![]() |
Kazak Gibi
İhanet yüreği parçalar. Giden gün nefretle yüreğe gelir. Dönüşü olmayan yolun başlangıcıdır. Seni eksem, hayatımın bahçesine. Ömür toplasam, ektiklerimden. Hayatım sana doyamasa. Ne çıkar, aklın olduğu yerde. Seni sevmek yüreğimin örgüsü. İşlediğim kazak gibi yarınımda. Bir yemin olsam. Seni kaybetmemek üzere kurulan. Ölümünde yaşayan. Hayatım, seni kıskanır. Çünkü sen, ondan da büyüksün. Geleceğime sığmayan geleceksin. Şimdi rüzgarlar kayboldu. Umut, güneşi çoktan geçti. Kudret Alkan |
Kara Çınar
Sabahın kollarına düştüm. Gün ışığı, koynumda. Güneşin acılarını taşıyorum. Islandıkça, İnsanları yakıyorum. Güçsüzlüğün dönencesinde, İki kırık omuz buldum. Utancımla yükseldim. Tek bir öpüşte, Aşkın ateşine kapıldım. Suskunluğumun ucunda, Düşlerin sonuna varıyorum. Ama her şey eskiye dönüyor. İlk günkü kavuşmamız gibi. Aslında kavuşurken, Ayrılan ruhumuz gibi. Sevgilim, Derin gizemleri düşün. Sırların etrafında dönenleri. Bir tek gerçek uğruna, Feda edilen insanlığı. Kara bir çınar gibiyim. Yılların tohumunu eken, Derin bir sarılış gibiyim. Kudret Alkan |
Karanlığın Mimarı
Sığmazdı, mutluluk denilen esinti. Esip de çalınırdı yalnızlığım. Ağlamak da senden bir parçaydı. Kırıldığım o aynalardaydı, gençliğim. Düzlük yoktu, hayat yolunda. En derin yerlerde yaşardım seni. Bildiğim tüm umutların sesinde, Güneşleri yakan nefesimiz vardı. Ayrıydık, hayatın saatlerinde. Bilindik şarkılarda bulurduk, içtenliği. Orada yaşar, orada büyürdük. Yüreğimizi saran o mutlulukta, Hayallerce yaşamanın tadına varırdık. Büyürdük umutların gizli geçmişinde. O zamandan kalan duygulardık, biz. Hissettiğimiz kadardı, aşkın dünyası. O dünyanın sonu ve başıydık biz. İkimizi birleştiren kapılar kapalıydı. O kapılar, karanlığın mimarıydı. Yaşanmış olayların hepsi cansız kalmıştı. Akardı yürekler imkansızlık halinde bile. Aradığım özlediğim bir yol vardı. O da içimde büyüyen bir şehir olmuştu. Kudret Alkan |
Karanlık Mazi
Nasıl bakacaksın bu gözlere? Yüreğin kaldırabilecek mi? Anılar, lokmama düşmüş. Çiğnediğim ekmektesin. Camlara çizdim, seni. Gözlerin buğu kadar uçuk. Bir gece lambasındayım. Mumlar, eriyen emeklerimiz gibi. Yudum yudum aşkı içmiştik. Sarhoş olduk, dökülen saç tellerinde. Bir yastık olduk, sevişen hayatlarımızda. Şimdi bir mazi var aramızda. Uzaklardan bize sesleniyor. Şimdi yıldızlara sarılıyorum. İçimde pişman rüzgarlarım. Uçuyorum, güneşin uzanamadığı yere. Kendimin kendisi olmadığım yere. Bilmiyorum, bazen zaman kısalır. Oysa ayrılık ömür kadar uzun. Sıcacıksın içimdeki ölümde. Dertler sana köprü kuramıyor. Yoksa düş kadar geçici misin? Yoksa hayatı kaplayan kısa bir rüya mısın? Hep soruyorum sorguların yoluna. İmza atmışım, kaderin titreyen nabzına. Kanım seni akıtıyor. Her parçam sende bütünleşiyor. Çileler içtim, sabahlara dek. Sana uzandım, uykusuz saatlerimle. Bir çizik attım, aşk yoluna. Tüm kaldırımlar içten bir veda idi. Şimdi veda zamanı. Ayrılığa öpücük kondurma anı. Bırak, bu dudaklar ruhunu öpsün. Adın, karanlık *******ime yazılsın. Kudret Alkan |
Katil Yüreği
İşte yine yazıyorum. Odamda sevgili kokusuyla. Kendimde şiir gibiyim. Bittikçe kendini tazeleyen, Yaşamın ince dökülmeleriyim. Odamda yanmış asfalt kokuları. Aklıma, Geçtiğimiz yollar geliyor. El ele tutuşan düşlerimizi, Hatırlamaktan kendimi alamıyorum. Sana sığınan hayat cümlelerimi düşlüyorum. Kurgusunda yalnızlık kokan düşüncelerimi. Bir pire gibi teninde gezinişimi. Yorgunluğu ödeyen sabahlarımı. Kavuşamadığımız onca anları. Sessizlikle kol kolayken, Hiç düşünmeden severdim seni. Gözü kapalıydı, yüreğimin yolları. Varlığın, en büyük yokluğumdu. Çünkü cümleden çok, Yüreğimde yaşıyordun. Tıkanmış kelimeler denizinde, Işıkla yürüyen nazlı bir ateştin. Ben yine kendimde, Bir hücrenin devrilmesi gibi, Aşkımızı bıçaklıyorum. Kana doymadan, Seri katil yüreği gibi, Ölüme susuyorum. Kudret Alkan |
Kavgalı
Sensiz kalınca bulutlara tutunurum. Orada gözlerimi ararım. Bir yaş düşer, toprağın içine. Seninle karışıp, ağaç olur. Yarına kök salar. Büyük bir ormanın kalbi olur. İşte böyleydi, aşkımız. Hem bizim, hem insanların aşkıydı. Bizden bize doğru gelen. Şimdi gidende bile yoksun. Nerede kaldın, bilmiyorum. Orman bir anda kurudu. Ağaçların içinde mezar. Yüreğim acıdı. Gönlüm kayboldu. Yaşam halkasından koptu. Ben de hayattan koptum. Kimsenin bilmediği yerde, Sadece kendimle kavgalı. Kudret Alkan |
Kazak Gibi
İhanet yüreği parçalar. Giden gün nefretle yüreğe gelir. Dönüşü olmayan yolun başlangıcıdır. Seni eksem, hayatımın bahçesine. Ömür toplasam, ektiklerimden. Hayatım sana doyamasa. Ne çıkar, aklın olduğu yerde. Seni sevmek yüreğimin örgüsü. İşlediğim kazak gibi yarınımda. Bir yemin olsam. Seni kaybetmemek üzere kurulan. Ölümünde yaşayan. Hayatım, seni kıskanır. Çünkü sen, ondan da büyüksün. Geleceğime sığmayan geleceksin. Şimdi rüzgarlar kayboldu. Umut, güneşi çoktan geçti. Kudret Alkan |
Kedi Gibi
Karanlık bir güneş benimkisi. İz yok, hasret yok. Duman kadardır, dünyanın uçsuz köşesi. Derinlikte saklıdır, aşkın cambazlığı. Kimse örtmüyor, ruh yarasını. Gözler, sönük bir meşale. Yanıyorum, dünden bugüne. Kül gibi iz oluyorum. Yaralı bir kedi oldum. Kadınları tırmalayan. Dişlerimde nankörlük. Nankörlük, Çünkü, üstümde ölmüş insanlık. Kudret Alkan |
Kefen Söküğü
Silinen infaz satırları arasında, Boynunda derin yara izleri vardır, ayrılığın. Orada can kendisini pazarlar. Bir kuruşluk değer altında. İçinde sığınak yoktur. Engin denizlerin içinde, Yorgun gözlerden ırmaklar akar. Tarifi yoktur, acısal elbiselerin. *******den çıplaklık akar. Tutku içindedir, yalnızlığın kumaşı. Ceplerinde kefenin söküğü vardır. Ve yaşam boylu boyunca akar oradan. Artık hiçbir kurtuluş yok. Yalnız kalmış yasalar gibiyim. İçimde tükenen umutlarla, Yüksek kaldırımların habercisiyim. Ve atlıyorum, oradan. Sana ilk vuruluşum gibi. Mahkumluğumun son hanesine. Karanlığın bilenmiş öfkesine. Sensizliğin kopuk ritimlerine. Ve dans eden, Sorgusal baletlere... Kudret Alkan |
Kelime Oyunları
Seninle kelime oyunlarında, Sevgi cümleleri yaratırdık. Pikniğe gittiğimizde, Mangalda birbirimiz için, Gözlerimizi kırpmadan, Hayatlar yakardık. Ormanın doğasına tutunurduk. Sevişen çiçekler gibi, Arabada zamanı kovalardık. Korku odalarının duvarlarını, Cesaretle sıvardık. Yüzün, evin panjurlarına yansırdı. Beni bekleyen telaşın, Günüme anlam katardı. Şimdi iki yabancıdan da daha ayrı. Ayrı kutuplarda gezinen, Penguen şarkılarındayız. Birbirimizi tanımadan, Hayat yolundan akıp gidiyoruz. Kudret Alkan |
Kırılan Kader
Uykusuzluğun kadehini içiyorum. ******* geçit vermiyor. Hayallere düşmüşüm. Gerçek elini uzatmıyor. Kendimi ince bir şarkıya bıraktım. Tüm notalar gözlerinden türemiş. Eksik tuşlar yüzünden, Bir türlü seni çalamıyorum. Aramıza bir ömür girmiş. Aşamadığımız, Ve aşamadıkça acı çektiğimiz. Bak mutluluk bize gülümsüyor. Güneşin arkasına gizlenmiş. Senin için ellerini uzatıyor. Hatalar, yaşadıklarımızı devirmiş. Kırılan bir kader olmuşuz. Ömrü tükettikçe, Mezarın içine akmışız. Ne güzeldi, bizim anlarımız. Dakikaları kovalayan bakışlarımız. Acıları büyüten, Derin sevinçlerimiz. Uğruna yaptığım delilikler. Her şey, Yaşanmış bir maceranın içinde olan, Rüzgar gibi. Ben hala o rüzgarın içinde, Sabahsız günlerimi bekliyorum. Belki gece gibi kapıma gelirsin. Belki karanlık gibi korkumu sararsın. Bekliyorum sevgilim. Ölümden düşünceye kadar. Kudret Alkan |
Kırışık Yüzüm
Gökyüzünde adını buldum. Seni bulutlar gibi sakladım. Issız güneşe hayat vermek için, İçimde seni biriktirdim. Ve seni, Kaderime doldurdum. Güzelliğini ödeyen günah gibisin. Kabul etmelisin ki, Masumluğunu kaybettin. Aldanışlarla yaraladın, onu. Ve gözlerine, Yalan dolu sözler astın. Oysa ben, Gözlerimde seni ödeyemem. Bakışlarımda yalan yok benim. Seni, başkasına taşıyamam. Bakışlarımda, Başkasını saklayamam. Bak işte, Anılar birer birer ağlıyor. Karanlık gözlerinle, Gün ışığımı çalmışsın. Her şey sana bakabilmek uğruna. Terk edilmiş yüzüm. Kokunu taşıyan yastıklarım. Yarına yatan düşlerim. Seni arayan gençliğim. Bak yüzümde, Senin izlerini taşıyan, Kırışıklıklar var. Onlar, seni süslemek için. Onlar, değer vermek için. Seninle yıldan yıla biriktik. Ayrılıktan bir ömür yarattık. Şimdi yaşlılık kapımı çalmış. Kapıma yalnızlık düşmüş. Seni içimde açar gibi, Geçmişi açıyorum. Ama bütün yıllar kayboluyor. Her şey çekip gitmiş. Ardında, yalnızca sensizlik kalmış. Kudret Alkan |
Kırk Derece
İçime ateş düşse, Kıvılcımla ölümü tutarım. Her şey, Sana varabilmek için. Aşkın engebeli uçurumuna düştüm. Bulutlarım seni yarattı. Senden kalan göz birikintilerini. İlhamım yataklara düşmüş. Sensizliğin hastası olmuşum. İçimde yalnızlığın ateşi. Sensizlik, kırk dereceye çıkmış. Çubuklar aşkı ölçemiyor. Seni kaybetme korkusuyla, Kan ter içinde kalmışım. Evrenin sokaklarında dolaşan, İsimsiz bir yıldız olmuşum. Anladım ki, Evrenin boykotundasın. Aşkın grevini yapıyorsun. Gün ışığına aç kalmışsın. Şimdi soframda mucizeler var. Aklımı çözüyorum. Çözdükçe, sana batıyorum. Seni dalgalarda taşıdım. Büyüyemeyen akıntılarını. Yarınların gemisi çoktan yol aldı. Ardında iki mısralık şiirler. Şimdi ağlama zamanı. Sana uzanan geçmişim için. Sende kalan hatıralar için. Ve ölmeyecek olan, Sevgi düşleri için. Kudret Alkan |
Kırmızı Duvarlar
Sevgilim, neredesin? Bu gözler sana susadı. Bu hayat sana adandı. Bilmezsin belki. İçimdeki yorgun zamanları. Düş kokan el ele tutuşmaları. Sevgilim, neredesin? Bahar çoktan siftah yaptı. Belki baharın içinde bir ağaç oluruz. Dallarımız hayatın emeğini yeşertir. Sevgilim, belki diyorum. Çünkü ben de emin değilim. Seni isteyip ve istememek arasında. Sıkışmış hayat trafiğinde. Işıklar yanık tenini gösteriyor. Bilirsin, kırmızı duvarları. Sevişmenin koptuğu tünelleri. Kendimden vazgeçer olmuşum. Cevaplar yetersizliğin çığlığı. Artık ben de gidiyorum. Senin olmadığın bir ölüme doğru. Kudret Alkan |
Kış Uykusu
Adıma, kalp yetmezliği koymuşlar. Göğsüm seninle sıkışıyor. Duygularım, dünyadan arılıyor. Anılar, karanlık *******e dönüşüyor. Ardımda, yüksek zirvelerin sesleri. Adım adım Anadolu’ ya akıyorum. Söğüt ağaçlarının bahçesine. Erik ağaçlarının birbirlerine sarılışlarına. Ansızın, aklıma hayalin düşer. Ellerim ellerine doğru. Gönlümde kırık aynalar. Dişilik kokan yansımalar. İçimdeki yılları ayıklarken, Sana daha çok bağlanıyorum. Aklıma düşen kıvılcım gibisin. Ateşin, hayatımı yakıyor. Rüzgarların içimi ağlatmış. Bak, gözlerimde yalan yok. Sadece sana esir. Sadece senin için büyükler. Aslında onlar, Açılıp kapanan kış uykusu gibiler. Kudret Alkan |
Kıyamam Sana
İki sönük meşale gibi, Hala birbirimizi tutmaya çalışıyoruz. Bırakmak gerek, Vefat eden cümleleri. Onlar için ölümü yakmak gerek. Ayrılık, sakalıma bulaşmış. Seni bir türlü kesemem. Acı bile olsa, Yokluğunu göze alamam. Zaten bir yağmurun içine düşmüşüm. Gözyaşımdan kendimi koruyamıyorum. Damlalardan yeni dünyalar açılıyor. Sevmenin özgür olduğu yerler. Kurşunların öldürmek yerine, Tatlı bir hatıra bıraktıkları yerler. İşte, gözlerimizden yıllar akıyor. Rimellerin, gerçeği yansıtmıyor. Benden sahte bir mazi yaratmışsın. Sevdiğin, benden öncesinde kalmış. Yalanlarınla, Kendin gibi beni de avlamışsın. Gözümü kırpamadan, Sana senelerimi verdim. Yanlış anlama, Senden hesap sormuyorum. Çünkü sen, Hesabına yenilmişsin. Sözlerin, kanıma bulaşan zehir gibi. Az sonra, ölüm beni alacak. Götürecek valizim ve yolluğum yok. Yalnızca kendimi götürüyorum. Sana kıymamak için, Seni yaşamda bırakıyorum. Kudret Alkan |
Kirli Asa
Kirli bir asa gibi, uzanıyordu ölüm. Ellerimden bilinçler kopuyordu. Bİr lambanın, Alevine yenik düşmüştüm. İçimde şehirler parçalanıyordu. Her şey, Yalnız bir simanın gürültüsündeydi. Çocukluğum bana koşuyordu. Ama savunmasız, Ama yıkık. Değersizlik içindeydi, kıvılcımlar. Bölünmüş gözyaşları gibiydim. Derdim, Asanın merkezindeydi. İçimde bir efkar uyanıyordu., Bütün hayaletler, Yorgunluk ekleyen ömür gibiydiler. Ben sessizliğimi yontuyordum. Gelecek, Avuçların içinden doğan, Ilık bir rüzgar gibiydi. Her cennet, Kendini okşayan bir gözyaşıydı. Ve şimdi, Karanlık sokaklara kafa tutan, Bir aşk cambazıyım. Kudret Alkan |
Kolların
Dökülüyorum Yorgun akşamlar kaçırdı beni Uykumda hüzün var, Köşelere sıkışmışım Akşamımın elleri kan içinde Kimse dinlemez beni Yorgun sokaklar arasında Onlarla eskiyen halim Başımda gezinen dumanlar Sigara ciğer gibi yanıyor Olmaz, karşımda ruhun döngüsü Zehir gibi yollar Üzerlerine sis çökmüş Aşkın yüreğime çöktüğü gibi Senin kollarımda öldüğün gibi. Kudret Alkan |
Korkak Ölüm
Islak ve yorgun yüzünde, ölü kumaşlar gördüm. Harfleri çizer gibiydin. Sözlerin hükmüne soyunmuştun. Bir bakış arıyordun, uzaklarda. Gülümsemeyi kendine keder yapıyordun. Bir hırka gibi, ısıtıyordun geçmişimi. Yükselen uçurumların vardı. Tarihi sahnesinden kovuyordun. El ele tutuşmamızda, Tarih baştan yazılıyordu. Sonra bir efsane gibi öpüşüyorduk. Dudakların ritimlerinde, Duvarları sürgüne yolluyorduk. Şimdi sırayla anılarımı dizdim. İçimdeki bölünmüşlük duygusuyla. Kaderi sarsan sorgu kuşatmalarıyla. Bir cennetten akar gibi. Kül gibi kendinden emin. Bir ateş gibi korku dolu. Ne yorgun, ne de umutlu. Sessiz bir gölge gibi. Üreyen boşlukların içine dolar gibi. Sevgilim, Her şey bir yana. Bu dünya çivisini arıyor. Yeniden dikilmek istiyor. Tohumların dibine işler gibi. Gözlerimize kazınmış, Korkak ölüm gibi. Kudret Alkan |
Korkma Sevgilim
Sessizliğin limanı boşalırken, ben senden gemiler topluyorum. Her birisine derin bir uçurum yüklenmiş. Anlaşılan, yine ay ışığında kaybolacağım. Ne kadar da tuhaf, bu geceki yıldızlar. Sen yaşamı söylerken, ben ise ölümü besteliyorum. Çalgısından kopan şarkılar gibi, Aşkın gizemini mırıldanıyorum. Sonra bütün seslerim, derin bir haykırışa dönüşüyor. Bak işte, yaralarım yoluna dökülmüş. Sana sarılmak istiyorlar. Hani, üstüne basıp geçtiğin yaşamım. Beni eskiyen göz yaşlarınla selamlaman için, Yatağımdaki yastıktan yaşamlar döşedim. Her birinde susuzluğun kaderi. Üstüme düşmeyin dostlar, çok fenayım bu aralar. İçime ayrılık tohumları düşüyor. Her birinde solmuş çiçekler pazarı. Tezgahtar bile halime ağlıyor. Denizdeki gemileri birleştirerek, gemilerden seni seviyorum yazdım. Pankartlar açtım, greve düşen aşk maceralarımdan. Sevdikçe, tarihleri bile korkutan bir kaza oldum. En son kendi kendimin ölümüne dokundum. Şimdi parmak uçlarınla dans ediyorum. Kıyısını bilmeyen balık gibi, ölümün oltasında dolaşıyorum. Bir gün beni de kaderden çekecekler. Tırnaklarımdan seni sökecekler. Ama korkma sevgilim, Çünkü yaralarım seni tüketmeyecek. Bir gün sen de hatırlayacaksın. Aşkın, ölümden kat kat derin olduğunu. Kudret Alkan |
Korkusuz Mürekkep
Bulacak mısın? Sandıklarda eskiyen elbiselerimi. Yırtıklar içindeki göz yaşlarımı. Yırtıklardan akan anıları. Onları tutabilecek misin? Sıcak bir dokunuş gibi. Küskün gözlerimde türeyen, İsimsiz soluklarım gibi. Görecek misin? İçimde var olan çıkmaz kuyuyu. Kuyunun dibinde işlenen günahları. Ölümü kovalayan cinayetleri. Gurur tablosunda yükselen, Ayrılığın ondalık basamaklarını. Duyabilecek misin? İçtenlikle sana fısıldadığımı. Arzularımı çöpe attığını, Anlayabilecek misin? Kuşkunun yeryüzüne indiği günü, Tartabilecek misin? Söyle sevgilim. İçimdeki eriyişler adına. Canlı kalan geçmişimiz adına. Tazelenen ayrılık koyları için. Sönmez bir külün yükselişi için. Korkusuz türeyişler adına. Korkan cehalet tohumları için. Her şeyi baştan yazan, Korkusuz mürekkeplerim için. Kudret Alkan |
Kozanın Yaşamı
Aradığım *******, güne bakar. Kayboldu, Kalbimin direği. Kılıç yüreği burktu. Birbirine köle olan hatıralar. Sağ kaldım. Orman içinde büyüdüm. Hayvan gibi sevdim. Sonu sönmüş ışıklarda. Ağladığım romanımda. Her gün direnişin simgesi. Savaşla ölen barış. Birbirimize döşenen balçıklar. Kurtulamamak. İhtimallerin öldüğü yerde. Sevginin doğduğu güneş. Yıldızıma bakarım. Bilmem dilim nerelerde boğulur. Sözlerim nerelerde düş olur. Kendimde kendimi buldum. Kılıf gibi ruhumu geçirdim. Bir çok beden tükettim. Her birinde sana açılmış kollarla. Şimdi dinsem yağmurun içinde. Bulut gibi koklasam havanın derinliğini. Ağacın üzerine düşen kelebek olsam. Kozanın yaşamında. Kudret Alkan |
Kör Bir Kapı
Deliliklerimle büyüyen bir aşkın onarılmaz macerasıyım. İçimde karanfiller boyun eğiyor. Ümitlerim, kör bir kapının eşiğine düşmüş. Güneş, bana kızgınlıkla bakıyor. Akıp giden gençliğimin ışığını yitirmişim. Gönül sırlarında seni buldum, defalarca seni içerek. Sıra dışı hayallerin gizemli düğümlerinde seni buldum. Seni bulduğum anda kaybettim, ümitsiz ve çaresiz. İlk defa aşık olmayı yaşıyordum, bilinç dışı yaşamımda. Kafamı eziyordum, seni anlamak ve seni tatma uğruna. Hiç yok olmuyordu, yıldızları kıskandıran güzelliğin. Geceyi susuyordum, kendimi kaybedercesine. Ve seni istiyordum, ilk ayrıldığım andan beri. Sen kaybolup giden mazilerdin. Andığın anda mermi gibi karşına dikilen gerçekliktin. Ve güneşe gerçek anlamı katan sessiz bir ıslıktın. Demetleşen güllerin etrafında dönerdi, utangaç dokunuşların. Birdenbire bilinmez bir savaşın hedefi olurdun. Ben seni barıştırdıkça, sen içimde kavga olurdun. Ve hiçbir savaş sensizliğin yarası kadar dokunamaz bana. Kudret Alkan |
Kördüğüm Aşk
İki kördüğüm aşkla kucaklaşır. Bir iplik doğar yaşamın içinde. Gözleri birbirine bağlar. Şimdi hayat yokuşunda kalmışım. Umutlarım, Arnavut kaldırımları. Bir çıktığınla, bin düştüğün. Bilirsin, hayal ile gerçeğin köprüsünü. Üstüne düşen düşman sözleri. Akıp gidemeyen zaman fırtınasını. Gemiler aşka demir atmış. Karada binlerce düşman. Hiçbir şehit yok. Aşkın zaferinde. Beni renkler bulur. Siyahlar, yalnızlığımın kapısında. İçimden usta bir karanlık doğar. Çırak bir hayatım vardır, bu karanlıkta. Önünü ilikleyemeyen acılarım. Oysa sevgilim, Ölüm herkesi temizler. Kudret Alkan |
Körelen Törpü
Gözlerimde dolaşıyorsun. Yaşamım kirpiklerine dizilmiş. Yüreğimde konaklıyorsun. Yaralı bir yolcu gibi. Karanlığa şarkı söylüyorum. Yalnızlık, kasede alınmış. Tekrarına dönemeyen pişmanlıklarıyla. Uzaklardan bir ses işitiyorum. Kimsesizlik kendine arkadaş arıyor. Dünya ne kadar karanlık. Acıların törpüsü körelmiş. Karanlıktan çiçek topladım. Üstüme karabasanlar yağıyor. Hayatım rüyaların içinde. Kabuslar yatağımı boş bırakmıyor. Ayrılık mermileri, İnsana hiç acımıyor. Şimdi yarı baygın, yarı ölü. Direnişimle hasrete karşıyım. Kudret Alkan |
Kumar Yolu
Rüyalarıma kumar dolmuş. Sensizliğin zarını atıyorum. Aşkın ruletine düşmüşüm. Duygu kapısı açılmış. İçime sevgililer konuyor. Hayatın pokerine düşmüşüm. Kaderime aslar düşmüş. Kazandıkça, zengin oluyorum. Kaderime sensizlik düşmüş. Hiçbir kaçış yolu yok. Tüm tüneller siyah ışıklarda. Bütün oyunlarda, Tek bir gerçeği anladım. O kadar çok kazandım ki, Sonunda seni kaybettim. Kudret Alkan |
Kurumuş Sevda
Sığmaz, gönül tükenişleri. Kendi halinde bir yabancılık. Çıkmaz, aşkın soluyan gözeneklerine. Düşen düşmüş, karanlık bekçilerin düdüğüne. Üstüme düşen hayat ödevleriyle, Ben, sahipsiz balıkçı ağlarında. Deniz kızının aşkla dolu yaşamını söylüyorum. İçimde denizler açıyor. Dalga seslerinde dolaşan yarım şişe votkalar. Ve bir sarhoş gibi kendisini unutmuş. Geçici bir düzenin gürültüsünde. Şehirlere yalnızlık eken aşk söylencelerinde. Şimdi sabahın yağmurlarına tutunduk. Ardımızda gölge masalları. Dizlerimizde aşkın son eğilimleri. Artık bitti biteceğiz. Gönül sayfalarında tükenen mürekkepler. Hiçbiri, benim gibi aşkı solumaz. Bak işte, Solurken ömrüm gidiyor. Kayıp giden ırmak gibiyim. Suyumda hazin gülüşler. Ve sevecenlik içeren, Yankılı çocukluk mısraları. Ben şimdi düşüyorum. Şairin çıkamadığı çıplak aynalara. Seni yansıtan kendi cephemde, Bilinmez ışıkların sevgi gösterilerinde. Yoğunluk içeren kırmızı notalarda. Ve bir melodisi olmayan, Nazlı bir kızın kurumuş sevdasında. Kudret Alkan |
Labirent Davaları
Karanlık odalarda büyüdüm, ben. Hırçın kelimeler ürettim, içimde. Her birinde bir infaz. Her infazda bir inziva. Yorgun kelebeklerin tercümanlık merhameti. Kanatlarında sallanan sorgulu yıllar. Keşfetmekte olduğum bir ölüm. Boylu boyunca dizilmiş kimsesizliğim. Sevgiyle irkilen kadehten gömlekler. Üstümde eriyen bulutsu sarhoşluklar. Her yerde bir sığınma olgunluğu. Önümde uzanan kalabalık insanlık. Yas tutan düş vadileri. Kanyonlarından taşan güneşsi inançlar. Sonsuzluğun simgesi olan dudakların. Öpüştükçe artan anıların gizli esareti. Hayal katında irkilen gözyaşları. Açılıp kapanan yürek damlacıkları. İsmi konulamayan rüyalar. Resminde yaşayan ihanet tuvalleri. İçindeki renklerin ölümcül uzantıları. Sessizce gittiğim geri gelmişlikler. İçlerinde yaşayan gözlerin. Bakıştıkça tuzaklara düştüğüm hasret. Ağladıkça sığındığım dilek birikintileri. Artık yorgun sanatlar işliyorum, içimde. Ruhumda geriye dönmek yok. Çünkü hiç ilerlemedim, ben. Hep bir neden oldun; Hayatımdaki bütün sorularda. Bir türlü çıkışı bulamadım, Bitmek bilmeyen labirent davalarında! Kudret Alkan |
Manikürlü Eller
Kalem yaralarla dolmuş. Yazılanlar darağacına sürülmüş. Rujun hala yüzümde. Aşkın nehri gibi. Seni manzarama ekledim. Kol kola yürüyen halimizle. Ellerime manikürün bulaşmış. Saçların saçlarıma vurgun. Dudaklarınla yaşatmışsın beni. Öpmekle ölümü öldürmüşsün. Koynunda aşkım pişiyor. Gülen ve ıslık çalan haliyle. Sarılmak birliğimiz olmuş. Ruhlarımız bütünlüğe doğru. Dokunduğun yerde mezar oldum. Çünkü sevgilim, Sen, en son ölüme dokundun. Kudret Alkan |
Masumiyet İçin
Güveni arıyorum. Ruhuma güller eken masumiyetini. Sevinçlerini arıyorum. Birbirimizin kimliği olmak için. Korkuyorum. Sevgiyi gömecek yalanlarından. Başlangıç olmak istiyorum. Sende biterek. Güvenmek istiyorum. Hesapları alt üst ederek. Saygınla kendimi bularak. Yaşamak istiyorum. Yarınların korkusunda. Dokunmak istiyorum. Utandığımız sevişmelere. Sana eklenmek istiyorum. Acıları toplayan işlem gibi. Sımsıkı sarılmak istiyorum. Yalanlara yol vererek. Tek bir doğruda birleşerek. Özgürlük olmak istiyorum. Sevdikçe, gökyüzüne yükselerek. Güçlenmek istiyorum. Sevginin sesini duyarak. Hesapsız yaşamak istiyorum. Yasaların ezilen gürültüsünde. Dost kalmanın kutsallığında. Acınla acı olmak istiyorum. Umuda doğru yükselerek. Gerçeği ikiye bölerek. Kudret Alkan |
Masumluk Sirenleri
Ağlamakla siyaha düşüyor, özlemler. Çapaklarımda birikmiş uzantılı nehirler. Bazen yılgın bir dalga, Bazen uyanmış bir kıyı sessizliğindeyim. Eriyen bir aşkın kopuk kelimeleri. Aralarında dolaşan sorgusuz infazlar. Yılların ucuna düşen işkence dolu yarınlar. Bir vaha gibi gözlerine düşen sevdam. Bilmezsin, seni ne kadar çok sevdiğimi. Gözlerini öpen bir sonsuzluk olduğumu. Yarınına bilinçsiz uzanan aşkımı. Harflerin arasına sıkışan masumluk sirenlerini. Titrek mum ışığında dolaşıyorum. Ay gibi dönüyorsun, içimde. Bir sevgi oluyorsun, sana bakarken. Bir nefret oluyorsun, senden uzaklaşırken. Düşlerim kopuyor, zincir tutan acı voltalarında. Hasretin bekçisine çökmüş, ince satırlar. Dizilmiş, insanlığın en son hükmü. Ağlıyorum, var olacak kelimeler için. Olgun bir kül gibi, Yılgın kelimelere düşüyorum. Kudret Alkan |
Mayınlı Düşler
Terk edilmiş örümcek kimliği. Mayına basan düşler. Aç kalmış geçmiş. İz büken fısıldaşmalar. Suskun aşk mıntıkaları. Rüzgarla öpüşen küller. Oyuncağı olmayan aşıklar. Kendini sömüren delilikler. Sorgusal inanç korulukları. Yokluğun köküne saplanmış, sancılar. Kurtarılmış rüya bükümleri. Düzlemi olmayan tedaviler. Elleri keskin olan hançerler. Gözlerde büyüyen fidan yuvaları. Yüreğe inen hatıra sökükleri. Mezarların kokuşmuş cüsseleri. Tabutu olmayan yarınlar. Kaderin balçıklı yuvası. Karıncanın masum çalışkanlığı. Tetiği çeken ayrılık. Kurşunun saplanma isteği. Uçurtmayla donanmış cennet. Sonsuz rüyaların değirmeni. Kendine dönen ölüm. Ve onun ardından gidenler... Kudret Alkan |
Meclis
İnsan nasıl dursun? İnsafsızlığın karşısında. İnsan nasıl yaşasın? Ölümünün içinde. Deli gibi üşüyorum. Derim yırtıkla dolu. İçime yıldızlar dokunuyor. Bitmeyen hasretleriyle. Evren gibi karanlığım. Güneşler kendine küsmüş. Çaresizlik yörüngesinde, Kıskaca alınmışım. Ne zaman doğacağım? Bitmeyen çilelerimden. Artık yukarıya. Gökteki meclise doğru. Kudret Alkan |
Menekşe Gözlerin
Yıldızlar düşüyor, saçlarından. Ben, ışığın doğasına büründüm. Omuzlarımdan, kendime beste yaptım. Gül kokusunda açtım, sessizce. Adını söyleyen uzaklık oldum. Kırılgan yıldızların arasına sokulmuşum. Gönlüm, incelikle geceyi işliyor. Seni yaratıyorum, karanlıktan. Düşmüşüm. Gecenin içine demirleyen bakışlarıma. Bir anı aramışım, senden kalma. Bulduğum tek şey dipsizlik. İçime akıyorum, bu gece. Sabahın titrek kollarına tutunarak. Dokunuşlar ediniyorum, kendimden. Aynaları ıslıklayarak. Zamanın toprağında çamurlar birikmiş. Kumlar, sade bir alt yazı. Duvarlarda karalanan yalnızlıklar. Üstüme tokat gibi inen ayrılık sancıları. Kurşunun yaşam kafesinde ilerleyişi gibi. Kendimde seni öldürdüm. Bilmezdim, yeniden döneceğini. Ay ışığı altında canlanacağını. Ve güneşlerin içinde, Yazılmış alın çizgilerim olacağını. Bak işte, Üzerime ayrılık çöküyor. İnce ve hüzünlü bulutlar, Beni mağaramdan çağırıyor. Artık inziva yoluna düşmüşüm. Tek dostum, Odamda yaşayan solmuş bir menekşe. Tıpkı gözlerinde büyüyen, Aşkımı kaplayan göz renklerin gibi. Ağlama, güzel yüzlü sevgilim. Senin içindir, gözyaşı demetlerim. Belki yaşam hücrene dolarım. Bir sabah gibi, Koynunda büyüyen gençlik olurum. Kudret Alkan |
Menekşe Rengi
Menekşe rengindeydi, ölümle dolanlar. Aralarında haykıran geçmiş. Günü süpüren yalnızlık. Odam arsız bir karakol. Üzerimde yırtık ışıklar. Karanlığın parçalayıcı asası. Bulamıyorum, kendi düzlemimi. Koca evren sıkışmış. Üşümüş yarınların zamanı. Farklı bir yoldan esiyorum. Rüzgarım bana yoldaş. Esaret, sistemin kökü. Bulamıyorum, acıyı kavrayanı. Umudun elbisesi yanık. Koca hayat duman gibi. Kükremek, sesinin uzantısına Hayatın tarifsiz nasırları. Yaradan da korkunçtular. Kudret Alkan |
Merhaba
Merhaba demeli. İçimde yolculuk eden dertlere. Boynu bükük pişmanlıklarıma. Geçmişin yankılı rüzgarlarına. Merhaba demeli. Sevinçle uzanan ellere. Hayatın azalan kısmına. Ellerimi süsleyen çiçeklere. Merhaba demeli. Acılarla yüklü denizime. İçimde doğan şölenlere. Ruhumun diğer yarısına. Merhaba demeli. Ardından bakan gözlerime. Beni alan koynuna. Mutluluğu boyayan dudaklarına. Merhaba demeli. Ölüme sarılan yalnızlığıma. Avuçlarımda tutuğum kaderime. Yüreğime dolan aşinalığına. Merhaba demeli. Zevklerin ördüğü birlikteliğimize. Duvarları ağlatan yazılarımıza. Bedenini taşıyacak yatağımıza. Merhaba demeli. Mutluluğun buğulanacağı pencerelerimize. Merhaba demeli. Sana ve bana, Bizi ayırmayacak Tanrı’ ya. Kudret Alkan |
Metrekaresiz Aşklar
Karanlığı koynuma aldım. İki ışık doğdu, gözlerimden. Adı sanı yoktu ölümün. Işığa rest çektim. Ansızın, bir hayat kumarına düştüm. Oynayacak hiçbir kozum yoktu. Pranga vurdular, dipsiz düşlerime. Sen insandan ayrısın dediler. Dedikleri kadar da gömüldüler. Mezarlar, ıssız bir tiyatro gibi. Kaleminde devleşen rolleriyle. Umuda sarılan parmak uçlarıyla. İşte ben de sana sarıldım. Kaybedercesine irkilen hislerimle. Adrese gitmeyen sonsuz mektuplarımla. Haritayı çizen iki çizgi olduk. Ölçek bizi gösteremiyordu. Çünkü yolumuz ve yolculuğumuz, Metrekaresiz aşklar mekanıydı. Kudret Alkan |
Miyop Gözler
Gözbebeklerine düşmüşüm. Yaşlar, ölümü akıtıyor. Sorgunun kıyısına demirledi, bahtsız kader. Kader, elinden bizleri kaçırdı. Şimdi ölümsüzlük diyarlarında. Sabahlayan aşklar gemisindeyiz. İki gözün içindeki birliktelikte. Yüreklerin bitmeyen yeminlerinde. İşte sevgilim, Yaşamın durakları yok. Ne kadar dokunursak, birbirimize. O kadar özgürüz, acıların sahilinde. Evet, sevgilim. Son aşk dürbünü bu. Miyop gözlerimden akan. Yakın bir intikam bu. Kudret Alkan |
Müfreze
Bu gece kelimelerim üşüyor. Geçmişin ürpertisine kapılmışım. İçimde boğuk bir hastalık var. Gençliğim, yaşlılığa boyun eğmiş. Hayallerimden yokluğun akıyor. Aşk, yüreğimi ne kadar da esnetiyor. Özgürlüğü kovalayan bir sel olmuşum. Suyumda yıkıntılar dolaşıyor. Yalnızlığın hançeriyle, Geleceğimi bıçaklıyorum. Her şeyin üstü kapanmış. Yol yakınken geri dön... Sevgilim, eğer dönersen, İçimizde kutsal titreşimler doğacak. Yaşamın sönük labirentinde, Gerçeğin çıkışı oluşacak. Yalnızlığın morgunda, Sorgunun otopsisindeyim. Bir türlü teşhis koyamamışlar. Ölme nedenimi anlayamamışlar. Oysa ben, sevmekten ölmüşüm. Umut, aşkın süsüdür. İşte beni yaşatan da bu süstür. Karamsarlığım gökkuşaklarına düşer. İçimde tertemiz renkler canlanır. Ölümün müfrezesi, İçimdeki savaşa dokunur. Kudret Alkan |
Nazlı Ekmek
Beni öldür, karşımda duran sorgu. Yaman çelişki içinde karala. Amacının içinden fırla. Ekmek gibi nazlanan ol. Güneş gibi yarım ol. Çığlık, kutsanan tarih gibi. Müzelerinde ölüm sergilenir. Bitmeyen uçurumlarda. Atlamak, aşkın ensesine. Toz duman olan gelinlik. Kendimi astığım ip gibi. İçimde zindan çıkmazı. Var olan kayıtsız teslimiyet. Aşkın karalanmış yüzünde. İçki diye aldığım utançlar. Her birinde var olan uçurtmalar. Aşk yüksekten parçalar. Kudret Alkan |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:38 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.