık bir yaz yağmuru ile birlikte gecemi farklılaştırmaya çalışıyor.Bir çılgınlık yapmak istiyorum.Biraz deniz,biraz hüzün kokan ıslak ağaçlar arasında dolaşıyorum.Açık bir pencere görüyorum,mum ışığıyla aydınlatılmaya çalışılan bir oda.Açık pencereden içeri giriyorum.Sandal ağacı tütsüsünden çıkan dumanın mum ışığıyla birlikte tatlı buğulara karıştığı bir oda burası,tahta heykellerle,kızıl derili maskeleriyle,çıplak kadın tablolarıyla süslenmiş bir mekan,büyüleniyorum galiba.Bu sırada yatakta birini görüyorum,uyanıyor,korkarak bana
-Sende kimsin ? diyor.
Aslında bende korkuyorum ama çabucak toparlanıp.
-Şey…Ben senin yüreğine girmek isteyen biriyim diyorum.
-Nasıl gireceksin yüreğime?
-Çok kolay hiç canın acımayacak,gözlerini kapatacaksın,açtığında ben çoktan yüreğinde olacağım.
-Pekala ama çabuk olmalısın uykum var ve yarın yorucu bir gün beni bekliyor.
Şaşırıyorum.Daha önce bunu teklif ettiğim bir çok insan beni kapı dışarı etmişti.Her neyse usulca göğsünden yüreğine giriyorum,bu adamın.Gezmeye koyuluyorum bu farklı adamın garip yüreğini.
Birkaç adım atıyorum,kafamı kaldırıyorum gökyüzünü görmek ümidiyle ama çatlamış sarı toprakları görüyorum.Yere baktığımda ise kızıllaşmaya yüz tutmuş gri bulutları…
Bu adamın yüreğinin gökyüzünde kuş yok,yalnızca kelimeler görüyorum,uçuyormu,yürüyormu belli değil.Birden canımın acıdığını hissediyorum.Meğerse sevgi kelimesi,umut kelimesiyle oynarken dengesini kaybetmiş ve kafama çarpmış.Biraz sinirleniyorum.
-Ey yaratıcı ne biçim yer burası.Ben normal bir insanın yüreğine girecektim,bu yürek kimin yüreği söylermisin?
Birden yerdeki bulutlar arasından bir ses yükseliyor.
-‘Burası bir şairin yüreği’
Ben öle heycanlanıyorum ki,çünkü daha önce hiçbir şairin yüreğine girmemiştim.Zorlada olsa bir aşığın,bir çocuğun yüreğine girebilmiştim ama bir şairin asla.
Biraz korku,biraz sevinç,biraz soru işaretli bir ruh haliyle yoluma devam ediyorum.
Karşıma kıpkırmızı deniz çıkıyor.yüreğin sahibine soruyorum:
-Bu deniz neden kızıl?
Uykudan uyanmanın verdiği asabiyet dolu bir ses duyuyorum dışardan.
-Sevdalı birinin yüreği düştü ondandır,şimdi sus yada sessiz konuş!
-İyi canım sanada bir şey sorulmuyor
Yürüyorum bir güneş görüyorum,ağlıyor,sonra tutuşan bulutlara rastlıyorum.Tıpkı zaman gibi rüzgarlarda donmuş burada.İlk defa burada şahit oluyorum yıldızların geceye küstüğüne.
-Off ayağım acıyor bir dikene bastım galiba?
Hayır yanılmışım.Bir yürek bu,hemde buz tutmuş.soruyorum şaire:
-Bu kimin?
-Benim aşık olan yüreğim.diyor
Hayret bir şey ya!Şairlerin kaç yüreği olurki?Yürek içinde yürek öylemi?Ayrıca aşık olunca yürek yanmazmı?Açmaya çalışıyorum yüreği,buzdn güller görüyorum,ayaz vurmuş zavallılara,ıslanmış düşler görüyorum yağmurlara ait.Hemen kapatıyorum yüreği,aldığım yere geri koyuyorum.Karşıma şimdide dev bir ayna çıkıyor.
Bu aynada kimler yok ki.Şair,ben ve alemdeki herkes.İlk defa bu kadar büyük bir aynanın karşısında olmanın şaşkınlığını atamıyorum üzerimden.Aynadaki her yüzün arkasında bir gizli yüz daha görüyorum.Şu şairin yüreği ne kadarda geniş.Ama eminim ki yinede yalnızlık çekiyordur tıpkı benim milyonlarca insan arasında yalnız olmam gibi.Bu sırada dışardan bir ses işitiyorum:
-Hey! Orda ki daha ne kadar kalacaksın yüreğimde,kelime kuşlarım senden rahatsız oluyorlar.
-Ama ben buraya yeni geldim
-Yenimi? Tam almış gündür yüreğimdesin ve yeni geldim diyorsun
-Altmış günmü?
-Elbette ya!
Burada zaman donmuştu.
-Bak seni rahatsız etmek istememiştim.Zaten buradan sıkıldım,yalnızlık çekiyorum,hiç benim gibi birileri yok,söylermisin sen nasıl dayanıyorsun böyle yalnız bir yüreğe?
-Bu bir sırdır,ben doğarken yaratıcı öyle istemiş.
Anlıyorum.Ama her şeye rağmen çok güzel yüreği var şu şairin,kırılmış kanadına rağmen uçmaya çalışıyor sevgi kuşu.
Artık çıkmam gerekiyor bu yürekten.İlk önce ayaklarımı çıkarıyorum dışarıya sonra tamamiyle çıkıyorum.Hangisi gerçek alem acaba? Farklı bir dünyadan farklı bir dünyaya yolculuk yaptım ama hala ben bendim.Bunları söylerken şair hafif bulutlanmış gözlerle bana bakıyor.
-Neden yüreğimden çıkacağını söylemedin,tamda alışmıştım sana.
-Buna sevindim,ama gitmem gerek,okunmayı bekleyen kitaplarım ve yatmadan iyi ******* dilediğim insanlarım var.
-Pekala ben yalnızlığa alıştım nasılsa.Yüreğimi ziyaret ettiğin için teşekkürler.Yüreğimin kapısı sana her zaman açık.
Bunları söyledikten sonra bana sırtını dönmüştü,aynaya bakıyordu.Onu teselli etmek istiyordum.
-Üzülme,söz birgün yine gelirim.Ama bu sefer aynanın arkasındaki dünyaya yolculuk yaparız.Gözlerinden akıttığın mürekkeple,yüreğinin kalemiyle,bembeyaz ruhlarımızın üzerine sevgiye ve umuda dair şiirler yaz.
HOŞÇA KAL!

KoJiRo 03-09-2008 09:24 PM

Havada nemli ve tuzlu bir serinlik
Karanfil yağları damacanayla
Gül yağları, bergamut, lavanta
Akşam güneşine bulandı
Limanda boydan boya

Ne dedilerse yaptım bavullar hazır
Geçmişi sığdırdım içine
Ağır değilmiş o kadar
Geçiştirmişiz zamanı
Ateş ve su ve güzelim deniz
Buluşmuşlar arasıra

Her yerden akıyor gün
Suyun üstünde esintiler
Bir yolculuk vaktidir şimdi
Köklerinden koparak yolculuk
Yerinde sayarak yolculuk
Rüzgarlara karışıyor kalbim
Yamaçların, yarların en ucunda
Kızıl kuşlar gibi titreyerek

Ey benim güzel aşkım
Sen hiç kış görmedin ki
Poyraz nedir, kar, tipi bilmezsin
Yalnızlık bile
Ağzının kenarında
Açıveren çiçekti

Bütün gece limanlarda
Beni alacak tekneyi aradım
Yabancı yıldızların altında
Bir göktaşı gibiydim
Işığım gitgide eksildi

Unutmazsın beni bilirim
Pencerene yine
Beyaz bir gül bıraktım

KoJiRo 03-09-2008 09:25 PM

Yazılmış tüm sözlerin şiirlerin hikayelerin ötesinden
Sana haykırmak istediklerim vardı.
Senin asla bilemediğin
hayata yenik düşmüş,
çok isterdim sana her seferinde anlatmayı.
Ama öyle dolambaçlı yolların ardında saklı kalmıştı ki sevdan.
Ne sözlerim yetişti ömrüne,
Ne kelimelerim varabildi gönlüne.
Bütün bu yaşanmış yalanların ardından
İçerimde ağlayan,
Bedenimde kanayan,
Özümde azap çeken bir sen hala var.
Her nerede ne halt ediyorsan bil
“ Gitmekle bitmiyor sevda ”

KoJiRo 03-09-2008 09:25 PM

Paranoyak düşler peşimde
Ansız düşmeler yükseklerden
Geciken bir ceza ellerimde hayat
Ecel, yokluğunla kaybedilen mükafat...
Dönüşsüz bir yanlış, yalnızlık
Hesabı sorulmamış, verilmemiş
Şifresi kırık, yitik benliklerin
Çözümsüz
Çıkışsız
Kaçışsız..
Pusatsızım yaşama karşı
Dualarım kan revan
Her haykırışım kabuk bağlamış birer yara
Yine de ruhsatım yok isyana..


Beni sorgulayan bir ses duyuyorum şöyle:
Takip edilmediğine emin misin? Söyle!
Biliyor musun ki kim nekadar paranoyak?
Ayak sesi gelmiyor takipçin yalın ayak..

KoJiRo 03-09-2008 09:25 PM

Sen bir yalandın benim kurdugum
Kendimi ben diye sende buldugum
Hem göz yasın hemde gülüsün oldugum
Sen bir yalandın benim kurdugum

Durdu içimde zamansız ağlayan yalnızlık
Sana ait o yaslar ellerimde bu kadarcık
Girdigin o kapıdan aydınlıgını al ve cık
Sen bir yalandın benim kurdugum

Dostum dedigim neden niye beni üzüyor
Adımlarım yolunu sasırmıs etrafımda gezıyor
Benim mavilerim yalnız bende yasıyor
Sen bir yalandın benim kurdugum

Gölgen yokki kayıp gölge nedir bilmezsin
Gölgeler içinde ben gibisin ama görmezsin
Korkma!Karanlıgıma düşer düşer ölmezsin
Sen bir yalandın benim kurdugum

KoJiRo 03-09-2008 09:25 PM

http://www.siirkolik.com/images/siir.gifBaharın Desenleri

Ağaçtaki kırağılar dökülüyor Almus’tan yamaçlara
Kuşlar uçuşuyor bir anda ses katmak için bahara
Derenin buzulları çözülmeye başladı ertesi ertesine
su şarıl şırıl sesleri desenliyor canlılığa
Tepe de, çocuklar ve yine kuş cıvıltıları öfkesinde
Gökyüzü berrak ve lekesiz
Tokat’ın eteklerinde
Gelinlik giymiş bir gelincik tabiat şahlığında
Hepside boy verdi tabiatın ilk irkiliş canlılığında
Biraz solumda karınca katarları Hızır gibiler
Mizgin'liyorlar bize çalışanların kazanacağını
Biraz sağımda tembeller uykuda hala
Uyanmadılar onlar...
Kaybetmeye hazır Nazır gibiler
Kimileri daha kapanık
Ağustos böceğini oynuyorlar
Tıpkı ağaçtan kopuk
Çürümeye mahkûm kavuklardalar
İş’e yaramayan anlarla kuytulukları
Küflenmiş yaprakların dibinde
Uzun ölümlere yolculuk seçmişler
Kesilen bir ağacın kütüğünde
Bin Dersim çiçeğidir,
Tohum dökerek irkilenler...
Bir babacan yürek ansız, hesapsız ve kaygısız
Er gibi doğacak, bir can misali pultusuz
Namusluca toprağa düşerken
Gökyüzünün berrak ve lekesiz şahitliğinde
Almus'ta haykırabilmek var yine de...
Yüreği gelinlik giymiş tabiat ana’nın
Kollarında kan-revan içinde,
Gidebilmek yine de...

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

Sevgilim, ruhumun içi
Sen ki benim öbür yarım… Yalnız senle bahtiyarım.
Gözlerim… Gözlerimin önündeki Dünya…
eşim…
Seninle ölmeliyim. Öperken ve koklarken duyduğum sen
olmalısın.
Seninle ölmeliyim. Beraber değiştirmeliyiz üstümüzdeki bu
paçavra elbiseleri… gözlerimizin önündeki Dünya'yı…
Ters dönmeli çamaşırlar çıkarken ve çırılçıplak kalmalıyız
gecede
Yağmurda, doluda, karda
Isınmalıyız içiçe
doymak ve ölmek seninle olmalı.
Nefesini içime çekip, içimin tırtıllarını kozanla
kaplamalıyım…
Sen ipekten olmalısın. Ve ben tahtadan!…
Sarılmalı, sarılmalıyız. Masallar anlatmalıyım sana
Ateşin başında korku hikayeleri…
filmler seyredip kahkahalar atmalıyız
Piyango bileti almalı çocuklara gülmeliyiz
Kavgalar etmeliyiz ve sonra ayrılıp birbirimizden
Hiçbir şey olmamış gibi yeniden birleşmeliyiz.
Saçların melekler saçı
Bulutlar saçının tacı
Bir Tanrı gibi yükseliyorsun trilyonlarca
Sevgilim, ruhumun içi.
Fakat seni bulmalıyım önce

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

Dur demelerim fayda etmeyecek bu kez
bu kez dinlemeyeceksin gideceksin
senden tek istediğim
hani olur da aklına gelirsem eğer
gülümsemen
yüzünde gülümseme olarak kalmak istiyorum
gitme demeler yetmeyecek biliyorum
desem de gideceksin
yalvarsam da gelmezsin
senden istediğim şarkımız çalarsa ,
işitirsen bir yerlerde; durup dinlemen öylece dinlemen
ve sadece geçirdiğimiz güzel günleri düşünmen
bu gidişin gidiş değil
bu bakışın hayır değil
bu öpüşün mevsimi değil
bu bilmeler faydamı sanki
avutmuyor hiçbir şey artık sende anla
dindirmiyor yaramı
susturmuyor beni
durdurmuyor hiç
belki gözyaşı dökmüyorum ama
içimdeki haylaz durmuyor
daha hızlı çarpar oldu
daha bir özler oldu seni
gitme demeyeceğim
desem de gideceksin
atsam kendimi
düştüğüm zifiri karanlıktır sadece
tutsam ellerini çatlamış derilerdir
öpsem dudaklarını yitip de gidişlerimizdir
baksam gözlerine donuk iki renktir
bitti işte son çırpınışlarımızdı belki
yenik düştük zamana
bizde yenildik aşka

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

eğer sevgi buysa
sevgi içimin yanması,
düşününce bıraktığın bir başıma bıraktığın heyecansa,
içime attığın korsa,
yakınımda iken dokunmamak,
uzağımda iken benim olduğunu bilmekse,
gözlerimde ki yaş,
kalbimdeki özlemse,
boşluklarımı doldurmansa sevgi,
sana tapmamsa eğer,
adını zikredip uyanmaksa,
özlemle terbiye olmaksa hayatta,
seni seviyorum.
bakmaksa gözlerinin içine,
kaybolmaksa renginde,
eriyip bitmekse ,
1 yudum mutluluğu sana da, bana da çok görmemekse,
bazen canımın yanması ,
bazen ruhumun okşanması,
bazen neşemsen eğer,
seni seviyorum.
bilmekse tüm engellere rağmen benim olduğunu,
ve hissetmekse en derinimde,
en mahremim en gizlimde seni,
paylaşamamaksa kimseyle,
kıskanmaksa her şey den ve herkesten,
seni seviyorum.
ve seni seviyorsam eğer
sadece......
gel al beni
gel taşı benliğine hapset gözlerine
gel sımsıkı tut ve bırakma beni

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

Yastığın olmak isterdim hergün saçını koklamak,için ayna olmak isterdim, ayna olmak isterdim hergün seni görebilmek için,masanda bir bardak olmak isterdim hergün volkan dudaklarını öpmek için...

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

senın gözlerini göemekten aciz gözlerimin dünyaya bomboş bakmak mı?
ya da ellerini hissetmeden ellerimin baska gereksız somutlara dokunması mı?
peki ya sadece bir nefesinle ısınabilecek vücudumun soğuğa karsı verdığı
savaş mı?
söyle sevdiğim neydi yaşamak?
her sabah gözlerimi actığımda yanımda seni bulamamak mı?
ve bunu bir kabus sanıp tekrar tekrar bakıp umuda yenilmek mi?
kahrolurken her dakika sensizlikte kaybolurken yine seni sabretmek mi?
anlat sevdiğim neydi yaşamak?
senin hangi yönde olduğunu bilmeksizin adımlar atmak mı uğrunda?
bastığım yerlerin neyden ibaret olduğunu görememek mi yoksa?
yoksa zifiri karanlkta mı kalmak sabahın altısında?
neydi sevdiğim neydi yaşamak?
binlerce insan kalabalığı arasında yapayalnız kalıp seni aramak mı?
saçma sapan uğultunun içinde sesini duyabilmek için gözlerimi kapamak mı?
acı çekmek mi dipsiz bir kuyuda ararken seni ama sabretmek mi?
unuttum sevdiğim neydi yaşamak?

KoJiRo 03-09-2008 09:26 PM

işaretler
Bir cümle hayatım
İşaretleri bende
Ardı ardına sıralı

Bakışlarım
Bir virgül
Noktalı

Ünlemdir
Kalbimin her atışı

Tırnak içinde gözyaşlarım
Parantezde sancılarım
Soru işaretidir
Tüm kırgınlıklarım

uzun *******de
Uykumsa virgülüm
Bu kısa cümlede
Son noktadır ölümüm

Artık bitse de
Dolsa da şu ömrüm
Üç nokta bırakacak geride
Kabre gömülüşüm!

KoJiRo 03-09-2008 09:27 PM

senınle
bendım eskiden gözyaşlarıma
bendim çocuk misalı
hep kadere yenik düşen
ve ben oluyordum mutsuz
denizde boğulan
yok artık onlar
bende gülüyorum
artık acılara dertlere
******* dostum aksamlar
arkadasım degıl artık
ve ben her gun biraz daha
seninle yaşarıp büyüyorum......

KoJiRo 03-09-2008 09:27 PM

tarif

bir bardak dolusu gülümseme ile baslayın
bir kap dolusu dostluk ilave edin
bir tutam yumusaklık ve biraz da nezaket tozu ile kabartın
bir kaşık ümit
bir büyük porsiyon yardımlaşma
cok miktarda ıkım ve bir tutam alcakgönulluluk ile çırpın
kuvvvetlendırmek için de bir corba kasıgı güvene ihtiyacınız olacak
bir sadakat kasesi içinde bir ölçü inanç iki ölçü aklı selim ve bir kac damla hosgoruyu azar azar ilave ederek sevgi ile karıstırın iki kaşık gülücük bir kaşık sabır ve bir tutam övgü ilave edin şevk ile hiç durmadan karıstırın ve şükran ile tatlandırın

yemegin adı mı?

insanlııık...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:26 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.